07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 16 Nisan 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 5 Van şehitleri uğurlandı Van’ın Çatak ilçesinde önceki gün terör örgütü PKK tarafından menfeze yerleştirilen patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan Kıdemli Astsubay Sinan Babacan’ın (26) cenazesi Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı’na bağlı Filo Komutanlığı’nda düzenlenen törenin ardından memleketi Yozgat’ı Akdağmadeni ilçesine gönderildi. Babacan için dün Akdağmadeni, Belediye Meydanı’nda tören düzenlendi. Şehidin 9 ay önce Nur Babacan ile evlendiği ve eşinin hamile olduğu öğrenildi. Şehit astsubay Babacan Ülke Mezarlığı’na defnedildi. Şehit güvenlik korucusu Kasım Sancar için Van Hükümet Konağı önünde tören düzenlendi. Ardından şehidin cenazesi Merkez Mezarlığı’na götürülerek defnedildi. l İHA/DHA Uçurumdan düşen 2 asker şehit Hakkâri’nin Yüksekova ilçesin çıktı. Yaya olarak ilerleyen bir grup asker uçu de dün sabah İkiya ruma yuvarlandı. Uçu ka Dağları’nın sarp ve ruma yuvarlanan Binba karla kaplı bölgesinde şı Kürşat Selim Şenol ile arazi taraması yapan Uzman Çavuş Barış Dü askerlerden bir binba ver şehit oldu, bir asker şı ve bir uzman çavuş şehit oldu, bir asker Şenol de yaralandı. Düver’in 2 ay önce evlendiği ve 15 de yaralandı. Haziran’da düğün yapa İlçe merkezine yakla cağı öğrenildi. şık 40 kilometre uzaklıkta bulunan Dağlı Acı haber gitti ca bölgesindeki İkiyaka Şehit Binba Dağları’nın 3 bin 750 ra şı Şenol’un Isparta’nın kımında sarp ve yer yer Eğirdir ilçesinde otu karlı bölgesinde, güvenlik güçleri dün sa Düver ran ailesine acı haber ulaştı. Eğirdir Ko bah arama tarama faaliyetine mando ve Eğitim Merkez Komutanlığı’ndan görevli olarak bölgeye giden evli ve 2 çocuk babası Şenol’un Eğirdir kent merkezinde bulunan askeri lojmanlardaki evine Türk bayrağı asıldı. Şehit Şenol’un cenazesinin bugün ikindi vakti memleketi Uşak’a bağlı Susuzören köyünde toprağa verileceği belirtildi. Van’ın Çatak İlçesi Pervari karayolu Şeytan Deresi mevkinde terör örgütü PKK tarafından yola tuzaklanan el yapımı patlayıcı, zırhlı askeri aracın geçişi sırasında uzaktan kumandayla infilak etti. Patlamada 1 asker hafif yaralandı. l DHA/İHA 14 ASKER ZEHİRLENDİ Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde, Kamışlı Jandarma Komutanlığı’nda askerlerin kaldığı konteynırda önceki akşam elektrik kablolarının tutuşmasıyla yangın çıktı. Dumandan etkilenen 14 asker Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. l DHA FÜZECİ ÖLDÜRÜLDÜ Mardin’in Savur ilçesine bağlı Elmabahçe köyü Uluçak Mezrası’nda düzenlenen operasyonda 6 PKK’li öldürüldü. Öldürülen 6 PKK’li arasında “örgütün füzecisi” olarak bilinen “Siyament” kod adlı PKK’li, “Kenan” kod adlı M.Ş.D., “Ciger” kod adlı R.E.’nin de bulunduğu belirtildi. l DHA Düğüm çözülüyor Ceylanpınar’da iki polisin öldürüldüğü evdeki kime ait olduğu bilinmeyen 10 parmak izinden dördü, polis memuru B.’ye ait çıktı Birçok soru işareti ve çelişki barındıran Ceylanpınar cinayeti dosyası gi derek çetrefilleşiyor. 22 Temmuz 2015’te po lis memurları Feyyaz Yumu şak ve Okan Acar’ın evle rinde başların dan vurularak öldürülmüştü. AYIyldşeırım Bu olayın ardından AKP, çözüm sürecini bitirmişti. Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen da vada 4’ü hâlâ tutuklu 9 sanık yar gılanıyor. Davanın dördüncü du ruşması 5 Nisan 2017’de görül dü. Duruşma gününden bir ay ön ce 10 Mart’ta Urfa Emniyeti polis lerin öldüğü evdeki detaylı olay yeri inceleme raporunu mahke meye yolladı. Rapora göre sanık ların parmak izleri evde bulunan parmak izleriyle uyuşmuyordu. Ancak olaya ilişkin çarpıcı başka bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Ev de iki polisin parmak izleri dışın da kime ait olduğu bilinmeyen 10 parmak izi daha tespit edilmişti. 5 Nisan’daki duruşmadan sonra dosyaya konulan ekspertiz rapo runa göre bu parmak izlerinden dördü polis memuru B.’ye ait çık tı. Daha da ilginç olan ise söz ko nusu raporun 2015 tarihli olma sı. Yani iki yıl önce tespit edilme sine rağmen bu belgenin dosyaya yeni girmesi. Cinayetten üç gün sonra ölen polislerin arkadaşı olarak ifade sine başvurulan B. ise ifadesin de eve gittiğinden hiç söz etmi yor. Feyyaz Yumuşak ile eski ev arkadaşı olduğunu söyleyen B., Okan Acar ile de iş arkadaşı ol duğunu belirtiyor. Kendisinin evlendikten sonra Okan Acar ile Feyyaz Yumuşak’ın birlikte kalmaya başladığını anlatan B., “2015 yı lının Şubat ayında kaloriferli ev bulamadıkları için şehit edildik leri eve taşındılar. Feyyaz ile en son Ramazan ayının son 10. gü nünde ortak arkadaşımız olan Enver Güler’in evinde sahur vak tine yakın görüştüm” diyor. 2015 yılı ramazan ayı Haziran 18’in de başlanmıştı. B.’nin görüştü ğü tarih Temmuz ayının başları AVUKATLAR: CİDDİ HUKUKSUZLUKLAR VAR Sanık avukatları, “Bu cinayet dosyasının şaibelerle dolu olduğunu avukatlar olarak ilk günden bugüne kadar defalarca dile getirdik” diyor. Özellikle ‘şehit edilen polis memurlarının arkadaşları olan birkaç polis memuru hakkındaki şüphelere değindiklerini söyleyen avukatlar, hiçbir kurumun üzerine düşeni gerçek anlamıyla yapmadığı için dört gencin iki yıldır hâlâ tutuklu olduğunu vurguluyor. Avukatlar, sürece ve dosyaya dair şunları dile getiriyor: “Gelin görün ki iddianame, tutuklu olan kimi sanıkların tahliyeleriyle büsbütün çökmesine rağmen, kimi tutuklu sanıklar tahliye edilmediği gibi, bu dosyanın asıl zanlıları olabilecek kişiler hakkın da ise herhangi bir soruşturma açılmadı. Daha vahim olanı ise bu zanlıların halen görev başında olmalarıdır. Bu cinayet dosyası gerek siyasi anlamda gerekse hukuki anlamda son derece önemli bir dava olduğu gibi, o derecede ihmal edilmiş bir dava dosyasıdır. Yargılama, savcılığın toplamayı ihmal ettiği deliller yüzünden iki yıldır halen devam etmektedir. Savcılık makamı iddianamesinde; asil failleri bulamadım bu 9 sanık tahminen bu işin içindeler fakat kimin hangi hareketiyle bu işin içinde olduğunu bilmiyorum demesine rağmen, mahkeme yargılamayı halen sürdürmektedir. Yani fiili bilemeyen savcı faili biliyorum diyor ve mahkeme heyeti sırf bu iddianameyle 4 tane gen ci tutuklu tutmaya devam ediyor. Emin olun ki bu dosyada hukuksuzluk ve ihmaller bir kitap dolusu olmasına rağmen maalesef ki bugüne dek hiçbir kurum üzerine düşeni gerçek anlamıyla yapmadı. Ortada ciddi hukuksuzluklar var fakat bu hususlar ne idari ne de yargı mercilerince dikkate alındı. Her şey bir yana ortada pisipisine öldürülen iki can ve boş yere cezaevinde çürüyen masum gençler ile onların mağdur aileleri var. Tüm Türkiye halkının çözüm sürecini bitiren ve binlerce cana mal olan bu kalleşçe cinayetin gerçek faillerini öğrenmeye hakkı var. Yarın değil bir an önce bu cinayet aydınlatılmalı, aksi halde ilgili tüm kurumlar bu cinayetin asli failleri kalacaktır.” Cinayet sonrası alınan parmak izleriyle ilgili 2015 yılında hazırlanan rapor 2 yıl sonra dava dosyasına girdi. na denk geliyor. Üstelik de başka bir arkadaşlarının evinde. Çelişkili ifadeler İki polisin öldürüldüğü 22 Temmuz sabahında Saat 10.45 gibi de çilingir yardımıyla kapı açılmış ve saat 11.00 civarında iki polis evlerinde ölü bulunmuştu. Polislerin arkadaşlarının tanık olarak verdikleri ifadelerdeki çelişkiler dikkat çekmişti. Polis memurlarından E. olayı 10.05’te terör büro amirliğinden bir arkadaşının kendisini aradığını ve ‘acil Okanların evinin oraya gel’ dediğini söylemiş ve “Ben de hemen hazırlanarak dışarı çıktım. Evimin önünde beklerken evimin altında bulu nan bakkal bana arkadaşlarımın intihar ettiğini söyledi. Daha sonra trafik ekibi ile olay yerine gittiğimde arkadaşlarımın şehit olduğunu öğrendim’ demişti. E.’nin ev arkadaşı M. ise olayı nasıl öğrendiğini şöyle anlatmıştı: “Mesai saatimiz 09.00’da başlaması gerekiyorken ev arkadaşım polis memuru E. o sabah saat 08.40 civarlarında telaşlı bir şekilde evin içinde koşuşturmaya başlamış, ne olduğunu kendisine sorduğumda rahmetli Okan ve Feyyaz’ın intihar ettiğini duyduğunu söyledi.” İki polis memurunun ev arkadaşı olan üçüncü polis memuru M. ise “Olay tarihi olan yani 22.07.2015 günü saat 07.30 sı ralarında yıllık izinden dönerek Ceylanpınar ilçesine geldim. Aynı gün saat 10.00 sıralarında ev arkadaşım olan E. bana Okan ile Feyyaz abiye bir şey olmuş dedi ve beraber aceleyle evden çıktık” demişti. M., Feyyaz Yumuşak ile en son yüz yüze görüşmesinin ise Ramazan ayında kendilerine iftara geldiğinde olduğunu anlatıyordu. Ancak ifadesi alınan tanık A. polis memuru M.’yi 21 Temmuz 2015 günü yani cinayetin olduğu gün Okan Acar ile beraber spor salonuna giderken gördüğünü söylüyordu. Bugüne dek bütün bu çelişkiler de dikkate alınmadı. 31 Mayıs’ta davanın 5 duruşması görülecek. Berdel... Hayatın sayfalarında acı da vardır, hüzün de... Önüme bir fotoğraf düştü, geçmiş yılların izlerini taşıyan... Bir kıyı kasabasında o bilinmeyeni bekler gibi soluksuzduk. Biraz yılgın ve kırılgan... Gecenin yıldızları, serin bir hava, ilkyazın habercisi çiçekler. Gökyüzüne bakıyorduk, tarihin akışını, yaşamı düşünüyordum. Eski bir yazı, anılar denizinde dolaştırıyordu beni. Harran’daki berdel dramıydı beni etkileyen... 21 yaşındaki Zeliha Ç’nin öyküsü işte burada başlıyordu. Harranlı Zeliha’nın ağabeyi Halil, Vetha adlı bir kızla evlenecekti. Ancak Vetha adlı kızın bir koşulu vardı: “Biz de Halil’in kız kardeşi Zeliha’yı oğlumuz Casım’a istiyoruz...” İki aile anlaştı... Çünkü başlık parasını iki taraf da ödemeyecekti. Evin içi kalabalıktı. Salonda erkekler sıraya girmiş, sakallı ve beyaz entarili yaşlı adamın elini öpüyorlardı... Berdel yani takas işi uzlaşmayla çözülmüştü. Mırralar içildi. Sakallı ve beyaz entarili “Şıh Halaf” Arapça konuşmaya başladı: “Hallas mabruk!” Türkçesi şuydu: “Anlaşıldı, mübarek olsun!” Zeliha, Eyüp Peygamber Mahallesi’nden Casım’ın Sırrın Mahallesi’ndeki evine gitti... Casım, hamallık yapıyordu. Evde 11 nüfus vardı. Zeliha’nın gelişiyle bir boğaz daha arttı. Bir yıl sonra kız çocukları oldu. Bebeğe, Zeliha’nın aynı kaderi paylaştığı görümcesi Vetha’nın adı verildi... HHH Zeliha’nın ailesi Nevşehir’e pancar toplamaya gitmişti. Kara haber tez geldi: “Zeliha Fırat’ın sularında ölü bulundu.” Zeliha intihar mı etmişti, yoksa öldürülmüş müydü? Pek anlaşılmadı... İki aile birbirine girdi. Zeliha’nın ağabeyi Halil, Vetha’yı ailesine gönderdi. Vetha sekiz aylık hamileydi. Ortada iki bebek... Bir dram. Dramın adı berdel yani takas... İki yuva birden yıkıldı. Hazreti İbrahim ateşe atıldığında, bir kız Urfa’daki kale deliklerinden kendini boşluğa bı rakır ve ölür. Kızın adı Zeliha’dır... Zeliha’nın düştüğü yer bu gün kendi adıyla anılır: “Aynzılha Gölü.” Yani “Zeliha’nın gözü gölü...” Zeliha, Hazreti İbrahim için intihar etmiştir. Zeliha eğer öldürülmediyse, kimin için yaşamına son verdi? Mutlaka bir sevdiği vardı Zeliha’nın... Berdel, Mezopotamya kurulduğunda beri var olan bir gerçek. Berdel, iki ailenin çocuklarını çapraz biçimde evlendirilmeleri anlamına gelir... Eğer biri çocuk doğurmaz ya da anlaşmazlık çıkarsa berdel tek taraflı bozulur. Güneşli bir İstanbul sabahında berdeli, çocuk gelinleri düşünüyorum... Fikret Otyam’ın Bekir Yıldız’ın röportajlarını... Demet Yalçın’ın bir süre önce Cumhuriyet’te yayımlanan ve bir Türkiye gerçeği olan çocuk gelinlerini... Bir hayatı, acıyı, gözyaşını, çaresizliği... Benim kareli defterimde yer alan berdel, insanın yüreğini acıtan bir öykü. Zeliha, inatçı bir korkuyla titreyen aşkı için ışıldayan ırmaklarla bir buluşmayı düşlemiş miydi? Hıçkırıklara boğulan çiçeklere dokunuyordum 18 yıl önce, yazdıklarımı okuyordum... Yıl 1999’du... Aylardan temmuz... Gözlerimdeki ağırlık bedenime yayılıyordu. Oralarda hiç kimse saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Sanki zamanın saat ayarı bozulmuştu... Zeliha, Casım, Vetha ve Halil... Güneşi zincirlerle çekip çoğaltmak, sığ sularda sevdayı aramak Harran’ın alın yazısı mıdır? Umutları nerede başlar onların, hüzünlerini nereye saklarlardı. Gökyüzünde ardıçkuşları uçarken onlar yüzyıllık yalnızlığın resmini çiziyorlardı. Onlar hep ezildiler... Hor görüldüler... İtilip kakıldılar... Onlar şıhlara teslim edildiler... Onlar takas yoluyla evlendirildiler... Berdel! Şıh Halaf’lar hâlâ varlar, daha da çoğaldılar. Tüm dönüş yolları kapalı; her yol “Berdel”e çıkıyor... Sur’da binalar bırakın geleneksel mimariye uygun olmayı, o mimarinin çok kötü birer taklidi bile olmaktan hayli uzak. AKP işi Toledo Dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun Sur için kullandığı ‘Toledo gibi olacak. Mimari dokusu korunacak’ vaadinin yeniden yapılan evlere ait fotoğrafların gün yüzüne çıkmasıyla gerçekdışı olduğu ortaya çıktı. MAHMUT ORAL Diyarbakır’ın binlerce yıllık tarihi geçmişi olan merkez Sur ilçesi, tarihsel köklerinden ve geleneksel mimariden koparılıyor. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, operasyonlar sonrası Sur’un mimari dokusuna hiçbir zarar vermeden restore edileceğini ve İspanya’nın Toledo kenti gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer haline geleceğini söylemişti. 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağının sürdüğü Sur’dan sızan fotoğraflara bakıldığında yıkılan evlerin yerine TOKİ tarafından yapılan yeni binaların geleneksel mimariyle uzaktan yakından benzerliği yok. Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Başkanı Şerefhan Aydın “Sur’un geleneksel mimarisiyle ilgisi bile olmayan şeyler yapıyorlar. Öyle bir noktaya geldik ki, bırakın Diyarbakır’ın Sur’daki binlerce yıllık, onlarca medeniyetin izlerini günümüze getiren geleneksel mimarisini, keşke Osmanlı Selçuklu mimarisini yapsalardı. Bari onu yapsalardı. Tamamen betonarme yapılar yapıyorlar. Dicle Kent’te yapılan binaları burada inşa ediyorlar. Üstüne bazalt makyaj uygulayıp sözde ‘geleneksel mimariye uygun yaptık’ diyorlar. Oysa bunun geleneksel mimariyle uzaktan yakından ilgisi yok. O avlulu, cumbalı Diyarbakır evleriyle hiçbir ilgisi yok yapılanların” dedi. l DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle