05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 17 Temmuz 2017 A12 dım adım faşizme Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, Türkiye’nin adım adım faşizme gittiğini, baskı cı bir rejim oluştuğunu belirterek, ikti darın başkanlığa giderken OHAL ile mu halifleri hedef alarak yol temizliği yap tığını kaydetti. Adalet Yürüyüşü’nün haklı olduğunu kaydeden Canduran, “Türkiye’nin en önemli sorunu adalettir” dedi. Canduran, HSK’nin son kararna mesine ilişkin “Artık hâkim ve savcılar parti üyesi, parti sempatizanı haline gel di” ifadesini kullandı. KHK’lerdeki anti demokratik uygulamalara dikkat çeken Canduran, Irak’ta yargılanan ve “adalet” isteyen Saddam’a, yargı cın “Senin yazdığın ka nunlarla seni yargılıyo rum” dediğini anımsattı, “Hukuk, yönetenlere de bir gün lazım olabilir. Ay ALİCAN ULUDAĞ nı hukuk onlara uygulandığında sakın onlar çıkıp hak ve adalet istiyoruz di ye bağırmasınlar” diye konuştu. Ankara Barosu Başkanı Hakan Candu ran, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” ve 15 Temmuz’un bi rinci yıldönümüne girilirken yaşanan sürece ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. KHK’ler ile baskılar arttı: 15 Temmuz darbe girişimi hepimizin tehlikede kaldığı bir dönemdi. İlk anda sert önlemlerin olması çok doğaldı. Bu darbe girişiminin bir an önce ortadan kaldırılması ve ülkenin normalleşmesi gerekiyordu. Ancak bir süre sonra KHK’lerin getirdiği baskılar artmaya başladı. Ne yazık ki Bakanlar Kurulu, hayatı ve OHAL dışındaki sistemi kanun hükmünde kararnamelerle yönetmeye başladı. Bazı KHK’ler ile gözaltı süreleri uzatıldı, avukatların savunma hakları kısıtlandı, insan haklarına, mahkeme kararları olmadan ağır müeyyideler getirilmeye başlandı. Kamudan sebepsiz yere, haklarında hiçbir araştırma yapılmadan çalışanlar atılmaya başlandı. KHK’ler amacı dışına çıkıp muhalifleri kapsadı, gazeteciler tutuklandı, muhalif öğretim üyeleri meslekten atıldı. AYM yolu açtı: AYM, kanun hükmünde kararnamelere ilişkin 19901991 yılında verdiği içtihadından dönerek şekli bir yorum yaptı. KHK neyi düzenlerse düzenlesin anayasa yargısı dışındadır, diye akla mantığa aykırı bir karar verdi. Böylece Türkiye’de birtakım şeyler ülkede ters gitmeye başladı. İktidar daha rahat hareket etmeye başladı. Böylece bir adalet arayışı gerekliliği başladı. Baskıcı rejimde yaşıyoruz: Ancak görünen o ki hükümet, OHAL ve KHK’ler ile ülke yönetmeyi pek bir sevdi. Parlamenter düzende ülke yönetmek çok kolay değil. Yasa çıkarmak istediğinizde Meclis’te tartışmak zorundasınız. Ancak KHK öyle değil ki, Bakanlar Kurulu bir araya geliyor ve içine ne yazarsanız kanun hükmünde oluyor. Böyle ülke yönetmek çok kolay. Bu yönetimin neredesinde demokrasi var? Hiçbir yerinde. Ben 550 vekilin buna isyan etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama sesleri çıkmıyor. Bu şekilde baskıcı rejim ile ülke yönetmek dünyanın en kolay işi. Ama bir süre sonra bunun mahsurları da ortaya çıkacak. Görüyorsunuz AB bazı tedbirler aldı. Türkiye adım adım faşizme yürüyor. Avrupa da bu olayın farkında. Bir an önce Türkiye’nin demokratik parlamenter sisteme girmesi için baskı aracı olarak kullanıyor. Ankara Barosu Başkanı Canduran, Cumhuriyet’e konuştu, Türkiye’nin 2019’a doğru adım adım faşizme gittiğini söyledi; uyarılarda bulundu Ülkenin en büyük sorunu adalet Sayın Kılıçdaroğlu, Gandi benzeri yürüyüşle adalet aramakta çok haklıydı. Bu ülkenin en büyük sorunu Adalet Yürüyüşü’dür. Bu ülkede adalet tecellisinde bazı sıkıntılar var. 16 Nisan referundumuyla HSK’nin hemen hemen tüm üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından seçilmeye başlandı. Anayasa Mahkemesi keza öyle. Yani böyle bir durum da yargı tekleşti. Bizim kuvvetler ayrılığı dediğimiz yargı, yasama, yürütme ayrı güçler olması gerekirken, artık tek elde birleşen bir güç haline gelmeye başladı. Güçlerin tek bir elde toplanması anayasa yargısını ve anayasayı ortadan kaldırdı. Bugün Türkiye’de artık Türkiye Cumhuriyeti anayasası kullanılmamaktadır. YSK, 16 Nisan’da hüküme tin yani “evet”in lehine karar alarak seçimin şaibe ile bitirilmesine neden oldu. Böyle bir Türkiye’de Adalet Yürüyüşü çok normaldir. Keşke bu yürüyüş 16 Nisan’da başlasaydı. Umuyorum hükümet biraz daha basiretli bakarak tüm kesimleri bir araya getirmeye çalışır, OHAL’i kaldırıp ülkenin Meclis tarafından yönetilmesini sağlar. OHAL ile yol temizliği yapılıyor: 2019’da yapılacak başkanlık seçimi. Bu baskıcı, hiçbir güçler ayrılığına dayanmayan, tamamı tek elde toplanmış bir baskıcı rejim olarak görüyorum. Evet bir yandan bakıyorsunuz. Seçimler bunun için önceye alınmıyor. Ön temizlik yapılsın, tertemiz bir bahçede başkanlık yarışı yapılsın isteniyor olabilir. Partili yargıçlar çıktı: HSK’nin son kararnamesi hoş değil. Bir kere kendine muhalif tüm hâkimleri, özellikle Yargıçlar Sendikası üyelerini farklı yere göndermesi, kendisinin düşünceleri, siyaseti çerçevesinde hareket etmeyen yargıçları başka illere göndermesi, bizim tezimizin ne kadar doğru olduğunu ortaya koydu. Biz en başında HSK’nin yapılanmasında siyasi ilinti kurulmamasını söyledik. Ama hükümet sağcılar solcular diye parça parça yaptı. İktidarınız süresinde siz kendi adamlarını merkezde tutup, size muhalif olanları sürüyorsunuz. Yarın hükümet değiştiğinde bu sefer diğer siyasi görüştekiler tersini yapacak mı? Bu bir nevi parti üyeliğine döndü. Parti sempatizanlığına döndü. Bu hükümet gelene kadar yargıda siyaset konuşulmazdı. Hiçbir avukat, hâkimlerin hangi siyasi görüşte olduğunu bilemezdi. Ancak bu hükümetle birlikte partili hâkim ve savcılar türedi. Adaletin, hak ve hukukun partisi, siyasi görüşü, mezhebi, tarafı olmaz. Adalet tek bir kavramdır. Bu kavramın içinde siyasi nitelenmeler olmaz. Cumhurbaşkanı yargıç gibi davranıyor: (Erdoğan’ın Demirtaş’a terörist demesi) Güçler ayrılığından vazgeçip güçler birliğine gelirseniz siz kendinizi yargıç yerine koyarsanız. Bir cum hurbaşkanı gibi değil bir yargıç gibi davranırsınız. Çünkü o yargıçları siz atıyorsunuz ve ne karar vereceklerine siz bir anlamda yön verebi Hakan Canduran liyorsunuz. Böyle olunca istediğinizi terörist, istediğinizi vatandaş ilan edebiliyorsunuz. İçişleri Bakanı, Nuriye ve Semih için gazeteye ilan veren 111 aydını teröristlere yardım ve yataklıkla suçladı. 111 kişi içinde ben de vardım. Biz terörist değiliz. Hangi mahkeme kararı var? Hangi örgüte yardım yapmışız, İçişleri Bakanı çıkıp açıklasın. Nuriye ve Semih’in terörist olduğuna ilişkin mahkeme kararlarını göstersin. Oysa Türk Ceza Kanunu’nu bir kere okusalar, kesin hüküm verilene kadar her sanık masumdur, hiçbir şekilde suçlanamaz, lekelenemez. Saddam’ı kendi yasaları yargıladı: Bu aşamada hükümetten bir şey beklemek çok doğru değil. Halkı bilgilendirmek ve parlamenter düzene tekrar dönmek, OHAL’in kalkması, KHK’ler ile ülkenin yönetilmesinden vazgeçilmesi halinde bekli Türkiye yaralarını sarabilecektir. Çünkü günden güne hukukta bir yozlaşma söz konusu. Mahkemelerin verdiği kararların adil olmadığı yönün de bir çok insanın inancı artmakta. Bugün adil olmayan bir tavır ve hareketler yarın hükümetleri zor durumda bırakabilir. Şunu kimse unutma sın. Geçende çok güzel bir resim gördüm. Saddam kendisini yargılayan yargıca, aynen şöyle söylüyor: “Adalet istiyorum”. Yargıç da şunu söylüyor: Senin yazdığın kanunlarla seni yargılıyorum.” Yani kimse şunu unutmasın. Bugün hukuk yönetenlere de bir gün lazım olabilir. Aynı hukuk onlara uygulandığında sakın onlar çıkıp hak ve adalet istiyoruz diye bağırmasınlar. O yüzden daha huku ka uygun davranışlar istiyoruz. TC KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2017/345 KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Kayseri ili Kocasinan ilçesi Hasanarpa Mahalle PARSEL NO: 7 ADA NO: 6082 VASFI: Arsa YÜZÖLÇÜMÜ: 3.499,70 m2 MALİKLERİN ADI VE SOYADI: SELAHATTİN ÇELİK KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: KOCASİNAN BELEDİYE BAŞKANLIĞI KAMULAŞTIRMANIN VE BELGELERİN ÖZETİ: Kamulaştırmayı yapına davacı idare, maliği ile cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2017/345 Esas sayılı dosyasında dava açılmıştır. 4650 sayılı yasanın 7. maddesi ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca 30 günlük yasal sürede kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda ve maddi hatalara karşı adli yargıda iptal veya düzeltme davası açmanız halinde dava açtığınız ve yürütmenin durdurulması kararı aldığınızı belgelendirmediğiniz takdirde kamulaştırma işlemi kesinleşecek ve mahkememizce tespit edilecek kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmazın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği, kamulaştırma bedelinin adınıza Halk Bankası Kayseri Merkez Şubesi’ne yatırılacağı, konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerinizi iş bu ilan tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkemenize yazılı olarak bildirmeniz ilan olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 636180) T.C. ANKARA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN SAYI: 2016/41 TEREKE Talep eden T.C Ziraat Bankası Dikmen Şubesi vekili tarafından mahkememizin yukarıda yazılı esas sayılı dosyasında; Bolu ili, Mengen ilçesi, Demirciler Mahallesi/Köyü, cilt no: 20, hane no: 25’te nüfusa kayıtlı İhsan ve Seher’den olma 26/12/1964 doğumlu 08/09/2012 tarihinde vefat eden muris ABDULLAH TAPAĞ’ın (T.C.No: 27655322394) mirası, tüm yasal mirasçıları tarafından reddedildiğinden terekesinin resmen yönetilmesi ve tasfiyesi talep edilmiştir. TMK’nin 620, 621 ve 634. maddeleri gereğince; murisin mali durumu hakkında bilgi sahibi olan herkesin, mirasçılarının ve muristen alacaklı olanların ve murise borcu bulunanların (kefalet sebebiyle alacaklı ve borçlu olanlar dahil), ikinci ilanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde; mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasına başvurarak murisin mal varlığı hakkında bilgi vermeleri, alacaklı ve borçluların alacak ve borçlarını belgeleriyle birlikte dosyaya bildirmeleri, karşılığında kendilerine makbuz verilebileceği, haklı bir sebep olmaksızın bilgi vermeyenler veya yanlış ya da eksik bilgi verenlerin bundan doğacak zararları mirasçıları, vasiyet alacaklılarına veya üçüncü kişilere tazminle yükümlü olacakları, süresi içinde alacaklarını bildirip deftere yazdırmayan alacaklıların, TMK. M. 629 gereği terekeden hak talep edemeyecekleri ilgililere ilanen duyurulur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 636975) BATMAN AİLE MAHKEMESİ’NDEN İLAN İLGİLİ KİŞİ: EKREM ÇINAR 18740869160 Huzur Mah. 512 Sok No: 1 Merkez/BATMAN BATMAN ili, MERKEZ ilçesi, İLUH mah/köy, 10 cilt, 591 aile sıra no, 8 sırada nüfusa kayıtlı, AHMET ve HATUNI oğlu/kızı, 04/03/1967 doğumlu, Davacılar, BEHİCE ÇINAR, NURŞİN ÇINAR ile davalı, EKREM ÇINAR arasında mahkememizde görülmekte olan Nafaka (Yardım Nafakası) davası nedeniyle; Davacılar Behice ÇINAR ve Nursin ÇINAR vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde Nafaka (Yardım Nafakası) davası açılmış olup, davalı asile ön inceleme tensip zaptının tebliğ edilemediğinden ve ayrıca tüm araştırmalara rağmen davalı Ekrem ÇINAR’ın açık adresi tespit edilemediğinden davalıya ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, davalı Ekrem ÇINAR’ın kendisine karşı açılan Yardım Nafakası davasında yapılacak duruşmalara katılmak veya kendisini bir vekil ile temsil etmek üzere ilan tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Batman Aile Mahkemesi’nin 2016/398 Esas sayılı dosyasına müracaat etmesi gerektiği, aksi takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı ve karar verilebileceği hususu İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 636232) haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK Gözler Kıbrıs’ta yeni dönemde Final yerine yeni başlangıç DUYGU GÜVENÇ CransMontana’daki Kıbrıs görüşmelerinde Rum Kesimi’nin masadan kalkmasının ardından Akdeniz’de doğalgaz arama ve sondaj çalışmalarına taraflar hız verse de şimdi BM’nin arabulucu olarak izleyeceği tutum bekleniyor. İsviçre’ye “Bu bir final konferansıdır” diye giden Ankara, şimdi hem BM’nin iyi niyet misyonunun devam etmesini hem de BM’nin arabuluculuk girişimlerinin devam etmesini bekliyor. Türkiye’nin önemli sayıda asker çekmeyi de içeren teklifle oturduğu masaya BM Antonio Guterres’in katılımının önemli olduğuna işaret eden üst düzey bir Türk yetkili, “Guterres’in oraya gelmesi çok önemliydi; Rumların tutumunu kendi gözleriyle gördüler. İlk defa masadan kalkan Türk tarafı değildi” derken, BM’nin iyi niyet misyonunun sonlanmayacağını savundu. Konferansın bazı bölümlerine katılan bir Batılı diplomat da, “Türkiye bir garantör olarak kesinlikle bu defa olumlu bir tutum izledi” yorumunu yaptı. BM’nin yıllardır sürdürdüğü arabuluculuk çabaları ve barışı koruma misyonuyle ilgili BM Güvenlik Konseyi’nin alacağı kararda Singapurlu raportörün finansmanla ilgili raporunun yanı sıra Kıbrıs Özel temsilcisi Espen Eide’nin sürecin geleceğine dair sunacağı rapor da belirleyici olacak. BM genel sekreterlerinin kariyerlerindeki başarısızlıkta önemli yer tutan görüşmelerde Ankara, özel raportörün Rum Kesimi’nin uzlaşmaz tutumuna vurguda bulunmasını beklerken, arabuluculuk çabalarının da süreceği inancında. l ANKARA ZİYARET İPTALİ Konya 3. Ana Jet Üssü Almanya’da Konya tartışması Türkiye’nin Alman milletvekillerinin Konya’daki askeri üste bulunan Alman askerlerini ziyaret iznini iptal etmesi, Alman siyasetinde farklı yankılar uyandırdı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Konya’daki Alman askerlerine ziyaret izninin, Türkiye ile siyasi pazarlık konusu yapılamayacağını söyledi. ARD televizyonuna konuşan Merkel, ikili görüşmelerde Türkiye’den Almanya’ya iltica talebinde bulunanlar konusunda bir istek olmadığını vurguladı. Merkel, bunun siyasi pazarlık konusu yapılmak istenmesi durumunda yanıtlarının ne olacağına yönelik soru üzerine, “Bu talebi açıktan reddederiz” dedi. ‘Asker kalamaz’ Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre Sosyal Demokratlar ve muhalefet partileri, ziyaret izni olmaksızın Alman askerlerinin Türkiye’de kalmasının söz konusu olamayacağını dile getirdi. Sosyal Demokrat Parti Federal Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann, “Ziyaret izni olmadan Alman askerleri Konya’da kalamaz” dedi. Sol Parti Federal milletvekili Sevim Dağdelen de “Ziyaret yoksa, Konya da yok” açıklamasını yaptı. Hıristiyan Birlik partilerinin dış politika sözcüsü Jürgen Hardt ve savunma politikaları sözcüsü Henning Otte ise, Alman askerlerinin Konya’dan çekilmesinin “dar görüşlü ve tehlikeli” bir adım olacağını vurguladı ve Alman askerlerinin Konya’da ikili bir misyon değil, IŞİD ile mücadele kapsamında yürütülen bir NATO misyonu olduğuna dikkat çektiler. NATO ‘çözüm’ istedi NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise, Konya’ya ziyaret konusunda yaşanan krizde çözüm bulunması çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Almanya Dışışları Bakanı Sigmar Gabriel ile temas kuran Stoltenberg, iki ülkenin böyle bir ziyaret için belli bir tarihte uzlaşabileceğini umduğunu söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle