23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 10 Mart 2017 2 Ölüme sibelbahcetepe@gmail.com koşmayın sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET Maratonlarda yaşanan ani sporcu ölümlerine dikkat. Uzmanlar, bu durumda ilk 3 dakikanın çok kritik olduğunu belirterek ilkyardım eğitiminin önemini vurguluyor Her büyük maratonda maalesef ortalama 100 binde 1 sporcu ani kalp durması sonucu hayatını kaybede biliyor. Bu sporcuların çoğunda altta yatan bir yapısal kalp hastalığı bulunmuyor. En büyük neden olarak kondisyon yetersizliği, ikinci sırada ise yapısal kalp hastalığı görülüyor. Uzman lar, anında ve doğru müda hale ile ilk yardım eğitimi alan herkesin hayat kurtara bileceğini söylüyor. SİBEL BAHÇETEPE Geçen günlerde Antalya’da düzenlenen 12. Uluslararası Runatolia An talya Maratonu’nda, bitiş çizgisine 500 metre kala hayatını kaybeden 35 yaşındaki Zeynel Murat Batur’un kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirmesinin ardından gözler ani ölümlere çevrildi. Hayatta Kal Derne ği Başkanı Doç. Dr. Mut lu Vural, ilk yardım bi linci eksikliği nedeniyle, ani kalp durması yaşayan pek çok kişinin kurtarı lamadığını belirterek, ani kalp durması özellikle maraton, ultramaraton gi bi zorlayıcı spor aktivite lerinde sıklıkla görüldüğünü vurguluyor. Temel Zeynel Murat Batur Yaşam Kurtarma Zinciri adımlarını öğre nerek ani kalp durması yaşayan hastala rın yüzde 5060’ı hayata döndürülebilece ğini anımsatan Vural “İlk iki adımda her yetişkin birey ani kalp durmasını 30 saniyede tanıyabilmeyi ve derhal 112’yi aradıktan sonra aralıksız kalp masajı yapmayı öğrenebilir. Üçüncü adımda ise otomatik kalp şok cihazlarının (OED) toplu yaşam alanlarında bulundurulabilir ve kullanılabilir” diyor. Kalp masajına başlanmalı Ani yığılmaların, aksi kanıtlanıncaya kadar ani kalp durması olarak kabul edilmesi ve kalp masajına başlanılması gerektiğini belirten Vural, “Bizde ambulans öncesi kalp masajı oranı yüzde 5’in altında. İlkyardım bilgisi olan vatandaş sayısı ise çok az” açıklamasını yapıyor. 3İlk dakikada beyin hasarı n Ani kalp durmasında ne yapılmalı? Yanınızdaki bir kişi aniden yere yığılır, bilincini kaybeder, iç çeker gibi nefes alır veya nefesi kesilirse o kişi için hemen beş halkadan oluşan temel yaşam kurtarma zincirine uyulmalıdır. Müdahale edilmezse her geçen dakika yaşama şansı yüzde 10 azalmaktadır. İİk 2 dakika içinde OED cihazı ile müdahale edildiğinde yaşama şansı yüzde 80 civarındadır. Yalnızca ambulansı beklemek ile bu şans gittikçe azalır. Kalbi duran kişinin 3 dakika sonra beyin hasarı başlar. 6 dakikadan sonra ağır beyin hasarı gelişir. Toplumumuzda kalp masajı yapma ve elektroşok kullanma bilgisi, eğitimi yok denecek kadar az. 13 yaş ve üzerinde yapay solunum önerilmemekte. Aralıksız olarak kalp masajı yeterlidir. Kalp sağlığı gönüllüleri maratonlarda Hayatta Kal Derneği, kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla, Yaşam Kurtarma Zinciri etkinlikleri gerçekleştiriyor. Zincirde ilk halka, ani kalp durmasının derhal tanınarak 112 Acil Servis’in aranması. İkinci halka hiç vakit kaybetmeden aralıksız kalp masajına başlanması. Üçüncü halka, ülkemizde yaygın olmayan halk tipi elektroşok cihazları (OED). Dördüncü halka ise ambulans hizmeti ve beşinci halka hastane yoğun bakım üniteleri. Etkinliklerde, eğitimli gönüllüler, doktorlar eşliğinde, ani kalp durmasında ilkyardım olarak yapılabilecek doğru müdahaleyi, insan maketleri ile uygulamalı olarak anlatıyor. Kalp masajı yapmayı ve OED kullanmayı öğrenen gönüllü sağlık çalışanları, kalp krizi vakalarına karşı maratonlarda sporcuları ve halkı koruyucu önemler alabiliyor. Sağlıkta şiddet protesto edildi Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO), 14 Mart Tıp Haftası öncesinde sağlıkta yaşanan şiddete dikkat çekmek için İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi bahçesinde eylem yaptı. Çapa’daki İÜ Tıp Fakültesi Monoblok önünde toplanan sağlıkçılar, 2005 yılında hastanenin otoparkında bir hasta yakını tarafından öldürülen Prof. Dr. Göksel Kalaycı’yı da andı. TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre günde yaklaşık 30 sağlık çalışanı şiddete uğradığını anımsatarak “2015 yılında yapılan bir çalışmada bir yıl içerisinde şiddete uğrayanların oranı yüzde 44.7. Hekimler şiddet ile karşı karşıya kalıyor” dedi. İTO Temsilcisi Dr. Uğur Çıkrıkçılı ise sağlıkta şiddet sorununun çözümü için sağlık politikalarının ele alınması gerektiğini vurguladı. Açıklamanın ardından, Kalaycı’nın anıtı önüne karanfiller bırakıldı. Şehrin dışında şehir hastanesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en çok övdüğü projelerden biri olan ve kamuözel ortaklığı ile yapılan şehir hastaneleri tartışmaları sürüyor. İstanbul Tabip Odası, geçen günlerde şehir hastaneleri konusunda bir panel düzenledi. Dr. Güray Kılıç’ın moderatörlüğündeki panelde, yazarımız Çiğdem Toker ve CHP Mersin Milletvekili Dr. Aytuğ Atıcı konuşmacı olarak katıldı. Kılıç, şehir hastanelerinin basit bir yeni hastane kurma meselesi olmadığını belirterek “Bence adı da yanlış konulmuş. Şehir hastaneleri, şehrin dışında açılmış, şehrin içindeki hastaneleri ortadan kaldıran bir düzenleme” dedi. “Şehir Hastaneleri halkın sağlığı için mi, sermayenin sağlığı için mi tasarlandı?” diye soran Atıcı ise bu projenin özelleştirmenin yeni adı olduğunu, hatta özelleştirmeden de kötü sonuçları olacağını söyledi. Esnaftan ‘Parkinson’ dayanışması örneği Parkinson hastalığından ameliyatla kurtulan İbrahim Durmaz (64), iyileşir iyileşmez, aynı hastalıkla mücadele eden bir hastaya yardımcı olacağı sözünü verdi. Durmaz, 15 yıllık parkinson hastası Turan Çamlı’yı, esnaf arkadaşlarının dayanışması ile ameliyat ettirdi ve sağlığına kavuşmasına yardımcı oldu. Yaşamının 6 yılını Parkinson hastalığıyla mücadele ederek geçiren Durmaz, hastalığının günden güne ilerlemesi ile birlikte işini yapamaz, hatta yürüyemez hale geldi. Beyin pili ameliyatı 2 yıl önce beyin pili ameliyatı olan Durmaz, çektiği acılardan bu sayede kurtuldu. Durmaz, “Hastalığımda tutuluyordum, yürüyemiyordum, insanlardan kaçıyordum. Şimdi gayet iyiyim” dedi. Durmaz, iyileştiği gün “Bu hastalıkla mücadele eden birini gördüğümde ameliyat olmasına ben aracı olacağım” sözünü verdi. Aile dostları sayesinde bir hemşerisinin de aynı hastalıkla mücadele ettiğini, bu sebeple yatağa bağlı yaşadığını öğrenen Durmaz, harekete geçti. Esnaf arkadaşının maddimanevi desteğiyle 15 yıllık Parkinson hastası 54 yaşındaki Turan Çamlı’yı 2 ay önce ameliyat ettirdi. 15 yıldır hastaydı Malatya’da çiftçilik yapan Çamlı, beyin pili ameliyatı oldu. Ameliyatın daha önce hayal gibi geldiğini söyleyen Çamlı, şunları söyledi: Turan Çamlı İbrahim Durmaz Parkinson nedir?eyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. BDr. Ali Zırh, Parkinson hastalığının kaldırmıyoruz ancak hastalığın motor bulguları dediğimiz katılık, tutukluk, titreme, ağırlık, yavaşlama gibi bulguları önemli ölçüde düzelte beyinde dopamin maddesinin eksikliğin biliyor. Uygulama esnasında hasta uyanık den kaynaklandığını belirterek “Bu mad oluyor ve kafatasına iki taraflı birer küçük denin eksikliğine bağlı olarak hastalarda delik açılıyor. İki ince elektrot beynin içe katılık, tutukluk, titreme, ağırlık, yavaşlık risine doğru anatomik bölgeye koyuluyor. gibi birptakım bulgular ortaya çıkıyor” de Bu elektrotlar birer uzatma kablosuyla cilt di. Tıbbi tedavinin yetersiz kaldığı ya da altından gelerek köprücük kemiği hizasın şiddetli ilaç yan etkileriyle iyileşemeyen da cilt altına yerleştirilen pil cihazına bağ hastaların beyin pili tedavisine aday oldu lanıyor. Ameliyatın bitmesi çözümün baş ğunu kaydeden Zırh, “Hastalığı ortadan langıcı sayılıyor” diye konuştu. “Şimdi yürüyorum, yemeğimi gayet güzel yiyebiliyorum, çayımı, suyumu dökmeden içebiliyorum. Hepsinden Allah razı olsun, beni iyileştirdiler” dedi. “Beni ameliyat ettiren kişilere de, ameliyat eden doktoruma da ölene kadar gönül borcum var. Ameliyat sonrası torunlarımı kucağıma alabildim.” Şekerli çocuklar birleşti İzmir’de doğuştan ya da küçük yaşlarda diyabet (şeker hastalığı) olan, ömürleri boyunca insülin kullanmaları gereken çocuklar için aileleri, “Şekerli Çocuklar Derneği” kurmak için birleşti. Bugüne dek 430 kişiye ulaşan oluşumun en büyük çabası çocukların düzenli olarak kan şekerlerini ölçen, tehlikeli seviyede olması durumunda ikazda bulunan, ancak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) karşılamadığı sensörün tutarını, devletin karşılamasını sağlamak. Grubun sözcülerinden Sibel Kılıç, “Çocuklarımızın gelecekteki sağlıkları için bizler aileleri olarak gece bile belli aralıklarla uyanıp ölçüm yapıyoruz. Ancak aylık 500 TL tutarındaki sensörün alınması durumunda daha sağlıklı ölçümler yapılıyor. Aileler, bunu karşılamakta büyük zorluk çekiyorlar. Sesimize çocuklarımız için cevap bekliyoruz” dedi. l İZMİR/DHA Referandum: Demokrasinin kurum ve kuralları... İktidarların, ilkelerine veya daha önce verdikleri sözlere aykırı olarak izledikleri “Fırsatçı politikalar”, taraftarları tarafından, kamuoyuna “Gerçekçi politika” veya “Reel politik” diye yutturulur! Elbette “Gerçekçi” denilen ama aslında “Fırsatçı” olan bu politikalar, ya geçmişe dayalı ya da geleceğe yönelik “Büyük hayaller” ile de harmanlanarak, güncel dalgalanmalar, “ideolojik modeller” içinde eritilmeye çalışılır. Genellikle demokratik olmaktan çok demagojik olan, yani temel hak ve özgürlükleri korumak yerine, seçmenin duygularını okşayarak kendi iktidarlarını sürdürmek isteyen politikacıların başvurdukları bir yöntemdir. Kimi zaman da, tek adam yönetimlerinde, birikimi ve donanımı yetersiz olan liderlerin, aşırı değişken, sert duygu ve düşüncelerinin, intikam duygularının veya para ve iktidar hırslarının dışa vurumu biçimlerinde de görülür. Yerleşik ve sağlıklı demokrasiler, anayasal yargı denetimi gibi, ikinci meclis gibi, etkili işleyen demokratik kurum ve kurallarla, bu “Fırsatçı politikaların” olumsuz sonuçlarını ya engelleyebilir, ya da en aza indirebilirler. Buna karşılık, “denetim ve denge” mekanizmalarını iyi kuramamış, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkileri iyi düzenleyememiş toplumlarda, bu “Fırsatçı politikalar” büyük sorunlara yol açabilir. HHH Sanıyorum Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu iç ve dış sorunların temelinde “Demokrasinin kurum ve kurallarının etkin ve verimli işletilememesinden kaynaklanan” yetersizlikler yatmaktadır. HHH Aslında Demokrasinin etkin ve verimli bir biçimde işletilememesinden kaynaklanan aksaklıklar yine demokrasi içinde ve demokratik yöntemlerle, yani şeffaf tartışmalar, danışmalar, ve uzlaşmalar ile çözülmelidir. Oysa Türkiye’de rejimin hem istismarına hem de ihlaline yol açan eksiklikler ve bozukluklar, önümüze konulan Referandum’la, demokrasiyi ıslah ederek değil, ortadan kaldırarak çözülmeye çalışılmaktadır. Ve ne yazık ki, Anayasa Mahkemesi gibi, Yüksek Seçim Kurulu gibi, Danıştay gibi, Yargıtay gibi, Meclis gibi, aslında Demokratik rejimin bekçileri olması gereken kurumlar, baskı altında gerçekleştirilmeye çalışılan “Demokrasinin bu yok ediliş sürecine” destek vermekte, en azından, sessiz kalmaktadırlar. (Tarih ve vicdan unutmaz!) Ama ben yine de insanlığın daha demokratik, daha özgürlükçü, daha eşitlikçi bir yapıya doğru gerçekleşen evriminin, Atatürk Devrimleri ile feodal din/tarım toplumunun zincirlerini kırmış, tek ve biricik Müslüman ülkesi olan Türkiye’de, geri çevrilebileceğini düşünmüyorum. Referandum’da hissedilen “Hayır” eğiliminin ağırlığı buradan geliyor sanıyorum. Behçet hastalığı İpek Yolu’ndan miras Behçet hastalığının, İpek Yolu’ndan Türkiye’ye genetik bir miras olduğu belirtildi. Türkiye’de her 100 bin kişiden 100 ile 420 kişi arasında değişen oranla görüldüğünü belirten Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. İlhan Sezer, hastalığın belirtilerini ise yılda 3 kezden fazla ağızda aft çıkması, göz iltihaplanması, genital bölgede yara, eklem ağrıları, iltihaplı sivilce olarak sıraladı. Sezer, “Hastalık en çok Türkiye ve İran’da görülüyor. Hastalık İpek Yolu üzerindeki ülkelerde genetik bir miras. Bu miras üzerine eklenen birtakım çevresel faktörlerle hastalığın ortaya çıktığını biliyoruz” dedi. l ANTALYA/DHA Öğrenciler, ünlüler ve sporcularla egzersiz yaptı Her yıl mart ayının ikinci perşembe günü ele alınan “Dünya Böbrek Günü”nün bu yılki teması “Çocukluk Çağı Obezitesiyle Mücadele” olarak belirlendi. Türk Böbrek Vakfı, Türkiye’deki çocuk nüfusunun 1.8 milyonunun obez olmasından yola çıkarak, obeziteye karşı kampanyası başlattı. Kampanyaya destek veren sporcular, dün bir etkinlikte öğrencilerle bir araya geldi. Etkinlikte, çocuklara paketli ve katkı maddeli ürünler yerine ceviz, badem, kuru kayısı gibi gıdalar yemesi ve egzersiz yapmaları çağrısı yapıldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle