07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 19 Temmuz 2017 Savcılık Cumhuriyet için hazırladığı ‘iddianamede’, ‘Yayın politikası değişikliğini’ bir suçlama konusu yapma cüreti gösterdi. Amaç Asıl hedef:ise gazeteyi Erdoğan’ın istediği muhalefet çizgisine çekmek Yayın politikası Cumhuriyet gazetesi yazar, çizer ve yöneticileri hakkındaki iddianamede Cumhuriyet hakkındaki soruşturma açılması nedenleri sıralanırken “yayın politikası değişikliğine” ilk sırada yer verildi. Savcılara göre “Yaklaşık olarak son 3 yıllık dönemde bilhassa da 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında gazetenin yayın politikası, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nda yaşanan değişikliklerle eşzamanlı olarak, 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğramıştır.” Savcılık, bu aşamadan sonra Cumhuriyet’in “adeta terör örgütleri tarafından ele geçirildiğini”, bunun da okur şikâyetleri ve ulusal basında yer alan iddialarla birleşince soruşturmanın başlatıldığını belirtiyor. “Ulusal basında yer alan iddialar”, hükümetin emriyle yandaş basında Cumhuriyet’i susturma operasyonunun altyapısının hazırlanmasından başka bir şey değildi. Yani savcılığın soruşturmayı başlatma gerekçesi dahi hukuksal nedenlere değil, bir operasyonun aşamalarına işaret ediyordu. Savcılığın cüreti Savcılık, “yayın politikası değişikliğini” bir suçlama konusu yapma cüretini gösterirken ironik biçimde iddianamenin başında Atatürk’ün talimatı ile yayın hayatına başlayan Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin şu sözlerine yer verdi: “Cumhuriyet sadece Cumhuriyetin daha aleni ve şamil ifadesi ile demokrasinin müdafisidir. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını ihlal eden, yıkan, yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir. Memlekette halkın halk tarafından halk için idaresi bizim mefkuremizdir ve biz yalnız bu mefkurenin esiriyiz. Başka bir kuvvetin değil.” Savcılığın iddiasını temellendirmek üzere giriştiği bu zahmetin kendisine bir getirisi olmayacak. Kurucusu Yunus Nadi’nin çizdiği “Cumhuriyet ve demokrasi” çerçevesi bir asra yaklaşan yayın hayatında Cumhuriyet’in hem hedefi hem de yol gösterici ilkeleri oldu. Toplumun, hayatın ve siyasetin dinamizmine paralel biçimde bu hedef ve ilkeler değişmese de kaçınılmaz biçimde içerikleri farklılaştı ve kendilerini yeni konumlarla ifade etti. Cumhuriyet hep ciddi bir siyasi gazete olarak kaldı ve hiçbir zaman doktriner bir parti gazetesi, bir parti organı olmadı. Cumhuriyet, laiklik ve demokrasi çerçevesi içinde kalmak kaydıyla liberal solcusundan Atatürkçüsüne, sos yal demokratından sosyalistine kadar soldaki hemen her renge yer veren, Türkiye’nin en köklü ve ciddi gazetesi olarak kendine eşsiz bir yer edindi. Türk basınında bugün önemli yerlere gelmiş birçok gazeteci ve yorumcunun meslek hayatlarına Cumhuriyet’te başlamaları, Cumhuriyet’in gazetecilik açısından tartışmasız bir okul olduğunun en önemli göstergesi. Cumhuriyet’in tarihi, sol hareketin ve gazeteciliğin tarihiyle birlikte okunması gereken bir tarihtir. Cumhuriyet gazetesi son yıllarda da bu dinamizmin bir sonucu olarak “evrensel insan hakları ve demokrasi ilkelerine bağlı bir yayıncılığı derinleştiren ve solun bütün renklerini kapsayan bir çerçeve” olarak tarif edilebilecek bir çerçevede yayınlarını sürdürüyor. Cumhuriyet’in geniş kitlelere ulaşma arzusu ile yola çıktığı bu dönem, AKP iktidarına karşı Gezi Direnişi’nde sokağa inen halk inisiyatifinin ve özgürlük, adalet, eşitlik taleplerinin bir yansıması olarak okunabilir. Halkın ve solun demokrasi talebinin yansıdığı Cumhuriyet gazetesi, bu yüzden iktidarın hedefi oldu. Bir başka neden ise Cumhuriyet’in Atatürkçü ve laik çizgisinden sapmadan özgürlükçü bir yayın politikasını hayata geçirebilmesiydi. Cumhuriyet’te bugün solun farklı kesimlerinden isimler köşe yazarken halkın haber alma hakkının sağlanması için fedakârca bir gazetecilik faaliyeti yürütülüyor. İktidar için tehlike Laikliğin ve demokrasinin yoğun saldırılar altında olduğu bir dö nemde bu çizgi iktidar için teh like arz ediyor. İktidarın ihtiyaç duyduğu, “Aydınlık” türü, iktida ra destek çıkarken bir yandan da laiklik ve Atatürkçülük söylemle rini ağzından düşürmeyecek bir gazeteydi. Bu bakışa gö re memleketin demokrasi sorunlarına ise AKP MHP Vatan Partisi koalisyonunun çizgisinden bakacak, ya lar, gözaltılar ve sosyal medya linçleri eklendi. Cumhuriyet’in genel yayın yönetmeninden çaycısına va ni “majestelerinin rana kadar tutuklama, gözaltı, da muhalefeti”ni ya va tehdidiyle karşı karşıya bıra pacak bir Cumhuri kılması da “susturma” amacını so yet idi. Tüm bu ne mut biçimde gösteriyor. Şurası çok denlerle yayın ya açık ki, iktidar kendisine biat eden saklarına, baskıla bir Cumhuriyet istiyor. Oysa Yu ra, otosansür da nus Nadi’nin daha ilk gün ifade et yatmalarına kar tiği gibi, Cumhuriyet’in tarihi adını şı halkın haber aldığı Cumhuriyet’in ve demokra alma hakkını sa sinin tarihidir ve muhabirinden ya vunan çizgisinin yın yönetmenine, çaycısından oku susturulmasına karar ve runa, bütün Cumhuriyetçiler sade rildi. İktidarı rahatsız etmeyecek bir kadronun gazete yönetimini ele geçirmesi için huku ce bu ‘mefkurenin esiridir.’ YARIN: Cumhuriyet nasıl kun aracı kılındığı bir döneme tutuklama hedef haline geldi? Cumhuriyet Vakfı’nda kim kimdir? Savcıya göre Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’ndaki değişikliklerin ardından yayın politikası değişmiş ve gazetede FETÖPKK propagandası yapılmaya başlanmıştır. Bu hayal gücü yüksek suçlamanın vardığı gerçeküstü bir sonuç var: Yeni yönetim kurulu gazeteyi Atatürkçü çizgiden uzaklaştırarak ‘bu hale’ getirmiştir. Peki ama savcılığın “yeni yönetim” dediği kişiler yasadışı örgütler tarafından paraşütle Cumhuriyet yönetimine monte edilmiş kişiler midir? Cumhuriyet’in yeni yönetiminin başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet gazetesinde 1963 yılında çalışmaya başladı. Vakfın kuruluşundan beri Yönetim Kurulu üyesi. Gazetenin Genel Yayın Yönetmenliği’ni ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı’nı yaptı. Yönetim Kurulu üyelerinden Cüneyt Arcayürek, Vakfın kuruluşundan beri Yönetim Kurulu üyesiydi. Gazeteyi çıkaran Yeni Gün AŞ’nin dokuz kurucu ortağından biri olan Arcayürek, Türk basın tarihinin duayen gazetecilerinden biriydi. Akın Atalay, 1992’den beri Cumhuriyet gazetesinde avukat ve hukuk müşavirliği görevlerinde bulundu. Vakfın Yönetim Kurulu Üyesi Genel Koordinatörlüğü’nü, ayrıca Vakıf Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Önder Çelik, 35 yıldır bu gazetenin en üst seviyede matbaa sorumluluğunu yürüten, işletme müdürlüğü yapan, 25 yıl önce İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Cüneyt Arcayürek ve Ali Sirmen gibi isimlerle beraber bugünkü yayıncı şirketin, Yenigün Anonim Şirketi’nin dokuz kurucu ortağından biri. Akın Atalay, Mustafa Kemal Güngör ve Bülent Utku gazetenin İlhan Selçuk döneminden itibaren avukatlarıydı. Hakan Kara, uzun süre haber müdürlüğü yapmıştı. Musa Kart, uzun yıllardır gazetenin karikatüristi idi. Turhan Günay adı Cumhuriyet’in Kitap eki ile özdeşleşmiş en kıdemli Cumhuriyet çalışanlarından biriydi. Dışarıdan gelenler Vakıf seçimlerinde kaybeden tarafta yer alan İnan Kıraç, 20092014 yılları arasında Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeliği yapmıştı. İlhan Selçuk’un gazeteye katkı yapacağı düşüncesiyle vakıf yönetimine davet ettiği Kıraç, 2014 yılında yapılan seçimden bir gün önce de istifa etti. Kıraç’la birlikte hareket eden Nevzat Helvacıoğlu ise 20102014 yılları arasında İnan Kıraç’ın önerisiyle Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. İş yaşamının çok büyük bölümünü İnan Kıraç’la birlikte geçirmiş olan Helvacıoğlu, Kıraç’tan bir gün sonra, tam da yönetim kurulu üyeliği seçimlerinin yapıldığı gün yönetim kurulundan istifa etti. Vakfın seçilemeyen üyelerinden olan Şevket Tokuş ise Yunus Nadi’nin torunu Lale Tokuş’un eşi olduğu için, Lale Tokuş vefat edince simgesel olarak aileyi temsilen yönetim kurulu üyeliğine getirildi. 12 Eylül’de askeri cunta tarafından Alanya Belediye Başkanlığı’na atanan Tokuş, şimdi 87 yaşında. Vakıf davasında başı çeken Alev Coşkun ise 1980 öncesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptı. 1991’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevinden istifa ile ayrıldı ve 1992’de Cumhuriyet’e girdi. 2004 Nisan ayından sonra İlhan Selçuk’un isteği üzerine gazetenin ticari işletmeleri ve şirketlerindeki görevlerinden ayrıldı. Coşkun, bu tarihten itibaren sadece Vakıf’ta görev yaptı. Gazetede yıllardır emek veren isimlerin karşısında, bir dönem gazeteye katkı sunacakları beklentisi ile yönetime davet edilen isimler yer alıyor. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU 7 262 gündür özgürlüğünden yoksun... GAZETECİLERDEN SUÇ DUYURUSU: Sosyal medyadan hedef gösteriliyoruz Van’ın Erciş ilçesinde gazeteciler İdris Yılmaz, Erhan Akbaş ve Vildan Atmaca, çeşitli sosyal medya hesaplarında fotoğrafları paylaşılarak hedef gösterildikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Belirtilen sosyal medya hesapları hakkında araştırma yapan gazeteciler elde ettikleri bilgilerle Erciş Adliyesi nöbetçi savcısına giderek, biri asker diğeri polis iki kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Gazetecilerin suç duyurusu sonrası yapılan paylaşımların sosyal medyadan kaldırıldığı öne sürüldü. Öte yandan Gaziantep’in İslahiye ilçesinde ‘haklarında ihbar ve makul şüphe olduğu’ gerekçesiyle gözaltına alınan Dihaber muhabirleri Erdoğan Alayumat ve Nuri Akman, 6 gündür gözaltında tutuluyor. Alayamut ve Akman’ın İslahiye’den Hatay Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü bildirildi. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet AVUKATLARIMIZ İÇİN ETKİNLİK Özgürlük talebini şiirle haykıracaklar Gazetemiz tutuklu avukatları İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Bülent Utku ve Mustafa Kemal Göngör ile tüm haksız tutuklamalar için Çağlayan’daki adliyede devam eden ‘Adalet Nöbeti’nin buluşması bu akşam yapılacak. Şişli’deki Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde saat 20.30’da başlayacak etkinlikte, şiirlerle, şarkılarla özgürlük talebi haykırılacak. Etkinlikte, Defne Halman, Kardeş Türküler, Suavi, Ataol Behramoğlu ve Ahmet Telli sahne alacak. Nöbetçi avukatların çağrı metninde şu ifadeler yer aldı: “Dost ve meslektaşımız avukat Akın Atalay, avukat Bülent Utku, avukat Mustafa Kemal Güngör ve Cumhuriyet gazetesinin diğer yazar ve yöneticileri 9 aya yakın bir süredir cezaevindeler. Bu tutukluluklar hukukun evrensel ilkeleri ile izah edilebilecek bir ölçü ve kriter taşımamaktadır. Meslektaşlarımız ve tüm haksız tutuklamalar için 15 haftadır İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Adalet Nöbeti tutmaktayız. Amacımız, verdiğimiz mesajlarla yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmek ve adliyede hukuk aramak. 19 Temmuz Çarşamba gecesi Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde saat 19.30’da özgürlük talebimizi şiirlerimizle, şarkılarımızla haykıracağız.” l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle