20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Çarşamba 7 Şubat 2018 Karadeniz 4. Kitap Fuarı kapılarını açmaya hazırlanıyor Karadeniz 4. Kitap Fuarı, 2025 Şubat tarihleri arasında TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını açacak. Fuara 220 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılırken, fuar süresin ce panel, söyleşi, atölye çalışması ve çocuk etkinliklerinden oluşan 60 kültür etkinliği düzenlenecek. Karadeniz 4. Kitap Fuarı’nda, aralarında gazetemiz yazarları Ataol Behramoğlu ve Deniz Ka vukçuoğlu ile birlikte Defne Suman, Üstün Dökmen, Canan Tan, Ercan Kesal, İbrahim Kaboğlu, İhsan Eliaçık, Metin Uca’nın da bulunduğu pek çok yazar, şair ve bilim insanı okurlarıyla buluşacak. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ [email protected] 15 Aykal ve BoldoczkiBorusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile bir Türkiye prömiyeri aynı sahnede... Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) Krzysztof Penderecki’nin Trompet Konçertinosu’nun ülkemizdeki ilk seslendirilişini yarın saat 20.00’de İstanbul Lütfi Kırdar’da gerçekleştirecek. Konserde Gürer Aykal yönetimindeki BİFO, trompet sanatçısı Gábor Boldoczki ‘Herkes beste yapabilir ancak kompozitör olamaz’ ve soprano Burcu Hancı’ya eşlik edecek. Konser, Alban Berg’in ilk dönemden yedi şarkısı ile başlayacak. Trompetin yıldızı Gábor Boldoczki, bu konserde Mozart’ın Mi bemol Majör Konçerto’sunu da seslendirecek. Aykal ve Boldoczki ile konser öncesi buluştuk. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘Trompet çalmak performans gerektiren bir spora eşdeğer’ n BİFO ile Bir Prömiyer konseri bestecilere ve esin kaynaklarına saygıyla oluşturulmuş özel bir program içeriyor. Konserin programından bahseder misiniz? Gürer Aykal: BİFO yıllardır yaptığı konserlerde birçok ilk seslendirilişe yer vermiştir. Bu prömiyerler yalnız prömiyer olmak adına programlara alınmamıştır. Bu bestecilerin seçkin yapıtlarını ülkemizde çalarak, bilinmelerini sağlamıştır. Yıllardır yapılan bu çalışmalar BİFO’nun dünyada tanınmasına da ön ayak olmuştur. Bir orkestra şefi olarak bugüne değin vermiş olduğum konserlerdeki programların hep tutarlı olması yönünde çalışmışımdır. Programda yer alan bestecilerin uygunluğu benim için çok önemlidir. Orkestrama yeni eserler çaldırarak onların dağarcığını zenginleştirmek ve bu yolla siz değerli dinleyicilerimize yepyeni müzikler tattırmak, benim ülkeme olan borcumdur. n Boldoczki ile daha önce birlikte çalışma veya onu dinleme fırsatı bulmuş muydunuz? Sanatçı hakkında sizin görüşleriniz nelerdir? Boldoczki ile daha önce birlikte mü Gürer Aykal zik yaptık. Değer li bir trompetçidir. Birbirinden zor olan iki konçertoyu sizlere çok iyi bir yorumla çalacaktır. Buna adım gibi eminim. ‘Penderecki ender ustalardan biri...’ n Konserde Penderecki’nin Trompet Konçertinosu’nun ülkemizdeki ilk seslendirilişi gerçekleştirilecek. Esere ve Penderecki’ye dair neler söylemek istersiniz? Penderecki çağımızın en önemli bestecilerinden birisidir. BİFO sayesinde kendisini yakından tanıma fırsatına eriştik. Herkes beste yapabilir ancak kompozitör olamaz. Penderec ki yapıtlarında, her notanın hesabını verebilen o köklü anlayışı çağımıza taşıyabilmiş ender ustalardan biridir. n Kurucusu olduğunuz BİFO’nun sizde nasıl bir yeri var? Orkestranın yıllar içinde izlediği yolun da tanığı olarak, bugün geldiği noktayı nasıl yorumladığınızı kısaca anlatabilir misiniz? Bana BİFO’yu soruyorsunuz. Bu çok zor bir soru. Bu sorunuzu yanıtlamak çok isterdim. Bu dünyada BİFO’nun her geçen yıl geliştiğini görmek kadar beni mutlu kılan ne olabilir? Bu orkestrayı kuran, yaşatan ve geliştiren Kocabıyık ailesine bir insan olarak minnettarım. n Müzikle ilişkiniz ne zaman baş satınız oldu mu? Konserde size eşlik ladı? Müzikle ilgilenen bir aileden edecek olan BİFO hakkında ne düşü mi geliyorsunuz? Enstrümanınızla nüyorsunuz? nasıl tanıştınız? Fazıl Say gibi yakın bir arkada Gábor Boldoczki: Piyanoya başla şa sahip olduğum için çok mutlu dığımda sekiz yaşındaydım ve bir yıl yum. Fazıl Say ile birlikte Şef Gürer sonra trompet çalmaya başladım çün Aykal’ın batonunun altında ve BİFO ile kü babam okuldaki bütün üfleme Türkiye’de birçok konserde sahne al li enstrümanları öğretiyordu. Dolayı dım. Konser turu çerçevesinde Fazıl sıyla birlikte çalmaya başlamamızın Say’ın bana adadığı Fazıl Say Trompet ve benim günlük pratik ve egzersizle Konçertosu’nu sahneledim. Maestro rimi kontrol etmesinin mantıklı oldu Gürer Aykal ve bu mükemmel orkest ğunu düşündüm. Babama, bana trom ra ile tekrar çalışmak benim için özel petin temellerini çok iyi öğrettiği için bir onurdur. Harika bir müzikal işbirli minnettarım. ği ile bağlantı kurduk. n Nasıl bir çalışma disiplininiz n Konserde ülkemizde ilk defa ça var? Günde kaç saat çalıyorsunuz? lınacak olan Penderecki’nin Trompet Verimli bir iş için nasıl bir ortam Konçertosu’nu çalacaksınız. Bu par ararsınız? Bunun için çeşitli alışkan çayı nasıl çalıyorsunuz? lıklarınız var mı? 2015 yılında bestelenen Trompet Trompet çalmak yüksek performans Konçertosu’nun bana adanmış olma gerektiren bir spora eşdeğerdir. Sırt sı büyük bir onurdur. Bu parçada so kasları için çok streslidir. Bir trompet lo kısımlar olduğu kadar oldukça aktif çi olarak çok fazla pratik yapmak çok kısımlar da mevcut. Birçok farklı dra da yardımcı olmuyor. Sırt kasları çok maturjik, yoğun, melankolik, kahra hassastır ve sahnedeki mü manlık ve satirik unsurlar vardır. Ay zikal kalite sadece perfor nı zamanda dramaturjik elementle manstan önce kas sistemi ri trompette barok trompeti gibi ser nin aşırı derecede yorgun giler, daha doğrusu şenlikçi bir ses olmamasıyla garanti edile olarak karakterize edilir; bu harika bilir. Ne çaldığım hakkın bir meydan okumadır. Pen da düşünmüyorum. Müzi derecki Trompet Kon kal içerik sahnede çalar çertosu, hem sanat ken en önemli faktördür. çı hem de izleyici için Odak her zaman müzik müzikal bir hediye tedir ve performans o dir. Ayrıca Krzysztof kadar da önemli değil Penderecki’nin dir. Pratik yaparken 85. yaş günü ve sık sık şarkı söylerim. silesiyle, Varşo Bana göre her enstrü va’daki Pende man iyi bir şarkıcı recki Trompet nın sesine sahip ol Konçertosu’nu malıdır. bu sene n Bu konsere na Penderecki’nin sıl dahil oldunuz? tüm eserlerinin Daha önce Gürer Gábor Boldoczki sahneleneceği Aykal’la çalışma fır yerde çalacağım. Alabora ve Çakır’dan ‘Beyaz’... Ünlü oyuncular Deniz Çakır ve Derya Alabora, yeni bir tiyatro oyunuyla sahneye çıkmaya hazırlanıyor. Yıllar sonra bir araya gelen iki kız kardeşin geçmişleriyle ve kendileriyle yüzleşmelerini konu alan “Beyaz” isimli oyun, bu akşam 20.30’da Artı Sahne Mecidiyeköy’deki prömiyeri ile ilk kez izleyici karşısına çıkacak. Fransız yazar Emmanuelle Marie’nin yazdığı, Özen Yula’nın yönettiği oyun, Ezop Sahne’nin prodüksiyonu ile sahnelenecek. Oyunun biletleri Biletix’te satışa çıktı. Ödüllü kemancı WIdmann geliyor “Diapason d’Or” ödüllü Alman keman sanatçısı Carolin Widmann, İsviçre’nin önde gelen oda topluluğu Festival Strings Lucerne eşliğinde 27 Şubat Salı akşamı saat 20.30’da İş Sanat sahnesine konuk olacak. Carolin Widmann, 2006 Alman Kayıt Eleştirmenleri Derneği Eleştirmenlerin Seçimi Ödülü ve 2013 Uluslararası Klasik Müzik Ödülleri Yılın Müzisyeni Ödülü’nün de sahibi. Konserde Carolin Widmann’a eşlik edecek Festival Strings Lucerne ise 60 yılı aşan tarihiyle Avrupa’nın en seçkin oda orkestralarından biri. 1956 yılında kurulan topluluk, tarihi boyunca Je an Françaix, Frank Martin, Bohuslav Martinu, Sándor Veress, Iannis Xenakis, Krzysztof Penderecki, Klaus Huber, Peter Ruzicka, Beat Furrer gibi bestecilere ait 100’den fazla eserin galasını gerçekleştirdi. 2012 yılından bu yana Daniel Dodds’un sanat direktörlüğünde çalışmalarına devam eden Festival Strings Lucerne, baroktan çağdaş eserlere uzanan geniş repertuvarıyla biliniyor. Carolin Widmann ve Festival Strings Lucern’in Mozart, Salieri ve Mendelssohn’dan eserler çalacağı konserin biletleri İş Sanat Ana Gişe’den ya da Biletix’ten alınabilir. İngiliz ikili Hurts’ın konseri Zorlu PSM’de Elektronik müziğe kattıkları duygusal yorumlarıyla dikkat çeken, “Wonderful Life” ve “Stay” şarkılarla bilinen Hurts, 10 Şubat Cumartesi akşamı Zorlu PSM Ana Tiyatro’da müzikseverlerle buluşacak. Adam Anderson ve Theo Hutchcraft’in Manchester’da bir araya gelerek 2009 yılında kurduğu Hurts, 70’lerin Krautrock’ından, 80’lerin new wave’inden ve 90’ların R&B’sinden ilham alıyor. Geçen eylül ayında oldukça kişisel bir pop albümü olarak tanımladıkları “Desire”ı piyasaya süren ikili, Zorlu PSM Ana Tiyatro’da “Sahne Üstü Ayakta” konser düzeninde müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. MACİDE TANIR ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANILDI Türk tiyatro oyuncusu, dünya tiyatro edebiyatının 50’den fazla seçkin eserinde başrol üstlenen Macide Tanır, dün 5. ölüm yıldönümünde kabri başında yakınları, sanatçı dostları, sevenleri ve bağışçısı olduğu Türk Eğitim Vakfı (TEV) tarafından anıldı. 2013 yılında hayatını kaybeden Tanır, vasiyeti ile tüm malvarlığını TEV’e bağışlamıştı. Macide Tanır’ın anma töreninde konuşan TEV Kurumsal İletişim Müdürü Ayçe Özatalay, “Türkiye’nin aydınlık yarınları için eğitimin gücüne olan inancıyla gençlere destek olan Macide Tanır için anma programı hazırladık. Bildiğiniz gibi TEVİTÖL’de üstün yetenekli öğrencilerimiz eğitim alıyor. Bu öğrencilerden biri olan Ege, Faust’un giriş tiradını Macide Tanır için sahneleyecek” dedi. Onu müzik kurtarmıştı Geçen hafta İDSO’nun en eski üyelerinden kemancı Alim Almat’ı yitirdik. Alim Bey 100 yaşındaydı. Gözleri az görüyordu. Gün boyu tarihi yorumculardan klasik müzik dinliyordu. Yaz geceleri de balkonunda oturup senfonilerin ünlü bölümlerini şarkı gibi söylerdi. Bu komşumla üç yıl önce bir söyleşi yapmıştım. İnanılmaz bir hayat hikâyesi vardı. 1950’den başlayarak emekli olana dek İstanbul Şehir Orkestrası ve İDSO’da ikinci kemanların başındaymış. 1917’de Kazakistan’ın Aktobe ilinde doğmuş, üç yaşında babası ölünce üç kardeşi anneleri büyütmüş. Taşkent’te müzik eğitimi almış. 1939’da AlmaAta müzik okulunun keman bölümünden mezun olunca askere çağrılmış. Elindeki en değerli varlığı, kemanını da Almanlar almışlar. Bundan sonra yük vagonlarında meçhul yönlere yolculuklar, tifüs gibi ölümcül hastalıklarla boğuşma, bombardımanlar altında, esir kamplarında açlık süreçleri yaşamış. 1943’te Almanlara yakalanınca “Ben asker değilim, kemancıyım” dediğini duyan bir albay meğer piyano çalarmış, ona da bir keman bulmuş. Birlikte müzik yapmaya başlamışlar, onu Berlin’de Devlet Müzik Akademisi’ne yerleştirmiş, “Vatansız” pasaportuyla 150 Mark maaş bağlatmış. Bir yıl sonra Berlin’deki bombalardan kaçıp Viyana’ya gitmiş. Devlet Müzik Akademisi’nde hademelerin yanında bir odaya sığınmış. Bir süre orada da eğitim görmüş ama Rusların korkusuyla 1945’te yine Almanya’ya kaçmış. Bu kez BadenBaden’de Güneybatı Alman Radyosu Senfoni Orkestrası’nın 1. kemanlarına katılmış. Burada zamanın en ünlü şeflerinin yönetiminde çalmış, çağın en büyük solistlerine eşlik etmiş. Örneğin efsane şef Celebidache’yi anlatırdı: “Önce jimnastik dersi gibi eğitirdi orkestrayı, sonra ifadeye güç katardı.” Yüzlerce şef tanımıştı Alim Bey. “İyi şef her bestecinin üslubunu bilir” diyordu. Savaş bitince Paris’e gitmiş. Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın hanımı onu evine almış, Paris Konservatuvarı’nda okutmuş. Alim Bey’in hâlâ duran diplomasında Gaston Poulet gibi zamanın ünlü kemancı ve şefinin imzası var. Paris Türk Büyükelçisi, Şehir Orkestrası’nın şefi Cemal Reşit Rey’e verilmek üzere bir mektup yazmış. Alim Bey, 1950’de İstanbul’a gelmiş. Cemal Bey’in orkestrasında 2. kemanların birinci rahlesine oturmuş, emekli olana kadar... Lale Oraloğlu’nun kardeşi İdil Hanım’la evlenmiş, oğlu Töre’den iki torunu olmuş. İşte geçen hafta yitirdiğimiz komşum Alim Almat’ın müzikle hayata bağlanan öyküsü. Berlinale jürisi belli oldu... 15 25 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek 68. Berlin Film Festivali’nin uluslararası yarışma jürisi açıklandı. Yönetmen Tom Tykwer’in başkanlığını üstleneceği daha önce duyurulan Altın Ayı jürisinde şu isimler yer alacak: Oyuncu Cecil de France (Belçika), İspanyol Ulusal Sinematek’i eski direktörü Chema Pardo (İspanya), “Moonlight”ın Oscarlı yapımcısı Adele Romanski (ABD), müzisyen Ryuichi Sakamoto (Japonya) ve film eleştirmeni Stephanie Zacharek (ABD). 24 yapımın Altın Ayı için yarışacağı festivalin ana seçkisinde Tom Tykwer Türkiye’den bir yapım bulunmazken, yan bölümlerde üç uzun metrajlı film yer alıyor: “Tuzdan kaide” (Burak Çevik), “Güvercin” (Banu Sıvacı) ve “Araf” (Didem Pekün). Festivalin bu yılki onur ödülü ise Amerikalı oyuncu Willem Dafoe’ya veriliyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle