15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 2 Ekim 2018 6 ‘Zaptiye mantığıyla tutuklama olmamalı’ Prof. Dr. Adem Sözüer: Toplumda geniş bir uzlaşma varsa, eşitlik ilkesine uygun af yapılabilir. Ama anayasayı dolanıp ilkelere aykırı af yapıp topu AYM’ye atmamak gerekiyor. Siyaseti siyasetçi yapmalı, iptal edileceği bilinen kanun çıkarıp AYM’yi siyasete çekmemeli. Af konusu kişiler değil ilkeler üzerinden tartışılmalı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Krimino loji Araştırma Merkezi Müdü rü Prof. Dr. Adem Sözüer, “Af fın sürekli gün demde tutul ması her alan da sorunlar do ğuruyor. Ya pılması gere HİLAL KÖSE ken bir an önce affı gün dem dışına çı karmak. Bir kere ismi sorun lu. 19 Mayıs gibi milli bir gün neden böyle tartışmalı bir af la anılsın? Teklifin gerekçesi, FETÖ mağduriyetlerini gider mek, ama bu tür bir af, o mağ duriyetleri de gidermez. Kişi yi daha baştan suçlu sayan tü nel bakışlı davalardaki haksız mahkumiyetleri ortadan kal dırmayı gerçekten istiyorsa nız, bu davalara yönelik özel bir yeniden yargılama siste mi kurmak zorundasınız” de di. Cezaevlerindeki aşırı dolu luk nedeniyle af çıkarmak is tenirse, sık sık af yapılması gerektiğini söyleyen Sözüer, şöyle devam etti: “Cezaevle rini dolduran ne? Tutuklama lar. Çünkü, tutuklama bir ted bir olarak değil, peşin ceza ve ya toplumdaki tepkileri gider mek için adeta sakinleştirici bir ilaç gibi kullanılıyor.” Sözüer ile af tartışmasına su nulan gerekçeleri konuştuk. n Türkiye’nin böyle bir af fa ihtiyacı var mı? Böyle bir tartışma ancak af ların çok az çıktığı bir ülkede yapılır. Halbuki biz en son da ha iki yıl önce af çıkardık. Ba zıları, “Af değil, ceza erteleme si, ceza indirimi” diyorlar, bu da doğru değil. Bunların hepsi, adına af denilmeyen af uygula masıdır. Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları da bu yönde. Ülkemizde seçimden önce baş layan af tartışmaları adli sistem de, cezaevlerinde ve toplumda tansiyonu yükseltiyor. Birçok yönden sorunlu düzenlemeleri içeren af teklifi bu şekilde gün deme alınmamalı. n Neden adına af denmiyor? Anayasamıza göre af kanu nu çıkarmak için TBMM’de 5’te 3 çoğunluk gerekli. Bu da tabii büyük bir uzlaşmayı ge Sözüer, af tartışmalarının şimdiden toplumsal barışı olumsuz etkilediğini belirtti. Berberoğlu’nda baştan yanlış yapıldı n İfade özgürlüğü ve gösteri hakkının kullanılmasının önündeki engelleri değerlendirir misiniz? Cumartesi Anneleri mesela, Galatasaray’da oturma eylemi yapamıyor artık...  Silah, saldırı, cebir, şiddet, yoksa devletin görevi gösteri yürüyüşü yapanların bu hakkını güvenlik içinde kullanmalarını sağlamaktır. AYM ve AİHM kararlarına bir bakın bu alan da, hep sorun var, sık hak ihlali var. İfade ve örgütlenme özgürlüğünde önce ileri atıp sonra geri adımlar atıyoruz n Son olarak Enis Berberoğlu kararıyla ilgili neler söylemek istersiniz? Berberoğlu hakkında yerel mahkemede önce bir karar verildi. Bölge adliye mahkemesi bu kararı hukuka aykırı diyerek bozdu. Yerel mahkeme bu karara uy mak zorundaydı. Düşünebiliyor musunuz? Bir yerel mahkeme, kanuna rağmen “Senin yetkin yok. Verdiğin kararı tanımıyorum” diyerek dosyayı geri gönderdi. Sonra kanun değişti. Bir davada, daha başında böyle büyük bir yanlışlık yapılmışsa, daha sonraki süreçlerdeki kararların hukuka uygunluğunun tartışılması anlamsız. Çünkü ilk düğme yanlış iliklenmişti. rektiriyor. Bunu sağlamak zor. Bir de af terimini kullanmak siyaseten riskli görülüyor. Bu nedenlerle adına af kanunu denmeyen aflar yapılıyor. Anayasa, beşte üçü sağla derken, aslında kanun koyucuya “ikide bir af yapma” diyor. Önce adı konmalı n MHP’nin bu konuyu gündeme getirmesinin gerçek nedeni sizce ne? Bunu ancak öneren bilebilir. Geçmişteki aflara bakıldığında siyasi partiler zannedildiği gibi aflardan siyasi çıkar sağlamamışlardır. Biz aflarda görürüz ki iktidar muhalefet sık sık ortak hareket eder. Çünkü her partinin af fetmek istediği birileri vardır. Bu başka aflarda da böyledir. Mesela en son imar affına ana muhalefetten gerçek bir karşı çıkış olmadı. Çünkü muhalefetin sahip olduğu belediyeler de imar affı kapsamında ve oralar Türkiye’nin en değerli yerleri. Siyaset günah ortaklığını sever. n Olacaksa nasıl bir af olmalı? Adı af kanunu olmalı. Eşitlik ilkesine uygun olmalı. Mağdurların zararını, acılarını gidermeye yönelik düzenlemeler içermeli. Uzlaşma ile çıkarılmalı ve toplumsal barışa hizmet etmeli. Aksi halde hukuka güven daha da sarsılacak. Her af, suç işleyenin yanına kâr kalıyor düşüncesini pekiştiriyor. n Af tartışmasıyla yine gündeme geldi. Cezaevleri neden bu kadar dolu? Dolmasının birinci nedeni gereksiz tutuklamalar. İçişleri Bakanımız daha yakında açıkladı: Bu yılın ilk dokuz ayında 15 bin kişi uyuşturucu maddelerden tutuklanmış. Yıl sonuna doğru 20 bini bulur. Sadece bir suçtan 20 bin kişi tutuklanırsa, buna cezaevi yetmez. Acaba bu kadar tutuklama gerekiyor mu? Yeni ceza kanunu sisteminde, tutuklama yerine adli kontrol var. Mesela Rahip evinde değil mi? Bunun gibi adli kontrol tedbirleri, örneğin elektronik kelepçe niye daha yaygın uygulanmıyor? Çünkü biz tutuklama yı peşin ceza gibi ve caydırma amacıyla kullanıyoruz. Sonra cezaevleri doldu deyip, haydi boşaltalım diyoruz. n Türkiye’de tutuklamalar neden hep tartışma konusu oluyor? Kanunlarımız, yüz, iki yüz yıl öncesinin “zaptiye” mantığıyla uygulandığı için... Osmanlı döneminde, okulda, çarşıda, pazarda uygunsuz hareket eden oracıkta falaka cezasıyla cezalandırılırdı. Şimdi de hemen her olayda “Bir tutuklayıp, içeri atalım gününü gösterelim” var. Tutuklama toplumun öfkesini giderecek bir sakinleştirme ilacı değil. Tutuklama sakinleştirici gibi kullanılırsa işte bu cezaevi doluluğu sorunu olur. Bunda sık afların da etkisi vardır... İstense değişir n Yargıçların tutuklama ya da tahliye kararlarını bazen vatandaşlar bazen siyasetçiler beğenmiyor... Kanunlarımız, adil yargıla suçluysa hak ettiği cezayı ver ve etkin infaz et diyor. Ama dört yıl ki bu epey ağır bir cezadır ceza alan kişileri aflarla bir gün bile hapse sokmazsanız, tüm beklenti tutuklama olur. Tutuklama veya tahliye toplumdaki tepkilere veya kamu makamlarının beklentilerine göre verilemez. İktidarı, muhalefeti, sağcısı, solcusu, zengini, fakiri, hepsi, belli bir durum olduğunda hemen tutuklama istiyor. Adalet Bakanlığı ve HSK gereksiz tutuklamalar olmasın diye istese, abartarak söyleyeyim bu tutuklama uygulaması ‘yarın’ değişir. Ama henüz bu ortam ve bu istek yok. n Yargının içinde bulunduğu durum karşısında ne yapmalı? Biz ceza hukukçuları hep şunu söyleriz: Ne kadar az ceza hukuku o kadar iyi. Bir toplumda çok ceza hukuku uygulanıyorsa, her sorunun çözümünde ceza hukuku talep ediliyorsa o toplumda sorunlar çok büyük demektir. Çünkü ceza hukuku yan etkileri olan bir ilaç gibidir. Tıpkı kanser hastasına mecburen yapılan kemoterapi gibi... T.C. GAZİANTEP ŞEHİTKÂMİL İLÇE BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN Mülkiyeti Belediyemize ait tapunun Şehitkamil İlçesi; Aşağıda Mahalle, Ada, Parsel, Yüz ölçümü, İmar Durumu, m² rayiç bedeli, muhammen bedeli ve geçici teminatı belirtilen taşınmazlar 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 35. Maddesi ( a ) fıkrası gereğince Kapalı teklif usulü artırma suretiyle 17/10/2018 Çarşamba günü Saat:14.30 da Belediyemiz Encümen Salonunda yapılacak ihale ile ayrı ayrı Satışı yapılacaktır. Sıra No 1 2 3 Mahalle Beylerbeyi Güvenevler Güvenevler Ada Parsel Alanı m² 690 2 3.055,68 6070 4 1.252,90 6070 5 1.207,05 Niteliği Arsa Arsa Arsa İmar Durumu E=1,35 Konut A3 A3 Rayiç Bedeli m²/TL Muhammen Bedel (TL) G.Teminat (%3)(TL) 1.000,00TL 3.055.680,00TL 91.670,40TL 1.500,00TL 1.879.350,00TL 56.380,50TL 1.500,00TL 1.810.575,00TL 54.317,25TL Ödeme PEŞİN PEŞİN PEŞİN İhaleye iştirak edecek istekliler ihale şartnamesini 100,00TL karşılığında Belediyemiz İhale servisinden temin edebilirler. Belediyemizce yapılacak ihaleye katılacak olan isteklilerin aşağıdaki belgeleri sunmaları gerekmektedir; A. İstekli gerçek kişi ise; a) Türkiye’de Kanuni ikametgâhı olması, b) Noter tasdikli imza beyannamesi c) Vekâleten ihaleye katılma halinde, vekil adına düzenlenmiş, ihaleye katılmaya ilişkin noter onaylı vekaletname ile vekilin noter tasdikli imza beyannamesi, ç) İhaleye iştirak edecek tarafından her sayfası imzalanmış şartname, d) Nüfus Cüzdanı Sureti veya arkalı önlü nüfus cüzdan fotokopisi, e) Satış şartnamesi satın aldığına dair makbuz aslı, f) Teklif edilen bedelin en az %3’ü tutarındaki geçici teminatın ödendiğine dair makbuz veya Limit Dahili Süresiz Banka Teminat Mektubu, g) Şehitkamil Belediyesine herhangi bir borcu olmadığına dair belge, h) Şekli ve içeriği Şartnamede belirlenen teklif mektubu, ı) Ortak girişim olması halinde ortak girişimi oluşturan gerçek kişilerin her biri istenen belgeleri ayrı ayrı (geçici teminat hariç) vereceklerdir B. İstekli tüzel kişi ise; a) Mevzuatı gereği tüzel kişiliğin siciline kayıtlı bulunduğu ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış Ticaret ve/veya Sanayi Odasından tüzel kişiliğin sicile kayıtlı olduğuna dair belge, b) İlgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil gazetesi, bu bilgilerin tamamının Ticaret Sicil gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere Ticaret sicil gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler c) Tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, ç) Vekâleten ihaleye katılma halinde, vekil adına düzenlenmiş, ihaleye katılmaya ilişkin noter onaylı vekaletname ile vekilin noter tasdikli imza beyannamesi, d) Teklif edilen bedelin en az %3’ü tutarındaki geçici teminatın ödendiğine dair makbuz veya süresiz Limit Dahili Banka Teminat Mektubu, e) İhaleye iştirak eden tarafından her sayfası imzalanmış şartname, f) Satış şartnamesi satın aldığına dair makbuz aslı, g) Şehitkâmil Belediyesine herhangi bir borcu olmadığına dair belge h) Şekli ve içeriği Şartnamede belirlenen teklif mektubu, ı) Ortak girişim olması halinde ortak girişimi oluşturan ortakların her biri istenen belgeleri ayrı ayrı(geçici teminat hariç) vereceklerdir İhaleye iştirak edeceklerin, istenilen belgelerle birlikte Şehitkamil Belediyesi İhale Servisine en geç 17/10/2018 Çarşamba günü saat 12.00’a kadar başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Bu ihaleden doğacak, her türlü vergi, resim harç, Tellâliye, ilan bedeli vb. masraflar yükleniciye ait olup, taşınmaza KDV uygulanmayacaktır. İhaleye iştirak edeceklere duyurulur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 867071) haber TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Yeniden: Ankara ancak yerel iktidarlardan fethedilir Tekirdağ’ın merkez ilçesi Süleymanpaşa Belediyesi Başkanı Ekrem Eşkinat’ın ilçeyi bütünüyle saran çok yönlü çalışmalarını gördükten sonra, düşüncem çok daha kesinleşti: Ankara’daki merkezi iktidar, ancak ve ancak yerelde çok başarılı çalışmalarla elde edilebilir. Şüphesiz Ekrem Bey tek başına değil, çok başarılı çalışmalar yapan CHP belediyeleri var. Bu yazıyı yazarken, daha önce bu köşede dile getirdiğim ve benzer düşünceleri işleyen yazıları düşündüm. Dahası, birinde şöyle demiştim: “Meclis’te 5 milletvekili bulundurmak yeter, tüm diğer milletvekilleri hayatlarını belediyelerde, kentlerde siyasi, sosyal çalışmalar yapmakla geçirmeli ve partiler seçimlere buralarda hazırlanmalıdır..” Bu devrimci bir dönüşüm gerektirir, bu nedenle Ankara merkezli düşünen hiçbir parti bunu gerçekleştiremez. CHP iktidarda değil mi? Önce bu soruya yanıt vermeli. Eğer iktidardan kasıt Ankara ise değil, ama yerel iktidarlar ise evet. CHP: 6’sı büyükşehir belediyesi, 13 il ve 162 ilçede, toplam 181 yerelde işbaşında! Burada da soru şu: CHP, parti olarak, iktidarda bulunduğu il, ilçe, belde vb’de mükemmel bir yönetim gerçekleştiriyor mu? Yani 181 yerde, tıpkı Ankara’dan Türkiye’yi yönetiyormuş gibi, bir yönetim anlayışı gösteriyor mu, yerel parti örgütlerini bir kenara bırakıp, merkezi olarak ve ciddi olarak belediyeleriyle istişare ediyor, ortak bir yol haritası izliyor, yön ve yol gösteriyor mu? Ülkeyi yönetiyormuş gibi.. Bilmiyorum, ama bazı belediye başkanları dürüstçe, CHP merkezinin belediyelerde elini taşın altına koymadığını söylüyor. Tıpkı ülkeyi yönetiyormuş gibi Muhalefetin, en büyüğü olarak da CHP’nin, yerel yönetimlerde, tıpkı merkezi hükümetmiş gibi bir “iş planı” var mı, belediye başkanlarıyla düzenli toplantılar yapıyor mu, yapılan güzel şeyleri alkışlıyor, eleştiriyor ve yol gösterici oluyor mu? Şimdi tam bu noktada çok sayıda CHP’li belediye başkanı şöyle düşünüyor olabilir: “Aman aman, bize bulaşmasınlar yeter!” Şüphesiz böyle düşünen vardır. Burada da soru şu: Acaba neden böyle düşünüyorlar? CHP yönetiminin bu konuda yetersizliğinden mi, yoksa ben seçildim, istediğim gibi yönetirim anlayışından mı? Mesela 181 belediye yönetimi 5 yıla yakın iktidarda, acaba yönettiği il, ilçe ve beldelerde halkın hizmet memnuniyeti ne kadar? Bu nesnel olarak hiç ölçüldü mü? Temel kıstas budur... Yerelde halkın, çok güzel yönetiyorlar, çok başarılılar, valla ülkeyi yönetmeyi hak ediyorlar, demesi gerekiyor.. Dahası bunun CHP oylarına da yansıması gerekiyor. Şüphesiz, yaşadığımız siyasal koşullarda henüz en zor konulardan biri, CHP’nin oylarını önemli ölçülerde artırmasıdır. Sosyal dönüşümler kolay olmuyor. Belediye yönetimlerinde sorunlar varsa, belediyelerin yeni bir yönetim anlayışıyla ilerlemesine katkıda bulunuldu mu? Martta yerel seçimler yapılacak. Şimdi yerel iktidarlarda olan CHP yönetimlerinin işleri daha zor. Çünkü pek çok yerde AKP, MHP desteğiyle seçimlere girecek (veya tersi). Dolayısıyla, CHP’nin belediye seçimlerinden kayıpla çıkması mümkün. Seçmen ‘yerelde’ oyunu kullanmalı Şüphesiz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hayal kırıklığı yaşamış pek çok seçmen, yerele katılmayacağız, CHP’ye oy vermeyeceğiz diyor. Parti yönetiminde bir anlayış hâlâ var: Başka nereye vereceksiniz, AKP’ye mi, tıpış tıpış bize vereceksiniz.. Buna rağmen, yerelde herkes oyunu kullanmalıdır. Yerel çok önemlidir. En yakın hemen hesap sorabileceğimiz, talepte bulunabileceğimiz, eleştirebileceğimiz yanı başımızdaki iktidarlardır. Her ne kadar bugüne kadar bu gündeme gelmemişse de.. CHP yerelde iktidar olmayı ne kadar başarıyor? Bunu bu seçim sonuçlarında göreceğiz. Bu seçim sonuçları, önemli başka siyasi sonuçlar da üretecek. Bu nedenle “yerelde kalın, oyunuzu kullanın” derim seçmene! Yerel iktidarın önemini pek çok yerde görebilirsiniz, Süleymanpaşa dahil. Düzeltme: Dünkü “Dünyanın en berbat hali” başlıklı yazımda iki yanlışı düzeltiyorum. Yazının içinde geçen “Dünya 1.7 milyar dolar harcıyor” ifadesi “1.7 trilyon dolar” olacaktır. Aynı şekilde “Türkiye’nin 9 milyar dolar” olarak yazılan savunma harcamaları “18.2 milyar dolar” olacaktır. Düzeltir, özür dilerim. Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nden almış olduğum diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. ÖZGÜR GÜNTAŞ ANTALYA’DA SATILIK TARLA KUMLUCA SAHİLE 1015 DAKİKA MESAFEDE TATİL KÖYÜ VE HOBİ BAHÇESİ YAPMAYA MÜSAİT 0 546 763 08 06 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle