Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pazar 16 Nisan 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Deli deli tepeli kulakları küpeli Baştan söyleyeyim, ben delilerin iddiasız olanlarını çok severim. Kendini kedi ya da Mercedes sananları, ağaçlarla konuşanları, sadece kendileri için hiç utanmadan cadde ortasında oynayanları… Yukarıdaki tekerleme de hoşuma gider, Ankara havası eşliğinde insanın kanını kaynatır. Şimdi gelelim işin püf noktasına. Bir rüya gördüm; çok gencim, gazetem beni kimselerin bilmediği, gitmediği bir yere yolluyor. Çocukluğumda izcilik yapmışım ya, görev bilincim aşırı sağlam, sevinçle görevi kabul ediyorum. Bir süre sonra tüm pencereleri demirli bomboş bir salona giriyorum. 1516 kişi var yok. Bir köşeye çekilip ne olacak diye izlemeye başlıyorum. Bir ara salonun kapısı açılıyor, takım elbise giymiş, uzun boylu bir adam elinde asa niyetine kullandığı bir sopa, salonun ortasına ilerliyor. Tam o sırada bir başkası adamın durduğu yeri tebeşirle yuvarlak içine alıyor. Ve adam konuşmaya başlıyor: “Dünyanın tüm nimetlerini bize bağışlayan, yüce Allah dün gece gene rüyama girdi ve cennete gidecek olanların, en az bir yıl süreyle kötülük etmiş olmaları gerektiğini söyledi. Bir kere değil 365 gün boyunca kötülük üstüne kötülük eden birini istiyor!” Adamı sessizce izleyenlerden biri nutku tutulmuş gibi usul usul ilerledi ve haykırdı: “Bu benim! Ey yüce Tanrım ömrüm boyunca hırsızlık yaptım! Elime geçen her şeyden çaldım. Toptancılık yapıyordum, zeytinyağına makine yağı karıştırdım, ev yapıyordum, çimentoyu gıdım gıdım kullandım, peynircilik yaptım, peynire bol bol patates püresi karıştırdım. Cenneti benim kadar hak eden yoktur!” Bu sözler üstüne, odadakilerden biri can havliyle öne fırladı: “Çekil lan, sen kötülük mü yaptın? Bir de benden dinleyin. Ben sürekli şeytanı yanıma çağırdım. Ona yalvardım, beni baştan çıkarsın diye! Böylece içimde Allah korkusu olmadan küçük kızlarla münasebet kurdum, küçücük oğlanları badeledim. Onların eline üç beş kuruş tutuşturarak çevremdeki herkesi aldattım. Beni her zaman mazbut bir aile erkeği olarak bildiler. Yaşasın şeytan!” Adam sözlerini bitirdikten sonra ansızın bir karışıklık oldu. Birden adamlardan biri, eline geçirdiği bir tırnak makasıyla etinden et koparmaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu: “Susun lan! Ben kötülüklerin şahıyım, susun! Ben var ya ben, işkenceci başıydım. Kusura bakma Tanrım ama senin giremediğin bir yerde görevliydim. Dur durak bilmeden önüme kim gelirse işkence yapıyordum. Yaptıkça şahlanıyordum, daha fazla daha fazla yapmak istiyordum. Bazıları çok inatçı çıkardı, sus pus bütün acılara katlanırlardı, işte o zaman kendimce icatlar yapardım. Kadınlar var ya kadınlar, canlı fare irisini yüzlerine doğru tuttuğumda çığlık atıp dökülürlerdi. Hey gidi günler hey, özledim. Ve cennetin en iyi yerinin benim olması gerektiğini düşünüyorum. Kimse bu kadar çok kötülük yapamaz!” Adam bu sözlerden sonra tırnak makasıyla bu kez tırnaklarını sökmeye başlayınca, birkaç kişi adamın ellerini arkadan bağlayıp bu işi yapmasını engellediler. Ben hâlâ neden buradayım, ne yapıyorum anlamaya çalışıyorum. Takım elbiseli uzun adamın cenneti satmaya çalıştığını az çok anlıyorum ama bundan çıkarı ne, bir türlü kavrayamıyorum. Neyse, az sonra durum anlaşılıyor, meğer cennete gitmek için öyle kötülük filan yapmak yetmiyormuş, birden salonun kapısı açıldı ve iriyarı bir adam, elinde kocaman bir sepet içeri girdi. Evet, şimdi rüşvet zamanı, parayı veren düdüğü çalacak ve yaptığı her bir kötülük yanına kâr kalacak! Birden uyanıyorum. Ne oluyor yahu, ben neden böyle bir rüya gördüm ki. Tam da referandum günü, ansızın anımsadım, o gün arkadaşlarım hakkında yazılan iddianameyi okumuştum. Bu “deli deli tepeli, kulakları küpeli” rüyasını görmemden daha doğal ne var? Ayrıca Cumhurbaşkanımız buyurdular: “Ahretinizi tehlikeye atmayın!” 16 NİSAN 2017 SAYI: 33429 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.43 04.31 04.59 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.17 13.11 16.52 19.53 06.03 12.56 16.36 19.36 06.28 13.18 16.58 19.57 Yatsı 21.19 21.00 21.18 yorum 13 Bugüne dair hiçbir şey yazmak istemiyor canım… Canım yazmak istemeyince karış tırdığım çekmecelerden, can kardeşim Me met Baydur’un yazdığı ilk mektup çıktı. Madrid’den Paris’e gönderdiği mektubu dak tiloyla yazmış, imzasını ve tarihi eliyle atmış: 28 Şubat 1991… HHH “Bizimle bir nefes insanlık eyle soruşalım Gel ey peri nicesin hoş musun safaca mısın?” diye Ahmed Paşa’nın bir gazeliyle başlasam mektuba, ne dersin sevgili dostum? Mektup Yahu biz seninle ne halt etmeye mektuplaş mıyoruz? Bugünlerde bir sepet dolusu mektup aldım. Çoğu na da cevap yazdım. Çoğu da uyduruk yanıtlardı. Heh hehhüh hüh tonunda şeyler. Bugün keyfim yerinde, duşyeşil elma, bir mandalinabir türk kahvesi üçgeninden yeni sıyrıldım. Masamın başına çöktüm, teypte bir tenor saksafon rahmetli, öttürüyor hüzünlü hüzünlü. Sağımda iki cilt Ahmet Hamdi Tanpınar, solumda bir dosya, tamamlanmayı bekleyen Menekşe Korsanları oyunu. Yangın Yerinde Orkideler’in kitabı da çıktı postadan, karşımda duruyor. Ahmet Hamdi’nin Medeniyet Değiştirmesi ve İç İnsan adlı bir yazısı Cumhuriyet gazetesinde 2 Mart 1951’de yayınlandığı zaman, benim dünyaya gelmeme daha beş ay, yedi gün vardı. Yani anamızın şeyinden çıkıp hastanenin tozlu ampulünü görmeye hazırlanıyordum yavaş yavaş, Tanpınar o yazısını yayınladığında. Kırk yıl sonra Orkideler adlı oyunumda harfi harfine aynı sancılardan, sıkıntılardan söz ediyorum. Acıklı, hüzün verici bir şey bu. “İç İnsan” kavramını eşelemeye devam etmeliyim. Sen bu mektubu aldığında, ben Granada üzerinden Motril’e, oradan da Tunus’un Hamamet vilayetine gidiyor olacağım. Bu Hamamet kasabasının adına tutuldum! Ha Memet, de Memet, Hu Memet’in bir varyasyonu mu? Yoksa, burayı yıkın ve yakın, sonra hamam edin gibi mantıklı bir önerinin Tunus’lu bir general tarafından emir edilmesi mi? Pek çözemedim! Ne yapalım? Zaten Hamlet’in tereddüdünü de pek anlamış sayılmam bugüne kadar. Ophelia diye bir oyun mu yazmalı bunu anlamak için, bilmem ki? Görüyorsun, formundayım Mine’ciğim. Ne kadar çok oldu görüşmeyeli! Telefon konuşmalarını sevmiyorum. Gazetecileri de sevmiyorum. Arapları ve yahudilerin İsrail’de yaşayanlarını, almanları, türklerin çoğunu, japonları ve korelileri, pakistanlıları da sevmiyorum. Haçaturyan dinleyenleri, fazla parfüm sürenleri, balıkla mutlaka beyaz şarap içenleri, günde en az iki kere kimlik değiştirenleri, lor peyniri ve ravend yiyenleri, devleti sevenleri, yaz aylarını ve Ziya Gökalp’i de sevmiyorum. Badem ezmesini, Telemann ile Duke Ellington’un müziğini, Alan Bennet ile Harold Pinter’in es ki oyunlarını, Flaubert ile Genet’yi, kahve ya da cin içmeyi, keçi peynirini, siyah beyaz filmleri, otelleri ve gemileri ve trenleri, günah işlemeyi ve operayı seviyorum. Dişçilerden ve kartvizit taşıyanlardan hiç hoşlanmam! Geceyi ve ona bağlı olarak sabahın ilk saatlerini severim. Uzun akşam yemeklerini ve uzun keyifli sohbetleri seviyorum. Mozart’ı ve beyaz ayıları ve bütün ayıları se venleri seviyorum. Kadınları seviyorum. Truffaut’nun filmlerini, mekanik oyuncakları, çello çalmayı ve Joyce okumayı, İstanbul’da rakı içip gelen geçen gemilere bakmayı ve böyle şeyler anlatmayı seviyorum. Bu da böyle bir mektup işte! Sana söylemiş miydim telefonda, sen gideli Vladimir Komarov adlı bir oyun ile, Düdüklüde Kıymalı Bamba adlı bir başka oyun bitirdim, çekmeceye kaldırdım. Kadın İstasyonu adlı oyunum ise, Elektra İstasyonu adıyla kasım ayında Marsilya’da açılıyor. Bendeniz yöneteceğim. Başka, başka? Sıcaklardan ne var? Abi ocak kapalı, Muhlis abi memlekete gitti, yarın gelecek. Ulan biz iki sigara böreğini Muhlis abisinin nostaljisine bağlı olarak yiyeceksek, buraya bir daha gelmem. Gider Çiçek Lokantasında içerim. Abi siz söyleyin, biz yan taraftan aldırtırız. Olmaz, biz gidelim yan tarafa. O zaman, burası yan taraf olacak abicim. Vesaire… Şimdi otur, bana güzel bir mektup yaz Mine’ciğim. Özlem ve sevgiyle kucaklıyorum seni. İyi bir kadın olursan, ödül olarak böyle mektuplar yazacağım sana! Memet HHH Gittin gideli senin gibisi gelmedi dünyaya, Memet Baydur. Seni özlüyorum. Evet’ten umut kestiği için mi nedir, “Balkona çıkmayacağını” fgeerZraeanktde. unmkeankdıtwlailswnaawirh.ıdmanheeımt@bebtgetuamnll.aircieolk.mciomo dünden ilan etti. cins ulemalara sorarak ya Bunu, hayra ve Hayır’a pıyor. alamet sayanlar da, var HHH saymayanlar da... Referandum Tayyip Bey’e Bendeniz sayanlardanım! göre amacına ulaşmanın bir FETÖ’cü zebanilerin elin aracıydı. den örümcek ağı benze Çünkü demokrasinin en Tramvay kumarıri bir mucize kurtulduğunu anlatırken şirk yolunu bizzat kendisi açmıştı. yalın hali gibi bir görüntüye sahip. AKP’nin kuruluş ve Gü Ancak bizimkisi haşa, lencilerle iş tutuşlarının baş sadece kuru bir teşbih!. çip nerelere gideceğini heyecanla ladığı günlerde Zaman ga HHH ve merakla milletçe bekler olduk. zetesinden Eyüp Can’a bir açıkla Balkon konuşması yapsaydı bu İşte bugün o gündür. ma daha yapmıştı: kaçınılmaz olarak bir “Veda Hutbe “Evet” çıkarsa arkasına bakma “Ben amaçların meşruiyeti kadar si” olacaktı. dan inecek.... araçların meşruiyetine de inanan bir Elbette “Veda” ile “Tayyip” is Kendi bildiği hiç yürünmemiş ya insanım. Amaçlar ne kadar meşru mini yan yana düşünmek birçokla da kimilerince çok yürünmüş di ve haklı olursa olsun, eğer araçlar rı için ne yazık ki şirke yakın bir gü kenli uçurumlu yollara düşecek... aynı meşruiyete sahip değilse, hiç nah? Milleti de arkasından sürükleyecek. bir hakiki sonuç elde edilemez.” Ama günah saymayanlar da var. “Hayır” çıkarsa bu kez tramvay Bunun üzerine Eyüp Can soru Bunlar Binali Bey’in İzmir’de dan kendisi inmeyecek. Ama ilk yor: “Evet diyenleri öpeceğiz” sözünden durakta ve uygun bir fırsatta ko “Demokrasiyi içselleştirdiniz mi?” gıcık alan “Hayırcılar”! lundan tutulup aşağıya buyur edi Yanıt çok kısa ve net: Cumhurbaşkanı’nın “Balkona çık lecek. “Kesinlikle içselleştirdim.” mama” sözüne karşı Başbakan’ın HHH HHH “öpme” sözünün sonu da hayırlara Tramvay artık ülkemiz için Bugün 58 milyon seçmen, 15 vesile olacaktır. çok sembolik bir ulaşım aracı. yıllık deneyimin ışığında Tayyip Çünkü bu konuda Kuranıkerim’in İstanbul’da İstiklal Caddesi boyun Bey’in “demokrasi inancını” oyla müjdesi çok büyük. ca turistik çeşni olarak varlığını sür yacak. “… Olur ki hoşunuza gitmeyen dürüyor. Sonra... Sonrasını siyaset tarihi bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki, Genel seçimlere ve demokratik nin önde gelenleri söylemiş: sevdiğiniz şey de sizin için bir şer teamüllerine göre, referandum da HHH dir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” aslında biraz çeşni. Halk, iktidardan korktuğu zaman (Bakara Suresi, 216) Son zamanlarda çeşnici başı gi tiranlık; iktidar halktan korktuğu za Bu ayete itirazı olan sayın okur bi oldu. man özgürlük vardır. (ABD Başkanı larımız varsa bunu da Sabık Baş “Ya herru – Ya merru!” zihniyeti T.Jefferson) müzakereci Bakanımız Egemen artık dünyanın malumu. Bir ülke, yarı köle yarı özgür in Bey’le Twitter’da tartışsın. Referandumu ağzından hiç dü sanlardan oluşursa yaşayamaz. HHH şürmüyor. Çünkü referandum da (ABD Başkanı A. Lincoln) Referandumun böylesi aslın bir tür “Ya hep ya hiç!” oyunu. Bazı insanlar prensipleri için par da siyaseten tam bir “demokrasi İdam cezası için de, “Referandu tilerini değiştirir, bazıları partileri tramvayı”dır. ma gideriz!” diye meydan okuyor. için prensiplerini değiştirir. Politika Tayyip Bey, bu tramvaylı açık Ardından “Eyy AB!” diye uzun gerçekleri gizleyip yalan söylemek lamayı ilk kez 21 yıl önce arkada uzun saydırdıktan sonra, “Halkımı değil, gerçeklerin istediğiniz yanı şımız Nilgün Cerrahoğlu’na yap za sorarız!” diye kestirip atıyor. nı göstermektir. (İngiltere Başbaka mıştı. Tüm dinler gibi, İslamiyet de ku nı W. Churchill) Ve eklemişti: marı yasaklıyor. İnsanın düşünememesi liderler “Demokrasi bir tramvaydır, gitti Siyasi kumar için bir yasak var için ne büyük şans. (A. Hitler) ğimiz yere kadar gider, orada ine mı? Bir politikacı işini kaybetmemek riz... Demokrasi amaç değil araçtır”. Bunu “Yolsuzluk hırsızlık değil için her şeyi yapar. Hatta vatanse Ve o, 14 Temmuz 1996 tarihin dir!” diye fetva veren Külliye Mu ver bile olur. (ABD’li işadamı Willi den beri tramvayın nerelerden ge hibbi Karaman Hoca’ya sormak am R. Hearst) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr 168 gündür özgürlüğünden yoksun... ‘Tüm Aleviler cezalandırıldı’ AABK Onursal Başkanı Turgut Öker’e hakaretten hapis cezası Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker’e, Maraş katliamı anmasında 19 Aralık 2015’te yaptığı konuşmada kullandığı “bugünün Yezit’i” ifadesi nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 11 ay 20 gün hapis cezası verildi. Öker’in cezası 1 yıl denetim verilerek ertelendi. Öker, “inancımız yargılanıyor ve Alevilerin yitirdiği canları anması engellenmek isteniyor” derken, tüm Alevi örgütleri yaptıkları ortak açıklamayla karara tepki gösterdi. Kahramanmaraş 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 4 Nisan’da kendisine verilen cezanın ardından gazetemize konuşan Öker, “Alevi inancında tarih boyunca bütün zulmedenler ‘Yezit zihniyeti’ olarak nitelendirilir. Bu bizim inancımızda var. Dolayısıyla burada inancımız da cezalandırılıyor. Bu ceza aslında Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da Gazi’de Alevilerin yitirdiği canları anmasını engellemek için verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden bu yana Alevilere yönelik ayrımcı bir tutum sergiliyor. Karacaahmet Cemevi’ni yıkmak istedi. Madımak davasında zamanaşımı kararı verilmesi üzerine ‘Milletimizi için hayırlı olsun’ dedi. Konuşmalarında Alevilere karşıtı tutum sergiledi” dedi. Sesi sesimiz, sözü sözümüz Öker’e ceza verilmesi üzerine tüm Alevi kurukları ortak bir açıklama yaparak cezaya sert tepki gösterdi. Ortak açıklamada, Alevilerin tarihinin Kerbela’dan bu yana katliamlar tarihi olduğu belirtildi. 1926 Aralık 1978’de Maraş’ta yaşanan katliamda kadın, çocuk, yaşlı ve hamilelerin de aralarında bulunduğu yüzden fazla insanın katledildiği, katliamın bir sis perdesi arkasında saklanarak unutturulmak istendiği vurgulandı. Açıklamada şöyle denildi: “Konuşmasında Hz. Hüseyin ve ailesine karşı Yezit tarafında Kerbela’da yapılan katliamı Maraş katliamı ile kıyaslayan Turgut Öker, Sayın Cumhurbaşkanı ve bugünkü siyazi iktidarı Aleviler ve Maraş katliamındaki hususundaki ayrıştırıcı ve taraflı tutumundan dolayı eleştirmiştir. Yapılan bu haklı eleştirileri dikkate almak yerine Turgut Öker şahsında Aleviler ve katliam mağdurları cezalandırılmıştır. Bu bağlamda sesi sesimiz, sözü sözümüzdür. Biliyoruz ki; adalet isteyen bizleri cazalandırmak suretiyle korkutmak ve sindirmek istiyorlar. Ve yine biliyoruz ki; korkarsak, sinersek, unutursak yeni katliamlar olacaktır.” l Yurt Haberleri C MY B