18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 7 Şubat 2018 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY haber/yorum 13 Köşemen ‘Röportaj vermek’ mümkün mü? Röportajın gazetenin icadı ile birlikte ortaya çıkmış bir tür olduğu düşünülür. Gazetecilik açısından bakarsak 19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başı ilk röportajların yapıldığı yıllar olarak görülür. Toplumsal değişmeler ve insanların artık kurmaca metinler değil gerçekleri okumak istemesi röportaj türünün ortaya çıkmasını sağlamıştır diye düşünülüyor. Röportajı edebiyatın bir türü olarak düşünürseniz tarihlendirme çok daha gerilere doğru gidiyor. Homeros’un tanıklık ettiği savaşı anlatmasının röportaj tanımına ve ölçülerine uygun olduğu düşünülüyor. Bu açıdan bakarsak da Homeros ilk röportajcı, Odysseia ve İlyada’nın ilk röportajlar olduğunu söyleyebiliriz. Herodot’un gezdiği ülkeleri ve bu ülkelerdeki kültürleri anlattığı eserleri de röportajın ilk örnekleri olarak gösteriliyor. Röportaj tanıklık etmek, tanıklığını aktarmaksa gezi yazıları oluşturuyor kökenini. Bu görüşe katılırsak ilk Türk röportajcısı da Evliya Çelebi’dir. Aydın Engin’in yeni derlemesinin adı “Homeros’un Rüyası” (Ocak 2018, Siyah Kitap). Aydın Ağabey “Eğer İsa’dan önce 7. (belki de sekizinci, hatta dokuzuncu) yüzyılda ‘gazete’ olsaydı, döneminin en iyi, en usta gazetecisi Homeros olurdu ve özellikle röportaj dalında defalarca ‘yılın gazetecisi’ seçilirdi” diyor. Röportajın bir gazetecilik türü mü yoksa edebiyat mı olduğu tartışma konusu. Röportaj adı üzerinde gerçekleri aktarma işi. Ama gerçekler göründüğü gibi birebir anlatılmıyor. Öyle yapıldığında ortaya çıkan haber oluyor. Röportajcının bakış açısı, gözlemleri, yorumları hatta üslubu işin içine karışıyor. Aynı olayı ya da yeri farklı yazarların farklı anlattığını biliyoruz. Yazarın ağır bastığı, biçimin anlatım kadar önemsendiği bir yazı türü de ister istemez edebidir. Bu noktada en önemli karşı tez edebiyatın esasının kurmaca olması ama röportajın tamamen gerçeklere dayanması gerektiği. Gerçekçi edebiyatı düşünürsek bu tez de pek sağlam olarak ayaklarını yere basmıyor. Dünyanın ve Türkiye’nin en önemli röportajcılarını düşünelim. Ernest Hemingway, Sait Faik, Yaşar Kemal, Dursun Akçam, Erol Toy, Kerim Korcan... Eserlerinde röportaj havası hissedilen yazarların sayısı daha da çok. Balzac, Dickens, Emile Zola bile listeye konuyor. Daha yakınlara gelirsek Jack London, Sinclair Lewis, Faulkner, Truman Capote, Dos Passos, bizden Mahmut Makal... Gazeteciler röportajı gazeteciliğe doğru çekmeye çalışıyor, edebiyatçılar edebiyata. Kitabın girişindeki hem Aydın Engin’in hem de iletişimci Kayıhan Güven’in ayrıntılı yazıları bunu düşündürüyor. Aydın Ağabey özünde kendini gazeteci hissettiğinden olsa gerek kitabın altbaşlığı “Edebiyatın Kapı Komşusu Röportaj” olmuş. Röportajı edebiyatın bir türü olarak kabul etmeye gönlü razı olmamış. Bence türlerarası bir yazım biçimi röportaj. Aydın Engin “Homeros’un Rüyası”nda Türkiye ve dünyadan röportaj örneklerini derlemiş. Sadece iyileri değil kötü örnek olacak röportajları da. Bu örneklerin sonunda da seçme biçimini, o röportajın kitapta yer alma nedenini açıklamış. Bir Türkçe gazetede yayımlanan ilk röportaj da var, röportaj sanılan söyleşi de. Çünkü özellikle söyleşi ve beyanatlar da yanlış olarak röportaj diye tanımlanıyor. Aydın Engin son yıllarda yaygınlaşan “röportaj vermek” deyimini de eleştiriyor. Çünkü röportaj verilmez, yapılır. Röportajı gazeteci ya da yazar yapar. Röportajın konusu bir insan olabileceği gibi bir olay ya da yer, hatta koku bile olabilir. Bir dağın röportaj verdiğini düşünebiliyor musunuz? “Homeros’un Rüyası” iyi bir derleme olarak tüm okurlara seslenirken özellikle iletişim öğrencileri için önemli bir başvuru kaynağı hatta ders kitabı olacak nitelikte değerli bir çalışma. 7 ŞUBAT 2018 SAYI: 33726 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:35 06:19 06:42 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:02 13:24 16:08 07:44 13:09 15:55 08:04 13:32 16:21 Akşam 18:35 18:21 18:47 Yatsı 19:56 19:41 20:04 CHP kurultayının ikinci günü akşamı yapılan Parti Meclisi seçim sonuçlarının ancak sabaha karşı belli olacağı anlaşılınca, kendimi sokağa vurdum. Dışarıda rüzgârlı fakat berrak bir hava… Böyle gecelerde Moda Burnu’nda tarihi yarımadayı seyretmenin keyfine doyum olmaz. Burna doğru yürüdüm. Çoktan kapanmış bir çay bahçesinin plastik koltuklarından birine oturdum. Karşısı ışıl ışıl… Artık benim olmayan kent pullu payetli, parıldayan gece giysisine bürünmüş… İşe çıkmış bir hayat kadınınki gibi makyajı abartılı… Nüfusunun bir milyonun biraz üzerinde dünyaya gelmiş (1943: 1.037.300) birinin yirmi milyonluk bir mega kente dönüşmüş İstanbul ile kendini özdeşleştirmesi mümkün değil artık. Düşünüyorum… Bu pırıltılar, bu ışıklar, bu makyaj neleri gizliyor? Gün ağardığında öğreneceğiz. İşlenen kadın cinayetleri, ölümlü trafik kazaları, soygunlar, çete baskınları, sabaha karşı gerçekleştirilen aydın gözaltıları… Ertesi gün gazetelerden, televizyonlardan öğreneceğiz. Gün ağarınca kentin dört bir yanına, en olmadık yerlerine dikilmiş beton kuleler, gökdelenler tüm çirkinlikler ortaya çıkacak. Milyonlarca insanın sokağa, yollara çıkışıyla birlikte tıkış tıkış bir hayat başlayacak bu kentte. Çekilmez bir hayat! Üstelik egemenler adına engellemelerle, yasak Gecede İstanbul lamalarla, susturmalarla tahkim edilmiş bir hayat! HHH Tevfik Fikret’in 1902 yılında yazdığı, “Örtün, evet, ey hâile… Örtün, evet, ey şehr;/ Örtün ve müebbed uyu, ey fâcirei dehr…” dizeleriyle biten Sis şiiri belleğimden dilime dökülüyor. “Örtün, evet, ey felâket sahnesi… Örtün artık ey şehir;/ Örtün ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi!” Fikret, dönemin Serveti Fünun (Fenlerin Zenginliği) dergisi çevresindeki yazar ve şairler tarafından aynı adla hayata geçirilmiş bir edebiyat akımının temsilcilerindendir. Bu akımın birçok temsilcisi gibi o da iktidara muhalif ve gerçekçidir. Bakın ne diyor: “Ey bin kocadan arta kalan bîvei bâkir;/ Hüsnünde henüz tâzeliğin sihri hüveydâ,/ Hâlâ titrer üstüne enzârı temâşâ./ Hâriçten, uzaktan açılan gözlere süzgün/ Çeşmânı kebudunla ne munis görünürsün!/ Munis, fakat en kirli kadınlar gibi munis;/ Üstünde coşan giryelerin hepsine bîhis./ Te’sîs olunurken daha, bir desti hıyânet/ Bünyânına katmış gibi zehrâbei lânet!” Günümüz Türkçesiyle: “Ey bin kocadan artakalan kız gibi dul/ Hâlâ güzelliğinde tazeliğin büyüsü var/ Hâlâ titrer üstüne bütün gözler senin. / Dışardan, uzaktan açılan bakışlara süzgün/ Mavi gözlerinle ne uysal görünürsün./ Uysal, fakat en kirli kadınlar gibi uysal; / Üstünde coşan gözyaşının hepsine hissiz. / Temelin atılırken daha bir hain el/ Yapına zehirli bir lanet suyu katmış sanki!”  HHH Hava ağarmak üzere. Kalkmaya davranıyorum. Arkadan bir yerlerden üç el silah sesi! Sıçrıyorum. Burası Moda. Bir zamanlar İstanbul’un huzur semti denilen köşe. Ama artık değil! Bu lanetli kentin pençeleri Moda’yı da kendine çekiyor… Eve doğru yürüyorum. Kafam dolu. Eve varınca televizyonu açıyorum, CHP cephesinde yeni bir şey var mı diye. Yok! Yok! Aynı hamam, aynı tas… Bu ülkeyi de, bu kenti de bu hale getirenlere lanet okuyorum. Lanet olsun! Yıllarca avukatları zengin eden YÖK, sonunda denklik sistemi için adım attı Denklik dijitale taşındı Diploma denklik işlemlerinin zamanında tamamlanmaması sonucu açılan davalarda avukatları zengin eden Yükseköğretim Kurulu (YÖK), sonunda denklik için adım attı. Sistemi hızlandırmak için elektronik ortama taşıyan YÖK, 16 Şubat’tan sonra elden başvuru kabul etmeyecek. Yurt dışında okuyan binlerce öğrencinin uzun sürede tamamlanmayan “denklik işlemleri” nedeniyle açtığı davalarda binlerce lira kamu zararına neden olan YÖK, yıllar sonra denklik sürecini hızlandırma yoluna gitti. Kaybedilen davalar nedeniyle çok sayıda vekâlet ücreti ödeyen ve Sayıştay’ın bu davaların belirli avukatlar tarafından açıldığını belirterek “bu kişilere bir nevi kazanç yolu sağlandığı” tespitine neden olan YÖK, sistemi elektronik ortama taşıdı. Sayıştay’ın denklik sürencini hızlandırılması talebi ve tazminatlar nedeniyle kamu zararının büyüyeceği uyarısının ardından YÖK bir dizi düzenlemeye giderek süreci hızlandırmayı amaçladı. Daire başkanlık oldu YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın kamuoyu ile paylaştığı yeni süreçte YÖK dünden itibaren denklik başvuruların eDevlet veya web üzerinden online yapılması sürecini başlattı. Yurt dışında alınan ön lisans, lisans ve yüksek lisans düzeyindeki diplomaların tanıma ve denklik işlemleri daha önce ‘Denklik Birimi’ adı altında yürüten YÖK, birimin faaliyet alanlarının genişlemesi, denklik taleplerinin artması nedeniyle 2017 yılının sonunda bu birimi daire başkanlığı olarak yapılandırdı. Bu kapsamda başvuru sahip En çok denklik verilen alan tıpta Saraç 2017’de verilen denklik sayılarını açıklayarak, ‘tıp doktorluğu’ alanında bin 5, ‘mühendislik’ alanında 820, ‘mimarlık’ alanında 209 ve ‘hukuk’ alanında da 241 denklik verildiğini söyledi. Saraç, “2017’de verilen denklik sayısının dağılımına baktığımızda yüzde 31.4’ü Batı Avrupa ve Amerika’daki üniversiteler den mezun olanlar, yüzde 68.6 ise dünyanın diğer ülkelerinden mezun olanlara verilmiştir. 2017 yılında 2215 yabancı uyruklu denklik başvurusu yapılmış, yıl içerisinde 1491 yabancıya denklik verilmiştir. Denklik sayıla rına bakıldığında artık ülkemize bir beyin göçü olduğu anlaşılıyor” diye konuştu. leri artık bütün belgeleri dijital ortama aktararak sisteme yükleyecek. Ardından 15 iş günü içerisinde evrakların asıllarını YÖK’e getirerek başvurucular belgelerin yetkililerce kontrole edilerek denklik sürecini başlatılması için randevu verilecek. Yeni sistemde randevuda evrak kontrolü yapıldıktan sonra bütün belgeler YÖK’te kalmak yerine başvuru sahibine geri verilecek. YÖK ayrıca 16 Şubat’tan sonra elden başvuru kabul etmeyecek. Edevlet şifresi olmayan yabancılar da kendileri için özel hazırlanan sistemden başvurularını yapacak. 14 bin başvuru Başvuruların sonuçlanmasının uzunluğu ve hızlandırma süreçleri ile ilgili bilgi veren Saraç, “Sayısı her geçen gün artan ve 2017 yılı itibarıyla 14 bini bulan tanıma ve denklik başvurusunu değerlendirirken, başvuru sahiplerinin mağdur olmaması için çaba sarf edilmektedir. Bu cihetle daha az zamanda kaliteden ödün vermeden, akademik değerlendirme nasıl yapılabilir, denklik süreci daha kısa zamanda nasıl sonuçlandırılabilir, bu soruların çözümü için çalışma lar yaptık. Denklik işlemlerinin uzun süre aldığı ve denklik almanın niçin bu kadar zor olduğu konusunda bazı kesimlerden şikayetler almaktayız. Kendi diplomalarımızın ve iş gücü piyasamızın kalitesini korumak adına, gelen her başvuruya denklik veremeyiz. Diplomanın zorunlu kazanımlarının kazanılıp kazanılmadığını, mezun olunan bölümün asgari kalite standartlarını taşıyıp taşımadığı konusunda nesnel olarak mutmain olmak zorundayız” dedi. Savaşta olana kolaylık Ülkelerinde savaş devam eden göçmenler için bir takım kolaylıklar sağlanacağını belirten Saraç, “ülkelerinde savaş, işgal veya ilhak koşulları bulunan Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Kırım gibi ülkelerden Kurulumuza ibraz etmeleri gerekli olan belgeleri ibraz edemeyen ya da diploma teyitleri yapılamayan başvuru sahipleri ile ilgili olarak savaş dönemi veya olağanüstü durum ile sınırlı kalmak üzere denklik işlemlerinin yürütülmesi sürecinde kolaylıklar sağlamak adına birtakım esaslar belirlenmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Üniversiteler düşüşte Yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education (THE) “Asya Üniversiteleri Sıralaması 2018”i yayınladı. Türkiye, 22 kurumla, listede yer alan üniversite sayısında artış gösterdi ancak geçen yıla göre sıralamada gerilere düşüş yaşandı. Koç Üniversitesi “atıfta bulunulma performansındaki düşüş” nedeniyle 27’den 31. sıraya, Boğaziçi Üniversitesi de “araştırma ortamı ve bilgi transferi konusunda zayıf skorlar alması” nedeniyle 52. sıradan 67. sıraya düştü. Bilkent Üniversitesi 46’dan 54. sıraya, İstanbul Teknik Üniversitesi 79. sıradan 91. sıraya, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 101110 bandından 120. sıraya, Atılım Üniversitesi de 64. sıradan 123’e geriledi. Sıralamada birinciliği Singapur Ulusal Üniversitesi, ikinciliği Çin Tsinghua Üniversitesi, üçüncülüğü de Çin Pekin Üniversitesi aldı. THE Sıralama Editörü Phil Baty, Türk üniversitelerinin sıralamadaki yeri konusunda şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’nin sıralamada çok üniversite ile yer alması çok iyi bir haber ama neredeyse tüm kurumların düşüşte olması kaygı verici. Türkiye’deki akademik özgürlüğe ilişkin uluslararası düzeydeki kaygılar, hele de Asya kıtasında bu kadar yüksek düzeyde rekabet varken gelecekte ülkenin performansına zarar vermeye devam edebilir.” Sutyen reklamını ahlaksız diye kapattılar Kayseri kent merkezinde, otobüs duraklarındaki sutyen reklamı, Yedi Hilal Gençliği isimli bir grup üyeleri tarafından ”ahlaksız” olduğu gerekçesiyle afişlerle kapatıldı. Sutyen firması yetkilileri ise ahlak dışı olduğunu düşünmediklerini belirttikleri reklama tepkiyi saçma bulduklarını söyledi. Kayseri kent merkezine özellikle otobüs duraklarına yerleştirilen sutyen reklamı, Yedi Hilal Gençliği isimli bir grup tarafından “Gözünü kiraya verme, gözlerimiz esir” yazılı afişlerle kapatılıp, Büyükşehir Belediyesi de göreve çağrıldı. Sutyen firması adına açıklama yapan Figen Özcan, protestoya şaşırdıklarını belirterek, “Türkiye çaplı çalışıyoruz her ilimizde reklam veriyoruz. Sadece Kayseri’ye özel bir durum olmadığı için reklamları vermeye devam edeceğiz” dedi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle