23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 16 Ocak 2018 EDİTÖR: EMRE DEVECİ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Turizmde batık yılı ekonomi 9 2016 turizmde kriz yılıydı, 2017 ise batık yılı oldu. Ekonomide genel batık kredileri oranı düşerken, turizmde yüzde 3.51’den yüzde 3.94’e yükseldi Turizmde 2017’de batık kredi oranı, kriz yılı olan 2016’yı geçti. Turist sayısı 2017’de toparlansa da gelirlerin istenen dü zeyde olmaması, batık kredi oran larını artırdı. Turizm kredilerinin tasfiye olunacak ala caklara oranı 2016’de yüzde 3.51 iken Ka sım 2017’de yüzde 3.94’e yükseldi. Turizmde batık ora EMRE DEVECİ nı 2015’te yüzde 3.2, 2014’te yüzde 3.13, 2013’te yüzde 3.1’di. Turizmciler, 2017’de toplam 32.4 milyon turist sayısına ulaşılsa da tu rist başına düşen harcama miktarı nın düşüklüğünden yakınıyor. Turist harcaması düşük 2014’te tepe yapan turizm, 2016 yılında Rusya ile yaşanan kriz, darbe girişimi ve terör saldırıları başta olmak üzere birçok siyasi sorun nedeniyle dibe vurmuştu. 2017’de 32.4 milyon turist sayısına ve yaklaşık 26 milyar dolarlık turizm gelirine ulaşıldı. Bir önceki yıla göre turizm gelirinde yüzde 17, turist sayısında da yüzde 28 artış gerçekleşti. Ancak 2017’de turist başına ortalama harcama miktarı 660 dolar düzeyinde kaldı. Bu rakam İspanya’da 1000 doların üzerinde. Yüzde 35 artış Kasım 2017’de turizm nakdi kredileri 69.4 milyar TL’ye ulaşırken, tasfiye olunacak turizm alacakları 2.7 milyar TL’ye ulaştı. Bu rakam Aralık 2016’da 2 milyar TL idi. Batık kredi miktarı 11 ayda yüzde 35 arttı. Kasım 2017’deki batık rakamı, 2013’teki rakamın (900 milyon TL) ise üç katına ulaştı. Tüm batık kredilerde turizmin payı 2016’da yüzde 3.3’ken Kasım 2017’de yüzde 4’e yükseldi. Bu oran 2013 yılında yüzde 3.1 idi. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi tarafından 12 Ocak’ta açıklanan verilere göre, tüm nakdi krediler Kasım 2017 itibarıyla bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24 artarak 2 trilyon 240 milyar TL’ye ulaşırken, tasfiye olunacak alacak oranı en yüksek olan sektör yüzde 4.4 ile toptan ve perakende ticaret sektörü olurken, turizm sektörü 3.94’lük oran ile ikinci sıraya yerleşti. Tüm tasfiye olunacak alacak mik tarı, son 11 ayda turizme kıyasla yüzde 9.2 gibi sınırlı bir artış göstererek 62.4 milyar TL’den 68.2 milyar TL’ye yükseldi. Genel batık oranı da 2016’da yüzde 3.56 iken 3.20’ye geriledi. Yüzde 40 yapılandırdı Kasım 2017’de Antalya’da düzenlenen Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nde yapılan ankette, turizm yatırımcılarının yüzde 40’ının kriz nedeniyle ödeyemedikleri kredilerini yeniden yapılandırdıkları ortaya çıkmıştı. Yeniden yapılandırma olmaması durumunda batık oranı çok daha fazla olacaktı. Ankette sektör temsilcileri ayrıca, turizmin önündeki en önemli sorunu dış politikada yaşananlar olarak göstermişti. Sıra GDO’lu ithalatında Daha önce ithalat izni verilen 26 mısır ve 10 soya çeşidinden sonra yem amaçlı 3 tür ürüne de izin verilirse GDO’lu ithal ürün sayısı 39’a yükselecek Benzin yine zamlandı Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS), bugünden itibaren geçerli olmak üzere benzin grubunda 79 kuruş arasında fiyat artışı yapıldığını duyurdu. Geçtiğimiz günlerde motorine yapılan 8 kuruşluk zammın ardından bir zam haberi de benzinden geldi. Yapılan zammın ardından benzinin litre satış fiyatı ortalama İstanbul’da 5.59 liradan 5.67 liraya, Ankara’da 5.65 liradan 5.73 liraya, İzmir’de ise 5.63 liradan 5.71 liraya yükseldi. Dağıtım firmalarının belirlediği fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor. l Ekonomi Servisi AB’de büyüme gerileyecek Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Avro Bölgesi’nde ekonomik büyümenin bu yıl ortalama yüzde 2 düzeyinde gerçekleşeceğini, 2019’da bu oranın yüzde 1.7’ye gerileyeceğini tahmin ettiklerini bildirdi. Moody’s’in resmi internet sitesinde yer alan raporda, Avro Bölgesi’nde ekonomik toparlanmanın, düzensiz yapısal reform programına karşın 2018 görünümünü desteklediği belirtildi. Raporda, şunlar kaydedildi: “İç talep Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya’da büyümenin yukarı yönlü potansiyelini destekliyor. Bütüne baktığımızda Euro Bölgesi ülkelerinde, büyüme kriz öncesi döneme kıyasla nispeten hafif kalmasına rağmen yükselen istihdam, güçlü hanehalkı harcamaları ve artan yatırımların verimli bir döngüsü tecrübe ediliyor. Bu yıl bölge ülkelerinde büyüme, tüm talep bileşenleri ile geniş tabanlı bir şekilde gerçekleşecek. Öte yandan bölgenin büyüme potansiyeli, nispeten cansız olarak yüzde 1.5 civarında kalmayı sürdürüyor. Yüksek seviyedeki uzun dönemli işsizlik gibi büyümenin yapısal kısıtları, hâlâ ele alınmadı.” l Ekonomi Servisi GAMZE BAL Biyogüvenlik Kurulu, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) hakkında yeni kararlar alarak, 2 mısır ve bir soya türünün yem amaçlı ithalatına ilişkin yapılan başvuruyu ‘değerlendirmek üzere’ kabul etti. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği İktisadi İşletmesi’nin (BESDBİR) yaptığı başvuru değerlendirilip 3 yeni çeşide ithalat izni verilirse, Türkiye’de ithalatına izin verilen genetiği değiştirilmiş ürün sayısı 39’a yükselecek. GDO’lu ürün izninin ilk olmadığını, daha önce de 26 mısır ve 10 soya genine ithalat izni verildiğini ve bu genlerin yem amaçlı ithal edildiğini anımsatan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, bu başvurudan da ithalat izni çıkma beklentisinin yüksek olduğunu söyledi. yAorakzi var, üretim Mısır ve soya üretiminin piyasa talebini karşılamaya yetmediğini dile getiren Atalık, GDO’lu ve GDO’suz toplam soya ithalatına 800900 milyon dolar; toplam mısır itha latına ise 350 milyon dolarlık harcama yapıldığını anlattı. Buna göre, Türkiye’de mısırın piyasa talebi 7 ila 8 milyon ton arasında değişmesine rağmen yıllık 6.4 milyon ton mısır üretimi gerçekleşiyor. Soyanın piyasa talebi ise 2 ila 2.5 milyon ton iken, yıllık soya üretimi ancak 150 bin tonda kalıyor. GDO’suz dahi olsa soya ve mısır ithalatının Türkiye için üzüntü verici bir durum olduğunu ifade eden Atalık, “Üretimi hedefleyen doğru bir tarım politikası ile ekilmeyen ve su bekleyen tarım arazilerimizden sadece 5.5 milyon dönümünü soya üretimine, yaklaşık 1 milyon dönümünü de mısır üretimine ayırsak bırakın GDO’lusunu, yurtdışından hiçbir şekilde mısır ve soya almamıza gerek kalmayacaktır” dedi. Atalık, dünyada yetiştirilen soyanın yüzde 78’i GDO’lu tohumla üretilirken, bu oranın mısırda yüzde 26 civarında olduğunu söyledi. Soya ithalatında küresel piyasalarda GDO’suz so ya bulmanın zorluğuna dikkat çeken Atalık, “GDO’suz mısır bulma olanağı daha yüksektir, ancak yetiştirilen GDO’lu mısırlar öncelikle piyasaya arz edilmektedir” diye konuştu. ‘Et ve sütte KDV sıfırlansın’ Et ve sütün temel hayvan sal protein kaynağı olduğunu söyleyen Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, ette ve sütte KDV’nin sıfıra indirilmesini önerdi. Et ve sütün temel hayvansal protein kaynağı olduğunu ve bunların lüks tüketim olarak değerlendirilemeyeceğini söyleyen Tezel, hayvansal ürünlerde KDV’nin sıfırlanmasının sağlanması halinde sektörde kayıt dışılığın da önemli ölçüde ortadan kaldırılacağına inandıklarını; tüketicilerin de temel ihtiyaçlarına daha rahat ulaşabileceklerini ifade etti. l Ekonomi Servisi Ciner Grubu’ndan dev yatırım 1.5 milyar dolarlık yatırımla inşa edilen Kazan Soda Elektrik Üretim AŞ tesislerinde üretilen soda külünün tamamı yurtdışına ihraç edilecek Türkiye’de son 5 yılda 3.5 milyar dolar yatırım yapan Ciner Grubu’nun, 1.5 milyar dolarlık yatırımla inşa ettiği Kazan Soda Elektrik Üretim AŞ faaliyete geçiyor. 2.7 milyon ton üretim kapasiteli soda külü tesisi yatırımıyla toplamda 2 bin 200 kişi istihdam edilecek tesisin açılışı dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ciner Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner’in katılımıyla gerçekleştirildi. 1.5 milyar dolarlık tesiste 2.2 bin kişi çalışacak. Dünyadaki ticaret hacmi 15 milyar dolar olan ve en fazla ticareti yapılan onuncu kimyasal olarak nitelendirilen soda külü üretimi tesisinde, soda külü ürünü yerli olan maden kaynaklarından üretilirken, üretimin tamamı yurtdışına ihraç edilecek. Yüzde 100’ü katma değer olan ihracatın hacminin ise 600 milyon doları bulacağı belirtiliyor. Ciner Grubu iştiraklerinden Eti Soda tesisi ile birlikte bu ihracat rakamı 800 milyon dolara ulaşacak. “Türkiye’den en çok ülkeye ihraç edilen ürün” gamında yer alacak. l Ekonomi Servisi Haksız, hukuksuz atılan yüz binlerin işlerine el konuldu İşlerine iade edilme istemi ile açlık grevlerinin 313. gününe gelmiş eğitimciler Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın bir iç burkan görüntüleri eşliğinde verilen satır arası haberler arasında çok sayıda CHP’li milletvekilinin Meclis OHAL Komisyonu’na verdikleri önergelere de doğru dürüst yanıt verilmediğinin bilgisi yer alıyor. Dört gün öncesinin Meclis’e ulaşan dosyalarıyla haksız, hukuksuz kamudaki işlerinden atıldıkları savı ile işe iade istemiş kamu çalışanı sayısı 110 bine ulaşmıştı. Komisyonun en kalabalık kadrolarla en hızlı koşullarda söz konusu dosyaları inceleyip bir sonuca varabilmesi için 24 yıl arasında bir zaman dilimi gerektiği bilgilendirmesi de var. Yine de dünün taze siyaset kulislerine göre, koşulların elvermesi, anketlerin uygun ipuçları göstermesi halinde, Saray’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini erkene alacağı yandaş değerlendirmelerinde öne çıktığına göre, hiç değilse siyaseten haklarında haklı hiçbir suçlama, çıkarma gerekçesi bulunamamış bu iki eğitimcinin dosyalarının öncelikli, hızlı incelenip işlerine iade kararı verilmesi akla uygun değil mi? Bu zararı en çok kendilerine açlık grevi eylemine başladıkları günden bugüne bu kadar acımasız bir siyaset, baskı zinciri uygulamalarının nedenini hiç düşündük mü? Destek, dayanışma eylemi yapmaya kalkışanlara en şiddetlisinden polis gücü, operasyonlar düzenlendi. Sayılamayacak kadar ağır orantısız güç kullanımı, operasyonlarda ne kadar çok kişinin ne kadar ağır bedel ödediklerini saymak bile olanaksız. Kafakol kırılmaları, şiddet en sıradanı, gözaltına alınanlar... Hak arama eylemlerinin yayılmaması, güçlenmemesi için akıl almaz orantısız güç, şiddet kullanıldı? Yetmedi açlık grevini kamuoyu gündeminden uzak tutma beklentisi ile tutuklandılar, açlık grevinden vazgeçme yolunda en ağır koşullarda zorlandılar. İpin ucu kaçtı, çıktıktan sonra da açlık grevi eylemlerini sürdürdüklerine göre, akıl yolu dosyalarının bir an önce incelenmesi karara bağlanması, dahası işe iadeleri olmalı değil mi?.. HHH Nedenini hâlâ sorgulayamadıysanız, kestirmeden “Haksız işten atılanlar, ekmekleriyle oynananların hak arama örgütlülüklerini dibe vurmak, olayları, yaşananları kamuoyu gündeminden uzak tutmak için...” diye özetlemek gerekiyor. İnsanların haksızca ekmeği ile oynamak, kamudaki işlerinden atmak öyle kolayca geçiştirilecek, hafife alınacak bir suç değildir. Ülkemiz için bu haksız, hukuksuz, vicdansız uygulamanın en ağır boyutunu, 12 Eylül sürecinde 1402’likler olayı ile yaşamıştık. Türkiye’nin sadece bu nedenle Uluslararası Çalışma Örgütü’nde (ILO) gözünün yaşına bakılmadan kara listeye alınmasına, ILO Genel Kurulu’nda verilen karar süreciyle tanıklık etmiştim... Bugün yaşadığımızın hakhukuk ihlali, insan haklarına aykırı vicdansız boyutunu, bugüne kadar haklarında hiçbir suçlama kanıtının gündeme gelmemesinden güvenli, Meclis’in oluşturduğu OHAL komisyonuna dosyası ile başvurmuş kamu çalışanı mağduru, işten atılmışlar sayısına bakarak algılamaya bir çalışsak ya... En vicdansız incelemelerle işe iadelerde haksızhukuksuz karar vermek, ortalıkta suç kanıtı yaratılamadığına göre öyle kolay bir iş de değil. Göz boyama, tansiyonu düşürme adına kimi örnek dosyalardan iyi niyetli iş yapma çabası görüntüsü verilemez mi? Bağışlayın ancak “affedersiniz yanıltıldık, aldatıldık” denilemeyecek en zorlu noktada, kamu çalışanlarının yüz binlerle işten atılmış olmaları gerçeği var. İnsanların kitlesel ekmekleriyle oynanmasının vicdansızlığı boyutu ile elbet değil sadece. 15 Temmuz20 Temmuz süreçlerine İktidarlarının iç çatışmaları, hesaplaşmaları, hesaplaşamamalarıyla doğrudan ilişkili vahim gelişmelerin kilidi, gerekçesiz, daha doğrusuyla kanıtsız, yargı kararı, suç kanıtları ortaya konulmadan, yüz binlerin birden işten atılmalarının ta kendisi. Kesinlikle dünyada bu boyutta acımasızlığın bir örneğini ben duymadım, olabilemez de diyorum. En katlanabilir sayılarla haksız çıkarılmışların işlerine geri döndürülebilmelerinin kapılarının da açılabileceğine inanmıyorum. Yerlerinin çoktan Saray, tek adam rejimi adına, AKP’nin yeniden oluşturulması süreci içinde yapılmış ittifaklar çerçevesinde, saadet zincirinin de aracı olarak, boşalan kadroların doldurulmuş olmasını bir sağır sultanlar duymamıştır. Sokaklara taşan AKP tüm örgütlerinin yeniden seçilerek oluşturulması süreci aynası değil mi? Tefeci kredilerinde rekor Rusya’da ay sonunu getiremediği için yüzde 600’ü bulan faizle kredi veren mikrokredi kuruluşlarına başvuran kişi sayısı artıyor. 30 bin rubleyi aşmayan mikrokredilere ilgi 10 yılın en yüksek seviyesine çıktı.l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle