30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 23 Ağustos 2017 10 Çürümüş bir şeyler var... Sarayında... Başlık dört yüz yıl öncesinden, Shakespeare’den esinlendi. Genç Hamlet öfkesini haykırır: Çürümüş bir şeyler var Danimarka Sarayında... Bu kalın duvarların ardında çürümüş bir şeyler var... Entrikanın, sinsi iktidar hesaplarının kol gezdiği bir saraydan söz ediyor... “İktidar kirletir” derler... Zaten temiz değilsen ne olur? Kir katlandıkça katlanır, kabardıkça kabarır. Yine Shakespeare cevaplasın. Bu kez Macbeth’ten. Lady Macbeth konuşuyor: Ah, Arabistan’ın bütün kokuları, okyanusların bütün suları arındıramaz bu eli... Danimarka Sarayı ya da Macbeth’in şatosu ile bire bir bir benzerlik, paralellik kurduğum filan yok. Benimki sadece bir esinlenme... “Çürümüş bir şeyler var Saray’ında” cümlesini yazdıran bir esinlenme... HHH AKP’nin için için kaynadığını, “çelik disiplin altında sağlam bir parti” algısının ağır ağır ama gitgide hızlanarak çatırdamaya başladığını görmemek için siyasal kör olmak gerek. Karadeniz kıyısındaki kentlerde konuşurken de, bilmem ne tesisi açılışında kükrerken de, 39. Muhtarlar Buluşması sırasında Saray’ın duvarlarını çınlatırken de alttan alta bir kaygı, 2019 üstüne kurulu iktidar hesaplarının tutmayabileceğinden derin bir ürküntü gitgide elle tutulur, gözle görülür oldu. “Metal yorgunluğu” gibi bir mühendislik terimini ödünç alıp partiye yeniden çekidüzen vermek üzere başlatılan siyasal operasyonlar partideki çatırtıyı dışa taşımaya başladı. Alın AKP medyasında yazan çizenleri... Düne kadar çıt çıkaramayan, zırvalara kılıf bulmakta hüner gösterenler şimdi “Şu yanlış oldu, bu öyle olmamalıydı” yollu cümleler kurmaya başladılar. Düne kadar “Reis’e biat etmemiş ve etmeyecek” gazetecileri hedef tahtasına koyup, kalleşçe kalem saplayanlar bugün içlerine döndüler. Kalem kılıç olaydı, AKP medyasında “Kan gövdeyi götürüyor” diye yazmak hiç de abartı olmazdı. Durmak ve durulmak bilmeyen bir “iç itiş kakış” su yüzüne çıktı. Kapalı kapılar ardında yürütülen operasyonlarda parti içi makam, rütbe hesaplarıyla görevden alınan AKP yöneticileri düne kadar “kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim” demeyi erdem ve adap bellemişken şimdi seslerini yükseltmeye başladılar. İri kıyım iş insanlarının örgütüne “Eyyy TUSİAD” diye naralanıp, kendi zenginini yaratmak için yaslandığı, desteklediği, önünü açtığı alternatif işveren örgütleri bile AB ve özellikle Almanya ile ilişkiler üstüne kaygı sınırını aşıp korku sınırına gelip dayandılar. Demokraside ve hukukta AB ölçütlerine önem vermiyorlar ama ekonomide ipleri koparmaya gidebilecek bu yönelimden de ölümüne korkuyorlar. Şimdilik gazetecilerin kulaklarına “N’apıyor bu adam... Bu hesap yanlış hesap, bu yol çıkmaz sokak” diye fısıldamaya başladılar. Üstelik fısıltının tonu gitgide yükseliyor; “Bunları söyledim aman sakın adımı anma” uyarıları gitgide silikleşiyor... HHH Yine yazının başlığına dönelim: Çürümüş bir şeyler var... Sarayında... Ve ekleyelim: ... Çatırtılar kulaklarımıza kadar ulaşmaya başladı... Şarkıcı terör suçundan tutuklandı Kocaeli’nin Gebze Darıca ilçelerinde düzenlenen operasyonda, sosyal medyada PKK propagandası yaptıkları iddia edilen ve sahnede ‘Hozan Baran’ adını kullanan şarkıcı Kenan A. ve kardeşi H.A ile M.İ. ve E.T. adlı kişiler gözaltına alındı. Kenan A’nın evinde yapılan aramada sırasında Kuranıkerim içerisine gizlenmiş PKK’li teröristlere ait dağda çekilmiş fotoğraflar ve örgütsel dokümanlar bulunduğu belirtildi. Kenan A’nın, sosyal medya hesaplarından terör örgütü PKK lehine fotoğraflar paylaşıldığı ileri sürüldü. Kocaeli Adliyesi’ne sevk edilen Kenan A, H.A, M.İ. ve E.T, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. l DHA / İHA haber EDİTÖR: SERKAN OZAN ‘Müdahale olursa tekrar başlarım’ 168gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça, “zorla müdahale ile tehdit ediliyor. Derileri dökülmeye başlayan direnişçilerden Gülmen, “Ben her şeyi, açlık grevini bile unutsam, bize yapılan bu zulmü unutmayacağım. Kendime geldiğim an o serumu yine çıkartıp atacağım, yine açlık grevine gireceğim taleplerim kabul edilene kadar” diyerek duruma tepki gösteriyor. Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça ilgili avukatları Ayşegül Çağatay bilgi verdi. Sincan Cezaevi Kampus Hastanesi’ne yaptığı ziyaret sonrası Gülmen ile Özakça’nın “zorla müdahale” ile tehdit edildiklerini söyleyen Çağatay, Gülmen’in “Ben her şeyi, açlık grevini bile unutsam, bize yapılan bu zulmü unutmayacağım. Kendime geldiğim an o serumu yine çıkartıp atacağım, yine açlık grevine gireceğim taleplerim kabul edilene kadar” dediğini belirtti. Gülmen’in ışıktan rahatsız olduğunu aktaran Çağatay, “Derilerinde dökülmeler oluyor, çok inceldi derileri ve kuruyor. Her gün duş almaları gerekiyor, yatak yaraları oluşuyor. Deri döküntüleri için de yağ sürmeye çalışıyorlar. Kitaplarla ilgili sorunlar hâlâ mevcut ayrıca daha önce daha düzenli verilen gazeteler şu anda gardiyanların keyfi uygulamaları nedeniyle düzensiz veriliyor” diye konuştu. Bir tek Cumhuriyet Direnişçilerin avukatlarından Ebru Timtik, Seyri Sabah’a Gülmen ile Özakça’nın hareketlerinin yavaşladığını, onun dışında günlük performanslarının iyi olduğunu söyledi. Timtik, “Daha çok yatakta ya da bir yerden bir yere giderken sandalye ile yapıyorlar bunu. Ancak şu anda bulundukları yer çok küçük bir hücre. İçinde tuvaleti bulunan hastanenin hücrelerinde kalıyorlar. Bu yüzden sandalye kullanamıyorlar” diyerek durumu aktardı. Refakatçi onayının verilmesinin ardından Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça ve Nuriye Gülmen’in kardeşi Beyza Gülmen’in yanlarında refakatçi olarak bulunduğunu söyleyen Timtik, “Bunun savaşını çok verdik ve birkaç gündür bunu sağlayabildik ancak. Bu aradan geçen zaman içerisinde yalnız kaldılar. Günlük gazeteleri ve televizyonları var. İçeriye girebilen en muhalif gazete Cumhuriyet gazetesi, onun dışında politik yayınların hiçbirinin içeriye girmesi mümkün değil” dedi. İktidar kabul edecek Timtik, AKP iktidarına karşı kazanım elde edilemeyeceği uyarısında bulunanlar için “Dünyada bütün kazanımlar nihayetinde bu tip eylemler sonucunda olmuştur. İktidarlar elbette sıkışırlar, elbette halkların geniş taleplerine cevap vermek durumunda kalırlar. Yoksa biz demokratik hak kazanımına inanmazdık. Bu zamanın sonunda iktidar onların taleplerini kabul edecek, umuyorum” yanıtını verdi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Zorla müdahale’ ile tehdit edilen Gülmen, “Kendime gelince serumu çıkartıp atacağım, yine açlık grevine gireceğim” dedi ‘KARA HABERE HAZIR OLMALIYIZ’ CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Gülmen ile Özakça’ya ilişkin, “Bir hekim olarak söyleyebilirim ki her türlü kara habere hazır olmak zorundayız” dedi. Emir, “Bu utanç aslında hepimizin. Hiç kimse bu utançtan kendisini azade tutamaz. Bu sorumluluk hepimizin. Bu insanlara hak arama yollarını biz tıkadık. Hepimizin bunda katkısı var. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, bu trajediye bir an evvel son vermesini bekliyoruz. Bu utanç başka türlü hepimizin olacak. Tabiİ en çok da bu siyasi iktidarın olacak” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet BERKİN ELVAN’IN AİLESİNDEN ADALET ÇAĞRISI Nuriye ve Semih, bayramda annelerinin elini öpebilsin Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Kadıköy’de düzenlenen destek eyleminde kolu kırılan ve saatlerce ters kelepçeyle tutulan Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve kardeşi Özge Elvan, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Elvan ailesine, Taksim Dayanışması’ndan mimar Mücella Yapıcı ve gazeteci Elif Ilgaz da destek verdi. Anne Elvan, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, “Değil kolumu bacağımı da kırsalar vazgeçmeyeceğim. Bayram geliyor bırakın Nuriye ve Semih annesinin elini öpsün” dedi. Daha önce Gezi Direnişi sırasında polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük’ün davasında hedef gösterildiklerini belirterek, “Bizi ilk Ethem Sarısülük’ün mahkemesinde hedef gösterdiler. Ethem’in annesini işaret ederek ‘Sıra sizde’ dediler. Nuriye ile Semih’in eylemine gidince gözaltına alındığımda bunu iyice anladım. Ama yılmayacağım. Değil kolumu bacağımı da kırsalar o adalet gelene kadar yılmayacağım. Bütün yetkililere sesleniyorum. Bayram geliyor, çocukları onların elini öpecek. Bizim yavrularımızı elimizden aldılar. Nuriye ile Semih’i bırakın, onlar da annelerinin elini öpsünler. Benim yavrumu 369 gün yoğun bakımda erittiler. Nuriye ile Semih’i içerde eritiyorlar. Benim için Berkin’le Nuriye ve Semih’in hiçbir farkı yok. Onları kurtarana kadar devam edeceğim. Biz iki can daha kaybolmasın, kimse ölmesin diye çırpınırken başımızdakiler hâlâ öldürmeye devam ediyor” di Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için düzenlenen eyleme yönelik müdahale sırasında kolu kırılan Gülsüm Elvan, polisler hakkında suç duyurusu yaptı İŞKENCE SUÇLAMASI Elvan ailesinin avukatları Can Atalay ve Çiğdem Akbulut, savcılığa verdikleri suç duyurusu dilekçesinde, haklarında herhangi bir gözaltı kararı bulunmaksızın darp edilerek gözaltına alınan müvekkillerinin alıkonulmasının “toplumsal olaylara müdahalede sınırın aşılması” ile açıklanamayacağını belirtti. Avukatlar, polisler hakkında ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence’ ve ‘Hürriyetten yoksun bırakma’ suçlarından dava açılmasını talep etti. ye konuştu. Baba Sami Elvan da “Nuriye ve Se mih bizim için çok önemli çünkü onlar çocuklarımızın hocaları. Onlar gibi binlerce kişi var. Biz de haksızlığa uğradık, çocuğumuzu katlettiler. Nerede bir haksızlık olursa orada olacağız çünkü bizim dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Eşim de o bakımdan Nuriye ve Semih’e destek için geçen cuma Ankara’ya gitmişti. Oradaki şiddeti gördüğünde sade ce kaldırımdan seslenerek ‘Bunun da bir usulü var böyle yapmayın’ dediğinde yetkili amir eşimi ve kızımı işaret ederek ‘şunları da alın’ dedi ve gözaltına alındılar. Eşimin kolu şimdi iki yerden kırık. Görüyoruz ki devletin sopası bizim başımızın üstünde. Berkin Elvan’ın ailesi ne yaparlarsa yapsınlar hiçbir şeyden korkmayacak, yılmayacağız. Adresimiz de belli evimiz de. Bizim silahımız yok vicdanımız var” dedi. DAYANIŞMA AĞI OLUŞTURULUYOR ‘Eren Keskin hapse girmesin’ İnsan hakları savunucusu avukat Eren Keskin, Özgür Gündem gazetesine verdiği dayanışma desteği nedeniyle hakkında açılan 140’ı aşkın dava nedeniyle hapse girme tehdidi altında. Hak savunucuları, yurtdışına çıkışı yasaklanan ve hakkında adli kontrol hükümleri uygulanan Keskin’e yönelik ceza tehdidine karşı, dayanışma ağı oluşturmak amacıyla kolları sıvadı. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), herkesi bu dayanışma ağının bir parçası olmaya davet ediyor. İHD İstanbul Şubesi’nde yarın akşam saat 19.30’da, ‘Eren Keskin’le Dayanışma Ağı’ oluşturmak için toplantı yapılacak. İyi ki varsın... İHD ve THİV’den yapılan ortak açıklamada, Eren Keskin hakkındaki davaların birçoğunun sonuçlanmaya başladığına dikkat çekilerek, “Mahkeme kararları genellikle adli para cezası ile sonuçlanmaktadır. Bu cezalardan bazıları kesinleşmiştir. Para cezalarının tamamını hesapladığımızda yüz binlerce Türk Lirası civarında. Bunların dışında, gazete yayın yönetmenliği yapması, çeşitli yazıları ve konuşmaları nedeniyle devam eden, doğrudan doğruya hapisle sonuçlana cak davaları da mevcuttur. Para cezaları ile ilgili adli süreç kısa sürede sonuçlanacağından dolayı bu paraların ödenmemesi halinde hapse girmesi kaçınılmazdır” denildi. Her suçtan dava var İHD Genel Başkan Vekili olan Keskin’in, uzun yıllardır süren aktivist faaliyetlerinin yanı sıra İHD Merkez Yönetim Kurulu’nda, İHD İstanbul Şube’de yöneticilik yaptığı da anımsatılarak şöyle devam edildi: “Esasen kendisine İHD Eş Genel Başkanı olarak hitap etmekteyiz. Bunun yanı sıra Eren Keskin, TİHV Kurucular Kurulu Üyesi olmakla birlikte kararlı bir kadın hakları savunucusudur. Eren Keskin arkadaşımızın, otoriter sistemin yargı baskısı ile hapse girmesine izin vermemek için kendisi ile dayanışmanın gerekli olduğuna inanıyor ve tüm insan hakları camiasını ve dostlarını dayanışmaya davet ediyoruz. İyi ki varsın Eren Keskin...” Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavü ze Karşı Hukuki Yardım Bürosu kurucusu da olan Eren Keskin, senelerdir düzenli raporlama yapıyor. Devlet kaynaklı cinsel şiddeti belgeleriyle anlattığı ‘Hepsi Gerçek’ adlı bir de kitabı var. Keskin hakkındaki davalar, ‘Silahlı örgüt üyeliği’, ‘Cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru göstermek’, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’, ‘İsim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadele de görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklamak’ ve ‘Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, terör örgütü kurmak, yönetmek ya da bu örgüte üye olmak’ iddialarıyla açıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle