25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 2 Ağustos 2017 TASARIM: ZARİF SELÇUK yorum 13 Köşemen ‘Adeta bir film gibi’ 1989 yılı. Salih Kalafatoğlu’nun yönetmenliğinde, Agâh Özgüç’ün danışmanlığında “Hayatım Sinema” adlı bir belgesel dizisi hazırlıyoruz TRT 2 için. Senaryoları yazıyorum. Dizide Türk Sineması’nın yaşayan yıldızlarının hayat öykülerini kendi ağızlarından, dostlarının, iş arkadaşlarının tanıklığında anlatmak amacındayız. Bir bölümde de Muhterem Nur konumuz olacak. Öngörüşme için bizi evine davet ediyor. Yanlış anımsamıyorsam Bakırköy’de oturuyor. Çok güzel döşenmiş bir salon. Salonun en gözalıcı yerinde de Müslüm Gürses’in çerçeveli dev bir fotoğrafı. Gülşen İşeri’nin yazdığı “Muhterem Nur – Ömrümce Ağladım” (Doğan Kitap) adlı biyografinin kapağını gördüğümde o günü anımsadım. İşeri’nin kitabının kapağındaki fotoğrafta Muhterem Nur’la birlikte Müslüm Gürses var. Müslüm Gürses önde. Bunun Muhterem Nur’un bilinçli bir tercihi olduğunu biliyoruz. Gülşen İşeri, Muhterem Nur’un anlatımıyla esas olarak özel hayata odaklanan bir biyografi yazmış. 12 yaşında tecavüz edilen... 14 yaşında siyah önlüğüyle Yeşilçam’a gelen... Figüranlıkla başladığı sinema yaşamını başrollerle tamamlayan bir starın öyküsü. Oldukça dokunaklı, iç yakan bir öykü. Kitapta dendiği gibi “Adeta bir film gibi”, hatta dizi film. Muhterem Nur’un yaşamına girdiği andan itibaren Müslüm Gürses’in de hayat öyküsü anlatılıyor. Kitabın yarısından sonrasında bir sayfa Muhterem Nur’la Müslüm Gürses’in birlikte yaşadıkları, diğerinde Müslüm Gürses’in yaşamı anlatılıyor. Bunun da Muhterem Nur’un tercihi olduğunu düşünüyorum. Tıpkı yaşamındaki gibi biyografisinde de önceliği sevdiğine, Müslüm Gürses’e vermiş. Ve bence kendine haksızlık etmiş. Muhterem Nur, Türk Sineması’nın en önemli yıldızlarından. Bir mahalle arkadaşıyla tesadüfen geldiği Yeşilçam’daki bir sinema şirketinde keşfediliyor. Figüranlıktan başrole yükseliyor. 1950’ler Türk Sineması’nın dönüşüm yılları. Tiyatrocular dönemi kapanıyor, Muhsin Ertuğrul’un tek adamlığı bitiyor, sinemacılar çağına giriliyor. Sinema salonlarının sayısı artmış, Anadolu’ya yayılmış. Anadolu sinemaları yerli film talep ediyor. 1950’de 20 film çekilirken bu sayı 1959’da 80’e ulaşıyor. Yeni yönetmenler yeni yıldızları yaratıyor. Muhterem Nur da bu yeni yıldızlardan biri. Güzelliğiyle, bakışıyla, duruşuyla... Hiçbir eğitimi olmamasına rağmen mayasında bulunan oyunculuk yeteneğiyle... 60’lı yıllarda şöhretinin zirvesine çıkıyor. Film çevirmediği gün yok gibi. 1970’lerin başına kadar da bu böyle sürüyor. Türk sineması ile birlikte Muhterem Nur da altın çağlarını yaşıyor. Gülşen İşeri’nin de işaret ettiği gibi sinemanın tarihi Türk siyasi tarihi ile koşutluk içinde. 12 Mart darbesi bir milat oluyor. Seks filmleri furyası başlıyor. Aileler sinemaya gitmiyor. Diğer yıldızlar gibi Muhterem Nur da şansını sahnede denemeye karar veriyor. Zaten 1960’ların ortasından beri sahne deneyimi var. Dansöz olarak başlamış, sonra solistlikte karar kılmış. 12 Eylül Darbesi’nden sonra tekrar aileler sinemaya gitmeye başlayınca birçok eski yıldız gibi o da sinemaya dönüş yapmış. 2000’li yıllara kadar da aralıklarla da olsa film çevirmeye devam etmiş. Gülşen İşeri’ye anlattıklarından 80’li yıllardan sonra sinemaya yoğunlaşamamasının nedeninin Müslüm Gürses’le aşkı, evliliği olduğu anlaşılıyor. Muhterem Nur için aşk her şeyden önce geliyor. Sevdiği için kendini feda ediyor. Zaten Müslüm Gürses de sevdiğinin dizinin dibinde olmasını, çalışmamasını istiyor. Gülşen İşeri’nin “Muhterem Nur – Ömrümce Ağladım”ı bu büyük yıldızın acılarla dolu yaşam öyküsünü öğrenmek için birinci elden iyi bir kaynak. Sonrasında bu büyük yıldızın filmlerini tekrar izlemek var ki onlara da YouTube gibi internet sitelerinden erişmek mümkün. 2 AĞUSTOS 2017 SAYI: 33537 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.09 03.59 04.29 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.54 13.17 17.10 05.41 13.02 16.52 06.07 13.25 17.13 Akşam 20.28 20.10 20.29 Yatsı 22.04 21.44 22.00 Sınıf mücadelesiyleKemalTürklermücadelecivekararlıkişiliğiilesendikalhareketedamgasınıvurmuşbirisimdi anılan sendikacı AZİZ ÇELİK Doç. Dr., Kocaeli Üni., Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Fabrikanın dışından megafonla seslenen polis şefi, “Greviniz yaşadışıdır. Fabrikayı derhal boşaltın, aksi halde biz zorla boşaltacağız” diyordu. Çok geçmeden fabrikanın içinden ses geliyordu: “Grevimiz yasadışı olabilir ama anayasa içidir. Anayasadaki grev hakkını kullanıyoruz”. Yer Kavel kablo fabrikası, yıl 1963’tü. Birinci Ordu Komutanı’nın sesi sertti: “Ya fabrikayı iki saat içinde boşaltırsınız ya da tankla içeri girerim”. Onun sesi de aynı sertlikteydi: “Biz eş ve çocuklarımızla sosyal bir mücadele veriyoruz. Siz ya işçiden yana olacaksınız ya da Vehbi Koç’tan yana! Tankla girmeye kalkarsanız biz fabrikanın kapısında olacağız.” Yer Demirdöküm, yıl 1969’du. 22 Temmuz 1980’de evinden sendikaya gitmek üzere arabasına binerken kurulan alçakça bir pusu ile kurşunlanarak katledildi. 25 Temmuz 1980 günü yapılan cenaze töreni aslında sadece Kemal Türkler’in kişisel yaşamının sonunu değil, Türkiye sendikacılığında bir dönemin sonunu da simgeliyordu. 1516 Haziran 1970 AP’liler, CHP’liler, Güven Par tililer sendika özgürlüğünü yok etmek için ağız birliği etmişti Meclis’te. Onun sesi ise işçilerin meclisinde yükseliyordu: “Bu kanunlara karşı direnişe geçmemiz DİSK genel temsilciler meclisi toplantısında konuşan Kemal Türkler. (Foto: Erdoğan Köseoğlu 17.04.1977) gerekiyor. Bunun ismi genel grev midir? Direnme midir? İşgal midir? kuruluşunda belirleyici isim oydu. ve mücadeleci bir sendika olarak ca tutuklanmış ve hapsedilmişti. Onu ilgili olanlar düşünsün. Biz tasarı geri alınıncaya kadar çalışma Eylemlerin mimarı yacağız. İşçiler durdukça dünya 1961 Saraçhane mitingi öneri öne çıkmasında payı büyüktür. Defalarca tutuklandı Son olarak 1979’da işçilerin evrensel marşı Enternasyonal’i okuduğu için tutuklanacaktı. durur, uçak durur, gemi durur fab si ondan geldi. Kavel grevi, Singer 13 Şubat 1967’de Rıza Kuas, İb Bunca mücadele ve başarının ya rikalar durur, vasıtalar durur.” De grevi ve işgali, Demirdöküm işgali, rahim Güzelce, Kemal Nebioğlu nında Türkler’in eleştirilen tutum diği oluyor, 70 bin işçi sendika öz 1516 Haziran 1970 direnişi, DGM ve Mehmet Alpdündar ile birlikte ları da oldu. DİSK’in başlangıçta gürlüğünü savunmak için hayatı direnişi ve MESS grevleri ile 1 Ma DİSK’i kurdu ve genel başkanlığa 12 Mart’ı desteklemesi, 1977’de durduruyordu. Yer İstanbul ve İz yıs 1976 ve 1977 kutlamalarının getirildi. DİSK’in onun genel baş bir siyasi partiyle özdeşleşecek mit, tarih 1516 Haziran 1970’ti. da aralarında olduğu döneme dam kanlığı döneminde küçük bir ör cephe çağrısı yapması ve sendi İktidar karşısında eziklik duy gasını vuran büyük işçi eylemleri gütten etkili bir konfederasyon ha ka içi demokrasi konusunda yaşa maz, müdana etmezdi. DİSK Ge nin mimarı ve uygulayıcısı olarak line geldi. DİSK, vesayet sendikacı nan sorunlar bunlar arasında sa nel Sekreteri İbrahim Güzelce’nin kararlı ve direngen bir sendikacı lığından kopuş ve sınıf sendikacılı yılabilir. cenazesine katılmak isteyen Ece kimliğiyle öne çıktı. vit gecikince, cenazenin biraz bekletilmesi istenmişti. Sesi tereddüt Sınıf sendikacılığı ğa yönelim demekti. DİSK’in kuruluşundan sonra kar Kalleş pusu şılaştığı en büyük tehlike AP hü 22 Temmuz 1980’de evinden süzdü: “Cenaze kimseyi beklemez, 1926’da Denizli’de doğan Türk kümetinin 1970’te Sendikalar sendikaya gitmek üzere arabasına yürüyoruz arkadaşlar.” ler, işçiliğe 1948 yılında Emayetaş Kanunu’nu değiştirerek DİSK’in binerken kurulan alçakça bir pu Bu ses Kemal Türkler’in sesiydi. fabrikasında başladı. Aynı yıl İstan önüne set çekme girişimi oldu. su ile kurşunlanarak katledildi. 25 Ekmek arası köfte bul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. DİSK bu girişime sert tepki göster Temmuz 1980 günü yapılan ve büsınıfından ayrıldı. 1951 yılında İs di. 1516 Haziran 1970 tarihinde yük bir gösteriye dönüşen cenaze İşverenler karşısında eğilip bü tanbul Demirİş Sendikası’na üye İstanbul ve İzmit’te on binlerce işçi töreni aslında sadece Türkler’in ki külen sendikacılardan değildi. Sa oldu. İşçi mümessili seçildi ancak iş bırakarak yürüdü. Sıkıyönetim şisel yaşamının sonunu değil, Tür kıp Sabancı’nın sendikayı ziyare işyerinde toplulukla iş uyuşmazlı ilân edildi ve Türkler ile çok sayıda kiye sendikacılığının bir dönemi ti sırasında “Başkan bize yemek ıs ğı çıkarınca işten atıldı. Türkler’in sendikacı ve işçi tutuklandı. Türk nin sonunu da simgeliyordu. Kı marla” demesi üzerine, yakındaki özel sektör deneyimli bir işçi ve ler üç aya yakın tutuklu kaldı. sa bir süre sonra 12 Eylül 1980 as bir büfeden ekmek arası köfte ge sendikacı olması onun sendikal tu 1976’da 1 Mayıs’ın 51 yıl son keri darbesi, Türkler’in de önemli tirttiği anlatılır, bir de işverenlerle tumunu etkiledi. Kamuda örgütle ra Türkiye’de ilk kez kutlanma pay sahibi olduğu sendikal hareke asla yalnız görüşmediği. nen geleneksel sendikacılık anla sını sağladı. DİSK, Eylül 1976’da tin 1946’dan o güne değin biriktir Türkler mücadeleci ve kararlı ki yışından farklı olarak, sınıf sendi Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin diklerini silip süpürecekti. şiliği ile sendikal harekete dam kacılığı yaklaşımını benimsedi. yeniden yasalaşmasına karşı di Türkler, bugün örneği giderek gasını vurmuş, adı sınıf müca 1954’te Demirİş’in genel baş renişe geçti, “genel yas” ilan et azalan; gerek sermaye gerekse delesiyle anılan bir sendikacıy kanlığına seçildi. 1956’da sendika ti. Bunun üzerine Türkler yeni devlet ve hükümet karşısında boy dı. 19541980 arasında 26 yıl Tür nın Türkiye çapında örgütlenme den tutuklandı. 197778 yılların nunu bükmeyen, sözünü sakınma kiye Madenİş’in, kuruluşundan sine karar verildi ve adı Türkiye da Özal’ın başkanı olduğu işveren yan, işçilerde güçlü bir güven duy 1977’ye kadar 10 yıl DİSK’in baş Madenİş olarak değişti. Madenİş sendikası MESS ile Madenİş ara gusu yaratan mücadeleci bir işçi li kanlığını yürüttü. 1961’de 12 sen bu değişikliğin ardından hızla ör sında yürütülen toplu iş sözleş deriydi. Sendikal hareketin yıldı dikacı arkadaşı ile Türkiye İş gütlenmeye ve büyümeye başladı. meleri uyuşmazlıkla sonuçlanın zının parlamadığı günümüzde kıy çi Partisi’ni kurdu. TİP ve DİSK’in Madenİş’in kurumsallaşmasında ca yaygın grevler yaşandı. Defalar meti daha iyi anlaşılıyor. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Bayram Alibehicak@yahoo.com.tr Tatoğlu anıldı ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr “Rize’nin bayramı” olarak anılan Bayram Ali Tatoğlu, öldürülüşünün 37. yıldönümünde Hayrat Mahallesi’ndeki mezarı başında anıldı. Anma törenine ailesi, arkadaşları, CHP, ÖDP, çeşitli sendika ve STK’lerin temsilcileri katıldı. Tatoğlu’nun kardeşi Mustafa Tatoğlu, “Onun kardeşi olmaktan onur duyarım” dededi. Tatoğlu’nun arkadaşları ise “O, bir şehrin bayramıydı. Onu anlatırken herhangi bir siyasi harekete, fraksiyona veya partiye sıkıştırıp hapsedemeyiz. Onun devrimci ilke ve prensipleri bizim için evrenseldir” diye konuştu. Öğretmen olması engellenince Zihni Derin Çay Fabrikası’nda işçi olarak çalışmaya başlayan Bayram Ali Tatoğlu, dar gelirli ailelerle, çocuklara yaptığı yardımlarla kentin kahramanı oldu. Rize’de işçileri örgütleyerek mitingler düzenleyen Tatoğlu, 30 Temmuz 1980 gecesi çalıştığı fabrikadaki gece vardiyasından çıktıktan sonra Reşadiye Mahallesi’nde öldürülmüştü. l ÖMER ŞAN/RİZE C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle