25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 2 Kasım 2018 haber 4 TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Vedasız ayrılık acısı Yalnız ölüler dönmez 1962 yılının o ilkbahar gününde, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin anfisinde çıt çıkmıyordu. Sessizliği Prof. Dr. Halit Kemal Elbir’in şu sözleri bozdu: Siyasette ünlü bir söz vardır, ‘yalnız ölüler dönmez’ derler. Hoca bu tümceyle, 147’ler olayı diye adlandırılan operasyonla uzaklaştırıldığı üniversiteye dönüşünü bildiriyordu. 27 Mayıs hareketinin yürüttüğü ve kanıtlanmamış, yalan yanlış söylentilere dayanarak, çeşitli nedenlerle 147 öğretim üyesinin 28 Ekim 1960’da Milli Birlik Komitesi kararıyla, üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırılması olayı, siyasal yaşamımızın densizliklerinden biriydi. Neyse ki 1.5 yıl sonra bu saçmalık onarıldı ve uzaklaştırılanlar kürsülerine döndüler. Son günlerde, bir yıl önce siyaset sahnesinden kesin olarak silindiği sanılan Melih Gökçek’in değere binmesi üzerine Prof. Halit Kemal Elbir’in sözlerini anımsadım. Hocam haklıydı, dönmeyenler yalnız ölülerdi. Sağ kaldıkça ikbalin kapınızı çalmasının en olmadık zamanlarda bile mümkün olduğunu, birden MHPAKP arasında paylaşılamayan adam haline gelen Melih Gökçek bir kez daha kanıtlamıştı. HHH Oysa başlangıçta Gökçek’in MHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğu haberi üzerine AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, ellerinde Gökçek’i zor duruma düşürebilecek bilgiler olduğu imasını hissetiren şu çıkışı yapmıştı: Melih Gökçek’in görevden ayrılması iş olsun diye istenmedi. Evet, Gökçek’in Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine “gitmiyor, emirle gönderiliyorum, bizde itaat asıldır, boynum kıldan ince!” diye ağlarcasına istifasının üstünden ancak bir yıl kadar bir zaman geçmişti. AKP’nin ağır toplarından Bülent Arınç’ın Gökçek’i, Ankara’yı parsel parsel sattığı iddiaları hâlâ belleklerde canlıydı. Herkes bunları anımsarken, MHP lideri Bahçeli, Gökçek’i yere göğe koymayan, partilerinden adaylığa talip olmasından onur duyacaklarını söyleyen bir açıklama yaptı. İş bununla da bitmedi. Bir yıl önce, istifasını dayatarak, Gökçek’in beş kez üst üste seçim kazanarak geldiği Ankara Belediye Başkanlığı koltuğundan gönderen Tayyip Erdoğan da, ona şu sözlerle sahip çıktı: Melih Gökçek 1994’ten beri yol ve dava arkadaşımızdır, yol arkadaşlığımızın bu şekilde yürüyeceğini sanıyorum, beraber geldiğimizi beraber gideceğimizi değerlendiriyorum. Cumhurbaşkanı ve AKP’nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın bu sözlerinin kimilerince, AKP’nin de bir yıl önce hoyratça ayırdığı göreve yeniden aday gösterilmesi olarak yorumlanması şaşırtıcı değildir. Kısa süre önce siyasi hayatı bitti sanılan Gökçek şimdi paylaşılamayan değer durumuna gelmiş bulunuyor. Şimdi partilerden parti beğenmek lüksü Gökçek’in elinde. Hatta, MHP’den aday olması halinde, AKP’nin Ankara’yı CHP’ye kaptırması ihtimalinin çok güçlü olduğunu söyleyenler, Gökçek’in iki partinin ortak adayı olması olasılığını da ileri sürüyorlar. HHH İşte siyasi mevta sanılan Gökçek böyle 2019 seçiminin yıldız adaylarından biri haline geldi yeniden. Gariptir siyaset sahnemizde, Melih Gökçek kadar çok çeşitli çevrelerin tepkisini çeken ve adı yıpranmış olan politikacı azdır. Buna karşın yıldızının nasıl sönmediğini anlamak ilk bakışta pek kolay görünmüyor. Gökçek, çok geniş ve değişik kesimlerin tepkilerini çekmekle birlikte Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini yirmi yıl içinde üst üste beş defa kazanarak tarihe geçmiştir. Seçim kazanma yetisinin siyasette bütün erdemlerden önce geldiği göz önünde bulundurulunca, Gökçek’in başarısının nedeni olan hüneri kolayca anlaşılıyor. Ama Gökçek’in hüneri yalnız bununla sınırlı değil. O siyasette gelmeyi bilmek gibi, gitmeyi de ağlayarak da olsa itirazsız kabullenebilirken, AKP hareketinin onsuz olmazı biat kültürüne bağlılığını da kanıtladığı için bugün “yalnız ölüler dönmez” ilkesi rahatlıkla işleyebilmiştir. BARIŞ BİLDİRİSİ DAVASI Hâkimden skandal sözler Barış bildirisi imzacısı Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Saysel, dün, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Duruşmada, Mahkeme Başkanı’nın, Saysel’e ve avukatına yönelik tutumu dikkat çekti. Başkan, “Beşiktaş’ta boğazda oturup viski içmekle olmuyor. Bildiri yazmak yerine para toplayıp gönderin oradaki insanlara” dedi. Saysel’in avukatı İnayet Aksu da Başkan’ın sözlerine tepki göstererek, “Barış akademisyenleri boğaza nazır oturup viski içen insanlar değil. Ülke sorunlarıyla ilgili insanlar oldukları için bu bildiriye imza attılar” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet 379 gündür özgürlüğünden yoksun olan Osman Kavala, cezaevinden sorularımızı yanıtladı, kendisini en çok üzen şeyin göçüp giden sevdikleriyle vedalaşamamak olduğunu söyledi Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, bir yılı aşkın süredir yani 379 gündür özgürlüğünden yoksun. Siliv ri Cezaevi’nde, tek kişilik hücrede yar gı önüne çıkarılmayı bekliyor. Dostla rının ilgisi ve sevgisi sa yesinde yaşadığı haksız lığa katlandığını söylü yor. İçerde kitap ve ga zete okuyarak günlerini geçirdiğini yazan Kava HİLAL KÖSE la, “Sanat, kültür etkinlikleriyle ilgili haberleri okumaktan, yönetmenle rimizin uluslararası film festivallerin de başarı kazanmasından mutlu oluyo rum. Buna karşılık tanıdığım, sevdiğim insanların ölümleri üzücü oluyor. Onla rı son bir defa daha görememiş olmak tan dolayı üzülüyorum” diyor. Savcıya kredi veriliyor n Tutukluluğunuz bir yılı doldurdu. Bu kadar uzun tutulacağınızı tahmin etmiş miydiniz? Neler hissediyorsunuz?  Gözaltına alındığımda tutuklanacağımı düşünmemiştim. Tutuklanınca da Büyükada’da toplantı yapmış olan insan hakları aktivistleri gibi tutuklanmamın en fazla birkaç ay süreceğini düşünüyordum. Bu durum haksızlığa uğramışlık hissi doğuruyor, bunun 18 Ekim 2017’de gözaltına alınan Osman Kavala, 1 Kasım’da tutuklandı. la baş etmek için kafamı bununla fazla meşgul etmemeye çalışıyorum.  n Sizce neden iddianame hâlâ açıklanamadı?  Savcılık birisinin üzerine anayasal düzeni ortadan kaldırma ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarını attığı zaman tutuklama da beraberinde geliyor. Mahkeme öncesi tutuklama talebini inceleyen ve dava dosyasına ancak şöyle bir göz atabilen sulh ceza hâkimi, savcının bir bildiği vardır, suçluyu elimizden kaçırmayalım anlayışıyla deyim yerindeyse savcıya kredi açıyor, somut gerekçeler olmasa da talebini kabul ediyor. Bundan sonra savcının tutuklama kararının haklılığını gösteren bir iddianame hazırlaması lazım. Anladığım kadarıyla benim durumumda üzerime atılan suçlarla ilişkili olduğumu gösterecek somut olgu bulmada zorluk çekiliyor.   n Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum demiştiniz. Bu inancınız sürüyor mu? Mahkeme daha başlamadı. Bu güne kadar süren hukuksuzluğun mahkemede de devam edeceğini söylemek doğru olmaz. Adil yargılanmama ihtimalinden söz etmek adil yargılanma talebini sulandırır diye düşünüyorum.   n Sizi içeride en çok ne sıkıntıya sokuyor? Günleriniz nasıl geçiyor? Cezaevinde tek başıma kalıyorum ancak bundan çok rahatsız değilim. Her hafta eşim, adlarını verdiğim arkadaşlarım ve avukatlarımla görüşüyorum. Tanıdığım, insan hakları ile ilgilenen başka avukatlar, milletvekilleri de sağ olsunlar Silivri’yi ziyaret ettiklerinde benimle de görüşüyorlar. Kitap, özellikle edebiyat eserlerini okumak yalnızlık hissine kapılmamı engelliyor. Televizyonda sadece haberleri izliyorum ama her gün okuduğum Cumhuriyet dahil dört gazeteye daha fazla vakit ayırıyorum. Bunların dışında, avluda yürüyerek, çamaşır, bulaşık yıkayarak gün geçiyor. Günler hızlı geçiyor ama bu zaman da hızla hayatım dan eksildiği için bu durum çok da rahatlık verici değil. n Dışarıdan gelen haberlerden en çok hangileri sizi mutlu ediyor ya da heyecanlandırıyor? Sanat, kültür etkinlikleriyle ilgili haberleri okumaktan, yönetmenlerimizin uluslararası film festivallerinde başarı kazanmasından mutlu oluyorum. Ayvalık’ta yeni bir film festivalinin başlamasına çok memnun oldum. Buna karşılık tanıdığım, sevdiğim insanların ölümleri üzücü oluyor. Onları son bir defa daha görememiş olmaktan dolayı üzülüyorum. Dostum Ara Güler gibi... Cumhuriyet’e teşekkür n Sizi bekleyenlere göndermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Bana mesaj yollayan, Silivri’de ziyaretime gelen tüm dostlara ve tanıdıklara teşekkür ediyorum. İlgileri, sevgileri benim bu haksızlığa katlanmamı çok kolaylaştırdı. Tutuklanmamdan itibaren Cumhuriyet’te benimle ilgili haberler, yazılar çıktı, çıkmaya devam ediyor. Bütün Cumhuriyet yazarlarına, artık yazmayanlar dahil, teşekkür ediyorum. Umarım Emre Kongar (üstadın) vurguladığı gibi benim durumum, yargıda özellikle tutuklama uygulamalarındaki  hukuksuzluğun anlaşılmasına katkıda bulunur. Halkla işbirliği yapacağız CHP lideri Kılıçdaroğlu, yerel seçimde her yerden aday göstereceklerini belirterek “A partisi B partisiyle değil, seçmenle işbirliği yapacağız. İttifak olmayacak” dedi BARIŞ ÖNAL Avukatlar bağımsız yargı istedi Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde avukatların tutuklu meslektaşlarının serbest bırakılması amacıyla başlattıkları ve 77’ncisi tutulan Adalet Nöbeti’nde Avukat Bahri Belen, “Avukatlar sadece savunmanın değil yargının da sesidir” dedi. İstanbul Adliyesi’nin Atrium alanında bulunan Themis Heykeli önünde sessiz nöbet tutan avukatlar daha sonra dışarıda basın açıklaması yap tı. “Herkes için adalet” pankartının açıldığı eylemde haftanın açıklamasını CHP milletvekili Turan Aydoğan yaptı. Aydoğan, “Türkiye hayal edemeyeceğimiz kadar büyük hukuksuzluklar içerisine sürükleniyor. Geldiğimiz noktada avukatlar da itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor” dedi. Açıklamada konuşan avukat Bahri Belen de Halkın Hukuk Bürosu ve Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatların tahliyesinden saatler sonra tutuklandığını hatırlatarak, “Mahkeme kararından dönerek tahliye ettiği kişileri tutukladı. Nasıl bir tehdit, nasıl bir baskı yapıldı ki verdikleri kararlarından döndüler” diye konuştu. Eyleme CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve eski CHP milletvekilleri Barış Yarkadaş ile Efkan Bolaç da destek verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Her zaman doğruları yazdım’ 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili belgeseli nedeniyle “terör örgütüne bilerek yardım etme” suçlamasıyla 5 aydır tek kişilik hücrede kalan ve dün yargıç karşısına çıkan gazeteci Ece Sevim Öztürk’ün tutukluluğuna devam kararı verildi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savunma yapan Öztürk, “Hak ihlaline uğrayanları savundum diye suçlanıyorum. Paylaştığım videoyu benden sonra AA da paylaştı. Ama suç olmadı. Belgeselimde kullandığım belgeler resmi belgelerdir. Ben gazeteciyim sorgularım. İki gemi yan yana ikisi de aynı işi yapıyor. Biri yargılanmıyor” dedi. Mahkeme Başkanı Öztürk’e, “Bu kadar araştırma gazetecilik merakı mı?” diye sordu. Öztürk “Evet” diye yanıtladı. l ZEHRA ÖZDİLEK / İSTANBUL Tutuklatan ifadeler çelişkili 1725 Aralık operasyonunda ses kayıtlarını servis ettiği iddiasıyla haklarında dava açılan kapatılan Karşı Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve eski CHP Milletvekili Eren Erdem ile gazetenin sahibi Turan Ababey’in de aralarında bulunduğu 12 sanığın yargılandığı davaya dün devam edildi. Davanın bugünkü duruşmasında ara karar çıkması bekleniyor. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tutuksuz yargılanan ve çelişkili ifadeler veren Ababey, Erdem’e yönelik suçlamalarda bulundu. “Batmıştım; psikolojim bozuktu o günlerde” diyen Ababey’i yanıtlayan Erdem, kendisi ile olan kişisel husumeti nedeniyle yalan beyanlarda bulunduğunu söyledi. Erdem, “İddialar yüzünden 126 gündür tutukluyum. Çocuğumdan ayrıyım” dedi. l SEYHAN AVŞAR / İSTANBUL 4. duruşmada da tahliye edilmedi “Berkin Elvan’ın cenazesine katılmak” gerekçesiyle tutuklanan Devrimci Gençlik Dernekleri Genel Sekreteri Berkay Ustabaş ve Grup Yorum üyesi Helin Bölek’in aralarında bulunduğu sanıkların 4. duruşması görüldü. Ustabaş yine tahliye edilmedi. İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savunma yapan Bölek, Elvan’ın cenazesine milyonlarca insanın katıldığını belirtti. Mahkeme Başkanı, Bölek’ten tekrara girmemesini ve savunmasını bitirmesini istedi. Bölek’in avukatı Yaprak Türkmen müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını söyledi. Mahkeme Başkanı, Türkmen’i salondan attırdı. Ardından savunması SEGBİS ile alınan Berkay Ustabaş 4 duruşmadır mahkemeye getirilmediğine değinerek taleplerinin ve dilekçelerinin reddedildiğini söyledi. l ZEHRA ÖZDİLEK CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saray’da düzenlenen sempozyumda Öğrenci Andı’na ilişkin verilen karardan dolayı Danıştay üyelerine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “Hakim karar verir, hoşuna gitmez, tepeden tırnağa fırça... Böyle devlet yönetimi mi olur” diye eleştirdi. Kılıçdaroğlu CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı: Havalimanının maliyeti nedir?: Havalimanı açıldı, maliyetini bilen yok. İhale öncesi hazine garantisi verilecek diye duyurulmadı. Bir ihale yapıldı yandaşlar için. Neden yolcu garantisi verildi? ‘Türk’ sözcüğü ırkı tanımlamıyor: Mahkeme, ‘Oradaki Türk sözcüğü ırkı tanımlamıyor’ diyor. Doğru. Biz şimdi Danıştay’ın kararını bekliyoruz. Danıştay Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın istediği şekilde karar çıkacaktır, bunu yazın bir kenara. İstiklal Marşı’ndan söz ediyordu Sayın Erdoğan. ‘Kahraman ırkıma bir gül.’ Eee ırktan bahsetmiyor mu? Hani ırkçılık yapmayacaktık biz? ‘Ebediyen sana yok ırkıma yok izmihlal.’ Eee kimin ırkı bu? Seçmenle işbirliği yapacağız: Geçmişe gidip AKP’ye oy veren seçmenlerle işbirliği yapacağız. Saadet Partisi’ne oy veren seçmenle işbirliği yapacağız. (HDP ile işbirliği yapacak mısınız” sorusuna) Biz işbirliği yapacağız ama kiminle? İktidarın uygulamalarından rahatsız olanlarla...A partisi B partisiyle değil, seçmenle işbirliği yapacağız. İttifak olmayacak. CHP her yerde aday çıkaracak: Türkiye’nin her tarafından CHP’nin adayı olacak. Karamollaoğlu ve Akşener tarafından görüşme talebi gelirse de görüşürüz. Mansur Yavaş’la görüşüyoruz.‘Ali mi olacak Veli mi olacak’ tartışmasının anlamı yok. Biz şimdi memnuniyet anketi yaptırıyoruz. Önümüzdeki günlerde 100150’ye yakın adayı da belirleyeceğiz. Kaşıkçı cinayetine ilişkin suç duyurusu: Kaşıkçı cinayetini kapatmak istiyorlar. Erdoğan’ın danışmanı olayı fazla eşelemeden Suudi Kral ile arayı iyi tutmak istiyorlar. Erdoğan bu cinayeti biliyordu. Ses kayıtları vardı. Bunu bildiği halde neden 10 gün sonra konsoloslukta arama yaptı. Konsolosun evini arıyorsun, konsolos yurtdışına çıktıktan sonra. Bunun bir tezgâh olduğu da belliydi. Katiller herkesin gözü önünde uçtu. Katilleri serbest bırakanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Savcı da suçlu. Kral Selman sana neden teşekkür etti? Türkiye’yi çadır devletine dönüştürdüler. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle