27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 17 Temmuz 2017 4 Yıldırım idama soğuk haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET İdamın 2004’te TBMM’de ortak mutabakatla kaldırıldığını ifade eden Yıldırım, geri getirilmesi için de ortak mutabakat aranması gerektiği düşüncesinde 15Temmuz’dan bu yana hükümetin sık sık dile getirdiği idamın yeniden geti rilmesine Başbakan Binali Yıldırım’ın hâlâ soğuk baktığı ortaya çıktı. Erdo ğan ısrarla “Meclis’e gelsin onayla rım” derken Yıldırım’ın idam cezası nın 2004’te tüm partilerin mutabakatı ile kaldırıldığını anımsatarak, “Sadece MHP’nin desteği yetmez, CHP’nin de ne düşündüğü önemli” görüşünü di le getirdiği öğrenildi. Yıldırım’ın şahsi olarak idam cezasına da karşı olduğunu açıkladı ğı ancak başta Batı için kırmızı çizgi olan idam cezasının geri getirilme SİNAN TARTANOĞLU si konusunda “Bu konudaki infiali ve duyguları anlıyorum ama bu Türkiye’nin bütün geleceğini bağlayan bir gelişme” dediği öğrenildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet, 15 Temmuz’un ardından geçen 1 yıllık süreçte ‘idam’ taleplerine olumlu karşılık vermeyi hiç ihmal et Bir de Guantanamo çatlağı medi, parlamentoya geleceğine inandığını, oradan çıkması durumunda da kendisinin tereddütsüz onaylayacağını söyledi. Önceki gün darbe girişiminin 1. yıl anma törenlerinde ise “Arkalarında kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. Piyonlarını ezip geçmeden atları, Marmaris’te bir darbe davası sanığının üzerinde “kahraman” anlamına gelen ‘hero’ yazılı tişört ile duruşmaya gelmesi üzerinden sanıkların Guantanamo’daki gibi tek tip kıyafetlerle yargılanması tartışması başladı. Başbakan Yıldırım, görüntülerin tepki yaratmasının ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a talimat verdi. Bozdağ da cezaevlerine genelge yollayarak, ‘mesaj içerikli kı yafetlerin toplatılmasını’ istedi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün, “Başbakanımıza söyledim; ‘bunları Guantanamo cezaevinde olduğu gibi duruşmaya çıkarken tek tip elbiseyle çıkaralım’ dedim” ifadelerini kullandı. Oysa Yıldırım’ın “Tek tip kıyafet giydirmeyi gönlümüz arzu etmez, yargılamanın doğal bir şekilde cereyan etmesini bekleriz” düşüncesinde olduğu belirtiliyor. veziri alıp şahı da mat edemeyiz. Önce bu hainlerin kafasını kopartacağız” dedi. Erdoğan ayrıca aynı konuşmalarda, idam talepleri için “Hans, George ne der, buna bakmam. Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ayşe, Fatma, Hatice ne der ona bakarım” ifadelerini kullandı. Ancak Başbakan Binali Yıldırım, daha önce de dile getirdiği, idam cezasının geri getirilmesine ilişkin soğuk tutumunu 1 yıl boyunca sürdür cezasının anayasadan 2004 yılında çıkartıldığını ve MHP’ye de dikkat çekerek bu değişikliğin ‘Bütün partilerin mutabakatı ile yapıldığını’ anımsattı. İdam cezasının topluma artıları ve eksileri ile anlatılması gerektiğinin üzerinde sık sık duran Yıldırım, 15 Temmuz’un ardından oluşan infiali anladığını belirtti ancak şu anımsatmayı da yaptı: sinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu başta Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve üye olmak için çabaladığı AB net şekilde açıklamıştı. ‘CHP’nin de ne düşündüğü önemli’ Erdoğan’ın Meclis’ten çıkması halinde imzalayacağını sürekli vurgulamasına karşın Yıldırım’ın, “Sadece ‘Geriye yürümez’ Yıldırım’ın üzerinde durduğu ikinci konu ise Türkiye’de de geçerli olan evrensel hukuk kuralları oldu. Yıldırım, görüşmelerinde, idam cezasını anayasal olarak yeniden getirecek bir düzenlemenin geriye doğru, yani 15 Temmuz yargılamaları için geçerli olmayacağını anımsattı. Yıldırım şahsi görüşünü ise ölüm cezası üzerin dü. Geçten hafta yaptığı görüşmelerde “Türkiye’nin bütün geleceğini bağla MHP’nin desteği yetmez. CHP’nin de den kurdu. İdam cezasının bir sefer öl Yıldırım’ın idam konusunda iki nokta yacak bir karar. Önce partiler düze ne düşündüğü önemli. Tüm partilerin düreceğini, ancak “FETÖ sanıklarının ya dikkat çektiği öğrenildi. yinde görüşülmesi gerek.” İdam ce bu konuda düşüncesi alınmalı” görü ömür boyu ceza çekmesi gerektiğini” Edinilen biligiye göre Yıldırım, idam zasının Türkiye’ye geri getirilme şünü savunduğu öğrenildi. dile getirdi. l ANKARA ‘İdam geri gelirse AB kapısı kapanır’ Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker, Türkiye’nin AB değerlerini benimseyerek Birliğe yaklaşması dileğinde olduğunu söyledi Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker, Alman Bild am Sonntag gazetesinde Türkiye ile ilgili kaleme aldığı makalede, “Eğer idam gelirse AB kapısı kapanır” dedi. ‘Yakınlaşsın isteriz’ Türkiye’nin Avrupa Birliği için hâlâ büyük bir önemi olduğunu ifade eden Juncker, “AB komşusunun demokratik, istikrarlı ve ekonomik olarak başarılı olmasını istiyor. Türkiye’nin AB’den uzaklaşmasından ziyade yakınlaşmasını umut ediyorum. AB’ye katılmak isteyen herkes bir değerler birliğine girmiş olur” yorumunu yaparak Türkiye’nin AB değerlerini benimsemesini istediğini dile getirdi. Avrupa’nın en zor zamanlarında bile Türkiye’nin ya nında olduğunu ifade eden ve kanlı darbe girişimi sırasında yaşanan görüntüleri gördüğü zaman çok üzüldüğünü belirten Juncker, idam cezasının geri gelmesi durumunda Ankara’nın AB üyeliğine girmek için kapıyı kapatması anlamına da geldiğini söyledi. Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya geldiğini de yazıya aktaran Juncker, “O dönemde Erdoğan’ın Avrupa’dan uzaklaşmak yerine Avrupa’ya yaklaşmak istediği izlenimini aldım” dedi. 15 Temmuz darbe girişiminin 1. yıldönümünde İstanbul’da düzenlenen etkinliğe katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, idam cezasının geri dönebileceğinin sinyalini vermişti. l Haber Merkezi 190 95 TL, ‘Bölünme 15 Temmuz darbe girişiminin 1. yıldönümü dünya basınında da geniş yer buldu. Batı basınında özellikle derinleşti’ TayyipErdoğan’ın ‘kafalarını kopartacağız’ sözleri gündem oldu 15Temmuz’un 1. yılında dış dünyanın gözü de Türkiye’deydi. Yapılan törenleri ve konuşmaları sayfalarına taşıyan uluslararası ajanslar ve Batı gazetelerinin ortak görüşü, Erdoğan ve AKP iktidarındaki Türkiye’nin yüzü Batı’ya dönük laiklerle Erdoğancılar arasındaki uçurumun giderek derinleştiği yönündeydi. AFP: Kafalarını koparma tehdidi Fransız haber ajansı AFP, yüz binlerce insanın Boğaziçi Köprüsü’nde toplandığını yazdı. İstanbul’daki mitingde toplanan insanların idam cezasını geri istediğini vurgulayan ajans, Erdoğan’ın “Önce bu hainlerin kafasını kopartacağız” sözlerine yer verdi. Haberde, idamı geri getirmeye yönelik herhangi bir girişimin Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hedefini tamamen bitireceği belirtildi. Haberde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kontrollü darbe’ tezine de yer verildi. Reuters: Bölünme derinleşti Britanya haber ajansı Reuters de ‘Başarısız darbe OHAL’in gölgesinde anıldı’ başlıklı haberinde 15 Temmuz gecesi 250 kişinin öldüğünü vurguladı. Darbe girişiminden bu yana 150 bin kişinin işten atıldığını ya da sorgulandığını belirten ajans, 50 bin kişinin de hapsedildiğini yazdı. Haberde, darbe girişiminin en büyük etkisinin ilan edilen OHAL’den sonra geçen bir yılda yüzü Batı’ya dönük laik Türklerle, Erdoğan’ın İslamcı politikalarını destekleyenler arasındaki bölünmenin derinleştiği yorumuna yer verildi. BBC: Duygusal Erdoğan “Duygusal Erdoğan, darbeye direnenleri selamladı” başlığını atan Britanya merkezli yayıncı kuruluş BBC, Erdoğan’ın Guantanamo tarzı tek tip elbise uygulaması önerisini öne çıkardı. BBC’nin haberinde darbenin püskürtülmesinden sonra ulusal birliğin zayıfladığı ve ayrışmaların keskinleştiği yorumlarına yer verildi. Independent: İktidarını kutluyor Britanya gazetelerinden Guardian anmalarla ilgili haberinde idam cezası talebini öne çıkardı. Times haberine, “Erdoğan kitlelere ‘hainlerin kafalarını keseceğiz’ dedi” başlığını attı. Independent da “Darbenin yıldönümünde Erdoğan, iktidarını daha da pekiştirmeyi kutluyor” yorumunu yaptı. WP: Bölünmeler görünür oldu ABD basınından Washington Post’ta çıkan yazıda, “Erdoğan’ın konuşması Türkiye’deki bölünmeleri gözler önüne serdi” yorumu yapıldı. WSJ da sitesinde yer verdiği haberde ‘Türkiye darbe girişimini andı’ başlığını attı. Los Angeles Times haberinde, anmalar için Türkiye genelinde milyonlarca insanın toplandığı bilgisine yer verildi. l Dış Haberler Ölçü denge disiplin... Düşünür mimar Le Corbousier, “mimarlık yapıtı” için bu tanımı kullanmıştır. Bu üçlünün bireyin hayatı için de, toplumların yaşamı için de geçerli olduğunu düşündüm. Ölçü Denge Disiplin. Düşünelim. Ölçüsüz ve dengesiz disiplin zulümdür. Ölçüsüz ve disiplinsiz bir denge olamaz. Dengesiz ve disiplinsiz ölçü hiçbir işe yaramaz. Birbirini tamamlayan bir üçlüdür bu. Bir yapı için de doğrudur, bir toplum için de, birey için de. Yaşadığımız acılarda bu denklemin bozuluşunu görmüyor muyuz? Adalet Yürüyüşü bize bu gerçeği gösterdi. 15 Temmuz kutlamaları ise bu dengenin nasıl bozulduğunu göstermedi mi? Evet, gösterdi. HHH AKP iktidarı, her türlü usulsüzlük ve yolsuzlukla kazandığı referandum sonrasında bir dikta rejimini dayatıyor. Referandum yolsuzluğu Adalet Yürüyüşü’nün ilk maddesidir. Bu yeni yönetim biçimi, ölçüsüz ve dengesiz bir disiplindir. Toplumu yöneten üç gücün, yönetimin, yasamanın, yargının tek elde toplanması bir dikta rejiminin sacayağıdır. Bütün insan haklarının ortadan kaldırılışı buna dayanmaktadır. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ölüm orucundadır. İktidar bu ölüme yatışları görüyor mu? Hayır. Gazeteciler yakıştırma kanıtlarla hapiste tutuluyor. İktidar bu konuda doğru bir adım atıyor mu? Hayır. On binlerce insan işlerinden atıldı, haklarından yoksun. İktidarın kılı kıpırdıyor mu? Hayır. İktidarlarına destek vermeyen herkese FETÖ’CÜ, PKK yandaşı yaftası yapıştırıp istediğini hapse atıyor. Hesap vereceği kimse var mı? Yok. O zaman. Ortak bir programda buluşmak zorunludur. Ortak bir program. HHH Adalet Yürüyüşü sonunda Kemal Kılıçdaroğlu bir bildirge okudu. Özeti: Toplumu birleştirici, toplumsal uzlaşmaya dayalı, barışçı bir dayanışma. Önerdiği maddelerin ana ilkeleri bunlar. AKP’nin temel politikası olan, Toplumu ayrıştırıcı, toplumsal çatışmaya dayalı, savaşçı bir kamplaşmaya karşıt bir çerçeve. Özünde CHP’nin yapmak istediği, iktidar tarafından bozulan, “ölçü denge disiplin” denkleminin yeniden kurulmasıdır. Doğrusu da budur. Sorunun çözüm sorumluluğu sadece CHP’nin değildir. Çözüm sorumluluğu, bu ülkede yaşayan her vatandaşındır. Siyasal partiler. Meslek kuruluşları. İşçi sendikaları. Örgütlenmiş topluluklar. Aralarındaki farkları değil, ortak amacın bileşkelerini ortaya koyarak çalışmalıdırlar. Bu çalışmanın hedefi 2019 değil. YARIN olmalıdır. Geçirilen HER GÜN, kaybedilen bir gündür. Çalışmalar halkla buluşarak, halkla birleşerek, halkla kaynaşarak yapılmalıdır. Masa başı çalışmaları değil, halkla buluşma çalışmaları yapılmalıdır. Her şey, her gün, açıklıkla anlatılmalıdır. Başarı halkla birleşmenin, halkla kaynaşmanın başarısıdır. Terminoloji şehvetine kapılmadan, samimi gönüllerle, sade bir dille halkla buluşarak başarıya ulaşılmalıdır. Ölçü Denge Disiplin. Başarının sırrı budur... Cumhuriyet’e baskılar Los Angeles Times’ta Los Angeles Times’ta çıkan yazıda, gazetemiz Cumhuriyet’e yönelik baskılar vurgulandı. “Darbe girişiminin birinci yılında bir Türk gazetesi giderek güçlenen Cumhurbaşkanı’nın hedefinde” başlıklı yazıda, Cumhuriyet’in editör ve yazarlarının tutuklandığı, gazeteye reklam ambargosu uygulandığı bilgilerine yer verildi. ‘Tutukluların Gülencilerle bağına dair hiçbir kanıt yok’ yorumunu yapan gazete “Ülkede AKP, Gülenciler ve PKK arasında kamplaşmalar var ama laikliği savunan Cumhuriyet bu kampların hiçbirinde değil” ifadesine yer verdi. Gazetemiz internet editörü Atakan Sönmez ile yazarlarımızdan Zeynep Oral ve Aydın Engin’in de görüşlerine yer verilen haberde, Engin’in “Darbeciler epey aptaldı ama benden emir alacak kadar da aptal olduklarını sanmıyorum” sözleri de yer buldu. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle