25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 11 Haziran 2017 EDİTÖR: Serkan ozan TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Ruken ve Heysem’in suçları ne?bMuİTlaümvyeeasEdimıoğlındikiuyikeklatiş’riinın8taaedyrödairırröbturilggtuüi ktülu Rojava’dan Türkiye’ye gelen Ruken Remo, 31 Ekim 2016 tarihinde Star Medya Grubu önünde fotoğraf çektiği sırada binanın gü venlik görevlisi tarafından keşif yaptığı düşünülerek polise ihbar edildi; sonrasında tutuklandı. Remo’yu arayan arka daşı Heysem Hanan da, arkadaşını aradığı te lefonda polislerin çıkması üzerine gittiği ka SEYHAN AVŞAR rakolda gözaltına alındı. Remo ve Hanan ör güt üyeliği suçlamasıy la yaklaşık 8 aydır tutuklu. Bu süreçte mahkemeye iki isimle ilgili Milli İstih barat Teşkilatı (MİT) ve İstanbul Em niyet Müdürlüğü’nden yazılar ulaştı. MİT ve Emniyet’in mahkemeye gön derdikleri yazılarda Remo ve Hanan’ın “örgüt üyesi olduklarına dair bir bilgi yoktur” denildi. Özellikle İstanbul Em niyet Müdürlüğü’nün yazısındaki “ai lelerini geçindirmek için tekstil işçi si olarak çalışmaktadırlar” bilgisi dikkat çekiyor. Ruken Remo, iş bulmak amacıyla yardım istediği Heysem Hanan’la 31 Ekim 2016 tarihinde Star Medya Grubu önünde buluştu. Buluşma sırasında Hanan’ın evden bir şey almak için yanından ayrıldığı sırada Remo, çevrenin fotoğraflarını çekmeye başladı. Star Medya’nın güvenlikçileri tarafından keşif yaptığı iddiasıyla polise ih Polisin müdahalesi sırasında kolu kırılan CHP Gençlik Kolları Üyesi Yalçın Özdemir, bir süre yerde feryat ederek yattı. CHP’li Yarkadaş, CHP’lilere polis saldırdıÖzdemir’iziyaretetti. bar edilen Remo, gözaltına alındı. Arkadaşına ulaşamayan Hanan, telefonla aradığı sırada polisin çağırması üzerine gittiği karakolda gözaltına alındı. İki isim 8 aydır terör eylemine hazırlık amacıyla keşif yaptıkları ve YPG üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklu. Remo’nun cep telefonunda çıkan Abdullah Öcalan’a ait fotoğraflar, Murat Karayılan’a ait videolar, PKK/KCK’ye ait fotoğraflar ve YPG bayrağının fotoğrafları tutuklanmaya delil olarak gösterildi. Ayrıca Remo’nun telefonunun ana ekranında örgütsel kıyafetli bir kadın fotoğrafının bulunduğu belirtildi. Bu şahsın kim olduğunun sorulması üzerine Remo’nun, “Fotoğraftaki şahsın YPG üyesi olduğunu ve Kobanili olduğunu, Kobani’de girdiği ça Ümraniye’ye bağlı Tepeüstü Mahallesi’nde tapuları için ‘Sayın Cumhurbaşkanımız, söz verdiğiniz üzere tapularımızı istiyoruz’ pankartını açan yaklaşık 100 kişilik gruba polis müdahale etti. Gösteri yapan yurttaşlara biber gazı sıkan ve şiddet uygulayan polis, CHP Gençlik Kolları Başkanı Mertcan Arslan, CHP Gençlik Kolları Üyesi Yalçın Özdemir, CHP Tepeüstü Temsilcisi Gülcan Yılmaz ile iki kişiyi de gözaltına aldı. Müdahale sırasında Gençlik Kolları Üyesi Yalçın Özdemir’in kolu kırıldı. Bir süre yerde feryat ederek yatan Özdemir’e ilk müdahaleyi mahal le halkı yaptı. Halk polise tepki gösterdi. Bazı vatandaşların, “Biz AK Parti’ye oy verdik. Bu vatanın evladı değil miyiz? Niye bunu yapıyorsunuz? Bize nasıl vurursunuz?” diye tepki gösterdiği görüldü. Gözaltına alınarak karakola götürülen bir gencin de “Ben AK Partiliyim” dediği duyuldu. Öte yandan, kolu kıralan CHP’li Yalçın Özdemir’i evinde ziyaret eden ve geçmiş olsun dileğinde bulunan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, polisin tutumuna tepki gösterdi. TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Üyesi Yarkadaş, “Bir anda biber gazı sıkmaya, şiddet kullanmaya başlıyorlar. Olay yerinde CHP Ümraniye İlçe Başkanımız Cafer Aktürk de var. OHAL’in arkasına sığınan AKP iktidarı ve polis, halkı nefes alamaz hale getirdi. Tapusunu isteyen, çoğunluğu AKP’ye oy veren yaşlılar ve gençlere biber gazı sıktılar. Hak aramak adeta suç haline getirildi” dedi. Polis tarafından kolu kırılan CHP’li Yalçın Özdemir ise “Tapusunu isteyenlere destek olduğum için kolumu kırdılar. Polisleri şikâyet ettim. Saatlerce karakolda kaldım. Hakkını arayan insanlara karşı gösterilen tavrı kınıyorum” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet tışmalar sonucu öldürüldüğünü” beyan ettiği, bu durumun yakalama tutanağıyla tespit edildiği ve şüphelinin bu durumu bilebilmesinin dahi örgüt üyesi olduğunu gösterdiği kaydedildi. rı internetten indirdim. Türkiye’de bu fotoğrafların yasak olduğunu bilmiyordum. Suriye’de yasak değil. Ben 4 senedir buradayım. Sadece çalışıyorum ve aileme bakıyorum. Geldiğimden be ‘fotoğraf çekti’ dediler. Benim telefonuma da baktılar. Temiz olduğunu söyleyerek geri verdiler. Suriye ülkesinden gelmemin sebebi savaştan çocuklarımı korumaktı. Biz garibanız” dedi. na intikal herhangi bir bilgi bulunmamaktadır” denildi. Ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün de 16 Ocak 2017’de mahkemeye gönderdiği raporda Hey Bilmiyordum... Ruken Remo, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaptığı savunmasında Star Medya Grubu’nun binasının bulunduğu yere ilk kez gittiğini belirterek, “Orada alışveriş merkezinin fotoğrafını çektim. Bir televizyon binası olduğunu bilmiyordum. Oranın güzel olduğunu düşündüğüm için fotoğrafını çektim” dedi. Telefonundaki görüntüler için ise Remo, “Bu fotoğrafla ri hiç Suriye’ye gitmedim” dedi. ‘Çocuklarım için geldim’ Hanan ise ifadesinde Ruken Remo ile Star Medya binasının olduğu yerde buluştuklarını söyleyerek, “Eve para almaya gittim. Evim ile binanın arası beş dakikalık mesafededir. Ruken’in orda beklemesini söyledim. Geri döndüğümde Ruken’i bulamadım. Aradığımda polis cevap verdi. Karakola gittim. ‘Bu kız ne yaptı’ diye sorduğumda ‘Örgütle bağlantıları yok’ İki ismin tutuklanmalarının ardından mahkeme heyeti MİT ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden bilgi talep etti. İki kurum da iki ismin terör örgütleriyle herhangi bir bağlantısının olmadığını bildirdi. 22 Mart 2017 tarihinde MİT’ten mahkemeye gönderilen yanıtta “Şahısların (KONGRAGEUPKK) /KCKPYD/YPG üyesi olduklarına dair Müsteşarlığımız kayıtları sem Hanan’ın Küçükçekmece’de eşi ve çocuklarıyla yaşadığı belirtilerek, “Tutuklanmadan önce işçi olarak çalıştığı belirlenmiştir. Suriyeli olarak bilindiği PKK/KCK veya PYD/YPG terör örgütü ile bağlantısının tespit edilememiştir. Ruken Remo ise ailesiyle beraber iki yıldır Küçükçekmece’de yaşamaktadır. Tekstil işçisi olarak çalışmaktadır. PKK/KCK veya PYD/YPG terör örgütü ile bağlantısı tespit edilememiştir” ifadeleri yer aldı. Kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği’nin TV kanalı internet üzerinden yayın yapacak ‘Ötekilerin televizyonu’ açılıyor SEYHAN AVŞAR KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) girişimiyle hukuk televizyonu formatında kurulacak ÇHD TV, 22 Haziran akşamı internet üzerinden yayın hayatına başlayacak. Sürpriz bir ismin sunacağı programının ilk konuğu ise ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı olacak. ÇHD TV projesininin mimarlarından avukat Tamer Doğan hakikatleri anlatacak bir zemine ihtiyaç olduğunu söyleyerek, “Düşünsenize ÇHD mühürlenmiş ve TV kanalları her zaman yaptıkları gibi bizi bizsiz tartışıyorlar, yayına telefonla bağlanmaya çalışan yöneticilerimize ‘Koşullar böyle sizi bağlayamayız!’ cevabını veriyorlardı. ÇHD TV bir gereklilikti” dedi. Avukat Doğan ÇHD TV’yi gazetemize anlattı. n TV kanalı fikri nasıl ortaya çıktı? Derneğimiz ÇHD’nin Genişletilmiş Genel Merkez Toplantısında yol haritamızı tartışıyorduk. İlk öneri çok yakında çıkacak olan Çağdaş Hukukçular Dergisi oldu. Ardından bir internet televizyonu olarak ÇHD TV önerisi yapıldı. Hem ‘ÇHD Susmadı, Susmayacak!’ sloganının öylesine söylenmediğini dosta düşmana göstermemiz gerekiyordu hem de savunduğumuz ve uğruna bedeller ödediğimiz hakikatleri anlatacak bir zemine ihtiyacımız kendini dayatıyordu. Böylesi alternatif bir hu kuk televizyonu önemli bir eksikliğe cevap olacak. n İlk yayınınızdan bahseder misiniz? OHAL kapsamında yaşanan hak ihlallerini, derneklerin kapatılmasını, ÇHD’nin avukatlık pratiğini, savunmanın yaşadığı sıkıntılar ve ÇHD TV’nin amaç ve hedeflerini konuşacağız. İlk yayın konuğumuz ise bizim için halen Genel Başkan olan Av. Selçuk Kozağaçlı olacak. Acemi olduğumuz için teknik aksaklıklar çıkacağı konusunda garanti veririm. Şimdiden affola. n Neleri masaya yatıracaksınız? ÇHD’nin cezaevi, işçi veya kadın komisyonları kendi çalışma alanlarında dosya programları hazırlayacak. Bunun yanı sıra takipçisi olduğumuz; Soma, Ermenek, Ankara Katliamı, Gezi Direnişi gibi davalar hakkında özel programları hedefliyoruz. Ayrıca yayını oturtur oturtmaz diğer hukuk örgütü dostlarımızın kendi belirleyeceği konseptle program yapmasını da amaçlıyoruz. Bazen de program gününü beklemeksizin örneğin Şişecam Direnişi veya Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevi direnişi gibi önemli gelişmeler olduğunda özel program yapma niyetindeyiz. Bilgilendirme amaçlı programlarımız da olacak. İlk akla gelenler kıdem tazminatının gaspı, yeni İş Kanunu tasarısı, arabuluculuk gibi çokça tartışılan hukuksal konular. Veysel Güney nerede? Gözaltında kayıplara karşı Cumartesi Anneleri tarafından yapılan oturma eyleminin 637’cisinde kayıp yakınları, milletvekilleri, sivil toplum temsilcileri katıldı. Galatasaray Meydanı’nda düzenlenen oturma eylemi öncesi polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Oturma eylemi sırasında “Failler belli kayıplar nerede?” yazılı büyük bir pankart açıldı. Açıklamaya, HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, CHP Milletveki li Sezgin Tanrıkulu, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı. 637. buluşmada, 36 yıl önce idam edilen ve cenazesi ailesine teslim edilmeyen Veysel Güney’in akıbeti soruldu. Eylemde açlık grevlerinin 94. gününde olan ve tutuklanan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça da unutulmadı. Onların insan haklarına saygı ve insan onurunu içeren taleplerinin kabul edilmesi gerektiği vurgulandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber 11 Trump dikiş tutmaz Gazetecilik şansı diye bir şey vardır. Şansa bak. Kız kardeşim ve yeğenlerimi ziyaret için geldiğim New York’ta tarihi bir ana tanıklık etmek fırsatım oldu. Geçen hafta FBI Başkanı James Comey, Kongre’ye ifade verdi. Olayı tarihi yapan, Comey’in ifadesinin açık bir biçimde ABD Başkanı Donald Trump’a yönelik muhtemel bir ‘soruşturmanın’ mihenk taşlarını döşemesiydi. Trump artık iktidarda kalsa dahi ‘yaşayan ölü’ konumunda. Bundan sonra kendisine yönelik soruşturma ağının daralmasını izleyecek. Bütün enerjisi bu konuya gidecek. Sağındakiler ve solundakiler sürekli özel savcıdan gelecek telefonun tedirginliğiyle yaşayacak. Bürokrasi, Beyaz Saray’ın arkasından dolanmaya başlayacak ve kaşla göz arasında 4 yıl bitecek. Eğer FBI’ın Rusya soruşturması derinleşir ve Trump suçlu bulunursa, görevden indirilme ihtimali var. Ama daha büyük olasılık, 4 yılı ‘topal ördek’ olarak ite kaka tamamlaması ve ABD tarihinin en hafif sıklet başkanı olarak 4 yıl sonunda tarihin çöp sepetini boylaması. Bakalım. Buradaki olayı hızlıca özetleyelim. Trump’ın işten attığı FBI direktörü Comey, perşembe günü Kongre’de saatlerce milletvekillerinin karşısına geçip detaylı sorularını yanıtladı. Trump’ın kendisini bir akşam yemeğine davet ederek ‘sadakat’ istediğini, ayrıca bir skandal sonucu istifa eden eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’ın Rusya’yla ilişkisine dair soruşturmayı bırakmasını istediğini söyledi. Şubat ayında bir akşam yemeğinde Trump, odadaki herkesi çıkardıktan sonra FBI direktörüne ‘Flynn iyi adam. Umarım artık bu işi bırakırsın’ demiş. FBI direktörü, başkanın devam eden bir soruşturmaya bu şekilde müdahale etme çabasından son derece rahatsız olup görüşmeyi bir not olarak yazmış ve üst düzey yöneticilerine göndermiş. Gerisi, tam anlamıyla bir derin devlet mücadelesi. Buradaki suç, ‘yargıya müdahale’. Yani aslında bizim ülkemizde alelade günlük bir pratik haline gelen durum, normal demokrasilerde suç. Hani vardı ya derslerde öğrendiğimiz ancak sonra gözümüzün önünde lime lime olan ‘kuvvetler ayrımı’... İşte konu, Trump’ın ‘yargıya müdahaleye’ yeltenip yeltenmediği... Bu, Amerikalılar için hafif bir suç değil. ABD Başkanı Richard Nixon devam eden bir yargı sürecine müdahale ettiği için istifa etmek zorunda kalmıştı. Bill Clinton’ın başkanlığı adeta Kongre tarafından düşürüldü. Monica Lewinsky skandalında bir stajyerle seks yapmakla değil, bu konuda yargıya ‘yalan söylemekle’ suçlanmıştı. Neresinden bakarsanız bakın, yargıya müdahale normal bir demokraside ‘ağır’ bir suç. Müdahaleyi yapanın yüksek rakımlı mevkide olması, suçu hafifletmiyor, tam tersine ağırlaştırıyor. Canlı yayında FBI direktörünü dinlerken aklıma bizim TBMM darbe komisyonunun ne kadar önemli bir konuda nasıl tarihi bir fırsatı kaçırdığı geldi. Komisyon, kimseyi tatmin etmeyen düşük profilli bir süreç götürdü. Genelkurmay ve MİT başkanlarından zar zor yazılı açıklama aldı. Bir konuyu aydınlatmak için bir fırsat olabilirdi; başaramadı. Ama zaten bizim Meclisimizle ABD Kongresi’ni karşılaştırmak abes olur. Bizimkinde milletvekillerinin büyük bölümü, kendi yetkilerini azaltan bir referandum için canhıraş biçimde çalıştılar. Burada milletvekili kendisini Beyaz Saray’la neredeyse eşit görüyor. Kamu adına Beyaz Saray’ı ve yönetimi denetleme işi yapıyor. Normal demokrasilerde olması gereken de bu. Af Örgütü temsilcisi FETÖ’den tutuklandı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/ PDY’ye yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında geçen çarşamba 22 kişiyle birlikte gözaltına alınan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç tutuklandı. Kılıç’ın tutuklanmasına sert tepki gösteren Uluslararası Af Örgütü, savcılığın Kılıç’ı “terör örgütü üyeliği” ile suçlama kararı vererek adaletle alay ettiğini ifade etti. Örgütün Genel Sekreteri Salil Shetty de Kılıç’ın ilkeli ve tutkulu bir insan hakları savunucusu olduğunu belirterek, “Bugün aleyhinde yöneltilmiş olan suçlar tamamen asılsızdır. Bu suçlar, Türkiye hükümetinin kendisine düşman ve muhalif olarak algıladığı kişilerin peşinde sürdürdüğü çılgınca kovalamacanın ne kadar keyfi ve büyük çapta olduğunu ortaya koyuyor” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle