19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 21 Eylül 2017 TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 13 Heykel meykel istemem! Bumburuşuk bir gazete, sararmış, yarısı yırtık: Bir dostum, Bulgaristan’dan getirip hediye ettiği erik rakısı şişesini buna sarmış. Çöpe atarken İngilizce yayımlanmış olduğunu fark ettim, nedir, ne yazıyor diye baktım . Bir söyleşi: “Heykel meykel istemem!” Merakım katmerlendi, okumayı sürdürdüm. Muhabir, başkana hava meydanına dikilecek heykelinin yerinin bunca zamandır neden boş olduğunu sormuş. Heykelimin dikilmesini doğru bulmuyorum. Acaba hangi ülkenin gazetesi? “Bak yeryüzünde ne demokratik devlet başkanları var” diye düşünüyorum ama az sonra gerekçenin bu olmadığını anlıyorum: Başlarına kuşlar pisler diye mi istemiyorsunuz? Hayır, her yaratığın pisliği kahverengidir ama kuşlarınki beyazdır. Beyaz ise uğurdur... Öyleyse? Gerekçem Bizans’a dayanır: Bizans İmparatoru III. Leon, Arapların Bizanslıları sürekli olarak yenmesini, Bizans’ta Tanrı yerine Tanrı’nın tasvirlerine tapılmasına bağlamış, “Bundan böyle biz de Araplar gibi resim, heykel yapmayacağız!” demiş. Ben de yurdumda bu kadar fazla AIDS olgusunun görülmesini bu şekilde yorumluyorum. Başka? Saddam’ın heykelinin başına gelenler... Bir Alman antikacı Saddam’ın Bağdat’ın Firdevs Meydanı’nda 2003’te parçalanan heykelinin sol bacağını edinmiş. Heykelin başını biri el arabasına koyup götürmüş; şimdi nerede olduğu bilinmiyor. Irak’tan dönen bir İngiliz askerinin, heykelin “Saddam’ın kıçı” bölümünü satmaya kalktığını ama alıcı bulamadığını da biliyoruz. Diktatörlerin heykel diktirmeleri iyi bir şey değil. Bu hangi ülkenin diktatörü acaba? Gazete parçasında başka ipucu yok... Demokratik ülkemde Google yasak olmasaydı bakardım: AIDS en çok hangi ülkelerde yaygın? Eskiden yaptığım gibi ansiklopedilerde aradım. Swaziland’ın kralı Üçüncü Mısvati olabilir diye düşünüyorum. Bu, hastalıkların kol gezdiği fakir ülkenin kralı en lüks arabalarda gezermiş ama arabalarının resminin yayımlanması yasakmış. Ülkenin resmi simgesinde bir kalkan var; tepesinde kralın bayramlarda kafasına geçirdiği tüylerden oluşmuş başlık, kalkanın sağında bir fil, solunda da bir aslan... Aslan diktatörü, fil de anasını simgelermiş. Ulusal simge her meydanda, her hükümet dairesinde, her istasyonda halka kendilerini koruyanın Mısvati ile annesi olduğunu anımsatıyormuş. Diktatörün heykel istememesinin asıl nedeni bence budur: Her köşe başında, her sokakta onu aslan olarak gösteren simgeleri dururken heykele ve Ayşegül Aldinç’in şarkıda güzel söylediği gibi söze ne hacet? Niğde’de helikopter kazası: 1 polis şehit, 1 polis yaralı Niğde Polis Meslek Eğitim Merkez Müdürlüğü’nün eğitim sahasında dün saat 14.00 sıralarında Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait Sikorsky S70 tipi helikopterle, “halatla iniş eğitimi” nin ardından pilot, yeni öğrencileri almak üzere alçalmaya başladı. İniş sırasında helikopterin istikameti ani olarak değişti. Bu sırada helikopterin üzerinde bulunan “ana rotor” olarak adlandırılan pervane, Özel Hareket polisi eğitmeni Abdullah Yıldırım (27) ile Azim Doğan’a (25) çarptı. Kadrosu Kilis Emniyet Müdürlüğü’nde bulunan polis memuru Yıldırım başına aldığı darbeyle olay yerinde şehit olurken, Azim Doğan yapılan ilk müdahalenin ardından Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. l DHA 21 EYLÜL 2017 SAYI: 33587 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.17 05.03 05.28 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.43 13.04 16.28 06.28 12.49 16.13 06.51 13.12 16.36 Akşam 19.12 18.56 19.19 Yatsı 20.32 20.15 20.36 Yıl 2014. CHP Milletvekili Gürsel Tekin bir ses kaydı dinletiyor. Milli Eğitim yöneticilerinin de katıldığı bir toplantıda dönemin Başbakanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan konuşuyor: “Kısa sürede 1 milyon öğrenci olacak imam hatiplerde, yani şu anda bu kesin.” Ve devam ediyor: “Yeni planlanan okulları da ya kız ya erkek olarak planlayalım. Yani şimdi yeni planlananlarda ‘hem kız hem erkek olarak’ gelen projeler oluyor. Onları ortaokul ve lise diye çevirelim. Bu kız mı olacak, erkek mi olacak diyelim. Yani kızerkek aynı kampus içinde düşünmeyelim.” Hatırladınız değil mi? Ertesi yıl Bilal Erdoğan’ın hedeflediği 1 milyona ulaşılmıştı bile. Ve o yıl yani 2015’te Bilal Erdoğan yine eğitim sahnesindeydi. İl il gezip imam hatip müdürleriyle toplantılar yapıyordu. Bunlardan en azından ikisi basına yansımıştı. Bilal Erdoğan, Diyarbakır’da 28 imam hatip ortaokulu ile 32 imam hatip lisesi müdürüyle bir toplantı yapıyordu. Toplantıya AKP’li milletvekili ile Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç da katılmıştı. Saraç, darbe girişimi sonrası “FETÖ”den tutuklandı. Ne diyordu Bilal Erdoğan o toplantıda: “Biliyorsunuz eğitim faaliyetlerinin önemini. Özellikle bu bölgedeki imam hatiplilerin gelecekte daha iyi bir seviyeye ulaşması ile ilgili özel çalışmalarımız var onlara devam ediyoruz. Bütün bölge için, sadece Diyarbakır için değil.” Ardından benzer bir toplantıyı bu kez İzmir’de yapıyordu. İmam hatip lisesi müdürleri ve İzmir Erdoğan’ın torunları hangi okula gidiyor? Valisi Mustafa Toprak’la birlikte. Bilal Erdoğan’ın hangi sıfatla böyle bir toplan tı düzenlediği, toplantılarda neler konuşulduğu, milli eğitim politikalarına onun mu karar verdiği, bu çalışmaların amacının “Erdoğan Nesli”nin inşa edilmesi projesi olup olmadığı soruları hiçbir zaman yanıt almadı. Gelelim bu yılın şubat ayına. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Performans Programı’nda imam hatipler için ayrılan kaynaklar açıklandı. Ve şaşırtmayan bir şekilde aslan payı imam hatiplere gitti. Tabii burada dikkat çeken bir nokta da “kız Anadolu imam hatip liseleri” için ayrılan bütçe oldu. Kız çocuklarının okula devam oranlarının artırılması için 16 milyon 759 bin TL ayrılırken açılacak kız imam hatip liseleri için 500 milyon TL’lik bütçe belirlendi. Programda da “Okullaşmanın yay gınlaştırılmasına katkı sağlayacak olan pansiyonlu kız Anadolu imam hatip liselerinin 2017’de sayısının artırılması hedeflenmekte. Türkiye genelinde olduğu gibi özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki veliler kız AİHL okullarının açılması/yaygınlaştırılması yönünde taleplerini bildirmektedir” denildi. Ve gelelim dört gün öncesine Erdoğan, “TEOG’un kaldırılması lazım” deyiverdi: “Biz TEOG’la mı geldik ya.” Üç gün sonra da Milli Eğitim Bakanı, TEOG’u kaldırdıklarını duyurdu. Yerine ne konulacağını bile bilmiyordu ki, “Bir ay içerisinde yeni uygulamayı Bakanlar Kurulu’na sunarız” dedi. Daha TEOG’un yerine ne geleceği bile belli değilken üniversiteye giriş sisteminin de değişeceğini “müjdeledi” Cumhurbaşkanı. Anlayacağınız hiçbir şey birdenbire oluvermedi. Taşlar hepimizin gözü önünde döşendi. Oğulun modeli, Saray’ın emriyle uygulamaya konulmaya başladı. Daha yaygın demokrasi için “yerinden yönetim” hayal ederken “Saray’dan yönetim” geldi. Aslında bu önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yönetim biçiminin de çok somut bir göstergesidir. Artık ne TBMM, ne Milli Eğitim Komisyonu, ne Milli Eğitim Bakanlığı... Her şey Saray’da kotarılacak, tek kişinin emriyle aile yakınları ya da “Evet efendim”ci bürokratlar tarafından uygulanmaya konulacak. O zaman biz de daha sandıktan çıkmadan kendisini “başkan” ilan ediveren, oğlunu “gölge Milli Eğitim bakanı” yapan Erdoğan’ın torunlarının hangi okula gittiğini öğrensek. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Yeni cephe: Müzik müfredatı RAZİYE KARABEY İlk ve ortaöğretim düzeylerindeki yeni müfredat kapsamında müzik dersi öğretim programında yapılan değişikliklerle ilgili olarak Müzik Eğitimcileri Derneği MÜZED, 9 Ağustos’ta kamuoyuna bir açıklama yaptı. Ayrıca 8 Eylül’de Milli Eğitim Bakanı’na yazılı başvuruyla programın yeterli donanıma sahip uzmanlarca yeniden hazırlanmasını talep etti. Getirilen değişiklikler Yeni müzik müfredatını öncekiyle karşılaştıran MÜZED incelemesi dört bulguyu ortaya koyuyor: 1. Müzik müfredatında yapılan değişiklikler birinci sınıftan başlayarak dini değerler, dini günler ve dini müzikler öğretimi getirdi. Çocuk ilkokul birinci sınıftan itibaren “ilahi”, yedinci sınıfta da “tekbir” ve “salatı ümmiye” ile segâh ve hüzzam makamlarını öğrenecek, buna karşılık basit kanonları ve çoksesli şarkıları öğrenemeyecek, çünkü programdan çıkarıldı. Popüler müzik de çıkarıldı, yerine mehter müziği ve dini müzik konuldu. 2. Yeni program çoksesli müziğe karşı. Çoksesli müziğin çocuğun beynini geliştirmedeki belirgin etkisi çoktandır bilinen bir gerçek ve klasik Batı müziği ile demokrasi arasındaki direkt bağlantı halen sayısız üniversitede ders olarak okutuluyor. Buna karşın yeni müfredat ortaokul altı, yedi ve sekizinci sınıflarda çok sesli şarkıları programdan çıkardı. Onuncu sınıfta ise çocuğun seslendirmesine değil, sadece dinlemesine izin veriyor. Dahası, Türk müziği türlerini halk, sanat, mehter ve dini müzik olarak belirtiliyor, bestecilerimizin çoksesli müziğini Türk müziği saymıyor. 3. Yeni program tüm sınıflarda “çalgı çalma” öğretimini programdan kaldırdı. MÜZED haklı olarak bu durumun “çalgı çalmanın günah olduğu” düşüncesinden mi kaynaklandığını sorguluyor. 4. Bekleneceği üzere Atatürk burada da çıkarılmış veya önemsizleştirilmiş. Atatürk’ün ön KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Yeni müfredat genel olarak tartışılmaya devam edilirken müzik müfredatındaki değişiklikler unutuluyor. Çocuklar ilkokul birinci sınıftan itibaren “ilahi”, yedinci sınıfta da “tekbir” ve “salatı Ümmiye” ile segâh ve hüzzam makamlarını öğrenecek Okullarda müzik derslerinden popüler müzik de çıkarıldı, yerine mehter müziği ve dini müzik konuldu. derliğindeki müzik devrimi, çoksesli Türk müziği, Cumhuriyet döneminde açılan müzik kurumları ya tümüyle çıkarılmış veya yasak savmaya yetecek kadar bırakılmış. Temel kanunlara aykırılık MÜZED yukarıda sayılan değişikliklerin başlıca iki sonucunu şöyle özetliyor: Değişikliklerin ilk tehlikesi programa sokulan “dini günler” kavramının ve “dini” içerikli müziklerin anayasaya ve temel kanunlara aykırılığı: anayasanın 24. maddesi “(ilk ve ortaöğretimde okutulan zorunlu din dersi) dışındaki din öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” hükmünü içerir. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu “milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerleri” vurgular, dini değerleri içermez. Kanununun onuncu maddesinde “Eğitim sistemimiz(de) Atatürk inkılap ve ilkeleri temel alınır” hükmü vardır. 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ilköğretimi “bedeni, zihni ve ahlaki yetişme hizmeti” olarak tanımlar, “dini” ibaresini içermez. [email protected] [email protected] Eğitimsel sakıncaları İkinci sonucu değişikliklerin, eğitim bilim ilkelerine, müzik eğitimi ve sanatının özelliklerine uygun olmamasıdır. MÜZED’in verdiği bazı örnekler şöyle: Öğrenci liseye geldiğinde elbette ilahiyi de tanıyacaktır ama ilkokul birinci sınıfta değil. İlkokul öğrencilerinin özellikle birinci sınıfların dünyasında sayışmalı oyunlar, düzeyine uygun çocuk şarkıları yer alır. Çocuklara “düzeylerine uygun çoksesli şarkılar ve kanonlar” yerine mehter ve dini müzikler getirildi. Konuların sınıflara göre düzenlenmesinde tutarsızlıklar var. Örneğin dizi kavramı yedinci sınıfta verilirken, dizi bilmeyen beş ve altıncı sınıflara makamlar öğretilecek. Dışlanmışlığa doğru İktidar birinci sınıftan başlayarak dini müzikler içeren, fakat çoksesli müziği bertaraf eden bir müfredatı yürürlüğe koyarken, aynı zamanda da İbrahim Kalın’ın ifadeleriyle “(bu) ilk, orta, liselerden seçilecek gençlerle güçlendirmek” üzere “Cumhurbaşkanı’nın himayelerinde ... geleneksel müziğin devam ettirilmesinde yepyeni bir sayfa açacak ... müzik tarihimizde çok önemli bir dönüm noktası” oluşturacak bir müzik üniversitesi kurdu. Yeni üniversitenin misyonu da böylece açığa kavuştu. Dolayısıyla, müfredat kapsamının daha geniş bağlamda değerlendirmesi, oluşturulma sürecindeki bir zincire işaret ediyor. Devlet sanat kurumlarının tasfiyesi amacıyla hazırlanan TÜSAK yasa taslağıyla başlatılan, “yerli ve milli müziği merkeze alan” İkinci Milli Kültür Şurası ile taşları döşenen ve yeni müfredat ve müzik üniversitesi ile sürdürülen zincirin tümü, “yerli ve milli” kılıfı altında dinileştirilen, tek sesli müziğe odaklanarak dünya müzik dilinden uzaklaşan, demokrasiyi inkâr eden bir programı gösteriyor. Cumhuriyet’e karşı Bu bir sıradan müfredat değişikliği değil, Cumhuriyetin laik, bilimsel ve demokratik değerlerini aşındıran, Türkiye’yi dünya müzik camiasından koparan bir program. Öte yandan, rektörlüğü sırasında geleneksel vokal müziğe ilk kez üniversitede yer veren Kazakistan eski kültür bakanı Prof. Düsen Kaseinov bağımsızlık sonrası Türk dünyasının klasik Batı müziği ile geleneksel müziği dengede götürdüğüne dikkat çekerek, Cumhuriyetin müzik politikasının da bununla uyumlu olduğunu belirtiyor. Yeni müzik müfredatı ise Cumhuriyete karşı bir cephe daha açıyor. ŞANS TOPU 1018283032+4 5+1 BİLEN: 703 bin 597 TL (devretti) 5 bilen: 2 bin 932 TL 4+1 bilen: 320 TL 4 bilen: 30 TL 3+1 bilen: 18 TL 3 bilen: 3 TL 2+1 bilen: 5 TL 1+1 bilen: 3 TL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle