23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 29 Ocak 2018 10 eğitim EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Hipokrat Yemini yerli ve milli olsun Vay be!... Bunca yıldır Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) meslek örgütlerinden biri olarak bilir tanırdım. Öteki meslek örgütlerinden ne bir adım önde ne bir adım geride. Meslek örgütü işte. Meğer ülkenin en önemli, en etkili örgütü imiş. Bunu da nereden çıkardın, demeyin… Baksanıza Afrin harekâtı üstüne görüş açıklamayan meslek örgütü, sivil toplum örgütü, dernek, cemiyet, parti, hareket kalmadı desem yeridir. TTB de bir açıklama yaptı. Üstelik öyle ahım şahım, yeri göğü birbirine katacak bir açıklama değil. Öyle siyasete yön verme iddiası filan taşımıyor, meslek ilkeleri temelinde bir açıklama. Çok kısa zaten. Okuduysanız bile bir kere daha okuyup bana hak verin: “Biz hekimler uyarıyoruz: Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur. Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır. Savaşa hayır, barış hemen şimdi!” Bu kadar…. Ama bu açıklamaya karşı kopan fırtına dağlar kadar. “Karşı” derken, öyle derme çatma göstermelik örgütlerden gelenleri kastetmiyorum. Tek başına iktidar olmayı “Astığım astık kestiğim kestik” diye anlayan, OHAL zırhının ardına saklanıp kendisinden farklı düşünen herkesi düşman, hain, terörist ilan edip içeri tıktıran, tıktıramadıklarını tıktırmaya kararlı görünen AKP iktidarından söz ediyorum. TTB bildirisinin hemen ardından, Reis’e sadakatından başka bir özelliğine tanık olmadığımız Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ konuştu: “… Türkiye’de bu kadar milletini, bayrağını, vatanını ve devletini seven tabip varken TTB yönetiminin hâlâ terör sevicilerin elinde olması, tabipler için utanç verici, Türkiye içinse kabul edilemez bir durumdur...” Biri kalkıp “Bekir Efendi, o yönetim oraya seçimle, hekimlerin oylarıyla geldi. Hani siz, biz iktidara milletin oylarıyla geldik diyorsunuz ya. İşte onlar da hekimlerin oylarıyla geldiler. Buna itirazınız mı var yoksa” diye sorsa cevap ne olur dersiniz? Bekir Bozdağ da sinyali bir gün önce Reis’inden almıştı. Partisinin il başkanlarına seslenen AKP Reis’i öfkesini dizginlemeye gerek duymadan konuştu: “Afrin harekâtımızdan rahatsız olan, sözde Türk Tabipleri Birliği gibi bir kesim savaşa hayır diye kampanya yürütmek istiyor. Bu terörist sevicilerin bugüne kadar barışa evet dediklerini duymadık…” Ne demeli? Mesela “Sen kulaklarını tıkadıysan, yalnız hoşuna gidecekleri duymaya kararlıysan tabii duymamışsındır. TTB’nin barışı savunan açıklamalarını bir araya getirsen on, on beş ciltlik kalın kitaplar olur” demeli… Ne demeli? Mesela, “Yav Reis her zamankinin tersini yap. Çok düşün, az konuş. Bak ‘Sözde Türk Tabipleri Birliği’ buyurmuşsun. Önüne gelen şu ‘sözde” sözcüğüne kahkahayı basıyor. Farkında mısın” demeli… Kimi AKP musluğundan beslenen, kimi büyük Türk milliyetçisi Doğu Perinçek’in ideolojik çizgisinde yürümekten başı dönüp sersemlemiş meslek örgütlerinden, örgütümsülerden gelen tehditleri, gazetecimsi malum zatların döktürdüğü incileri de sayıp ağzınızın tadını kaçırmayayım… Hatta ağzınızı tatlandırayım. Günün incisi Twitter’dan geldi. Reis ve AKP bağımlısı bir yaratık öneriyor: “… Hipokrat yemini derhal değiştirilmeli ve hekimlere yerli ve milli bir yemin mecburiyeti konulmalıdır…” 600 gence eğitim Boğaziçi Üniversitesi Mezunu İş İnsanları Derneği’nin İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle yürüttüğü Sosyal Girişimcilik Programı (SoGİP) ilk mezunlarını verdi. Program kapsamında 15 üniversiteden 600 öğrenciye Sosyal Girişimcilik bir kariyer seçeneği olarak tanıtıldı ve 150 öğrenciye kapsamlı sosyal girişimcilik eğitimleri verildi. Kapanış etkinliğinde konuşan Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Sedef Gürsel, “SoGiP’e sponsor olan şirketlerimizin, onlar için üretilen projeleri genç SoGiPlilerle birlikte büyütüp geliştirecekleri, şirketleştirecekleri yolculuklarının başlangıcını kutluyoruz’’ dedi. Her zil ayrı tedirginlikMültecilerin ve mevsimlik tarımda çalışan çocukların hayatlarI görünür kılINdı FİGEN ATALAY Türkiye’de ülkesini savaş yüzünden terk etmek zorunda kalmış 3 milyondan fazla mülteci yaşıyor ve her birinin bir hikâyesi var. Yine Türkiye’de 500 binden fazla çocuk, çocukluğunu yaşama hakkından mahrum olarak mevsimlik tarım işçiliği yapıyor. Türkiye’de 1517 yaşlarındaki her üç erkek çocuğundan biri okul yerine işe gidiyor. Aynı yaştaki kız çocuklarının görünen çalışma oranı ise yalnızca yüzde 13. Oysa onlar, hem ev işlerinin hem de kardeşlerinin sorumluluğunu üstlenerek, görünmeyen çocuk işçiliğinin parçası oluyor. Hayata Destek Derneği, ‘gayri resmi’’ bir çalışma yaparak, bu iki önemli konuda veriler ve verilere yansımayanları bir araya getirdi. Servet Dilber, Natalia Sancha ve Kerem Yücel’in, saha çalışmaları sırasında çektikleri fotoğraflar, 30 çizerin çizgileriyle yorumlandı. Böylece, Türkiye’de yaşayan mültecilerin ve ve mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan çocukların hayatları görünür kılındı. ÇALIŞIYORUM AMA YETMİYOR Kızım daha 5 yaşında. İnsanlar başka şehirlerde daha rahat geçinebileceğimizi söylüyor. Yakında Ankara’ya gideceğiz. Orada iş imkanları daha iyiymiş. BU DERNEK NELER YAPAR? Bağımsız bir insani yardım kuruluşu olan Hayata Destek Derneği’nin dört çalışma alanı bulunuyor. Bunlar şöyle: MÜLTECİ DESTEK: Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin temel hak ve ihtiyaçlarına erişimini sağlama amacıyla geniş bir yelpazede faaliyet yürütülüyor. ÇOCUK KORUMA: Çocuk işçiliği sorunuyla mücadele için risk altındaki çocuklara yönelik çalışmalar yürütülüyor. Özellikle mevsimlik tarım alanında çalışan ya da çalışma potansiyeli olan çocuklara odaklanılıyor. ACİL YARDIM: Olası bir afet durumunda, afetlerden etkilenen topluluklara ayni ve nakdi yardım sunularak, acil yardım operasyonları yürütülüyor. SİVİL TOPLUMU GÜÇLENDİRME VE KOORDİNASYON: Yapılan çalışmalarda sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyon ağları oluşturulmasına, uzmanlık ve kaynak paylaşımına, savunuculuk kapasitelerinin geliştirilmesine öncelik veriliyor. Burası benim uyuduğum oda Bunlar da Suriye’deki arkadaşlarım. Onları buraya ben çizdim. Böylece evimizin olduğu mahalledeki gibi beraber sohbet edip oyunlar oynayabiliyoruz. TARLADA ÇALIŞMAK ZORLAYICI Fiziksel hareketleri uzun saatler boyunca tekrarlamak demek. Bu tempo, çocuklarda hem yorgunluğa neden olur, hem de gelişimlerini yavaşlatarak kemik ve eklem yapılarında bozulmaya yol açabilir. ANNEMİZ HER GÜN SAÇIMIZI TARAR Bize sevdiğimiz kıyafetleri giydirir. Bahçeye çıkıp ektiklerimizin nasıl büyüdüğüne bakarız. Sonra birlikte sofrayı kurarız. Domates ve biber çok iyi tuttu bu sene. destek noktaları nerede? Adana, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, Kayseri, Mardin, Mersin ve Şanlıurfa’da bulunan Hayata Destek Noktaları’nda şu hizmetler veriliyor: n Temel hak ve hizmetlerle ilgili bilgilendirme ve farkındalık oturumları düzenleme. n Hizmetlere erişim ihtiyacı olan bireylere gerektiğinde yönlendirme, eşlik etme, tercüme ve ulaşım desteği sağlama n Çocuk, yaşlı, engelli, ağır sağlık problemi gibi hassas durumu olan bireylerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlama SAVAŞ KÖYE GELMİŞTİ Savaşın köye yaklaştığını cami anonslarından öğrendik. 8 çocuk Şam’dan Kobane’ye geldik. Bu sefer savaşı telefonla haber verdiler. Şimdi her anons, her zil ayrı tedirginlik, ama hepsi geçecek. YİNE TERK ETTİK EVİMİZİ Babam bir kere daha savaştan kaçırıp getirmişti beni Türkiye’ye. Buradaki koşullarla başa çıkamayıp geri dönmüştük. Sonra çatışmalar çok şiddetlendi, yine terk etmek zorunda kaldık evimizi. ÇOCUK İŞÇİLİĞİ ENGEL OLUYOR Çocuk işçiliği, çocukları, taşıyamayacakları sorumluluklar üstlenmeye zorluyor. Ve onların çocukluklarını yaşama ve sağlıklı gelişme haklarına engel oluyor. YAŞAM HAKLARI DA GİDİYOR Çalışmak, çocukların sadece çocuk olma haklarını değil, yaşam haklarını da ellerinden alıyor. 20132016 arasında 98 çocuk, tarım işkolunda çalışırken hayatını kaybetti. Teknoloji eğitimi yeterli değil 10 kişiden 7’si eğitim sisteminde teknolojiye yeteri kadar yer verilmediğini düşünüyor Annebabalar, çocukların teknolojiyle eğitim yaşamının ilk yıllarında tanışmaları gerektiğini düşünüyor ancak, bu konuda okullarda yeterli eğitim verilmediğini belirtiyorlar. Güvenli bulunmuyor NG Araştırma şirketi, www.benderimki.com online kamuoyu araştırma platformu üzerinde 750 kişinin katı lımı ile bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmanın en göze çarpan sonu cu, eğitimde teknolojiye yeteri kadar yer verilmediği fikrinin ön plana çıkması oldu. Araştırma sonuçlarına göre, insanlar internet ortamına fazla güvenmiyor. Her 10 kişiden 7’si kişisel bilgilerini internette paylaşmayı, 6’sı ise internet alışverişi sırasında kredi kartı bilgilerini paylaşmayı güvenilir bulmuyor. Her 10 kişiden 6’sı, fotoğraflarını dahi paylaşmak için interneti güvenli görmüyor. Bu nedenle insanlar fotoğraflarını herkese açık halde değil, sadece seçtikleri kişilerle paylaşmayı tercih ediyor. Araştırmaya katılan her 2 kişiden 1’i Türkiye’nin dünya genelinde teknolojinin gelişmesinde ve ilerlemesinde az katkısı olduğunu düşünüyor. Okullarda verilen teknoloji eğitimi, çoğunluk tarafından yeterli görülmüyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle