22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 11 Ocak 2018 10 Reis, AB’yi yola getirdi Biliyorum, bugün HDP’de olup bitenler, hani şu “Hasip Kaplan vakası” üstüne yazmayan gazete yazarını dövüyorlarmış. Dahası, hafta sonu CHP İstanbul il kongresi var. İstanbul demek CHP kurultayının sonucunu hemen hemen belirleyebilecek bir delege ağırlığı demek. Ortalık toz duman. Gazete haber merkezlerine “kulis bilgisi” adı altında parti içi hesapları etkilemeye yönelik mesaj, eposta, telefon yağıyor. Yani o konuda yazmayan gazeteciyi de dövüyorlarmış... Dayak yemeyi göze alıyor ve aşınmış bir deyişle “O topa girmiyorum”. HDP pilavı daha epey su kaldıracak gibi. Biraz daha bekleyelim. Hele bir ortalık durulsun... CHP il kongresini ise ağrıyan belime rağmen dişimi sıkacak ve kongre salonunda izleyeceğim. Oradan aktaracağım izlenimler daha anlamlı olur umudunda ve kararındayım. Peki, onu yazmayacağım, bunu yazmayacağım da günü kurtarmak için bir “Tırmık” mı şişireceğim? Asla. Ustalarım bana okura böyle bir saygısızlık yapanın meslek ipinin çekilmesi gerektiğini öğrettiler. Kaldı ki... HDP’de olup bitenlerden, CHP İstanbul il kongresinden çok daha önemli, çok daha yaşamsal ve Türkiye’nin yakın geleceğini, özellikle demokratik geleceğini derinden etkileyecek bir konu var. Onu yazmazsam bana ayıp, okura saygısızlık. Buyrun... HHH AKP Reisi’nin, Afrika’da bir iki ülke dolanıp Tunus’tan zeytinyağı ithalatı bağlayıp büyük ticari başarılar(!) elde ettikten, Sudan’ın eli kanlı diktatörü Ömer el Beşir’i ziyaret edip kucaklaştıktan sonraki durağı Fransa idi. Fransa’nın, önce üst düzey bankacı, sonra üst düzey ekonomi bürokratı, sonra da çiçeği burnunda başkanı Emmanuel Macron ile buluştu. Beş gün önceki bu buluşma üstüne epey yazıldı çizildi, TV’lerde uzun uzun tartışıldı. Yani olup bitenler, açıklanan ya da tam açıklanmayanlar üstüne yeterince bilgimiz var. Fransa iyi ticaret yaptı. 5.700 ton et sattı. Nükleer santral için öngörüşmelerde yol aldı, Airbus uçağı sattı, silah sattı ve... ... Ve bizzat Macron’un ağzından ilan etti: Yakın hatta uzak gelecekte Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında üyelik müzakereleri, yeni fasıllar açılması filan söz konusu değil... Türkiye üyelik umudunu gömmeli, beklentisini unutmalı ve imtiyazlı ortaklık denen özü ekonomiyle sınırlı bir ilişki formülüne razı olmalı... Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker de aynı formülü daha diplomatik bir dille savundu. AB’nin öteki lokomotifi Almanya zaten çok önceden ve sık sık aynı formülü ileri sürüyordu... Yani iş bağlanmış, sonuç hemen hemen belirlenmiş gibi. TürkiyeAB ilişkileri bundan böyle temel olarak ekonomik düzlem üstünde ve onunla sınırlı olarak yürüyecek. Avrupa Birliği’nde kuruluşundan bu yana belirlenmiş geliştirilmiş demokratik, siyasal ilkeler filan en azından şimdilik buzdolabına konacak. Belki de derin dondurucuya... Peki, bu sonuç AB’nin AKP iktidarını, onu tek başına temsil eden ve belirleyen Reis’i cezalandırması gibi mi algılanmalı? Hah, hah hah!.. Bu, bal gibi AKP Reisi’nin başarısıdır, ustalığıdır. Bugün gelinen noktanın neredeyse kısacık bir paragrafla yapılabilecek özeti şöyle: Avrupa’nın ekonomik anayasası olarak nitelenen Maastricht kriterleri geçerlidir ve geçerli olacaktır. Kopenhag kriterleri denen özgürlükleri, insan haklarını, evrensel hukuk devleti ilkelerini belirleyen siyasal ve demokratik anayasası ise buzdolabında uykuya yatacaktır. AKP Reisi’nin AB ilişkilerindeki düşüdür bu: Masstricht’e sımsıkı sarıl, al, sat, ticareti geliştir; Kopenhag’ın can sıkıcı, öfkelendirici ilkelerinden kurtul... O daha ne ister? Haaa, “Türkiye için bunun anlamı nedir” diye sorarsanız Sormayın. Onu da siz bulup çıkarın... VİCDANİ RETÇİ ÖZGÜNER’DEN BAŞVURU AYM’ye ‘sivil ölüm’ davası Vicdani retçi ve hayvan hakları aktivisti Burak Özgüner, vicdani ret hakkı için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Vicdani retçi olarak karşılaştığı zorlukları dile getiren Özgüner, zorunlu askerlik uygulamasına hükmeden yasal düzenlemelerin anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti. Bianet’te yer alan habere göre Özgüner’in avukatı Barış Karlı, mahkemeye sunduğu dilekçede müvekkilinin bakaya olarak aranmakta olduğunu, bu nedenle yakalanma tehdidi nedeniye özgürce seyahat edemediğini, otel ve benzeri yerlerde konaklayamadığını, yurtdışına çıkamadığını ve oy kullanamadığını vurguladı. Avukat Karlı “Askerlik yükümlülüğünü yerine getirmeyi reddettiği için başvurucu tüm medeni ve siyasal haklardan mahrum kalma anlamında AİHM’nin kullandığı üzere ‘sivil ölüm’ durumuyla karşı karşıya bırakılmıştır” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Muhaliflere ucu açık tutuklama gerekçesi Hazırlanan yasa taslağında düzenlenen tutuklama gerekçeleri yoruma açık HAYVAN ÖLDÜRENE 3 YIL HAPİS Hazırlanan taslakla, hayvanlara eziyet kabahat olmaktan çıkarılarak suç haline getirildi. Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre, sahipli veya sahipsiz hayvana acımasız ve zalimce muamelede bulunan veya eziyet eden ya da haklı bir neden olmaksızın öldürene 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Birden çok hayvana karşı bu suçu iş leyenin cezası yarı oranında artırılarak 6 aydan 4.5 yıla çıkacak. Nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldüren kişilerin cezası ise daha ağır olacak. Bu kişilere, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis öngörüldü. Birden çok hayvana karşı bu suçu işleyenin cezası yarı oranında artırılarak 4.5 yıldan 10.5 yıla kadar hapis olacak. Hayvanları birbirlerine zarar verecek şekilde dövüş türenler 2 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Sahipli hayvana karşı işlenen suçlar sahibinin şikâyetine, sahipsiz hayvanlara işlenen suçlar ise Orman ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvurusuna bağlandı. Bakanlık bu görevi bölge müdürlükleri ile il ve ilçelerdeki taşra teşkilatları aracılığıyla yerine getirecek. KESK’ten demokrasi mitingi KESK İstanbul Şubeler Platformu, OHAL’in kaldırılması, kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) iptal edilmesi, işten atılan emekçilerin işine iade edilmesi talebiyle İstanbul bölge mitingi düzenleyecek. Emekçiler, miting için 14 Ocak Pazar günü saat 15.00’te Bakır köy Özgürlük Meydanı’nda bir araya gelecek. EğitimSen İstanbul 2 No’lu Şubesi’nde dün düzenlenen basın toplantısında konuşan KESK İstanbul Dönem Sözcüsü Kazım Yılancı, ihraç edilen, açığa alınan kamu emekçileri başta olmak üzere emekten, barıştan, demokrasiden yana olan herkese mi tinge katılım çağrısı yaptı. KHK’lerle yapılan düzenlemelerinin TBMM denetimine açılması gerektiğini vurgulayan Yılancı, “KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerine yargı yolu açılmalı, sözde komisyon çalışmaları şeffaf hale getirilmelidir” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet HASAN FERİT GEDİK DAVASINDA SKANDAL Olay görüntüleri silinmiş Maltepe Gülsuyu’nda uyuşturucuya hayır eylemine yönelik silahlı saldırıda öldürülen Hasan Ferit Gedik davasında, olay anına ilişkin Mobese kayıtlarının silindiği ortaya çıktı. Mahkeme heyeti, dava dosyasını karar verilmek üzere incelemeye alarak duruşmayı 14 Şubat’a erteledi. Maltepe’de 2013 yılında Gedik’in ölümü ve 3 kişinin yaralanmasına ilişkin 5’i tutuklu 35 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Duruşma nedeniyle adliye ve duruşma Hasan Ferit Gedik salonu çevresinde yoğun güvenlik önlemi alındı. İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kapalı görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Mert Kazan, Şahin Eren, Ferhat Keleş, Hakan Taşhan ve Zafer Turhan ile 3 tutuksuz sanık katıldı. Mahkeme başkanı, olay anına ilişkin mobese kayıtlarının Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden istendiğini ancak kayıt depolama süresi nedeniyle kayıtların gönderilmediğini tutanağa geçirdi. Yazıda, görüntü kayıtlarının bir ay saklanıp daha sonra silindiği ifade edildi. Aileden tepki Ferit’in ailesinin avukatları, kayıtların silinmesine tepki gösterdi. Avukatlar, “Dört yıldır mahkeme bu kayıtları istiyor ancak gelen yazı kabul edilemez” dediler. Sanıklardan Şahin Eren’in avukatı Murat Sultansu da “Mobese kayıtlarının alınmasıyla çözülecek bir olayda Mobese kayıtları gönderilmemiştir. Bu, soruşturmanın eksik yapıldığının bir göstergesidir” dedi. Duruşmada son sözü sorulan sanıklardan Mert Kazan “Ben kandırıldım, ailene bakarız, sana bakarız diye söylediler. Ben olayı bile görmedim” dedi. Buna karşılık Ferhat Keleş ise “Benden bir yaş küçüktür, ben onu nasıl kandırabilirim” dedi. Zafer Turan da “Çete lideri değilim, kimseye talimat vermedim” derken Turan’ın avukatı da müvekkilinin polisi aramasına rağmen önlem alınmadığı için Gedik’in vurulduğunu söyledi. Mahkeme, dava dosyasının karar verilmek üzere incelemeye alınmasına karar verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa tasarısında tutuklama nedenleri arasına iki yeni gerekçe eklendi. Bu kapsamda “aynı veya daha ağır bir suçu yeniden işleme” ve “Suçun işlendiği hal ve koşullar veya meydana gelen zararın ağırlığı dolayısıyla fiilin kamu düzenini önemli ölçüde bozması” halinde tutuklama kararı verilebilecek. Tasarıya eklenen gerekçelerin, yoruma açık olması dikkat çekti. Ayrıca, söz konusu gerekçelerin hangi suçlarda uygulanacağının belli olmaması, muhaliflerin yapacağı eylemlerin bu yolla engellenmesinin önünü de açabilecek. Adalet Bakanlığı, “Hayvanları Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” taslağı hazırladı. Bakanlık, taslağı, görüş için başsavcılık ile Adalet Komisyonu başkanlıklarına gönderdi. 30 gün içinde taslağa ilişkin görüşlerin gönderilmesini isteyen bakanlık, bunun ardından taslağa son şeklini verecek. Taslakta, Ceza Muhakemesi Yasası’nın tutuklama nedenlerini düzenleyen 100. maddesinde tartışma yaratacak değişiklik yapıldı. Buna göre tutuklama nedenlerinin arasına, “aynı veya daha ağır bir suçu yeniden işleme” ve “Suçun işlendiği hal ve koşullar veya meydana gelen zararın ağırlığı dolayısıyla fiilin kamu düzenini önemli ölçüde bozması” bentleri eklenecek. ‘Avrupa’da da var’ Taslağın gerekçesinde, benzer düzenlemelerin Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya, İsviçre ve Hollanda gibi ülkelerde de yeniden suç işleme tehlikesinin bir tutuklama nedeni olarak kabul edildiği belirtilerek, “AİHM, yeni bir suç işleme tehlikesinin makul ve ciddi olduğu ve yine dosya içeriğinin kişinin geçmişinin ve karakterinin suçun tekrarlanma olasılığını ortaya koyduğu durumlarda, suçun tekrarının önlenmesi gerekçesi ile tutuklama kararı verilmesini AİHS’ye aykırı bulmamıştır. Ayrıca, mahkeme belirli suçların özel ağırlıkları ve bu suçlara toplumun tepkisi nedeniyle doğabilecek toplumsal huzursuzlukların en azından belirli bir süre tutuklamayı haklı kılabileceğini de kabul etmektedir” denildi. Türk Ceza Yasası’nda yapılan değişiklikle de inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleyene verilen 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasının sınırları 2 yıldan 5 yıla şeklinde artacak. Hırsızlığın cezası arttı Taslakla hırsızlığın cezası da artırıldı. Bu kapsamda nitelikli hırsızlık suçunun cezası 4 yıldan 8 yıla kadar olacak. Suçun nitelikli halinde ceza en az 6 yıl olacak. Kişilerin huzur ve sükununu bozanlara verilen ceza da 6 aydan 3 yıla şeklinde yükselecek. Yağma ve dolandırıcılık suçlarının cezası da artırıldı. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek suçunun cezası artırılarak 5 yıldan 10 yıla kadar şeklinde değişecek. Bu suçtan ceza alanlar, denetimli serbestlikten yararlanamayacak. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Açlıktan ölmek üzereydim’Tutuklu trans mahkum Buse, KADAV’a gönderdiği mektupta cezaevinde yaşadıklarını anlattı Tutuklu trans mahpus Buse, Kadın Dayanışma Vakfı’na (KADAV) gönderdiği mektupta, “Bakırköy Devlet Hastanesi’nde 21 gün yatırıldığımda ne çorap ne de ayakkabı vardı. Sadece verilen bir çorapla tüm kışı geçirdim, açlıktan ölmek üzereydim. Devletin beni öldürmemesi için direndim, bedenimi kadın olarak görebilmek için her gün mücadele veriyorum” dedi. Ameliyat olmak için yasal izinlerini tamamlayan Buse, cezaevi idaresinin engeli nedeniyle cinsiyet değişikliği yapamıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, trans tutsaklara yönelik hak ihlallerine ilişkin açıklama yaptı. Toplantıya Buse ile mektup arkadaşı olan KADAV üyesi Derya Özatan da katıldı. Buse’nin 22 yaşında örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklandığını, avukatı olmadan mahkum edildiğini belirten Özatan, “Buse şu an 44 yaşında. F Tipi’nde kalıyor. Buse, ailesi ve siyasi çevresi tarafından yıllardır yalnızlaştırıldı. Onunla bir yıldır mektup arkadaşıyım. Geçiş süreciyle ilgili mücadele veriyor, hormon tedavisi uygulanıyor. Ameliyatıyla ilgili yüzlerce dilekçe yazdı ancak hiçbirine cevap alamadı” diye konuştu. Buse’ye gönderilen kadın kıyafetlerinin hapishaneye alınmadığının altını çizen Özatan, “Bu eşyaların hapishaneye alınmaması şiddetin başka bir yönü” dedi. İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ay rımcılığa Karşı Komisyon üyesi Avukat Eren Keskin, Tekirdağ F Tipi Hapishanesi’nde tutulan trans mahpuslar Buse ve Diren’in dava sürecine dair bilgiler verdi. Keskin, “Buse, Erzurum DGM’de hiç avukatsız olarak yargılanan bir müebbet hükümlüsü, siyasi mahpus. Diren ise ‘örgüt propagandası’ yapmak iddiasıyla yargılanıp 3 yıl ceza almış bir siyasi mahpus. Buse’nin cezaevinde geçireceği daha 17 yılı var, Diren ise 1 yıl sonra tahliye olacak. Her ikisi de cezaevinde tecritte tutuluyorlar. Buse, kadın kimliğine sahip olmayı amaçlıyor ve ameliyat olmak is tiyor. Buse’nin kesinleşmiş mahkeme kararı var. Ancak ameliyatını olamıyor” dedi. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü’nün TCK ve AİHS’nin ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı davrandığını belirten Keskin, “İdare, cinsiyet değişikliği ameliyatının kurumdaki yaşantısına devam etmesi açısından tıbbi açıdan bir zorunluluk olup olmadığı tespit edilmeli ve zorunluluk yoksa hükümlünün tahliyesinden sonra da ameliyat olması mümkündür’ diyor. Bu karar kabul edilemez. Buse’nin tek dileği var, ‘bedenimdeki bu hapishaneden kurtulmak istiyorum’ diyor” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle