05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 17 Mayıs 2017 10 Gazetecinin kendisi haber olursa... Yazının başlığı meslek ustalarımın kaç on yıllardan süzülmüş öğütlerindendir. “Gazetecinin kendisi haber olursa...” diye başlar ve kesin bir yargıyla noktalanır: “...orada bir yanlışlık vardır...” Doğru. Gazeteci haber olmaz, haber verir. Ve yanlış. 2017 ilkbaharı Türkiye’sinde gazeteciler haberdir. Hem de birinci sayfa haberi. TV’lerde anahaber bülteninde ilk sıra haberi... Bizim Cumhuriyet ise sadece birinci sayfa haberi değil aynı zamanda neredeyse her gün haber. Kendi adıma bazen “Yav ha bire kendimizden mi söz ediyoruz? Okurlar bundan hoşnut mu” diye sorduğum oluyor. Sorduğum gün, pat, bir arkadaşım daha gözaltına alınıyor; pat, yeni bir müfettiş raporu yazılıyor; pat, savcılık yeni bir soruşturma açıyor; pat, bir mahkeme hukuku bir kere daha “şey” ediyor; pat, ortalıkta gazeteciyim diye dolanan “gazetecimtrak” birileri yeni bir ihbarda bulunuyor... Ancaaaaak... Ancak meslek ustalarımın öğüdü asla geçerliğini, değerini yitirmiyor: Gazetecinin kendisi haber oluyorsa orada bir yanlışlık vardır!.. Evet, burada, Türkiye’de, 2017 baharında, AKP iktidarında, Reis’in sultası altında bir yanlışlık var. Basın özgürlüğü mü dediniz? Bir yanlışlık var. Düşünce özgürlüğü mü dediniz? Bir yanlışlık var. Hukuk devleti mi dediniz? Bir yanlışlık var. Hukuk mu dediniz? Kesinlikle bir yanlışlık var. HHH Ey okur!.. Bil ki haber olmaktan hoşnut değiliz. Mesleğimiz habercilik ve biz asla haberin önüne geçen gazeteciler, haber olmak istemeyiz. Onca baskıya, onca saldırıya gazetecilerin kendilerinin haber olmadığı bir Türkiye’ye ve dünyaya ulaşmak için göğüs geriyoruz. “İçeri”deki 13 arkadaşımız bunun için, sadece bunun için bedel ödüyorlar. Biz “dışardaki içerideki”ler bunun için, sadece bunun için dinlenmeyi, hatta uyumayı kendimize haram kıldık... Ve ey okur!.. Bil ki tek sığınağımız sizlersiniz; omuzdaşlık edebileceğimiz sadece sizlersiniz. Akın Atalay’ın, Murat Sabuncu’nun, Musa Kart’ın, Turhan Günay’ın, Kadri Gürsel’in, Mustafa Kemal Güngör’ün, Bülent Utku’nun, Güray Öz’ün, Önder Çelik’in, Hakan Kara’nın yanına önce Ahmet Şık’ı yolladık, ardından Emre İper’i ve önceki gün Oğuz Güven’i... Arkası gelir mi? Bilmiyoruz. Belki gelir. Ama gelse de gelmese de vız gelir... Selam Tevhid duruşması 54 hâkim ve savcının tahliye talebine ret FETÖ’nün ‘Selam Tevhid’ soruşturmasının yargı ayağını oluşturan ve binlerce kişi hakkında usulsüz dinleme kararı vermekle suçlanan 54 hâkim ve savcının yargılanmasına devam edildi. Savunmaların ardından okunan ara karara göre, firari sanıklar hakkındaki yakalama emrinin devamına karar verilirken, tahliye talepleri reddedildi. Duruşma, 3 Temmuz’a bırakıldı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülen duruşmaya, sanıklar ve avukatları ile müşteki avukatları katıldı. Sanık savunmalarıyla süren duruşmada sanık Abdullah Öztürk, iddianamede yer alan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın teşkilatın başında bulunmasından rahatsızlık duyulduğu ve Fidan’ın Selam Tevhid örgütüyle ilişkili gösterilmek istendiği iddiasını kabul etmedi. Öztürk, kendisinin bürokrat veya siyasetçi gibi tanınmış kimseler için dinleme kararı vermediğini ancak bunun yapılmasında da bir sakınca olmadığını öne sürdü. Mahkeme Başkanı Yüksel’in, neden isim olmadan T.C. kimlik numarası üzerinden dinleme kararı verdiğini sormasına karşılık Öztürk, “Doğrudur, usuli eksiklik var” savunması yaptı. Yüksel’in “Usul eksiği varsa geri gönderemez miydiniz” sorusuna karşılık Öztürk, “Kabul etmek zorunda değildik ancak konu terörle ilgili olduğundan o şekilde hareket ettik” yanıtı verdi. Öztürk’ün ardından sanıklar, tahliye talebinde bulundu. ‘Dört tane 8 yazın belki olur’ Hâkimliği döneminde ‘Futbolda şike’ ve ‘Odatv’ davalarına bakan mahkemenin başkanlığını yapan sanık Mehmet Ekinci ByLock’u kullanmadığını savundu. Ekinci’nin, telefon ve bilgisayarının bilirkişi tarafından incelenmek üzere açılması için verdiği şifrenin hatalı olduğu belirtilerek, sanığa şifreyi hatırlayıp hatırlamadığı soruldu. Önce “Hatırlamıyorum, dört tane 8 yazın belki olur” diyen Ekinci, bir süre sonra şifreyi hatırlayarak ilgililere verdi. Savunmaların ardından okunan ara karara göre, firari sanıklar hakkındaki yakalama emrinin devamına karar verilirken, tahliye talepleri reddedildi. Duruşma, 3 Temmuz’a bırakıldı. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Yandaş medyaTUTUİKTEİLTRATAİMKZAYA ağzıyla tutuklama Oğuz Güven’i tutuklayan hâkimin kararı Sabah gazetesinin haberinden farksız Cumhuriyet com.tr’nin Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’in tutukluluğuna itiraz edildi. Gazete miz avukatları, “1 dakikadan daha az ya yında kalan bir cümlede kullanılan bir kelime için verilmiş tutuklama kararı ne kanuna, ne hukuka uygundur” dedi. Oğuz Güven’in hâkimlik sorgusunu gerçekleştiren İs tanbul 2. Sulh Ceza Yargıcı Akın Gürlek, tutuklama ka rarında zorlama suçlamala CANAN COŞKUN ra yer verdi. Sabah gazetesinin gazetemizi hedef gösterdiği metin ve TV yorumla rındakine benzer bir dil kullanılan karar da, “anons tweeti ile FETÖ soruşturmala rında görev yapan savcıların akıbetinin bu olacağının gösterildiği” iddia edildi. Olmayan haberin tutanağı Güven hakkındaki soruşturmayı 17 Cumhuriyetçi hakkında iddianame hazır layan aynı büro savcılarından Yasemin Baba başlattı. Baba, tuttuğu 10 Mayıs ta rihli tutanakta “haberin ‘İlk FETÖ iddi anamesini hazırlayan başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti’ başlığıyla verildiği ni” iddia ederek, 55 saniye içinde silinen anons tweeti’nin artık yayımda olmayan linkine yer verdi. Oysa kazaya ilişkin ha berin başlığı bu değildi. Anons tweeti si lindiği için soruşturma başlatıldığı anda tutanaktaki link de yayımda değildi. Ba ba, hiç görmediği haber ile ilgili yalnızca anons tweetinin ekran görüntüsü üzerin den, haberi de gördüğü iddiasıyla soruş turma başlattı. Soruşturma evrakında da söz konusu linkteki haber yer almadı. Güven’i tutuklayan İstanbul 2. Sulh Ce za Hâkimliği’nin kararına gazetemiz avu katları dün itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, Güven’in hukuka aykırı ve gerçeklikle bağdaşmayan ve tamamen hayal gücüyle yaratılan niyet okumaya dayalı soruştur mayla şüpheli yapıldığı kaydedildi. Gaze teciliğin suç olmadığını vurgulayan avu katlarımız, “Güven’in hukuku hiçe sayan gözaltı kararı ile özgürlüğünden yoksun bırakılmasının ve tutuklanmasının nede ni hukuki değil, siyasaldır” dedi. 1 dakikada imkânsız Gazetemiz avukatları soruşturmayla il gili savcı Baba tarafından tutulan tuta nağın bir dakikada hazırlanmasının ola naksız olduğu vurgulanarak, “1 dakika dan daha az yayında kalan bir cümlede kullanılan bir kelime için verilmiş tutuk lama kararı ne kanuna, ne hukuka uy gundur” ifadelerini kullandı. Varsayıma dayalı yorum Gürlek’in tutuklama kararındaki “söz konusu tweet ile FETÖ soruşturması dosyalarında görev yapan savcıların akı betinin bu olacağının gösterildiği” iddi asının varsayıma dayalı olduğuna dik kat çekildi. Tutuklama kararındaki ‘biç ti’ kelimesinin ne anlama geldiği hak kındaki sübjektif yorumların, iddiana me hazırlayanların ileride başına ne ge leceği şeklinde toplumda algı oluştur ması için bu ibarenin ‘özellikle seçildiği’ yorumunun izahının mümkün olmadı ğı, “olmayan bir niyetin okunması” an lamına geldiği aktarıldı. Bu kararın ni yetinin gazeteciler üzerinde caydırıcılık yaratmak ve basın özgürlüğünü yok et mek olduğuna vurgu yapıldı. Tutuklama mahkemeleri Avukatlar, mevcut başvuru yollarını tüketmek için itiraz ettiklerini belirte rek, şu ifadeleri kullandı: “Giderek olu şan yaygın kanıya göre; sulh ceza yar gıçları tutuklama mahkemelerine dö nüşmüştür. Sulh ceza yargıçlarının ver diği kararlara yapılan itirazları incele me yolu olarak kabul edilen bir başka sulh ceza yargıcına başvuruda bulun manın etkin ve etkili bir yargısal başvu ru yolu olmadığı düşüncesindeyiz. Ya nıldığımızı kanıtlamak yargının işidir. Hukuk ve varsa adalet ve kalmışsa vic dan, hukukun üstünlüğü için vardır.” HEDEF GÖSTERDİLER İskkzvmziştikKlaıeseiilenoüdtatimatıeHknnyal”aşanarmeilknibarlvamşpuCa2ieyTnçırşş4ueaaioeotAlf’mkkıttuagrknKıveedG.nlhrsıiPnaAmeuyheStmMarywanaHöigyyoıbbçinzealaıelre,magbeezustkhrüeettlu’miotayvirrtg’nenlnnleleüeyaaunauiksğrzacn“yhidiyeüylBuilyeiaGaıtnalnRnaadeüşbeüiıezrlenssgıunaşaiçafaEirlüaş1liuvıtr0irttansnckaEgenPoMhiıdkMalnn,eeyrtuzaıhaeafnmte.yDanosemtıöakşıneskennael’lKdütmaairtlaıeeeiit KILIÇDAROĞLU’NDAN, OĞUZ GÜVEN’İN TUTUKLANMASINA TEPKİ ‘Ne biçim savcı, ne biçim hâkimsiniz’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhuriyet.com.tr Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’in tutuklanmasına partisinin grup toplantısında sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “‘Hak, hukuk, adalet’ dedik. Ne hak, ne hukuk, ne adalet kaldı. Cumhuriyet gazetesinde internet sitesinin sorumlusu bir tweet atıyor. Attığı tweet 55 saniye sonra ‘yanlış oldu’ diye değiştiriliyor. Sen misin onu atan, alınıyor. 7 gün gözaltı ardından tutuklama. İnsanda vicdan, ahlak olur” dedi. Tutuklama kararını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Ne biçim savcı, ne biçim hâkimsiniz siz. Direnmesini bilmiyor musunuz, adalet dağıtmıyor musunuz? Oğuz Güven hapse gülerek gitti. O da bili yor ki içerde ve dışarda olmanın farkı kalmadı. Türkiye’yi yarı açık cezaevine dönüştürdüler. Bunun hesabını birlikte soracağız” dedi. 198 gündür tutuklular Tutuklu gazetecilerin durumuna değinen Kılıçdaroğlu, “Aralarında Akın Atalay, Murat Sabuncu var. 10 Cumhuriyet çalışanı tam 198 günür tutuklu. Neden, FETÖ terör örgütünü savunmakla suçlanıyorlar. Ama bunların hayatlarının tamamı FETÖ ile mücadeleyle geçti. Hangi ahlaktan, adaletten, inançtan söz edeceksiniz. Ahmet Şık 137 gündür, Emre İper 40 gündür tutuku. Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak, Murat Aksoy, Atilla Taş...” diye konuştu. Ölümlere izin vermeyin Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın 70. gününe giren açlık grevine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, “Aileler geldi görüştük. Binali Yıldırım’a rica ediyorum, ‘Başbakansınız, gelin genç iki kişinin ölümüne izin vermeyiniz. Aileleri kabul edin, bir görüşün. Anadolulu aileler bunlar, ne günahı var bunların’ Buradan iki kardeşime de istirham ediyorum; açlık grevinden vazgeçin. Sizin sorularınızı nerede olursa olsun söz veriyorum dile getireceğim” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Gdeaszteetkemziyizaeretleri Gazetemizin Şişli’deki binasını dün ziya ğan ile görüşerek geçmiş olsun dileklerini ilet dından Orhan Erinç’i ziyaret etti. Heyette, senret eden Türkiye Gazeteciler Sendika ti. DİSK Basınİş Sendikası üyeleri de Güven ile dikanın yöneticileriyle birlikte Hilmi Hacaloğlu, sı (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Genel dayanışmak için gazetemize destek ziyaretin Ertuğrul Mavioğlu, Nevzat Onaran, Güventürk Örgütlenme Sekreteri Mustafa Kuleli ve yöne de bulundu. Sendikaya üye gazeteciler, gazete Görgülü gibi gazeteciler yer aldı. Emek Partisi tim kurulu üyeleri gazetemiz İmtiyaz Sahibi Or mizin internet sitesi editörlerine de desteklerini (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da gazetehan Erinç ve yazıişleri müdürümüz Bülent Özdo sunarak, Güven’in durumu ile ilgili bilgi aldı. Ar mize telefonla ulaşarak desteklerini iletti. Mesleğimizi savunacağız Basın meslek örgütlerinden Oğuz Güven’e destek Basın meslek örgütleri, Cumhuriyet. com.tr’nin Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’in serbest bırakılması için çağrı yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, mahkemenin tutuklama kararının hukuksal gerekçeden yoksun olduğu belirtilerek “Başlık davasıyla Güven’in tutuklanması da gösteriyor ki Türkiye’de gazetecilere yönelik zulüm, tehdit ve baskı her gün biraz daha artacak. Buna rağmen kamuoyunun haber alma kanallarını tıkama gayretlerine karşı çıkacağız. Tehditlerle, ihbarlarla gözdağı vererek gerçek gazetecileri yıldıramayacaklar” denildi. Mahkemenin tutuklama gerekçesinin Basın Kanunu’na aykırı olduğu vurgulanan açıklamada, “Hiç kimse böylesi tweet nedeniyle özgürlüğünden mahrum bırakılamaz. Yineliyoruz ‘gazetecilik suç değildir!’ Tüm yaşamı boyunca sadece gazetecilik yapmış olan değerli meslektaşımız Oğuz Güven’in ve parmaklıkların arkasındaki bütün gazetecilerin en kısa sürede serbest bırakılmasını istiyoruz” denildi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Yönetim Kurulu ise açıklamasında Güven’in tutuklanmasının, ülkede hukuk ve adaletin yok edildiğinin son kanıtlarından olduğu vurgulandı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Tutuklama, gözaltı, sansür, işten atma ve attırma gibi tüm baskı araçlarını kullanan iktidarın gazetecilere vermek istediği mesaj açıktır, fakat bilinmelidir ki devletin hukuktan uzaklaşması, gazetecilik için ne kadar tehdit olsa da gazeteciler mesleklerini ve hukuku savunmayı sürdürecek. Güven ve mesleklerini yaptıkları için cezaevinde tutulan tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.” Basın Konseyi ise açıklamasında “Oğuz Güven’in, bir tweet’in başlığındaki 5 harfli kelime nedeniyle terör örgütü propagandası yapmakla suçlanıp tutuklanması, demokrasilerde asla kabul göremez. Çok kısa sürede düzeltilmiş bir tweet’teki tek bir kelimeden ‘terör örgütü YANDAŞI GÖRMEDİLER Cumhuriyet com.tr’nin Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’i, kısa süre içinde değiştirilen ‘biçti’ ifadesi yüzünden tutuklayan yargı, yandaş Türkiye gazetesinin sürmanşetini görmedi. Türkiye gazetesi, 11 Mayıs’ta, Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper’in yaşamını yitirdiği trafik kazasını “Karanlık Kaza” başlığıyla verdi. Haberin yan tarafında yer alan olay fotoğrafının üstündeki, ‘kamyon kâğıt gibi ezdi’ ifadesi dikkat çekiyor. Alper’in fotoğrafından çıkan ok, ezilen arabayı işaret ediyor. l İSTANBUL/Cumhuriyet propagandası’ onun da ötesinde ‘gelecekte yaşanacaklara dair tehdit’ unsuru çıkarmak, ancak kimseye nasip olmayacak zenginlikte bir hayal gücü veya amaçlı bir tutum olarak açıklanabilir” denildi. Eğitimİş Merkez Yönetim Kurulu açıklamasında basına yönelik baskıların arttığına dikkat çekilerek “Hayatın en hızlı aktığı ve rekabet ortamının had safhada olduğu internet ortamında, sadece bir başlık hatası yüzünden Türkiye’nin son özgür medya kalelerini zapt etmek, buradaki kalemleri kırmaya çalışmak kabul edilemez. Cumhuriyet gazetesinin ve inadına gerçekleri haykıran gazetecilerin yanında olduğumuzu, basit ya da absürt suçlamalarla hapsedilmelerine suskun kalmayacağımızı ilan ediyoruz. Bu tutuklama kararlarının aynı zamanda bizlerin haber alma özgürlüklerinin de hapsedilmesi olduğunu biliyor ve ‘Gerçek, hapsedilemez!’ diyoruz” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Dayanışmaya hapis Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin bir günlük nöbetçi yayın yönetmenliğini yapan Prof. Dr. Beyza Üstün, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 3 ay, gazeteci Murat Çelikkan ise 1 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum edildi. Üstün hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakıldı. Heyet, Çelikkan’ın yeteri kadar pişmanlık göstermediği ve ileride suç işlemeyeceği yolunda vicdani kanaat oluşmadığından cezasında herhangi bir indirim uygulamadı veya hükmün açıklanmasını geri bırakmadı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk hâkim karşısına çıkan gazeteci Çelikkan, “Bu davanın hiç açılmamaması gerektiğini belirterek beraatımı istiyorum” dedi. Prof. Dr. Üstün ise savunmasında, “Özgür Gündem’e yönelik baskıyı eleştirmek için halkın haber alma özgürlüğünü savunmak için dayanışma gösterdim” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle