05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 2 Ağustos 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ MİT’ten Samast’a Cezaevlerinde 151 Murat Sabuncu var Teşekkürler... Teşekkürler... Teşekkürler... Zorluklarımızı, öfkelerimizi, kederlerimizi, hasretlerimizi paylaştığınız için, arayan, soran, mail yollayan, tweet atan, telefon eden; direncimizi artıran, gücümüze güç katan, omuz veren okurlara, meslektaşlara, arkadaşlara, tanıdık tanımadık hepinize teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler... Yedi arkadaşımızı “rehin” tutuldukları Silivri’den koparıp aldığımızda sevincimizi paylaşan, buruk da olsa, eksik de olsa bir zafer kazandığımızı dile getiren, direncimizin kazandığını vurgulayan mesajlara teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler... Ama o kadar. Bu ülke öyle günler sürecek sevinçlere, bayram edilesi mutluluklara izin de vermiyor, olanak da... Evet, yedi arkadaşımız özgür. Ancak “özgür”ü abartmayın, sakın ola ki sahici özgürlük yerine koymayın. Onlar sadece “tutuksuz” yargılanacaklar, o kadar. Sevincimiz tutuksuz yargılanacak olmalarından ibaret. Ama yargılanacaklar; uzun süreli hapis cezaları hâlâ onlara ve bizlere yönelen bir tehdit. Yargının hukuk ve adaletten bağımsız; siyasete sımsıkı bağlı hale getirildiği bu ülkede bu “tehdit” ciddi ve ürkütücü bir tehdittir... Ve bu tehdit sadece Cumhuriyet tayfasından gazeteciler için geçerli filan değil. Bugün bu ülkede tastamam 151 gazeteci tutuklu. Tek tek adlarıyla, çalıştıkları medya kurumlarıyla sıralandıkları bir listeye meraklıysanız Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) ya da Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) web sitelerinde kolayca bulursunuz. (Dilerseniz tıklayın: http://www.cgd.org.tr/index. php?Did=222, http://tgs.org.tr/cezaevindekigazeteciler/) HHH AKP Reis’inin “Sarı basın kartlı sadece iki gazeteci var” mavalına ve bu mavalı ha bire yinelemesine kulak asacak değiliz. Değiliz çünkü: Biiiiiir: Masa başında, Google hazretlerine filan danışmadan, ezbere saymaya kalksam onu aşkın sarı basın kartlı gazeteci sayarım. Ahmet Şık, Kadri Gürsel kapı yoldaşlarımdan başlar, sarı basın kartının tarihi AKP iktidarının yaşının üç katı Nazlı Ilıcak’tan devam eder, Ahmet Altan, Ali Bulaç der, Şahin Alpay, Murat Dağdeviren, Mümtaz’er Türköne, İnan Kızılkaya, Deniz Yücel diye sürdürür “Ezbere bu kadarını sayabildim” deyip yayın yönetmenim, can arkadaşım Murat Sabuncu ile noktayı koyarım. İkiiii: Kim gazetecidir, kim değildir sorusunun cevabı sarı basın kartıyla ölçülmüyor. Gazetelerdeki, TV’lerdeki haberleri sarı basın kartı değil gazeteciler çıkarıyor. Gazetecilere ve onların gazeteci olup olmadıklarına siyaset esnafı değil meslektaşları karar verir. İşte o yüzden duraksamadan ilan ve iddia ediyoruz: Bugün Türkiye hapishanelerinde gazetecilik yaptıkları için, sadece gazetecilik yaptıkları için özgürlükleri gaspedilmiş tam 151 Murat Sabuncu yatıyor. Özgürlükten söz ediyorsak sadece akademisyen, sadece öğretmen, sadece hekim, sadece sağlık emekçisi, sadece aydın oldukları için yurdum hapishanelerinde volta atanlar sevincimizi daha da buruk kılıyor, kedere ve öfkeye dönüştürüyor. Bugün yurdum hapishanelerinde binlerce Nuriye Gülmen, Semih Özakça yatıyor... HHH Cumhuriyet tutsaklarından yedi arkadaşımızın serbest kalması biz Cumhuriyet çalışanlarını sevindirdi, çok sevindirdi.. Ancak bu buruk, sadece birkaç saat sürebilen, “çok eksik” bir sevinç. Hayır, sadece Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Emre İper içeride kaldıkları için değil, 151 arkadaşımız, meslektaşımız içeride oldukları için. Yineleyeceğim: Bugün Türkiye hapishanelerinde gazetecilik yaptıkları için, sadece gazetecilik yaptıkları için özgürlükleri gaspedilmiş tam 151 Murat Sabuncu yatıyor. Iraklılar, 3. ülke istiyor Türkiye’ye sığınan Iraklılar, Birleşmiş Milletler’e üçüncü bir ülkeye gönderilmek için yaptıkları başvuru onaylandığı halde talepleri yerine getirilmediği gerekçesiyle tepki gösterdi. Türkiye’ye sığınan Bolu, Eskişehir, Gaziantep ve İstanbul’dan gelen yaklaşık 60 kişilik Iraklı grup, Ankara’daki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği binası önünde düzenledikleri eylemde, işlemlerinin bir an önce tamamlanmasını talep etti. Eylemciler, Irak’tan terör ve çeşitli nedenlerle 45 sene önce Türkiye’ye geldiklerini ve BM’ye üçüncü ülkelere yerleştirilme başvurularının onaylanmasına karşın hâlâ gönderilmediklerini söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet büyük karşılama Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dava kap samında yargılanan sanıkların ifa deleri, şimdiye dek sanık sandalye sine oturtulamayan MİT’in cinayet ten sonra da takipte olduğunu ortaya koyuyor. Davaya son eklenen sanıklardan Samsun TEM Şube Mü dürü Metin Balta emni yette verdiği ifadesin de, 19 Ocak 2007’de ci CANAN COŞKUN nayeti işledikten sonra Samsun’da yakalanan tetikçi Ogün Samast’ı önce jandarma karakoluna, ardından da TEM Şube Müdürlüğü’ne götür düklerini söyledi. MİT Bölge başkanı da orada Balta, Samast’ın TEM Şube Müdürlüğü’nün avukat görüş odasına kamera kaydına alındığı sırada, odada İstihbarat Şube Müdürü Fikri Yalman ve personeli, İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı Günay ve ismini hatırlamadığı nöbetçi müdürün bulunduğunu belirterek, Samast’ın işlemlerinin devam ettiği sırada odada bulunanları şöyle sıraladı: “Ogün Samast’ın ilk işlemleri devam ettiği sürede jandarma komutanı, komutan yardımcısı, Jandarma İstihbarat Şube Müdürü, Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü, Jandarma Terör Müdürü, Jandarma Olay Yeri İnceleme, MİT’ten şube müdürleri, MİT Başkanı, Samsun Başsavcısı, günün nöbetçi savcısı ve Güvenlik Şube Müdürü’nün geldiklerini hatırlıyorum.” Dink davası sanıklarından dönemin Samsun TEM Şube Müdürü Balta, tetikçi Samast’ın görüntülerinin kayda alındığı sırada MİT Bölge Başkanı ve şube müdürlerinin orada olduğunu söyledi. Samast’ın yakalandıktan sonra Samsun’da çekilen fotoğrafları büyük tepki çekmişti. Herkes biliyor, MİT habersiz Cinayetin ardından azmettiriciler Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve tetikçi Ogün Samast’ın yargılandığı ilk dava süreci boyunca Dink ailesi avukatlarının mahkeme aracılığıyla MİT’ten bilgi taleplerine, “Elimizde bu cinayetle ilgili herhangi bir bilgi yoktur” cevabı gönderilmişti. Davanın avu katlarından Fethiye Çetin 2013 yılında yayımladığı “Utanç DuyuyorumHrant Dink Cinayetinin Yargısı” kitabında MİT ayağıyla ilgili şunları belirtmişti: “Cinayetin ardından Karadeniz Bölge Başkanı görevden alındı. Demek ki bir hatası olduğu düşünülüyor. Daha sonra MİT personeli oldu ğunu iddia eden Ramazan Dündar adlı bir şahıs bizi aradı. Cinayetle ilgili elinde bazı bilgi ve belgeler olduğunu söyledi. Kripto uzmanı olduğunu söylüyordu. Belgedeki rakamları Kiril alfabesiyle okuduğumuzda Hrant adı çıkıyordu. Belgede 80,85 kodu var. MİT iç yönetmeliğinde bunun infaz emri olduğunu iddia ediyordu. Hangi bilgisayarda yazıldığı da yazıyor. MİT’e detaylı sorular sorduk. Gelen cevap iki satır: Ramazan Dündar bizimle çalışmadı, belgelerin bizimle ilgisi yok.” Hayal’in MİT bağlantısı Cinayetin sanıklarından gazeteci Ercan Gün de ifadesinde, cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal’in MİT’le bağlantılı olduğu iddiasıyla ilgili “Aynı soruşturma kapsamında gözaltında bulunan Veysel isimli jandarma her şeyi net bir şekilde bana anlattı ve ifadesinde de bunları anlatacağını söyledi. Ancak sadece Yasin Hayal’in Trabzon MİT’e gidip geldiğini söylemeyeceğini aramızda yaptığımız sohbetimizde kendisinden duydum” ifadelerini kullanmıştı. Hayal, cinayetin ardından Şubat 2007’de tutuklu bulunduğu cezaevinde verdiği ikinci ifadede, “Erhan Tuncel’’in kendisini 4045 yaşlarında, isminin İhsan K. olduğunu sandığı bir MİT mensubuyla tanıştırdığı”nı iddia etmişti. l İSTANBUL Olmayan örgütün propagandası Gazeteci Kaplanoğlu hakkında hazırlanan iddianamenin polis fezlekesinden kopyalandığını anlatan avukat Özcan, ‘Kaplanoğlu, olmayan örgütün propagandasını yapmak iddiasıyla suçlanıyor’ dedi ‘Hepsi özgür olana dek mücadeleye devam’ Gazetemizin yazar, yönetici ve çizerlerinin yargılandığı davada tutuklu bulunan ve geçen hafta tahliye edilen arkadaşlarımızın eşleri, “Bizler Cumhuriyet kadınlarıyız. Haksızlıklara karşı hep beraber mücadele ettiğimiz son dokuz ayda kocaman bir aile olduk ve ailemizin kalan fertlerini de yanımızda görene kadar tam olmayacağız” dediler. Şişli’deki gazetemiz binasının bahçesinde dün bir araya gelen aileler, yazılı bir açıklama yaptı. Açıklama da, şu ifadelere yer verildi: “Bizler Cumhuriyet kadınlarıyız. Haksızlıklara karşı hep beraber mücadele ettiğimiz son dokuz ayda kocaman bir aile olduk ve ailemizin kalan fertlerini de yanımızda görene kadar tam olmayacağız. İçerideki yakınlarımız Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Emre İper özgürlüğüne kavuşana dek yine hep birlikte, dimdik durmaya, mücadeleye devam edeceğiz. Bizi hiçbir güç durduramaz.” l İSTANBUL / Cumhuriyet ADPE’DSETNEKGMÜERSSAEJLI’E AmdvrAtebzamTeaoihyeövordeditrmürBldlaeasirlmmzalriıardalaup.Gsiakgamrk.CrrşeVepeaıijeyüi“nsaıükayeusnksaseBanrtkıradelnimsıt’lnerusendünreiınhvi’rvçennneükiağhGaıoktekiorialtiitzjkGnuelüö’nnullireaefaemümiDdrb,lsptzuşgelbübimcedüdtiyeiaeialy.anzznuüaüaneeesmetlgzüdPrdtVsdıemgtdosyıenüceiaonetietricDüeel’tıürn,rlnoddekniireöiclkğışslriarkuhrşiikeolüc.aknzmuieaesmrğborlVHgbienmtaçardvlyeuefealelünüusevlaaaeusaaenlrrrinurlbemrrtyğnraampyisuhnetdnakerGlicıouaeon,neoaddaaeevrısjnrkllrdsllıfnlaiteıadnuuearualuğisuy,eaişalrlçenkrbGttıdmuSa’ytığmdnlıaaciuiunyzaeıTılürmiunazdeeleabıeıkümer(m.idıntğklçerzsAasrKaS,aoklgeiilLnüTaLnazeanikielarDş”db’nidnnEeı) Selin Görgüner Sosyal medya hesabında “terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla 5 Mayıs’ta tutuklanan Bursamuhalif.com internet sitesi editörü ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Ozan Kaplanoğlu, bugün 10. ağır ceza mahkemesi’inde hâkim karşısına çıkacak. Soruşturma ve dava süreciyle ilgili gazetemize bilgi veren Kaplanoğlu’nun avukatı Özgür Özcan, “Ozan Kaplanoğlu, ‘terör örgütü üyeliği ve propagandası’ ile ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘dini duyguları aşağılama’ iddiasıyla açılan soruşturmada ‘terör örgütü propagandası’ iddiasıyla tutuklandı. TKKPC propagandası ile suçlanıyor. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiası dosyadan ayrıldı. Diğer suçlamayla ilgili takipsizlik verildi. İddianame polis fezlekesinden kopyalanmış öyle ki iddianamede ‘fezlekenin eklerinde sunuldu’ ibaresi bile değiştirilmeden aynen bırakılmış. ‘Devrimci Gençlik dergisine Uğur Gündüz adıyla yazı yazan kişinin Ozan Kaplanoğlu olduğu değerlendirilmektedir’ deniliyor ancak bununla ilgili hiçbir somut delil yok. Ayrıca savcılık basın savcılığına da bu konuda suç duyurusunda bulunmamış. Ozan Kaplanoğlu’nun evinden alınan kitap ve dergi gibi materyaller iddianamede yer alıyor ancak bunlarla ilgili bir toplatma kararı olduğuna dair mahkeme kararı da yok. Ozan Kaplanoğlu olmayan örgütün propagandasını yapmak iddiasıyla suçlanıyor ve iddianamede somut delil yok” dedi. Ozan Kaplanoğlu’nun cezaeevlerinde doluluk gerekçesiyle Denizli’ye sevk edildiğini belirten avukat Özcan, Kaplanoğlu’nun mahkemeye getirilmeyeceğini SEGBİS ile ifadesinin alınacağını belirtti. Avukat Özcan, Kaplanoğlu’nun mahkemeye getirilerek ifadesinin alınması konusunda ve cezaevine müzekkere yazılması konusunda başvurularına olumlu yanıt alamadıklarını söyledi. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle