04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 24 Şubat 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Onun canı yandığında haber 11 ben de hissediyorum Tutuklanan ikiz kardeşi Seda Kaya için boynuna astığı ‘Adalet istiyorum’ pankartıyla aylardır eylem yapıyor, her eyleminde gözaltına alınıyor CHP’Lİ SARI’DAN MESAJ Desteğiniz güç veriyor CHPİstanbul milletvekilleri Onursal Adıgüzel ve Sezgin Tanrıkulu, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçundan tutuklanan CHP Maltepe Gençlik Kolları Üyesi Samet Burak Sarı’yı ziyaret etti. Silivri Cezaevi’nde tutuklu Sarı’nın sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Adıgüzel, “Samet’in dışarıdaki herkese, en başta da gençlik kollarından arkadaşlarına selamı var. Samet, gelecek özgür günlerin hayali ve dışarıdakilerin de desteğiyle güçlü olduğunu, özgürlüğüne kavuşacağı günleri beklediğini söyledi” dedi. Tanrıkulu da Sarı’nın “Bizleri hukuksuz bir şekilde cezaevlerine atarak demokrasi mücadelemize engelleyemezler” dediğini aktardı. Adıgüzel, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, 18 yaşında milletvekilliği vaat edenlerin, 19 yaşındaki bir genci sırf düşüncelerinden dolayı tutukladığını belirterek, “Cumhurbaşkanına hakaret’ davalarının, özellikle referandum süresi boyunca muhalefete yönelik bir baskı ve susturma aracı olarak kullanılabileceği konusunda endişelerimizi dile getiriyoruz. Bu endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuz Samet’in tutuklaması ile bir kez daha ortaya çıktı” diye konuştu. Hayır dediği için Sarı’nın, söz konusu twitter hesabının kendisine ait olmadığını belirtmesine rağmen tutuklandığını anımsatan Adıgüzel, şöyle devam etti: “Memlekette yükselen Hayır dalgasına karşı ne ölçüde korktukları ortada. Samet’i tutuklayarak muhalefete ve özellikle de gençlere gözdağı verilmek isteniyor. Ama unutulmasın ki, bu baskılar, geleceğine sahip çıkmak, geleceğini tek adamın keyfiyetine bırakmamak için mücadele eden ve HAYIR’ı örgütleyen gençlere, bizlere daha fazla güç veriyor.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Ali İsmail Korkmaz Ödülü Özgürlüğü çizecekler Seda Kaya (23), Bandırma Üniversitesi Gıda Teknikerliği bölümü mezunu. Okuduğu dönemde bir diyaliz merkezinde hemşire olarak ça lışıyordu. Tatil için geldiği İstanbul’da, Nisan 2016’da gözaltına alındı ve ‘örgüt üyeliği’, ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla tutuklandı. İki buçuk ay cezaevinde kal dı. Tahliye edildikten 10 gün sonra, Ba kırköy İncirli’de yeniden gözaltına alın dı. İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nce, 2 Temmuz’da, “birden fazla kişi tarafından cebir ve tehdit kullanarak kişi yi hürriyetinden yoksun kılma”, “suç örgütü ya rarına yağma” ve “örgüt SEYHAN AVŞAR üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Kaya, mahkeme de ve savcılıkta iddiaları reddetti. “Armutlu’ya kahvaltı yapma ya gitmiştik. Saat 10.30’da mahalle ab luka altına alındı. Cemevinde mutfak ta kahvaltı hazırlıyorduk. Polisle karşı karşıya gelmedim. Uzun süre mahalle den çıkmadım” dedi. Kaya’nın ikiz kardeşi Eda Kaya, 31 Ocak’tan beri kardeşinin özgürlüğü için nöbet tutuyor. Şişli’de, her hafta Cu ma, Cumartesi ve Pazar günleri, Cevahir Alışveriş Merkezi önüne geliyor. Eyleme başlar başlamaz, darp edilerek gözaltına alınıyor. Her alındığında, ‘çevreye gü rültüyle zarar verdiği’ gerekçesiyle 109 TL para cezası kesiliyor. En uzun eyle mi bir saat 50 dakika sürmüş. Kardeşi nin suçsuz olduğunu söylüyor. Kardeşi nin vücudundaki darp izlerini görünce nöbet tutmaya karar vermiş. İkizi özgür kalana dek mücadeleye, direnişe kararlı. ‘Tek başına sesini nasıl duyuracaksın’ diyenlere, KHK’yle ihraç edilen akade misyenleri, Nuriye Gülmen’i örnek gös teriyor. Gülmen’den cesaret almış. İddianame hazırlansın “Yıllardır duyduğumuz hapishane gerçekliğini ilk kez yaşadık. Tek bir isteğim var. İddianame hazırlansın. Kardeşimi neyle suçladıklarını bilelim. ‘İkizlerden biri acı çektiğinde, diğerinin de acı çektiğini’ söylerlerdi. İnanmazdım. Kardeşim işkence gördüğünde benim de kaslarım ağrıyor. Bir canım içerde, ben de aynı acıyı çekiyorum” diyor. Mahkemenin kaçma ve delilleri karartma şüphesiyle tutuklama kararı verdiğine dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Kardeşim için iki saat oturma eylemi yapıyorum. Ankara’dan bu eylem için geldim. ‘Tecrit işkencedir’, ‘adalet istiyorum’, ‘devrimcilik yapmak suç değildir’ sloganları atıyorum. Kardeşimin tutuklanma nedenlerini anlatıyorum. Şimdiye dek iki saat oturamadım. Her seferinde gözaltına alınıyorum. ” Eda Kaya Seda Kaya Eda Kaya, ikiz kardeşi Seda Kaya için 31 Ocak’tan bu yana eylem yapıyor. Şişli’deki Cevahir Alışveriş Merkezi’nin önünde her hafta cuma, cumartesi ve pazar günleri adalet isteğini haykırıyor. Birbirimize doyamıyoruz Kardeşine yönelik işkencenin sistematik bir hal aldığını öne süren Kaya, “Hücreler aranacak deni lerek domuz bağıyla bağlanıp bekletiliyorlar. Yasak olmasına rağmen 15 erkek gardiyan hücreleri basıyor. Ellerine taktıkları, eldiven gibi olan, üzeri iğne dolu bir alet var. Onu, kardeşimin ve diğerlerinin vücuduna batırıyorlar. Vücudundaki işkence izleri yok olsun diye de sürekli süngerli oda cezası veriyorlar. Cezalı olduğu için görüş günlerinde görüşemiyoruz. Görüşebildiğimiz günlerde de 1 saatlik hakkımız var. 40 dakika dolunca, telefon aniden kesiliyor. Konuşacaklarımız yarım kalıyor. Birbirimize doyamıyoruz” diyor. Cezaevlerinde ‘kısmi af’ gibi düzenleme Gezi Direnişi sırasında Haziran 2013’te, Eskişehir’de polisler ve eli sopalı esnaf tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın yarım kalan düşlerini hayata geçirmek üzere kurulan Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nın (ALİKEV) düzenlediği Ali İsmail Korkmaz Ödülü bu yıl illüstrasyon dalında verilecek. Yarışmanın teması ise “özgürlük” olarak belirlendi. Yarışmaya katılmak isteyenler için son başvuru tarihi ise 10 Mart 2017. Ödüller, Ali İsmail Korkmaz’ın doğum günü olan 18 Mart’ta verilecek. Yarışma için ayrıntılı bilgiye http://alikev.org/illustrasyonyarismasi/ adresinden ulaşılabilir. l CAN HACIOĞLU / ESKİŞEHİR 10 yıldan az ceza alanların açık cezaevine geçebilmesinin önü açıldı Adalet Bakanlığı, 15 Temmuz ve FETÖ operasyonları sonuncunda cezaevlerinin nüfusu 200 bine dayanınca, çözümü kapalı cezaevlerini boşaltmakta buldu. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde değişiklik yapan bakanlık, 10 yıldan az hapis cezası alıp, sadece 1 ayını iyi halli geçirenler doğrudan “açık cezaevine” gönderilebilecek. Yönetmeliğe göre terör suçlarından yatanlar bu haktan faydalanamayacak. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde kapalıdan açığa ayrılmayı düzenleyen 6/1a maddesindeki, “cezalarının” ibaresi “cezaları 10 yıldan az olanlar bir ayını, 10 yıl ve yukarı olanlar ise” olarak değiştirildi. Böylece, cezası 10 yılın altında olan hükümlüler sadece 1 ay kapalı cezaevinde sıkı infaz koşullarında hapis yatacak, daha sonra ise açık cezaevlerine gönderilebilecekler. 10 yılın üstündekilerin ise cezalarının 10’da birini yatıp açık cezaevine yollanacaklar. Eski yönetmelikle ancak “Toplam cezalarının beşte birini ka palı kurumlarda iyi halli olarak geçiren ve koşullu salıverilme tarihine altı yıl veya daha az süre kalanlar” açık cezaevine gönderiliyordu. Firar eden de açığa Yönetmelikteki ikinci değişiklikle, “Açık kuruma ayrılmayacak hükümlülerin” koşulları da yumuşatıldı. Toplam üç kez hücre cezası yerine beş ve daha fazla hücre cezası alanların açığa ayrılamayacakları düzenlendi. Bir kez firar edenler de artık yönetmelikteki koşulları taşırlarsa yeniden açığa gönderilecekler. Üçüncü değişikliğe göre ise cezası açıkta infaz edilmekte iken; firar suçu hariç kınama dışında disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma iade edilenler disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren, yönetmelikte aranan diğer şartlara uyduğu takdirde açık kuruma yeniden ayrılabilecek. Böylece, disiplin cezalarının üzerinden 6 aylık ve 1 yıllık bekleme süreleri kaldırıldı. Yeni yönetmelikte, “Açık kurumda cezası infaz edilmekte iken ilk kez firar edip yakalanan ve hücreye koyma disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma iade edilen hükümlüler, disiplin cezasının kaldırılmasından itibaren Yönetmelikte aranan diğer şartlara uyduğu ve bir daha firar etmeyeceği değerlendirildiği takdirde açık kuruma ayrılabilir. Açık kurumdan ikinci kez firar eden hükümlüler hakkında ise bu Yönetmeliğin 8’inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi hükmü uygulanır” düzenlemesi de yapıldı. Buna göre kurumdan ikinci kez firar edenler ise açığa ayrılamayacaklar. Eski yönetmeliğin bu konudaki 13. maddesine göre, açık cezaevine geçtikten sonra kınama dışında disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma bir defa iade edilenler disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren altı ay, birden fazla iade edilenler ise disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren bir yıl geçtikten sonra yeniden açığa ayrılabiliyordu. l ANKARA / Cumhuriyet Saksofon çalan başkan Eğer şu başkan olmaya heveslenen cumhurbaşkanı; Piyano ya da saksofon çalan biri olsaydı... Utla, kanunla amatör besteler yapsaydı... Şiir yazsaydı ara sıra; sonra onları şarkı gibi mırıldansaydı. Kafasını boşaltmak istediğinde mutfağa girseydi; bir turta pişirseydi... Lisede bale yapsaydı; üniversite rock’n roll’la kızların kalbini hoplatsaydı... Devlet işlerinden fırsat buldukça tango kurslarına merak salsaydı; Olmadı swing yapan; o da olmadı swing yapanları seyretmeye bayılan bir insan olsaydı... Kitap okurken Brahms dinleseydi mesela; ıslıkla Mozart çalsaydı duşta... Haneke filmleri sevseydi; konu açıldığında Lynch filmlerini bir solukta saysaydı. Passolini’deki faşizm eleştirisi üzerine dost toplantılarında uzun uzun konuşsaydı... Çocukluğunda azıcık sahne tozu yutsaydı; arada yurtdışındaki festivallere kaçıp çağdaş oyunları kovalasaydı... Evinde çok sevdiği herhangi bir kitabın dünyanın tüm dillerinde basılmış farklı kopyalarından bir koleksiyon bulunsaydı; çocukluğundan beri dünyanın tüm pullarını ya da renkli kelebeklerini albümlerde toplasaydı. Felsefeye merakı olsaydı; Konfüçyus’tan Platon’a; Kant’tan İbni Sina’ya; gelmiş geçmiş tüm felsefecileri layıkıyla tanısaydı... Kafası devlet işlerinden çok karıştığında laflamak için Lacan’cı bir psikoloğun kapısını çalsaydı... Satranç oynasaydı arkadaşlarıyla ve güzel havalarda bisikletle dolaşsaydı ara sıra... Nasıl bir ülke olurdu burası? Ve nasıl bir ülke oldu burası? HHH Demokrasiyle akıl, doğru orantılıdır. Bir ülkede demokrasi ne kadar işliyorsa akıl da anca o kadar işler. Demokrasi eksildikçe akıl da körelir. Yaklaşık son yetmiş yılını yarı demokratik geçiren bir ülkenin yakın tarihinin yarı akılla yazılmış olması ve iktidarın yarı cahillerin eline kalması o yüzden doğaldır. Sanatın her türü onlar için Cumhuriyetin seçkin zevkleri; ve eğer kalabalıklara etki ederse çok tehlikeli. O yüzden karşıdevrimin en öldürücü atağını çağdaş eğitime ve sanata yapıyorlar. Milli değerler safsatasıyla çizdikleri uydurma bir sınır var. Dini ritüellerle bağı olmayan hiçbir etkinliği kıymetli saymıyorlar. Türkülere ve folklora bile kısık gözlerle sinsi düşüncelerle bakıyorlar. Piyanistin parmaklarını ezmeye; balerinin bacaklarını kopartmaya; yazarın beynini oymaya; gazetecinin kalemini kırmaya; tüm farklı sesleri susturmaya... Kendilerinde hak görüyorlar. Cehaletten silahlar kuşanıp çağdaşlığa savaş ilan ettiler. Sanat nedir, sanatçı kimdir, kendi aralarında en kıt akılla konuşup; Ülkenin kaderi olacak yeni nesilleri en baştan cahillikle mühürlüyorlar. HHH Bir daha düşünün... Eğer şu başkan olmaya heveslenen cumhurbaşkanı; Piyano ya da saksofon çalan biri olsaydı... Nasıl bir ülke olurdu burası? Ve nasıl bir ülke oldu burası? AB’DEN KALIN’A VİZE YANITI ‘Terörle mücadele yasası değişmeli’ Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın önceki gün yaptığı “Avrupa Birliği’nden vize muafiyeti konusunda bir an önce adımların atılmasını bekliyoruz” açıklamasına AB’den yanıt geldi. Reuters’a konuşan üst düzey bir AB yetkilisi, bu sözlerin Brüksel’de “saçmalık” olarak değerlendirildiğini belirtti. Türk hükümetinin gerekli kriterleri yerine getirmediğini vurgulayan yetkili, “Kendi halklarına karşı senaryoyu sürdürüyorlar” diye konuştu. AB ve Türkiye arasında martta imzalanan sığınmacı anlaşmasına ilişkin AB Komisyonu’nun gelecek hafta yayımlamayı planladığı ara raporun içeriğinden bahseden yetkili, Türkiye’nin sınır kontrolünde iyi performans göstermesine karşın terörle mücadele yasaları, parti finansmanı ve adli işbirliği konularındaki reformları geciktirdiğini söyledi. Kıbrıs müzakerelerinde çıkan zorlukların da Türkiye’nin karnesini olumsuz etkilediğini belirtti. Referandum öncesinde ya da hemen sonrasında terörle mücadele yasalarının değişmesi beklenmediği için vize konusunda da bir gelişme olmayacağının altını çizen yetkili, “Referandum da kendi içinde problemli” dedi. Yetkili, Avrupa Konseyi’ne bağlı Venedik Komisyonu’nun mart ortasında “oldukça keskin” yorumlarda bulunacağını belirtti. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle