14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 24 Şubat 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 3 SONUÇLARI 05 19 20 29 36 ve 40 6 BİLEN: 4 milyon 680 bin 868 TL (Devretti) 5 BİLEN: 9 bin 797’şer TL 4 BİLEN:172.90’ar TL ZORAKI.3BİLEN:14.50’şerTL 200/7 0 190/4 0 130/2 0 160/1 0 0 150/5 0 80/ 3 0 30/ 1 4 0 140/1 0 180/8 0 160/3 0 120/1 0 180/9 0 70/5 0 190/1 0 0 80/4 0 50/ 1 0 100/4 0 160/6 0 80/4 0 170/6 0 190/9 0 140/4 0 TARİHTE BUGÜN 1910: İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kurucusu arkeolog, ressam Osman Hamdi Bey’in ölüm yıldönümü. 1954: Tuna Nehri’nden Karadeniz’e, Karadeniz’den de İstanbul Boğazı’na inen buz parçaları, tüm Boğaz’ı kapladı. Deniz trafiği tamamen durdu. GÖZALTI Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni kundaklayan saldırgan Aligül önce serbest bırakıldı, başsavcının talebiyle yapılan itiraz üzerine tekrar gözaltına alındı Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne (MSM) saldıran ve terör polislerince Sancaktepe’de yaka lanan Mehmet Ali Aligül, tutuklanma sı talebiyle sevk edildiği mahkeme tara fından adli kontrol şartıyla serbest bıra kıldı. Kararın ardından Aligül, savcılı ğın itirazı üzerine tekrar gözaltına alındı. Müjdat Gezen, “Kundakçı serbest bırakıldı ne düşünüyor sunuz” sorumuza, “Ser best bırakan hâkime söy KAYHAN AYHAN lemek istediğim şey şuç teşkil eder. Bu soruyu hâkime sorarsan daha iyi olur” yanıtını verdi. Müjdat Gezen’in avukatı Celal Ülgen de, saldırganı ser best bırakan hâkimin ‘Madımak ruhu na’ yenik düştüğünü söyledi. Kameralardan bulundu Kadıköy Fahrettin Kerim Gökay Caddesi’nde bulunan MSM’ye, 20 Şubat Pazartesi günü sabaha karşı saldırı düzenlenmişti. Güzergâhtaki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen terör polisleri, şahsın benzin aldığı istasyonu buldu. Ardından, olayda kullanılan aracın plakası ve saldırganın kimliği belirlendi. Saldırgan Aligül, Sancaktepe’deki evinde önceki gün gözaltına aldı. Aligül’ün, Emniyet’te verdiği ifadede, “Bir televizyon programında Müjdat Gezen ile Yılmaz Özdil’in arasında geçen konuşmada Gezen’in, Sultan Abdülhamid Han’ın torununa hakaret ettiğini gördüm. Bu beni çok öfkelendirdi. Daha sonra kendi irademle Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne saldırmaya karar verdim. Gece gittim, bir akaryakıt istasyonundan benzin aldım ve ardından Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne tek başıma saldırdım. Yaptığım şeyden pişmanlık duyuyorum. Alevler etrafı sarınca oradan ayrıldım. Evime döndüm. Hiçbir şey olmamış gibi yatıp uyudum” dediği öğrenildi. ‘İstesem tümünü yakardım’ Saldırgan, Örgütlü, Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu savcısına verdiği ifadede de “Duygularıma yenik düştüm. Müjdat Gezen’i tanımıyorum. Esma Hatun için söylemiş olduğu çirkin söyleminden dolayı bu suçu işledim. İsteseydim tüm binayı yakabilirdim ancak binanın yan kısmında brandalı bölümü yaktım” dedi. Adli kontrolle serbest Aligül, Emniyet’teki işlemlerinin ardından dün Kartal’daki Anadolu Adliyesi’ne getirildi. Savcılık, saldırganı, “Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak mala zarar verme” suçundan tutuklama talebiyle Nöbetçi Anadolu 7. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk etti. Mahkeme ise şüpheliyi, sabit ikametgâh sahibi oluşu, delillerin toplanmış olması ve kaçma şüphesinin bulunmamasını gerekçe göstererek serbest bıraktı. Saldırgan serbest bırakılmadan önce, olayla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan İstanbul Valisi Vasip Şahin, şahsın siyasi bir bağlantısının tespit edilmediğini belirtti. Müjdat Gezen’in avukatı Celal Ülgen, mahkeme kararını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Ülgen, “MSM’yi kundaklayan ve içeride yaşayan insanların bulunduğunu bilen şüpheli, suçunu itiraf ettiği halde ve de savcının tutuklama talebine karşın, bırakıldı. Siyasi iktidarın giyotini olarak çalışmakla ünlenen sulh ceza yargıçları, bu kez Madımak ruhuna yenik düşerek, kundaklama, yakarak yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak mala zarar verme suçundan soruşturulan şüpheliyi serbest bıraktılar. Sulh Ceza Hâkimliği’nin bu kararı, işi derinden almadıklarının, yüzeysel incelediklerinin bir göstegesi. ‘Bu beklediğmiz sonuç mu’ diye sorarsınız ‘evet’ diye yanıt verebiliriz. Serbest bı Sosyal medyadan kin kusmuştu Kundakçı Mehmet Aligül, 20 Şubat’ta sosyal medya hesabından “Allah’ın sopası yok ki gözüne soksun soysuz Müjdat Gezen sanat merkezi gece cayır cayır yanıyordu, Osmanlı’ya dil uzatırsa geberir giderrrrrr peter olsun” diye mesaj paylaştığı ortaya çıkmıştı. Şüpheli, yangından bir sonraki fotoğrafının altına ise “K.... çocuğunun tamamı yansaydı keşke” diye yazmıştı. rakma kararına karşı itiraz edeceğiz, belki savcı da itiraz edebilir. Davaya da müdahil olarak katılacağız” dedi. Tekrar gözaltına alındı Aligül’ün serbest bırakılmasına Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Tosun’un talimatı üzerine savcılık itiraz etti. Savcılık Aligül’ün yakalanarak tutuklanmasını istedi. 7. Sulh Ceza Hâkimi bu itirazı, kaçma şüphesinin olmaması, sabit ikametgâhı olması ve delillerin toplanmış olması gerekçeleriyle reddetti. Bunun üzerine savcı, bir üst mahkeme olan 8. Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. İtirazın ardından serbest bırakılan kundakçı Mehmet Ali Aligül hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Kararın ardından gözaltına alınarak tekrar emniyete götürülen Mehmet Ali Aligül’ün bu sabah mahkemeye çıkarılacağı öğrenildi. l İSTANBUL l Suriyeli göçmenler Sandığa kadar vatandaşlık yok Başbakan Yardımcısı Veysi Kay nak, Türkiye’de bulunan Suriyelilerden sanatçı, mühendis, doktor ve eczacı gibi mesleği ve çalışma izni olan göçmenlere vatandaşlık verileceğini belirtti. Bu göçmenlerin sayısının yaklaşık 80 bin olduğuna dikkat çeken Kaynak, referenduma kadar vatandaşlık işlemi yapılmayacağına dikkat çekti. Kaynak, AFAD’ta düzenlenen Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yönelik ekonomik ve sosyal uyum projesi imza töreninde Suriyelilere vatandaşlık verilmesi ile ilgili soruları yanıtladı. Kaynak, Türkiye’de bulunan Suriyelilerden ülkesine dönmek istemeyen veya Türkiye vatandaşı olmak isteyenlere vatandaşlık imkânı konusunda hükümetin bir kararı olduğunu anımsattı. Kaynak, bu konuda önceliğin sanatçı, mühendis, doktor ve eczacı gibi mesleği ve çalışma izni olan göçmenlere verileceğine işaret etti. İstanbul’da 2 bin başvuru İstanbul Valisi Vasip Şahin, Türkiye’de yaşayan Suriyeli vatandaşların vatandaşlık taleplerinin alınmaya başlandığını, şimdiye dek 2 bin ailenin vatandaşlık başvurusunu alıp, İçişleri Bakanlığı’na dosya halinde gönderdiklerini belirtti. Basın kuruluşlarının haber müdürleri ve genel yayın yönetmenleri ile İstanbul Ticaret Odası’nın terasında gerçekleşen kahvaltıda bir araya gelen Şahin, “İstanbul’da 540 bin Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Bunlardan nitelikli olan kişilerin ülkemize vatandaş olarak kazandırılması konusunda bir irade ve karar beyan etti. Sayın Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın açıkladığı gibi bu dosyaların incelenmesi bir müddet zaman alacak gibi görünüyor. Tabii bunun takdiri de Bakanlığımıza aittir” diye konuştu. Veda ettiler, ‘döneceğiz’ dediler DENİZ ÜLKÜTEKİN Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri 686 sayılı KHK ile ihraç edilen Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyeleri Araştırma görevlisi Emre Kovankaya, Doç. Dr. Tuba Çekiç İnal ve araştırma görevlisi Caner Murat Doğançayır’a veda etti. YTÜ Beşiktaş Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen etkinlikte “akademi susturulamaz, geri döneceğiz” yazılı pankartla yerleşke içinden yürüyüşe başlayan öğretim görevlilerini, okul girişinde kendilerine destek vermek amacıyla gelen, aynı KHK ile ihraç edilen akademisyenler ile arkadaşları alkışlarla karşıladı. Yaklaşık 100 kadar öğrenci ve Eğitim Sen üyelerinin de destek verdiği etkinlikte bir basın açıklaması yapan Caner Murat Doğançayır, ihraç edilmelerinin basit bir iş akdinin sonlandırılması meselesi olmadığını belirtti. Doğançayır sözlerini şöyle sürdürdü; “Birçok temel vatandaşlık haklarımı zın ellerimizden alındığı siyasal ve ekonomik bir baskı ile karşı karşıyayız. Kamuda ve sosyal güvencesi olan işlerde çalışma hakkımız, seyahat özgürlüğümüz ve kamuda işlem yapmamazı olanak sağlayan birçok hakkımız elimizden alındı. Oysa konu bireysel olarak bizim elimizden alınanlardan çok daha önemli, kaybettiğimiz bireysel haklarımızdan çok daha fazlası. Üniversitenin demokratik özerkliği, ifade özgürlüğü ellerimizden kayıp giden bir gelecek hayali” dedi. Odokdkuiluyuenmnmaa 4 öğretmene soruşturma Bursa’da Şehit Jandarma er Bahadır Aydın Ortaokulu’nun, bölgedeki tek ortaokul olmasına karşın imam hatip lisesine dönüştürülmesine karşı öğrenci velileri “Okuluma Dokunma İnisiyatifi adıyla imza kampanyası başlattı. İmza kampanyasına çocukları bu okulda okuyan başka okullarda görevli 4 öğretmen de öğrenci velisi olarak destek verdi. Başka bir velinin şikâyeti üzerine Eğitimİş, Eğitim Sen ve TürkEğitim Sen’e üye 4 öğretmen hakkında soruşturma başlatıldı. Öğretmenlere, “imam hatiplere karşı mısınız? imzalar size mi ait” diye soruldu. Bursaport. com internet sitesine konuyan Eğitimİş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, “Yaptığımız ilk araştırmada, dilekçe verdiği öne sürülen isim okulun velisi değil. Bu imza kapmayası demokratik yollarla yapılmıştır. Veliler, bölgede pek çok imam ha tip okulu olduğunu savunmuşlar, tek kalan ortaokulu da kaybetmek istemediklerini belirtmişlerdir. Bu eylemin faturası bile öğretmenlere kesilmiştir. Milli Eğitim, halkın tepkisini dikkate almak ve halkın isteğine göre işlem yapmak zorunda kaldığı için soruşturmayla öğretmenlerden intikam almaya çalışıyor. İdarenin gücü öğretmenlere bir sopa olarak kullanılıyor. Konunun takipçisi olacağız” diye konuştu. AKP, MHP’ye çok ‘işaret’ borçludur Başbakan Binali Yıldırım, partisinin toplantısında kendisine “Ülkücüleri unutmayın” diye seslenirken üç parmağını birleştirip şehadet ve serçeparmaklarını yukarıya doğru kaldırarak Bozkurt işareti yapan izleyiciye aynı şekilde karşılık verdi. En son gazete yöneticileriyle yaptığı toplantıda bu konu gündeme geldiğinde de “Biz herkesin işaretini yaparız” demiş. Merak ettim şimdi, Başbakan yine şehadet parmağının işin içinde olduğu, ama bu defa ortaparmakla birlikte “V” şeklinde havaya kaldırıldığı, Churchill’den çıkış bulmuş, zafer anlamına gelen, bizde ise giderek HDP ve Kürt siyasi hareketi ile özdeşleşmiş işareti de yapar mı acaba?! HHH İşaret, daha doğrusu simge (sembol), bir anlam ya da değerin somutlaşması… Onu üretenin, yapanın, kullananın kim ve nereye ait olduğunu bilmemizi de sağlıyor. Ve de şehadet parmağı, adı üstünde, başlı başına İslâmî aidiyete gönderme yapan bir simge parmak. Başbakan Yıldırım’ın köken aldığı siyasiideolojik oluşum da o parmağı MHP’nin Bozkurt işaretinden farklı şekilde simgesel işlerliğe sokmuştur ve sokmaya devam ediyor, bunu biliyoruz. (Erbakan’ın Refah Partisi başkanıyken yaygınlaştırdığı “Milli Görüş yemini”nde hep beraber başparmakların havaya kaldırılması da aynı siyasi hareket bünyesinde parmak sembolizmine ilişkin hatırlatılması gereken bir başka tarihsel örnektir.) Bozkurt selâmı ise AKP’nin geleneğine hayli uzak ve aykırı kaçar. Çünkü esasen Orta Asya Türklüğünün İslâmöncesi inanç kalıplarıyla ilişkili bir motif olarak karşımızdadır o... Totemik çağrışımları dahi vardır. Ayrıca parmakları işlerliğe sokarak üretilen bu işaretin çok benzer bir biçiminin “Wicca” paganizmindeki Boynuzlu Tanrı (“Horned God”) için kullanıldığını kaydetmek gerekir. Ki bu (Avrupa’da cadıların şeytanla işbirliği içinde olduklarına yönelik Hıristiyan saptırmasıyla bağlantılı şekilde) bugün Satanist gruplarca da işlerliğe sokulmaktadır. HHH Her neyse… Sonuçta Bozkurt işareti şimdi Referanduma giden yolda AKPMHP ortaklığının çarpıcı bir dışavurumu olarak Binali Yıldırım’ın parmaklarına da dolanmış durumda. Fakat bu ilk değil. AKP, MHP’nin simge havuzuna hanidir bol bol dalıyor. Hatta pek çok simgeyi de içselleştirerek kendine mal etti. Mesela AKP, MHP’den “kafa tokuşturma”yı da almıştır. Bugün en tepede Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayarak milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanlarından aşağı doğru partinin farklı kademelerinde görevliler ve seçmen kitlesine kadar hemen herkesçe MHP kökenli bu erkekerkeğe selamlaşma ritüelinin içtenlikle benimsendiğini görürsünüz!.. HHH AKP, MHP ve ülkücü hareketten “Tekbir”in sloganlaşmış halini de almıştır. Bu memlekette tekbir, ibadette, camide, cenazede ve mevlitlerde karşımıza çıkan, tevekküle ve tevazua çağıran bir dinsel deyiş olarak bilindi ve kullanıldı uzun yıllar: “Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilahe illallahü vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahilhamd…” Bunun “Ya Allah Bismillah Allahü ekber” şeklinde şiddetlice sloganlaştırılmasına ilk olarak ve daha çok üniversitelerde karşıt görüşlü öğrenci grupları arasındaki çatışmalarda ülkücüler aracılığıyla şahit olduk. Dolayısıyla mevlit tekbirlerinden militan tekbirlere geçiş de MHP marifetiyle olmuştur. Bu “tekbir”in AKP saflarında kitlesel kullanıma açılması, partinin 2011 sonrası süreçte bu ülkede kendi dışında kalan toplum kesimlerine karşı siyaseten gözünü kararttığı antidemokratik savrulmayla eşzamanlı. Şimdiki totaliter siyasi pratik bağlamında da o, artık iyiden iyiye AKP’ye mal olmuş görünüyor. HHH Sözün özü, AKP hanidir MHP’ye doğru böylesi “sembolik” bir açılım ve “işaret devşirme” ameliyesi sergilemekteydi zaten… Buradan AKP’nin giderek MHP’lileşme süreci içinde mi olduğu sorusu geliyorsa aklınıza, bir şey demiyorum, üzerinde düşünmeye devam edin!.. Ama bir o kadar, MHP’nin AKP tarafından soğurulmasının söz konusu olup olmadığı üzerine düşünmeyi de ihmal etmeyin!.. 25 milyon sürücüye ‘trafik adabı’ dersi Milli Eğitim Bakanlığı, yeni ehliyet alacaklara zorunlu tutulan “trafik adabı” derslerinin içeriğinde yer alan trafikte saygı eğitimlerini yaygınlaştırmak için harekete geçti. Emniyet Genel Müdürlüğü, Sürücü Eğitimcileri Konfederasyonu ile Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu ile protokol düzenleyen MEB, ehliyet sahibi 25 milyon sürücüye verilecek ücretsiz derslerle trafikte yardımlaşma, nezaket ve saygı gibi kavramları anlatmayı hedefliyor. l ANKARA (Cumhuriyet) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle