Katalog

Perşembe 27 Aralık 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 3 Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 6/1 İzmir 7/2 Ankara 7/11 Antalya 13/5 Tacizi Mersin 14/8 Bursa 20/ 5 0 Atina 100/40 TARİHTE BUGÜN Trabzon 6/2 Diyarbakır Kars 1/4 Adana 130/6 0 Artvin 30/0 0 Çanakkale 70/1 0 Balıkesir 30/ 5 0 Sivas 40/ 8 0 Erzurum 10/ 4 0 Berlin 60/4 0 Girne 130/1 1 0 Londra 80/2 0 Moskova 80/ 1 2 0 Paris 40/ 2 0 Madrid 100/3 0 537: Ayasofya’nın yeniden inşasına, Bizans İmparatoru I. Justinian’ın kişisel gözetiminde başlandı. 1919: Samsun’da ateşlediği kurtuluş mücadelesinin ardından Erzurum ve 7/2 Eskişehir 30/ 8 0 Amsterdam 50/ 1 0 Sivas kongrelerini topla Aydın 70/ 2 0 Roma 130/5 0 yan Mustafa Kemal Paşa, Gaziantep 70/3 0 New York 110/0 0 Heyeti Temsiliye üyeleriyle Konya 50/ 8 0 Tokyo 90/5 0 Sivas’tan Ankara’ya geldi. aklamayın Milli Eğitim Bakanı: Dosya kapandı Aile: Vazgeçmeyiz Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, hakkında tacizden dava açılan öğretmen hakkındaki soruşturma dosyasının kapandığını açıklamasına öğrenci ve ailesinden tepki geldi. Selçuk, öğrencinin şikâyetten vazgeçmesi üzerine dosyanın kapandığını söyledi. ‘Şikâyetten vazgeçti’ iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten öğrenci E.E.K ise “Yalana başvuruyorlar, çünkü suçlu olduklarının ve suçlarının ne kadar büyük olduğunun farkındalar” dedi. CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi’nde coğrafya öğretmeni S.D’nin, öğrencisi E.E.K’ye tacizde bulunmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a, olayın doğru olup olmadığını ve öğretmenin hangi gerekçeyle görevine de vam ettiğine dair soru önergesi verdi. Selçuk soruya, öğretmenin başka bir okulda görevine devam ettiğini ifade ederek “Olayla ilgili öğrenci ve öğrenci velisi tarafından verilen şikâyet dilekçesindeki iddialarla ilgili yapılan soruşturma esnasında şikâyetçinin şikâyetinden vazgeçtiği, iddiaların ispatlamaya ermediği bildirilerek dosyanın işlemden kaldırıldığı belirtilmektedir” yanıtını verdi. Konuya dair konuşan öğrencinin annesi H.M.K., Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un ‘şikâyetten vazgeçildi’ söyleminin doğru olmadığını belirterek, “Şikâyetten vazgeçme gibi bir durumumuz asla olamaz. Ayrıca öğretmenin aklandığını da belirtmiş. Tacizci öğretmen idari soruşturmada ‘aklanmış’ olabilir ama bi zim açımızdan aklanmadı, bu aklama davayı da etkileyecektir. Bu çok kötü bir durum ve çok vahim bir açıklama. O öğretmeni koruyan bir açıklama. Şahitlerin dinlenmesi için davamız 14 Mart’a ertelendi” dedi. H.M.K. “Ayrıca bizi arayan uzlaştırma kurulu 5 bin lira teklif ederek davadan vazgeçebileceğimizi söyledi. Biz davamızdan asla ve asla vazgeçmiyoruz” diye konuştu. Okul ayağa kalkmıştı İstanbul Küçükçekmece’de bulunan Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi’nde, 2016’da öğrenci E.E.K., coğrafya öğretmeni S.D.’nin, lisedeyken kendisini cinsel tacize maruz bıraktığını açıklayarak okul idaresine şikâyette bulunmuştu. Öğrenci E.E.K’nin şikâyeti sonucunda okul idaresi tarafından soruş turma başlatılmıştı. Ancak başlatılan soruşturmadan sonuç alınamayınca olay yargıya taşınmıştı. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, coğrafya öğretmeni hakkında, “Çocuğa karşı cinsel taciz” ile “Basit tehdit” suçlamalarıyla iddianame hazırladı. Olay hakkında açılan davanın ilk duruşması ise ekim ayında görülmüştü. Öğretmenin görevine devam etmesi üzerine öğrenciler ekim ayında okulda protesto eylemi yaparak tacizi protesto etmişti. Tacizi protesto eden öğrencilerden 15’ine 5’er gün okuldan uzaklaştırma cezası verilmişti. Cezanın gerekçesi ise “İzinsiz gösteri, etkinlik ve toplantı düzenlemek” olarak açıklanmıştı. Öğretmen tepkilerin ardından yeri değiştirilerek başka bir okula gönderilmişti. l Haber Merkezi TÜRKİYE KAR ALTINDA Yurdun büyük bölümünü etkisi altına alan kar yağışı kazalara neden olurken yüzlerce köy yolu ulaşıma kapandı, pek çok il ve ilçede okullar tatil edildi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, hava sıcaklıklarının ülke genelinde 6 ile 12 derece arasında azalacağı ve yurdun büyük bölümünde kar, karla karışık yağmur ve sağanak yağışların görüleceği uyarısında bulunarak, vatandaşları ve sürücüleri de, buzlanma ve don olaylarına karşı uyardı. 3 ölü, 35 yaralı İstanbulTunceli seferini yapan bir yolcu otobüsü KırşehirKırıkkale karayolu Akpınar ilçesi yakınında kar ve tipi nedeniyle devrildi. İsmail Güneş (40), Ramazan Yegül (19) ve Lorin Naira Can (3) yaşamını yitirdi, 35 kişi yaralandı. 6 yaralının durumunun ağır olduğu açıklandı. Kar ve tipi Erzurum’un yüksek kesimlerinde hayatı felç etti. Şenkaya ilçesi Kaynak Yaylası’nda Sarıkamış Şehitleri için yürüyüş yapan ve dün dönüş yoluna geçen izci gurubu çığ nedeniyle kapanan yolda mahsur kaldı. İzciler 4 saat süren çalışmanın ardından kurtarıldı. İstanbul’da hava sıcaklıklarının düşmesiyle dün sabah Anadolu yakasında başlayan kar yağışı, kentin bazı bölgelerinde kısa süre etkili oldu. Ankara’da hava sıcaklığının sıfırın altında 4 dereceye düşmesi nedeniyle bazı ana güzergâhlarda buzlanma oluştu, ulaşımda aksamalar yaşandı. Karadeniz Bölgesi’nde, 1413 köy yolu ulaşıma kapandı. İzmir’in Bergama, Ödemiş, Kiraz gibi yüksek kesimlerine de kar yağdı. otogarI su BASTI Adana’da önceki gece, etkili olan sağanak yağış kentte yaşamı olumsuz etkiledi. Sağanak nedeniyle, merkez otogarı ve evleri su bastı. Peronlar ve bekleme salonları da suyla doldu. Başkentte cadde ve sokaklar beyaza büründü. Karın keyfini çocuklar çıkardı. NECATİ SAVAŞ zincirleme KAZA Ankara’da dün akşam aralarında otomobil, kamyonet ve minibüslerin de bulunduğu 25 araç gizli buz lanma nedeniyle çarpıştı. Kazada 9 kişi yaralandı. Rant için öldürülen Cemil Candaş’ın kardeşi dava sürecine isyan etti: Asıl katiller sıyrılacak HAZAL OCAK Şişli Belediyesi İmar ve Şehircilikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Cemil Candaş’ın iki yıl önce belediye binasında başından vurularak öldürülmesine ilişkin 10 sanığın yargılandığı davada, savcı mütalaasını açıkladı. Mütalaada 4 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenirken; 3 sanığın ise 15 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Diğer sanıkların ise beraati talep edildi. Candaş’ın kardeşi Cemal Candaş “Kiralık katil ve ona yardım eden birkaç kişi ceza alacak. Bu işin asıl sorumluları bu işten sıyrılacaklar. Adalet istiyorum” dedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün gerçekleşen duruşmaya, tutuklu sanıklar Hacı Avcı, Şenol Şahin, Rıza Keten ve Engin Gölve ile başka suçtan tutuklu sanık Bilal Yaman getirildi. Öldürülen Cemil Candaş’ın eşi Nurcan Candaş ile kardeşi Cemal Candaş, Naci Candaş ve Çağlar Candaş ile Çağlar Candaş da duruşma da hazır bulundu. Mütalaada; Cemil Candaş’ın, görevli olduğu dönemde Şişli Belediyesi tarafından kullanılmakta olan yapım, kullanma ve yıkım ruhsatlarının düzenlendiği MAKS isimli sisteme kaçak girildiğini tespit ettiği yer aldı. Bu sistem üzerinden bir kısım kişilere ait taşınmazların ruhsatlarının tanzim edildiğini fark eden Candaş’ın, söz konusu sahte işlemleri önce iptal ettiği ardından da suç duyurusunda bulunduğu kaydedildi. Mütalaada, sanıklar Selahattin Keten, Rı za Keten, Mithat Yılmaz ile tetiği çeken Şenol Şahin hakkında “Kamu görevi nedeniyle bir kişiyi tasarlayarak öldürmeye azmettirme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. 3 sanık hakkında “Görevinden dolayı bir kişiyi tasarlayarak öldürmeye yardım etmek” suçundan 15 yıldan 20’şer yıla kadar hapisleri istenen mütalaada 3 sanığın ise beraatleri talep edildi. Sanıklardan Mithat Yılmaz hakkında da kırmızı bülten çıkarılmasını istedi. l İSTANBUL Hulusi Bey, Karargâh’ta o tetikçiyle ne görüştünüz “Aranızda kafasında silah varken hayır diyebilecek kaç kişi var? Hanginiz bunu yapabilir?” Böyle bağırıyordu Meclis’te Hulusi Akar. Belki de doğru söylüyor. “Hayır” diyebilecek az kişi vardır. Ama nihayetinde Akar “herhangi biri” değil. “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” diyen bir başkumandanın ordusunun genelkurmay başkanı. FETÖ’ye teslim olmamak için “belki benim ölümüm başkalarının aydınlığa çıkışına ışık olur” diyerek kendi tetiğini çeken Ali Tatar’ın ordusunun başında. “Hakkınızı helal edin” diyerek 15 Temmuz’da ölüme yürüyen şehit Halisdemir’in ordusunu yönetiyor. Mustafa Kemal “öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor” diye anlatıyor Çanakkale’de şehadet emri verdiği o orduyu. “Haksızlık mı ediyorum” diye düşünürken Balyoz’la tasfiye edilen Ahmet Yavuz’un yorumuna rastladım: “Bir asker kafasına tabanca dayansa da direnir ve vazifesini hatırlayarak, hayır demekle kalmaz, tabancayı dayayana yumruğu çakar ve gerekirse ölür!” General J.F.C. Fuller de benzer düşünüyordu: “Askerlik mesleği insanları, doğalarında var olan korku ve yetersizlikleri bertaraf etmek için örgütler.” General Clausewitz’in “tüm savaşlar insan zayıflığını önkabul olarak alır ve bu zayıflığı hedefler” sözlerini hatırlarsak, 15 Temmuz’da FETÖ’cüler Karargâh’tan Akıncı Üssü’ne yürüyerek giden Hulusi Akar’ın zayıflığını mı hedefledi? Fethullah’ın ikna memuru Mercan Tutuklanmamızdan önceydi. OdaTV ofisini FETÖ’nün önde gelen “gazeteci”lerinden Faruk Mercan arıyordu. Soner Yalçın’la konuştu. Oradaydım belgeselini Fethullahçıların kanalında yapmayı öneriyordu. Şaşırmıştım. İlk ve son değildi. Protokolde Erdoğan’a yakın bir yerde oturtmayı vaat ederek Türkçe Olimpiyatları’na da çağırmıştı. Yalçın’ın tümünü reddetmesinin ardından 2011 yılının şubat ayında Silivri’ye atıldık. Faruk Mercan, bu kez televizyonlarda OdaTV’nin “Ergenekoncu” olduğunu anlatmakla görevlendirilmişti. Yalçın, Samizdat kitabında “Cemaat bana son bir şans daha mı vermek istemişti acaba” diyerek bu tuhaf durumu anlattı. Sanki “köprüden önceki son çıkış”tı. Tesadüf değil. ABD’de FETÖ tedrisatından geçenlerden olan Faruk Mercan, sadece “gazeteci” değildi. Düşünün, 2002 yılında örgütü raporlayan polis müdürü Adil Serdar Saçan, ondan şöyle bahsedecekti: “Bu örgütün emniyet içerisindeki uzantıları ile yine bu şahıslarla irtibatlı olan Zaman Gazetesi İstanbul Haber İstihbarat Müdürü Faruk Mercan...” 2012’de karşımıza yalnız FETÖ medyasının yöneticisi değil, Fethullahçıların operasyonlarını önceden haber veren Kollama dizisinin “konsept danışmanı” olarak çıkıyordu. Gelelim konumuza... Faruk Mercan, 15 Temmuz’dan hem önce hem sonra Akar’la bağlantılı tuhaflıklarla önümüze düştü. “Erken firar ederek” hapse girmekten kurtulan Mercan, darbeden 11 ay önce Akar’ın Genelkurmay Başkanı olduğu gün şunları yazdı: “Bir irade Orgeneral Hulusi Akar’ın önünü kesmek için her şeyi yaptı. Silahlı Kuvvetler, Orgeneral Akar’ı yedirmedi. Tarihi bir sürece girdik. Hulusi Akar, NATO’da itibarı yüksek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bugünkü birikimini temsil eden bir Komutan. Çok zor bir görev üstleniyor.” “Neden bayram ediyor” diye düşünürken, bu kez darbeden 3 hafta önce karşımıza çıktı. Seslendiği kişi tabii Akar’dı. “Darbe senaryoları, saraydaki zatı hayli korkutuyor” diyen Mercan, “askeri müdahale senaryolarının yoğunlaşması üzerine saraydaki zat, Genelkurmay Başkanı üzerinden TSK’ya tuzaklar kurmaya başladı” ifadelerini kullandı. Mercan, Akar’a Erdoğan karşıtı çizgide kalması tavsiyelerinde bulunuyordu. Sorsanız FETÖ’nün darbeden haberi yok! Ama adıyla sanıyla “darbe” lafını kullanıp, Genelkurmay Başkanı’nı “ikna etmeye” çalışıyorlar. Peki bunu neden Faruk Mercan yapıyor? Sırrı, şu satırlarında: “Hulusi Akar, Ergenekon mücadelesinin bir ürünüdür. Bunu Ankara Temsilcisi olarak kendisiyle Karargâh’ta yaptığım iki görüşmeden biliyorum.” TSK’ye kurulan kumpasları, Erdoğan’a yapılan darbeyi destekleyen biri için “nasıl Karargâh’ta kabul edilir” diyebilirsiniz. “Ne konuşmuşlar” diye sorabilirsiniz. Ben de merak ediyorum... Karargâh’ta ne görüştüler Aslında Mercan, FETÖ medyasında yanıtını vermiş. 2012 yılı mart ayında eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’den randevu istemesi üzerine bir süre sonra aranarak çağrıldığını, Akar’la görüştürüldüğünü anlatıyor. Sonra bir kez daha Karargâh’ta Akar’la buluştuklarını söylüyor. Kuşkusuz, yalan söylüyordur! Akar ona “Balyoz olmadı mı? Olduğunu herkes biliyor” dememiştir! Mercan’a “dik durun, çekineceğiniz hiçbir şey yok” dediği iftiradır! Necdet Özel’in bunaldığını söyleyip “her gün kendisine bir saat terapi yapıyorum” ifadelerini kullanmamıştır! Mehmet Dişli’yi “Şaban Dişli’nin kardeşi olduğu için general olmadı, başarılı olduğu için general oldu” diye tanıttığı uydurmadır! Darbe hazırlığının da “ikna süreci”nin de 15 Temmuz’dan önceye dayandığı açık. Faruk Mercan’ın darbeden önce “darbe” diyerek Akar’ı ikna etmeye çalıştığı da görülüyor. Bildiğim bazı AKP’liler de böyle düşünüyor. FETÖ’ye kumpaslar konusunda umut verdiğini mağdur askerler de anılarında yazıyor. Çiçeği burnunda Savunma Bakanı’na sormak gerekmez mi: “Hulusi Bey, FETÖ tetikçisiyle Karargâh’ta ne görüştünüz?” Çanakkale’de 60 bin kişi sağlık hizmetinden yoksun kalmak üzere Sağlık sokağa atıldı SİBEL BAHÇETEPE Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü’nün 60 bin kişiye hizmet veren kamuya ait 4 Aile Sağlığı Merkezi (ASM) için yıkım kararı aldırdığı ve yeni bir hizmet binası tahsis etmeden hekimler için mahkeme kararı ile tahliye başvurusu yaptığı ortaya çıktı. Karar Çanakkale’de tepkiye neden oldu. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Başkanı Dr. Şenol Atakan, “Bir kamu hizmeti veren aile hekimlerimiz, yine kamu hizmeti veren bir başka kurum tarafından sokağa atılıyor. Bu da yetmezmiş gibi onların hizmet verdiği 60 bin kişi sağlık hizmetinden mahrum bırakılıyor. Yaşanan durum açıkça anayasanın sağlık ile ilgili 56. maddesine aykırıdır, suçtur. Bu durumu izah edebilecek hiçbir gerekçe yoktur” dedi. Konuyla ilgili konuşan AHEF Başkanı Dr. Atakan şunları söyledi: “Şayet bir binadan sağlık çalışanlarının çıkması isteniyorsa, onlara görev yapacakları bir başka binanın gösterilmesi gerekir. Aile hekimlerimiz yurdun dört bir yanında görev yaparken her gün üzerlerine yeni bir yük, yeni bir dert yükleniyor. Kiralarına yüzde 46 zam yapılıyor, harcamaları birçok kalemde yüzde 20 ila 35 arasında artarken, harcama gelir kalemlerinde hiçbir artış yaşanmıyor. Tüm bunlara ek olarak iş alanlarının dışında 400’e yakın rapor yazmaları ve ek görevler yapmaları isteniyor. Gelinen noktada Aile Hekimleri tükendi. Çanakkale yaşanan bu durum ise bizleri isyan ettirdi. 11 hekim sokağa atılıyor. 60 bin kişiye sağlık hizmeti durduruluyor.” C MY B