29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 8 Mayıs 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Akşener rota için haber 5 nabız yokluyor Meral Akşener, SP ve DP ziyaretlerinin ardından kurultay sürecinde kendisini destekleyen MHP’lilerle görüşüyor, yol haritasını belirlemeye çalışıyor Genel başkan adayı olduktan sonra MHP’den ihraç edilen Meral Akşener’in Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gül tekin Uysal’ı ziyaret etmesinin ardın dan kulisler yeniden ‘yeni parti kurula cağı’ yönünde hareketlenirken, Akşener ise kurultay sürecinde kendisini des tekleyen MHP tabanının nabzını yoklu yor. Bu kapsamda daha önce Ankara ve İstanbul’da MHP’lilerle bir araya gelen Akşener’e, bundan sonraki yol hari tası ile ilgili, “MHP’de si yaset yolunun kapandığı, hemen parti kurulmadığı SELDA GÜNEYSU takdirde referandumdaki yüzde 49’luk blokun dağı lacağı” endişeleri iletilir ken, “eylül ve ekimden önce kurulacak bir partinin siyasi konjektürde ‘ölü do ğum’ olacağı”, bu nedenle de elini çabuk tutması önerileri seslendiriliyor. Akşener, SP ve DP ziyaretlerinin ar dından her ne kadar bu ziyaretlerin “re ferandum sürecinde hayır kampanyası na verdikleri destekten ötürü nezaket zi yareti kapsamında” olduğunu belirtse de kulislerde yeniden “kurulacak ye ni partinin ilk adımları” olarak yorum larına neden oldu. Akşener ise geçen haftalarda MHP’nin olağanüstü kurul tay sürecinde kendisini destekleyen Ankara ve İstanbul’daki partililerle bir araya geldi. Akşener’in bu hafta içinde de Antalya, Adana ve Mersin’deki par tililerle bir araya gelmeyi düşündüğü belirtilirken, partililerden Akşener’e siyasi yol haritası için pek çok öneri nin geldiği de ifade ediliyor. YENİ PARTİ TARTIŞMASI “Her koşulda MHP’den başka bir yerde olmak istemeyen bir tabanın varlığının ise kurulacak yeni bir partiye sıcak bakmayacağı” da ifade ediliyor. Bu nedenle özellikle eylül ve ekimden önce kurulacak yeni bir partinin ‘ölü doğum olabileceği’ yorumları yapılırken, bu kanadın Akşener’e, ülkücü taban açısından önemli bir yer tutan Ali Metin Tokdemir’in “Ülkücülük bazen evinin bir köşesine çekilip, lekesiz, onurlu bir şekilde yaşamaktır” sözleri örnek gösteriliyor. Ayrıca bu kanadın “kurulacak yeni bir partiye destek vermesinin zor olacağı” değerlendirmeleri de yapılıyor. Bu kesimin Akşener’e, “MHP içinde siyaset yapma şansını zorla” önerisini getirdiği de ifade ediliyor. Bu nedenle de Akşener’in 19 Haziran 2016’da, Büyük Anadolu Oteli’nde gerçekleştirilen olağanüstü kurultayın MHP’nin açtığı yürütmesinin durdurulması yönündeki davanın 20 Haziran’da görülecek duruşmasını beklemesi gerektiği de belirtiliyor. Akşener’in de bu nedenle “Yola MHP genel başkan adaylığı ile çıktık” diyerek, 20 Haziran’a dek bekleyeceği de konuşuluyor. Kendisini destekleyen partilileri dinleyerek, yeni yol haritasını ona göre oluşturacağı belirtilen Akşener’in bir sonraki adımını ise “tüm bu öneriler doğrultusunda, kendisine yakın ekip içinden yeni bir yapı kurmasının oluşturacağı” belirtiliyor. ‘Yeni parti kuralım’ “Yeni parti kurup, yola devam edelim” diyenlerin büyük bir çoğunluğunu en başından bu yana Akşener’i destekleyen partililerin oluşturduğu konuşuluyor. Bu grubun en önemli tezini de ‘CHP’deki kurultay taleplerinin’ oluşturduğu söyleniyor. CHP’deki kurultay talepleri sonucu partide olabilecek bir yarılma sonrasında, Türkiye’de, ‘yeni bir partinin kurulmasının elzem’ olduğu belirtilirken, bu ihtiyacı karşılayacak tek kişinin de hem MHP’nin olağanüstü kurultay döneminde halktan gördüğü ilgi, hem de referandum döneminde izlediği yol haritası açısından Meral Akşener olabileceği ifade ediliyor. “CHP’nin içindeki tartışmalardan sonra Türkiye’de, Cumhuriyet ve Atatürk ilke ve devrimlerinin korunması” yönünde bir kaygı güdüldüğü de dile getirilirken, ‘milli devlet yapısının kurucu değerler etrafında rayına oturtulması yönünde bir boşluk doğacağı, bu boşluğu da ancak Akşener’in kuracağı yeni bir partinin doldurabileceği’ ifade ediliyor. Akşener’in, yeni bir parti kurması durumunda yol haritasının ise referandum sürecinde gerilen dış ilişkilerin düzeltilmesi ve AB sürecinin yeniden ele alınması, iç siyasette de referandum sürecinde oluşan yüzde 49’luk blokun dağılmaması üzerine oturtulması gerektiği vurgulanıyor. ‘MHP’de şansı kalmadı’ Akşener’in yeni bir parti kurması nı isteyen partililerin bir diğer dayanağını ise “Akşener ve ekibinin MHP içinde siyaset yapma şansının kalmaması gerekçesi” oluşturuyor. Olağanüstü kurultay sürecinde tüm yolların Akşener’e kapandığını düşünen partililer, bu durumda tek çıkış noktasının yeni bir parti kurmak olduğunu belirtirken, referandum süreciyle birlikte Türkiye’de bir merkez parti ihtiyacının ortaya çıktığı tezi üzerinde de duruyor. Ancak burada da Akşener’in tüm sağ seçmeni kapsayacak yeni bir merkez parti kurması durumunda ülkücü tabandan ne kadar destek göreceği de tartışılıyor. MHP’de siyaset şansı kalmadığını düşünen partililerin kurulacak yeni partide Akşener’e destek vereceği ifade ediliyor. l ANKARA ‘Devlet büyük bir suç işledi’ Tutuklu bulunduğu cezaevinde hastalık nedeniyle yaşamını yitiren Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlarının ciddiye alınmasını istedi Ergenekon soruşturması sırasında tutuklu bulunduğu cezaevinde hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı gibi sağlık sorunu yaşayan herkesin bu haktan eşit şekilde faydalanması gerektiğini söyledi. Okkır “Okkır’ı tedavi ettirmemekle devlet çok büyük suç işledi” dedi. Kuddusi Okkır’a, mezun olduğu İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsü Mezunları Derneği tarafından 60. yıl plaketi verildi. Plaketi, Okkır’ın eşi Sabriye Okkır aldı. Okkır, FETÖ’nün işadamlarına yönelik soruşturmasında tutuklanan ve iddianamenin onaylanmasından bir gün önce sağlık sorunları gerekçe gösterilerek tahliye edilmesiyle gündeme gelen Ömer Faruk Kavurmacı gibi sağlık sorunu yaşayan herkesin bu haktan eşit şekilde faydalanması gerektiğini söyledi. ‘Devlet suç işledi’ “Eğer insanları sağlık haklarından mahrum ediyorsanız suç işliyorsunuz. Nitekim devlet suç işledi. Okkır’ı tedavi ettirmemekle devlet çok büyük suç işledi” diyen Okkır, cezaevinde sağlık sorunu yaşayan çok sayıda tutuklu ve hükümlü olduğunu kaydetti ve özetle şunları ifade etti: “Topbaş’ın damadıyla tekrar gündeme geldi konu, ama, sadece olay Topbaş’ın damadı değil, içeride tutuklu ve hükümlülerden çok daha ağır şartlarda hasta olan insanlar var. Lütfen onlara da eğilelim. Buradan doktorlara da sesleniyorum; Lütfen verdiğiniz sağlık raporlarına dikkat edin. Tekirdağ’da 17 tane doktor kontrolü altında olmasına rağmen bir kanser teşhisi koymadılar. Ben hepsinin vicdanına sesleniyorum. Hâkim ve savcılara da sesleniyorum. Eşimin rahatsızlığından dolayı sadece tutuksuz yargılanmasını istemiştik. Ama olmayan delilleri karartır diye iki saatte ret cevabı geldi. O yüzden benim talep ettiğim tek şey, tutuklu ve hükümlülerin eşit şartlarda sağlık hizmetlerinden faydalanmasını sağlayın.” l DHA Sabriye Okkır eşine mezunlar derneği tarafından verilen 60. yıl plaketini aldı. İfade özgürlüğünü desteklemişler! Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Münazara Turnuvası ödül töreninde yaptığı konuşmada “Biz düşünce ve ifade özgürlüğünü sonuna kadar destekledik” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdo haklara saygı göstermeleri şartıyla sonu insanlara saygı duyan bir anlayışa menğan, muhalif görüşleri nedeniy na kadar savunduk, destekledik. Son 14 subuz. Böyle olduğu için de çoğulculuk le yüzlerce gazeteci, yazarın tutuklu ol yılda klavyelerin, tabelaların, harflerin, ve özgürlükçülük konusunda en küçük duğunu, onlarca yayın kuruluşunun kelimelerin üzerindeki birçok yasağı biz bir sıkıntımız yok.” KHK’lerle kapatıldığını görmezden ge kaldırdık. On yıllardır yazı ve fikir haya “Bize sorgusuz sualsiz biat eden cahil lerek, “Biz düşünce ve ifade özgürlüğü tımıza musallat olan tek tipçi, vesayetçi bir gençlik değil, neye inandığını, neyi nü, başkalarının da aynı haklara saygı anlayış yerine farklılıkları zenginlik ola savunduğunu, neyin mücadelesini verdi göstermeleri şartıyla sonuna kadar sa rak gören, düşüncenin önünü açan bir ğini bilen, bunun için gereken her türlü vunduk, destekledik” dedi. bakış açısını biz ikame ettik” dedi. donanıma sahip bir gençlik lazım” ifade İstanbul’da Meridyen Derneği’nin dü “İfade özgürlüğünü sadece kendi dü lerini dile getiren Erdoğan, “15 Temmuz zenlediği Uluslararası Münazara Turnu şüncelerini ifade edilebilmesi olarak gö gecesi gördük ki işte bu vasıflara sa vası ödül töreninde, “Fikirlerin rahat renlerle elbette anlaşamadık” diyen Er hip gençlik, gerektiğinde ülkesi ve mil ça konuşulup tartışılmadığı yerde şiddet doğan sözlerini şöyle sürdürdü: leti için, istiklali ve istikbali için gözünü devreye girer. Bunun için biz düşünce ve “Biz, yaradılanı severiz yaradandan kırpmadan canını dahi ortaya koyabil ifade özgürlüğünü, başkalarının da aynı ötürü diyen yaklaşımdan hareketle tüm mektedir” şeklinde konuştu. İslamcılık, çirkin itiraf A K Parti kurulduğunda, biz ‘İslamcı’ değiliz, ‘muhafazakâr demokratız’ dediler. Buna karşı, ‘laik kesim’, ‘takıyye yapıyorlar’ dedi, ‘adamlar/kadınlar kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa esas olan odur, beyan esastır, zihin okuması yapmayın’ dedik. Doğru olan budur, insan için haysiyetli olan, sözüne sadık olmak ve buna karşılık, karşındakinin ‘sözüne inanmak’tır. Ama, şimdi kalkmışlar ‘Biz aslında başından beri İslamcıydık, birbirimizi biliyorduk, şartlar müsait olmadığı için düşündüklerimizi açıkça söylemedik’ diyorlar. İslamcı Ahmet Taşgetiren, AK Parti kurucuları için, ‘Milli Görüş gömleğini çıkardıklarında… Kuran’ı referans almayacağız dedikten sonra da İslamcı idiler… Asla bize takıyye yaptıklarını inanmadım” diyor (Star 27 Nisan 2017). Yani, kendi aralarında takıyye yapmamışlar, ama kendilerine inanan herkese ‘maslahat’ diye ‘takıyye’ yapmışlar, söyledikleri bu. İslamcı ilahiyatçı Hayrettin Karaman; konuyu biraz daha açıyor; “Ülkenin resmi ve anayasal düzeni İslamcı bir partinin kurulmasına ve amacını gerçekleştirmek için çalışmasına izin vermiyor. Peki, bu durumda siyaseti ve partiyi amaçları için kullanmak isteyen İslamcılar ne yapacaklar? Makul, zamanında, yerinde, usulüne uygun adımlar, söylem ve eylemlerle amaçlarına hizmet etmeye çalışacaklar… İslamcı, parti dahil bütün araçları ve imkânları davası için kullanır, kullanışsız olanlara iltifat etmez” (Yeni Şafak, 30 Nisan 2017). Bu şu demek; amaca ulaşmak için her yol mubahtır, yalan söylenebilir, sözlerine inanan insanlar aldatılabilir, kullanılabilir. Dost, düşman kimse, ‘Müslümanlık’ ile ‘İslamcılığın’ ne kadar birbirinden ayrı şeyler olduğunu bu denli açık izah edemezdi. Öyle bir ‘İslamcı’ tablosu çiziyorlar ki, bırakın Müslümanlığı ‘haysiyetli bir insan’ tanımından o kadar uzak ki, düşmanları bile bu kadar ileri gidemezdi. Zira, ‘İslamcı’ diye tanımlanan kişi veya çevre, yalanı mubah, aldatmayı zaruri, gizli niyet taşımayı meşru ve makul görüyor. Demek ki, karşınızdaki ‘İslamcı’ ise, sözüne güvenmeyeceksiniz, çünkü sözünün arkasında durmayacak. Yalan söyleyecek, çünkü onun için sizi, sistemi, hukuku, siyaseti amaçları için ‘kullanmak’, aldatmak meşru. Amacına ulaşmak için her yolu mubah saydıktan sonra, ‘atı alan Üsküdar’ı geçecek’ siz derdinize yanacaksınız. Böyle bir amaç, böyle bir dava nasıl bir amaç ve davadır? ‘Müslümanlara yakışır düzen kurma’ iddiası, yalan söylememek, kimseyi aldatmamak, olduğu gibi görünmek gibi sıradan insan faziletlerini yok sayacak ama sonuçta kuracağı düzen ‘Müslümanca’ olacak! Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir ahlaktır? Taşgetiren diyor ki, “Çıkarlarınız elverdiği ölçüde Batı ile de, başkaları ile de ilişki kurabilirdiniz” (27 Nisan 2017). Öncelikle Türkçesi bozuk, doğrusu ‘imkânlarınız elverdiği ölçüde’ veya ‘çıkarlarınız gereği’. Bunu geçelim, zira bırakın Osmanlı medeniyetini ihya etmeyi, pek çoğu düzgün Türkçe yazamıyor. Daha önemli olan cümlenin mahiyeti, kurnazlık, çıkarcılık ve yalancılığa ideolojik süs verme girişimi, nerden baksanız çirkin bir itiraf! Başkaları, yani Batılılar ve daha önemlisi, ‘demokrat’ oldukları için İslamcıların hak ve hukukunu savunanlar ile çıkar temelli ilişkiler kurulacak, siz demokrasi adına çaba gösterdiğinizi sanırken Ahmet Bey’in kafasında bin bir plan olacak, zamanı gelince karşınıza geçip bunları yüzünüze söyleyecek. Bana sorarsanız, İslamcılık dahil hiçbir ideoloji bu denli rezil edilmeyi hak etmiyor, içlerinde doğru bildikleri yolda sözünün arkasında duranlar, bedel ödemeyi göze alanlar var, olmalı. İtiraf ettikleri tıynetle davrandıkları için İslamcılar ile tartışmak bile mümkün değil. Öyle olmasa, hiç olmazsa İslamcılıktan ne kastettiklerini anlar, doğru, yanlış, iyi, adil veya değil tartışması yapabilirdik. Soruyoruz, cevap gelmiyor, Halifelik mi isterler, o halde halifeyi kim seçecek? İslamcı siyaset ve ilahiyatçılar arasında kimin ‘doğru yolu’ (sıratı müstakim) temsil ettiğine nasıl karar verilecek? Yok, halife değil, ‘liderlik’ esas ise, böyle bir tanım var mı, mahiyeti ne? En çok oyu almak mı, oysa İslamın çıkışı, belli değerler adına hareket eden bir azınlığın çoğunluğa isyanı değil miydi? Cevap yok, ama alsanız da yarın o cevabın arkasında durmalarının güvencesi yok, öyle değil mi? FETÖ sanığının hesabına mercek FETÖ’nün akademik yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma sonunda ihraç edilen eski Rektör Ayşegül Jale Saraç ile yardımcıları Aytekin Sır, Aslan Bilici ve Sabri Eyigün hakkında “terör örgütü kurma ve yönetme” suçlarından 22.5’ar yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, şüphelilerden rektör yardımcısı Aytekin Sır’ın Bank Asya hesabında yüksek miktar ve sayıda para hareketliliği tespit edildiği yer aldı. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapan Prof. Dr. Ahmet Keleş ise iddianameye yansıyan ifadesinde, Aytekin Sır’ın, örgütün mülki amirlerinden sorumlu imamı olduğunu söyledi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle