22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Perşembe 11 Ocak 2018 RUİDSHLYAİABARTGTTTIIEÜYNRRODİKLARİİMYEİ Astanadishab@cumhuriyet.com.tr ‘UMUDA YOLCULUK’TAN YİNE KARA HABER... Avrupa’da yeni bir yaşam umuduyla yola çıkan sığınmacıların yoğun olarak kullandığı Akdeniz’den yine felaket haberleri geldi. Libya Sahil Güvenliği, dün bir ihbar üzerine gittikleri bölgede sönmüş bir şişme bot ve hayata tutunmaya çalışan 16 sığınmacı ile karşılaştı. Önceki gün Libya kıyılarından yola çıkan ve yaklaşık 300 kişiyi taşıyan bottan kurtulanlar, en az 50 kişinin boğulduğunu aktardı ancak sahil güvenlik birimleri, can kaybının 100’ü bulabileceğini bildirdi. 2017 yılında İtalya üzerinden Avrupa’ya sığınmaya çalışan 3 bin 116 kişi hayatını kaybetmişti. çatlağı EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ nilgun@cumhuriyet.com.tr 7 Ankara, İdlib’de Rusyaİran destekli Suriye ordusunun muhalifleri, sivilleri hedef almasına yönelik tonunu yükseltti. Rusyaİran elçileri Dışişleri’ne çağrıldı. Çavuşoğlu, ‘Bunlar olacaksa Astana’yı niye başlattık’ dedi DUYGU GÜVENÇ rantörler. Rejimi durdursunlar. Suriye’deki krizin çözümü için gerçekleştirilen, “gerilimi azaltma bölgeleri” uzlaşısının varıldı Bu, basit bir hava saldırısı değil. Rejim ilerliyor İdlib içinde. Niyet farklı” derken, üçlü mutabakattaki sorunu demiryo ğı Astana görüşmelerinin garantör ül lu mutabakatının işlemediğini keleri Rusya, İran ile Türkiye arasında belirterek aktardı. “Tren yolu ki İdlib gerginliği büyüyor. Dışişleri Ba nun doğusunda kalan terör ör kanlığı Suriye ordusunun ateşkes böl gütlerinin batı İdlib’e geçme gesindeki sınırı ihlal ettiği, sivil ölüm si de sağlandı” diyen Çavuşoğ lere neden olunduğu gerekçesiyle önce lu bu sözlerle, Nusracıların bir ki gün ve dün Rusya ve İran büyükel bölgeye toplandığının işareti çilerini bakanlığa çağırdı. Dışişleri Ba ni verdi. Çavuşoğlu, Suriyeli muhalifle kanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun dün Asta rin vurulmasından duyduğu rahatsızlı na sürecini sorgulayan ifadeleri de dik ğı “Nusra ya da HTŞ dediğimiz grupla kat çekti. Çavuşoğlu, Aralık 2016’da rın mevcudiyeti bahane olarak kullanı başlatılan süreç için “Bunlar olacaksa lıp sivillere ve ılımlı muhalefete saldırı Astana’yı neden başlattık?” dedi. lıyor” sözleriyle dile getirdi. Çavuşoğlu, Önceki gün Bakanlığa çağrılan Türkiye’nin muhalifler adına; İran ve Rusya’nın Ankara Büyükelçisi’nin ar Rusya’nın da rejim adına garantör ol dından dün de İran Büyükelçisi Mu duklarını anımsatarak “İhlallerin yüzde hammed İbrahim Fard’a Ortadoğu Ge 95’i rejim veya onu destekleyen grup nel Müdürü Kerem Kıratlı Türkiye’nin lardan. Amaç ne? Rejimin ılımlı muha kaygılarını aktardı. Fard’ın, Ankara’nın lefeti, sivilleri yok etmesi mi?” dedi. aksine, Astana sürecinin aynen sürdüğü mesajını verdiği öğrenildi. Ankara, 6 Soçi resti Ocak’taki saldırılardan bu yana Rusya Rusya’nın Soçi kentinde 29 Ocak’ta ve İran’ı uyarmış ve Suriye güçlerinin Suriye’deki tarafları bir araya getirecek ihlallerinin sona erdirilmesini istemişti. toplantı öncesinde 40 muhalif grup ka ABD’ye ‘eğitim’ uyarısı tılmayacağını açıklarken Çavuşoğlu da “Saldırılar sürerken muhaliflerin Soçi’ye Suriye’deki gelişmelere ilişkin Dı gitmesi zorlaşır” diye konuştu. PYD’nin şişleri Bakanlığı’na çağrılan bir diğer bu toplantıya katılmaması için girişim isim ABD’nin Ankara Maslahatgüza lerin sürdüğünü ve katılırlarsa Soçi’de rı Philip Kosnett oldu. olmayacaklarını yineledi. Kıratlı’nın görüştüğü Soçi’ye giden süreçte üç Kosnett’e, Türkiye’nin ülkenin Gerginliği Azalt PYD/YPG’yi terörist ma Bölgeleri (GAB) oluş olarak gördüğü tekrarlanırken ayrıca bu gruplara verilen “eğitim”den duyulan İdlib’de “ılımlı” adı altında pek çok muhalif grup konuşlu. turma kararında ilerleme sağlanamıyor. Her ülkenin 12 GAB oluşturma kararına karşın Türkiye rahatsızlık da iletildi. bugüne kadar sadece 3 YPG’nin ABD desteği ile Suriye’nin kuzeyinde yeni ordu kurmaya çalıştığı iddia edilmişti. Yeni yapının “Kuzey Ordusu” ismini aldığı haberleri çıkmıştı. Bütün bu gelişmelerin Kosnett ile ele alındığı ifade ediliyor. Çavuşoğlu, yaptığı açıklamada “İran ve Rusya sorumluluklarını yerine getirmeli. Ga DİKKATLER AFRİN’DE... Ankara için Suriye’de Afrin kritik önem taşıyor. CumhkmenraauıtrıkntrAbibırbfeHoaurşryainekslraakeüvrnkrıeaneıârıEcMtdhıirı’ıdynutnaldozbamuağiaçnraat’atnmtdekı,ağla“adıFvtmyeıüuravıamşzcattaamusKğdrıaıaızl” diyerek, operasyon sinyalini tekrarlarken MoskovaAnkarrÖhaüaSşabOraeayrisçlreııinlnrıdğiddaıenkeıniizgdidnüealnvediarşmieanmrkeeeatdilendyainırvnıglesdöırıdğdııi.. bölge oluşturdu. Göç kaygısı Ankara’nın kaygılarından biri de İdlib’deki bombardıman nedeniyme Türkiye sınırına göç hareketinin başlaması. İdlib merkezine yoğunlaşan göç hareketinin ardından, ordunun Rusya desteğinde merkezi hedef almasından endişe ediliyor. l ANKARA Suriye ordusunun Rusya destekli hava saldırıları sürüyor. Rusya’dan Ankara’ya: Ilımlılarını kontrol et Ankara’nın İdlib’deki gelişmelere yönelik tepkisine Rusya’dan yanıt gecikmedi. Kremlin’den Rusya’nın, Suriye’deki Hmeymim ve Tartus askeri üslerine insansız hava araçları (İHA) ile düzenlenen saldırıların TSK konuşlanmasının olduğu İdlib’deki “ılımlı muhalifler” tarafından gerçekleştirildiği, “Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği” çıkışı yükseldi. Akar ve Fidan’a mektup Rusya Savunma Bakanlığı’nın resmi yayın organı olan Krasnaya Zvezda gazetesinin haberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan’a birer mektup gönderildiği belirtildi. Haberde, Tartus ve Hmeymim’e 6 Ocak’ta düzenlenen saldırıda kullanılan İHA’ların İdlib’deki “ılımlı” olarak sınıflandırılan silahlı militanların kontrolünde olan Muazara mahallesinden havalandıkları öne sürüldü. Haberde, Rus Savunma Bakanlığı’nın Akar ve Fidan’a gönderdiği mektuplarda, “Türkiye’nin, kontrolündeki silahlı grupların çatışmasızlık rejimine uymasını sağlamak konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmesi, herhangi bir hedefe karşı İHA saldırılarının önlenmesi için İdlib’e gözlem nok talarının kurulması yönündeki adımların yoğunlaştırılması gerektiğinin” vurgulandığı aktarıldı. İdlib, Astana süreci kapsamında Suriye’de kurulan dört çatışmasızlık bölgesinden birisi. Bu bölgedeki kontrol ve gözlem noktalarında hem Rus hem de Türk güçlerinin görev yapmasına karar verilmişti. Rusya Savunma Bakanlığı geçen hafta Hmeymim ve Tartus’taki askeri tesislerine toplam 13 İHA ile saldırı girişiminde bulunulduğunu, İHA’ların 7’sinin yok edildiğini, 6’sının da ele geçirildiğini açıklamıştı. Pravda gazetesinde yer verilen bir analizde ise Rus üslerine yapılan İHA saldırılarının “İHA’ların terörist saldırılar için kullanılabileceği durumlar için tehlikeli bir emsal oluşturduğu” görüşüne yer verildi. LavrovZarif buluşması Öte yandan İran resmi haber ajansı IRNA, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile biraraya geleceğini duyurdu. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov bu ay sonunda Soçi’de gerçekleştirilmesi planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nden önce Rusya, Türkiye ve İran liderlerinin, Suriye’de çözüm arayışı için üçlü olarak yeniden bir araya gelmesinin planlanmadığını söyledi. NETANYAHU İRAN’I SUÇLADI ‘Suriye’ye 100 bin Şii militan gönderecek’ İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran’a yönelik sert çıkışlarını sürdürürken Suriye’de İran’ın kalıcı askeri varlığına karşı çıkacakları görüşünü yineledi. Netanyahu, İran’ın bölgeye aralarında farklı ülke vatandaşlarının olduğu 100 bin Şii militan göndermeyi ve böylece Suriye’de sömürge kurmayı planladığını savundu. “Bu tür bir hamle yeni El Kaide’ler ve IŞİD’ler yaratır” dedi. İsrail’in geçen pazartesi günü Suriye’ye hava saldırısı düzenleyerek cephanelikleri hedef aldığı haberi basına yansımıştı. Netanyahu yönetimi sık sık İran’ın Suriye üzerinden Hizbullah’ı silahlandırmasına izin vermeyeceği görüşünü dile getiriyor. Öte yandan ABD’nin Kudüs’ü İsrail başkenti kabul etme kararıyla bölgede gerilim daha da artarken dün Nablus yakınlarında açılan ateşte bir İsrailli yerleşimci yaşamını yitirdi. İsrail Tarım Bakanı Ari Uriel’in, saldırıda ölen kişinin cenazesinde yaptığı konuşmada, “Bize ateş ediyorlar, sonra da bizim güçlerimizin onlara saldırdığını iddia ediyorlar. Artık onların da yaralanmasının, ölmesinin zamanı geldi” ifadesi ise dikkat çekti. Pekin’le dev anlaşma AB’nin Almanya ile lokomotif ülke si Fransa’nın Cum hurbaşkanı Emmanu el Macron, Çin’e yap Macron tığı ziyarette stratejik sektörlerde dev an laşmalara imza attı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı görüşmede bu ülke de 12 milyar dolarlık nükleer yakıt yeni den işleme tesisi inşaatının yanı sıra Çin havayolu şirketlerine yaklaşık 18 milyar dolar değerinde 184 adet Airbus A320 satışı konusunda da anlaşmaya varan Macron’un çantasında gıda sektörüne ait milyarlarca dolarlık imzalar da var. Tunus’ta öfke büyüyor 2011 yılındaki isyanla “Arap Baharı”nın fitilini ateşleyen ülkelerden Tunus bir kez daha yoksulluğa ve zamlara karşı protestolarla çalkalanıyor. 1 Ocak’ta yürürlüğe giren ek vergilerin yarattığı rahatsızlık, 10 kente yayılan protestoları beraberinde getirdi. ‘Eylemler sürecek’ İçişleri Bakanlığı, üç gün önce Teborba kasabasında bir göstericinin yaşamını yitirmesiyle daha da şid detlenen gösterilerde 206 kişinin gözaltına alındığını, 46 polisin de yaralandığını açıkladı. Başbakan Yusuf Şahid’in halktan sabırlı olmasını istediği Tunus’ta, muhalefetteki solcu Halk Cephesi ve sendikalar ek vergiler iptal edilene kadar eylemlere devam çağrısı yaptı. Cerba Adası’nda önceki gece yapılan gösterilerde bir Yahudi okuluna saldırı gerçekleştiği, olayda ölen veya yaralanan olmadığı bildirildi. Başkent Tunus’ta polisin bir Fran sız marketini yağmalamaya çalışan göstericileri göz yaşartıcı gaz kullanarak dağıttığı öğrenildi. 2017’nin ilk 11 ayında 5.8 milyar dolar dış ticaret açığı veren Tunus ekonomisi, tüm zamanların en yüksek rakamı olan yüzde 18.9 resmi işsizlik oranıyla da büyük bir kriz yaşıyor. 2011’deki ayaklanmanın ardından 23 yıllık Zeynel Abidin Bin Ali iktidarının devrildiği ülkede, o tarihten bu yana 9 kez hükümet değişikliği yaşandı. ‘Gazetecilik suç değildir’ Myanmar’ın Arakan Eyaleti’nden yaklaşık 655 bin Rohingyalı Müslümanın ülkeyi terk ederek komşu Bangladeş’e sığınmalarına neden olan olaylara ilişkin haber yapmak üzere bölgede bulunan ve 12 Aralık’ta gözaltına alınan Reuters muhabirleri Wa Lone ve Kyaw Soe O, dün ikinci kez mahkemeye çıktı. Eyalet ve güvenlik güçleriyle ilgili önemli ve gizli devlet belgelerine sahip oldukları ve yabancı medyayla paylaşmak amacıyla yasadışı belge topladıkları gerekçesiyle tutuklanan muhabirler, 14 yıla kadar hapis cezası öngören, “Devlet Sırları Yasası”nı ihlal etmekle suçlanıyor. AB, Myanmar hükümetine muhabirleri serbest bırakması çağrısı yaptı. Dün de Myanmar’da bir grup gazeteci eylem düzenledi, “Gazetecilik suç değildir” sloganları attı. Gazeteciliğin gazetecilik olduğu yıllar... “Dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi” olmanın bunaltıcı kasvetinden kurtulamayan Türkiye, hüzünlü bir “Çalışan Gazeteciler Günü”nü daha arkada bıraktı.   Biz, usanmadan “Gazetecilik suç değildir! Tutsak gazetecileri özgür bırakın” çağrıları yaparken; dünya sinemalarında şu sıra Washington Post’un 1970’lerdeki efsane gazeteciliğini anlatan “The Post” vizyona giriyor. Logosunda bugün dahi “Demokrasi karanlıkta ölür” ibaresini taşıyan, Watergate skandalını ifşa etmenin yanında sayısız ödülle özdeşleşen gazetenin siyasi iktidarla mücadelesini anlatan film hakkındaki beklentiler çok büyük.     Öncelikle yapıt Steven Spielberg’in imzasını taşıyor. Meryl Streep ve Tom Hanks’in oyunculuğu göklere çıkarılıyor. “The Post”un konusu, ilk anda düşünülebileceği gibi Watergate değil... Watergate skandalının sıcak gündem olduğu ’70’lerde o mevzu zaten “Başkanın Bütün Adamları” filminde işlenmişti. Bu defa Spielberg, Alan Pakula’nın çok yankı getiren ’76 yapımı Watergate hikâyesinden farklı olarak “Pentagon Papers/Pentagon Dosyaları” olayına el atıyor...  ‘Özgürlük güvenliğin parçası’  “Pentagon Dosyaları” Vietnam Savaşı’nda ABD hükümetinin söylediği yalanları ortaya koyan belgeler. Gizli Pentagon belgelerine ulaşan Daniel Ellsberg isimli bir uzman bunları, ülkenin prestijli iki gazetesi New York Times ile Washington Post’a sızdırıyor. Beyaz Saray yayını durdurmak için hemen hukuki yollara başvuruyor. TV şirketlerinin lisans iptali ve hisselerinde düşüş gibi yaşamsal riskleri göze alan Washington Post (WP) ve “casusluk” ithamı altında kalan New York Times; bu tehdit, gözdağı, yıldırma yöntemlerine rağmen belgeleri yayımlamaktan geri kalmıyor... Olayın yasaya intikal aşamasında yargıçlar; “Devlet güvenliği sırf cephede sağlanmaz. Kurumların özgürlüğü de güvenliğimizin parçasıdır. Bildiğinden şaşmayan, geçimsiz, burnunu her şeye sokan bir basına, iktidarlar, haber alma özgürlüğü gibi daha üstün değerleri korumak adına katlanmak zorundadır” diye fetva veriyor... “Kadın bir medya patronunun hâkimiyetindeki” “WP”nin serüvenini bugün güncel kılan, hem sürmekte olan  “cinsiyet eşitsizliği savaşları”, hem de Trump, Beyaz Saray’ı... Spielberg’in, demokrasilerin bekçi köpeğinin medya olduğunu hatırlatan bu son yapımı, Trump’ın Washington’daki 1. yılını anlatan “Ateş ve Öfke” kitabının yayınının durdurulması için Beyaz Saray’ın devreye girdiği dönemle çakışıyor.    Rastlantısal başkan  Michael Wolff adlı ünlü bir gazetecinin yazdığı kitabı durdurmak için avukatlarını devreye sokan Başkan, bunu başaramadı. 269 sayfalık kitap ışık hızıyla internette çoğaldı ve posta kutuma dek anında hemen yayıldı. Müthiş akıcı bir dille yazılan kitap bundan böyle sadece ABD de değil dünyada tartışılıyor. Zira Trump’ın kirli çamaşırlarını ortaya koymanın ötesinde, “şakayken ciddiye binen bir başkanlığın” fotoğrafını çekiyor. Başkan seçileceğine kendisi dahi inanmayan, bunun için hazırlığı olmayan Trump, neden sonra havaya giriyor. Washington’daki “rastlantısal başkan” haliyle dünyayı korkutuyor.   Söz Hollywood’dan açılmışken... ’70’lerde gene çok konuşulan “Being There/Merhaba Dünya” isimli bir Peter Sellers filmi vardı. Filmde Sellers tesadüflerle ünlenen zekâ özürlü biriydi. İsmi “Chance/Şans, Rastlantı” olan Sellers’in TV programlarında söylediği acayip ipe sapa gelmez şeyler giderek ciddiye alınmış ve önüne Beyaz Saray’ın yolu açılmıştı... “Ateş ve Öfke” de şimdi, “Chance” gibi tıpkı Trump’ın bildiğiniz zekâ sorunlu bir rastlantısal başkan olduğunu iddia ediyor. Trump’ın derhal karalama kampanyası ile karşılık verdiği yazar Michael Wolff ile Wolff’u Beyaz Saray’a sokan, ayrıca cüretkâr açıklamaları ile gündem olan eski danışman Steve Bannon şimdi hedefte. “Pentagon Papers”dan burnu kanamadan çıkan Washington Post gazetecilerinden farklı olarak, Bannon, Trump baskısıyla derhal Breitbart News medya grubundaki görevini terk etmek zorunda kaldı. Bakalım daha neler göreceğiz?    Bannon ‘siteyi’ bıraktı ABD’li gazeteci Michael Wolff’un yazdığı “Ateş ve Öfke: Trump Beyaz Sarayı’nda Yaşananlar” adlı kitapta, ABD Başkanı Donald Trump’ın oğlunun dahil olduğu bir görüşme için “vatan hainliği” ifadesi kullandığı iddia edilen eski Beyaz Saray Başstratejisti Steve Bannon, yöneticiliğini yaptığı aşırı sağcı haber sitesi Breitbart’taki görevinden ayrıldı. Trump cephesinden yükselen tepkiler üzerine Bannon, daha önce de “Sözlerimin hedefi, kampanya sorumlusu olan Manafort’tu” demişti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle