Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pazar 11 Haziran 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Hadi biraz serserilik yapalım Dün Haydarpaşa Garı’nda Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği kitap günlerindeydim. Canım herkes gibi çok sıkkındı. Birden yeni bir eylem biçimi keşfettim: “Bir Serserilik Ola rak Okuma Eylemi.” Aşağıdaki yazı dostum şair Sezai Sarıoğlu’na ait. Eylemin patenti onda yani. HHH Kitap okumak bir serseriliktir. Asi ve aksi sokak ço cuğu olmaktır. Sıkça evden kaçmaktır kitap okumak. Bütün zamanlarda devletlerden ve uluslardan kaç maktır. Başka bir ifadeyle çağımızın en büyük maran goz hatası milliyetçilikten kaçmaktır: Bir kaçış, bir kaç mak olarak kitap okumak, yeni kendimizle tanışmak, yeni kendimize taşınmaktır. Serseri, sürekli olarak yeni yüreğine, yeni bilgilere, yeni imgelere, yeri düşlere ta şınır. Yani taşıma düşle, yeni bir dünyanın değirmeni ni döndürür. Okuryazar serseri, yeni dünyanın ihtimali ve ihtilali için saçlarını düş değirmeninde ağartmaktan gocunmaz. “En yaşlı mevsim kış gibisin, beyazların ta rih, halleri bundandır.” Bir serserilik ola rak okumak, öteki nin, ikinci, üçüncü hal kın tarihini okumak ve sınırları aşarak yeni mekânlara, yeni coğ rafyalara taşınmaktır. Kırmenızsı ebribseerri tbaerlnaismın.da (Mesela Kürtlerin, mesela Kıbrıs halkının, mesela Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Kızılderili lerin ya da tüm “gecik(tiril)miş” halkların içinden ve dı şından okumaktır). Bir serseri olarak okur, akıntıya kü rek çeker. Böylece bir yandan suyun kaldırma gücü nü, öte yandan kaldırma kuvvetini ve özgür/özgül ağır lığını öğrenir. Elbette bir yan ürün olarak suyun akışı nın rengini de öğrenir. Bir serseri olarak okur, sürekli olarak sınırları aşar, pasaportsuz, pasavansız, kimliksiz yaşar. Çünkü insan gizli/ illegal değildir ve geçmek, duvarlarını aşmak tari hin meşruiyetidir. Bir serseri olarak okur, verili tüm ta nımlara, ulus, devlet, kimlik tanımlarına hep itiraz ede rek, onları tüm zamanlarda tırnak içine alarak, hiç ül keye yol alır. Serserilik öyle küçümsenecek bir şey de ğildir. Serseri muhaliftir, “mor külhanidir”, “kırmızı yan lışlarımı çok severim” diyen devrimcidir. “Yenilginin rengi olmasın mor” diyen feministtir. Şiir ve aşk gibi, devletin ve tanrının, yeryüzü ve gökyüzü iktidarlarının tersi olmaya çalışan bizim mahallenin çocuğudur. Serseri, Suzan Sontag’ın “Başkalarının acısına bakmak”tan söz ettiği kişidir. Serseri; okurun kapitaliz min müşterisi olduğu bir dünyada müşterinin ve velini metin tersidir. Serseri sürekli olarak kaydını özgürlüğe yaptıran, kimsenin tabusu ve tapusu olmayan asidir. Serserilik, cezaevinde, içimizden dışımıza, dışımızdan içimize volta atarak evvel kendimizi okumaktır. Dev letten ve gardiyanlardan erken kalkıp kendimizi yeni den hecelemek. On, on beş yıl yattıktan sonra tahliye olan asi, koğuşun kapısından çıkarken “bir çay daha içeydin” diye seslenmek. İdama giden devrimcinin ar kadaşlarına, “görüşmek üzere” sözlerindeki ironi. Şair Metin Demirtaş’ın “Bizim de Dağlarımız Var Che Gu evara” dizelerini kitaplarımızın arasında tutmak. Serserilik kentin en yakışıklı duvarlarına, yeni bir dünyanın özeti olan en yakışıklı duvar yazılarını yaz maktır. Her kitapta düşbaşı yapıp, dipnot ve alıntı meşk etmektir mesela. Okumak serseriliktir. Bir serse ri olarak okur, bir serserilik olarak okumak devrimci bir fiildir. Her sabah, birbirinde yeni yerler bulan keyif ve keşif heveskârı iki sevgili olmaktır yani. Serseri hep za rarlı kitaplara dadanır. Zararlı kitaplar okudukça o da ha asi ve daha aksi, daha kırmızı, daha mor, daha si yah olur. Bu dünyanın yersiz yurtsuzluğu, kimsesizli ği onun yeriyurdudur. Serseri ezeli ve ebedi çocuktur, durmadan çocukluğuna büyür. Dallarına ve dağlarına hep masallar, efsaneler yürür. Serseri sürekli olarak, ham hayallerin peşinden koşar. Sürekli yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulur. Serseri ne cennette ne de cehennemde oturur. Onun mekânı “Cehennet”tir. Serseri her kitap okuduğunda uç’tu, uç’tu, düş uç tu, hallerinde uçar durur. Serseri Yani ben, sen, o, biz, siz, onlar, yani tepeleme kırmızı biber. Cemal Süreya bir şiirine “Biber ki yasadışı önderidir sebzelerin” diye başlamışsa kabulümüzdür. Bundan iyisi canımızın sol luğu yani serserilik. HHH Var mısınız her gün bir kitap, her gün bir düş! Not: Yazı daha uzun ama bende yer kısa. Yazar ve siz mazeretimi kabul edin. Lütfen. 11 HAZİRAN 2017 SAYI: 33485 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.24 03.17 03.50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 05.25 13.11 17.09 20.44 05.13 12.55 16.51 20.25 05.40 13.18 17.10 20.43 Yatsı 22.34 22.11 22.24 haber/yorum 13 Her insanın hayatı bir romandır, evet, ama bazılarının hayatıyla destan yazılabilir... Ama tersi, çok az görülür. Ali Sirmen anlatıyor: Bir eski Cumhuriyet içinCumhuriyet gazetesinin usta yazarı Ali Sirmen, ikincilerdendir. Ali Sirmen’in dedesinin ünlü bes teci Sadi Işılay olduğunu bilir misiniz? Ya bir üvey kardeşinin Elwis Presley’in sevgilisi olduğunu? Yokluğunda doğup büyüdüğü babası Samim Sirmen’le ilk kez 40 yaşındayken gittiği ABD yolculuğu sırasında karşılaştığını ve baba bir, anne ayrı beş Amerikalı kardeşiyle de böylece tanıştığını, bilir misiniz? Ziya Öztan’ın Cumhuriyet filminde Yunus Nadi, İkinci Bahar dizisinde “komiser” Ali Sirmen’in yaşamı, kâh güldürüp kâh ağlatan bir destan; ama aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti ile Cumhuriyet gazetesinin yarım yüzyıllık tarihidir. Atadan, dededen İstanbul’dur, İstanbul’un tarihidir, daha çoook yaşamasını dilediğimiz ömrüyle... Kelaynak kuşları gibi tükenen kentsoylu türünün son örneklerinden Ali Sirmen, ciddi siyasal yorumlarına az çok yansıyan, ama yakınlarını kahkahadan kırıp geçiren bir nüktedanlık sahibidir. Türkiye’nin kahırla keyif arası inip çıkan ve gülünç ile korkuncun hep iç içe olduğu çile yollarını kuşkusuz böyle, karamsarlığını delip geçen mizah yeteneğiyle aşabilmiştir. Değerli meslektaşım Ümit Aslanbay, Ali Sirmen’le yaptığı nehir söyleşiyi Bir Eski Cumhuriyet İçin / Ali Sirmen Anlatıyor başlığıyla kitaplaştırdı (İmge Kitabevi, 2017). Hiç çekincesiz, son yıllarda beni duygulandıran eserlerin başına koyduğum bu leziz anı kitabını, sizler de güle ağlaya okuyacak; kimi kez karşınıza çıkacak kişilerin hiç ihtimal vermediğiniz içyüzlerine, çok da şaşıracaksınız. Ümit Aslanbay, ülkemi zin politika ve basın tarihine delici bir ışık tutan kitap için Ali Sirmen’in başlangıçta pek istekli olmadığını, Mine Sirmen’in ısrarıyla kabul ettiğini söylüyor. Doğrudur. Mine ve Ali Sirmen, henüz okul sıralarında başlayan büyük bir aşkın çocukları olup bir Kitap Kapağı birlerini yetiştirmişlerdir. Mine Sirmen Ali’nin, Ali de Mine Sirmen’in vazgeçilmez parçası, birisi olmasa ötekinin de yolunu kaybedeceği yaşamda, mihenk taşıdırlar birbirlerinin. Siz bakmayın Ali’nin eşine takılmak için kitabı kutlayan dostlarına, “Mine Sirmen anlatıyor!” diye kıkırdamasına! Ümit Aslanbay, kitapta Mine Sirmen’in uyarı, yorum ve anılarına geniş yer vermekle çok iyi etmiş. Tersi, eseri eksik ve topal kılardı. Çünkü her cesur erkeğin arkasında kahraman bir kadın vardır. Melih Cevdet Anday, Paris’te öğrenci ataşesiydi. Aslında kültür ataşesi ama, öğrenci işleri kontenjanından gitmişti. Bir gün Paris’te ufak bir kafeye oturmuş, yazı yazıyordu. Masaları küçüktür o kafelerin. Her zaman gittiği yer, her zamanki garson gelip, “Mösyö ne içersiniz?” diye sordu. Melih Cevdet, bir kahve ve su istedi. Onun hep içki içmesine alışık garson, şaşırdı, ama ses etmedi. Getirip koydu kahveyi, suyu masaya. Melih Cevdet’in yazdıkça çoğalan kâğıt destesi, küçük masada yürüyüp sürahiyi devirdi. Sürahi düşüp kırıldı. Garson koşup temizlemeye koyulurken, Melih Bey “Parasını ödeyeyim” dedi. Garson, “Olmaz Mösyö, siz müşterimizsiniz, ama görüyorsunuz, su size hiç yaramıyor!” demesin mi? Melih Cevdet Bey, eşsiz, ince bir mizaha sahipti. 1980 ilkbaharında Paris’te buluştuk. Yer, Boulevard St. Michel üzerindeki Cafe Le Lutece. Lutece, Paris’e Seine Nehri üzerindeki adalarda ilk kurulduğu zaman verilen isimdir. Julius Sezar, ordularıyla Paris’e girdiğinde kentin adı Lutece ya da Lutetia’ydı. Kahvenin adı da oradan geliyordu. Melih Cevdet Bey’in Ölümsüzler adlı tiyatro oyunu da orada geçer. Oyunda ölümsüz Julius Sezar, günümüz Paris’inde, o kahvede Roma uzmanı bir tarihçiyle buluşur. Randevuya biraz geç gelen tarihçi, henüz kim olduğunu bilmediği Sezar’a, “Geleli çok oldu mu?” diye sorar. Sezar, “İlk ben geldim” der. Ben de Melih Bey ile randevuma birkaç dakika gecikmiştim. Lutece’ten içeri girince, “Geleli çok oldu mu?” diye sordum, gülerek. Melih Cevdet, “İlk ben geldim” dedi. Bir an için biz de ölümsüzleşmiştik sanki… CHP’lier yan çizince, Yenikapı Ruhu’na Katarlı PVkoeayrrgtdi’iusnğii”nunbi“niBldyuairnrgaatwaemtwnstawıhiağ.nmaıheemt@etgtamn.aciol.mcom lar dahil edildi. korkunun da payı Bağrımıza bastığı var. mız 3 milyon (yoksa 3.5 Ülkede yaşlanan mu) Suriyeli kardeşi nüfusun artan oranda miz demek kesmedi ki, Alzheimer hastalığına AKP’nin Cumhurbaş yakalanması ve evde kanlığı forsu altında ger bakım hizmeti alması çekleşen Yenikapı’daki bütçeye ağır yük iftarında tuttu bir de namus sözü verdi: “Katarlı kardeşlerimizi Katar, iktidara getiriyor. Muhafazakârların vaat ettiği çözüm yalnız bırakmayacağız!” O anda, bendinizi de aldı bir merak. Katar’ı Emir’inden ve ne katar?.. Daha da hazin olanı, “Ka ise hastanın ölünce miras bırakacağı evin değeri üzerinden vergi alınması. 224 gündür yatırmaklaharcamakla bitmeyen parasından biliyoruz. tarlı kardeşlerimizin” bir bölümü “ümmet” bile değil. Yüzde Gelen tepkiler üzerine Başbakan Theresa May özgürlüğünden Peki ama kucaklayacağımız bu “Katarlı kardeşler” kimler ve 13.8’i Hristiyan, yüzde 13.6’sı Hindu, yüzde 3.1’i Budist, ka bu vergide bir üst sınır belirlenebileceğini falan söyledi yoksun... neyin nesiler? lanı ise (afedersiniz) Yahudi ve ama, yaşlı seçmen tedirgin Sağlam ve güvenilir bir ya saire. (ciaworldfactbook.gov olmuştu bir kere. nıt gerek. Bunu “yerli ve milli / qatar). Seçim sonucları da zaten kaynaklar”dan sağlamak ise na ABD’ye, İran’a, Suudi yaşlı seçmenin, bunamaktan mümkün! Arabistan’a ve daha nicelerine çok vergisinden korktuğunu En sağlamı maalesef yine de meydan okuyarak kucaklayaca ortaya koymuş oldu. CIA. Gerçi ona da Trump’ın ğımız “Katarlı kardeşlerimiz”in HHH gölgesi düştü düşecek. Ama neredeyse 1/3’ü Cübbeli Dolar dolu ayakkabı zaten biz geçen yılki kayıtlara Hoca’nın tabiri ile “sünnetsiz”. kutularından para sayma bakacağız. Böyle kitle için, Mehmetçiği makinelerine, “hakaracı CIA, dünyada yaklaşık 200 ül Katar çöllerine sürmenin, önü makaracı” bakanlardan, kenin toplumsal, siyasal, kültürel tomografisini izliyor ve işine gelenleri kalem kalem ekrana yansıtıyor. (Bizim MİT de bir gün elbette böylesine özgüvenli ve güçlü olur da mesela “enişte”ye falan muhtaç etmez kimseyi!) müzdeki günlerde hacca gidecek yüz binlerce hacımızı Suudi eziyetine açık hale getirmenin, hele de bütün dünyada sınırlar altüst oluduğu halde 300 yıldır aynı sınırı paylaştığımız İran ile kötü olmanın acaba hangi kitapta yeri var? “sıfırlamadın mı”lı “babacımlı”lı kasetlere her şey ortaya saçıldı. Ama ne fezleke düzenlendi ne iddianame, ne de bir tek tutuklama. İmdada “hain darbe” yetişti. Kumpas iddiası da böylece ancak kesinleşebildi. Yıldırım: değerlendireceğiZ ‘Etüt’te sıkıntı büyük Katar için çok yazıldı, konuşuldu. HHH Bir de Katar’a gösterdiği ilgi Cumhuriyet yazarları ve yöneticilerine yönetilen pek SİNAN TARTANOĞLU Daha da çok yazıp konuşacağız. Elbet en çok da AKP lideriCumhurbaşkanı konuşacak. Bu da kendisinin hem hakkı, hem görevi. “Dünya LideriÜmmetin Önderi” diye meydanlara çıkmanın bir bedeli olmalı. CIA’ya göre Katarlıların yüzde 88.4’ü Katarlı değil. Zenginliği dolayısıyla katar katar aldığı göç nedeniyle Katar’da sadece ve sadece yüzde 11.6 Katarlı var. yi acaba, Tatarlardan niye esirgedi. Madem “kardeş korumak” diye bir misyonu var. Kırım’ın işgaline hiç ses çıkarmadı. Kırım nüfusunun yüzde 12.6’sı Tatar Türk’ü. Ülkedeki Azeri ve Özbeklerin sayısı ve oranı da ilan edilmiyor. Vergisi de korkutucu İngiliz İşçi Partisi’nin seçim başarısında, Muhafazakâr çok suçlamanın Ergenekon sürecindekilerden pek farkı yok. Örneğin, Kadri Gürsel de “ByLock kullandı” iddiasının bir konuşma değil, karşı tarafın gönderdiği sms mesajları olduğunu “HTS kayıtları” ile kanıtladı. Acaba mahkeme ne bekliyor? “İftira itirafçısı” çıkmasını mı yoksa bir başka alçak darbe girişimi olmasını mı? OHAL KHK’si ile kapatılmasının önü açılan etüt merkezleri adına Etüt Merkezleri Birliği Derneği, Başbakan Binali Yıldırım ile görüştü. OHAL döneminde 9 Şubat tarihinde yayımlanan KHK ile “öğrenci etüt merkezleri” tanımı ilgili mevzattan çıkarıldı. Gerekli koşulları sağlamayan öğrenci etüt merkezlerinin ise kapatılmasının önü açıldı. Dönüşüm programına girmeyen öğrenci etüt merkezlerinin 1 Temmuz 2017’ye kadar açık kalması, özel öğretim kurumlarında bulunması gereken koşullara sahip olmayan ve kurum aç KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ma izni düzenlenmeyen öğrenci etüt merkezleri hakkında kapatılma işleminin uygulanmasına karar verildi. ‘Ne haktır ne adalet’ Etüt Merkezleri Birliği Derneği Başkanı Mehmet Şahin, 2006 etüt merkezinde, 40 bin eğitimcinin çalıştığını, yaklaşık 500 bin öğrenciye hizmet verildiğini söyledi. Şahin, “Kanun yapıcıların, bürokratların, siyasilerin en büyük eksiği, büyüt kitleleri mağdur edebilecek bir karar alırken empati kuramamak, her zaman devlet pencersinden bakmak. Devlet okullarına giden öğrencilerin etüt eğitim merkezlerinden alacağı yardımları bir KHK çıkartarak engellenmesi ne haktır ne adalet” dedi. Başbakan: Çok şikâyet var ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Dernek yönetimi KHK düzenlemesinin doğuracağı sakıncaları anlatmak için; MHP, AKP’yi, CHP’yi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayşen Gürcan ve İlker Astarcı’yı, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ferda Yıldırım’ı ziyaret etti. Son olarak sivil toplum kuruluşları ile birlikte bir kahvaltıda, Başbakan Yıldırım’a sorunlarını anlatma fırsatı buldu. Dernek, KHK’nin gözden geçirilmesini, bir geçiş sürecine başvurulmasını, kapatma sürecinin ertelenmesini talep etti. Şahin, Yıldırım’ın kendilerine, “Etütler konusunda çok şikâyet alıyoruz. Sıkıntının farkındayız. Bu durumu arkadaşlarımız ile değerlendireceğiz. Sizi Başbakanlığa davet edip sorununuzun detaylarını sizden öğreneceğiz” dediğini aktardı. l ANKARA SAYISAL LOTO 03, 05, 29, 34, 38, 40 6 BİLEN: 3 milyon 705 bin 168’er TL (2 kişi) 5 BİLEN: 6 bin 461.50’şer TL 4 BİLEN: 81.45’er TL 3 BİLEN: 11.15’er TL C MY B