25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 17 Mayıs 2017 12 Ayasrkgeıryia Maçka’da PKK’yle çatışma: 1 şehit 15 Temmuz davası Darbe girişimi sırasında “Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi”nde ismi bulunan ve örgütün askeri yargıdaki yapılanmasını oluşturdukları savlanan136 kişiye dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan iddianame, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. İddianamede, darbecilerin hazırladığı gizli mesaj formlarına ekli askeri yargı mensuplarına ilişkin sözde “Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi” ve listenin sonundaki “Not 1”de adı geçen personelin bir kısmına, darbenin gerçekleşmesi halinde yeni görev verileceği, bir kısmının ise görevlerine devam edeceği kaydedildi. Şüpheliler hakkında 45 yıl 6’şar ay mahkumiyet istendi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Nabzı atıyordu, biri iki el ateş etti’ Darbe girişimi gecesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda, Astsu bay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’in şehit edilmesiy le ilgili 18 sanı ğın yargılandığı davada mahke me, tahliye ta lebini reddetti. Halisdemir Özel Kuvvetler Komutanı Ze kai Aksakallı’nın tekrar din lenme talebi de geri çevrildi. Aksakallı, hiçbir sanık yok ken gelip tanık olarak ifade vermişti. Duruşmada dinle nen sağlıkçı Astsubay Kamil Aksoy ise, “Ömer Halisde mir yerde yatıyordu. Nabzı nı kontrol ettim, zayıf da ol sa atıyordu. Uzun boylu biri gelip çekil dedi, sonra iki el ateş etti” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Şehidin Kocaeli’de yaşayan annesi acı haberle yıkıldı. l DHA İki gün önce babasını aramış Trabzon Maçka’ya 20 kilometre önce beni aradı. ‘Baba dağa gidiyoruz, uzaklıkta bulunan Sü arama tarama yapı mela Manastırı’nın lacak’ dedi. Telefon üst kesimlerinde da durumunun iyi yer alan Karaağaç olduğunu söyledi” Yaylası’nda dün 08.30 sıralarında devriye Çetingöz diye konuştu. Şehit Çetingöz için gezen jandarma, bir grup Trabzon İl Jandarma Ko PKK’liyle karşılaştı. Çıkan mutanlığı’nda tören düzen çatışmada PKK’lilerin aç lendi. Şehit oğlunun bay tığı ilk ateşte Uzman Ça rağa sarılı tabutunu öpe vuş Osmangazi Çetingöz rek teselli arayan acılı an (24) ağır yaralandı. Çetin ne Huriye Çetingöz, “Üzül göz hastanede kurtarılama meyin, oğlum Allah’ın en yarak şehit oldu. Şehidin sevdiği kuluydu demek ki” Trabzon İl Jandarma Alay diye konuştu. Şehit baba Komutanlığı’na geçen mart sı Kerim Çetingöz de, “De ayında ilk görev yeri ola demin adını taşıması için rak tayin olduğu öğrenildi. evladımın adını Osmanga Şehidin Kocaeli’nin Kör zi koydum. Bir Osmanga fez ilçesi Sipahiler köyünde zi ölür, bin Osmangazi di yaşayan cami imamı baba rilir” dedi. Şehidin cenaze sı Kerim ile annesi Huriye si bugün Yozgat’ın Sarıkaya Çetingöz acı haberle yıkıl ilçesinde toprağa verilecek. dı. Babası “Oğlum iki gün l TRABZON/Cumhuriyet Canlı bomba yeleği TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ Haliliye’deki Derinkuyu Mahallesi’nde tarlada çalışanlar, bir bölümü toprağa gömülü, üzerinde patlayıcı olan intihar yeleği görünce durumu jandarmaya bildirdi. Toprak altından çıkarılan yeleğin 9 kilo 190 gram patlayıcı kullanılarak hazırlandığı saptandı. Canlı bomba eylemlerinde kullanılmak için hazırlandığı değerlendirilen intihar yeleği, ekipler tarafından kontrollü imha edildi. Jandarma, intihar yeleğini toprağa hangi örgüt ve kimler tarafından gizlendiğinin belirlenerek yakalanması için çalışma başlattı. l ŞANLIURFA / DHA 3 SAT komandosu yakalandı Akar’dan kritik dilekçe Darbe girişimi sırasın da makamında derdest edilerek rehin alınan Ge nelkurmay Baş kanı Orgeneral Hulusi Akar, Ge Akar nelkurmay Başkanlığı’nda gerçekleştirilen eylemle re ilişkin açılan çatı davası na müdahillik talebinde bu lundu. Akar’ın avukatları bu amaçla hazırladıkları mü dahillik dilekçesini Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdi. Dilekçede, Fethul lah Gülen ve diğer sanık lar hakkında “anayasayı ih lal”, “Cumhurbaşkanına sui kast” gibi suçlardan cezalan dırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı anımsatıldı. Dava, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Mayıs’ta başlayacak. l ANKARA / Cumhuriyet Ahmet Çamoğlu Mustafa Özel Yücel Özcan Gülen, atletini göndermiş TEM otoyolu Edirne gişeleri mevkiinde düzenlenen operasyonda 15 Temmuz darbe girişiminde etkin rol aldığı belirlenen SAT komandoları Üsteğmen Ahmet Çamoğlu, Astsubay Başçavuş Yücel Özcan ve Astsubay Başçavuş Mustafa Özel yakalanarak gözaltına alındı. TEM yakınındaki bir arazide yakalanan FETÖ zanlılarının üzerinde kendilerine ait pasaportların yanı sıra 10 bin 993 lira, 39 bin 990 Avro ve 7 bin 105 dolar ele geçirildi. FETÖ bağlantılarını itiraf eden şüphelilerden Astsubay Başçavuş Mustafa Özel’e 2014 yı lında FETÖ lideri Fethullah Gülen’in atletini gönderdiği belirlendi. Zanlılar polise verdikleri ilk ifadede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Huber Köşkü’nden alarak önce Samandıra’ya, oradan da helikopterle Marmara açıklarında bir gemiyle götüreceklerini anlattılar. SEGBİS ile Ankara 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne bağlanarak ifadeleri alınan 3 SAT komandosu “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından tutuklanarak, Edirne F Tipi Cezaevi’ne konuldu. l EDİRNE / DHA ‘Pişmanım’ dedi kurtuldu IŞİD sanığına ‘düşünce aşamasında kaldı’ beraatI Terör örgütü IŞİD’e katılacağına dair mektup bıraktığı eşi Maysaloon A’nın ihbarı üzerine Antalya’da yakalanan İsrailli eczacı Hilal Abu H. (37), eylemi düşünce aşamasında kaldığı gerekçesiyle delil yetersizliğinden beraat etti. Antalya’da 5 yıldızlı bir otelde parasını peşin ödeyip 5 günlük oda rezervasyonu yap tıran Hilal Abu H, pasaportunu da odada bırakıp kapıya “rahatsız etmeyin” yazılı not bırakıp Suriye’ye geçmek için Şanlıurfa’ya gitti. Sınırı geçmek için uygun zemin bulamayan zanlı, ülkesine dönmek için döndüğü Antalya’da yakalandı. Hakkında “terör örgütüne üye olma” suçundan 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İkinci duruşmada beraat eden zanlı, pişman olduğunu söyledi. Mahkeme sanığın “Silahlı terör örgütüne üye olma‘ suçunu işlediğini gösteren delil olmadığı gerekçesiyle beraatına karar verdi. Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin ise hazine tarafından ödenmesine karar kılındı. l ANTALYA / DHA haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Türkiye bilimden uzaklaşıyor ÖYüzzleamk KHK ile akademisyen tasfiyesi sadece görevden uzaklaştırmakla kalmayıp TÜBİTAK genelgesiyle bilimsel projeleri ve yayınları da etkilemeye başlayınca, uluslararası bilimsel ilişkiler de darbe almaya başladı. Türkiye, siyaseti her şeye alet eden tavrı ile bilimi de uluslararası arenadan uzaklaştırıyor. Son örnek Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜBİTAK’ın akademisyenlere yönelik siyasi tasfiyeleri ve bilimsel araştırmalarını sürdürmelerini engelleyen tutumu nedeniyle Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nin (CNRS), TÜBİTAK ile ilişkilerini dondurma kararı. Kararın CNRS ile TÜBİTAK’ın ortak projelerini yakından etkileyeceği gibi, çok ciddi başka yansımalarının da olacağı belirtiliyor. Zaten hemen ardından CNRS de TÜBİTAK ile ilişkilerini dondurdu. Fransa ortaklığında AB, Eureka ve diğer ikili işbirliği projelerinin de etkilenme ihtimali yüksek. İşin bir de acı yönü Bilimler Akademisi’nin yazılı duyurusu dışında akademik dünyadan özellikle de üniversitelerden tepkinin gel(e)memesi. En kötü döneminde... 1960 yılında ulusal bilim politikalarına yön vermek amacıyla kurulan ve son yıllara kadar Türkiye’nin en önemli bilim kurumlarından TÜBİTAK, tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. 2011 yılında çıkarılan kanun hükmünde kararname ile tamamen siyasi denetim altına alınan kurum lise ve ortaokul öğrencilerine yönelik açtığı proje yarışmalarında “dua okunup muska üflenen fasulye deneyleri”, TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları’nın bünyesindeki Evrim Teorisi ile ilgili kitapların basım ve satışını durdurması gibi icraatları ile sıkça gündeme gelmişti. TÜBİTAK Başkanlığı tarafından 17 Mart 2017’de ULAKBİM DergiPark hizmetinden yararlanan bütün dergilerin editörlerine bir yazı yollandı. Bu yazı ile dergi sorumlusu, editör, editör yardımcısı, hakem kurulu üyeliği gibi görevleri bulunan bilim insanlarının kamu görevinden ihraç edilmiş veya açığa alınmış bulunması halinde durumlarının yeniden değerlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda dergi yönetimlerine sorumluluk yüklendiği belirtildi ve gelişmeler hakkında TÜBİTAK’ın bilgilendirilmesi istendi. Masumiyet karinesi İlk tepki Bilim Akademisi’nden geldi. 10 Nisan’da açıklama yaparak “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Türkiye’nin bütün bilim insanlarına eş mesafede durması ve haklarında herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı olmayan bilim insanlarına, evrensel ve anayasal bir ilke olan masumiyet karinesi çerçevesinde yaklaşması gereken bir bilim kurumudur. Hukukun ihlal edilmesi karşısında uygulanacak yaptırımların da sadece hukuksal olması gerekir. Bir bilim etiği ihlali olmaksızın bilim insanlarının araştırma kanallarının kapatılması, desteklerinin kesilmesi, dergi yayıncılığının engellenmesi, son dönemde benzer nice karar gibi Türkiye’de bilimin gelişmesi açısından ağır bir darbedir” dedi. Hatırlarsanız, Bilim Akademisi, 2011 yılında aynı TÜBİTAK ile aynı KHK kapsamında Türkiye Bilimler Akademisi’nin de bağımsızlığını sona erdirilmesi ile istifa eden bilim insanları tarafından kurulmuştu. aBnçeualedbruielriury?mol Bilimsel araştırma özgürlüğü bir ülkenin kalkınmasındaki temel dinamiklerden biri. Fikir özgürlüğü olmayan toplumlarda yaratıcı düşünce de oluşamıyor ve eninde sonunda ekonomik gelişme de tıkanıyor. Barış İçin Akademisyenler bildirgesine imza atan bir bilim insanı anlatıyor. “TÜBİTAK’tan aldığımız projenin bir türlü ödemeleri gelmiyordu. Tıkanmıştık. Sonunda bizim proje ekibinin başındaki arkadaşa bir telefon geldi. Tıkanıklığın sebebinin ben olduğum söylendi. Önemli bir projeydi ve devam etmesi gerekiyordu. Ayrıldım ekipten ve anında ödeme çıktı.” Bunları anlatan profesörün o dönemde daha üniversitedeki görevi devam ediyordu ama sıranın kendisine geleceğini bildiği için emekliliğini istemeye hazırlanıyordu. Artık emekli. Benim ismimi vermemde bir sakınca yok ama projenin bundan zarar görmesini istemiyorum dediği için ismini vermiyorum. Bu örneklerden sadece biri. İhraç edilen akademisyenlerin daha önce başlamış olan TÜBİTAK destekli projelerinin ödemelerinin durması bilime de indirilmiş bir darbe. Lyon Üniversitesi’nden Altınel: Karanlıkta sesler kısılır Fransa Ulusal BİLİMSEL ARAŞTIRMA MERKEZİ: Siyasi temizlik Barış Bildirgesi’ne imza atan akademisyenlerden Lyon Üniversitesi’nden matematikçi Doç. Dr. Tuna Altınel de, Avrupa’daki bilim kurullarına yazdığı mektup ile TÜBİTAK ile olan ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesini istedi. Mektup geniş çapta akademik çevrelerde dolaşmaya başlarken ilk yansıması Fransa’nın TÜBİTAK’ı diyebileceğimiz Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nden geldi. Üç öneri... CNRS’nin 2425 Nisan 2017 tarihlerindeki bilimsel konseyinde üç öneri oylandı. Bunlardan ilki Pınar Selek ile ilgili. Araştırma Merkezi, Pınar Selek’in defalarca bozulan mahkeme kararlarına rağmen yargı tarafından taciz boyutuna varan yargılamalarla karşı karşıya kaldığını belirtti. Pınar Selek ile dayanışma vurgusu yapan CNRS, Fransız hükümetinden Türkiye hükümetine uyarıda bulunmasını talep etti. Açıklamada, “Pınar Selek’in maruz kaldığı baskı, meslektaşlarının maruz kaldığı baskının sembolüdür” denildi. İkinci oylamada ise TÜBİTAK’ın (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu) akademisyenlere yönelik tasfiyesi ele alındı. Kurum tarafından yapılan açıklamada, TÜBİTAK’ın özellikle 24 Mart 2017’de tüm bilimsel dergilere gönderdiği genelge ile Türk bilim insanlarına yönelik bir siyasi temizliğe giriştiği belirtildi. Bilimsel konsey, TÜBİTAK’ın bu uygulamaları göz önüne alınarak, CNRS’ten TÜBİTAK’la olan işbirliği anlaşmalarını gözden geçirmesini talep etti. Öneri oybirliği ile kabul edildi. CNRS 3’üncü oylamada bilimsel araştırmaları görüştü. n Yapılanlar bilimsel etikle de uyuşmuyor.. Türkiye’de siyaset malum kişinin deyimiyle herkesin, yaşamın her alanının “inlerine” giriyor. Bilim, akademik yaşam da bunlar arasında. Aslında bazı temel sorunlar son iki yılda yaşadığımız kâbustan çok daha gerilere gidiyor. Ama son iki yılda ve tabi 15 Temmuz’dan sonra yıkım büyük bir ivme kazandı.  nFransa’nın bu tavrı diğer ülkelerin kurumlarına da yansıyabilir mi? Öncelikle vurgulayayım, tavır CNRS’in tavrı. TÜBİTAK’a karşı alınmış bir tavsiye kararı. Somut yaptırımlara dönüşebilir tabii. Başka ülkelerde yansımaları olması, bunların yalnızca TÜBİTAK’ı değil benzer şekilde davranan üniversiteleri de hedeflemesi, biraz da bu yönde yapılacak çağrı ve girişimlere bağlı. Etkilerini de hep birlikte göreceğiz.  n Türkiye’de ne yazık ki üniversiteler başta olmak üzere hemen hemen hiçbir kurumun TÜBİTAK’ın bu tavrına bir tepkisi olmadı. Bilim Akademisi dışında... Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? TÜBİTAK’ın bahsettiğiniz tavrı hatta politikası devletin iç politikasının bilim alanındaki yansıması: Benden değilsen ezerim, ne kural dinlerim ne hak, hukuk. Genelde hiçbir kurum bu totaliter baskıcı tavra ses çıkarmaya cesaret edemiyor. Haliyle bilimde de aynı sinmişlik sürüyor. Yoksa yapılanlar dudak uçuklatıcı ve baskıyı şunu bunu bir yana bırakın, bazıları akademik ahlakın en temel ilkeleriyle de uyuşmuyor. KHK’zedelerin hazırlanmasına katıldıkları yayınlardan adlarını çekmeleri isteniyor örneğin. Bir tür intihal, o yayınların başında birilerinin adı olacak sonuçta. Bu, proje ödemesi yapmamanın ya da burs kesmenin ötesinde bir şey. Karanlık bir zihniyet. Ne yazık ki karanlık çok ağır olduğunda sesler kısılıyor. Ya da bir parça iyimser olmaya çabalarsak, çıkan seslerin, verilen tepkilerin sayısı azalıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle