16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR PEN Ayın Kitabı: Mıgırdiç Margosyan’ın Bütün Kitapları PEN Türkiye Yazarlar Derneği Ayın Kitabı olarak dört yıl aradan sonra gerçekleştirilen 6. Diyarbakır Kitap Fuarı onur konuğu Mıgırdiç Margosyan’ın bütün kitaplarını seçti. Fuarda Diyarbakır’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Margosyan 1938’de Diyarbakır’ın Gavur (Hançapek) Mahallesi’nde doğdu. Babası onu anadili Ermenice’yi öğrensin diye İstanbul’a yolladı. Morgosyan, İstanbul yolculukları, Diyarbakır’a geri dönüşler Söyle Margos Nerelisen?, Gavur Mahallesi, Biletimiz İstanbul’a Kesildi gibi kitaplarında anlatıyor. Cuma 5 Ekim 2018 Macera, EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ [email protected] 13 dağlar ve Mahruki Nasuh Mahruki, 50. yaşına özel bir sergi açıyor. “Hayatınız En Büyük Maceranız Olsun” adlı sergisi 24 Ekim’e kadar Galeri Lafayette’de görülebilir. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Ahşap tahta bir kapıdan içeri giriyoruz. Kapının önünde yatan evin köpeği ‘Hür’ kar şılıyor bizi. Merdivenlerden yukarı çı kıyoruz. Tarihi bir binanın muhte şem görüntüsünü ve duvarlarda ası lı fotoğrafları seyrederken “Hoş geldi niz” sesiyle başımızı yukarı kaldırıyo ruz. Yukarıda çalışma odasından ses lenen Nasuh Mahruki “geliyorum” di yor. O sırada eşi Mine Mahruki ile ta nışıyoruz. Sıcak, samimi ve uzun so luklu hoş bir sohbet başlıyor çayla rımızı yudumlarken. Dünyanın hali ni, çocuklarımızı, ülkenin durumunu, Mahruki’nin fotoğralarını ve tabii ki maceralarını konuşuruz. “Ha ‘BENİM MACERAM HAYATIM’ yat en büyük maceranız olsun” diyen Muhruki’nin maceraları anlatmakla bitmez. Cevabını bildiğim ama sormadan yapamadığım soruyu soruyorum. Sizin en büyük maceranız hangisi diyorum cevap net: “Hayatımın ta kendisi” diyor. Genç yaşta yedi kıtaya dokunan Mahruki gördüğü güzellikleri paylaşmak için 21 yaşında fotoğraf çekmeye başlamış. Bu yıl 50 yaşına giren Mahruki, bu yaşında insanlara ne anlatsa güzel olur diye düşündüğünde ortaya 10 Ekim’de açılacak “Hayatınız En Büyük Maceranız” olsun sergisi çıkmış. 20 yaşından bu yana dağlara, uzak coğrafyalara, farklı kültürlere sayısız yolculuk yapan Mahruki, bu yolculuklarda kendisini, dünyayı ve yaşamı daha iyi tanımış. Yıllarca hem tırmanan ve aynı zamanda da gezen Mahruki, “Deneyimledim, öğrendim ve her seferinde paylaştım” diyor. Yaşadıkça ve öğrendikçe daha da sevmiş kendi deyimiyle ‘sonsuz evrendeki bu minik mavi gezegeni’... Kısacası bir coğrafyadan bir diğerine koşturan Mahruki ile ‘macera dolu’ bir sohbet gerçekleştirdik. 7 kıtaya gitme fırsatım oldu yaklaşık 90 ülke gördüm bu süreçte. Sergide Antarktika, Alaska, Himaliyalar var. Dünyanın çok çeşitli çoğraflarından, Afrika’dan, Asya’dan, Karakurum Dağları’ndan, Pamir Dağları’ndan fotoğraflarım var. Sadece fotoğraf için gittiğim seyahatlerden çektiğim fotoğralarda var. n 50. yaşınızda neden böyle ‘macera’ üzerine bir sergi açtınız? “Hayatınız En Büyük Maceranız Olsun”... Bir süredir bunun üzerine kafa yoruyorum. 50. yaşımda vermek istediğim mesaj olarak çıktı. 40 yaş olgunluk, 50 yaş bilgelik yaşı derler. Bilgelik yaşımda insanlarla paylaşmak istediğim şey; hayatlarının bir bütün olarak en büyük maceraları olmasını sağlamalarını diliyorum, öneriyorum. Geri dönüp baktığımda, ben öyle yapmaya çalışmışım. En güzeli de dolu dolu, mutlu, faydalı, çoşkulu, başarılı örnek olacak bir hayat yaşamak. n Siz de yolculuk bitmez. Bir sonraki durak neresi? Yolculuk bitmez tabii devam. Ge n Cevabını biliyorum ama yine de soracağım. Sizin en büyük maceranız nedir? Benim en büyük maceram hayatımın ta kendisi. Asıl önemli olan bunu başarmak. n Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız? Fotoğraf çekmeye üniversitedeydim. 20 yaşımda dağcılığa başladım, yamaç paraşütü gibi sporlarla da uğraş tım o dönem. Dağcılığa başladıktan bir yıl sonra ilk fotoğraf makinemi aldım ve çekmeye başladım. Çok keyifli yerlere gidiyorum dağlara, yayla evlerine... Yazın, kışın, mağaraya gidiyoruz ve hep güzel şeyler görüyoruz. Geri dönünce okulda, sınıfta ve yurtta arkadaşlarıma anlatıyordum ama bir şeyler hep eksik kalıyordu o manzarayı asla ifade edemiyorsun tam olarak. Onun üzerine fotoğraf çekmeye merak saldım. ‘Uzun süredir düşünüyordum’ çen sene çocuklarımızı götürdük Güney Hindistan’a. Kızımız iki buçuk yaşındaydı. Bu benim çok yapmak itedi n Neden 50. yaşınızda böyle bir ğim bir şeydi. Hep görüyordum yaban sergi yapmaya karar verdiniz? Ser cılarda gencecik evli anne babalar da ginin oluşum sürecinden bahseder ha bir yaşındaki çocuklarıyla geziyor misiniz? Benim 50. yaş fotoğraf sergimin adı “Hayatınız En Büyük Maceranız Olsun”, 50. yaşta insanlara ne anlatsam lar; Nepal’de, Hindistan’da. Bizde başardık. Hiç sorun çıkarmadılar. İyi bir planlama yapılırsa hiç sorun çıkmıyor, tabii anneye çok büyük görev düşüyor Çocuklara doğada en güzeli olur diye düşündüğümde çıktı ortaya. 40. yaşımda melesa “Vatan Yaşla Değil Eylemle Sevilir” çıkmıştı. 6. kitabımdı ve 700 sayfa koca çocuklu seyahatlerde. Bir sonraki durak Peru. Fotoğrafçı arkadaşlarımızla da bir plan düşünüyoruz ama henüz netleştirmedik. Yelkenci arkadaş yaşam kampları bir kitap yazmıştım. Uzun süredir bu larımla bir kataraman getirmiştik da nun üzerine düşünüyordum. Hatta bu konuda bir kitapta yazmak istiyorum. Onun üzerine bir çalışma yapıyorum. Sonuçta hayatın çok kıymetli olduğu ha üç hafta oldu. Fransadan, Atlantika kıyılarından yeni getirdik. Bakalım bir şeyler yapacağız. Biz iyi olursak, ülkenin hali ekonomisi iyi olursa, her şey Nasuh Mahruki Doğada Liderlik Okulu’nda, Mahruki, çocuklara ve yetişkinlere doğada liderlik kampları düzenliyor. teler gençlerin kimliklerini güçlendirip, kendilerini tanımaları üzerine kurulur. Doğa kampları, çocuklara ve gençlere şehir hayatında edinemeye ve bir kerelik bir fırsat olduğu, bir ke çok pahalı. Yani ülke iyi olursa biz za Kamplarda Mahruki, liderlik, takım cekleri paha biçilemez deneyim fır relik bir deneyim olduğu. Bu deneyimi ten iyi oluruz. çalışması, kişisel gelişim, kendini ta satları sunuyor. Bu kamplar gençle en güzel şekilde yaşamamız gerektiği, n Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkede nıma, hedef odaklılık, kararlılık, di rin heyecan isteğini doyururken, te hayattan mümkün olduğu kadar çok ekonomik kriz yok diyor? siplin, risk yönetimi gibi konularda miz hava eşliğinde sağlıklı yaşam, şey almayı, ondan daha fazlasını ge Bence acilen danışmanlarını değiş motivasyon konuşmaları yapıyor ve spor ve beslenme kültürünü, yaşam ri vermeyi, yaşamın bir deneyim oyu tirsin. seminerler veriyor. da hazırlık, kontrol ve dengenin öne nu olduğunu bu deneyimleri çoğaltmak gerektiğini... İnsanın kendisiyle, hayatla, doğayla ilgili, kozmos ile ilgili farkındalığını geliştirebilsin diye bunları anlatmaya çalıştığım bir sergi olacak aslında. n Sergide kaç fotoğraf olacak? 60 fotoğraf kullanacağız. Dünyanın çeşitli yerlerinden, çeşitli aktivitelerinden bir de 5 tane kolaj yaptırıyorum değişik basın küpürlerinden, n Bu kamplarda çocuklar neler öğreniyor, nasıl aktiviteler düzenliyorsunuz? Macera ve keşif, merak ve yaratıcılık, özgürlük ve sorumlu luk her yaştan çocukların ve gençlerin zihinsel, bedensel, kişisel gelişiminde çok önemlidir. Kendinden emin ve zorluklara karşı dirençli olmaları için kendilerini tanımalı ve yaşam içindeki avantaj ve dezavantajlarını, potansiyellerini, mini genç yaşlarda deneyimleyerek öğrenmeleri için de fırsat tanıyor. n AKUT doğada yaşam projenizden bahseder misiniz? AKUT Doğada Yaşam Projesi’ni büyük bir heyecanla 2012 yılında başlattık. Geleceğimiz olan çocuklarımızın, afetler ve acil durumlar karşısında hazırlıklı olmasını, afetler karşısında dayanıklı bir toplumun temellerinin atılmasını ve doğayı daha yakından tanımanın getirdiği farkındalıkla doğayı bilen, koruyan, doğaya saygılı bir nesil yetiştirilmesini amaçlıyoruz. birtakım ayrı mesajlarda ver kapasitelerini keşfetmele AKUT kültürü ve değerlerini, sorum mek için. Hep özünde söyleme ri gerekiyor. Bunun için en luluk bilincini ve topluma faydalı bi ye çalıştığım şey bu bir kerelik ideal ortam ise, çocukların reyler olmanın gerektirdiği kabiliyet bir deneyim bunu dolu dolu yaşa yaşıtlarıyla kendilerini kıyasla leri yaygınlaştırmak istiyoruz. Çocuk manız en güzeli... Bu çercevede 10 ma ve grup içindeki kendi yerleri larımızın özgüven ve farkındalıklarını Ekim’de Galeri Lafayette’de buluşaca ni ölçme imkânı da bulabilecekleri, geliştirerek bireyselliklerini güçlen ğız sanatseverlerle. n Dünyanın çeşitli ülkeleri derken bir kaçını saysak? Mahruki’nin evinin bahçesinde bir de müze bulunuyor. Müzede, 700’e yakın plaket, fotoğraflar, dağcılık kıyafetleri gibi Mahruki’ye ait eşyalar yer alıyor. bu sayede farkındalıklarının gelişeceği bu amaçla hazırlanan doğa kamplarıdır. Burada gerçekleştirilen aktivi dirirken, sorumluluk duygusu ve etik değerler çalışmalarıyla toplumsallıklarını da geliştiriyoruz. Cumhuriyet okuru Gazeteokur ilişkisi söz konusu olduğunda kamu vicdanında “Cumhuriyet okuru” ayrı bir yere oturtulur. Bunda, Cumhuriyet’in, adını Atatürk’ten almasının, okuru üniversite öğrenimi görmüşçesine yetiştirmesinin, insanımızı çağdaşlaştırma yolunda geliştirmesinin, ona sağlam kaynaklardan beslenen doğru haber vermesinin, yerinde yorumlarla okurda inandırıcı algı alanları yaratmasının payı vardır. Cumhuriyet, okuru eğlendirmenin, abartılmış olaylar içinde bocalatmanın, ona zaman öldürtmenin gazetesi değil; eline alanı bile bilgiyle donatarak aydınlatır. Yıllar önce Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” sayfasında yazılarına rastlanan Felsefe Profesörü Macit Gökberk, Felsefe Tarihi adlı kitabında “Aydınlanma ne demek, kim aydınlanacak, aydınlatılmak istenen nedir” diye sormuş, sorduğunun yanıtını da vermişti: “Aydınlanmak isteyen insanın kendisi, aydınlatılması istenen şey de insan hayatının anlamı ve düzenidir.” İnsanın düşünce donanımı bağnazlığın kanıtlanamayan önyargılı saplantılarına dönüşmemiş ise, yüzü aydınlanmaya yöneliktir. Yeter ki kişide aydınlanma bilinci uyandıran kültür ve eğitim kurumları işlevini yerine getirsin. Gelişmiş, azgelişmiş ya da gelişmemiş her toplumda özgürlükten, eşitlikten, adaletten söz edilir. Kavramlar bir adlandırmadır. Önemli olan, onların içinin doldurulması, insanın beyninde kök salmasıdır. İnsan hayatını düzene sokan özgürlük kısıtlanmaya kalkılırsa düşünceyle beslenen toplumsal dayanışma tıkanır. Özgürlük duygusuyla donanması gereken insan hayatı hangi koşullarda anlam kazanır? Toplumsal düzeni sağlayan kurumsallaşmalar onu özgür, mutlu, insanlık değerlerini koruyucu yönde eğiterek işlevini yerine getirirse. Bu yoldaki işleyiş, baskıcı yönetimlerin güdülmesi altına girerse, insanı “insan” kılan veriler değer düşümüne uğrar. O durumda işlevsel yönetim, toplumun her kesiminde bir yolunu bulup öne çıkanların yönlendirmesine geçer. Kamunun gözü kulağı, düşünce donanımının besleyicisi olan gazetelere büyük görev düşer. Cumhuriyet gazetesi, kendi içinde ya da dışında gelişen olayların etkisiyle sarsıntılar geçirmesine, varlığından aydın sanatçı, bilim insanı nice canlar koparılmış olmasına karşın, amacında bir sapma olmamış, aydınlanmacı amacını gerçekleştirmiştir. Şu son dört hafta içinde yazarları arasına nice genç beyinleri katarak gücünü yenileyen çağdaşlık yolunda önemli bir adım daha atmıştır. Ancak sorumluluğunun bilincinde olan bir gazete, kamunun gözü kulağıdır, bilinç kaynağıdır. Yalnızca haber vermekle, bilgi aktarmakla kalmaz, aydınlanmanın kültür kaynağı olmayı önde tutar. Cumhuriyet, her dönemde, bu bağlamda bireyleri aydınlatıcı bir tutum içinde olmuştur. Ülkemizde yıllardır testlerle yapılan eğitim, bilgi aktarımına dayalı ezberci kafalar yetiştirmiştir. Bu yöntemin, insanı geliştireceğine gerilettiği temel sorunlarımızdan biridir. Son yetmiş yıldır yapboz yöntemiyle uygulanan arayışlar içinde bocalıyor eğitim kurumları. Öğrenciler akşamdan sabaha aklına geleni yapmaya kalkarak kendini eğitim dehası sananların yanlış uygulamaları içinde bocalıyor. Eğitim kurumsallaşmasının üstünden 179 yıl geçti. Düşüncebilimsanat alanlarında evrensel ölçütlere vurulduğunda nitelikli kaç kişi yetiştirebildik? Bir şeyler ortaya konulmuyor değil. Ama şu önemli soruyu sormanın tam sırası: Giyim kuşam endüstrisinin dışında gelişmiş toplumların ürettiklerine rakip olabilecek hangi buluşumuzu öne sürebiliriz? Cumhuriyet okuru, her dönemde, beyinlere üretici aydınlığı yerleştirmeyi amaçlayan gazetesinden kopmamıştır. Yazarının ne söylediğiyle yetinmez, kalemini onu güçlendirecek bir üslupla uyarılarda da bulunur. Böylece okura yalnızca bilgiyle değil, yaratılan tartışma ortamının aydınlığa açılan kapısı da aralanmış olur. İşte örneği: İki hafta önce, ayna konusuna da değindiğim “Bir Anı” başlıklı yazım üzerine, sanatçı Gürol Sözen, aynanın gelişim tarihiyle ilgili şu aydınlatıcı bilgileri iletme inceliği göstermeseydi, okur da, ben de şu gerçeği öğrenemeyecektik: Çatalhöyük kazılarında, süs eşyaları arasında Obsidyen taşından yapılmış yuvarlak aynalar bulunmuştur. Tarihi MÖ 6 binlere değin uzanıyor. Sözen, bu konuda bilimsel bir kitap da öneriyor: Gürol SözenProf. Dr. Zeynep Sözen, Anadolu Topraklarında Güzeli Arayış. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle