18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 29 Ocak 2018 14 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Türkan Anne ve lepraOlaylar ve GOrUSler EDİTÖR:NAZANÖZCAN [email protected] Bir kurultaydan çok, çok fazlası! Hafta sonu toplanacak olan 36. Olağan CHP Kurultayı, 36 kat olağanüstüdür; hem parti, hem de ülke için gerçek anlamda yaşamsaldır. AKP, 15 yıl üç aylık iktidarının sonunda ülkeyi, içi de, sonu da karanlık bir tünele sokmuş bulunuyor. Yapılacak ilk genel seçimlerde bu gidişin önü kesilmelidir. Kurultayın görev ve sorumluluğu tam da budur. 2023 senedi Kurultay seçimlerinin kazanılması durumunda Cumhuriyet’in 100. yılına kadar nelerin yapılacağının güvencesini, açık, somut ve kararlı bir biçimde topluma vermelidir. Bunun ilk adımı 2023 senedi özelliği taşıyacak bir kurultay bildirisinin yayımlanması olacaktır. Bildiri, öncelikle, AKP iktidarının yaptıklarını gözler önüne sermelidir. İktidarın uygulamaları, hukuk, özgürlük ve barış ölçülerine göre irdelenmeli; eğitimin nasıl ilkelleştiği, bilimin nasıl gerilediği, parlamenter demokrasinin nasıl sonlandırıldığı, barış istemenin neden suç sayıldığı, sermayenin neden yandaş kılındığı, basınyayının çok büyük bir kısmının nasıl iktidarın esiri yapıldığı, doğal çevrenin nasıl yağmalandığı, OHAL ile emekçilerin nasıl baskı altına alındığı çok açık olarak sergilenmelidir. Demokratik Cumhuriyet yeniden Bildiri, ülke insanının can ve mal güvenliğini sağlamak için yargının mutlaka bağımsız ve tarafsız kılınacağına ve kurumlaştırılacağına tam bir kararlılıkla ayrı bir vurgu yapmalıdır. Parlamenter demokrasi, egemenliğin kaynağının halk olduğunun kanıtıdır. Bu nedenle, yasama, yargı ve yürütme erklerinin denetim ve denge süreçlerinin oluşturulması ve güçlendirilmesi temel ilkedir. Yasama organı, millet adına bütçe hakkını kullanır, yasa yapar, yürütmeyi denetler. Yasamanın güçlenmesi için, siyasi parti yapılarının, mutlaka, demokratik katılımcı bir biçimde düzenlenmesi sağlanacak; seçim sistemi, seçim güvenliğini ve seçmenin her bir oyunun değerlendirilmesini gerçekleştirecek biçimde düzenlenecektir. Kamu yönetiminin açık, etkin ve dürüst çalışması; düzenleme ve denetleme kurumlarının bağımsızlığının sağlanması; devletin mal ve hizmet alımlarının açık ve rekabetçi olması; bürokrasideki atama ve yükselmelerde beceri ve yeterliğin ilke edinilmesi gerçekleştirilmelidir. Basın yayının sermaye ve siyasetle ilişkilerinin basın özgürlüğünü güvence altına alacak biçimde kurallara bağlanarak yapılandırılması, demokrasinin vazgeçilmez öğelerinden biridir. Üniversite özerkliği ve bilimsel araştırma özgürlüğünün, siyasetin vesayetinden kurtarılarak güvence alına alınması, başta YÖK olmak üzere, bilim üst kurullarının iktidarın baskı aracı olmaktan çıkarılması; son dönemde üniversiteden uzaklaştırılan bilim insanlarının tamamının görevlerine dönmelerinin sağlanması, bir zorunluluktur. Başta eğitim, çalışma, barınma, yaşanabilir gelir, sağlık, sağlıklı çevre; eşit işe eşit ücret; bilgi edinme ve özgür yaşama olmak üzere ekonomik ve sosyal hakların güvence altına alınması; sendikal hakların kapsamının genişletilmesi gereklidir. Kadın ve çocuk sömürüsünün her türlüsünün ekonomik, sosyal ve yasal önlemler alınarak sonlandırılması ve bireysel silahlanmanın sınırlandırılması kaçınılmazdır. Bütün bunların bir bütünlük içinde gerçekleştirilmesinin önkoşulu olarak, yurtta barış, dünyada barış ilkesinin ivedilikle yaşama geçirilmesi gereklidir. Kurultay delegeleri ülkenin dört bir yanının soluğu olarak toplanıyor. Çoktan içselleştirmiş oldukları bu ilkeleri, toplumun aynı özlemi taşıyan tüm kesimlerini kucaklayacak bir yapılanma ile birlikte kamuoyuna sunmak ve dahası bunları gerçekleştirerek bir üst yönetimi seçmek de delegelerin kaçınılmaz görevidir. AYŞE YÜKSEL Prof. Dr., Cüzzamla Savaş Derneği Başkanı Dünyanın birçok ülkesinde de, bizim ülkemizde de hiç kimse lepra hastası olmak istemez. Geçmişte var olan damgalanma, günümüzde azalsa da zaman zaman varlığını koruyor. Lepralı hastalar yok sayılıyor, hastalar da kendilerini yok saymaya, saklamaya çalışıyor. Türkiye’de duyarlı ve akılcı yaklaşımları ile lepra hastalarına bakış olumlu hale dönüştü. Çünkü Türkan Saylan Hoca, hastaların sadece tıbbi tedavileri ile ilgilenmiyor, onlara iş buluyor, çocuklarını okutuyor, ev, bark, düğün dernek kuruyordu. Yıllar içinde, hastaların yüzü güldü, sosyal yaşamda kabul gördü, eşi ve çocukları ile güzel bir yaşam sürmeye başladı. Yeni vakalar görülmez oldu, Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’yi “Leprayı Azaltan Ülke” ilan etti. Yıllar içinde hastalar yaşlandı, çocukları büyüdü, Türkan Hoca’nın desteği ile okudu meslek sahibi oldu, ailesine sahip çıktı, geçmişteki acılar azaldı. Lepra hastalığı ülkemiz için önemli bir sağlık sorunu olmaktan çıktı. Ama az sayıda yaşlı, sakatlığı fazla olan hastalar için, yaşam boyu, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon sürmek zorunda idi. Türkan Saylan’ın, bugün, yaşayan, yaşı kaç olursa olsun lepralı hastaları, “Türkan Anne” diye hitap ettikleri Türkan Hoca için gözyaşı döküyor, ruhuna gitsin diye Kuranıkerim okuyor. Yeniden çıkıyor Türkan Hocamızın aramızdan fiziksel olarak ayrılmasından sonra lepra konusunda artık yeni vaka görmeyiz diye düşünürken Türkiye’nin doğu illerinden yeniden tanılar çıkmaya başladı. Türkan Hoca varken saklanan vakalar yeniden mi hortlamıştı? Biz buna tıpta son çırpınışlar diyebiliyorduk, hastaların tıbbi tedavi ve takipleri yanında içinde yaşadıkları aile bireylerinin her birinin lepra açısından beş yıl muayeneleri yapılmalıydı. Ne yazık ki ne Sağlık Bakanlığı ne de dernek olarak bunu gerçekleştiremedik. Yazılan çizilenler sonucunda, ancak, tıbbi tedavisini tamamlamış, Dünya Sağlık Örgütü’nün “Lepradan Etkilenmiş Kişi” dediklerine ulaşılmış, sayısal bilgiler edinilmiş oldu. 20112017 yılları arasında 25 yeni vaka tespit edildi. Bunlardan ikisi ülkemize göç etmek durumunda kalan Suriye ve Nijeryalı kişiler idi. Bu nedenle son yıllarda ülkemize göç etmek durumunda kalanların da lepra hastalığı açısından da izlenmesi gereği var. Lepra hastalığı önemsiz hale geldi diye düşünmeden, öncelikle yeni vakalar olmak üzere, tüm illerdeki lepradan etkilenmiş kişiler ve aileleri hem tıbbi hem de sosyal açıdan eskiden olduğu gibi, tıp fakültesi, Lepra Hastanesi 28 Ocak dünyada lepra günü olarak anıldı. Anmalar, lepra hastalığı konusunda yapılan çalışmaları unutturmamak, hastalığı yok saymamak açısından önemli. Cüzzamla Savaş Derneği olarak Türkan Hocamızın çalışmalarına devam ediyoruz. Türkan Saylan yıllarca Anadolu’da cüzzamlı hastaları tedavi etti. oğlu oldu. Kortizon ile tedavi olacağı için emzirmesine son verildi, bebeğe mama, biberon aldık. Uzak bir köyde yaşadıkları ve de eşi gurbette inşaatlarda çalıştığı için kontrole gelemiyordu, akşamları uzun uzun telefon konuşmaları yaparak ona moral veriyor, eşine hastalığını mutlaka söylemesi konusunda ikna etmeye çalışıyordum. Gebe kalmamak için ağızdan hap alıyordu, ama biz ona kortizonun doğum kontrol hapının etkisini ortadan kaldırdığını söylemeyi unutmuşuz, birkaç ay sonra yeniden gebe kaldı, işler daha çok sarpa sardı. Onunla konuşmalarımızı, eşinden saklı gizli tedavi ettirmeye çalışmamızı ayrıntılı anlatsam saatler sürer. Yeni gebelik, tedaviye ara verme, ilaç dozlarını iyi ayarlayamama, kontrole gelememe, stres derken el sırtında duyu kaybı oluştu. Çalışmaya devam ve Cüzzamla Savaş Derneği işbirliği ile takip edilmeli. Lepralı kadınlar Türkan Hocamızın vefatı sonrasında, ülkenin dört bir yanından, baba evi gibi gördükleri Bakırköy Lepra Hastanesi’nin, İstanbul Tıp Fakültesi ve Cüzzamla Savaş Derneği ile var olan ortak çalışma protokolü, Sağlık Bakanlığı tarafından tek taraflı olarak iptal edildi, özel dal hastanesi kapatılarak Dr. Sadi Konuk Hastanesi’nin bir servisi haline getirildi. Hastalığı çok iyi bilmeyen sağlık profesyonelleri ile hastalarımızın çok da mutlu olmadığı bir statüye dönüştü. Derneğimiz hukuksal süreç başlattı, yürütmenin durdurulması gerçekleşti. Ama karşı tarafın itirazları, yanlı tutumlar derken Cüzzamla Savaş Derneği’nin yetkisi ortadan kaldırıldı. O zor günlerde hastaneyi öncesinden bilen, Türkan Hoca’nın yaptıklarına saygı duyan bir başhekim atandı. Yeniden hastane ve hastalar olumlu ivme kazandı. Hastane ve dernek işbirliği sürmeye devam etti. Diğer taraftan İstanbul’un en gözde yeri sayılan arazi bir müteahhite verildi, hastane yıkılıp yerine yüksek güvenlikli hastane yapılacak söylentileri dolaşıyor. Doğal olarak hastanenin yöneticileri yeniden değişti, konuyu hiç bilmeyen kişiler göreve geldi, yeniden ne olacak endişesi duyulmaya başlandı. Lepra hastalığının sıkıntılarından kadınlar daha çok mağdur olu yor. Birisinin öyküsü ne demek istediğimi anlatacaktır: Babası lepra hastası idi, altı kardeşten sadece kendisine geçmişti lepra, henüz sekiz yaşında idi. Zaman zaman hastanede yatan babası, kızının tanısını kendi koyup hastaneye getirmişti. Bir hafta sonra babası köyüne döndü, çocuğumuz bizlere emanet kaldı. Bir yıl boyunca hepimiz ona destek olduk, sakin sessiz geçirdi günlerini, iyileşip taburcu oldu. Bir daha da kontrole gelmedi, ama biz onu evinde ziyaret edip hastalığını takip ettik. 2001’de Van’a yerleştiğim ilk günlerdi sanırım, beni hastanenin bahçesinde görmüş, tanımış ve sorup soruşturup odama gelmişti. Çocuğumuz, büyümüş genç bir kadın olmuştu. Zaman zaman bir araya geliyor sohbet ediyorduk. Bir gün, köyüne inşaat işi için gelen Vanlı bir delikanlıya âşık olduğunu söyledi. Geçirmiş olduğu hastalıktan söz etmek istemiyordu. Ben de gizli saklı bir şey olmaz, mutlaka söyle diyordum. Ama o ya beni terk ederse korkusuyla söylemek istemiyordu. Lepralı hamile Evlendi, hamile kaldı. Hamilelik, bağışıklık sistemini etkilediği için bizim tıpta reaksiyon dediğimiz deri döküntüleri oldu. Gebe olduğu için tedavi doğum ertesine bırakıldı. Doktoruna yalvarırdı, ne olur eşime söylemeyin diye. Hastalığını gizlemek ona çok stres yüklüyordu, stresi artıkça da döküntüleri geçmiyordu. Doğum gerçekleşti, bir Şimdi merkeze ulaşımı zor bir köyde biri üç, biri dört yaşında iki çocukla tek başına yaşamaya çalışıyor. Eşi gurbette inşaatlarda çalışıyor, zaman zaman yanına geliyor. Hastalığı hâlâ bilmiyor. İstanbul Lepra Hastanesi’ne gelmesi, tedavi olması gerekiyor ama o eşim öğrenirse diye gelemiyor. Gözü mün önünde sağlıklı bir genç kadın sakatlığa doğru gidiyor. Geçen akşam telefonumu çaldırdı, hemen geri aradım, elimin üzeri su toplamış ne yapayım dedi. Yakmışsın dedim yok dedi, hissetmediği için yaktığını anlamıyordu. Soba yakıyor, yemek pişiriyor, duymayan ellerini yakıyor ama canı yanmıyordu. Ben çaresiz kaldım, gözümün önünde el ve ayakları sakat bir kadın olsun istemiyorum. O da keşke evlenmese idim, evimde kendimi daha iyi korurdum diyor. Ne zor bir durum, artık o evli bir kadın olduğundan abileri de onunla ilgilenmiyor. Üzgünüm, hem de çok. O zaman hâlâ lepra konusunda çalışma yapmaya gerek var. Dijitale geçiyoruz Sizleri yeterince üzdüm, biraz da güzel şeylerden söz edelim. Türkan Hocamız, 1976’da kurduğu bugün 42 yaşındaki derneğimizde o kadar çok evrak ve anı biriktirmiş ki! İnsan inanamıyor. Zaman zaman Türkan Hoca ya da lepra hakkında ödev hazırlayan üniversite öğrencileri derneğimize geliyor. Bu sırada tekrar elimize aldığımız dokümanlar bizi hayrete düşürüyor, nasıl böyle bir birikim olmuş diye. Biz de 40 yıldır var olan bu malzemenin bir 40 yıl daha yaşamayacağını düşünerek hepsinin dijital ortama geçirilmesine karar verdik. Derneğimizin yerini de anı evine dönüştürmeye karar verdik. Çalışmalara başladık. Herkesin ziyaret edebileceği, bilgi alabileceği bir yer olsun istiyoruz. 29 OCAK 2018 SAYI: 33717 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Yenimahalle Belediyesi Uğur Mumcu’yu unutmadı Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:43 06:27 06:48 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:11 13:23 15:59 07:53 13:08 15:46 08:13 13:30 16:12 Akşam 18:23 18:10 18:36 Yatsı 19:46 19:31 19:55 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] ‘Uğurlu Yıllar’ Yenimahalle Belediyesi, 25 yıl önce evinin önünde yapılan saldırıda katledilen yazarımız Uğur Mumcu’nun çok bilinmeyen fotoğraflarını Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde sergiledi. Fotoğraf Sanatçısı Gürsel Gökçe’nin “Uğurlu Yıllar” fotoğraf sergisi, duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Yenimahalle Belediyesi, 25 yıl önce kaybettiğimiz yazarımız Uğur Mumcu’nun çok bilinmeyen fotoğraflarını “Uğurlu Yıllar” isimli sergiyle Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde sergiledi. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar sergiyi, eşi Azize Yaşar, Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu ve oğlu Özgür Mumcu, CHP Ankara milletvekili Necati Yılmaz, CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin ve Gürsel Gökçe ile birlikte açtı. Başkan Yaşar ile sergiyi gezen Güldal Mumcu, fotoğrafları incelerken duygulu anlar yaşadı. İki bölüm halindeki sergide, Mumcu’nun az bilinen çocukluk ve gençlik dönemi fotoğrafları ile ölümünün ardından 2017 tarihine kadar olan anma etkinliklerinde çekilen fotoğraflar sergilendi.l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle