28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 2 Nisan 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Mardinli Marilyn Monroe; sana bütün yollar helal! CIA uzmanlarının Türklerin DNA özelliklerini bir türlü çözememesinin pek çok nedeni var. Bizde öyle bir DNA var ki, hiçbir ül kenin kodlarında bulunmaz. Kendine özgü. Doğ rusu ben bu özelliğimizin önemli olduğunu düşü nüyorum. Şimdi bakın, Mardinli yaşı epeyce geç kin ama gönlü genç bir Türk kadını, dünyada ikon olan bir yıldızın Marilyn Monroe’nun en ünlü po zundan ilham alıp (Marilyn bir kaldırımda duru yor, ansızın mazgaldan sıcak hava üfleniyor ve Marilyn’nin elbisesi kanatlanıyor. Elbise de elbise, kloş etek, bacaklar fora) üşenmemiş bu elbisenin aynını diktirmiş, saçlarını da civciv sarısına boyatıp pür makyaj referandum için “evet” avına çıkmış. Gerçekten ben Mardinli Marilyn Monroe’la (bun dan böyle sadece Marlin olarak yazılacak) Mardin sokaklarını dolaşmayı isterdim. Ama hayal edebili rim çünkü Mardin’e en az yedi kez gitmişliğim var. Şimdi Marlin edalı edalı, Mardin çarşısına giriyor ve yıllardır Şahmeran (yılan kadın) resimleri yapan ustaların dükkânının kapısını açıyor. İşlerine dal mış ustalar, birden büyük ihtimalle gençliklerinde fotoğraflarına bakıp iç çektikleri bir kadının, biraz yaşlı bir kopyasını karşılarında görünce, “ulan sa bah sabah bize bir şeyler mi içirdiler” diye düşüne rek, bir an öylece duruyorlar. O da ne? Marlin sular seller gibi Türkçe konu şuyor. Dudaklarını büze büze “Sizlerden referan dumda ‘evet’ demenizi istiyorum”. Ustalar şaşkın ama genç çıraklar ansızın Türk misafirperverliğini anımsayıp Marlin’in oturma sı için bir sandalye uzatıyorlar. Beyaz elbise kir lenmesin diye de sandalyenin tozunu alıveriyor lar. Ve misafirperverlik devam ediyor, çıraklar he men bir çay doldurup Marlin’e uzatıyorlar, Marlin de gülerek çayı alıyor ve dudaklarını büze büze iç meye başlıyor. Ustalar kadına bakıp içlerinden “ulan bu kadar senedir Şahmeran resmi çizeriz, sonunda kadın kı lık değiştirip intikam almaya ya da hani benim hak kım demeye geldi” diye düşünüyorlar. Çıraklardan uyanık olanı, kibarca sö ze giriyor: “Bizim oyu muz kıymetli. Yani bize neler sunacaksın?” Mar lin çırağa çapkınca bir göz kırpıp, “Anacığım ‘evet’ çıkınca düşünü Vallahi bir Işıl fantezisi değil rüz. Bak şimdi ben ünlü olduğumda, kesin ola cağım, beni hemen bir dizide oynatacaklar, başrol de. Sana da bir rol garanti.” Bu sözler üstüne, çı rak Marlin’in yanına gelip omzuna el atıyor. Ve ar kadaşına sesleniyor: “Oğlum çek bir foto, şimdi den şöhret oldum.” Eh Marlin evetçiliğe soyundu ya, artık baş ka bir dükkâna gitmesi gerek. Marlin önde cüm le âlem çarşı erbabı arkada yerel giysiler satan bir dükkâna giriyorlar. Yerel giysiler satan dükkân, genç yaşlı kadınla dolu, kadınlar eteklerini savu rarak dükkâna giren Marlin’i görünce öcü görmüş gibi kaçışıyorlar, Marlin şuh bir edayla dükkân sa hibine doğru ilerliyor: “Canikom” diyor, “ben Mar lin ve çok ünlüyüm. Eğer referandumda ‘evet’ der sen, dükkânındaki tüm giysileri teker teker giye rek, tam da şu sokakta bir defile yapabilirim. Ta bii sadece evet demekle olmaz, artık sen de be ni görürsün.” Dükkân sahibi televizyona çıkaca ğını düşünüp, “Teklifini kabul ediyorum” diyor ve dükkânındaki tüm giysileri tezgâhın üstüne diziyor, “başla giymeye!” Öyle mi, Marlin evet gelecek yerden bu kadarcık bir şey esirger mi, başlıyor küçük bir defile yap maya, o sırada haber her yerde duyulmuş, mil let dükkânını kapatıp defileyi izlemeye koşuyor. Ve o gün Mardin’de herkes Marlin’i konuşuyor. “Evet” diyecekler mi onu bilmem. Ama Marlin’in fedakârlığına şapka çıkarıyorum. 2 NİSAN 2017 SAYI: 33415 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.10 04.57 05.23 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.40 13.15 16.47 19.38 06.25 12.59 16.31 19.22 06.49 13.22 16.54 19.43 Yatsı 21.00 20.42 21.02 yorum 13 Dikta rejiminin birincil tanımı, yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğünün yokluğudur. Çünkü demokrasi sacayağının iki dayanağı yasama ve yürütme, kuvvetler ayrılığı kuralını ihlal edip ortaya bir diktatör çıkarmak amacıyla bütünleştiğinde; sacayağının üçüncü dayanağı bağımsız yargı ve özgür bir basın, demokrasi ye kurulan komployu bozabilir. Türkiye’de yıllarca tam demokrasi yok, di ye sızlandık. Aşırı sarışın Ben kendimi bildim bileli, kuşak kuşak de mokrat, yarım yamalak bir demokrasiyi ta mamlamak, eksiklerini gidermek, eğrilerini dü zeltmek için çabaladı bu ülkede. Ama AKP iktidarının 15’inci yılında geldiğimiz noktada o eğri büğrü demokrasiyi; tıpkı şehirleri mizin, ormanlarımızın, denizlerimizin, dağlarımı zın, hatta meyve ve sebzelerimizin eski lezzetini, sütümüzün tadını, artık kokmayan çiçeklerimizin rayihasını özlediğimiz gibi arar olduk. Meğer ne kadar özgürce konuşur, güler, ya zarmışız; meğer bağımsız bir yargımız, baba can yargıçlarımız varmış, meğer eksik olsa da demokrasi varmış ülkemizde, diye hayıflanıyo ruz artık... Alay ettiğimiz Yeşilçam filmlerindeki Türkiye’ye çoktandır razıyız. Marine ve Putin HHH Raslantıya bakın ki, her iki ülke de sonuçları çok va Ancak yitirdikten sonra değerini daha iyi anladığımız him olacak koşullarda, kaderlerini değiştirecek birer se anamızı, babamızı anar gibi, hasretle anıyoruz o yarım çime gidiyorlar. yamalak demokrasimizi... Türkiye’de OHAL var, ama kuvvetler ayrılığı kalma Bu yıl, Türkiye’nin hangi oranda demokrat olduğunu dı, yargı bağımsız, basın da özgür değil ve cumhurbaş sistemsel anlamda belirleyecek anayasa değişikliği refe kanı henüz tam başkan değil, başbakan da henüz ken randumu ile Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin di makamını lağvetmemişken hâsıl olan bu durum; 16 birinci turu, nisan ayına denk geldi. Nisan’da anayasal bir zemine kavuşmak ya da kavuşa Fransa Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti’ne artık nos mamak üzere oylanıyor. talji objemiz, çünkü o mumla aradığımız yarım yamalak HHH demokrasiyi sağlayan “laiklik” erdemini esinleyen ülke... Fransa’da da OHAL var, hatta yarı başkanlık rejimi var, ama kuvvetler ayrılığı ve en önemlisi, yargı bağımsızlığı ile özgür basın da var. 23 Nisan’da yapılacak birinci turda en yüksek oy alacak Fransız aday, zaten yıllardır değişmiyor: Her cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda, aşırı sağ diye tanımlanan Ulusal Cephe adayı önde geliyor. Ama seçimler iki turlu olduğu için, Fransa’nın demokratik güçleri iki tur arasında tek aday üzerinde anlaşıyor ve oylarını ona yönelterek seçilmesini sağlıyor, böylece Ulusal Cephe’nin adayını engelliyorlardı. Ama o bağımsız yargıyla, özgür basın var ya? Öyle bir darmaduman ettiler ki seçimleri, Fransa tarihinde ilk kez Ulusal Cephe’nin adayı Marine Le Pen, oyların yüzde 50’sinden bir fazlasını alarak daha ilk turda cumhurbaşkanı seçilmek hayalini kurabiliyor. Düşük bile olsa, evet, böyle bir ihtimal var. Seçimlerin en güçlü ve merkez sağ Cumhuriyetçiler partisinin adayı François Fillon, özgür basının ortaya çıkarıp bağımsız yargının kovuşturma açtığı “hayali maaşlar” yüzünden kamuoyu yoklamalarında çok gerilere düştü. HHH Sosyalist Partili olmamasına rağmen sosyalist hükümette bir ara maliye bakanlığı yapan ve şimdi “partisiz” cumhurbaşkanı adayı olan Emmanuel Macron; sosyalistlerin birbirini yediği, Cumhuriyetçilerin adaylarını yitirdikleri bir ortamda, deneyimsizliğine rağmen Marine Le Pen’in karşısındaki tek aday olarak görünüyor. Ama finans dünyasının desteklediği, siyasal geçmişi olmayan, bankacılık sektöründen gelen Macron’un genç ve karizmatik kişiliği, Fransızları ikna etmeye yetecek mi? Meçhul. Peki karşısındaki Marine Le Pen kim? Lideri kadın ve kadın hakları savunucusu, en yakın kurmayı eşcinsel, üyeleri arasında Yahudilerin ve Arapların olduğu Ulusal Cephe, gerçekten aşırı sağcı, ırkçı bir parti midir? Türkiye’nin kaderini yeniden çizecek referandumdan sonra, Marine Le Pen başka bir yazının konusu olabilir. Şimdi kendi ü[email protected] Suriye’de şehit düşen askerlerimizin cewnwawz.aehmnaetmtana.czoınma o da ancak bir tabur koru ma ile gidebiliyor. Malezya menşeili, Dadaloğlu meşrepli ve hayalhanesi salon salomanjeli zihni sinir profesörden paçasını zor kur tarabildi. Ama bu arada onun gazıyla yedi düvel ile düşman olduk. El Bab, Cerablus, Mınbiç için Fırat Kalkanı diyerek aylar dır savaştık. Ama antlaşmalara, uluslararası hukuka göre kendi öz toprağımız olan Süleyman Şah’ı mezarında bile koruya Bu kez sandık nimettir...u bir referandum veya halkoylaması falan değil... Düpedüz bir “Güvenoylaması”! B “R.Tayyip Erdoğan’a (biraz daha) güvenelim mi güvenmeyelim mi oylaması!” HHH Ülkenin başına geldiğinden beri, bütün yerel genel cumhurbaşkanlığı seçimleri ile referandumları kazandı. Rakiplerini yendi. Ama bu kez durum çok çok farklı. madık. HHH Kendisi gibi, kendi adamlarını da tanıyamıyor. Allah katında af mümkün olmayan iki günahın (şirk ve kul hakkı) ikisini birden, hem de hakara makara yaparak işleyenleri yıllarca baştacı etti. Yatak odalarında kutular dolusu dolarlarla, para sayma makineleriyle koyun koyuna iş tutmalarını görmezden geldi. Sonunda Meclis’teki çoğunluğuna verdiği bir talimatla Yüce Divan’dan kurtardı. Madem onca paralar, kol saatleri yalan ve iftiraydı. Neden o muhteremleri makamlarına iade etmedi. İlk defa karşısında hiçbir rakip yok. Millet sadece onu oylayacak. O nedenle bu tam anlamıyla bir “Güvenoylaması”dır. “Ülkeyi toptan Erdoğan’a teslim edelim mi, etmeyelim mi” oylamasıdır. HHH Milletin yarısı, hatta 7 Haziran seçimlerine göre, milletin yüzde 60’ı için Tayyip Erdoğan “Kırk yıllık Kani”dir. Değişmesi mümkün değildir. Her paragrafı tuzaklanmış 18 madde... HHH Çok sevip saydığını arada bir ilan ettiği Cemil Meriç’in ünlü sözüdür: “Kendini tanımak, marifetlerin marifetidir!” Ustalık dönemi de çoktan geride kaldı. Ne yazık ki böyle bir marifete sahip olmadığı her vesile ile ortaya çıkıyor. Daha altı ay geçmedi: “Kandırıldım, aldatıldım, milletim beni affetsin!” diyeli. Kendisine tanıdığı, “FETÖ tarafından aldatılma kandırılma hakkını” nedense, taşradaki öğretmene, en küçük me Anahtar sözcük ise 18 yaş. Daha önce vekillik yaşını 30’dan 25’e indirdi. Ülkenin yarısı 25 yaş ve altında. Ama bugüne dek 25 yaşında milletvekili seçilen 35 kişiyi hiçbir zaman geçmedi. Mesele, gençleri kandırıp oylarını almak. Tıpkı sözcük mura bile tanımadı, tanımıyor. Değil binlercesi, on binlercesi yargı önüne çıkarılmadan işinden gücünden edilmiş, perişan halde adalet bekliyor. Bu sadece, kendini değil, hak hukuk ve adaleti de tanı madığını gösteriyor. Oysa, kendini tanıması için çok basit bir iş var. oyunları ile “bağımsız yargı, artık tarafsız olacak!” palavra Nutuk atmaya bir süre ara verse... sı gibi. Medyaya yansıyan sözlerini bir defa gözden geçirse ye Bir parti lideri kavun karpuz gibi hâkimsavcı seçince mi ter. “tarafsız yargı” olacak? “Ferman” haline getirmek istediği anayasada “Cum Bu anayasanın bir sürü fazlası var. Ama tek eksik: hurbaşkanının Meclis’i fesih yetkisi yoktur. İspat edin istifa “Halkı aptal yerine koymak anayasal suçtur!” maddesi! ederim!” diye meydanlarda meydan okudu. HHH Türklük vurgusundan zihnar uzak dursa da “Bir Türk Bildiğini okumaya, meydan okumaya, danışmanların dünyaya bedeldir!” sözünün ilhamıyla olacak kendisini 360 yazdığı biri ötekini tutmayan nutukları okumuyormuş gibi milletvekiline eşitledi. yaparak okumaya devam... 1 tek oy ile ülkeyi “istediği gün” seçime götürme yetkisi Her satırdaki afra tafranın abur cubur horozlanmaların, kendisine, 3/5 çoğunluk şartı ile aynı yetki TBMM’ye! sakil tutarsızlıkların faturası ise ne yazık ki millete ve dev Tek başına Meclis’i dağıtıp ülkeyi seçime götürmeyi belli lete... ki “fesih” diye görmüyor. “İstifa ederim böyle bir şey yok!” HHH diye tutturması bundan. Bu güvenoyu millete sunulmuş fırsat, bir nimettir. Fesih ona göre, belli ki Sultan 2. Abdülhamid gibi, Kendi eliyle ve bizzat bu imkânı sağlaması ise ilahi bir Parlamento’ya kilit vurup milletvekillerini toptan tezkere takdirdir. ci yapmak! Çünkü, ülkenin sorunu, ne anayasadaki eksiklikler ne de Çok kızdığına ve istifa sözü ettiğine göre, şimdilik “Böy devlete sızmış dinbaz düzenbaz FETÖ çeteleridir. le bir niyeti yok.” Sorun kendisidir... Ama yarın olmayacağının da hiç garantisi yok. Kendisinin, kendini tanımıyor olmasıdır... HHH “Asrın Lideri” diye, “Ümmetin Önderi” diye, “Büyük Or Halkımıza durup dururken böylesi bir “güvenoyu” ni tadoğu Projesi Eşbaşkanı” diye ortalığa düştü. metini sağladığı için Sayın Cumhurbaşkanımıza minnet ve “Şam Emevi Camisi’nde cuma namazı kılacağız” dedi... şükran duymalıyız. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Her sene 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü bir ‘şiir akşamı’ yaparak kutlarız seninle, bilirsin... Bu yıl ne yazık ki yapamadık. (Tıpkı son 5 aydır her özel günü istemeden ıskaladığımız gibi) Ama sen, geçen haftaki kapalı görüşümüzde bana harika bir sürpriz yaptın adeta esir tutulduğun o yerde... Aramızdaki o buz gibi cama aldırmadan Nâzım’ın bir şiirini okuyarak kutladın şiir günümü. Ben de, gecikmeli dahi olsa (ki bu da benim isteğim dışında biliyorsun!) sana, senin köşenden, kendi acemi dizelerimle dokunmak istedim... Dünya Şiir Günümüz kutlu olsun canım... Nâzım’ın dizeleri döküldü ağzından, Benimse, Tutamadığım gözyaşlarım... Sen okudukça o pis camın ardında Cam parladı, Ben çoğaldım... Nâzım gökyüzüne uzak, Güneşe şaşkın ya hani... Ben sana uzak, Sana yakın kaldım.. Gözlerin buluştu dudaklarımla Onlar ağladı, Biz çoğaldık. Sinem User Kara ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle