03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Papa’dan Arakan Müslümanlarına dua BM Myanmar’da ekimden beri 1000’den fazla Arakan Müslümanının katledildiğini açıklarken Katoliklerin ruhani lideri Papa Françesko bu halk için dua ettiğini belirtti. Papa “uzun yıllardır acı çektirilen barışçı Yemen’de açlığa karşı 2.1 milyar dolar lazım Suud’un saldırıları altında bomba ya da açlık yüzünden ölen Yemenliler için BM alarm verdi. Bu yıl 12 milyon Yemenlinin açlıktan ölme tehlikesiyle yüz yüze olduğunu, bugün 7.3 milyon Yemenlinin bir insanlar” dediği Arakan Müslümanlarının dinleri sonraki öğününü nereden bulacağını bilmediğini du yüzünden “işkence görüp katledildiklerini” söyledi. Yemenli bir anne yuran BM, 2.1 milyar dolarlık bağış talep etti. Perşembe 9 Şubat 2017 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ İhvan’la İran aynı sepete [email protected] 13 Trump’ın hem İhvan hem İran’ın en etkili kurumu Devrim Muhafızları’nı ‘terör örgütleri listesine’ sokmayı değerlendirdiği belirtildi. Ama öncelik İran’a verildi ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetiminin, hem Sünni İslamcı Müslüman Kardeşleri (İhvanı Müslimin) hem de bu zihniyetle mücadele eden İran’ın Devrim Muhafızlarını “terör örgütleri listesine” almak üzerinde çalıştığı belirtildi. Reuters, İran’ın askeri, siyasi ve ekonomik açıdan en etkili kurumu Devrim Muhafızları’nı terör listesine almanın değerlendirildiğini duyurdu. New York Times (NYT) gazetesi, değerlendirmenin hem İhvan hem Muhafızlar için yapıldığını aktardı. Reuters’e göre Trump yönetimi, Devrim Muhafızları’nın terör örgütü ilan edilmesi önerisini gözden geçirip çeşitli kurumlara danışıyor. Bir yetkili, “Yeni yönetim İran’ı Amerikan çıkarlarına karşı en açık tehdit görüyor ve gerilimi artırmanın yollarını arıyor” dedi. Yetkili, İran’la 2015 tarihli nükleer anlaşmanın çöpe atılmasına İsrail ve Suudi Arabistan’ın bile karşı çıktığını, o yüzden Beyaz Saray’ın baskıyı artırmanın başka yollarını aradığını da söyledi. Ancak Müslüman nüfuslu 7 ülke yurttaşlarına ABD’ye giriş yasağının yarattığı infial sonrası Trump’ın yeni başkanlık kararnameleriyle önemli kararlar alma süreci de yavaşlatıldı. Bu yönde atıla Hamaney askere hitabında ‘Trump ABD’nin gerçek yüzünü ortaya çıkardı’ dedi. cak bir adım, Obama döneminde İran’la yapılan nükleer anlaşma ve IŞİD’e karşı savaşta kurulan gayriresmi ittifakı tehlikeye sokacak. İran’ın en güçlü kurumunun terör örgütü ilan edilmesinin, Ortadoğu’daki istikrarsızlığı artırmasına kesin gözüyle bakılıyor. ‘Terörün temeli İhvan’ NYT de Trump yönetimi ile diğer Cumhuriyetçilerin, Kudüs Birliği ve bazı ko mutanlarının zaten alındığı terör listesine Devrim Muhafızları’nın tamamını koyarak İran’a mesaj verileceğine inandığını aktardı. Gazete, Temmuz 2013’te Mısır’da iktidardan devrilen, ama Türkiye ve Tunus’ta siyasi sisteme müdahil olan, pek çok Ortadoğu ülkesinde güçlü bağlantıları bulunan İhvan’ın şeriat yönetiminden yana olduğunu hatırlatıp Trump yönetimi tarafından ABD’ye şeriatı yaymak için sızdığına inanıldığı nı belirtti. Trump’ın başstratejisti Stephen K. Bannon 2007’de İhvan için “Modern terörizmin kuruluş temeli” demişti. Trump, üç haftadır telefonda konuştuğu Mısır, BAE ve Suudi liderlerinden İhvan’ın terör örgütü ilan edilmesine destek aldı, ama önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da konuştu. Şimdiki halde Beyaz Saray’da planın İran bölümüne büyük destek varken İhvan bölümüne desteğin yavaşladığı kaydedildi. İran: Anlaşmaya bağlıyız Rus haber sitesi Sputnik’e konuşan siyasi analist Irina Alksnis, yeni ABD yönetiminin İran’a tavrına Kremlin’in diş göstermeye karar verdiğini, Moskova’nın İran’a kalkan olmayarak Washington’la pazarlıklarda zayıf gözükmek istemediğini, dolayısıyla İran’ın ABDRusya arasında ciddi ihtilafa dönüşebileceğini söyledi. Rus Dışişleri’nin nükleer silahları önleme departmanı başkanı Mihail Ulyanov, Tahran’ın nükleer anlaşmadan çekilmesinden “gerçekten endişe ettiklerini” duyurdu. Bunun üzerine Moskova’da Rus mevkidaşı Sergey Ryabkov ile görüşen İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, nükleer anlaşmaya ve yükümlülüklerine bağlı olduklarını açıkladı. Kritik mahkumiyet Putin’e rakip olması tehlikede Rusya’de Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en önde gelen muhalifi konumundaki Aleksi Navalni, yolsuzluktan yargılandığı davada hüküm giydi. Navalni (40), beş yıl ertelenmiş hapis cezasına çarptırıldı. Seçim yasasına göre böyle ciddi bir suçlamadan mahkumiyet, devlet başkanı adayı olmasına engel. Anyasayaya göreyse hapiste olmayan herkes seçimlerde aday olabilir. Bu yasal karışıklığın nasıl çözüleceği bilinmezken Navalni hakkındaki yargı kararının siyasi olduğunu ve gelecek yılki başkanlık seçimlerinden men edilmesini amaçladığını belirtti. “Kararı tanımıyoruz. Anayasaya göre seçimlere katılma hakkım var, öyle de yapacağım” diyerek temyize gideceğini belirtti. Putin’e sert eleştiriler yönelttiği bloğuyla bilinen avukat Navalni, 2011’deki hükümet karşıtı protestolara liderlik etmesiyle ülke çapında tanındı. 2013’te Moskova belediye başkanlığına aday olup oyların yüzde 27’sini alarak ikinci oldu. Aynı yıl Kirov’da bir kereste firmasını yarım milyon dolar dolandırmakla yargılanıp suçlu bulundu. AİHM, ilk davada adil yargılanmadığı gerekçesiyle yeniden yargılanmasına hükmetti. Bir zehirleme daha mı Bir diğer Rus muhalif Vladimir KaraMurza (35) ise bir haftadır komada yaşam mücadelesi veriyor. Eşi, KaraMurza’nın “bilinmeyen bir maddeyle zehirlendiğini” söyledi. 2015’te suikasta kurban giden Boris Nemtsov’un müttefiki KaraMurza o yıl da benzer semptomlar göstermişti. Bir yıl kadar ABD’de tedavi gördükten sonra tehdit lere rağmen ülkesine dönmüştü. Navalni Brexit onayına İskoçya’dan ret Britanya parlamentosu AB’den çıkış (Brexit) müzakarelerine başlaması için Başbakan Theresa May’e yetki vermek için toplanırken İskoçya’dan misilleme geldi. İskoç parlamentosu, sembolik oylamaya giderek Brexit’i reddetti. İskoçya’nın Brexit Bakanı Michael Russell da Londra’yı İskoçya, Galler, K. İrlanda bölgeleriyle anlaşmaya varmadan AB’den çıkmaması için uyardı. Anketlere göre İskoçya’da Britanya’dan bağımsızlığa destek yüzde 49’a çıktı. May “Bağımsız İskoçya AB üyesi olamaz” tepkisini gösterdi. ABD ABD’ye giriş yasağının askıya alınmasının ardından, havalimanları, Kahramanmaraş’tan gelen Suriyeli sığınmacı ailesininki gibi göz yaşartıcı kavuşmalara sahne oluyor. New York’ta da lise öğrencileri Trump’ı protesto etti. tarihinde bir ilk ABD Başkanı Donald Trump’ın kabinesi şekillenirken Senato tarihinde bir ilk yaşandı. Trump’ın eğitim bakanı adayı Betsy DeVos’un onayı için Senato Genel Kurulu’nda yapılan oylamada iki Cumhuriyetçi senatör Lisa Murkowski (Alaska) ve Susan Collins’in (Maine) saf değiştirmesi dengeleri bozdu. Cumhuriyetçiler, 46 Demokrat ve 2 bağımsız senatörle birlikte aleyhte oy kullanınca 50 evet oyuna karşılık 50 hayır oyuyla beraberlik yaşandı. DeVos’un imdadına Başkan Yardımcısı Mike Pence yetişti. ABD tarihinde ilk kez bir kabine üyesi başkan yardımcısının oyuyla yeter sayıya ulaştı. Anayasaya göre başkan yardımcısı aynı zamanda Senato Başkanı pozisyonunda olduğu için sadece eşitlik durumunda geçerli olmak üze re oy hakkına sahip. Pence “çok başarılı olacağını” tweet’lese de DeVos, Trump’ın en çok tartışılan bakanı. Devlet okuluna karşı Hiç devlet okuluna gitmemiş, devlet okulunda çalışma tecrübesi bulunmayan kadın milyarder, devlet okullarına karşı özel okulları savunuyor. Kamu fonlarının devlet okullarından çekilmesi fikrinin ateşli destekçisi olarak, ailelerin devletten alacakları ve seçtikleri özel okulun eğitim ücretini ödemede kullanacakları kupon sistemini destekliyor. Hacker grubu Anonymous’un DeVos’un yazım yanlışlarına dikkat çektiği tweet’i ise “İngilizce bilmeyen eğitim bakanı” yorumları eşliğinde binlerce kez paylaşıldı. Senato’da ırkçılık suçlamalarının muhatabındaki adalet bakanı adayı Jeff Sessions’ın oturumu da gergin geçti. Konuşturmadılar Demokrat Senatör Elizabeth Warren, Martin Luther King’in eşi Coretta Scott King’in 30 yıl önce yazdığı, Sessions’ın federal yargıç adaylığını eleştiren mektubunu okudu. Cumhuriyetçi çoğunluk, senatörlerin birbirlerinin davranışlarını eleştirmelerini yasaklayan kuralı gerekçe gösterip Warren’ın konuşmasını kesme kararı aldırdı. Yılmayan Warren konuşmasına koridorda devam etti. Warren ABD: Rakka ve Musul’u 6 ay içinde alacağız IŞİD karşıtı koalisyonun ABD’li komutanı Stephen Townsend, “Suriye’de Rakka, Irak’ta Musul’u kurtarma operasyonlarını 6 ay içinde tamamlayacağımızı düşünüyorum” dedi. Koalisyonun ABD’li sözcüsü Albay John Dorrian da generali doğrulayıp “bir kaç hafta içinde Rakka’nın tümüyle tecrit edileceğini ve kara verilip şehre girileceğini” söyledi. Protestoya karşın güvenoyu Romanya’da yolsuzlukları suç olmaktan çıkaran kararnamenin tetiklediği hükümet karşıtı protestolar ikinci haftasında hız kesmedi. Yarım milyon insanın sokağa döküldüğü pazar günü kararnamenin geri çekilmesine karşın, önceki gece başkent Bükreş’in Zafer Meydanı’nda yine binlerce eylemci vardı. Dün merkez sağ muhalefet, hükü met için güvensizlik önergesi verdi. Sosyal Demokrat hükümet, koalisyon ortaklarıyla birlikte meclisin yüzde 61’ini elinde tuttuğu için güven oyu alabildi. İstifa çağrılarını “Bize oy verenlere karşı görevimiz var” diye reddeden Başbakan Sorin Grindeanu, diğer yandan protestocuların mesajını aldıklarını söyleyerek tam şeffaflık ve diyalog sözü verdi. Kalın: ABD’ye somut bir Rakka planı sunduk Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ise TrumpErdoğan görüşmesine dair bilgi verirken “Rakka’nın IŞİD’den temizlenmesi konusunda Türkiye’nin sunduğu somut bir plan var” dedi. TSKÖSO’nun Bab’ı almasının “Rakka’ya yönelik müşterek bir harekatın zeminini hazırlayacağını” dile getiren Kalın, Bab’ın ardından ÖSO’nun Rakka operasyonu için hazır hale geleceğini söyledi. 2017 kader yılı Sağlık nedeniyle yazılara ara verdiğim günlerde gazetecilikte çok uzun bir yolculuk yapmış olduğumu düşündüm. Mesleğe ilk adım attığımda dünya durdukça değişmeyeceğini düşündüğümüz çift kutuplu bir soğuk savaş vardı. “Berlin Duvarı” yıkıldı, kendimizi tarihi bir dönüşümde bulduk. “İnsan hakları”, “özgürlükler” güya dünyaya yayılacak, “demokrasiler”, Avrupa’nın faşizmlerinin hakkından geldiği gibi totaliter komünist rejimlerinin de üstesinden gelecek; evren adeta “Kopenhag Kriterleri”yle yönetilecek ve onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine hesabına “tarihin sonuna gelinecek”ti! “Postduvar” evrede sonra “küreselleşme” çıktı. Bu kez de “ulus devletin sonuna gelindiği” ilan edildi. Dünya gene başka eşiğe girmişti. Derken 2007 yılındaki büyük kriz patlak verdi. “Küreselleşmenin” de tartışılmaz olduğu varsayılan doğruları çöküşe geçti. Varsayıldığı gibi küreselleşmeden herkesin yararlanmadığı görüldü. Bu dev altüst oluş sürecinde de her zamanki gibi alttakiler ezilirken, üsttekiler üstünlüklerini pekiştirmişlerdi. Gazetecilik yaşamımda “35 yılımı doldurduğum” sürede bu demek oluyor ki dünyada “üç büyük kırılma” izlemişim: Soğuk savaşın sonu, küreselleşmenin çıkışı ve küresel sistemin “kalıcı/geçici” olduğu henüz bilinmeyen krizi... Fransa seçimleri kaosu Bunları niye yazdım? İlk ayını arkada bıraktığımız 2017 yılı, işte bu “üç büyük kırılmanın” hesaplaşmalarının tekrardan ortalığa saçıldığı ve kartların karıldığı bir yıl olacak. Yıla malum Trump’ın “America first/Önce Amerika!” sloganıyla fitillediği başkanlık söyleviyle girdik. Başkan, “Amerika’nın çıkarları için önüme geleni tepelerim” manasında anlaşılan bu ürkütücü skandal söyleviyle kalmadı. Beyaz Saray’a ilk adım attığı andan itibaren imzaladığı rekor kararnamelerle dünyayı birbirine kattı. Meksika Duvarı inadı, “Müslüman yasağı” kararnamesi ve “Beyaz Saray’ın Rasputin’i” diye bilinen karanlık danışmanı Steve Bannon’un projeleriyle dün bir bugün iki.. dünyayı gerdi ve karıştırdı. Ancak 2017’yi dönüm yılı yapan tek gelişme Trump’ın başkanlığından ibaret değil. Bu yıl aynı zamanda Fransa başkanlık seçimleri ve Alman genel seçimlerinin yılı. Güz başındaki Alman seçimlerine daha çok var ama ilk turu nisan, ikinci turu mayısta yapılacak Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir şey kalmadı. Kimse Hollande’dan sonraki cumhurbaşkanının kim olacağına dair öngörüde bulunamıyor... “Müstakbel başkanın” kim olacağını kestirmeyi bırakın, yarışı kimin sonuna kadar götüreceğini kestirmek dahi zor. Bilinen tek şey “Trump’ın başkanlığa seçilmesi” ile arkasına büyük ivme alan aşırı sağ populist lider Marine Le Pen’in ilk turda başı çekeceği. Sağ ve sol “cumhuriyetçileri” arkasına alarak Le Pen’i 2. turda alt etmesi beklenen muhafazakâr aday François Fillon’un zaferi buna karşın artık çantada keklik değil. Son on günde beklenmedik bir nepotizm ve yolsuzluk skandalının ortasına düşen Fillon’un itibarı serbest düşüşte. Fransa AB’den çıkarsa Fillon’un yerine Le Pen’in karşısına çıkabilecek olan 39 yaşında yıldızı yükselen genç bağımsız aday Emmanuel Macron’un adı da yeni bir skandala karışmış durumda. Macron’u etkileyen skandal, Fillonvari bir yolsuzluk skandalını değil, çalkantılı özel yaşamı nedeniyle Elysee’yi kaybeden Dominique Strauss Kahn skandalını anımsatıyor. Hollande’ın eski ekonomi bakanı Macron, kendisinden 24 yaş büyük lise hocasıyla evlenerek zaten magazine malzeme sağlayan bir tip. Bu “postmodern aday” şimdi bir de adının etrafında dolaşan “evlilik dışı eşcinsel ilişkileri” nedeniyle polemik konusu oluyor. Sonuçta meydan Le Pen’e kalıyor. Hafta sonu büyük bir mitingle yarıştaki iddiasını ortaya koyan Marine Le Pen, Trump’ı örnek alacağını söylüyor ve ülkeyi küfür gibi gördüğü “küreselciler”le “vatanseverler” arasında karpuz gibi bölüyor. Göç, küreselleşme, İslamcılığı ve AB’yi baş düşman ilan ediyor. Fransa’yı “Brexit” usulü bir referandumla AB’den ve NATO’dan çıkartmayı vaat ediyor. Le Pen’in başkan olması durumunda demek ki ben meslek yaşamımdaki “büyük 4. kırılma”yı izleyeceğim... Zira Fransa’nın AB’den çıkması demek, İngiltere’nin AB’den çıkmasına benzemeyecek. Fransa gibi AB’nin ana direğini oluşturan bir ülkenin Birlik’ten çıkmasının gündeme gelmesiyle AB’de taş taş üstüne kalmayacak. 60. yılını kutlamaya hazırlanan Avrupa’nın tüm mimarisi dağılacak. Bir hayata bu kadar büyük dört değişim fazla değil mi? Yerleşim yasası yüksek mahkemelik İsrailli ve Filistinli STK’ler, İsrail meclisinin onayladığı yerleşim yasasının iptali için yüksek mahkemeye başvurdu. İşgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilerin özel mülkleri üzerine inşa edilmiş yerleşimleri meşrulaştıran yasaya karşı örgütler “Savlarımız çok güçlü. Anayasaya aykırı bulunarak iptalini umuyoruz” dedi. İsrail Başsavcısı Mandelblit de “İsrail’e uluslararası mahkemelerde savaş suçu yöneltilmesine yol açar” uyarısı yaptı. C MY B nilgun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle