19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 3 Kasım 2018 6 Sabıkalı şirket denetlemiş haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ TÜRKSAT’ın mali denetimini Amerika’da ceza alan şirketin yaptığı ortaya çıktı Deniz Yavuzyılmaz TBMM KİT Komisyonu’nda ikinci Mckinsey skandalı ortaya çıktı. TÜRKSAT’ın mali denetiminin “Price Waterhouse Coopers” şirketine teslim edildiği belirtildi. Meclis KİT Komisyonu top lantısında TÜRKSAT’ın hesapları denetlendi. CHP’li Deniz Yavuzyılmaz, TÜRKSAT’ın denetimini “Price Waterhouse Coopers” şirketinin sicili hakkında bilgi verdi. Cezalı şirket Yavuzyılmaz, şirket ile ilgili, “SPK’den aldığı idari cezalar var, Amerika’da da aldığı çeşitli cezalar var. Mevzuata aykırı olarak bir firmanın mal varlığının azaltılmasıyla ilişkili olduğu tespit edilmiş, 269 bin 500 lira idari para cezası almış bu denetim firması, yabancı menşeli. Kalite kontrol denetimindeki eksiklikler ve mevzuata aykırılıklar dolayısıyla 280 bin TL ceza almış, aynı zamanda Amerika’da da 5 milyon dolar ceza almış” dedi. MHP’li Karakaya savundu Yavuzyılmaz, TÜRKSAT gibi stratejik bir kurumun mali verilerinin ve satın alımlarının analiziyle, önemli bir bölümü gizlilik içermesi gereken ulusal plan ve stratejilerimizin açığa çıkacağını, söz konusu mali denetim yoluyla bu donelerin uluslararası bir firmanın eline geç miş olacağını belirtti. TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen ise konu ile ilgili soruya yazılı olarak yanıt vereceklerini belirterek “Bu hassasiyetleri bizler de taşıyoruz. Bu hassasiyetlere yönelik de hassasiyetlerimizi uygulamalarımıza yansıtacağız” dedi. MHP Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya ise yabancı şirketlerin ‘Franchise’ şeklinde işletildiğini, denetim yapanların yerli olduğunu savundu. l ANKARA/Cumhuriyet Muhalefet şerhi koyan üye, Erdem’in delilleri karartma şüphesi bulunmadığını belirtti ERDEM’E TAHLİYE YOK 1725 Aralık operasyonlarında yasadışı ses kayıtlarını servis ettiği iddiasıyla hakların da dava açılan kapatılan Karşı Gazete si Genel Yayın Yönetmeni ve eski CHP milletvekili Eren Erdem ile gazetenin sahibi Tu ran Ababey’in de arala rında bulunduğu 12 sa nığın yargılandığı da SEYHAN AVŞAR vada tahliye çıkmadı. Mahkemeye heyeti Eren Erdem’in tutukluluk ha linin devamına karar verirken üyeler den biri muhalefet şerhi koydu. Muha lefet şerhinde Erdem’in kaçma ve delil leri karartma şüphesi bulunmadığına vurgu yapıldı. Karar açıklanmadan da kikalar önce ise mahkeme heyetine fır latılabilir düşüncesiyle salonda bulu nan tüm su şişeleri toplatıldı. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Ku rumları karşısındaki binada görülen davaya, tutuklu sanık Eren Erdem, tu tuksuz sanıklar Turan Ababey, Emre Erciş, Mehmet Bozkurt ve Kutlu Esen demir ile sanık avukatları katıldı. Du ruşmayı CHP Genel Başkan Yardım cısı Gökçe Gökçen, CHP’li vekiller Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, es ki CHP milletvekili Mustafa Balbay, Melda Onur, eski CHP İstanbul İl Baş kanı Cemal Canpolat ve çok sayıda partili izledi. Mütalaasını açıklayan savcı Eren Erdem’in tutukluluk halinin devamı nı istedi. ‘Her şey ortada’ Mütalaaya karşı beyanda bulunan Eren Erdem, İddianamede tutuklanmasına yönelik suç şüphesini içerir her şeyin açık bir şekilde ortada olduğunu söyleyerek, “Bu örgütle bağımızın olmadığı ortada. Bu mütalaayı kabul etmiyorum. Bir gizli tanık ifadesi üzerine iddianame yazıldı. Gizli tanık önceki gün bu duruşma salonunda söylediklerini reddetti. İddianamede yer alan Obama Erdoğan görüşmesi ve Selam Tevhid haberlerinin gazetede yayımlanmadığı ortaya çıktı. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti Eren Erdem’in tutukluluğunun devam etmesine karar verdi. Heyet bu kararını şöyle gerekçelendirdi: “Sanık Emre Erciş’in beyanları ile kuvvetli suç şüphesini gösterir beyanların ve tanıkların sunulmuş olması, mevcut deliller dikkate alındığında sanığın üzerine atılı suçu işlemiş olabileceği yönünde kuvveli suç şüphesinin varlığını gösterir yeni delillerin değerlendirilmesi ve tartışılması gerektiği, bu hususta tanıkların dinlenmemiş olması, sanık Eren Erdem ve sanık Turan Ababey arasında beyanda bulunma hususundaki ikna ve vaade ilişkin yazışma örnekleri dikkate alındığında dinlenecek diğer tanık beyanları üzerinde etkide bulunabileceği ortaya çıkan şüphe ve sair delillerin henüz toplanmamış olması dikkate alınarak adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı anlaşılmaktadır.” Heyet sanıklardan Onur Kala’nın tutuklanmasına hükmederek duruşmayı Ocak 2018’e erteledi. Muhalefet şerhi Erdem’in tutukluluk halinin devamı yönündeki karara üye hâkimlerden biri muhalefet şerhi koydu. Şerhinin gerekçesinde ise şu ifadeler yer aldı: “Delil durumu, yargılamanın geldiği aşama, sanık Erdem’in kaçacağı şüphesi uyandıran somut olguların bulunmaması, delilleri karartabileceği yönünde kuvvetli şüphe oluşturabilecek herhangi bir davranışın tespit edilememiş olması, tutuklulukta geçirilen süre gibi hususlar bir arada değerlendirilip tutuklamanın bir tedbir olduğu gözetilerek sayın çoğunluğun tutukluluğun devamı yönündeki kararına katılmıyorum.” l İSTANBUL ŞİDDET KARŞISINDA SUSMAYAN SILA, UMUT OLDU Sıla’ya büyük Ağır şiddet var Gördüğü şiddet nedeniyle vücudunda morluklar oluşan Sıla’nın avukatı Rezan Epözdemir, “Sıla’nın yaşadıkları kolay değil. 45 dakika süren ağır şiddet var. Hastanedeki sağlık raporuna göre, kafasından kulaklarına kadar çok ciddi ekimozlar var. Tedavi süreçleri de devam ediyor. Basına yansıyanlar dışında çok kapsamlı fotoğraflar var. Hastane raporu da ortadadır” dedi. destek ZEHRA ÖZDİLEK İlişki yaşadığı oyuncu Ahmet Kural’dan darp, cebir ve psikolojik şiddet gördüğü gerekçesiyle cumhuriyet savcılığına başvurarak şikâyetçi olan ünlü sanatçı Sıla’ya kadın örgütlerinden destek geldi. Kadın örgütleri, Sıla’nın diğer kadınlara örnek olacağını vurguladı. Kadın örgütlerinin açıklamaları şöyle: n Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Başkanı Gülsüm Kav: Bizim sürekli üzerinde durduğumuz 6284 (Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun) sayılı kanunun kadınlar için ne kadar hayati önemi olduğu yeniden ortaya çıktı. Cesaretinden dolayı Sıla’yı tebrik ediyoruz. Bu cesareti sayesinde 6284 sayılı kanun gündeme geldi. Hep yanında olacağız. Sıla’nın bu hareketi diğer kadınlara cesaret oldu. n Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü: Çok isabetli bir karar verdi. Türkiye 6284 sayılı kanununu yapmış. Bu da yetmemiş Uluslararası İstanbul Sözleşmesini imzalamış. Köşede, raflarda duruyorken 3 yıl itibarıyla 310 kadını kaybetmişiz. 310 kadını bu hakları bilmemesinden, bu şiddete göğüs germemesinden dolayı kaybetmişiz. Sıla, öldürülen 311. kadın olabilirdi. Sıla doğru bir rol model örnekliğini yapıyor. Kural özür diledi Sıla’nın şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında oyuncu Ahmet Kural ifadeye çağrıldı. Ayrıca savcılık olaya şahit olan Sıla Gençoğlu’nun şoförünün de arasında olduğu 2’si kadın 3 kişinin ifadesini aldı. Ahmet Kural da dün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Başta Sıla olmak üzere bütün kadınlardan özür diliyorum. O gece, benimle paylaştığı şeyleri itidalli bir şekilde karşılayabilmeliydim. Herkesin ayıbı kendine diye düşünmeliydim. Bunun dışında 45 dakika diye belirtilen süre, yerde sürükleme, küfür ve hakaret, kül tablası fırlatma, tehdit, şantaj, alıkoyma gibi benim hakkımda iddia edilenler doğru değil. Ancak, ne olursa olsun, bu tip bir tartışmanın içinde bile olmamalıydım” dedi. n Mor Çatı Gönüllüsü Deniz Bayram: Yasal mekanizmaya başvurması ve mücadele etmesi, şiddet gören ve buna karşı mücadele eden sayısız kadına da cesaret verecektir. n İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu: Sıla iyi ki susmadı. Kadınların şiddet karşısında korunmasız olmadıklarını topluma bir kez daha hatırlattı. n Mor Dayanışma sözcüsü Juliana Gözen: Sıla’nın yaşamış olduğu şiddet, Türkiye’de kadına yönelik artan düşmanlığın ve şiddetin normal görülmesinin sonucudur. Sıla’nın ve şiddete uğramış tüm kadınların etrafında kenetlenmeyi ve ses çıkarmayı sağlamamız gerekmektedir. Kadına yönelik şiddetin ‘muktedirler’ tarafindan normalleştirildiği bir süreçten geçiyoruz. Kılıçdaroğlu’ndan telefon Öte yandan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sıla’yı aradı. Kı lıçdaroğlu, “Kadına, sanatçıya şiddeti kabul etmiyoruz” dedi. Kadın politikalarından sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, Sıla’ya destek verdi. Sıla’nın şiddet gördüğünü açıklayarak, koruma kararı aldırmasının tüm kadınları yaşadıkları şiddete karşı sessiz kalmamaya çağıran bir çığlık niteliği taşıdığını ifade eden Karabıyık, yalnızca ekim ayı içerisinde 40 kadının şiddet görerek yaşamını yitirdiğini belirtti. Karabıyık, “Şiddet gördüm ve susmayacağım’ diyen kadınlarımızın gücü ile kadına karşı şiddet son bulana kadar omuz omuza yürümeye devam edeceğiz” dedi. Yapı Kredi, iptal etti Yapı Kredi, yaşanan gelişmelerin ardından Kural ile reklam çalışmalarına devam etmeyeceğini bankanın sosyal medya hesabından duyurdu. l İSTANBUL Lozan Teknoloji enstitüsü direktörü PROF. yusuf LEBLEBİCİ Sabancı’ya İsviçre’den rektör Yusuf Leblebici Sabancı Üniversitesi’nin yeni rektörü Lozan Federal Teknoloji Enstitüsü Kürsü Başkanı ve Mikroelektronik Sistemler Laboratuvarı’nın Direktörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici oldu. Rektörlük görevini Yusuf Leblebici’ye devreden Prof. Dr. Zehra Sayers ise öğretim üyesi olarak Sabancı Üniversitesi’nde ve Alman ya Hamburg’daki EMBL Laboratuvarı’ndaki çalışmalarına devam edecek. Üniversitenin kurucu mütevelli heyeti başkanı Güler Sabancı, “Üniversitemizin kuruluş yıllarında özgün ve öncü sistemimizin oluşum sürecinde de emeği geçen, değerli bilim insanı Sayın Leblebici’nin, dünya çapında başarılar kazana rak müthiş tecrübeler edindiği İsviçre’den, Sabancı Üniversitesi’ne rektör olarak dönmesi çok gurur vericidir. Son derece kıymetli bir bilim insanını, tüm bilim camiasında saygınlığı teslim edilen Lozan Federal Teknoloji Enstitüsü’ndeki görevinden sonra ülkemize kazandırdığımız için çok mutluyuz” dedi. l Eğitim Servisi Ulu’l emre itaat! Yazı günü haftada bir olunca konular birikiyor. Hafta içinde biri hepimizin yüreğini dağlayan, biri ise bir akademisyenin yalakalıkta uç nokta sayılabilecek sözü ile “fesüpanallah!” dedirten iki olayı tartıştık. Önce ikincisinden başlayalım. Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, katıldığı bir televizyon programında şöyle bir söz yumurtladı: “İslami olarak Cumhurbaşkanına itaat etmek farzı ayındır. Karşı gelmek de harpten kaçmak manasına gelir haramdır.” Niye? Türkiye halifelikle yönetilen bir İslam Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı da emir ül müminin mi? Demokratik bir hukuk devletinde sadece anayasaya ve hukuka itaat farzdır. Cumhurbaşkanı’nın da, yurttaş olan bizlerin de sadece anayasa ve hukuka itaat etme yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülük de farz, vacip ya da sünnet gibi dini kavramlarla değil hukuksal terimlerle ifade edilir. Nur talebesi olan bu hazret, Emevi hanedanlığına kadar İslamın ilk döneminde halifelerin eleştirilmez olmadığını, “adaletsiz dahi olsa yöneticilerinize itaat edin” fetvasının dinin siyasetin emrine girmesinden ve halifelik kurumunun da saltanata dönüşmesinden sonra verildiğini bilmiyor olamaz. O zaman niye gerek duymuş olabilir böyle lüzumsuz bir lakırdıya? “Yöneticiniz tiran dahi olsa ona itaat etmek farzdır” sözünü kendisinden 9. yüzyıl önce söyleyen İmam Gazali’nin “Fayda sağlayacak fırsatları kaçırma” öğüdünü pratiğe geçirmek istemiş de ondan. Ama fayda sağlayacağım derken makamından da oldu. Rektör Taşaltın’ın feyz aldığı İbni Teymiye ve İmam Gazali gibi ulemaya göre, hükümdarın iktidarı nasıl ele geçirdiğinin önemi yoktu. Zorbalıkla ele geçirilen, üstüne üstlük adaletsiz olan bir düzen bile düzensizlikten iyiydi. O nedenle itaat edilmeliydi. Eh madem ki, iktidarın nasıl ele geçirildiğinin önemi yok, o halde darbe ile iktidarı ele geçirmek isteyen FETÖ başarılı olsaydı Rektör Taşaltın onlara da mı itaat edecekti? Yoksa onun biatı makama değil de sadece kişiye mi özel? Üniversiteye derece ile girmiş ve iyi bir üniversitenin elektrik elektronik bölümünden mezun olmuş, yurtdışında Tübitak bursuyla okumuş, ama yine de bir bilim kurumunu dini referanslarla yönetmeye kalkışıyor. Harran Üniversitesi’nin etkinliklerine baktığımızda bunun pek çok örneğini görüyoruz. Bizim kendisine tavsiyemiz “gerçek akılla değil sezgiyle kavranabilir” diyen Gazali gibilerin değil, “Aklın güvenilir olmadığını savunan bir adamın aklına da güvenilmez” diyen İbni Rüşd gibi âlim öğüdünü dinlesin bundan böyle. HHH Tunceli’de 26 Ekim günü iki Mehmedimizi donarak ölmeleri nedeniyle yitirmemiz, büyük bir infial uyandırdı. Hava koşullarının artık saat saat alınabildiği günümüzde, kötü hava koşullarında helikopterle iniş yapılamayacağının bilinmesi gereken 2 bin 300 rakımlı dağda kaderlerine terk ettik iki yavruyu. “Teçhizatları yeterliydi, geri dön çağrısında bulunmuştuk ama, helikopterlerimiz kurtarmak için gittiyse de kötü hava şartları yüzünden iniş yapamadı” mazeretlerinin kabulü mümkün değil. Dünyanın 8’inci güçlü ordusu olmak, savunma sanayiinde dünyanın birçok ülkesine helikopter, tank ve silah ihraç etmekle övünelim övünmesi de, iki ana kuzusunu dağda kardan, tipiden koruyamadıktan sonra istatiksel veriler bir anlam ifade etmiyor. Anladık askerlikte “emre itaat şart” ama emri verenler de kendilerine emanet edilen o çocukların yaşamını canı pahasına koruyacak önlemler almalı. “Çatışmalarda çok şehit veriliyor” dendiğinde “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” dendi. Afyon’a cephanelik patlamasında 30 erimizi şehit verdiğimizde “eğitim zayiatı” dendi. Manisa’da ve birçok ilde askerlerimiz yemekten zehirlendiğinde ve zehirlenme nedeniyle iki askerimizi yitirdiğimizde, “Firmayı değiştirdik, oldu bitti” dendi. Bedelliye paraları olmadığı, üniversite okuyamadığı için er olarak görevini yapan askerlerimizin hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Onlar kelle değil, insan insan... Fincancı’ya Hessen Barış Ödülü Almanya’nın Hessen eyaleti tarafından verilen Hessen Barış Ödülü’ne, bu yıl Türkiye İnsan Hakları Vakfı Baş kanı (TİHV) Prof. Dr. Şeb nem Korur Fincancı değer görüldü. Fincancı, ödülü Fincancı nü 28 Kasım’da Almanya’nın Wiesbaden şehrinde düzenlenecek törende alacak. Ödüle ilişkin değerlendirmelerde bulu nan Prof. Fincancı, “Bu büyük bir daya nışma ve destek aslında. Bütün ödüllerde olduğu gibi mahcubiyet duyuyorum. Çün kü hep beraber yaptığımız bir iş sonucun da ödül veriliyor. Dolayısıyla isim olarak öne çıkarılmak, zaten yapmamız gereken bir işi ödüllendirmeleri bende mahcubiyet yaratıyor. Fakat çok da büyük onur duy dum böyle bir ödülü almış olmaktan dolayı” dedi. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle