Katalog

Salı 27 Şubat 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Yüksek enflasyonla faiz risk yaratıyor Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı: Ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin, düşük enflasyonda, kalıcı olmasını çok önemsiyoruz Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, yüksek faizle ilgili önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. Sabancı, “Geçen sene enflasyonda ve yüksek reel faizde artış gördüğümüz bir yıl oldu. Bu konularda gerekli önlemlerin alınmasını, ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin, düşük enflasyonda, kalıcı olması bakımından çok önemsiyoruz. Bu konuda Sayın Başbakan’ın enflasyonla mücadele edileceğine vurgu yapan, öncelik veren açıklamalarını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. Sabancı Holding’in yıllık paylaşım toplantısında konuşan Güler Sabancı, “Bir yanda yüksek büyüme rakamları hepimize umut verirken diğer tarafta bölgemizden kaynaklı sıkıntıları derinden yaşıyoruz. Bölgemizde en yakın zamanda huzur ve kalıcı barışın tesis edilmesini yürekten temenni ediyoruz. Bu vizyon bizim için, katma değerli üretimden, yeni iş alanlarına dijital dönüşümün dokunduğu her noktada değişimin öncüsü olma anlamına geliyor. Dijitalleşme sadece mevcudu iyileştirmekle sınırlı değildir. Dijital dünyaya uyumlu bir yol haritasını önümüzdeki dönemde hayata geçire ceğiz” diye konuştu. Yeni bir etap Sabancı, “Sanayi 4.0’dan yapay zekâlara, big datadan, robotics’e olağanüstü bir dönüşümün içindeyiz. Bunun en büyük etkisi de sanayi ve üretimde görülüyor. Sektörler iç içe geçiyor. Böyle bir dünyada biz de Sabancı olarak yeni bir etap koşuyoruz. Yeni Neslin Sabancı’sı olarak tanımladığımız bu yeni vizyonda, elbette odağımızda teknoloji ve dijitalleşme var” dedi. Çift hanede kalacak Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Göçmen de, bu yıl başka kırılganlıklar olmadığı takdirde ekonomik büyümenin devam edeceğini düşündüklerini anlatarak, “Yüzde 5’i biraz aşabilecek büyüme beklentimiz var. Yüksek enflasyon önemli kırılganlıklardan biri, yılın büyük bir kısmında iki haneli kalmaya devam edecek gibi görünüyor. Yurtdışı kırılganlık olabilir. Türkiye’deki faizlerin artmasına bağlı olarak bir kırılganlık olabilir. Döviz borçlarının TL borçlarıyla değişmesiyle ilgili kırılganlıklar olabilir. Artık uzun vadeli plan yaparken bu esneklikleri de göze almalıyız” değerlendirmesini yaptı. l Ekonomi Servisi Güler Sabancı Çimentoda satın alma gündemde Mehmet Göçmen Uzun zamandır satın alma için fırsat kolladıkları çimento sektörü ile ilgili Mehmet Göçmen, “Çimentoda satın alma arayışımız her zaman devam ediyor. Yurtiçinde de dışında da yaklaşık 50 farklı yatırıma baktık, bakıyoruz” diye konuştu. Grup olarak yeni yatırım fırsatlarını her zaman değerlendirdiklerine dikkat çeken Göçmen, “İhracat yaptığımız bazı ülkelerde üretim yatırımı yapmayı da düşünebiliriz” dedi. Dünyanın 16 farklı ülkesinde 60 binden fazla çalışanıyla faaliyetlerine devam ettiklerini belirten Göçmen, çalışanların Sabancı Topluluğu’nun en önemli değeri olduğunu vurguladı. Sabancı’dan 5 milyarlık yatırım Sabancı Holding geçen yılın tamamında yüzde 21.1 artırdığı kombine satış gelirlerini bu yıl yüzde 15 ile 20 aralığında büyütmeyi hedeflerken, Enerjisa Üretim’in 2019’dan sonra halka arz edilmesi planlanıyor. Sabancı Holding CEO’su Mehmet Göçmen, geçen yıl 5 milyar lira yatırım yaptığını ifade ettiği holdingin bu yıl en az 5 milyar lira yatırım yapacağını ifade etti. Göçmen, Holding’in bu yıl 2017’nin yüzde 50 fazlası temettü dağıtacağını anlatarak, Sabancı olarak bu yıl Türkiye ekonomisinin büyüme hızının iki katı büyümeyi hedeflediklerini aktardı. Sabancı Holding’in kombine satışları geçen yılın tamamında yüzde 21.1 artışla 64.1 milyar liraya çıkarken, gelirlerin beşte ikisini oluşturan Akbank dışarıda bırakıldığında grubun satışları yüzde 21.5 büyüyerek 36.8 milyar liraya çıktı. Konsolide bazda bakıldığında Holding’in 2017 dördüncü çeyrek net kârı yüzde 48.1 artışla 1.1 milyar liraya, yılın tamamında yüzde 30.9 artışla 3.5 milyar liraya yükseldi. Dizel araç rafa kalkıyor Teşvikler notu düşürür Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s’a göre (S&P) Türkiye en stabil kredi notlarından birine sahip. Bloomberg HT’ye konuşan kuruluşun S&P Global Ratings Yardımcı Direktörü Felix Winnekens, gelişen piyasalar bağlamında Türkiye’nin konumunun kredi notu açısından iyi olduğunu söyledi. Winnekens, kredi notu görünümünün cari açığın finansman yöntemi, Merkez Bankası’nın sıkılaşmaya gitmesi ve dışarıdan gelecek finansman imkânlarının azalmasıyla karmaşıklaşacağını belirtti. Felix Winnekens, Türkiye hükümetinin daha fazla mali teşvik vermesi durumunda S&P’nin kredi değerlendirmesi üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşabileceğini de ifade etti. S&P, Türkiye’nin kredi notunu geçen cuma ‘BB’ olarak teyit etti, not görünümünü negatif olarak açıkladı. l Ekonomi Servisi Yoksulluk sınırı 440 TL arttı Dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı şubat ayında 5 bin 330 TL’ye yükseldi. Yoksulluk sınırı bir önceki yılın aynı ayında 4 bin 893 TL olarak hesaplanmıştı. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türkİş) açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının şubat ayı sonuçlarını açıkladı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.637 TL olurken, yoksulluk sınırı 5 bin 331 TL olarak kaydedildi. Bir önceki yılın aynı ayına göre hesaplandığında açlık sınırı yaklaşık 140 TL, yoksulluk sınırı ise yaklaşık 440 TL artış gösterdi. Aynı ay bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 2 bin 22 TL olarak gerçekleşti. l Ekonomi Servisi Avrupa’da araba satışlarında dizelin payı yüzde 44’e kadar geriledi Geçen yıl Toyota’nın dizel motorlara ilişkin son açık lamasının ardından Fiat’ta bu se rüvene katıldı. Financial Times gazetesinde yayımlanan habere göre, Fiat Chrysler, 4 yıla kadar binek otomobillerde dizele tama men veda etmeyi düşünüyor. Konuyla ilgili, yetkililerin 1 Haziran’da açıklanması bekle nen, 4 yıllık plan konsunda İtal yaAmerika ortaklığında bulu nan Fiat’ın markalarında dizel den çıkılacağı iddia edildi. İtal yaAmerika ortaklığı kapsamın da, Jeep, Ram, Dodge, Chrysler, Maserati, Alfa Romeo ve Fiat markaları yer alıyor. Marka yet kilileri konu hakkında açıklama larda bulunmayarak sessizlik lerini korudu. Fiat Chrysler’in bu kararı almasında yaşadığı ta lep sayısında gerileme, emisyon Yasaklar 2019’da başlayacak skandalları nedeniyle Avrupa satışlarında dizel otomobilin payının yüzde 44’e gerilemesi en 2019’dan başlayarak 2040’a ka ya başlayacak. la ilgili planını yapmış durum dar dizele yasak getireceğini n İSKOÇYA: Ülkede yasak için da. Şehirde 2019’dan itibaren büyük neden olarak gösteriliyor. Elektrikli cazip açıklayan ülkelerin ve şehirlerin bazıları şöyle: NORVEÇ: Ülke 2030’dan itibaren ülkede sadece elektrikli ve hibrit otomobillerin satışına izin verecek. n HOLLANDA: 2025’ten sonra belirlenen tarih 2032. nFRANSA: Ülke genelinde 2040 yılından tibaren sadece elektrikli ve hibrit araçların satışlarına izin verilecek. Paris için bu tarih 2030. n ALMANYA: 2030’a kadar ül tüm dizel araçların satışına yasak getirilecek. n BARSELONA: Şehrin büyük bölümünde 2030’dan itibaren sadece alternatif yakıtlı araçlar kullanılacak. n LOS ANGELES: Şehrin bü Avrupa otomotiv sektöründen yükselen söylentiler arasında üreticilerin dizel motorların gelişimi üzerine yapacağı yatırımı elektrikli otomobiller üzerine yapmayı daha cazip ve fayda benzinli ve dizel otomobil sa kedeki tüm benzinli ve dizel yük bir bölümü 2030’dan iti lı gördüğü de var. tışını yasaklayacak. nHİNDİSTAN: 2030’dan itibaren konvansiyonel yakıtlı araçların trafiğe çıkmasını yasaklayacak. n İNGİLTERE: 2040’tan itibaren tüm ülke genelinde dizel ve benzinli araçlara yasak getiriyor. Ancak bazı şehirler çok daha önce bu kararı uygulama araç satışlarını yasaklama hedefinde. n PORTEKİZ: Dizel ve benzinli araçları yasaklama niyeti var. Kamuoyunda 2030’dan itibaren yasaklamanın başlatılması yönünde bir çağrı var. n KOPENHAG: Bisiklet dostu şehir, alternatif yakıtlı araçlar baren elektrikli ve hibrit araçlara ait olacak. n ATİNA: Şehrin büyük bölümünde 2025’ten itibaren dizel ve benzinli araçlar kullanılmayacak. n JAPONYA: Şehir içine bazı dizel araçların girişini yasaklayan ilk ülke oldu. Dünyada dizel otomobil kullanımı azalırken Türkiye’de artış söz konusu. 2017 sonu verilerine göre dizel otomobillerin tüm otomobiller içindeki payı yüzde 35.4’e yükseldi. 2016’da bu pay yüzde 33.6 idi. Türkiye’de 4 milyon 256 bin adet dizel otomobil bulunuyor. l Ekonomi Servisi Şimşek: Borç yerine ortak bulun Twitter’dan bir dizi açıklama yapan Mehmet Şimşek, şirketlere borçlanma yerine halka arz önerirken, cari açığın da düşürülmesi gerektiğine dikkat çekti. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, halka arzın önemine vurgu yaptı. Twitter hesabından değerlendirmelerde bulunan Şimşek, şirketlere borç yerine ortak almayı önerdi. Şimşek, “Halka arz çok doğru bir strateji. Firmalarımız borç yerine ortak almalı, çok daha büyük oranda halka açılmalı. Büyümenin finansmanı çok daha sağlıklı olur. Sermaye artışını teşvik edici bir vergi politikamız var” ifadesini kullandı. Şimşek, ödemeler dengesi ve turizm verilerine dair değerlendirmelerini de paylaşa rak, “Dünya turizm pastasındaki payımızı yüzde 3’ün üzerine çıkaracağız. Çatışmalar bittiğinde Ortadoğu’yu inşa edeceğiz. Cari açığı kalıcı olarak GSYH’nin yüzde 3’ünün altına indireceğiz” dedi. Şimşek, son yıllarda cansız bir görünüm çizen yatırımların da hızlanacağını ifade etti. Şimşek, “Türkiye, AB’deki iyileşme ve turizm ile güçlü dış talep ile artan yatırımlar ve ılımlı ölçüde güç lü tüketim sayesin de yüksek büyü meyi sürdüre cek gözü küyor” di ye yazdı. l Ekono mi Ser Mehmet Şimşek visi ekonomi 9 Demokrasisiz, OHAL’li, seçimsiz, ‘tek adam’ yönetimi Sağlık sorunları nedeniyle yeni yazıları, sosyal savaşımları ile aramızda olamayan  Sevgili Mümtaz Soysal Hocamızın başını çektiği, KİGEM’in öncülüğünde, bugünlere göre hâlâ güçlü, ayakta Türkİş, gündeme göre başı belada konfederasyonlar, sendikaların güçleri, etkin kampanyalarında, ülkenin her yerinde yaşanan güçlü işçi, yöre halkları destekli direnişler bir bir sinema şeridi gibi belleğimde... Kimileri dönemin siyasal iktidarını sallayabilecek, alınmış kararlardan geri döndürecek güçte ve etkinlikte, en hafifi ile dönemin çalışan işçilerinin haklarını kurtaracak önlemleri sağlayacak caydırıcı kararların önünü açtılar. Dünya emek tarihine kazılı Zonguldak büyük madenci direnişi, Tekel, SEKA, Seydişehir, Karabük, Sümerbank, Et Balık, KİGEM, ORUS.. kamu işletmesi, çoğunlukla da güçlü bölgesel toplumsal destekli eylemleri, canlı tanıklıkların ekonomik, sosyal, toplumsal, siyasal boyutlarıyla say sayabilirsen.. Cumhuriyetin yoksunluk koşullarında yaratılmış kamu değerlerinin yağmalama içerikli özelleştirmelerine karşı isyan çıkışlarında hangi tehditlerin altı çizilmişse en acımasız sonuçlarıyla  bugün karşımızda.  Dünkü Sözcü gazetesinin fotoğraflarıyla manşetinin özeti çok çarpıcı. İstanbul’da Karayolları, Ankara’da EtBalık, Adana Tekel, Malatya Tekel, Samsun Sigara, Çanakkale Tekel fabrikalarının arsalarında yükselmiş AVM merkezleri yürek yakıyor.. Dünkü BirGün’ün manşetinde ise sıcak para, yağma uğruna son kurbanlar kâr eder konumda satışları gündemde pancar fabrikaları var. Siyaseten İktidarlarına biat etmiş sendikal yapılanmayı bile isyan ettiren operasyonla, sadece binlerle işçinin ekmek kapıları kapanmıyor. Bölgelerinde başkaca anlamlı üretici işletmenin olmamasıyla kendilerini ve çocuklarını işsizlik, açlık bekliyor. Türkiye’nin katlanan sayılarla pancar üreticileri, zincirleme yöre tarımı, ekonomilerinin çöküşü cabası. Doğal şeker üretimimizin çökertilmesi, sağlık için büyük tehdit ithal sentetik şeker tekellerinin çıkarlarına ülke halkının sağlığını teslim etme suç ortaklığı da var. HHH Yeri gelmişken kamu işletmelerinin işçinin ekmek kapısı olmalarının çok ötesinde kamu yararlarında sayılamayacak çok yönlü işlevlerinin liberal sağ iktidarlara sıcak para, kaynak uğruna yağmalanmasını karşı savaşımın yorulmak bilmeyen öncülerinden  Sevgili İzzettin Önder Hocamızın geçen cuma günü yapılan imzalılar yargılaması kapsamında, “Ben sadece insanların ölmemesi için bir bildiri imzaladım. Bunu güçlü bir kamu vicdanı oluşturmak amaçlıyla yaptım” demesinden sonra 1 yıl 3 aylık cezayla mahkum edildiğini anımsatalım. Ülkemizde demokrasi, hak hukukun katledilişinde yaşamın her alanına dönük, her gün sınır tanımaz boyutlarda yeni örneklerle karşılaşmamız, OHAL’li, seçimsiz “tek adam” yönetiminde, yeni torba paketler, eskileriyle yaratılmış sivil, haksızhukuksuz baskılara, sivil diktatoryal tehditlere, şeytana pabucunu ters giydiren yeni tuzakların kapılarını açıyor. Hafta sonu yargı bağımsızlığına en güçlü darbe olabilecek, Türkiye Barolar Birliği’nin yasası üzerinden tuzağın, tehdidin kamuoyuna anlatılması eylemi vardı. Özetle gerçeğinde, FETÖ ile iktidar ortaklığı döneminde FETÖ’cülerin gündeme getirdikleri bir proje ile yüz yüze kaldığımızı öğrendik... Kestirmeden yargının yargıçlar, yargı çalışanları, savcılar, avukatları ile tüm işleyişte çalışanlarını tek çatı, meslek örgütü çatısında toplayan yasayı kaldırmak, halen yargıçlar, savcılar, adalet çalışanlarının Bakanlık denetimi ile baskı altında tutulmalarından daha vahim bir tabloyu üretecek.. Zaten FETÖ’cüler için var olan Anadolu dernekleri, PKK yandaşlığı için kullanılabilecek Mezopotamya dernekleri yapılanmasından oluşturulacak cepheleşmiş derneklerle, en güçlüsünü yandaşlıkta toplam projesiyle, yargı birliği, meslek ettiği  ortak değerleri, denetiminden tümden koparılacak.. Türkiye’yi eğitimde, insani gelişmişlikte, demokrasi, hakhukuk devleti işleyişi, kirli çıkar ağlarındaki patlama, şeffaflıkta, basın özgürlüğünde, gelir dağılımı eşitlikçi paylaşım, işsizlik, sağlıkta hakça yararlanma, basın özgürlüğünde birkaç yıldır bile en gerilere çeken kara tablolardan içimiz kararıyor... Oysa daha gerçek anketler elverirse erkene alınması kaçınılmaz dünyanın bir benzeri olmayan sivil diktatoryal içerikli tek adam rejimi seçimi yapılmış değil. Kişisel kanım geçiş süreci okus pokuslarıyla yaratılmış fiili yönetim, dayatma gücü en ballı kaymaklısından olanaklar sağlıyor. Başkanlık seçimi için AKP’yi silbaştan yaratabilme, hele de seçimle amaçlanmış tek adam rejimine ulaşmak riski katlanıyor... C MY B