19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 29 Kasım 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İttifakta üç il sıkıntısı haber 5 Erdoğan’ın, ‘Karşılıklı jestlerimiz olacaktır’ sözlerinin ardından AKP’nin hangi illerde MHP’ye ‘jest yapacağı’ konuşuluyor. Manisa, Isparta ve Adana’da işler karışık Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın MHP’ye yönelik “Mutabakat varsa, karşılıklı jestlerimiz olacaktır” sözünün ardından, kulislerde, AKP’nin MHP’ye hangi il ve ilçelerde “jest yapabileceği” konuşuluyor. 128 belediye başkanlığı bulunan MHP, “kendi il ve ilçelerinde de yeniden söz sahibi” olmak istiyor. Gelecek hafta bir sonuca bağlanması beklenen ittifak görüşmelerinin başta Adana olmak üzere, Mersin, Isparta, Manisa, Osmaniye ve Kars üzerinden yürütüldüğü belirtilirken, iki parti arasında “Adana, Manisa ve Isparta’da ise bazı sıkıntılar yaşandığı” ifade ediliyor. Erdoğan’ın Güney Amerika gezisi dönüşünde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir araya gelip bir uzlaşmaya varılabilirse ittifak yapılacak illerin ortak açıklamayla kamuoyuna duyurulabileceği kaydediliyor. MANİSA: AKP kulislerinde, “partinin MHP’li mevcut Manisa Büyükşehir Belediye başkanı Cengiz Ergün’e destek vermesi durumunda MHP’nin de seçimi alamayabileceği” değerlendirmeleri yapılıyor. Ayrıca AKP’den Manisa Büyükşehir Belediye başkan aday adayı olan Selçuk Özdağ faktörüne de işaret ediliyor. İYİ Parti’den adaylık teklifi gelen Özdağ’ın, şimdilik adaylık teklifini kabul etmediği ancak AKP’nin kendisini aday göstermemesi durumunda yeni bir değerlendirme yapacağı da konuşuluyor. 24 Haziran milletvekili seçimleri öncesinde MHP’li mevcut Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, Cumhur İttifakı’na yönelik “İttifak tavanda var, tabanda yok” açıklamasıyla Manisa’daki duruma işaret etmişti. Manisa’da “AKP’li Selçuk Özdağ’ın MHP’nin çalışmalarını engellediği” de ileri sürüldü. ISPARTA: MHP’nin adayı mevcut belediye başkanı Yusuf Ziya Günaydın’ın “AKP’ye yönelik sık sık eleştirel açıklamalar yaptığı” belirtiliyor ve bu duruma “AKP’nin tabanının tepki gösterebileceği” konuşuluyor. ADANA: Bahçeli, Adana’da mevcut belediye başkanı Hüseyin Sözlü’yü yeniden aday olarak açıklamıştı. Ancak ittifak görüşmelerinde AKP’nin “iki parti ittifak yapsa da Sözlü ile kazanamayız” dediği kaydediliyor. MHP’de ise “açıklanmış bir adayın yeniden geri çekilmesinin mümkün olmayacağı” ifade ediliyor. IĞDIR: 2014 yerel seçimlerinde MHP’nin yüzde 42.4 oy almasına karşın yüzde 1.8 oy farkla BDP’ye (HDP) kaptırdığı Iğdır’ın üzerinde ittifak çalışması yapılan iller arasında olduğu ve MHP lehine ortak adayla girilebileceği ifade ediliyor. KARS: 2014’te MHP’den Kars Belediye Başkanı seçilen Murtaza Karaçanta’nın yerelde, “HDP ile işbirliği yaptığı iddiasıyla” MHP tarafından şubat ayında istifası istenmiş ve Karaçanta “Türk milliyetçiliğine hizmet etmeye devam edeceğini” açıklayarak, partisinden istifa etmişti. 2014’teki seçimlerde Kars’ta MHP yüzde 28.4, AKP ise yüzde 25 oy almıştı. MHP, AKP’yle arasında yaklaşık yüzde 2.5 oy farkı bulunan Kars’ta da etkin rol üstlenmeyi hedefliyor. EMİNE KAPLAN SELDA GÜNEYSU İKİ ŞEHİR LİSTEDE YOK AKP’nin açıkladığı 60 il arasında şu anda MHP’nin elinde bulunan Karabük ve Bartın’ın adayının da olması nedeniyle söz konusu iki şehrin ittifak görüşmeleri dışında tutulduğu yorumları da yapılıyor. Meclis üyeliklerinde etkin rol MHP lideri Bahçeli; Ankara, İstanbul ve İzmir’de aday göstermeyeceğini açıklamıştı. AKP’nin de MHP’ye bu üç ilde aday çıkarmamasına karşılık “İstabul ve Ankara’da bazı jestlerde bulunabileceği” de kulislerde dillendiriliyor. AKP’nin, MHP’nin oylarının yüksek olduğu İstanbul’daki bazı ilçelerde “MHP’li adayları des tekleyebileceği” ifade edilirken, Ankara’da da MHP, elinde bulundurduğu Polatlı ve Etimesgut’taki mevcut belediye başkanlarını yeniden aday olarak açıklamıştı. AKP’nin, 2014 seçimleri öncesinde MHP’li Yakup Odabaşı’nın yönettiği Ankara’nın Gölbaşı ilçesini de “MHP’ye bırakabileceği” değerlendirilirken, iki parti arasındaki ittifak görüşmelerinin yalnızca belediye başkan adayları üzerinden değil, belediye meclislerindeki üye dağılımı üzerinden de yürütüldüğüne dikkat çekiliyor. MHP’nin aday çıkarmadığı yerlerde AKP’nin belediye meclisi listesinden MHP’li isimlerin aday gösterilmesi gibi formüllerin de gündeme gelebileceği belirtiliyor. l ANKARA Yıldırım’ın ‘istifa’ sorunu AKP kulislerinde Yıldırım’ın İstanbul adaylığının ErdoğanAlbayrak görüşmesinde kesinleştiği konuşuluyor. Şimdi de “TBMM Başkanlığı’ndan istifa edecek mi” sorusu gündemde EMİNE KAPLAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde İstanbul krizinin aşıldığı, taleplerinin kabul edildiği belirtilen TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın aday gösterilmesi durumunda TBMM Başkanlığı’ndan istifa edip etmeyeceği, etmesine karar verilirse ne zaman edeceği, yerine ne zaman ve kimin seçileceği gibi pek çok soru işareti bulunuyor. TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın, önce İstanbul’un ilçe aday listeleri konusunda sıkıntı yaşadığı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, daha sonra da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile önceki gün yaptığı görüşmelerde yaşanan krizin büyük ölçüde çözüldüğü, Yıldırım’ın talepleri ve hassasiyetleri doğrultusunda İstanbul’a yönelik bir çalışma yapılması kararı alındığı belirtiliyor. Yıldırım’ın adaylığının neredeyse kesinleşmesinin ardından şimdi TBMM Başkanlığı’ndan istifa edip etmeyeceği tartışılmaya başlandı. Mahalli İdareler Seçimi Yasası’na göre milletvekillerinin, belediye başkanlığı adaylığı için vekillikten istifa etmesi gerekmiyor. Belediye başkanı seçilmesi durumunda 15 gün içinde yeni seçildiği görevi tercih edebiliyor, belediye başkanlığını tercih etmezse milletvekilliğine devam ediyor. ‘TBMM Başkanı’nın aynı zamanda milletvekili olması nedeniyle istifası gerekmeyebilir’ gibi az sayıda görüş dile getirilmesine karşın partide ağırlıklı olarak Yıldırım’ın, TBMM Başkanlığı’ndan hem etik olarak hem de anayasal zorunluluktan istifa etmesi gerektiği Albayrak Erdoğan Yıldırım GEZİLERİNİ TAMAMLAMAK İSTİYOR AKP kulislerinde, Yıldırım’ın adaylığının son anda bir pürüz çıkmazsa kesinleştiği, adaylığının ne zaman açıklanacağına ilişkin bir takvimlendirme yapılmaya çalışıldığı konuşuluyor. Yıldırım’ın TBMM Başkanı olarak önceden planlanan gezilerini tamamlamak istediği, aralık ayının sonuna doğru adaylık açıklamasının yapılabileceği, sürecin uzaması durumunda yalnızca İstanbul ve ilçe adaylarının açıklanacağı özel bir program düzenlenebileceği kaydediliyor. yorumu yapılıyor. Anayasanın 94. maddesi, “TBMM Başkanı, başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine, görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; başkan ve oturumu yöneten başkanvekili oy kullanamazlar” hükmünü düzenliyor. Siyasi Partiler Yasası’nın 24. maddesinde ise, “TBMM Başkanı ve başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin ve parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine katılamazlar. Ancak, yeniden milletvekili adayı olmaya ilişkin faaliyetleri bu hükmün dışındadır” hükmü yer alıyor. Sözkonusu hükmün yalnızca milletvekili adaylığını kapsama sı nedeniyle TBMM Başkanı’nın, belediye başkan adayı olması durumunda anayasanın 94. maddesi ve ‘tarafsızlık’ ilkesi gereği istifa etmesi gerektiği dile getiriliyor. İstifa ne zaman? Yıldırım’ın istifa ederse AKP’nin adaylığını açıkladığı gün mü yoksa adayların YSK’ye sunulduğu gün mü istifa edeceği konusunda da netlik bulunmuyor. Resmi olarak Yıldırım’ın istifa etmek için YSK’nin açıkladığı takvime göre adayların kesin ilan edileceği tarihe kadar zamanının olduğu, ancak kendisinin isterse bu tarihten önce istifa edebileceği kaydediliyor. YSK, henüz yerel seçimle ilgili takvimi açıklamazken, 2014 yılı yerel seçimlerinde adayların kesin ilanının 19 Şubat ola rak belirlemesinden yola çıkılarak Yıldırım’ın şubat ortasına kadar zamanının olduğu belirtiliyor. Yerine kim gelecek? Yıldırım’ın istifası durumunda yerine ne zaman seçim yapılacağı da tartışılıyor. TBMM İçtüzüğü’ne göre, yeni yasama döneminin başında TBMM Geçici Başkanlık Divanı’nın oluşmasıyla birlikte TBMM Başkanı’nın seçimi için 10 günlük bir süre bulunuyor. TBMM Başkanlığı’nın istifayla boşalması halinde de bu sürelerin işletileceği, Yıldırım’ın istifasının genel kurulda okunmasıyla birlikte yeni seçim için sürecinin başlayacağı kaydediliyor. Yıldırım’ın yerine TBMM Başkanvekili Mustafa Şentop ve eski TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın adı geçiyor. l ANKARA Cumhurbaşkanı Erdoğan BM’yi eleştir ‘Somalili çocuklardan çokdi, İslam ülkelerine ‘emperyalist prangalardan kurtulma’ balinaları düşünüyorlar’çağrısıyaptı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi Toplantısı’nda (İSEDAK) “‘Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir’ diyenlerin tuzağına artık düşmemeliyiz. Farklılıklarımızı kaşıyarak bizleri birbirimize kırdırmaya çalışanların oyunlara artık gelmemeliyiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’i (BM) eleştirerek “Bir ülkenin iki dudakları arasına mahkum bir dünyayı BM Güvenlik Konseyi’nde görüyorum. Bütün dünya oraya bağlı. 5 tane daimi üye. Bu kuruluşlardan ve sözüm ona büyük devletlerden her krizde ne yazık ki elimiz boş döndük. Kutuplardaki balinaların sayılarını düşündükleri kadar Somali’de açlıktan ölen çocukları düşünmediklerine bizzat şa hit oldum” şeklinde konuştu. “Dünya 5’ten büyüktür” itirazının gerisinde acı tecrübeler bulunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BM’nin ne kadar üyesi varsa, bunların dönerli olarak 20’şerli olacaksa 20’şerli; hepsine daimi üye olma hakkı tanınmalıdır. 5 daimi, 15 geçici üyeyle kusura bakmayın kimse kimseyi aldatmasın. Kaldır elini indir elini... Yaptıkları iş bu. BM sisteminin reforme edilmesi şart” açıklamasında bulundu. ‘Milli para kullanın’ Erdoğan, İslam ülkelerine milli para kullanmaları çağrısında da bulundu. Erdoğan, “Aramızdaki ticarette milli para birimleri kullanmamız, emperyalist prangaları parçalamamız bakımından son derece önemlidir. Aksi takdirde döviz kuru altında ezilmeye devam edeceğiz” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet YUNANİSTAN: Saldırgan söylemden etkilenmeyiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karasularını 12 mile çıkarmaya hazırlanan Yunanistan’a yönelik “Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar kullanmakta, buna engel olmak isteyenlere hadlerini bildirmekte kararlıyız” ifadelerine Yunanistan’dan yanıt geldi. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Yunanistan, komşunun saldırgan söylemiyle etkilenmeyecektir. Aksine, Yunanistan bölgede istikrar ve güvenlik faktörü olarak, müttefikleriyle işbirliği içinde, uluslararası hukuk ve onun tartışılmaz haklarını savunmaya devam edecektir” dendi. l İHA Bir savaşın tozlu anıları üzerindenugün, babamın öldüğü gün. Hiç tanımadığım, hiç baba diyemedi Bğim, hiç kucağına çıkıp oturama dığım babamın, ülkesinden binlerce km uzakta, sözüm ona barış adına, ne olduğunu çok da bilmeden, Amerikan birliklerinin fazla zayiat vermeden geri çekilmesini sağlamak için Simni Köyü’nde bir tepede sabaha kadar iki askeriyle birlikte savaştığı gün. Kunuri Savaşı’nın başı. Kore, kuzey ve güney diye ikiye ayrılmış, sefalet içindeki köylüler iç savaşın acımasızlığı içinde birbirini öldürüyor. Aslında savaşan emperyalist güçler: ABD ve Rusya! Güney Kore’nin arkasında ABD, Kuzey Kore’nin arkasında Rusya, müttefikleriyle birlikte, bir dünya savaşı provası yapıyor. Menderes Hükümeti, Amerikancı politikasıyla, NATO’ya girme hevesi içinde, TBMM’den bile geçirmediği bir kararla, yurtdışına savaşmaya asker gönderiyor. Gönüllü gidenler maceracı gençler, dolar hesabıyla para alırım diye düşünenler. Askerler gönüllü gitmez, gönderilir; Kuşadası’nda Askerlik Şubesi Müdürü olan, biri yeni doğmuş iki küçük kızı ve annesini yeni kaybetmiş eşini yalnız bırakmaya pek de gönüllü olmayan babam gibi. Ama emir var. O dönemin koşulları içinde yol da zor. Önce Ankara, görev emri. Sonra İskenderun, gemiye biniş ve Süveyş Kanalı’nı geçerek denizlerde 28 gün süren zorlu bir yolculukla, sabahtan akşama savaş tatbikatı yaparak geçen bir yolculuk. Pusan’da birkaç gün kaldıktan sonra, cepheye intikal. Türk taburunun henüz kaybı yok. Kunuri Savaşı patlayana kadar. ABD askerleri Kuzey ve Güney’in ayrıldığı 36. paraleli aşıp Kuzey’de ilerlemeye başlayınca beklenmedik bir gelişme olur. Çin, bir gece yarısı Kuzey Kore’nin yanında savaşa katılır. Çin’in en büyük silahı, insan gücü. Gece karanlığında kahverengi çuha kıyafetleri içinde seçilemeyen yüz binlerce Çinli dağlarda yavaşça yürüyerek gelirken kimse fark etmez! Ta ki ABD kuvvetleri ağır silahları ve araçlarıyla dağ yollarında sıkışıp kalana kadar. Kum gibi Çinli yağmaktadır karşıdan. Amerikalılar, manevra yapamadıkları araçlarını bırakıp yaya kaçmaya başlar. Onların yolunu koruma görevi babam ve askerlerinde. Tepeyi tuttukları köydeki ilkokul cephanelik. Bombalar bitene kadar atarlar. Sonrası şehitlik. 899 şehit Kunuri Savaşı’nda 175 Türk askeri şehit olur. Kore’de toplam şehit sayımız ise resmi rakamlara göre 899’dur. O savaşa katılmış ve gazi olmuş askerler en büyük sıkıntılarının aynı ülkenin insanı olan Kuzey ve Güney Korelileri, yani düşman ve müttefiki ayırt edememek olduğunu anlattılar bana. İç savaş ne korkunç değil mi? Bir de buna dilini, coğrafyasını, yemeğini, alışkanlıklarını bilmediğin bir ülkede savaşmayı eklersen? Günümüz Türk insanı tarihini dizilerden öğreniyor. Kore Savaşı’nı da biraz Ayla filminde gördüler, yoksa birkaç kahramanlık destanı dışında ne olup bittiğini bilen, hatırlayan yok. O kahramanlardan biri de belki kahraman olmayı aklına getirmemiş, dağlarda atıyla dolaşıp kayalara tırmanan, kayaktan futbola, sporu seven, bir cesur yürek, bir yalnız er kişi. Savrulduğu Kore’de, savaş demişler, savaşmış, kanının son damlasına kadar. Öğrenciler, erler… Bugün onu ve bütün şehitlerimizi saygıyla anarken sözü biraz da şuraya getirmek istiyorum. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin tozu dumanı biraz aralandığında, tutuklanan ve sorgulanıp bırakılmalarını beklerken birbiri ardına müebbete mahkum edilen başta askeri öğrencilerin ve erlerin durumunu izleyip yazmamın, onların suçsuz olduğunu söylememin nedeni buydu. Askerlikte neyi niye yaptığınızı sorgulama hakkınız yoktur. Hele hele er, öğrenci, çavuş, hatta teğmen, babam gibi yüzbaşıysanız. Git derler, gidersiniz, savaş derler savaşırsınız. Ki 15 Temmuz gecesinin kaosunda o erler, öğrenciler, hatta kışlasından çıkmamış stajyer astsubayların ne suçu vardı ki mahkum oldular? Yüzlerce öğrenci, er, çavuş, cezaevinde, keyfi eziyetlerle, bazen kitap bile verilmesine karşı çıkılarak iki yıldır yatıyorlar? Benim babam Kore Savaşı’na giderken niye gittiğini biliyor muydu? Askerdi, subaydı, savaşa git dediler. Annemi küs bırakıp gitti. Beş mektup yazmış, hiçbirine yanıt alamamış. Hep beni sormuş mektuplarında, doyamadığı kızını. O harp okulu öğrencilerini kamptan çıkarıp otobüslere bindirip götürüyorlar, niye gittiklerini, nereye gittiklerini bilmiyor onlar. Şimdi hain damgasıyla yatıyorlar Silivri’de. Benim yüreğim kaldırmıyor bunu. Erler var hâlâ yatan. O davalar üstünkörü yapıldı. Silah, balistik incelemesi, video görüntüleri, hiçbirine bakılmadı. Bunları yazıyorum, söylüyorum diye bana da düşman oldular, oradan buradan bulup canımı yakıyorlar, ben zaten bir can vermişim bu ülkeye. Mesleğimi de hak hukuk, vicdan mücadelesi için seviyorum, yapıyorum. İşte bugün de biraz böyle, özelden genele gittik, sevgili okur! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle