19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 29 Kasım 2018 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY BARİZ DURGUNLUK ekonomi 11 Betam’a göre ekonomide üçüncü çeyrek itibarıyla bariz bir durgunluk olacak. Yıllık bazda büyüme yüzde 1.7’de kalacak. Tüketim dip yapacak Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (Betam) öngörüsüne göre, yılın üçüncü çeyreğinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyümesi, bir önceki çeyreğe göre bir değişim göstermeyecek. Yıllık bazda değişim ise yüzde 1.7 olacak. Betam’ın ‘Üçüncü Çeyrekte Büyüme Yok’ başlıklı ‘Ekonomik Büyüme ve Tahminler: Kasım 2018’ araştırmasına göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerle hesaplanan bir önceki çeyreğe kıyasla GSYH sabit seyredecek. Araştırmada şu tespitlere yer verildi: 4 Bir önceki notumuzda büyüme tahminlerimiz yıllık bazda yüzde 1.7 ve çeyreklik bazda yüzde 0.3’tü. Ancak tahminlerimizi aşağıya çekiyoruz. 4 2018’in üçüncü çeyreğinde yılın ikinci çeyreğine kıyasla dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları sanayi üretim endeksleri hariç tüm mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış tüketim öncü göstergelerinde azalış olmasını bekliyoruz. En sert düşüşün yüzde 17.1 ile tüketim malları ithalatında olduğunu görüyoruz. ÖTV’deki yüksek azalışın da devam ettiği anlaşılıyor. 4 Kıyaslamayı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yap tığımızda, 2018’in üçüncü çeyreğinde dayanıksız tüketim malları sanayi üretim endeksi ve kamu tüketim harcamaları hariç tüm tüketim öncü göstergelerinin azalmasını bekliyoruz. ÖTV ve tüketim malları ithalatı yıllık bazda sırasıyla yüzde 22.1 ve 27.6’lık azalış ile dikkat çekiyor. Dayanıklı tüketim malları sanayi üretim endeksinin çeyrekten çeyreğe artış göstermesini beklesek de yıllık bazda yüzde 3.3 azalacağını öngörüyoruz. Yatırımlar düşecek 4 Yukarıda özetlenen veriler ışığında, 2018’in üçüncü çeyreğinde tüketim artışı bek lemiyoruz. 2018’in üçüncü çeyreğinde 2018’in ikinci çeyreğine kıyasla perakende ticaret sektörü mevcut mal stok seviyesi hariç tüm kalemlerde ivmelenen azalışlar bekliyoruz. Kamu yatırım harcamaları ve yatırım malı ithalatının düşüşte başı çektiğini görüyoruz. Tedbirler önemli 4 Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre ise, perakende ticaret sektörü mevcut mal stok seviyesi hariç tüm yatırım öncü göstergelerinde düşüş olmasını ve en büyük düşüşlerin yatırım malı ithalatı ve kamu yatırımlarında olacağını hesaplıyoruz. En iyi ihtimalle dahi yatırımlar yerinde sayacak. 4 Kesinleşen temmuz, ağustos ve eylül öncü göstergeleri ışığında 2018’in üçüncü çeyreğinde dönemsel GSYH büyümesinin çeyreklik bazda artmayıp yıllık bazda ise yüzde 1.7 artacağını tahmin ediyoruz. Açıklanacak ekim ayı verileri ile dördüncü çeyrek büyüme rakamlarının bir miktar değişmesi mümkün olmakla birlikte ekonomide en azından üçüncü çeyrek itibarıyla bariz bir durgunluk olacağını söyleyebiliriz. Asıl soru buna karşı nasıl tedbirlerin alınacağı ve dolayısıyla bu durgunluğun ne kadar kalıcı olacağıdır. l Ekonomi Servisi 905 milyarlık sektör önünü göremiyor Ulusoy da konkordato ilan etti İflas eden otobüs fir malarından Ulusoy Seyahat’in marka hakkını alan Ulusoy Ulaşım da konkordato ilan etti. Geçen haftalarda yine aynı sektörde faaliyet gösteren Pamukkale Turizm de konkordato ilan etmişti. Temeli 1930’ların sonunda atılan Ulusoy Seyahat geçen sene iflasını vermişti. 2016’da markanın kullanım hakkı Emre Baştuğ’a devredildi. 23 Kasım’da Ulusoy Ulaşım konkordato ilan etti. Şirketin başvurusunu değerlendiren mahkeme 3 ay geçici mühlet kararı verdi. Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden çıkarılan karara göre şirkete Evren Kılıçoğlu, Yasin Doğan, Sabit Selman Tünal konkordato komiseri olarak atandı. Türkiye’de yaygın ulaşım ağındaki seferleri ile 320 otobüsü bulunuyor. Yılda ise ortalama 3.5 milyon yolcu taşıyor. l Ekonomi Servisi Perakendede öngörülebilirlik azaldı. TAMPF Başkanı Özerkan, “Bu durum ticareti etkiliyor. Uzun vadeli çözümlere ihtiyacımız var” dedi Sinan Öncel BMD: Yasa bekliyoruz Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, dövizle kiralamanın yasaklanmasının ardından bazı AVM’lerin kur fikslemesini yükselttiğini dile getirdi. “3.5 TL’ye fiksleyen, yasayı adres gösterip 4.5 TL’ye çıkardı oranı” diye konuşan Öncel, artık anlaşılmayan AVM’lerden çıkış için borçlar kanununda yapılacak değişikliği beklediklerini aktardı. Öncel, yapılacak düzenleme ile kira konusunda anlaşmadık ları AVM’lerden markaların üç ay önce haber verip çıkabileceğini dile getirdi. Perakende sektöründe şu an bazı sıkıntılar olduğunu özellikle perakendeciler üzerinde kâr marjları anlamında ciddi düşüklükler yaşandığına dikkat çeken yatırım ve hizmet şirketi ECE Türkiye’nin Genel Müdürü Nuri Şapkacı ise, “Zorlanmalar oluyor. İnanıyorum ki 2019’un sonundan itibaren daha da pozitif bir hal alacak” dedi. Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeci 13.5’lik pay aldığını belirten Özerkan, organize perakende ler Federasyonu (TAMPF) Yö nin bu rakamlar içinde yüz netim Kurulu Başkanı Kubi de 33’lük paya sahip olduğu lay Özerkan, “Öngörülebilirlik nu ve 294 milyar TL’ye ulaş çok azaldı. Politik kararların tığını ifade etti. Özerkan, “Bi ekonomik etkileri öngörülebi zim Türkiye’de uzun vade lir değil. Bu, ticareti çok etki li ve bütünleşik projeler yap liyor” dedi. ma konusunda kendimizi ge Cumhuriyet’in de basın liştirmemiz gerekiyor. Bugün sponsorları arasında yer aldığı şekeri Avrupa’ya göre yüzde ve Soysal Danışmanlık tarafın 30 daha pahalıya tüketiyoruz. dan bu yıl 18’incisi düzenle Türkiye ürettiği meyve sebze nen Perakende Günleri’nde ko nin yüzde 30’unu çöpe atıyor” nuşan Kubilay Özerkan, tüm yorumunu yaptı. Özerkan, ar dünya ile birlikte Türkiye’de tık sorunların uzun vadeli ya oldukça belirsiz dönemlerden tırımlarla çözülebileceğini ve geçtiğine işaret etti. hükümetten destek bekledik Yüzde 50 pahalı lerini anlattı. Facebook, Küresel Pazarla Özerkan, Türkiye’de pe ma Çözümleri Kıdemli rakende sektörünün 905 Başkan Yardımcısı Ca milyar TL’lik büyüklü rolyn Everson da, bu ğe ulaştığını bu rakamın güne kadar Facebook Almanya’da 436 milyar üzerinde kurulan plat Avro civarında ol formlardan ha duğunu aktardı. yır işleri için Türkiye’de sektö 1 milyar dolar rün 2 milyon ki toplandığını şiye iş sağladığı dile getirdi. l nı ve toplam is Ekonomi Ser tihdam içinden visi Kubilay Özerkan ‘Stoklamıyoruz 1.2 MİLYAR DOLARLIK POLİPROPİLEN YATIRIMI YAPILACAK depoluyoruz’ Soğan ve patates üreticileri ‘haksız baskıdan’ rahatsız CHP Genel Başkan Yardımcıları Orhan Sarıbal ve Bülent Ku mizi küstürürsek seneye kimse soğan ekmeye cesaret edemez. Spe şoğlu, soğan fiyatları hakkındaki so külatif amaçlı soğan stoku yok. Sa runları yerinde tespit etmek için An dece depolanmış soğan var. Depo kara Polatlı’da üreticiler ve depocu dan alınıyor satılıyor. Hatalı olan üre larla buluşarak yapılan haksız baskı timi planlayamayan iktidardır. Suçu lara dikkat çekti. nu üreticiye atmasın” dedi.  Polatlı Ziraat Odası Başkanı Ze CHP’li Sarıbal ise “Üretim politika kai Köseoğlu, ziyaret sızlığının sonucu so te yaptığı açıklamada; ğan fiyatları ilk defa “Üreticilerimiz kendi yükselmiştir. Eğer so lerine karşı yürütülen ğan fiyatları kontrol ‘depoluyorlar fırsatçı edilecekse hal ve mar lar’ gibi yaklaşımlar ketlerde kontrol edil dan son derece rahat melidir” diye konuştu. sızlar. Bu yıl kuraklık Öte yandan Niğde ve hastalıktan dolayı rekolte kaybı yaşandı. CHP’liler soğan üreticileriyle buluştu. Ziraat Odası Başkanı Veli Kenar, Türkiye’de Fiyatların artması bundan kaynak patates üretiminin yüzde 17’si lanmaktadır. Bizler 25 yıldır soğanla ni Niğde’nin karşıladığını belirterek rımızı depolarda muhafaza ediyoruz. “Patates depolanması gayet doğal Bu iş yıllardır böyleydi” dedi. CHP’li dır. Bunu stokçuluk değil, depoculuk Kuşoğlu, “Üreticilerimize karşı hak olarak ifade etmek istiyoruz. Stokçu sız bir baskı oluşturulmaktadır. Bu olarak görülmek çiftçilerimizi ve bizi yıl yapılan baskı ile soğan üretici rahatsız ediyor” dedi. l ANKARA 550 TON MANDALİNA RUSYA’DAN DÖNDÜ Rusya Tarım Ürünleri Denetim Ajansı (Rosselhoznadzor), Türk firmalarının Rusya’nın güney kentlerine gönderdiği 550 ton mandalinanın ülkeye girişinin engellendiğini duyurdu. Sputnik’in aktardığına göre, Rus uzmanların Türkiye’den giden mandalinaların 24 partisinde Akdeniz meyve sineği tespit edilmesi nedeniyle ürünü ülkeye sokmama kararı aldığı ifade edildi. l Haber Merkezi Yatırımın imza törenine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank (ortada) projeyle ilgili Erman Ilıcak’tan (sağda) bilgi aldı. Ceyhan’ı Rönesans işletecek Rönesans Holding ve Cezayir’in ulusal enerji şirketi Sonatrach, Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesinde yıllık 450 bin ton kapasiteli ve yatırım değeri 1.2 milyar dolar olan bir polipropilen tesisi inşa edecek. Gelecek yılın sonunda tesisin inşaatına başlanması ve 2023 yılında açılması amaçlanıyor. Yeni yatırımla bu alandaki 2.5 milyar dolarlık ithalatın 450500 milyon dolar azaltılması hedefleniyor. Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak’ın verdiği bilgiye göre tesis in şaat aşamasında 2 bin2 bin 500, üretim aşamasında 500600 kişiye istihdam sağlayacak. Ilıcak, projenin üçte ikisinin proje finansmanıyla inşa edileneceğini, 750800 milyon dolar kredi bulacaklarını da belirtti. Bayegan ayrıldı Sonatrach Üst Yöneticisi Abdelmoumen Ould Kaddour da, Türkiye’de başka projelere katılmak istediklerini açıkladı. Bu yatırımın ortakları arasında daha önce adı açıklanan Bayegan Grubunun ise ayrıldığı duyuruldu. Özellikle pazarlama için yeni ortak arayışı sürüyor. Halen projede Rönesans Holding’in payı yüzde 70, Cezayirli grubun payı yüzda 30. Yeni ortaklar sonrası Rönesans’ın payı en az yüzde 51 olacak. Ayrıca, Rönesans Holding bu endüstri bölgenin geliştiricisi ve işleticisi olacak. Erman Ilıcak, bölgeyi yatırımcılara hazırlayacaklarını ve 350 milyon dolarlık bir yatırım öngörüldüğünü anlattı. l Ekonomi Servisi Önce ekonomi, arkasından siyaset Hannah Arendt, Totaliterliğini Kökenleri başlıklı çalışmasının, Emperyalizm bölümünde, I. Dünya Savaşı’na götüren dinamiklerle ilişkili şöyle bir tespit yapıyordu: Tarihte “ilk kez, parasal yatırım olanaklarının (sermaye ihracıEY) yolunu güce (diplomasi ve askeriEY) yapılan yatırım açmıyordu. Bu kez, uzak ülkelerde denetimsiz yatırım (sermaye ihracıEY), toplumun geniş bir kesimini kumarbazlara, kapitalist ekonomiyi bir üretim sisteminden finansal spekülasyon sistemine dönüştürerek, üretimden elde edilen kârların yerine komisyonlardan elde edilen getirileri koyuyordu. Artık güç ihracı, para ihracının (sermaye ihracınınEY) izinden gidiyordu. Emperyalist dönemden önceki on yıl, geçen yüzyılın 70’leri mali spekülasyonda, dolandırıcılıkta ve hisse senetleriyle kumar oynamada görülmemiş bir artışa tanık oldu” (Çeviri bana ait sf181) Diğer bir deyişle: Siyasi gücün, ekonomik çıkarın yolunu açtığı, “önce işgal et sonra ekonomik kullanıma aç” olarak tanımlayabileceğimiz sömürgecilik döneminden farklı olarak, sermaye, mal ihracı ile oluşan ekonomik etki, siyasi etkinin önünü açıyordu. İkincisi, finansallaşma ilk kez olmuyor. Finansallaşma, sanıldığı gibi, kapitalizmin yeni bir aşaması değil, kapitalist krizin bir ürünü. Finansallaşmayı mali kriz, onu da siyasi gerginlikler izliyor. Arendt’in işaret ettiği gibi, dişinden tırnağına silahlı bu imparatorlukların ekonomik rekabeti savaşlara yol açıyor. Jeoekonomik dünya düzeni Arendt’in bu saptamalarını, önceki hafta Lawfare dergisinde yayımlanan “Jeoekonomik Dünya Düzeni” (Roberts, Choer, Ferguson) başlıklı denemeyi okurken anımsadım. Yazarlar, dünyaya esas olarak ABD çıkarlarının merceğinden bakıyorlar. Yazarlara göre, soğuk savaş sonrası (küreselleşme dönemindeEY) ticaret ve yatırım ortamının serbestleşmesinin, bölgelerin, ülkelerin ekonomik entegrasyonun ulusal ekonomik çıkarları desteklediğine, karşılıklı ekonomik bağımlılığın barışı ve işbirliğini güçlendirdiğine inanılıyordu. O dönemde, jeopolitik süreçler esas olarak ekonomik çıkarlardan ve araçlardan bağımsız olarak ilerliyordu. Bu ortamda ekonomik ilişkilerden, bu ekonomik ilişkileri düzenleyen yasalardan oluşan karmaşık bir uluslararası sistem oluşmuştu. Yazarlara göre, 11 Eylül saldırısı, Afganistan ve Irak savaşları, ekonomik açıdan marjinal öneme sahip ülkeleri güvenlik açısından öne çıkardığında bile, dikkatler esas olarak, ticaret ve yatırım anlaşmalarının üzerinde değil askeri müdahalelerin meşruiyeti, tutuklama süreçlerinin yasallığı, İHA saldırılarının hukuki zemini gibi konular üzerinde odaklanıyordu. (Irak işgal edildikten sonra ekonomisinin nasıl özelleştirildiğini, yatırıma ve ticaret açıldığını anımsayarak devam edelim.) Ancak, yazarlara göre bu durum artık değişiyor. Özellikle 2008’den sonra, en azından ABD açısından ekonomik çıkarlarla, güvenlik konuları arasında bir yakınsama başlamış. Bu yakınsama üzerinde yeni bir Jeoekonomik dünya düzeni şekillenmeye başlamış. Şimdi, küresel ekonomide güç dağılımı değişirken büyük güçler arası rekabet hızlanıyor. Devlet arası eşitsizlikler azalırken toplumlarının içindeki eşitsizlikler artıyor. Bu da küreselleşme (uluslararası işbirliği ekonomik entegrasyon ve benzeşme) karşıtı popülist hareketleri güçlendiriyor. Yazarlara göre, 2008 mali krizinde ABD’nin ekonomik modeli “Washington Mutabakatı”na (neoliberalizm) güven kaybolurken Çin’in kriz içinde yükselmesi ABD’de kaygı uyandırıyor. ABD ve Çin arasında stratejik rekabet giderek hızlanıyor. Bu yeni jeoekonomik düzende, ekonomik araçlar, jeopolitik kazanç elde etmek amacıyla, giderek daha yoğun biçimde kullanılıyor. Arendt’in saptamalarına dönersek, ekonomik güç, ticari korumacılık, ekonomik yaptırımlar gibi araçlarla siyasijeopolitik gücün önünü açmak, rakibin teknolojik gelişme hızını, siyasi gücünü sınırlamak için giderek daha yoğun biçimde kullanılıyor. Bu sırada uluslararası ilişkileri düzenleyen, ticaret anlaşmaları, küresel ısınmaya karşı uluslararası işbirliği anlaşmaları, nükleer silahları sınırlamaya ilişkin anlaşmalar teker teker çöküyor. Bu birbiriyle rekabet eden büyük güçlerin, üçüncü ülkelerle (daha zayıf, yoksul, az gelişmiş ülkeler) yaptıkları ikili anlaşmaların sayısı ve kapsamı artıyor. Dünyanın ekonomik coğrafyası de facto paylaşılırken, hızla silahlanmakta olan büyük güçler açısından, ulusal güvenlik konularıyla, piyasaların, tedarik zincirlerinin, gıda, su, mineral, enerji kaynaklarının güvenliklerinin rakip ülkelere karşı korunması gereksinimi iç içe geçiyor. Adeta tarih kendini tekrarlıyor. En azından, Mark Twain’in deyimiyle “kafiyeli konuşmaya başlamış” gibi görünüyor. Fitch’ten sermaye uyarısı Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch gelecek birkaç sene Fed’in sıkılaşmasına bağlı olarak gelişen ülkelere sermaye akımlarının baskı altında kalacağını öngördü. Fitch, gelişen gelişmiş ülke büyüme ayrımının Türkiye ve Meksika için önemli olduğunu dile getirdi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle