08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 16 Nisan 2017 10 3 müebbet artı 15 yıl Haftalardır referandumla yatıp referandumla kalkıyoruz. Cezaevlerinde yayılarak süren açlık grevleri, Suriye’de çapı bölgeyi de aşabilecek çatışmalar, AB’nin geleceğini etkileyecek Fransa seçimleri ve hele art arda açıklanan ibretlik iddianameler hep referandum ateşinin gölgesinde kaldı. Ve geldik bugüne. Yarın elinizde olacak gazeteyi hazırlıyoruz ve referandum sonuçları üstüne yayın yapmak yasak. Buna karşılık art arda yayımlanan iddianameler üstüne yayın yapmak, yorum yazmak yasak değil. Yapalım öyleyse… HHH Ülkenin her yanında harıl gürül çalışan mahkemelerde kimileri beş on sayfa, kimileri üç beş yüz sayfa, kimileri birkaç bin sayfalık iddianameler var. Bir gazete yazısında tümüne yetişilemez. Ama hiç olmazsa meslektaşlarımla ilgili iddianameleri ele almamak da bağışlanmaz bir meslek ayıbı… Korkmayın yine hapisteki 11 arkadaşımı ve bencileyin tutuksuz yargılanacakları ilgilendiren “Cumhuriyet iddianamesi”ni ele almayacağım. O zaten “Böyle bir iddianame nasıl olamaz” başlığı altında önümüzdeki yıllarda hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacak… Şu anda bizim iddianamede beni ilgilendiren 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ilk duruşma gününü hangi tarihe vereceğinden ibaret. Başka bir deyişle “İçerdeki arkadaşlarımı daha ne kadar hapiste tutacaklar” sorusunun cevabından ibaret. Bunu dehşetli merak ediyorum çünkü… Çünkü ben arkadaşlarımı çok, ama çok özledim… HHH Biliyorsunuz. Bir ağır ceza mahkemesinin tutuksuz yargılamak üzere tahliye etme cüretini gösterdiği, aralarında Murat Aksoy arkadaşımın ve müzik sanatçısı Atilla Taş’ın bulunduğu gazeteciler, savcının alelacele yeni kanıtlar bulup açtığı yeni soruşturma kapsamında yeniden tutuklandılar. Daha önce tahliye kararı veren yargıçlar ve savcı da zaten açığa alınmışlardı ve haklarında verilecek “meslekten ihraç” kararını beklemekteler. HHH Geldik “medyada FETÖ unsurları” diye adlandırılan (ne demekse o artık) aralarında Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın yer aldığı davaya. Onun da iddianamesi yayımlandı. Meslektaşlarım hakkında 3 kez müebbet, ek olarak da 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianame elinize geçse de okusanız. Bu meslektaşlarımın yazıp çizdikleri, ekranlarda konuşup söylediklerinin tek satırında tek bir darbe övgüsü bulabilen beri gelsin. Yazdıklarına katılmayabilirsiniz. Nazlı Ilıcak’ta Fethullah Gülen ve Cemaat övgüsü de bulabilirsiniz. Ancak bunlar, bırakın müebbet hapis cezası istenmesinin, tutuklu yargılanmanın gerekçesi olabilir mi? HHH Ya Zaman gazetesinde yazan çizen meslektaşlarım için istenen üç kez müebbet ve ek olarak 15 yıla kadar hapis cezası isteyen iddianameye... Çoğunu tanımıyorum. Tanıdıklarım da bir selamlaşma ötesinde sık sık birlikte olduğum, arkadaşlık ettiğim meslektaşlar değil. Ama kimse de bana Gülen cemaatinin amiral gemisi, organı olduğunu düşündüğüm Zaman gazetesinde yazıp çizerken darbeciliği onayladıklarını, seçilmişlerin yerine darbeyle iktidarı alacak zorbaların gelmesini tercih edeceklerini gösteren tek satır gösteremez. Mesela sözcüğün tam anlamıyla bir “liberal” olan Şahin Alpay’ın darbe destekçiliği yapması kendi düşünsel intiharı olurdu ve bildiğim kadarıyla Şahin Alpay intiharı düşünmeyecek kadar sağlıklı bir kafa ve ruh haline sahiptir. E peki suçları (suç)? Cemaat gazetesinde yazmak olan bu meslektaşlarım için üç kez müebbet hapis cezası istenmesinin hukuka uygun bir yanını gösterebilen beri gelsin... HHH Gördüğünüz gibi çaktırmadan FETÖ propagandası yaptım. Gerçi FETÖ (ya da FETO) bir dinsel cemaat, dinsel temelde bir örgütlenme. Bencileyin birinin bir dinsel bir ideoloji çerçevesinde bir araya gelmiş bir tuhaf bir Cemaatla nasıl bir yakınlığı olabileceğini bilemiyorum. Onu da bizim duruşma sırasında iddianameyi yazan savcıya ve “Cumhuriyet’te FETÖ’cülere ve PKK’ye yakın olanlara yer var, benim gibilere yer yok” diye yazan “Twitter muhbiri”ne soracağım. haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: EMİNE BİLGET İzmir’de 198090 yılları arasında çalışan basın emekçileri bilirler. Bu dönem, özellikle Ege basını için okuyucusu bol ve gazeteciliğin hakkıyla yapıldığı bir dönemdi. Cep telefonu, internet ve dijital fotoğrafçılığın olmadığı yıllarda gazetecilik zor ama bir o kadar da zevkliydi. Bu yıllarda tanıdım seni Sevgili Hakan Kara. Ayrı gazetelerde olmamıza rağmen, geçen yıllar dostluğumuzu pekiştirdi. İlerleyen yıllar bizi İstanbul’da buluşturdu. Senin yazılarına yansıttığın, teknolojiye, bilime ve doğaya merakın en büyük ortak noktamız oldu. Gazetecilik sonrası benim de teknoloji ve bilişim alanına yönelmem, buluştuğumuz dost meclislerinde teknolojiyi hep sohbetlerimizin ana konusu haline getirdi. Facebook’un bedava internet projesinden Outernet’e kadar gelecekte teknolojinin evrimi, bilgiye erişim ve internetin daha bağımsız olarak halklara ulaştırılması en büyük konu başlıklarımız olmuştu hep. İnsanoğlu hadiselerin fırtınasıyla büyür Derken hepimizi üzen süreç sonunda sen ve dostlarımız, beş aydan fazla süredir özgürlüklerinizden yoksun, sevdiklerinizden uzaksınız. İçinde bulunduğumuz bu ortam ve yaşadığımız günler, bana bir aile büyüğümüzün, Abdülhamit’in baskı dolu yıllarında yaşadığı hayatı hatırlatıyor sürekli. Sevgili dostum, Gençlik yıllarını, tahta çıkmadan ön ce ülkeyi meşrutiyet ile yöneteceğine “senet” veren ancak kısa sürede rotayı değiştiren 2. Abdülhamit’in baskısından kaçıp İstanbul dışında çeşitli ülkelerde yaşayarak geçiren büyük amcamın yazdığı kitaptan birkaç satırı seninle paylaşmak istiyorum. Mektebi Tıbbiyei Şahane’de okurken ülke dışına çıkmak zorunda kalan büyük amcamın, 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanına kadar gurbette binbir zorluklarla geçirdiği hayatını ve arkadaşlarıyla paylaştığı duygularını anlattığı kitabından şu satırları sana göndermek istiyorum: “Beşer âmed – şüdi sinînle değil Girdbâdı şu’un içinde büyür.” (İnsanoğlu yılların gelipgeçişiyle değil, hadiselerin fırtınasıyla büyür.) Abdülhamit’in baskı dolu hükümdarlık yılları boyunca yine de inancı uğruna çektiği üzüntülerden şikâyetçi değildir büyük amcam. Çünkü felaketin de insanlığı eğittiğine inanarak şu dizeleri kaleme alır: “Duçârı ğumum oldığıma hiç esef etmem, Âlemde felaket de mürebbîı beşerdir.” Sevgili dostum, Bir an önce özgürlüğüneözgürlüğünüze kavuşmanızı bekliyorum, dost meclislerindeki sohbetlerimize, umutlarımızı yeşerteceğimiz yeni konulara yelken açarak kaldığımız yerden devam etmek için. Sağlıcakla kal. Kanıtın emaresi yok argıtay Onursal Cumhuriyet Baş Cumhuriyet iddianamesinin bir an önce kabul edilmesisavcısı Sabih Kanadoğlu, 11’i tu Ytuklu 18 Cumhuriyet gazetesi ya zar ve yöneticisi hakkındaki iddianame gerektiğini belirten Kanadoğlu ve Tuğcu, AYM’ninnin bir an önce kabul edilerek yargılama nın başlaması gerektiğini kaydetti. Kana yapılan başvuruyu acilen görüşmesi gerektiğini vurguladıdoğlu, iddianamede kanıtın emaresinin dahi olmadığını vurguladı. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu da, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruyu 27 Aralık 2016’dan beri gündemi ‘Yazı yukarıdan geldİ’ ne almamasına ilişkin, “bireysel hakların bir an önce görüşülmesi gerekir” mesajını verdi. Adalet Bakanlığı, referandum öncesi Türki Cumyhausraikyet’e gazetesi alınmadığı belirtilirken yetkililer Adalet Bakanlığı’ndan gelen yazı üzerine gazetenin cezaevlerine alınma Cumhuriyet yasaklandı. Avukatlarıyla görüşen tutuklular son bir haftadır tüm ısrarlarına rağmen Cumhuriyet gazetesinin kendile Cumhuriyet gaze ye genelinde ce dığını ifade etti. rine verilmediğini söyledi. Avukatlar, “Tüm ıs Tülay Tuğcu tesi yazar ve yöneticileri hakkında hazırlanan iddianame, 4 Nisan’nda mahkemeye sunuldu. Ancak İstanbul 27. Ağır Ceza Mah zaevlerinde Cumhuriyet gazetesini yasakladı. Satış rakamları da cezaevlerinde Cumhuriyet yasağını ortaya koydu. 11 Nisan 2017 gününe ait satış rakamlarına göre cezaevlerine gazete verilen bayilerden Büyükçekmece’de 177, Tekirdağ’da 55, Eryaman’da 115, Menemen’de 93, l Rize’nin Kalkandere ilçesindeki L Tipi Cezaevine pazartesi gününden itibaren Cumhuriyet gazetesi alınmıyor. Cumhuriyet ve Yeni Asya dışında diğer gazete ve dergilere herhangi yasak getirilmezken, cezaevi yetkililerinin “yazı yukarıdan geldi” diyerek Cumhuriyet’e izin verilmediği öğrenildi. rarlarına rağmen bu gazetelerin kendilerine neden verilmediği yönünde sordukları sorulara da net cevap alamıyorlarmış. Müvekkillerimize başka yayın organlarını isterlerse verebileceklerini söylüyorlarmış” dedi. Radyoları da topladılar kemesi, henüz iddianameye ilişkin kararını vermedi. 11 kişinin, 5 ayı aşkındır tutuklu olduğu davada duruşma tarihinin ne Manisa’da 50, Gaziantep’te 30, Malatya’da 25, Osmaniye’de 17, Şanlıurfa’da 30, Giresun’da 16, Muş’ta 12, Van’da 27, Afyon’da 14, Çorum’da 12, Kırıkkale’de 37, Kütahya’da 13, Polatlı’da 7, Karabük’te 7, Kırşehir’de 11, Gümüşhane’de 8, Yozgat’ta 37, Tokat Turhal’da 21 gazete alınmadı. l İzmir’de Şakran Kadın Cezaevi ve T 4 Cezaevi’nde de tutuklu ve hükümlülere Cumhuriyet gazetesi verilmediği belirtildi. Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukatlar müvekkillerine Cumhuriyet gazetesi verilmediğini, yetkililerin buna bir gerekçe göstermediğini belirtti. CHP Milletvekili Barış Yarkadaş bazı cezaevlerinde radyoların toplatıldığını ve bazı kanalların listeden çıkarıldığını belirtti. Yarkadaş, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Bazı cezaevlerinde tutukluların radyoları toplanmış. FOX TV izlenen kanallar listesinden çıkarılmış. Cezaevi içinde gün olacağı bu hafta l Trabzon’da cezaevlerine Cumhuriyet l Çorum L Tipi Kapalı Cezaevi’nde de cezaevi!!” diye yazdı. l Yurt Haberleri belli olacak. Mahkem nin duruşma tarihini Sabih Kanadoğlu yakın bir zamana ver mesi, tutuklu isimlerin bir an önce özgürlüklerine kavuşması açısından önemli olacak. Geç tarihe verilen duruşma nedeniyle yazar ve yöneticilerimiz fazladan cezaevinde kalacak. Açlık grevlerindeki talepler kabul edilsin Bağımsız yargı vurgusu 264. F Oturması eylemi, Karaman M Tipi Hapishanesi’nde tutulan İnsan Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, iddianamenin biran önce kabul edilerek, duruşma tarihinin belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’de bağımsız olmayan bir yargı Hakları Derneği (İHD) Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi için yapıldı. Yapılan açıklamada hapishanelerde artan hak ihlallerine dikkat çekilerek 60. gününe giren açlık grevinin taleplerinin kabul edilmesi çağrısı yapıldı. Grup adına yapılan açıklamada, ile karşı karşıya olunduğunu ifade eden Tanrıverdi’nin sağlık durumuna ilişkin bilgi Kanadoğlu, “Anayasaya tarafsızlık ifadesi eklemek suretiyle her iş yoluna girecek havası vermek istiyorlar. Söylenecek ler verilerek tahliyesi istendi. Açıklamanın okunmasının ardından eylem sloganlarla sona erdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet bir şey var mı? Olduğunu sanmıyorum. Her şey bağımsız yargıya bağlı” dedi. Gözdağı verildi Cumhuriyet iddianamesinde suçlamalara ilişkin “belirli bir şekilde kanıtın emaresinin dahi olmadığını” kaydeden Açlık grevleri 61. gününde Sağlık durumları kaygı verici Kanadoğlu, bu haliyle iddianamenin eleş tirilmesi gerektiğini vurguladı. Kanadoğlu, “inşallah bir an önce mahkeme iddianameyi kabul eder ve uzatmaması daha iyidir” diye konuştu. HSYK’nin 21 gazeteciyi tahliye eden mahkeme heyetini görevden almasını eleştiren Kanadoğlu, “Bu karar, diğer davalar için gözdağıdır. Sen herhangi bir şekilde başka bir kararr verirsen seni benzetirim anlamı çıkar. Bunun kabul edilebilir yanı yok. Yargıyı yöneten kişilerin güvencesi olması gerekir. Yoksa karar veremez” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine izin verilmesi, cezaevlerindeki hak ihlali ve baskıların son bulması talebiyle PKK’li tutuklu ve hükümlülerin başlattığı açlık grevleri 61. gününe girdi. Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi’nin son açıkladığı verilere göre, 27 cezaevinde devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevinde 38’i kadın 219 tutuklu katılıyor. Açlık grevleri giderek yayılıyor. Süresiz dönüşümsüz açlık grevine Adana, Osmaniye ve Bafra cezaevlerinin de eklendiği belirtildi. İHD Batman Şubesi Başkanı Mehmet Bağatır, açlık grevinde olan tutukluların sağlık durumunun kötüye gittiği ve taleplerinin bir an önce karşılanması gerektiğini söyledi. Dihaber’e konuşan Bağatır, “Tutukluların sağlık durumlarına yönelik kaygı taşıyoruz. Bununla birlikte açlık grevlerinin tutukluların sağlığı açısından ciddi hasarlara neden olacak sonuçlara ulaşabileceğini duymaktayız. Bu yüzden tutukluların talepleri bir an önce karşılanmalı ve kamuoyunda daha fazla duyarlılık olmalıdır. Tutukluların temel talebi cezaevi yönetimlerinin cezaevlerinde gayri hukuki olan uygulamalarından vazgeçmeleri ve daha hukuki, insani taleplerin yerine getirilmesi talepleridir. İHD olarak cezaevlerinde kötü sonuçlarla karşılaşmamak için cezaevleri müdürlükleri ile görüşme taleplerimiz kabul edildi. Umarım olumlu sonuç alırız” diye konuştu. l Yurt Haberler Cezaevinde darbeye teşebbüs CANAN COŞKUN FETÖ’nün medya organlarında çalıştıkları gerekçesiyle darbe girişiminin ardından tutuklanan, 31 Mart’taki ilk duruşmasında tahliye edildikten bir kaç saat sonra başka bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan müzisyen Atilla Taş ve gazeteci Murat Aksoy’un da aralarında bulunduğu 12 kişi önceki gece tutuklandı. Darbeye ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettikleri iddiasıyla tutuklanan 12 kişinin tahliye edildikleri davanın iddianamesinde bu suçlamalar yer almıyordu. Karar, “Cezaevinde mi darbeye teşebbüs ettiler” sorusunu akıllara getirdi. 29 sanıklı davanın 31 Mart tarihli duruşmasında mahkeme 21 kişiyi tahliye etmişti. Tahliye kararının ardından Cem Küçük, Twitter hesabından “Adı belli FETÖ’cüleri tahliye eden savcı ve hakim meslekten ihraç edilecek” sözleriy Tutuklu yargılandıkları davada tahliye edildikten sonra gözaltına alınan 13 gazeteciden 12’si, başka bir soruşturma kapsamında tutuklandı. Yargıç, 8 aydır cezaevinde bulunan 12 kişinin darbeye teşebbüs ettiğini öne sürdü. le mahkeme heyetini hedef göstermişti. Küçük’ün tehditlerinin ardından Taş ve Aksoy’un aralarında bulunduğu 13 kişi tahliye edildikleri gece, “cebir ve şiddet kullanarak darbeye ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettikleri ve silahlı terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla” gözaltına alınmıştı. Gözaltı işleminin ardından İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ve duruşma savcısı da açığa alınmıştı. Başsavcı ifade almadı Taş ve Aksoy’un aralarında bulunduğu 13 kişi, önceki gün, ifadeleri alınmadan, tutuklanmaları istemiyle İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Gece yarısı biten hâkimlik sorgusunun ardından yargıç Akın Gürlek, Taş ve Aksoy’un aralarında bulunduğu 12 kişinin “cebir ve şiddet kullanarak darbeye ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettikleri” iddiasıyla tutuklanmalarına karar verdi. Ali Akkuş ise serbest bırakıldı. ‘Etki ajanlığı’ yapmışlar Tutuklama kararında, Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün birçok gazete, haber sitesi ve televizyon kanalı kurduğunu belirterek, farklı görüşten ve popüler toplumda sevilen kişilerin örgüt tarafından kamuoyunda algı oluşturması için bu yapıya yönlendirildiği iddia edildi. Basın yayın yapılanmasında yer alan bu kişilere özel misyonlar verildiğini öne süren yargıç Gürlek, verilen misyon gereğince toplumsal kaos ortamı ve darbe ortamının oluşmasına ilişkin algı faaliyetleri yürütüldüğünü iddia etti. Gürlek, kararında gazeteci Murat Aksoy’un sosyal medyada örgüt faaliyetleri çerçevesinde tweet ve yazılarının bulunduğunu iddia ederek, Önder Aytaç, Cengiz Çandar gibi kişilerle telefon görüşme kayıtlarının bulunduğunu belirtti. Atilla Taş’ın kendisine yüklenen misyon gereğince sosyal medyada ve kamuoyunda algı operasyonları yaptığını iddia eden Gürlek, Taş’ın ByLock kullanıcısı kişilerle görüşme kayıtlarının bulunduğu kaydetti. Tüm şüphelilerin de darbe girişimi eylemlerinin etki ajanlığını yaptıklarını ileri sürdü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle