18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘Tehlikeli Sevişmeler’ Fransızca yayımlandı Nedim Gürsel’in son öykü kitabı “Tehlikeli Sevişmeler” Fransa’da “Etreintes Dangereuses” adıyla ve Jean Descat’ın çevirisiyle yayımlandı. Böylece “Etreintes Dangereuses”, Gürsel’in Fransızca yayımlanan 34. kita bı oldu. Tehlikeli Sevişmeler’de Nedim Gürsel, tüm ayrıntılarıyla güncel aşkı anlatıyor ve öykü kahramanlarından biri şöyle diyor: “Hayatıma giren kadınlar acıya dayanıklı ama acımasızlar. Hem kurban hem cellatlar.” Pazar 25 Şubat 2018 EDİTÖR: orhun atmış TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] Kiarostami’ye sigara içirten adams!İrfoaİsnntlıfaisnlminbeiu‘mlİsiçtaiiclnâı’TShüharakkhkiyrınaedm’yaeMkgooenklureişnilteuk 15 David Mamet 1992 tarihli “Oleanna” adlı oyununda taciz vakasını konu edinmişti. Onun için “İran sinemasının geleceği” yorumları yapılıyor bir süredir. Bir önce ki filmi “Balık ve Kedi” ile 2014’te !f İstanbul’a katılan ve Keşif Uluslarara sı Yarışma’yı kaza nan Shahram Mok ri, aynı filmle Venedik Film Festivali’nde de EMRAH “Orrizonti” bölümün KOLUKISA den Özel Ödül almış tı. Yönetmen bu kez son filmi “İstilâ” ile !f İstanbul’da ve halen devam eden Berlin Film Festivali’nin Panorama seksiyonun da izleyiciyle buluşan filmi de gös teriyor ki sadece İran sinemasının değil, muhtemelen sinemanın önü müzdeki 20 yıl içinde geleceği nok tayı temsil eden isimlerden biri o. En azından biz böyle düşünüyoruz. 92 dakikalık tek bir plandan (ve bir dakikalık ikinci bir plandan) oluşan filmi “İstilâ”yı konuşmak üzere bu luştuğumuz Shahram Mokri’ye ilk sorumuz da filmin bu yapısı oluyor haliyle. n Çok zor oldu mu bu uzun ve tek plandan oluşan filmi çekmek? Kaç tekrar yaptınız mesela? Daha öğrencilik yıllarımda bi le uzun tek plandan oluşan filmle re kafayı takmıştım ve bunu uygu ladığım kısa filmler çekmiştim. Son ra “Balık ve Kedi” ile ilk kez bunu uzun metrajda denedim. Tüm bu tecrübeler beni bu konuda bir hay li yetkinleştirdi diye düşünüyorum. Önce senaryoyu yazdım ve sonra gi dip çekim yapacağımız mekânı gö rüp inceledikten sonra o mekâna göre yeniden yazdım. Sonrasında oyuncularla uzun provalar yaptım. Bu provalar da bana zamanlama açı sından senaryoda yapmam gereken değişiklikleri ve ayarlamaları gös terdi. Bu aslında tam bir sahne gös terisi gibi hazırlandı ve provalar bi tip her şey hazır olunca o perfor mansın içine kamerayı ekledik. So nuçta iki ay kadar prova yaptık, iki ay da çekimler sürdü. Tabii ki bir çok defa tekrar yaptık ama elimiz de 3 tane temiz diyebileceğimiz çe kim vardı ve bu izlediğiniz de onla rın ikincisi. Elbette bir sürü de ya Sansüre rağmen sinema n Sansürle başa çıkmakta zorlanıyor musunuz? Sansürle uğraşmak benimki gibi filmler için daha zor aslında. Gerçekçi filmlerde her şey çok açık, çok temiz. Oysa benim filmimde öyle değil ve sansür kurulundan da çok fazla soru geldi, “Bu valiz neyi temsil ediyor”, “Karanlık taraf nedir”, “Bunlar neyi temsil ediyor” gibi... Ben de, örneğin valiz meselesinde, mümkün olan tüm çağrışımları anlatıyorum onlara. Valizin İran kültüründe neyi temsil ettiğini, sinemada ne anlama geldiğini vb. açıklıyorum. Böyle yapıyorum ki sonradan bir eleştirmenin yazısında farklı bir şey görüp beni yasaklamaya kalkmasınlar. Sansürü alt etmenin çeşitli yolları var elbette ama sansür olmasa da ben her şeyi aynı şekilde yapardım. Shahram Mokri rım kalan çekim oldu, çeşitli sebeplerden, aksiliklerden dolayı. ‘İran’da gerçekçilik geçerli’ n Filmi çekerken kafanızda bir zaman ve yer tahayyülü var mıydı, yoksa bunun hiç önemi yok mu? Şüphesiz, bir yönetmen bir film çekerken yaşadığı toplumdan ve yaşadığı dönemden etkilenir. Ve yine şüphe yok ki “İstilâ” İran toplumunu anlatıyor ama İran’daki gerçek olayları anlatmıyor. Daha çok atmosfer olarak İran toplumunu yansıtıyor film. Lisan dışında, yani Farsça konuşmaları saymazsak filmde buranın İran olduğunu gösteren hiçbir şey yok aslında. Ama İran’daki genç izleyicilerin hepsi de filmin içinde yaşadıkları İran toplumu hakkında olduğunu hissettiler. n İran sinemasına baktığımızda sizin bir hayli yenilikçi olduğunuzu söylemek mümkün. Sürreel ve fantastik unsurlar öne çıkıyor filminizde. Çok önemli bir sinema geleneği var ülkenizde, siz nerede görüyorsunuz kendinizi bu gelenekte? İran sineması her zaman gerçekçi (realist) sinema çizgisine yakın olmuştur. İran’da birçok sinemacı ve izleyicinin de büyük bir kısmı bir filmi, bir oyuncuyu ya da dekoru ancak gerçeğe yakınsa beğenir. Gerçekçilik çok önemlidir yani. Bu da İran sinemasını hayal gücünden yoksun, düşlerden yoksun bir yola itti. Böylesi unsurların yer aldığı çok az İran filmi var. Filmlerimin bu anlamda sınırları zorladığını ve sürrealizme doğru kaydığını söylemek mümkün. Ayrıca janr filmlerine de çok rastlamayız İran sinemasında. Son iki filmimde buna da biraz alan açmaya çalıştım ben. n Öte yandan Kiarostami sinemasında kimi sürreel unsurlara rastlıyoruz, sizin filmilerinizdeki gibi değil belki... Görsel olarak gerçekçi ama bağlamında sürreel çağrışımlar var. Kiarostami bir çok İranlı sinemacıya ilham vermiş bir maestrodur. Benim de en önemli ilham kaynaklarımdandır. Bay Kiarostami “Balık ve Kedi”yi çok sevmişti ve uzun uzun sohbet etmiştik onunla. Ne yazık ki bu filmi izleyemeden vefat etti. “Balık ve Kedi”yi izledikten hemen sonra beni telefonla aramış ve “uzun bir aradan sonra ilk kez sigara içiyorum, bana sigara içirttin” demişti. (Tam bu noktada söyleşi boyunca tercüme yaparak işimizi kolaylaştıran, filmin dağıtımcısı, Mohammed Atebbai bir parantez açma gereği duyuyor) M. Attebai: Shahram çok mütevazıdır, o söylemez, ama ben söyleyeyim. Kiarostami’nin son filmi “24 Kare”de bir ağacın üzerine Shahram Mokri’nin adının kazılı olduğunu görürüz. Böyle bir göndermeyi başka kimse için yapmamıştır Bay Kiarostami, bu da onun Shahram’ı ne kadar önemsediğini gösteriyor. Hapisteki gazeteciler... n Şu son zamanlarda coğrafyamızda yaşanan gerilimli gündeme ne diyorsunuz? Ben de herkes gibi medyadan takip ediyorum her şeyi, ama gazetecilerin hapse atılması, darbe girişimi gibi olayları gördüğümde çok üzülmüştüm; neden Türkiye gibi bir ülkede bunlar oluyor diye. Öte yandan ben İran’ın Kürt bölgesine yakın bir yerde doğdum ve Kürt meselesi benim önemsediğim bir konu. Türkiye’de, Suriye’de, İran ya da Irak’ta Kürtlerin yaşadığı sorunlar beni çok kaygılandırıyor. IŞİD büyük bir şoktu elbette ve umarım bir daha böyle bir oluşumla karşılaşmayız. Weinstein hakkında yazdı Dünyaca ünlü yazar ve yönetmen David Mamet, son yazdığı “Bitter Wheat” (Acı Buğday) adlı oyunun Harvey Weinstein hakkında olduğunu açıkladı. Yeni romanının tanıtımı için basının karşısına çıkan mamet “Broadway’deki yapımcım aradı ve ‘Weinstein hakkında bir oyun yazsana’ dedi. Ben de yazdım” diye konuştu. “Bitter Wheat” adlı oyunun prodüksiyonu ile ilgili detaylar bilinmemekle beraber Chicago Tribune gazetesinden Rick Kogan şimdilerde bir film yıldızı olan Şikagolu ünlü bir tiyatro oyuncusunun başrolü üstleneceğini ileri sürdü. David Mamet 1992 tarihli “Oleanna” adlı oyununda da bir profesörle öğrencisi arasındaki taciz vakasını konu edinmişti. Sabahattin Ali Karşıyaka’da anıldı Karşıyaka Belediyesi, Sabahattin Ali’yi doğum gününde sergi ve söyleşi ile andı. Karşıyaka Belediyesi Hikmet Şimşek Sanat Merkezi’ndeki etkinlikler sergi açılışı ile başladı. Sonrasında ise Hülya Soyşekerci ve Veysel Çolak’ın katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirildi. Karşıyaka Belediyesi Şiir Atölyesi üyeleri de etkinlikte yer aldı. Gecede, Sabahattin Ali’nin şiirlerinden bestelenmiş müzik dinletisi de sunuldu. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar “Geçmişimize değer katan unutulmaz isimleri genç nesillerle buluşturmak ve geleceğe taşımak için çalışıyoruz. Sanatın başkenti Karşıyakamızda Sabahattin Ali gibi önemli bir ustayı anmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. l İHA George PerrIs Türkiye’ye geliyor 40’tan fazla ülkede sahneye çıkan ve “I will wait for you” “Je suis malade” “Pios fo vate tin agapi” parçalarıyla tanınan George Perris, 28 Şubat Çarşamba günü saat 20.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Türk müzikseverlerle buluşacak. Fransızca dahil beş farklı dilde söylediği şarkılarla bilinen Perris, 2014’te ünlü tenor Mario Frangoulis ile İstanbul ve Ankara’da sahne almıştı. Lara Fabian, Justin Hayward, Madeleine Peyroux gibi uluslararası üne sahip sanatçılarla sahne alan 34 yaşındaki sanatçı, “Babam ve Oğlum” müziklerinin bestecisi Evanthia Reboutsika ve üç Akademi Ödüllü efsane besteci Michel Legrand gibi isimlerle de çalışmalar yapmıştı. Bireye ve yönteme dair özlü bir rehber 2018’in en iyilerinden Ari Barokas “Lafıma Gücenme” (Garaj) Duman müziğinden ya da yeni albümünden ne bekliyorsanız hepsini bir tarafa bırakın; toplulu ğun basçısı Ari Barokas’ın ilk solo çalışması “Lafıma Gücenme” ayrıksı bir yerde pozisyon alıyor. Akustik bir albüm bu; Americana, rock’n roll, İr landa folku; Neil Young’tan Dire Straits’e, Fair ne has tonlu vokali (bir de port Convention’dan The besteleri ve yapımcılığı) ile Pentangle’a... Ancak sözler yer alıyor albümde Ari. Da bilhassa bu topraklarda sü vulda Mehmet Demirde ren hayatlara ve üreyen so len, kontrbasta Ekin Bilgin, runlara dair. akustik gitarda Utku İnan, Ari lafını münasipçe ye geri vokallerde Gülin Kılı rine oturtmayı bilen bir söz çay ile Dilara Sakpınar var. yazarı olarak dikkat çeki Neşeli, hafif kalça sal yor. En üsttekinden en alt latan enerjik ritimler, cı takine uzanan yergileri, ok vıldayan akustik gitarlar... gibi yüreğe saplanan söz Kaan’dan sonra bir kur leri ile. Söz ile müziği, top şun da Ari sıkıyor bu so lumsal taşlama ile hüma lo çalışmayla, yoz mü nizmi hassasça terazinin zik piyasasının karanlığı kefelerine yerleştiren albü na. 2018 yılında çıkan en mün çalgıcılığı da sağlam. iyi albümlerden biri olaca Kontrbas tercih edildiği ğı şimdiden kesin “Lafıma için akustik gitarı, kendi Gücenme”nin. ([email protected]) İkinci solo albüm Bora Çeliker “Tersyüz” (Pb Müzik) Ankaralı gitarcı Bora Çeliker, blues sevda lısı iken Janusz Szprot ile direksiyonu caza kırmış, sayısız müzisyenle birlik te çalmış; değerli bir proje adamı olarak solo mesaisi ne başlamıştı. İkinci albümdeki kadro nun müsebbibi piyanist Bu rak Bedikyan. 2014 yılın da saksofoncu Andy Midd rine doğaçlamalar yapa leton, davulcu Joris Dudli, rak tamamlıyorlar; parça kontrbasçı Johannes Stras dan parçaya değişen beşli, ser, piyanist Oliver Kent dörtlü, üçlü ve ikili forma dört konser için İstanbul’a tında icralarla. gelecekti, ama Oliver’ın Bora’nın ilk albümü takvimi uymuyordu. Ekip “Borabook”a göre lojistik Burak ile temasa geçiyor, ve teknolojik açıdan çok Burak da yanı sıra gitarıyla daha iyi şartlarda ve ra Bora’yı davet ediyor. Bu de hat bir ruh haliyle yapıldığı neyimli müzisyenlerle çal belli “Tersyüz”ün. Bu kon ma fırsatını ele geçiren Bo forun tedarikçisi kayıtların ra da şansını iyi değerlen yapıldığı Deneyevi’nin sa diriyor ve ikinci solo albü hibi Ergin Özler. münde çalmaları için onla Bora sahip olduğu kon rı ikna ediyor. O an elindeki foru, şimdi dinleyicilerle dört besteyi çalıyorlar, re büyük bir cömertlik içinde pertuvarın geri kalanını ge paylaşıyor, yüksek kulak leneksel şarkı formları üze keyfi olarak. 96 sf., 8 TL Marksizm bireyi nasıl ele alır? Bireyi incelerken yöntemini nasıl inşa eder, bilişsel araçlarını nasıl oluşturur? “Duygutür” nedir, birey konusuna yeni bir bakış açısı getiren bu kavrama nasıl ulaşıldı, her insanda beş duyu gibi bulunan altı “duygutür” hangileridir? Cem Eroğul’un uzun yıllar süren araştırmalarına ve Birey Nedir? adlı özgün çalışmasına giriş niteliği taşıyan Marksizm ve Birey Sorunsalı, işte bu soruların ve daha fazlasının yanıtlarını oluşturuyor. Aynı zamanda, “diyalektik yöntem”e dair ufuk açıcı bir çerçeve sunuyor. Cem Eroğul’dan bireye dair, Marksizmin bireye bakışına dair özlü bir rehber… Marksist düşünceye Türkiye’den özgün bir katkı… C MY B www.yordamkitap.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle