23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 24 Şubat 2017 TASARIM: SERPİL ÜNAY haber/yorum 13 Değerli dostlar, bugün “Hıfzı Veldet Hoca”nın aramızdan ayrılışının “25. yılı”. Günümüzün Türkiyesinde yaşananların, özellikle de son “15 yılda” bize yaşatılanların, bir bakıma esintilerini, daha doğrusu ilk öncülerinden kimilerini Velidedeoğlu’nun yaşamında görmek olası. Cumhuriyet’te yazmaya “1942”de başlar zorunlu ama kısa süreli aralar dışında hemen hemen “50 yıl” sürecektir bu köşe yazarlığı, kuşkusuz onca dizi yazıyla birlikte. Aslında Cumhuriyet’in öncüsü olan, Ankara’da yayınlanan “Yeni Gün”de de, gazetemizin kurucusu “Yunus Nadi”nin çağrısı üzerine yazıları yayınlanmış, böylece köşe yazarı olan gazetenin sahiplerinden daha uzun bir süre makaleleri Cumhuriyet’te yer almış olmasının mutluluğunu, hep içinde taşıdı Velidedeoğlu. “12 Mart 1971 Faşizmi” döneminde henüz üniversitede görevi sürmekte olan “Hıfzı Veldet”, Cumhuriyet’teki pazar yazılarında iktidarı eleştirmeyi hiç ara vermeden yürütür; “Mussolini Faşizmi”ni İtalya’da yaşayarak öğrendiği için eleştirileri oldukça ağır olur. Nitekim bu dönemin Başbakanlarından biri olan “Ferit Melen”, bu eleştirilere çok kızdığını her fırsatta belli eder. Ayrıca, ülkede yaşananlara, üyesi olduğu “İstanbul Üniversitesi”nden ses çıkmamasına karşı da veryansın eleştirilerini sürdürür. Velidedeoğlu her yıl yaz dinlencesini, Uludağ’da geçirmekte, yaz aylarında dağ çok sessiz olduğundan kitaplarının çoğunu burada yazdığı gibi pazar yazılarını da düzenli olarak yazıp gazeteye göndermektedir. “1972” yılının “Temmuz” ayında yine Uludağ’da çalışmalarını sürdürürken, bir gün radyodan, İstanbul Üniversitesi’nin yıl sonu “Senato” toplantısında on profesörün emekliye ayrıldığını içlerinde kendisinin de bulunduğunu duyar. Bu haber ertesi gün gazetelerde “manşet” olur. Oysa Velidedeoğlu, “1972” öğretim yılında da derslerini eksiksiz sürdürmüş hep olduğu gibi salon dolmuş taşmış; dışardaki bilimsel toplantılarda ülkeyi, fakülteyi temsil etmiş; konuşmaları (bildiriler) daha ertesi günü basında yer almış; bunlar bir yana Adalet Bakanlığı’nca yenilenecek “Yurttaşlar Yasası”nın (Medeni Kanun) ön tasarısını hazırlamış, “Mayıs” ayında, “Türkiye’de Üç Devir” kitabının 500 sayfalık birinci cildi kitapçılarda yerini almış, şimdi Uludağ’da, ikinci cildin çalışmalarına başlamıştır. Öncekiler dışında, bu son kitabına aldığı, 1970’in bitimine doğru yayınlanan bir pazar makalesinden alınan şu satırlara bir bakalım: “Radyolardan ‘biz hü ‘25 Yıl’ oldu! kümet olarak büyük Türk Milleti’nin refah ve saadeti için çalışıyoruz...’ şeklinde seslerini duyduğumuz, kendilerini ‘devlet’ ve ‘hükümet’ sanan feodal zihniyet kalıntıları, halkın uyanmasına imkân bırakmamak için bugünkü günü tarihsel bir fırsat sayıyorlar, bunu sağlamak için gizli, açık her tedbire başvuruyorlar; mesela resmi devlet okullarından daha çok sayıda, medrese bozuntusu ‘hafız kursları’nın çocuklarımızın körpe kafalarını doldurmasına göz yumuyorlar, hatta halkın kendi öz çıkarlarına karşıt olan işbirlikçilerin çıkarlarını korumak için, bu körpe dimağlar arasında muteassıp militan ordularının temelini kurma yolunu arıyorlar... Böylece halkın, çekirdekten başlayarak, bir daha uyanmamacasına uykuya dalmasını, uyananların ve uyaranların ise ‘vatan haini’, ‘komünist’ veya ‘kâfir’ ithamlarıyla yok edilmesini sağlama amacı güdüyorlar...” Görüleceği gibi değerli dostlar, iktidarı bu denli açıkça ve acı bir dille eleştiren bir öğretim üyesini görevinde tutmak, onca gence ders vermesine izin vermek olacak şey midir? Bir bakıma günümüzde inanılmaz sayılara taşınan “öğretim üyesi kıyımı” olayının, “45 yıl” önceki tek kişilik bir örneği... Ne var ki, Velidedeoğlu, tüm yazımı, noktasından virgülüne dek, kaleminden çıkmış “1961 Anayasası”nın, temelini oluşturan “Erkler Ayrımı”nın ürünü olan “Danıştay”a başvurur. “Danıştay” ilkin oybirliğiyle “yürütmeyi durdurur”; kısa bir süre sonra da “19” üyenin “18”inin kabul oylarıyla “emekliye ayırma” kararını “iptal” eder böylece “Üniversite Senatosu”nun artık “ders veremez, bilimsel çalışma yapamaz” kararını kaldırır... (9.2.1973) Bu sonuç karşısında Velidedeoğlu: “Demek ki, her şeye rağmen, Ankara’da hâkimler vardır!” diyecekti... Bugün biz aynısını söyleyebilir miyiz? Söyleyemezsek de, hiç olmazsa hukukun do laysiyle adaletin “Kör” edildiği bu ortamı yaratan Erdoğan’ın, “erkler ayırımı’na, bunu içeren “1961 Anayasa’sına bu denli şiddetle karşı oluşunun ilk adımını, bunun Velidedeoğlu ile bağlantısını, bugün aramızda ayrılışının “25.” yılında bir kez daha izninizle analım diyorum değerli dostlar. “1994” yılında, Refah Partisi’nin kurucu üyelerinden olan Erdoğan, “1994” yılında İstanbul Belediye Başkanı olur olmaz ilk icraatına, hemen ertesi günü, “Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Caddesi”nin tabelasını indirip, caddenin adını değiştirmekle başlar. Ne ki, Erdoğan’ın bu tutumu, daha sonraları, Güneydoğu Anadolu’nun kimi kentlerinin “HDP”li Belediye Başkanlarınca örnek alınacak, bu bölgenin kentlerinde de, tarihsel anlamı olan cadde ve sokakların adları değiştirilecekti. “1961 Anayasası” ile getirilen böylece “Siyasal Hukuk Devleti”ni, “Sosyal Hukuk Devleti” ile bütünleştiren anayasa sürecine girilir ki, başta “işçi sendikaları oluşturma” ve “grev hakkı” tanınacaktır işçi emekçilerine; daha sonra bu haklar öteki emekçiler için de geçerli olacaktır. Velidedeoğlu, 33 yıl önce kendisine “Türk Hukuk Kurumu”nun Başkanı olan öğrencisi “Prof. Dr. Muammer Aksoy” tarafından verilen “Onur Ödülü” törenindeki konuşmasında şunları söyleyecektir: 1) Demokratik ‘parlamenter yönetim’, 2) Bütün yargının (mahkemelerin) bağımsızlığı, 3) İdarenin yargısal denetimi, 4) İnsan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması, 5) Sosyal devlet, yani kişinin ekonomik ve sosyal durumunun ve geleceğinin Devletçe güvence altına alınması, kavramları, gerçek “Hukuk Devleti”nin oluşturan temel ilkelerdir, temel öğelerdir. Bunlardan birinin eksik olması ülkede, hukuk devletinin kurulup yerleşmesini önler. (23.12.1984) Kuşkusuz “Cumhurbaşkanı Recep Tayyib”in, daha birincisinden başlayarak ortadan kaldırmak istediği kavramlardır bunlar; dolaysiyle Velidedeoğlu’nun açıkça belirttiği gibi bu tutumun tek anlamı vardır, “Hukuk Devleti”ni yok etmek... Kuşkusuz, izin vermeyeceğiz, 16 Nisan’daki “Hayır!” oylarımızla! NOT: Bugün saat 11.00’de, Karacaahmet Mezarlığı’nın Müdürlük binasının bulunduğu küçük alandaki kabrinde Velidedeoğlu’nu anacağız. Hukuk ve aydınlanmaya adanmış bir ömür Türkiye’nin öncü anayasa hukukçularından, gazetemiz yazarı Velidedeoğlu’nu 25. ölüm yıldönümünde özlemle anıyoruz Türkiye’nin öncü anayasa hukukçularından ve gazetemizde 50 yıl boyunca köşe yazıları kaleme alan Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nu ölümünün 25. yıldönümünde büyük bir özlemle anıyoruz. Velidedeoğlu için bugün saat 11.00’de Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarı başında tören düzenlecek. Törene ailesi, sevenleri ve gazetemiz çalışanları katılacak. Hukukçuların hocası... Hukuk ve aydınlanma konularına ışık tutan Velidedeoğlu, 24 Ağustos 1904’te İstanbul’da doğdu. Velidedeoğlu Ankara Lisesi’nde 2. sınıfta okurken 23 Nisan 1920’de açılan TBMM’de memur olarak çalışmaya başladı. 1928 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitiren Velidedeoğ lu 1929’da da Hukuk doktorasını yapmak üzere Avrupa’ya gönderildi. Velidedeoğlu doktora çalışmasını 1933 yılında İsviçre’de tamamladı, 1934 yılında da İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi’ne asistan olarak atandı. Aynı yıl doçent, 1942 yılında profesör ve daha sonra da ordinaryus profesör unvanlarını aldı. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde iki dönem dekan olarak hizmet verdi (19461948 ve 19521953) ve 1975 senesinde emekli oldu. Nutuk’u çevirdi Kurucu Meclis Milli Birlik Komitesi Temsilciliği (6 Ocak 196115 Ekim 1961) ile aynı Meclis’te 1961 Anayasası’nı hazırlayan komisyonun üyeliği ve kâtipliğini yaptı. Araştırmaları ve yazıları gazetemizde yayımlan dı. Türkiye’nin tanınan birçok hukukçusunun hocası olan Velidedeoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği kurucularından olup aynı zamanda derneğin onursal başkanıdır. Velidedeoğlu’nun 5 ciltlik Medeni Hukuk kitabı, 100’e yakın bilimsel inceleme, araştırma ve konferansı, Almanca ve Fransızcadan 15 inceleme ve kitap çevirisi, Türkiye, Almanya, İsviçre, İtalya, Belçika ve Fransa’da yayımlandı. Velidedeoğlu, ayrıca Atatürk’ün Nutku’nu, öz Türkçeye çevirerek daha kolay anlaşılır hale getirdi. Velidedeoğlu, 1992 yılında hayata veda etti. Hukuk alanında çok sayıda yayımlanmış eseri bulunan Velidedeoğlu’nun, Türkiye’de 3 Devir (2 cilt), Sağsız Solsuz Demokrasi, Devirden Devire, İnsancı Yolcular, 12 Mart Faşizminin Felsefesi isimli kitapları da okurla buluştu. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Demokrasi ve uzlaşı üzerine 17Şubat 2017 günü 1260 üyeli Birleşik Federal Meclis’te yapılan seçimlerde sosyal demokrat milletvekili ve Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier oyların yüzde 74.3’ünü alarak Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 16. cumhurbaşkanı seçildi. Görevini 19 Mart’ta yine bir sosyal demokrat olan Joachim Gauck’tan devralacak olan Steinmeier, Sosyal Demokrat Parti’nin, Hıristiyan Demokrat Birlik ve Hıristiyan Sosyal Birlik partilerinin ortak adayıydı. Hür Demokrat Parti ve Güney Schleswig Seçmen Birliği milletvekilleri de Steinmeier lehine oy kullandılar. Bu seçim demokrasiyi özümsemiş bir ülkede “Nasıl uzlaşılır” sorusuna verilmiş somut bir örnektir. HHH 2012 yılından bu yana iki dönem Avrupa Parlamentosu Başkanı olan Sosyal Demokrat Martin Schulz, partisinin genel başkanı Sigmar Gabriel tarafından hem kendi koltuğu için hem de federal seçimlerde başbakanlık adaylığı için önerildi. Önerisi, Sosyal Demokrat Parti yönetim kurulunda oybirliği ile kabul edildi. Bu da uygar bir ülkede köklü bir siyasal partide özveriye dayanan bir uzlaşı örneğidir. Bir yoldaşına, “Sen bu görevi benden daha iyi başarırsın” diyerek koltuğunu devreden Sigmar Gabriel 57 yaşındadır, 1977 yılından bu yana Sosyal Demokrat Parti üyesidir. 1999 yılında Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı olmuş, 2005 yılında Hıristiyan Birlik partileri ile Sosyal Demokrat Parti tarafından kurulan koalisyon hükümetinde Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı’na getirilmiştir. 2009 yılında parti genel başkanlığına seçilmiş, 2013 yılında kurulan 3. Angela Merkel hükümetinde Şansölye Yardımcılığı’nın yanı sıra Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nı üstlenmiştir. 27 Ocak 2017 günü genel başkanlık koltuğunu Martin Schulz’a devrettikten sonra Almanya Federal Dışişleri Bakanı olarak Cumhurbaşkanı seçilen Frank Walter Steinmeier’in yerine geçmiştir. Tüm bunlar ülkemizdeki siyasetçilere ders niteliğinde olan davranışlardır. HHH Türkiye’de siyasete çoğulculuk değil “çoğunlukçuluk” fetişizmi egemendir. Çoğunluk tarafından seçilen kişi kendini “muktedir” olarak görür. Azınlığın kendisine tabi olmasını bekler, ister. Parti içi muhalefet bir “rahatsızlık nedeni” olarak değerlendirilir. Bırakın bulunduğu makama daha layık olduğuna inandığı bir parti yoldaşına koltuğunu bırakmayı onun yolunu kesmek için elinden geleni ardına koymaz. Bu durum tüm siyasal partilerimiz için geçerlidir. Hiçbirinde demokratik işleyiş yoktur; parti içi yandaşlık liyakatten önde gelir. Parti lideri, “uzlaşı” nedir, “uzlaşma” nedir bilmez, bilse de bilmezlikten gelir. Oysa uzlaşı, uzlaşma demokrasi kültürünün temelidir. Örneğin, Almanya 2005 yılından beri koalisyon hükümetleriyle yönetilmektedir. En son koalisyon 2013 yılında Hıristiyan Birlik Partileri ve Sosyal Demokrat Parti arasında kurulmuştur, günümüze kadar başarıyla görevdedir. Almanya’yı Avrupa’nın en güçlü ekonomisine sahip ve Avrupa Birliği’ne kaptan kılan koalisyon hükümetleridir. Siyasal koalisyonlar uygar toplumlardaki uzlaşma kültürünün ürünleridir. Bir de bize bakalım. AKP ve MHP sözcüleri “muktedir cumhurbaşkanı” propagandalarında koalisyon olasılıklarını öcü gibi gösteriyorlar. O MHP ki 7 Haziran 2016 genel seçimleri sonrasında TBMM’de muhalefetin sahip olduğu yüzde 60’lık çoğunluğu “istemezükçü” tavrıyla heba etmiş, Cumhurbaşkanlığı altın tepsi içinde AKP’ye sunulmuştur. Ne denir ki? 24 ŞUBAT 2017 SAYI: 33378 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.13 05.58 06.21 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.40 13.25 16.24 07.23 13.09 16.10 07.44 13.32 16.35 Akşam 18.57 18.43 19.07 Yatsı 20.16 20.01 20.23 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI behicak@yahoo.com.tr kamilmasaraci@gmail.com.tr DİTİB’de istifa Almanya’da imamlara yönelik casusluk iddiaları nedeniyle tartışılan ve üzerindeki siyasi baskı lar artan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) Eyalet Birlikleri Koordinatörü Murat Kayman istifa etti. Aynı zamanda DİTİB’in Kuzay RenVestfalya eya letinin yönetim kurulunda olan Kayman, DİTİB’den ayrıldığını kendi blogundan duyurdu. Kayman, Almanca yaptığı açıklamasında “DİTİB’de ki tüm yol arkadaşlarıma çok farklı ve ilginç bağlam larda, her zaman kolay olma yan, ama yapıcı ve verimli işbir liği için teşekkür ediyorum ve DİTİB’e gelecekte başarılar di liyorum” ifadelerini kullandı. Kendisini yalnızca üyesi oldu ğu diğer derneğin hukuki işle rine adadığını belirten Kayman, ayrıca eyaletteki İslam Diyalog Forumu ve federal çaptaki poli tik görüşmelerden de geri çekil Murat Kayman diğini duyurdu. Daha öncesin de ise Kölner StadtAnzeiger ve Rheinische Post ga zeteleri Kayman’ın istifasını duyurmuş ve bu istifayı “DİTİB’in Ankara ile bağlarını daha da güçlendirece ğine bir işaret” olarak yorumlamışlardı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da ön ceki gün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında Almanya’ya sert çıkmıştı. DİTİB’de görevli imamla ra yönelik casusluk iddialarına değinen Kalın “Dİ TİB imamlarına yönelik bir cadı avı” başlatıldığını kaydetmişti. Kalın, “PKK, FETÖ, DHKPC gibi illegal örgütlerin Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ci rit attığı bir dönemde asıl yoğunlaşılması gereken DİTİB mensupları değil, bu terör örgütleri olmalı dır” demişti. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle