25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 13 Haziran 2017 EDİTÖR: NECDET ÇALIŞKAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Dolar çıktı, kese açıldı Türkiye büyüdü!İDHÜYRŞAAÜRCKAADTTLIA Rekor kıran kamu harcamaları ve değer kaybeden TL ile artan ihracat, ekonomiyi ilk çeyrekte yüzde 5 büyüttü. KGF desteğine rağmen yatırımlar ancak yüzde 2.2 arttı Referandum öncesi devletin artan harcamaları ve değeri düşen TL’nin desteklediği ihracat ile ilk çeyrekte büyüme beklentileri aştı. Türki ye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladı ğı 2017 yılı ilk çeyrek büyüme verilerine göre Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) bu yılın birinci çey reğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5 art tı. Yüzde 3.5 ile yüzde 4 ara NECDET ÇALIŞKAN sında çıkması beklenen rakamın beklentileri aşmasında, geçen yıl ekonomide ya şanan yavaşlama sonrası hükümetin vergi teşvikleri, seçim öncesi artan devlet harcamaları ve bir yıl sonra tekrar artıya geçen ihracat etkili oldu. KGF yatırıma gitmedi TÜİK verilerine göre yılın ilk çeyreğinde hanehalklarının tüketim harcamaları yüzde 5.1 artarken, devletin tüketim harcamaları yüzde 9.4 arttı. Ekonomide yatırımları canlandırmak için devreye sokulan ve 180 milyar TL’yi aşan Kredi Garanti Fonu’na (KGF) karşın ilk çeyrekte kamu ve özelin toplam yatırımlarındaki artış yüzde 2.2 ile sınırlı kaldı. İktisadi faaliyet kollarındaki büyümeye bakıldığında ise tarım, inşaat ve gayrimenkul Türkiye büyümesinin altında kalırken, KGF destekli finans sektörü ilk çeyrekte yüzde 12 büyüdü. Finans sektörü yüzde 12 büyürken, yatırımlardaki artışın yüzde 2’lerde kaldığı ortaya koyan bu tablo, KGF kredilerinin ilk çeyrekte yatırımlara yeterince yönelmediğini de gözler önüne sermiş oldu. Kim, ne dedi? ‘Büyümenin soluğu kesilecek’ n Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek: Sadece yüksek büyüme değil daha dengeli bir büyüme görülüyor. Büyüme ikinci çeyrekte daha da güçlenecek. Kısa vadede büyümedeki yükseliş kısmen aldığımız tedbirlere ilgili. Büyümeyi sürdürülebilir kılmak için reform gerekiyor. n Maliye Bakanı Naci Ağbal: Teşvikler ve destekler sayesinde ekonominin çarkları hızlı dönmeye devam ediyor. n Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan: Türkiye bu yüksek büyüme hızı ile gelişmekte olan ülkelerden ve OECD ülkelerinden pozitif yönde ayrıştı. n Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli: Türkiye’nin yüzde 5 büyüyeceğini söylemiştik. Gereksiz ve teknik analizden yoksun not indirimi yapan derecelendirme kuruluşlarının not artışı yapmalarını bekliyoruz. n İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu: Özel tüketim ve net ihracattan gelen destek ilk çeyrekte büyümeyi yukarı taşıyan ana kalemler. Geçen yılın son çeyreğinden bu yana atılan adımlar özellikle tüketimde etkili oluyor. Öncü göstergeler ikinci çeyrekte büyümenin daha da hız kazanabileceğine işaret ediyor. n Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu: Türkiye ekonomisinin olumlu yönde ayrıştığını gösteriyor. Büyümenin tüm sektörlere yayılması, kapsayıcı bir büyüme performansı elde edilmesi de ekonomi politikaları açısından ayrıca önemli bir başarı. n İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan: Sanayi teşvik ve desteklerin hakkını vererek ilk çeyrek büyümesinin motoru oldu. Sanayi büyümesinin yüzde 5.3 ile toplam büyümenin üzerinde olması sevindirici. Dolar düştü borsa yükseldi Katar gerginliğinin geçen hafta satış getirdiği piyasaları, Türkiye ekonomisinin beklentilerin üzerinde büyümesi destekledi. İlk çeyrek büyüme rakamının açıklanmasının ardından dolar geriledi. Geçen hafta Katar krizi ile 3.56 TL’ye kadar çıkan kur, büyüme rakamı ile birlikte 3.52 TL seviyesine indi. Borsa İstanbul’da BIST 100 Endeksi 500 puana (yaklaşık yüzde 0.5) yakın yükseldi. Bankacılık endeksi de yüzde 1’e yakın arttı. Büyüme iyimserliğini faiz cephesindeki ekkisi ise sınırlı kaldı. Cuma günü spot kapanışta ortalama yüzde 11.03 olan iki yıllık gösterge tahvilin ortalama bileşik faizi dün spot kapanışta yüzde 10.99’a geriledi. Piyasalar bu hafta merkez bankalarının faiz kararlarını takip edecek. Büyümenin kamu harcamaları ağırlıklı yapısına dikkat çeken Kemerburgaz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, “İstihdam seferberliği ile sunulan prim destekleri, referandum öncesinde artan kamu harcamaları, beyaz eşya ve mobilyada yapılan ÖTV ve Hayri Kozanoğlu KDV indirimleri, mega projelerde fiyat ve miktar garantisi verilmesi, KGF ile kredi hacminin artırılması, kamu maliyesinde açıklara neden oldu” dedi. Teşvik yatırıma yetmedi Kozanoğlu, şunları söyledi: “Yapılandırmalar ileride daha da ciddi kamu maliyesi açıklarına neden olacak. Yılın ilk çeyreğinde gayri safi sabit sermaye oluşumundaki artışın yüzde 2.2’de kalması, büyümenin uzun soluklu bir büyüme olamayacağını gösteriyor. Büyümenin soluğu kesilecek.” Kurda TL aleyhine olan tablonun ihracatı olumlu etkilediğini belirten Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nden (BETAM) Doç. Dr. Ozan Bakış, “Sabit sermaye oluşumundaki artışın yüzde 2.2’de kalması, ilk çeyrekte KGF’nin yatırımlarda önemli bir etkisinin olmadığını gösterdi. Teşviklere rağmen, yatırımlardaki artış ortalama büyümenin altında kaldı. İlk çeyrekte sürükleyici güç, esas olarak ihracat oldu. TL’deki değer kaybı, Türkiye’nin üretimini artıran bir gelişme olarak öne çıktı” yorumunu yaptı. ‘Büyümeniz yapay bankalarınız kırılgan’ Dünya Bankası’ndan Türkiye’ye uyarı: Sıcak paraya aşırı maruz kalıyorsunuz. Bankacılık sektörünüz ve politikanız kırılgan. KGF destekli büyümeniz yapay. Türkiye’de kredi büyümesine dikkat çeken Dünya Banka litika görünümü konusunda kaygı konusunda endişeli. Örlar olduğunu söyledi. Johannes Zutt, neğin OHAL’in ne ka sı Türkiye Ülke Direktörü Johannes Türkiye ekonomisi ile ilgili şu uyarı dar daha devam edeceği Zutt, “Ama bu büyüme KGF tarafın ları yaptı: konusunda endişeliler. dan tetiklenen yapay bir büyüme. Sı 4 Türkiye’de enflasyon olması ge Ayrıca yapısal reform cak paraya aşırı maruz kalma duru rekenden yüksek. Ayrıca Türkiye’de ların istikameti konu mu, bankacılık sektöründe birtakım kredi büyümesi görüyoruz ama sunda da bazı endişele kırılganlıklara sebep oluyor” dedi. bu büyüme Kredi Garanti Fonu ri var. Gözlemciler endişeli (KGF) tarafından tetiklenen yapay bir büyüme. Çünkü KGF, banka Türk Sanayicileri ve İşadamları ları daha fazla risk almaya teşvik Derneği (TÜSİAD) ile ortaklaşa dü ediyor. Aynı zamanda sıcak pa zenlenen ve Dünya Bankası’nın ‘Kü raya aşırı maruz kalma durumu, resel Ekonomik Bek bankacılık sektöründe birtakım lentiler’ raporu kırılganlıklara sebep oluyor. nun tanıtıldı 4 Hükümetin mevcut politika du ğı konferansta ruşu bu kırılganlığı biraz daha kö konuşan Zutt, tüleştiriyor. Çok sayıda dış gözlemTürkiye’nin po ci Türkiye’nin politika görünümü Johannes Zutt ‘Kredi artışı ile bu iş olmaz’ Yılın ilk çeyreğinde dev reye sokulan talep yönlü kısa vadeli ted birlerin ve KGF vası tasıyla sağlanan kredi lerin ekonomi için uzun vadede risk oluştur duğunu be Erol Bilecik lirten TÜSİAD Yöne tim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise şunları söyledi: “Bu dönemde en çok dikkat çeken politika KGF vasıtasıyla sağlanan krediler oldu. Sadece 2.5 aylık bir dönemde 180 milyar lira gibi yüklü bir miktar kredinin piyasaya sunulması, ciddi bir likidite bolluğu yaratırken, kaynak maliyetleri gittikçe artan bankacılık sistemi üzerinde de önemli baskılar oluştu. Mevduat faizleri artarken, kredi lerin mevduata oranı da yüzde 125 gibi yüksek bir orana ulaştı. Sorunlu dönemleri atlatmak için bu tür politikalar kısa vadede faydalı olsa da ekonomik büyüme sürdürülebilir bir şekilde sağlanamadığı takdirde, bu uygulamaların sorunları ertelemekten öteye geçemediğini biliyoruz. Nitekim, Türkiye ekonomisinin artık hızlı kredi artışı ya da likidite bolluğu ile büyümesinin sonuna geldik.” l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Kırılgan iyileşme TÜSİAD ile Dünya Bankası işbirliğinde düzenlenen, Haziran 2017 ekonomik raporunun sunum etkinliğinin, “Kırılgan Bir İyileşme” başlığı yeterince dikkat çekici. Dünya ve Türkiye bölümlerinin bütünlüğü içinde anlam kazanan raporun, Türkiye üzerinden öncelikleri daha da çarpıcı sorun başlıklarını içeriyor. TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik’in vurgulamalarından kimi satırbaşlarını paylaşmak isterim.. “4 Son dönemde yurtdışında yaşanan gerginlikler neticesinde, ülkemiz hakkında arzu etmediğimiz algılar oluşuyor. Ekonomik ilişkilerimizi dahi tehdit altına alma riskini beraberinde getirebiliyor. AB üyelik pespektifimizi devam ettirmek ve Gümrük Birliği revizyonu ile ekonomik işbirliğimizi güçlendirmek, önümüzdeki dönemin en kritik konularından biri.. 4 Ekonomik göstergelerde olumlu gidişatın bir ayağında TL’deki değer kaybı, talep eksikliği nedeniyle devreye sokulan tedbirler.. Geçici vergi indirimleri, yeniden yapılandırma, teşvikler, Kredi Garanti Fonu’yla sağlanan krediler.. Sadece 2.5 aylık bir dönemde 180 milyar lira kredinin piyasaya sunulması ciddi bir likidite bolluğu yaratırken, kaynak maliyetleri gittikçe artan bankacılık sistemi üzerinde önemli baskılar oluşturdu.. 4 Mevduat faizleri artarken, kredilerin mevduata oranı yüzde 125 gibi yüksek bir orana ulaştı. Ekonomik büyüme sürdürülebilir bir şekilde sağlanamadığı takdirde, bu uygulamaların sorunları ertelemekten öteye geçmediğini biliyoruz. Türkiye’nin hızlı kredi artışı ya da likidite bolluğu ile büyümesinin sonuna geldik. 4 Ayrıca likidite artışları bize hep yüksek enflasyon olarak geri dönüyor. Kısa vadeli politikaların diğer yan etkisi bağımlılık yaratma. Ekonomiyi kolay yoldan canlandırmak hem politika belirleyicilere hem de reel sektöre cazip gelebiliyor. Türkiye ekonomisi küresel gelişmeye paralel iyileşirken kırılganlıkları da artıyor. Dünya Bankası raporu politikacıların önündeki en zorlu konunun siyasi riskler ve kırılganlıklara rağmen uzun vadeli büyümeyi sağlamak olduğu belirtiliyor...” TÜSİAD Başkanı hiçbir ekonomik kazanımın, demokraside ilerleme sağlanamadan kalıcı ve sürdürülebilir olamayacağı görüşlerinin altını çiziyor. HHH Dünya Bankası’nın 2017 küresel beklentiler raporunun sunumu, dünya genelindeki küresel büyüme beklentilerinin gelişmiş ülkeler ağırlıklı iyileşme sonuçlarının, siyasal krizler bağlantılı ülkeler özelinde genel olumlu gidişle ters gelişmelerinin de çarpıcı sunumlarını yansıtıyor. “Kırılgan bir iyileşme ve Türkiye” gündemli bilim insanları, uzmanlar değerlendirmelerinde altı çizilen kimi önemli satır aralarına gelince.. İktidarlarının gelişmekte olan ülkeler lehine esen rüzgârlar desteğinde, dönem dönem kimi olumlu büyüme rakamlarını yakalamış olmasına karşın, genel gidişatın bütünlüğünde, izlenen benzer yaklaşımlarla, (sorunların ertelenmesi, kaçınılmaz katlanması) sonucunun çıktığında görüş birliği ağırlık kazanıyor.. “Banka faizleri, hızlı kredi artışları..” vurgulamalarının ardından, “Likidite ile büyüme enflasyon olarak geri dönüyor. Hızlı, kolay yoldan büyüme, kriz çözme yolları Türkiye ekonomisini iyileştirmiyor, kırılganlıkları büyütüyor. Hastalıkları derinleştiriyor. Tedavisini zorlaştırıyor..” saptamaları eklemleniyor.. Politik risklerin sürmesi ile at başı işsizlik, enflasyon sorunlarına çözüm üretilememesi gerçeklerinin altı çiziliyor. Popülist politikalarla kaosun, sorunların, hastalığın derinleşmesi gerçeği bir daha bir daha vurgulanırken, popülist politikalar yerine uzun soluklu acı reçetelerin zorunluluğu anımsatılıyor. Mali disiplinin gidişatının hiç de parlak olmadığı verilerinin sunumu yanında, derinleşen krizle birlikte yaptırımların zayıflaması, işsizlik, enflasyon patlamalarının kaçınılmazlığı göstergeleri dikkat çekiyor. Türkiye, iki taraflı şokların yaşandığı, negatif sonuçları olan kaynak aktarımlarıyla izlenen siyasetlerle, tüketimde de yolun sonuna gelindiğinin gerçekleriyle yüz yüze.. İktidarlarının hem faizleri düşürme, hem büyüme, hem de istikrarı koruma, enflasyonu düşürme.. vaatleri gerçekleri yansıtmaktan çok uzak... 12 aylık cari açık 33 milyar doları buldu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Nisan 2017 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verilerini açıkladı. Buna göre cari işlemler açığı, nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 542 milyon dolar azalarak, 3 milyar 615 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bunun sonucundaki 12 aylık cari işlemler açığı ise 33 milyar 227 milyon dolar oldu. Net hata noksan kaleminde 3 milyar 873 milyon dolar çıkış yaşandı, 4 aylık çıkış ise 6.2 milyar dolar oldu. l Ekonomi Servisi Enflasyon yıl sonunda yüzde 9.55 olacak Merkez Bankası’nın yayımladığı 2017 yılı Haziran ayı Beklenti Anketi’ne göre, 2017 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasıla büyüme beklentisi yüzde 3.4’e yükseldi. Yıl sonu dolar kuru tahmini ise 3.76 TL’ye geriledi. 2017 yılı Haziran ayı için tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisinin yüzde 0.14 olduğunu belirten Merkez Bankası, yıl sonu TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 9.53 iken, bu anket döneminde yüzde 9.55’e çıkardı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle