24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 22 Ocak 2018 TASARIM: EMİNE BİLGET haber 7 TSK’nin Afrin operasyonuna AB’nin iki ağır topu Almanya ve Fransa’dan tepki geldi. Fransa’nın çağrısı üzerine BM ‘insani kriz’ başlığıyla toplanacak Dışiç siyaset ilişkisi ve Afrin BM acil toplanıyorAVRUPA, HAREKÂTI KAYGIYLA İZLİYOR. FRANSA BMGK’YE ÇAĞRI YAPTI Türk Silahlı Kuvvetleri öncülüğünde “Zeytin Dalı” adı verilen Afrin ope rasyonuna dönük en ciddi ulus lararası tepki Fransa’dan gel di. Birleşmiş Milletler (BM) Gü venlik Konseyi’nin 5 daimi üye sinden biri olan Fransa’nın dı şişleri bakanı JeanYves Le Dri an Suriye’nin Afrin, Doğu Gu ta ve İdlib’deki “insani krizi” ge rekçe göstererek BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağır dıklarını açıkladı. BM Güven lik Kurulu’nun bugün toplana cağı duyuruldu. Dışişleri Baka nı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir tele fon görüşmesi yaptıklarını söyle yen Fransız bakan, “Şam hükümeti ve müttefiklerinin askeri faaliyetleri sonucunda Suriye’nin ÖSO 25 bin kişiyle operasyonda pek çok noktasında insani durumun kötüleştiğini, bu kötü koşullarda Türkiye’nin de sınırlar içerisinde hareket etmesini istediklerini” söyledi. Reuters’a konuşan Özgür Suriye Ordusu yetkililerinden Yaser Abdülrahim, örgütün 25 bin kişilik silah lı güçle operasyona dahil olduğunu açıkladı. Abdülrahim, Afrin’de asıl hedefin Tel Rıfat’ı ve Şubat 2016’da YPG’nin eline geçen Arap köy ve kasabalarını geri almak olduğunu da sözlerine ekledi. ‘Sona erdirin’ France 3 televizyon kanalına konuşan Fransa Savunma Bakanı Florence Parly ise “Bu kavga bitmeli...” sözleriyle Türkiye’ye operasyonu sona erdirme çağrısında bulundu. Parly, Ankara’nın terör örgütü saydığı PYD/YPG’nin “Suriye’de IŞİD benzeri cihatçı terörizme karşı mücadelede kilit bir müttefik” olduğunu savundu ve önceliğimiz “terörizme karşı mücadeledir” mesajı verdi. Berlin: Kaygılıyız AB’nin lokomotif ülkesi Almanya’dan dün Afrin operasyonuna ilişkin “endişeliyiz” çıkışı yükseldi. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, “Türkiye ile Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler arasındaki askeri çatışmanın, içinde öngörülmemiş riskler barındırdığı ve büyük endişelere yol açtığı” ifadesini kullandı. Sputnik’in haberine göre Gabriel, “Suriye’nin ihtiyaç duyduğu son şeyin bir başka çatışma olduğunu” vurguladı. Lavrov ABD’ye yüklendi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kommersant gazetesine verdiği röportajda, “Siyaset uzmanları niçin endişe ettiğimizi soruyor ve şöyle diyor: Bırakın ABD, İran ya da Türkiye’yi çılgına döndüren tek taraflı eylemleri yaptığı Suriye gibi ülkelerde anlaşma yetersizliğini, dış ilişkilerdeki yıkıcı rolünü ispatlayadursun” diye konuştu. ABD çıkış yolu arıyor ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauer yaptığı açıklamada, “NATO mütte ÇAVUŞOĞLU’NDAN TEPKİ: Fransa desteklemeli Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün Irak’ta temaslarda bulunurken Afrin operasyonuna ilişkin açıklamalarda da bulundu. Reuters’ın haberine göre, Paris’ten yükselen Afrin operasyonuna tepki, BM’yi bu çerçevede acil toplantıya çağırma adımına atıfla Çavuşoğlu, Fransa’dan kendilerine destek vermesini beklediklerini belirtti. Çavuşoğlu, Afrin operasyonuna karşı çıkanların teröristlerle aynı safta yer alacağını, onlara da bu çerçevede davranılacağını kaydetti. Sputnik’in haberine göre, Çavuşoğlu, “Zeytin Dalı operasyonunu BMGK’ye götüren ülkelerin müttefik olarak değil, teröre destek veren ülkeler olarak değerlendirileceğini” söyledi. Çavuşoğlu, “Bu bölgeyi te röristlerden temizleyeceğiz. Reyhanlı’ya yaptıkları saldırı bunların son çırpınışları. Yanı başımızda böyle bir tehdit varken kimse bizden durmamızı beklemesin” ifadesini kullandı. Çavuşoğlu, Bağdat ziyareti çerçevesinde dün ilk olarak Iraklı mevkidaşı İbrahim Caferi ile bir araya geldi. Ardından da Irak Başbakanı Haydar İbadi ile görüştü. Çavuşoğlu, temaslarına ilişkin “Irak’ın toprak bütünlüğüne olan desteğimizi yineleyerek ikili ilişkilerimizi, ticaretimizi daha da geliştirme konusunda ortak kararlılığımızı vurguladık” diye konuştu. kat sınırlama yapması, askeri operasyonunu kısıtlaması ve sivillerin ölümüne karşı dikkatli olması çağrısını yapıyoruz” diye konuştu. ABD Savunma Bakanı Jim Mattis de yaptığı açıklamada, “Türkiye samimi davrandı. Savaş uçakları havalanmadan önce bizimle istişare ederek bizi uyardılar. Önümüzdeki döneme ilişkin birlikte çalışıyoruz. Bir çıkış yolu bulacağız” ifadelerini kullandı. Esad: Terörizme destek Önceki gün Afrin operasyonunu kınayan Suriye’de bu kez Devlet Başkanı Beşşar Esad bir açıklama yaparak “harekâtın Ankara’nın radikal gruplara desteğinin bir parçası olduğunu” ileri sürdü. pılması planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ni olumsuz yönde etkileyebileceği çıkışı yapan Tahran, dün yaptığı açıklamada operasyonun bir an önce sona ermesi isteğini dile getirdi. İran açıklamasında “Afrin’de sürecek bir krizin Suriye’nin kuzeyinde terörizmi tırmandırabileceği endişesi paylaşıldı. Mısır da tepkili Mena ajansının Mısır Dışişleri Bakanlığı açıklamasına dayandırdığı haberine göre, Kahire yönetimi Türkiye’nin Afrin operasyonunu kınadı. Operasyonun “Suriye’nin egemenliğine ciddi tehdit” teşkil ettiği savunulan açıklamada, bunun Suriye krizinde siyasi NATO’dan ‘ölçülülük’ vurgusu Ankara’nın gerekçelerini sıralarken NATO müttefiki ABD’yi de saydığı operasyonla ilgili NATO’dan ilk açıklama geldi. Hürriyet’in haberine göre, üst düzey bir NATO yetkilisi, “Her ülkenin kendini savunma hakkı vardır” mesajı verdi. Yetkili tarafından yapılan açıklamada istikrarsız bir bölgede bulunan ve terörden belirgin şekilde zarar gören Türkiye’nin kendini savunma hakkına dikkat çekilerek, Türkiye’den “kendini savunurken orantılı ve ölçülü şekilde hareket etmesi” istendi. ‘Orada yokuz’ NATO’nun Suriye’de sahada olmadığını vurgulayan NATO yetkilisi, “Küresel Koalisyon’un üyeleri olarak odakta ortak düşmanımız olan IŞİD’in yenilmesi bulunuyor” ifadelerini kullandı. Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in Türk yetkililerle düzenli temas halinde olduğunu söyleyen yetkili Ankara’nın operasyon konusunda NATO üyesi ülkeleri bilgilendirdiğini de ekledi. SDG: Düşman SADECE IŞİD fikimiz ve DEAŞ’a karşı kritik partnerimiz olan Türkiye’nin haklı güvenlik kaygılarını desteklemeye devam ediyoruz fa İran: Terörizm tırmanır Daha önce Afrin’deki gerilimin Soçi’de ay sonunda ya çözüm ve terörizmle mücadele çabalarını baltalayacağı görüşü dile getirildi. l Dış Haberler Omurgasını PYD/YPG’nin oluşturduğu, Ankara’nın Afrin operasyonunun hedefindeki Suriye Demokratik OPERASYON DIŞ BASINDA GENİŞ YANKI BULDU TSK operasyonu dünya basınında geniş yer buldu. Yorumlarda ABDTürkiye ilişkilerinin seyrine dikkat çekildi. l Washington Post gazetesi, Türkiye’nin Afrin operasyonunun Suriye’nin kuzeyinde farklı grupları destekleyen yabancı güçleri karşı karşıya getirebileceği yorumunda bulundu. l İngiliz Financial Times ‘Türkiye ABD’ye meydan okudu ve operasyon başlattı’ başlıklı yazısında, Suriye’deki savaşta yeni cephelerin açılmasının Türkiye’nin YPG’yi destekleyen ABD ile ilişkilerini gerginleştireceği yorumunu yaptı. l İngiliz yayın kuruluşu BBC ise TSK’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik hava saldırılarında bulunduğunu ve bu hareketin Türkiye ile ABD arasındaki tansiyonu yükseltebileceğini yazdı. Güçleri’nden gerilimle ilgili açıklama geldi. Sputnik’in aktardığı açıklamada, “IŞİD dışında hiç kimseye karşı bir düşmanlığımız bulunmuyor, Türkiye’ye ateş açmadık” ifadelerine yer veren SDG, Türkiye’nin operasyonunun IŞİD’in yeniden canlanması yönünde tehdit oluşturduğunu iddia etti. Afrin meselesi bir dış politika sorunu mu yoksa iç politikada bir gündem maddesi mi? l Türkiye’nin geleneksel dış politikası, “dünyayı” ülke gündeminden uzak tutma üzerine kuruluydu. “Bir koyup üç almak” ve “tezkere” girişimleriyle başlayan “bölgesel etkinlik” düşüncesi, AKP iktidarının ikinci döneminde “Yeni Osmancılık” şekline büründü. Bu dönemde iç gündem (ideolojik bakış açısı), dış politikaya taşındı. Beklenenler gerçekleşmeyip riskler büyüyünce “proaktif” çizgi terk edildi. İçinde olduğumuz dönemde dış politika, içeriye taşınabilir reaksiyonlar halinde yürütülüyor. Dönemleri sıralarsak: Dışarı bakmadan yaşamak, macera aramaya çıkmak ve sorunları getirip içeride satmak. n Bugün Türkiye’nin iç politik gündeminin neredeyse bütün başlıkları (ekonomi dahil) dış politikayla bağlantılı. Dış politikadaki bütün sorunlar da, iç siyasi gündemin tam göbeğinde. Siyaset gündeminin ana çerçevesi olan “yerlimilli” meselesi de doğrudan dış gündemle ilişkili. Dünyada olup biten her şey “bizimle” ilgili, bütün sorunlar “dışarıdan” geliyor düşüncesi, dışiç gündem ayrımını kaldırıyor. Dış politik hamleler, içeride nasıl konuşulacağına göre belirleniyor. Bu yüzden de Afrin, kamuoyuna ne olduğu anlatılmadan, parti kongrelerinde “vaat” olarak gündeme geldi. Denkleme dahil dış aktörler nedeniyle çok önemli bir dış politika meselesi, “asayiş operasyonu” gibi sunuldu. Dış politika meseleleri iç siyasi gündeme nasıl taşınıyor, nasıl tartışılıyor? l Türkiye’nin dış politika meselelerinin, bölgesel çıkar veya endişelerinin ve attığı adımların siyaset gündemine taşınmasının canlı bir tartışma ortamı yarattığını söylemek çok zor. Dış politika meseleleri, siyaset gündemine tartışılması için değil, “ses kes” komutu şeklinde giriyor. İster AB ülkeleriyle yaşanan sorunlarda, ister Sarraf davasında, ister Ortadoğu’daki krizlerde konu “devlet meselesi” haline getirilerek, herkes “hizaya” davet ediliyor. Çoğu zaman Meclis’in de devre dışında olduğu, ana akım medyanın resmi açıklama (yorum) sınırını zorlamadığı bir gündem kuruluyor. n İktidar, dış politikada bütün siyasi aktörleri “Yenikapı ruhuna” çağırıyor ve ikna yerine terör operasyonu, haçlı saldırısı, emperyalist oyun gibi “isimlendirmelerle” sonuç alıyor. Önünde, arkasında tartışılacak çok şey olan adımlara meşruiyet veya tartışmasızlık zırhı sağlanmasından sonra “ötekiler” yine meydandan kovuluyor. Kategorik itiraz dile getirenler ve soru soranlar ise, peşin “hain” damgasıyla işaretleniyor. Yani dış politikada, gerekçe konuşmak gereksiz, yapılırken tartışmak ihanet, sonuçları değerlendirmek ise hep erken oluyor. Dış politika meseleleri seçmeni ve siyasal davranışları nasıl etkiliyor, ne gibi sonuçlar yaratıyor? l Yapılan araştırmalar, dış politika meselelerinin (kendi içerikleriyle) seçmen davranışlarını sanıldığı kadar etkilemediğini gösteriyor. Ancak, dış politika gündeminin dolaylı ama çok daha belirleyici bir etkisi var: Gündem kontrolü. Dış politika meselelerinin, etnik, dinselmezhepsel ve kültürel iç hassasiyetlerle ilişkilenebilecek bir bağlamla gündeme gelmesi / getirilmesi, siyasi atmosferi şekillendirebiliyor. Çok uzun dönemli etkiler, dalgalar oluşturmasa bile, kısa dönemde çok belirleyici olabiliyor. En azından, kendisinin ve başka her hangi bir şeyin konuşulmasını engelliyor. n İktidar partilerinin seçmen desteğinin konsolide olmasında, “dış politikayla” bağlı “tehdit” algısının kullanışlı olduğu görülüyor. Yani dış politik meselelerin, oy davranışlarının değişmesinde değil de, değişmemesine daha çok etkisi olduğu açık. Muhalefet partileri açısından da; dış politika başlıklarını tartışmaya açmaktaki mahcubiyet, “siyaset üstü mesele” sınırına ilerleyince “fark göstermek” imkânsız hale geliyor, değil itiraz etmek soru sormaktan bile imtina ediliyor. “Tam destek ile “muhalefet” birlikte olmuyor, mevcut hatlar ve siyasi denge, iktidarın lehine sabitleniyor. Afrin meselesinin dış politikadaki ve iç siyasetteki etkileri neler olabilir? l Afrin’de yaşanacakların şekli, süresi ve sonuçları bölge dengeleri ve alandaki diğer aktörlerin tutumlarıyla şekillenecek. Devlet yetkililerinin bile saklamaya gerek görmediği pazarlıkların varlığı sır değil. Harekâtın neden ABD’nin “sınır ordusu” kurmaya kalktığı alanın uzağında yapıldığı, Rusya ile “anlaşmanın” hangi yöne ilerleyeceği soruları belki zamanla cevap bulacak. Ancak, önemli uzmanların hatta iktidara yakın yorumcuların bile birleştiği nokta; öncelikli amacın “yapabilirliği göstermek” olduğu yolunda. Bölge “yapabilirlik” açısından elverişli olabilir ama aynı ölçüde “oldubitti” riskine de açık. n Afrin’in iç politikaya taşınmasında, olası bir ters gidişe karşı “siyasimoral” önlemlerin de alındığı görülüyor. Çözüm süreci sonrası yaşanan siyasi atmosfere çok benzeyen bir gündemin doğması şaşırtıcı olmayacak: Savaş dışındaki seçenekleri seslendirmenin kriminalize edileceği, yoğun ve çok taraflı bir enformasyon mücadelesinin yaşanacağı bir dönem. Bu havanın seçim yapmamanın bahanesi olmaktan çok, uygun rüzgâr olarak kullanılması olasılığı neredeyse bir yıldır konuşulduğu üzere daha yüksek. Dış ve iç siyaset etkileşimi ve bölgedeki gelişmeler neler getirebilir? l Referandumdan hemen sonra, iktidara yakın bazı yorumcuların da dile getirdiği gibi, bir “dış politika” başarısına olan ihtiyaç arttı. Krizler üreterek ve retorik çıkışlarla durumun idare edilmesi giderek güçleşti, politik etkileri zayıfladı. Bu çerçevede, aciliyeti konusunda ikna edici gerekçeler ortaya konmadan gündeme gelen Afrin harekâtı, “her durumda” bir “zafer” olarak sunulmaya elverişli görünüyor. Bölge dengeleri ve alanın özelliği de buna müsait. Milliyetçi muhafazakâr iktidar blokunun destek kitlesini tatmin edeceği, muhalefet bloğunu da pasifize edeceği anlaşılıyor. Ancak etki süresi konusundaki hesaplar o kadar sağlam olmayabilir. n Dış ve iç politika meselelerinin bu kadar birbirinin içine girmesi, sorunlu hassasiyetlerle ilişkilendirilerek kullanılması, en önemlisi de doğru dürüst konuşulamıyor olması, orta ve uzun vadede önemli sıkıntılara davetiye çıkarıyor. “Dış düşman”, “devletin bekası” gibi başlıklar etrafında zorlanan “birlik” hali, toplumsal bir yapıştırıcı olamıyor, kısa sürede kutuplaşmanın yeniden üretilmesine, ayrışmanın pekişmesine yarıyor. Eskiden ilgilenilmesi istenmediği için konuşulmayan dünya meseleleri, şimdi sadece bununla ilgilenilmesi istendiğinden konuşulamıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle