23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇEVRE EPOSTA: hazal.ocak@cumhuriyet.com.tr Cuma 2 Kasım 2018 8 İklim değişikliğinin Akdeniz Havzası’na etkisini inceleyen bilim insanlarından çarpıcı uyarılar Beyşehir Gölü’nün son yılları Katiller nerede? Hani, tam bir aydır her Allah’ın günü soruyoruz ya, “Ceset nerede?” diye… Aradan tam 30 gün geçti. Ceset yok hâlâ. Katiller belli. Teker teker gelip geçtiler havalimanı pasaport kontrol noktasından. Girdiler, boğazladılar, doğradılar, çekip gittiler aynı kapıdan. Ellerini kollarını sallaya sallaya. Öylece baktık ar Uluslararası üniversitelerden 15 farklı bilim insanı Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda iklim değişikliğinin bölgede su, ekosistem, gıda, sağlık ve güvenlik alanında ortaya çıkardığı riskleri derleyen çalışma yayımladı. Türkiye’yi de kapsayan bir çalışmaya göre Akdeniz’de su talebi yüzde 20 artacak, işgalci türler 700’ü geçti ve Beyşehir Gölü kuruyabilir. “İklim değişikliği ve Akdeniz’de sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin riskler” başlıklı çalışma Nature Dergisi’nde 22 Ekim’de yayımlandı. Araştırma, Türkiye’nin de içinde ğer bölgelere oranla daha yüksek olduğunu ifade ediyor. Akdeniz Havzası’nda sıcaklıklar sanayi öncesi döneme göre ortalama 1.4 derece artış gösterdi. Bu rakam küresel ortalamanın yaklaşık 0.4 derece üzerinde. Yağışların Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bölgelerde yüzde 10 ile yüzde 30 oranında azalma riski bulunuyor. Bu durum su kıtlığının artması ve tarımsal verimliliğin azalması anlamına gelebilir. Çalışmaya göre iklim değişikliği, Akdeniz’de kentleşme, tarımsal üretim, artan kirlilik ve azalan biyoçeşitlilik gibi var olan mevcut sorunların daha da derinleşmesine se olan Beyşehir Gölü’nün 2040 yılında kuruyabileceği örnek olarak gösteriliyor. İklim değişikliği nedeniyle Akdeniz’de deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla birlikte Akdeniz’deki işgalci bitki ve hayvan türünün sayısı 700’ü geçmiş durumda. Yarısından fazlası Süveyş Kanalı ile Akdeniz’e giren bu tropik işgalci türler bir yandan çevresel sorunlara yol açarken diğer bir yandan da balıkçılık sektörünü olumsuz etkiliyor. Araştırma, iklim değişikliği kaynaklı sıcak hava dalgalarının ve hava kirliliğinin kardiyovasküler veya solunum yolu hasta Çok daha hızlı ısınıyor Okyanuslar korkutuyor Yapılan son araştırmalar, son 25 yılda okyanusların ısınma hızının tahminlerin çok ötesine geçtiğini gösterdi. Bilim insanları okyanusların ve denizlerin önceki tahminlerden yüzde 60 daha fazla ısındığını belirtiyor. Elde edilen son verilerin dünyanın fosil yakıt kalarından. Biz bakarız. Bize göre bir bulunduğu Akdeniz Havzası’nda iklim de bep oluyor. Çalışmada tatlı su kaynakları lıkları riskini artırdığını gösteriyor. Ayrıca lara karşı sanılandan daha hassas ol şey yok da.. Sen de baktın ama Devlet olarak. Sen bakmayacaktın oysa. İki dakika durdurup “Bi dakka birader. Nereye böyle? Bi kahvemizi içeydiniz de anlatsaydınız ne yaptığınızı içeride?..” deyiverecektin. Öyle ya, “Boğazladılar ve parçaladılar” diye açıklama yapıyor Sayın Cumhuriyet Başsavcısı. Bir bildiğimiz var demektir. Kim işledi o zaman bu cinayeti? Biliyoruz, en azından bazı kuşkularımız var demektir. “CeHaPe ğişikliğinin sonuçlarının, hemen he ve göllerde su seviyelerinin azalacağı ifade bulaşıcı hastalık vektörlerinin yayılımının men her değişkende di ediliyor. Bu konuda, en büyük Akdeniz gölü da bölgede artacağına işaret ediliyor. Beyşehir Gölü’nün su seviyesi düşüyor. duğunu gösterdiği vurgulanıyor. Nature dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre dünyayı küresel ısınmanın etkilerinden korumak da sanıldığından daha güç olabilir. Araştırmacılar dünyanın ısınma hızını kontrol altında tutmanın beklenenden daha zor olabileceğini ifade ediyor. Princeton Üniversitesi’nden Laure Resplandy, “Daha sıcak okyanuslar demek, daha az oksijen demek. Bu da ekosistemi tehdit eden bir durum” diyor. Şebinkarahisar İlçe Teşkilatı Yöne tim Kurulu” değil herhalde? Tabii, Suudi Başsavcı’nın “Katil Bakışlı” fotoğrafını yandaşyalaka  gazetelerinde yayımlayıp “Şu tipe bak ya.. Meymenetsiz herifler. Bunlardan her türlü şey beklenir” tadında yayınlar yaptırarak toplumun gazını almak kolay değil mi? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na hitaben “Cinayeti örtbas etmek istiyor” türü salakça laflar etmek de kolay tabii. Bu dünya onlarınAli Fuat Gülşen, nesli tükenmek üzere olan toy kuşları için 1550 kilometre pedal çevirecek Evet, herkes gibi biz de soruyoruz: Katil ya da katiller nerede? Tamam.. Şimdilik ısrar etmeyelim. Biraz rahat bırakalım bu konuda seni. Ama başka sorularımız da var: 1965 gün oldu Berkin Elvan’ın kafasına gaz fişeğini zalimce sıkalı. Onun katili nerede? Ali İsmail Korkmaz’ın kemiklerini ve kafatasını çatır çatır kıra kıra öldüren katiller? Uğur Mumcu’yu evinin önünde sevgili eşinin ve çocuklarının kulaklarında hâlâ çınlayan o bomba ile havaya uçuran katiller nerede? Ya, Prof. Necip Hablemitoğlu’nu, Prof. Bahriye Üçok’u, Prof. Ahmet Taner Kışlalı’yı, Prof Muammer Aksoy’u, Abdi İpekçi’yi, Çetin Emeç’i ve nicelerini sonsuzluğa yollayan katiller? Onlar nerede? Metin Göktepe’yi döve döve, bağırta bağırta işkencede öldürtüp sonra da “Duvardan düştü” diye iğrenç bir yalanla aklamaya çalıştığınız katiller nerede? Ya, “Hayata Dönüş” adını verdiğiniz toplu katliamda diri diri yaktığınız insanların katilleri? Sadece son birkaç yıl içinde, Suruç’tan Merasim Sokak’a, Ankara Gar’ına, kadar sayısız toplu kıyımların failleri? Soma’nın, Ermenek’in, Zonguldak’ın, Çorlu’nun, Afyon Cephaneliği’nin ve bilcümle toplu katliamın eli kanlı katilleri? Onlar da ellerini kollarını sallaya sallaya havalimanından çıkıp gitmediler herhalde? Kumpas Davaları mağdurları arasında olup, beraatlarını, tahliyelerini bekleyemeden kanserden ya da kendi kafalarına sıkarak göçüp giden Ali Tatar’ın Kuddusi Okkır’ın ve diğerlerinin katilleri? Bunları da “Pis suratlı Suudi Savcı”ya mı soracağız? Berkin’in anacığına, babacığına, Metin Göktepe’nin anacığına, Prens Selman’ı mı adres göstereceksin? Ya cumartesi günleri Galatasaray Meydanı’na toplanan gözü yaşlı, bağrı yanık “Kayıp Anneleri”ne, analara cop vuran, gaz sıkanların yerine, “Eli Testereli Lanet olası Suudi Adli Tıp Şeysi”ni işaret ederek sıyrılabile Dünyanın uçabilen en ağır kuş türlerinden biri toy. Türkiye’de nadiren görülen bu kuşun nesli tükenmek üzere. 62 yaşındaki Ali Fuat Gülşen, toy kuşları için günlerdir pedal çeviriyor. Toy kuşlarının nesli tehdit altında olduğunu öğrenir öğrenmez bu yolculuğa çıktığını belirten Gülşen, “Bu dünya ne kadar bizimse daha fazlası onlara ait” diyor. Yalova’dan geçen hafta pedal çevirmeye başlayan Gülşen tam 1550 kilometre sonra 11 Kasım Pazar günü Muş’ta olacak. Dere, tepe, yağmur çamur dinlemeyen Gülşen ile yolculuğunu konuştuk. n Kendinizi tanıtır mısınız? 1956 Muş doğumluyum. Emekliyim. Uzun yıllardır dağcılık sporu ile ilgileniyorum. Son 4 senedir amatör olarak bisiklet kullanıyorum. Çocukluğumdan beri hayalim bisiklet ile Türkiye’yi gezmekti. n Toy kuşlarıyla nasıl tanıştınız? Sizin için ne ifade ediyor? Toy kuşlarını doğup büyüdüğüm şehir olan Muş’tan tanırım. Çocukluğumdan beri bilirim, fakat son zamanlarda avlanmalardan dolayı nesillerinin tükenmek üzere olduğunu öğrendim, bu dünya ne kadar bizimse daha fazlası onlara aittir. n Bu fikir nasıl oluştu? Bu, benim farkındalık yaratmak adına 4. seyahatim. Bu fikir bir gazeteci arkadaşımla sohbet ederken çıktı. Oğlum Caner’le hemen farkındalık ve toy kuşlarına dikkat çekmek için bu seyahati planladık. n Toylarla ilgili yetkililere nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz? Bu kuşların sayıları koruma altında olmadıkları ve izinsiz avlanmadan dolayı azalıyor, bu arada sevindirici bir haber geldi, sesim du yuldu. Muş valiliği toy kuşlarını koruma amaçlı detaylı bir toplantı gerçekleştirdi. Sadece toylar değil, tüm hayvanlar için lütfen bu dünya sadece insanoğluna ait değildir. Tüm canlıların yaşam alanı ve ortak kullanmamız gerekli. n Yolculuğunuz sırasında başınıza ilginç bir olay geldi mi? Yolculuğum sırasında şunu bir daha öğrendim. Türkiye coğrafyasında yaşayan ve bu kültürde büyüyen insanlar, hâlâ çok misafirperver ve saygılı bir milletiz, her gittiğim yerde şu ana kadar tebrik edenler, misafir etmek isteyenler, çok karşıma çıktı. n Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Canlılar ve bizler, yaşam kaynağı olarak doğa ile besleniriz. Lütfen hayatımızı devam ettirirken dengeleri bozmadan yapalım. Bir sonraki bisiklet ile olan seyhatim ise Karadeniz Bölgesi’ne olacak. Ali Fuat Gülşen’in bisiklet yolculuğu sürüyor. Uçabilen en büyük kuş l Toylar genellikle bataklık kenarlarında ve ekin tarlalarında yaşarlar. l Bu kuşlar göçmen kuşlardır. l Uçabilen en büyük kuş türüdür. İri bir vücuda sahip oldukları için hızlı bir şekilde uçamazlar. l Erkek toyların kanat açıklığı, 260 cm uzunluğa, dişilerin ağırlığı ise 18 kg’a ulaşmaktadır. l Kuluçka süreleri 2030 gün arasındadır ve en fazla 34 yumurta yaparlar. Dev buzul parçası koptu Antarktika’daki Pine Adası buzulundan ABD’nin New York kentindeki Manhattan Adası’nın 5 katı büyüklüğünde bir parçanın koptuğu bildirildi. LiveScience’ın haberine göre, ay başında uydu görüntülerinde Pine Adası buzulunda fark edilen kırığın, 29 Ekim’de koptuğu tespit edildi. New York’un ticari ve kültürel merkezi Manhattan’ın 5 katı olan, 300 kilometrekare büyüklüğündeki buzul parçasının gün içinde küçük parçalara bölündüğü belirtildi. Sultangazi’de şüpheli variller Sultangazi’de yaklaşık 15 gün önce yerleşim alanına yakın bir bölgedeki ormanlık alanda variller olduğunu görenler, durumu yetkililere bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen zabıta ekipleri, varillerin bulunduğu alanda çeşitli incelemeler yaparak şerit çekti. Ekipler, varillerin olduğu alana girilmemesi için de “Tehlikeli atık alanı” yazısı yazdı ve varilleri kaldırdı. Kapakları açık olan varillerin içlerindeki renkli maddeler toprağa karıştı. l DHA cek misin? Cinayet.. Tek tek ya da topluca.. Ar kasında “Devletin ayak izleri, üzerinde devletin parmak izleri, omuzunda devletin vicdanı varsa”, en ağırıdır. Katilininkatillerinin bulunamadığına mı yanarsın?   Yoksa, cesedi bulunup defnedilebil Kömürün bedeli ağır Sinop Meclis gündeminde HDP İzmir millet se bile, kanının yerde kaldığına mı? Muğla’da 3 termik santraldan kaynaklanan hava kirliliği vekili Murat Çepni Türkiye Küçükkara Deresi siyaha döndü Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Adaköy ve Taşköprü mahallelerinden geçerek Uluabat Gölü’ne karışan Küçükkara Deresi; kirli akmaya ve çevreye kötü kokular yaymaya başladı. Mahalle sakinleri, derenin, Balıkesir’in Susurluk ilçesinde 2014 yılından bu yana faaliyet gösteren tavuk çiftliğinin bıraktığı atıklar yüzünden kirlendiğini iddia etti. Üzeri yaklaşık 15 santimetrelik atıkla kaplanan derenin suyu siyaha döndü. Küçükkara Deresi’ndeki balıklar ve diğer canlılar yaşamını yitirdi. Deredeki kirliliğin tarımı olumsuz etkilediğine de dikkat çeken bölge sakinleri, bu kirlili neden olan fabrika hakkında gereken yasal işlemlerin bin an önce yapılmasını istedi. l DHA Fotoğraf: Servet Dilber Açık hava kömür maden sahası Yatağan Turgut köyüne dayandı. 19832017 yılları arasında 45 bin erken ölüme yol açtı. Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla adlı araştırma, kömür madeni işletmelerinin ve kömürlü termik santralların toplumsal etkilerini farklı boyutlarıyla ortaya koydu. Çalışma, Muğla’daki üç termik santralın ve bu santrallara yakıt sağlayan linyit sahalarının 40 yıldır insanlara, köylere, tarım arazilerine, ormanlara, suya ve havaya verdiği zararı gözler önüne serdi. Rapora göre, Muğla’daki Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santrallarından kaynaklanan hava kirliliği 19832017 yılları arasında en az 45 bin erken ölüme neden oldu. Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) tarafından, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ve TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) ortaklığıyla yapılan araştırmanın bulguları, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “Küresel Hava Kirliliği ve Sağlık” konferansıyla eşzamanlı önceki gün Yatağan’da bir basın top lantısıyla paylaşıldı. Rapora göre hava kirliliğine bağlı kalpdamar ve solunum yolu hastalıkları nedeniyle 46 bin kişinin hastaneye yattığı tahmin ediliyor. CAN Europe’tan Elif Gündüzyeli, “Kömür başta olmak üzere tüm fosil yakıt kaynakları, aynı iklim değişikliği gibi sınır tanımayan hava kirliliğini de insan sağlığı için ciddi bir küresel tehdit olarak ortaya çıkarıyor. Düşük karbonlu, yurttaş merkezli enerji kaynaklarına adil bir geçiş için plan ve politikaların hazırlanması büyük önem arz ediyor” dedi. Türk Toraks Derneği’nden Prof. Dr. Sebahat Genç, Yatağan’ın Türkiye’de hava kirliliğinin en yoğun yaşanan yerleşimlerinden biri olmasına dikkat çekti. MUÇEP temsilcisi Mustafa Tuncaelli ise, “Yatağan, Milas, Muğla merkezdeki yoğun hava kirliliğinin kaynaklarına dair somut ve resmi bilgiler şeffaf olarak kamuoyuyla paylaşılmıyor” dedi. Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na verdiği soru önergesiyle Sinop İnceburun’da Murat Çepni yapılması planlanan 2. Nükleer Güç Santralı alanında kesilen 650 bin ağacı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na sordu. Geçen haftaki çevre sayfamızda gündeme getirdiğimiz ağaç katliamı haberimizi anımsatan Çepni, TBMM’ye verdiği soru önergesinde Türkiye’nin en yeşil alanlarından olan ve doğa cenneti olarak kabul edilen Sinop’a santralın kurulma nedenini, kesilen ağaçları ve kaç ağaç daha kesileceğini sordu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle