22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Kâbil’de mahkemeye saldırı Afganistan’ın başkenti Kâbil’deki yüksek mahkeme, iş çıkış saatinde intihar saldırısına hedef oldu. Çocukların da aralarında olduğu 20’den fazla kişi öldü, 45 kişi yaralandı. Canlı bombanın mahkeme çalışanlarının bindiği otobüsün yanında üzerindeki patlayıcıları infilak ettirdiği belirtiliyor. Kolombiya, ELN ile masaya oturdu FARC gerillalarının barış anlaşması kapsamında silah bırakmaya başladığı Kolombiya’da hükümet, ülkenin son silahlı örgütü Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ile müzakerelere başladı. FARC’tan daha radikal bir grup olan ELN’nin yalnızca 1500 üyesi olmasına karşın anlaşmaya varılmasının daha zor olacağı söyleniyor. Çarşamba 8 Şubat 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ İsrail ziyaret dinlemedi 13 Mavi Marmara krizinin ardından 7 yıl sonra ilk kez Türkiye’den bakan düzeyinde İsrail’e ziyaret gerçekleşti. Aynı sıralarda ise İsrail, Ankara’nın muhalefetine karşın yerleşim yerlerini yasalaştırdı, Gazze’ye hava saldırıları düzenledi Türkiyeİsrail ilişkilerinin normalleşmesi süreci kapsamında dün Tel Aviv’e giden Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, 2010’daki Mavi Marmara saldırısı sonrası İsrail’i ziyaret eden ilk bakan oldu. Ancak Avcı’nın ziyaretine koşut olarak İsrail “Hamas’ın roket attığı” gerekçesiyle Gazze’yi bombaladı ve Filistinlilerin toprağına el koyma yasasını onayladı. Kültür ve Turizm Bakanı bununla ilgili soruları yanıtlarken “Ben buradayken Hamas’ın saldıracağına ihtimal vermem” demekle yetindi. Dün İsrail Turizm Bakanı Yariv Levin ile görüşen Avcı’ya, ortak basın toplantısında, İsrail’in adeta kendisini önceki gece Gazze’ye saldırarak ve ardından Batı Şeria’da Yahudi yerleşim yerlerini meşrulaştırma yasasını mecliste onaylayarak karşılamasıyla ilgili sorular yöneltildi. “Hamas’ın ben Tel Aviv’dey Nabi Avcı, Tel Aviv’de İsrailli mevkidaşı Levin ile bir araya geldi. ken böyle bir şeye kalkışacağına ihtimal vermiyorum. Tabii Türkiye’ye döndükten sonra bunun aslını öğrenme şansımız olacak, ama biz bu tür şeyler olmasın diye bugün de buradayız” ifadelerini kullandı. Bakan, İsrail’e eleştiri yöneltmezken “gerek Gazze gerek İsrail’deki yöneticilerin provokasyona gelmeyecek kadar tecrübe sahibi olduklarını, bölge dengelerini kolladıklarını” iddia ederek ekledi: “Bizim attığımız bu adımlardan rahatsız olanların olduğunu biliyorum. Bu tür provokasyonların barışın ve istikrarın önünde engel olamayacağını belirteyim.” BM: Kırmızı çizgi aşıldı Avcı’nın yanında Levin yasayla ilgili soruları “Parlamento doğru karar aldı. Yasa demokratik şekilde geçti. Demok rasilerde işler böyle yürür” diye yanıtladı. Filistinlilerin özel mülkü olan topraklarda 4 bin konutluk Yahudi yerleşimi “inşaatını meşrulaştıran” yasaya Türk Dışişleri “Kabul edilemez. Şiddetle kınıyoruz” tepkisini verirken BM işgal altındaki toprakların ilhakıyla ilgili “kalın kırmızı çizginin aşıldığı”, bunun “tüm Batı Şeria’nın ilhakına kadar gidebileceği” uyarısı yaptı. Avcı Küdüs’te Mescidi Aksa’yı ziyaretinin ardından bugün Ramallah’a geçerek Filistinli mevkidaşlarıyla görüşecek. ‘Trump Bercow mecliste konuşmasın’ Britanya’nın AB’den çıkma kararı sonrası Washington ile sıkı ittifak peşindeki Başbakan Theresa May’in, ABD Başkanı Trump’a devlet ziyareti davetinde bulunması yüzünden başı dertte. Avam Kamarası Başkanı John Bercow Trump’ın parlamentonun her iki kanadına hitaben konuşma yapmasını engellemekle tehdit etti. ABD’ye girişi yasağının ardından Trump’a itirazının daha da arttığını ve konuşma yapmasını engelleme yetkisinin olduğunu söyleyen Bercow, “Britanya parlamentosuna hitap etmek otomatik bir hak değildir, kazanılmış bir onurdur” dedi. Vekillerin çoğunun alkışını alan Bercow’a anamuhalefetteki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn destek verdi. İRAN: MÜTEŞEKKİRİZ! Trump yeni yaptırımlar eşliğinde Tahran ile gerilimi tırmandırırken İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’den tepki geldi. Hamaney, “Trump’a Amerika’nın gerçek yüzünü göstererek hayatımızı kolaylaştırdığı için müteşekkiriz. Seçim kampanyası sırasında ve sonrasında yaptıklarıyla, 30 küsur senedir ABD’deki yönetim sisteminin siyasal, ekonomik, ahlaki ve sosyal yozlaşmasıyla ilgili tüm söylediklerimizi teyit etmiş bulunuyor” dedi. İran’ın balistik füze denemesini takip eden Trump’ın yaptırımlarıyla ilgili Hamaney “Hiçbir düşman bizi felç edemez. Trump kendisinden korkmamız gerektiğini söylüyor. Hayır! İran halkı 10 Şubat’ta İslam devriminin yıldönümünde bu sözlere karşılık verecek” diye konuştu. Yalan haber trafiğine önlem Fransa’da nisandaki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yalan haberlere savaş açıldı. Facebook ve Google, aralarında Le Monde, AFP’nin de olduğu 17 medya kuruluşu ile haberlerin doğruluğunu ölçecek bir proje geliştirdi. 27 Şubat’ta hizmete girmesi beklenen “CrossCheck”, tartışmalı içeriklerle ilgili haber kuruluşuna soru sorulmasını mümkün kılıyor. Öte yandan Facebook 8 medya kuruluşu ile birlikte kullanıcılarının doğruluğundan şüphelendikleri haberleri işaretleyebileceği bir girişimi de uygulamaya koyacak. Fillon çekilmedi Bu arada eşi ve iki çocuğuna çalışmadıkları halde maaş ödendiği iddiaları nedeniyle popülaritesi düşen merkez sağ Cumhuriyetçiler’in cumhurbaşkanı adayı François Fillon, basın toplantısında karısını işe aldığı için özür diledi ancak yanlış bir şey yapmadığını ve yarıştan çekilmeyeceğini yineledi. Sarkozy’ye yargı yolu Cumhuriyetçiler Partisi’nin başını ağrıtan ise yalnızca Fillon’un skandalı değil. Partinin adaylığını Fillon’a kaptıran eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy için mahkeme yolu gözüktü. Soruşturma hakimi, Sarkozy’nin 2012’deki seçim kampanyasında “usulsüzlük yaptığı” iddiasıyla yargılanması yönünde karar verdi. Saray’da şerifler toplantısı Aldığı kararlarla protestoların merkezine oturan Trump’ın konukları duvar örme, göçmen yasakları politikasına destek veren şeriflerdi ABD Başkanı Donald Trump, Müslüman nüfuslu 7 ülkenin yurttaşlarına getirdiği giriş yasağıyla ilgili bir yandan medya ve yargıyla savaşa tutuşurken diğer yandan kendisini destekleyen şerifleri Beyaz Saray’da ağırladı. Gündemde Meksika’ya duvar örme, göçmen yasakları, sınırdışı kararlarına uymayan “sığınak şehirlerin” cezalandırılmasıyla ilgili başkanlık kararlarının uygulanması vardı. ‘Kariyerini mahvedeyim’ Toplantıya davet edilen 12 şerifin çoğu Trump’ın hararetli yandaşları. Örneğin Wyoming’den Şerif Danny Glick, Meksika sınırından “Müslüman teröristlerin” geldiğini, yasadışı göçmen kamplarında Kuran, seccade gibi “suç kanıtları” bulduğunu iddia ediyor. Teksas’tan Şerif Harold Eavenson, Trump’ın Amerikan halkının duymak istediklerini söylediği, Milwaukee’den Şerif David Clarke, Trump’ın ülkeye vatanseverlik baharı getirdiği görüşünde. Orange County Şerifi ise on yıllardır çok sayıda sanığın haklarını ihlal eden bir muhbir programı sebebiyle federal soruşturma altında. Toplantıda Şerif Eavenson bir eyalet HAHAM PROTESTOSU Trump’ın ABD’ye giriş yasağına karşı New York’ta Trump Oteli önünde T’ruah isimli haham grubu protesto gösterisi düzenledi. Yola oturan ve trafiği kesen hahamlardan 19’u gözaltına alındı. T’ruah Başkanı Jill Jacobs, “Biz tarihimizi hatırlıyoruz, Holocaust döneminde bu ülkenin sınırlarını bize kapatmasının feci sonuçlarını hatırlıyoruz. Geçmişte Yahudilere karşı kullanılan dil şimdi Müslümanlara karşı kullanılıyor” dedi. senatörünün engellemelerinden şikâyet edince Trump, “Adını söylemek ister misin. Biz onun kariyerini mahvederiz” dedi. Başkan’a şerif biblosu hediye edildi. Trump, Merkez Kuvvetler Komutanlı ğı’na (CENTCOM) ilk ziyaretinde ise medyayı İslamcı terör saldırılarını kamuoyundan saklamakla suçladı. Trump “Paris ve Nice’te olanları gördünüz. Avrupa’nın her yerinde bunlar oluyor. Öyle bir noktaya ulaştı ki, artık hiç haber yapılmıyorlar. Çok çok yalancı basın hiç haber yapmıyor. Bunun için gerekçeleri var, anlıyorsunuz ya” iddiasında bulundu. Ardından Beyaz Saray “medyanın sıfır düzeyde ya da çok az yansıttığını” iddia ettiği Türkiye dahil dünya çapında gerçekleşmiş 78 terör eyleminin listesini dağıttı. İçlerinde tüm dünyada manşet olan Paris, Nice, Berlin saldırılarının da bulunması alay konusu oldu. Dışişleri ‘sessiz’ Adalet Bakanlığı, Trump’ın vize yasağının yeniden uygulamaya konulması talebiyle yine temyize başvurdu. Yasaklara karşı 1000’den fazla diplomatın bildiri imzaladığı ABD Dışişleri’nde yeni yönetimin ilk üç haftası dolarken hâlâ bir sözcü bulunamadı, dolayısıyla henüz tek bir günlük basın brifingi bile düzenlenmedi. Yeni Bakan Tillerson’ın Senato onayıyla göreve başlamasına rağmen bu hafta da günlük brifing planlanmıyor. RAKKKAAÇ’IDŞAN IŞİD’in Suriye’deki kalesi Rakka çevresinde SDG güçleri ile cihatçılar arasında çatışmalar şiddetlenirken bölgeden sivillerin kaçışı sürüyor. Af Örgütü’nden yeni iddia Cenevre görüşmelerinin yeniden başlamasına iki hafta kala, Londra merkezli Uluslararası Af Örgütü’nden Suriye hükümetinin “yalnızca bir cezaevinde 13 bin mahkumu toplu idamlar yoluyla öldürdüğü” raporu geldi. Rapora göre, Şam yakınlarındaki Sednaya askeri cezaevinde tutulan binlerce mahkum, 201115 yılları arasında her hafta sayıları 50’yi bulan gruplar halinde topluca asıldı. Eski mahkumlar, gardiyan ve yargıçların aralarında bulunduğu 84 tanığa dayandırılan raporda, “gecenin ortasında gizlilikle” gerçekleştirilen infazların devam ettiği öne sürüldü. İnfaz edilenlerin çoğunun sivil muhalifler olduğunu belirten örgüt, BM’ye soruşturma çağrısı yaptı. Esad’ın Trump umudu Öte yandan, Suriye Devlet Başka nı Beşşar Esad, ABD Başkanı Donald Trump’ın önceliğinin IŞİD’le mücadele olmasının umutlandırıcı olduğunu söylerken “Ancak pratik bir adım beklemek için erken” dedi. Şam’ı ziyaret eden Belçikalı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Esad, ABD’nin Trump yönetimiyle birlikte değişmesi beklenen Suriye politikasını değerlendirirken Moskova ve Washington’ın cihatçılara karşı işbirliği yapmasının olumlu etkileri olacağını söyledi. Rakka’ya yönelik operasyonlar çerçevesinde ABD’nin, SDG güçlerine ikinci parti zırhlı araçları gönderdiği belirtildi. VİYANA: ANKARA’YA GÜVENMİYORUZ Hükümetin darbe girişimi sonrası giriştiği politikalara işaret ederek Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerine son verilmesini isteyen Avusturya’dan bir çıkış daha geldi. Savunma Bakanı HansPeter Doskozil, AB’nin Türkiye ile imzaladığı sığınmacı anlaşmasının kendileri için “güvenilmez” olduğunu söyledi. Die Welt’e konuşan Doskozil, “Türkiye ile imzalanan mutabakata güven olmaz. Şu an, Ankara’daki hükümetin kapıları yeniden açabileceği olasılığına karşı yoğun hazırlık yapmalıyız” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konuda geçmişte dile getirdiği tehditlere dikkat çekerek “AB için güvenilir bir partner değil” diye ekledi. Anlaşma öncesi Balkan rotasının kapatılmasına önayak olan Viyana’nın, bu güzergâhtaki 15 ülke ile Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan’dan oluşan Vişegrad ülkelerinin yer alacağı yeni bir Balkan sınır güvenliği girişimi için çalıştığını açıkladı. Türk hacker grubu üstlendi Öte yandan Avusturya parlamentosu, hafta sonunda internet sayfasına 20 dakika boyunca erişilememesine yol açan siber saldırıyı Aslan Nefer ler Tim (ANT) adlı Türk milliyetçisi hacker grubunun üstlendiğini duyurdu. İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma başlattığı belirtildi. Daha önce Avusturya merkez bankasını ve Viyana havalimanını da hedef alan ANT, HDP’ye ve Ermenilere düzenlediği “operasyonlarla övünüyor”. Trump’ın dinci âlemi Trump yönetimi ile birlikte “dinci dünyaya” da hoş geldiniz... Amerika; “kurucu babaları”, uhrevi âleme başkaldırıyla şekillenmiş AngloSakson sekülarizmini olmazsa olmaz kılmışlarsa bile, “dindarlığın” el üstünde tutulduğu bir diyardır. Vaktiyle kanlı kavgaların getirdiği inançlar arası denge gözetilir. Donald Trump ise bu dengeyi tüm dünyayı etkileyecek şekilde sarsacağının işaretlerini veriyor. HHH Trump’ın ideoloğu Steve Bannon’un duruşunu geçen yazıda aktarmıştım. Bannon kapitalist sistemin bugünkü krizini JudeaHıristiyan geleneğinin gerilemesine bağlıyor. Ona göre sekülarizm bozucu unsur. Buna karşı “barbarlıkla mücadele” vaktinin geldiğini savunurken, kilisenin “militan rolü” bulunacağı bir seferberlik öngörüyor. Dilinden düşmeyen “hasım” “Radikal İslam”. Yani, Trump’ın “radikal İslamcı terörle mücadele” söylemini tutturmasına şaşırmamalı. Obama gibi bir din ile şiddet biçimini birlikte kullanmaktan kaçınmayacağı anlaşılırken, Merkel gibi “İslamcı” ve “İslami” gibi “entelektüel” bir ayrıma da gitmeyeceği aşikâr. Geçen hafta başka alametler de belirdi. Trump, kiliselerin siyasi partilere fon sağlaması yasağını kaldıracağını ilan etti. “Dini temsilcilerimizin özgürce ve bedel ödetilme korkusu olmadan konuşabilmelerini sağlayacağım” dedi. Odaklandığı diğer mevzu şiddet içeren ideolojilerle mücadele programını, misal beyaz ırkın üstünlüğünü öne sürenleri çıkartacak şekilde değiştirip, yalnızca “İslamcı aşırılıkla mücadele”ye öncelik vermek. HHH Trump, gündemini hayata geçirirse, ABD gibi bir ülkede dinin siyasete alet edilmesinin sonuçlarını göreceğiz. Bilmediğimiz mevzu değil. Bizler dini ideolojinin yarattığı güçlü zeminde ulus devletlerini kurmuş modernleşme yanlılarının kaçınılmaz olarak güçlü reaksiyonlar geliştirdiği diyarların insanlarıyız. Modernleşmenin “Cebrail dokunuvermiş gibi hazır bulunacağı bir atmosfer, kültür ve bilincin olabileceğini” düşünen yoksa eğer, neden ve nasıl laikliğe yöneldiklerini gayet iyi idrak edebiliriz. İslamcı ideoloji de tıpkı Bannon’unki gibi dünyevi âlemin dini kaideler çerçevesinde şekilleneceği bir “medeniyet projesine” sahip. O halde bu akla, “gelin orta formül bulalım” demek ancak “naifliğe” girebilir. HHH Bu naifliğin bizim coğrafyada örneklerini Tunus’ta ve Mısır’da gördük. Tunus’ta laik güçler sıkı direniş sergilemeseydi “ılımlı” denilen Ennahda’nın tümüyle şeriata dayalı anayasa yapacağını anlatmıştım. Mısır’da da kendini “muktedir” sandığı andan itibaren verili şeriat hükümlerine dudak büküp “ötekileri” ezen bir İhvan gördük. Proje toplumun diğer yarısının isyanı ve bunu fırsat bilen orduya tosladı. Tabii bu süreçleri anlarken “naiflikler” bitmiyor. Misal geçen eylülde “Müslüman Kardeşler Arasında” (Inside the Brotherhood) isimli kitap yayımlamış önemli bir araştırmacı olan Hazem Kandil. New Left Review’de kendisiyle uzun bir söyleşiyi okuyunca ağzım açık kaldı. Şöyle diyor: “Her İslamcıda, ‘eğer iyi Müslümanlardan oluşan bir toplum yaratırsanız, bunu hayır izleyecektir’ inancı bulunur. Zamanla bu (ideoloji) günlük politikalardan ziyade kişisel bir inanç meselesi haline gelebilir. İhvan Mısır’da bir süre iktidarda kalıp hükümet etme gereklerini yerine getirmek zorunda kalsaydı, kanaatimce olacak olan buydu. Fakat yapamadıkları için orijinal ideolojilerine yakın kaldılar, çünkü hükümette hiç denenmediler. Tıpkı diğer İslamcı hareketlerde olduğu gibi.” Ne yalan söyleyeyim kulağımda “Yıldarado’nun sesi” çınladı. Kandil de siyasal İslamcı İhvan’ın “mağduriyet”ten “muktedir” olmaya geçtiğindeki tutumunu ideolojisine bakarak sorgulamak yerine, her şeyi “yarım kalmaya” bağlayıp “serzenişi” seçiyor. Mısır İhvan’ının devrimin asıl sahibi solcu ve liberalleri kenara itip “ordumillet el ele” sloganı atmalarını “hataya” yoruyor. HHH Kandil’in yazdıkları liberallerin ve solun siyasal İslamcılıkla karşılıksız aşkını anlamak açısından bilhassa önemli. Başa dönersek, dini ideoloji üzerinde yükselen siyasetin ne denli “dönüştürülür” olduğuna dair iyi düşünmeli. Aksi halde Bannon’dan nasıl şikâyet edebiliriz ki? Polis tacizine protesto Fransa’da başkent Paris’in AulnaysousBois banliyösünde siyahi bir gencin geçen hafta polis şiddetine maruz kaldığının ortaya çıkması ile başlayan protestolar önceki gün de sürdü. Sokaklara çıkan eylemciler polisle çatıştı, araçları ateşe verdi. 22 yaşındaki Theo’nun polis copuyla cinsel şiddete uğradığı, dövüldüğü öne sürülüyor. Bir polis için cinsel saldırı, diğer 3 polis memuru için ise saldırı suçundan soruşturma açıldığı kaydedildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle