30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 23 Ağustos 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ MUSA KART OKURLARI VE DOSTLARI GÖMÜTÜ BAŞINDA BULUŞTU İyi ki doğdun Uğur Mumcu si‘Hnaaurnskıçuldkıa’ Tahliye edildikten sonraki ilk karikatürünü cezaevinde tutuklu bulunan Cumhuriyetçiler için çizen gazetemiz çizeri Musa Kart, “Bu ülkenin hukukuna olan inancımız derinden sarsıldı. Hukuk güvenlikli korunağımızdı, ama artık yok” dedi. DW Türkçe’ye açıklamalarda bulunan Musa Kart, “Kendi kulvarınızdaki 12 karikatüristten birisiniz. Bu sizi üzüyor mu? Artık siyasi hiciv bir cesaret işi haline geldiği için mi bu kulvara ilgi yok. Yoksa uzun zamandır mı durum böyle” şeklindeki soruya, “Doğrusu kendi kulvarımda tek olduğumu düşünmüyorum. Ama kulvarımızın giderek daraldığını da teslim etmek zorundayım. Bu konudaki sorunuz, ayrıntılı yanıta yer bırakmayacak kadar açıklayıcı” yanıtını verdi. Cumhuriyet’in birinci sayfasında 23 yıldır aralıksız çizen Kart, gazete yönetimiyle farklı düşündüğü konularda bile çizimlerine müdahale edilmediğini belirterek “Bir çizerin önceliğidir özgürlük. Ve bana bunu sağlayan gazeteme teşekkür borçluyum. Ama Cumhuriyet öncesi çalıştığım bazı gazete ile dergilerden, baskıcı ve sansürcü anlayışlarından dolayı ayrılmak zorunda kaldığımı eklemem gerekiyor” diyor. Aynı Musa Kart 9 ay boyunca tutuklu kaldığı Cumhuriyet davasını “Hakkımda daha önce de pek çok dava açılmıştı. ‘Bu benim değil, aşkın kaderi...’ diyor ya şarkı, aynen öyle. Bu benim değil, dünden bugüne ülkemizde eleştiren, sorgulayan yazar ve çizerlerin kaderi...” sözleriyle değerlendiren Kart, şöyle devam ediyor: “Bu ülkenin hukukuna olan inancımız derinden sarsıldı. Hukuk güvenlikli korunağımızdı bizim, ama artık yok... Gazetemiz, baskı ve sindirme politikalarına karşın Cumhuriyet’e, demokrasiye, laikliğe, ifade özgürlüğüne olan inancını sürdürüyor. Ancak bu duruşu nedeniyle daha yoğun baskıların da muhatabı oluyor ne yazık ki...” Cezaevinden önceki ve şimdiki Musa Kart arasında fark olmadığını anlatan Kart, “Dokuz ay önce de sorunlarımızı şiddetten uzak, mizaha ve karikatüre yaslanarak tartışabileceğimizi düşünüyordum, bugün de öyle” diye konuştu. l Haber Merkezi SİLİVRİ’YE GİDECEK Alman elçi Yücel’le görüşecek Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Almanya vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’i ve insan hakları savunucusu Peter Steudtner’i ziyaret edecek. DWTürkçe’nin haberine göre, yarın Silivri Cezaevi’ne gidecek Büyükelçi Erdmann olan Erdmann, Deniz Yücel’le haziran ayında yaptığı görüşmenin ardından ikinci kez bir araya gelecek. Erdmann, Büyükada’da düzenlenen bir toplantı sırasında gözaltına alınarak tutuklanan Steudtner’le de ilk kez görüşecek. Yücel “Terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle” suçlanırken Steudtner’e “silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçlaması yöneltiliyor. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana Türk yetkililer 22 Alman vatandaşını gözaltına aldı. Dokuz Alman vatandaşının halen tutuklu olduğu bildiriliyor. l Haber Merkezi Uğur Mumcu’nun okurları, dostları, 75. doğum gü düzenlediği anmada Mumcu’nun gömütüne onlarca karanfil nünde gömütü başında bir ve Cumhuriyet gaze araya geldi. Evinin önün tesi bırakıldı. de aracına yerleştirilen Etkinliğe katı bomba ile 24 yıl önce kat lan, um:ag’ın eski ya ledilen gazetemiz yazarı yın yönetmeni gaze Mumcu’nun mezarı kırmı teci Ali Tartanoğlu, zı karanfillerle süslendi, Mumcu’nun doğumgü gazetesi Cumhuriyet baş nü olduğu için karam ucuna bırakıldı. sar şeyler söylememek Katledilişinin üzerin gerektiğini ifade ede den 24 yıl geçen gazete rek “Mücadeleye, kav miz yazarı Uğur Mumcu, 75. doğum gününde UĞUR MUMCU gaya dair bir şeyler söylemek lazım. Çünkü Cebeci Mezarlığı’ndaki gömütü ba Uğur kavganın adamıy şında anıldı. Uğur Mumcu Araştır dı. İçinde bulunduğumuz dönem is macı Gazetecilik Vakfı’nın (Um:ag) ter istemez Uğur’un mücadelecili ğini aklımıza getiriyor. Öldürülmesinden 2 gün önceki yazısında bile “imamsubay”dan bahsediyordu. Öngörülerinin tamamı çıkmıştı. Eğer aramızda olsaydı en azından gazetecilik eski tabirle bu kadar tefessüh etmez, kokuşmazdı. Belki de bunun için onu aramızdan, elimizden aldılar. Çünkü böylesi isimler kubbeyi tutan sütunlar gibidir. Onun gibi söyleyebilecek, yazabilecek olanları da pasifize ettiler, tasfiye ettiler, öldürdüler. Dolayısıyla, öldürülmelerine rağmen hepsi için söylüyorum, hepsi arkadaşlarımızdı. Öldürenlere lanet ediyorum ama yine de iyi ki doğmuşlar, yaşabildikleri kadar aramızda olmuşlar diyorum” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nın düzenlediği anmada Mumcu’nun gömütüne onlarca karanfil ve Cumhuriyet bırakıldı. Aydınlık gazetesine MİT TIR’ları davası Erdem Gül ve Can Dündar’ı MİT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklatan savcı Fidan, Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Yücel ve eski İstihbarat Şefi Bozkurt hakkında iddianame düzenledi, Yücel ve Bozkurt’un ‘FETÖ ile ilgileri yok’ dedi CANAN COŞKUN Adana’da Ocak 2014’te durdurulan MİT’e ait TIR’lardaki mühimmata ilişkin fotoğrafı 21 Ocak 2014 tarihli Aydınlık gazetesinde yayımlayan gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel ve eski İstihbarat Şefi Ceyhun Bozkurt hakkında iddianame düzenlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın hazırladığı iddianamede, fotoğraftaki mühimmatın ‘devlet sırrı kapsamında olduğunu’ belirtildi. Aynı görüntülerin yayınlanmasıyla ilgili CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nu tutuklayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, gerekçeli kararında ise Aydınlık’ın yayımladığı fotoğraftaki mühimmat ile ilgili “içeriğinin ne olduğu ilk bakışta anlaşılmıyor” denilmişti. Yücel ve Bozkurt hakkındaki iddianameyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Fidan hazırladı. Fidan, iddianamede, Yücel ve Bozkurt’un ‘devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçunu işledikleri iddiasıyla 5 yıldan 10 yıla kadar hapsini istedi. İddianamenin sonuna “Şüphelilerin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüyle hiçbir ilgilerinin olmadığı anlaşıldığından TCK’nin 314/2. maddesi (silahlı örgüt üyeliği) yönünden suçlama yapılmamıştır” notunu düşen Fidan, aynı görüntülerin Mayıs 2015’te gazetemizde yayımlanması nedeniyle Ankara Temsilcimiz Erdem Gül ve eski Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’ı “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek, isteyerek yardım Mahkeme ‘ilk bakışta’ anlamamıştı Haziran ayında CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nu tutuklayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kararının gerekçesinde, Aydınlık gazetesindeki söz konusu haberin yanında ‘top mermileri olduğu iddia edilen bir adet fotoğrafın bulunduğunu’ kaydetmişti. Haberde bundan başkaca herhangi bir bilgi, belge ve görüntünün bulunmadığını öne sürmüştü. ‘TIR’ların durdurulmasından itibaren kamuoyunda MİT tarafından yapılan faaliyet ve taşınılan malzeme ile alakalı birçok haber yorum yapıldığını’ belirten mahkeme, Aydınlık’taki haberin bunlardan ibaret olduğunu iddia etti. ‘Nerede çekildiği, içeriğinin ne olduğu dahi ilk bakışta net olarak anlaşılamayan tek kare foto’ ile sırrın ifşa olmayacağını savunmuştu. Haberin rivayet veya tahminden öte bir anlam taşımadığını ileri sürmüştü. etme, siyasi ve askeri casusluk amacıyla gizli bilgileri temin etmek ve açıklamak” iddialarıyla tutuklatmıştı. Hazırladığı 473 sayfalık iddianamede ise bu suçlamalara ek olarak “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye tes¸ebbüs etmek” iddiasıyla cezalandırma talep etmişti. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında görüntüleri Dündar’a verdiği iddiasıyla iddianame düzenlenmiş, Berberoğlu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince 25 yıl hapis cezası verilerek tutuklanmıştı. Nasıl tespit edildiği bilinmiyor Fidan’ın, Yücel ve Bozkurt hakkında hazırladığı iddianamede “Bozkurt’un görüntüleri Ankara’da resmi bir görevi olan bir tanıdığının WhatsApp aracılığıyla yolladığını söylediği ancak kaynağını açıklamadığı” akta rıldı. Fidan, iddianamede görüntüyü Bozkurt’a gönderen kişinin MİT TIR’larının durdurulmasına ilişkin yine kendisinin yürüttüğü soruşturma kapsamında Nisan 2015’te tutuklanan dönemin Ankara Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Erdal Turna olduğunu iddia etti. Fidan, görüntülerin WhatsApp aracılığıyla Bozkurt’a gönderildiğinin nasıl tespit edildiğine ilişkin herhangi bir bilgiye yer vermedi. Bozkurt’un ifadesinde kaynağını açıklamayacağı bilgisi, akıllara Fidan’ın söz konusu tespite Turna üzerinden ulaştığı ihtimalini akıllara getiriyor. Kapalı yapılsın Fidan, Turna’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda jandarma görevlisi ve savcıların Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde süren yargılamasının gizli yapıldığını anımsatarak, kamu güvenliğinin gerekli kılması nedeniyle Yücel ve Bozkurt hakkındaki yargılamanın tamamının kapalı oturumda yapılmasını istedi. haber 11 Ve halk yok olur... Demokrasiye gerçekten kıymet verilen bir ülkede; “Kimse kimsenin hayat tarzına karışamaz” lafını ancak herhangi bir hayat tarzının dayatılmadığı ideolojileri savunanlar sarf edebilir. Bu söylemi, dini bir hayat tarzının dayatıldığı bir ideolojiyi savunanlar sarf ettiği zaman... Sosyolojiden, psikolojiden ve tarihten ve bir de takıyyeden azıcık haberi olan herkes bilir ki bu, niyeti ve hedefi belli bir tuzaktır. Bu tuzağı önceden gören ve gerçekten demokrat olan aklı başında halklar; Takıyyeci ideolojiler iktidarı ele geçirip kendi hayat tarzlarını diğerlerine dayatmasınlar diye... Dini sembolleri ve fikirleri kullanarak kamu hizmetlerinde yetki ve etki sahibi olmayı yasalarla kontrol altına alan, gerekirse engelleyen sistemleri desteklerler. Bu sistemlerin temeli “laiklik”e dayanır. Ve laiklik, birilerinin iddia ettiği gibi antidemokratik bir uygulama değildir. Demokrasinin, antidemokratik saldırılara karşı zırhıdır. Dinle devlet işlerini birbirinden ayırdığınız zaman dine hakaret etmiş olmazsınız. Sadece dinin iktidar olma hevesini kursağında bırakmış olursunuz. Dinle devlet işlerinin birbirine karıştırılmasına izin verdiğinizdeyse... İşte bugün olduğunuz gibi olursunuz. Çocuklarınızı okullarda kız erkek ayrı sınıflara tıkmaya çalışırlar. Evrim teorisi başta olmak üzere akılcı düşünceye ve bilime ahmakça savaş açarlar. Her gün gazetelerde “şortlu kadına saldırı”, “mini etekli kıza taciz” diye haberler görmeye başlarsınız. Başınızı kapatmazsınız ama daha çok eve kapanırsınız. Tarikatlar devlet katlarında fink atar. Siz sokağa çıkamaz olursunuz. Hâkimler, savcılar, doktorlar, öğretmenler, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları... Hepsi işini kamu yararına değil, kendi inancına ve ihtiyacına göre yapma hakları varmış gibi davranırlar. Hapisler akademisyenlerle, gazetecilerle, politikacılarla dolar taşar. Siz suskunlaşırsınız, iktidarın sesi arşa çıkar. Bu ülkeyi düşe kalka bugünlere getiren ve adına demokrasi denen şey yıkılmaz bir kale değildir. İçinden laikliği çekip çıkarırsanız çöker. Siz de altında kalırsınız. Bu ülkede şu anda gemi azıya almış bir iktidar her şeyi yeniden kendine göre yorumluyorsa; Eğitimden eğlenceye, hukuktan bilime her yere burnunu sokuyorsa; Ahlakın kitabını en baştan yazıyorsa; Ve çağdaşlığa karşı yürüttüğü bu soğuk savaşa, her geçen gün yeni bir cephe daha katıyorsa... Ve Halk Eğitim merkezlerindeki halkoyunları kurslarını bile ortadan kaldırıp onların yerini dini eğitim veren kurslarla dolduruyorsa... Bunun sebebi bir zamanlar bu ülkede Halkevlerini kuranların hayalleriyle... Bugün Halk Eğitim merkezlerini yönetenlerin hayalleri arasında dağlar kadar fark olmasıdır. HHH Demokrasi... Halkın kendi kendisini yönetmesidir. Ama bazen de halkın kendi kendisini yok etmesidir. Demokrasilerde halk hata yaparsa çoğulculuk biter, ortalık bir adama kalır. O adam da çıkar şöyle der: “Geç o işleri. Bir tane ‘evet’ fazla olursa bu iş bitiyor. Demokrasi bu. Hangisi daha fazla çıkarsa mesele onun lehine bitmiştir.” Adam böyle der... Racon keser... Ve halk yok olur. PAYLAN’DAN SUÇ DUYURUSU Karaman’ın sözleri ‘nefret söylemi’ HDP Milletvekili Garo Paylan, “Gavurdan Dost Domuzdan Post Olmuyor” başlıklı yazısında halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği ve halkın bir bölümünü aşağıladığı gerekçesiyle Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman hakkında suç duyurusunda bulundu. HDP’li Paylan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede “gâvur” sözünün toplumda gayrimüslim yurttaşları hedef alan bir hakaret olarak kullanıldığını belirterek bu kelimenin AİHM’nin belirlediği kıstaslar doğrultusunda “nefret söylemi” olarak değerlendirildiğini hatırlattı. Paylan, Karaman’ın sözlerinin “ifade özgürlüğü” kapsamında olmadığını kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle