14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 8 Nisan 2017 2 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ DÜNYADA GÜZEL ŞEYLER DE OLUYOR Japonya’nın simgesi ‘sakura’lar çiçek açtı. Türkçe karşılığı ‘Kiraz çiçeği’ olan ‘sakura’ların en büyük özelliği ağır ağır açmaları ve çabuk dökülmeleri. Japonya’da baharın müjdecisi olmasına rağmen, daha solmadan en güzel halindeyken Arapça dallarından düşmesi nedeniyle edebiyatta ölüm ile yaşamın birlikteliğini ifade eder. Kyoto’da da ‘sakura’ların en güzellerini görmek mümkün. Kimonolu Japon kadınlar da özçekimleriyle bu anı ölümsüzleştirdiler. l Fotoğraf: REUTERS sevdası Hastane varTRİLYONLAR HARCANDI AMA... doktor yok Kafkas Üniversitesi Eğitim, Uygulama ve Araştırma Hastanesi bünyesinde yapımı tamamlanan Onkoloji Hastanesi ve Nükleer Tıp Merkezi’nin tüm teçhizatı olmasına rağmen doktor atanmadığı ortaya çıktı. Bu yüzden Kars’taki yurttaşlar onkoloji servisi için 200 kilometre uzaklıktaki Erzurum’a gitmeye mecbur kalıyor. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a Kars’taki hastaneye neden doktor atanmadığını ve servis için trilyonlar harcandığına dikkat çekti. Bakan Akdağ, “Kars’ın toplam nüfusu 292.660. Ülkemiz genelinde üniversitelere bir Tıbbi Onkoloji uzmanı başına düşen nüfusun ise 529.940. Bu konuda yeterli sayıda uzman olmadığı için atama yapamadık” yanıtını verdi. ‘Hayali işleri bırakın’ Yarkadaş ise bakanlığın verdiği yanıta tepki göstererek, “‘Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın da üyesi olduğu AKP hükümeti, Kars’taki hastaneye doktor atayamadığını ve trilyonluk bütçeyle yapılan servisi çürümeye terk ettiğini itiraf ediyor. Bu beceriksizlik yüzünden, Kars, Ardahan ve Iğdır üçgenindeki hastalar, Erzurum, Ankara ve İstanbul’a gitmek zorunda kalıyor. Hastalar, AKP’nin çökerttiği sağlık sisteminin kurbanı oluyor” diye konuştu. l İSTANBUL/ Cumhuriyet YÖK’ün Arapça Çalıştayı’ndan Arapça öğretimine erken yaşlarda başlanması, Arapça köyü kurulması gibi skandal öneriler çıktı OZAN ÇEPNİ Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Türkiye’deki Arapça öğretiminin sorunlarını tartışmak üzere çeşitli üniversitelerin İlahiyatİslami İlimler Fakülteleri ile Arap Dili ve Edebiyatı, Arap Dili Eğitimi, Arap Dili ve Belagati, Arapça Öğretmenliği, Arapça MütercimTercümanlık bölümlerinde görev yapan yaklaşık 70 öğretim üyesini Arapça Öğretimi Çalıştayı’nda bir araya getirdi. Üniversitelerde zorunlu Arapça dersi bulunan 325 bin öğrenciyi ve Türkiye’de yükseköğrenimine devam edecek mültecileri ilgilendiren çalıştaya akademisyenlerin ilginç tavsiyeleri damga vurdu. Çalıştayda oluşturulan tavsiye kararlarıortak bir metne dönüştürülerek YÖK Başkanlığı’na sunulacak. Erken yaşa eğitim: İlk ve ortaöğretimde Arapça öğretimine daha erken yaşlarda başlanması ve Arapçanın öğrencilere sevdirilmesi önerisi oluşturdu. İlkokul 2. sınıftan itibaren seçmeli olarak öğrencilere sunulan Arapça dersinin yanında böyle bir önerinin daha sunulması dikkat çekti. İmam hatip baskısı: Öğrencilerin Arapça öğreniminden tam olarak ne beklediklerini bilememeleri ise aile baskısı ile imam hatip liseleri ile ilahiyat fakültelerini tercih etmeleri olarak açıklandı. Çalıştayda tartışma yaratan başlıkta, bu sorunu ortadan kaldırmak için ise sınav sisteminin gözden geçirilmesi ile daha seçici bir şekilde öğrenci alımı önerildi. Arapça köyü projesi: Akademisyenler öğretim ortamı olarak da yaz kampı formatında uygulamalar, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin katkılarıyla Arapça köyü projesinin gerçekleştirilmesi ve buralarda faaliyetlerin tamamının Arapça yapılmasını önerdi. Kontenjan düşsün: İlahiyat fakültelerinin kontenjanlarının düşürülmesi, Arapça klavye kullanımının yaygınlaştırılması, fakültelerden bağımsız enstitü tarzında 2 yıl süreli Arapça öğrenim merkezlerinin kurulması, sınıf mevcutlarının 15’e düşürülmesi önerildi. Akademisyene tatil: Üniversitelerin Arapça işlenen bölümlerine hazırlık eğitiminin zorunlu tutulması, bu sınıflarda ders verecek öğretim elemanlarının Arapça bilgilerinin 5 yılda bir ölçülmesi ve bu kapsamda öğretim elemanlarının hizmet içi eğitim adı altında ‘teşvik’ amacıyla yurtdışına gönderilmesi tavsiye edildi. ‘WhatsApp grubu’: Ders konularını destekleyen Arapça internet siteleri, chat programları, WhatsApp grupları, forumlar ile bilgisayar oyunlarını önerildi. Ayrıca televizyonlarda Türksat’ta El Cezire’nin çocuk kanallarının yayınlanması ve özellikle çizgi film kanallarının izlenmesinin sağlanması tavsiye edildi. ANKARA Diplomasını, kanser tedavisi devam ettiği için 3 ay gecikmeli alan Küçükertunç, ilk kez cüppe giymenin heyecanını yaşadı. Küçükertunç, 21 yılda sahip olduğu 3 üniversite diplomasıyla hatıra fotoğrafı çektirdi. ‘Kızlar okumaz’a inat İlkokuldan sonra ailesinin okula göndermediği engelli Münevver Küçükertunç, biri 2 yıllık, ikisi 4 yıllık 3 üniversiteden mezun oldu Doğuştan kalça çıkığı olması nedeniyle koltuk değneği desteği ile yürüyebilen Münevver Küçükertunç, 1978’de Bartın’ın Kozcağız Beldesi’nde ilkokulu bitirdikten sonra “Kızlar okumaz” diyen ailesi tarafından ortaokula gönderilmedi. İlkokul öğretmeninin yönlendirmesiyle dışarıdan okumaya karar veren Küçükertunç, ortaokulu bitirdikten sonra lise eğitimi sırasında Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) memur olarak işe başladı. Küçükertunç, liseyi bitirdikten sonra 1996’da Es kişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin 2 yıllık İktisadi ve İdari Programlar Bölümü’nü kazandı ve 2002’de mezun oldu. Küçükertunç, 2006’da yeniden sınava girip bu kez aynı üniversitenin 4 yıllık İşletme bölümünü kazandı. 2007’de emekliye ayrılan Küçükertunç, 2009’da yakalandığı meme kanseri hastalığına rağmen eğitimine devam etti. Hastalığıyla mücadele ederken sınavlara da girerek gecikmeli de olsa 2013 yılında diplomasını alan Küçükertunç, aynı yıl kayıt yaptırdı ğı aynı üniversitenin 4 yıllık Sosyoloji Bölümü’nden de bu yılın ocak ayında mezun olarak 3. üniversiteyi bitirdi. Yılmadım... Ailesinin okula gitmesine sıcak bakmamasının yıllar içinde kendisinin okuma azmini artırdığını söyleyen Küçükertunç, “Uzun süre kemoterapi tedavisi gördüm. Çeşitli nedenlerle 18 kez ameliyat oldum. Ama yılmadım, okumaya devam ettim. ‘Kızlar okumaz’ diyenlerden öç almış gibi oldu” dedi. l ZONGULDAK/DHA Üniversite ücretlerine zam Koç’ta tıp okumak isteyen öğrenci yıllık 87 bin 600 TL’yi gözden çıkaracak DENİZ ÜLKÜTEKİN Vakıf Üniversiteleri 2017 2018 öğretim yılı ücretlerini açıklamaya başladı. Koç Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi haricindeki tüm fakülteler için ücret 63 bin 400 TL olarak belirlenirken Tıp Fakültesi’nde öğrenim görmek isteyen öğrenciler yıllık 87 bin 600 TL’yi gözden çıkaracak. Üniversitede geçen yıl tıp haricindeki bölümler için fiyat 55 bin TL, Tıp Fakültesi içinse 76 bin TL’ydi. Üniversitede yüzde 100, yüzde 50, yüzde 25 ve şehit çocukları bursu olmak üzere dört farklı burs seçeneği bulunuyor. Bilkent 33 bin 200 TL Önümüzdeki yıl için fiyat belirleyen bir başka üniversite olan Bilkent Üniversitesi’nde ise tüm fakülteler için yıllık ücret 33 bin 200 TL. Üniversitenin geçen yıl belirlediği eğitim ücreti ise 30 bin 400 TL’ydi. Bilkent Üniversitesi, öğrencilere, sınavda aldıkları puana göre yüzde 50 ve tam burs olmak üzere iki farklı burs seçeneği sunuyor. Üniversiteden alınan bilgiye göre kayıtlı öğrencilerin yüzde 65’i burslu olarak eğitimine devam ediyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nde ise en yüksek ücretli bölüm 62 bin 50 TL ile Tıp Fakültesi oldu. İletişim ve Eğitim Fakültesi’nin yeni ücreti de 39 bin 50 TL olarak belirlendi. Üniversite, öğrencilere sınav başarılarına göre yüzde 100, yüzde 50 ve yüzde 25 burslu olmak üzere üç farklı burs veriyor. ÖSYM sınavlarında ilk 100’e ve 101 1000. sıra arasında derece yapan öğrenciler için de farklı burs seçenekleri yer alıyor. 700 kişi kalp bekliyor Nakli gerçekleştiren ekibin başında yer alan Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Denyan Mansuroğlu “Erol Akdal, üst üste kalp krizi geçirmişti. Bazı ameliyatlardan sonra birkaç kez kriz olursa kalp toparlamaz ve yetmezliğe kadar gidebilir. Bize geldiğinde nefes darlığı, yatamama, bacaklarında şişlik, morarmalar gibi şikâyetleri vardı. Şanslı idi, kısa sürede uygun kalp bulundu. Ülkemizde 700 kadar kişi kalp nakli için bekliyor” dedi. ‘Mucize adam’ herkese örnek Kalp yetmezliği nedeniyle hastaneler evi oldu. 23 yaşında hayata veda eden bir gencin kalbiyle hayata tutundu... SİBEL BAHÇETEPE 47yaşındaki Erol Akdal, üç buçuk yıldır kalp yetmezliğiyle mücadele ediyordu. Aylarca yoğun bakımda kaldı. Acilen kalp nakli olması gerekiyordu. Ümitler tükenmek üzereyken, yüksekten düşme sonucu yaşamını yitiren 23 yaşındaki bir gencin kalbi Akdal’a nakledildi. “Yeniden doğdum” diyerek yaşadığı mutluluğunu anlatan Akdal, “Doktorlar ‘Fazla yaşayamazsın’ diyorlardı. Yanı başımızdaki bir hastaneden uygun kalp bulundu. Rüya gördüğümü sanıyordum” dedi. Stent sonrası kriz İstanbul’da yaşayan Erol Akdal, 2013 yılında kalbindeki bir sorun ile hastaneye gitti. Anjiyo yapıldı ve bir damarına stent takıldı. Taburcu olduktan bir hafta sonra yeniden aynı şikayetlerle hastaneye kaldırılan Akdal’ın ikinci kez kalp krizi geçirdiği belirtildi. Ameliyata alınan ve bypass olan Akdal’ın 6 damarı ile mitral kapağı değiştirildi. Akdal, sonrasında ise kalp yetmezliğiyle mücadeleye başladı. Her hafta eviyle hastane arasında mekik dokuyordu. Acil kalp nakli için bekleyen hasta için mucize gerçekleşti. Genç yaşta hayata veda eden bir gencin kalbi, İstan bul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde, Akdal’a nakledildi. Akdal, hastanenin ilk nakil hastası olarak da kayıtlara geçti. Ameliyat öncesinde nefes almasının adeta eziyete döndüğünü söyleyen Akdal “Gece 3 yastıkla yatmaya çalışıyordum. 12 saatlik uykularım oluyordu. Artık adım bile atamaz olmuştum” dedi. İlk kalp krizi şikâyetinin ardından kendisine geç müdahalede bulunulduğunu iddia eden Akdal, ardından gittiği başka hastanede ise Hepatit A virüsünü kaptığını da söyledi. Akdal, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Kalbimin yüzde 70’i çalışmıyordu. Bir buçuk yıl böyle idare ettim. Haftanın neredeyse 5 günü acildeydim. Son gittiğim hastanede kalp nakli olmam gerektiği söylendi. Hastaneye yatırıldım. Ödem ve enfeksiyon tedavim bitti. Dediler ki ‘her şey hazır, kalp yok.’ İşte o gece saat 03.00’te kalp bulundu. Sabah 6.00 gibi ameliyata alındım. İkinci bir hayat değil, yeniden doğuşumu yaşıyorum. ” ‘Ben de bağışçıyım’ Erol Akdal’ın eşi Emel Akdal ise “Bu kadar kısa sürede kalbin bulunacağı aklıma gelmezdi. Herkes organ bağışlasın. Ben de organlarımı bağışladım” dedi. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle