04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 19 Şubat 2017 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Tapuyu kaptırmayın’ Kıbrıs cephesinde yeni bir şey yok Galiba bu defa uzlaşıyorlar... Birbirlerine haritalar da sunduklarına göre, artık son aşamaya gelmiş olmalılar... Bütün bu olumlu yorumlara karşın, Kıbrıs müzakerelerine hep kuşkuyla bakıyor ve tarafların son zamanlarda birbirlerine yakınlaşmalarını sağlayacak gelişmeler gösterdiğine bir türlü inanamıyordum. Hafta içinde, Ada’da tarafsız bölgede görüşmeler yapılırken Kıbrıs Rum lideri Anastasiadis’in, kapıyı çarpıp çıkması üzerine görüşmelerin kesilmesi ve bu beklenmedik kopmaya neden olan olayın, Enosis tutkusu olması, Kıbrıs Cephesi’nde aradan geçen bunca zamana karşın, yeni bir şeyin olmadığını gösterdi. Kıbrıs’a ilk kez “Barış operasyonu”nun ikinci yılında (1976) Lefkoşa’nın Rum kesimindeki uluslararası konferansa konuşmacı olarak gittim. Ada’ya Rum kesiminden girdim, yeşil hat’tan Türk kesimine geçtim, bir süre de orada kaldıktan sonra, Ercan Havaalanı’ndan ayrıldım. Makarios ve Denktaş da dahil olmak üzer her iki kesimin liderleri ve siyasi figürleriyle de görüştüm. HHH 41 yıl önce Kıbrıs’ta görüntü şuydu: Ada iki yıl önceki Türk askeri müdahalesi sonunda ikiye bölünmüş durumdaydı. Kuzeyde kırmızı Türk bayrakları, güneyde ise mavi Yunan bayrakları dalgalanmaktaydı. Kıbrıs bayrağını, uluslararası konferansın yapıldığı binanın bir de Makarios’un sarayı önünde olmak üzere iki yerde gördüm. Rum kesimindeki sosyalist gençler onların da konferans vesilesiyle konduğunu, daha önce orada bulunmadığını kulağıma fısıldadılar. Mavi bayraklılar, kırmızı bayraklılara karşı kazandıkları savaşları ulusal bayram olarak kutluyorlar, kırmızı bayraklılar da ulusal mavi bayrakları yendikleri savaşları anarak törenler yapıyorlardı. İki yıl öncesine kadar maviler ile kırmızılar birbirlerini boğazlamaktaydılar. Mavilerin, Ada’yı tümden kendi ana vatanlarına bağlamak (ENOSİS) için gerçekleştirdikleri darbeden sonra kırmızılara karşı giriştikleri saldırıların sonunda kırmızı bayraklıların ana vatanlarından gelen ordu, Kıbrıs’ı ortadan ikiye bölmüştü. Ada’da iki toplumun bir arada yaşamaları için uluslararası alanda konferans üzerine konferans düzenlenirken, Kıbrıs okullarında mavililerin çocukları mavi ulusçuluğu, kırmızılıların çocukları da mavi ulusçuluğuyla savaşan kırmızı ulusçuluğu öğrenerek yetişiyorlardı. Kıbrıs adası bir toprak parçasıydı, ama vatan değildi. Çünkü bu toprak parçası üzerindeki insanların bir arada yaşama konusunda bir mutabakatı yoktu. Ada yalnız ortadan ikiye ayrılmakla kalmıyor, Adalılar da kafalarında ikiye ayrılmış bulunuyordu. Bu durumda barış içinde bir arada yaşamayı sağlayacak bir formül bulunması imkânsızdı. Bu arada Kıbrıs’ın içinde bulunduğu bölge çok kan ve ateş çemberinden geçerken, Ada bunların ortasında barış değilse bile bir çatışmasızlık bölgesi olarak duruyordu. Bu çatışmasızlık halinin bedeli ise, Ada’nın bölünmüşlüğüydü. HHH Bugün aradan 41 yıl geçmiş, köprülerin altından çok sular akmış, fakat öyle görülüyor ki Kıbrıs sorununun özünde hiçbir şey değişmemiş, mavilerle kırmızılılar arasına eşit koşullarla bir arada yaşamak konusunda herhangi bir mutabakatın sağlanacağı ortam yaratılamamıştır. Kıbrıs Rum lideri Anastasiadis’in kapıyı vurup gitmesine neden olan olayın, 1950 yılında Rumlar arasında yapılan Enosis referandumuna verilen evet oylarının Rum okullarında kutlanması konusunda çıkan tartışma olması da Ada Rumları’nın Kıbrıs’ı hâlâ nihai hedefi Yunanistan’a bağlanmak olan bir Helen Adası olarak görmekte direndiklerinin, bu gerçeği telaffuz etmeseler bile bilinçaltından silip atamadıklarının delilidir. Bu durumda ortak yaşama konusunda bir mutabakatın oluşması imkânsızdır. Mesele de kırmızılılar ile mavilerden hangisinin daha fazla kabahatli olduğunu tartışmak değil, mutabakatı oluşturmaktır. Ne yazık ki o noktadan da uzağız. Baykal, ‘12 Eylül anayasasının bir sahibi vardı. Bunun sahibini arıyoruz. Karanlıkta hazırlanmış, vekillerin boş kâğıda imza atmasıyla sunulmuş bir anayasa’ dedi CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Bugün Türkiye’de giderek yükselen, kabaran ‘ana yasaya hayır’ dalgası var. Bunu an lamak lazım. Bu siya si bir partinin organi ze ettiği, yönlendirdi ği ‘hayır’ dalgası değil. Oyunuzun kıymetini bilin, bu oy olağanüstü ZEHRA ÖZDİLEK önemli. Sakın ha tapuyu kaptırmayın. Hem gecekondunun tapusu nu, hem de devletin tapusunu” diye konuştu. Sahibi kim? Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’ndeki toplantıya Baykal, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat ve Zeytinburnu İlçe Başkanı Metin Doğan katıldı. Partililerin yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Baykal, “Bugün, ülkemizin tarihi bir kırılma noktasına doğru yaklaştığı bu aşamada büyük bir milli görev duygusu içinde Zeytinburnu’ndan başlayarak bir görev yapmak üzere yola çıkıyoruz. Allah mahcup etmesin” dedi. ‘Niçin Türkiye birden birebir anayasa krizi içi ne çekildi?’ diye soran Baykal, “Böyle bir anayasal arayışın, talebin, ihtiyacın Anadolu’da insanlarımızın yaşam ortamlarında, hanelerde, okullarda, dükkânlarda, fabrikalarda, sokakta, ortaya çıktığına tanık olduk mu? Bu anayasa taslağı tepeden inme bir anayasa taslağıdır. Bunu önce çok iyi bilelim. Müellifi yoktur, yazarı iftiharla ‘ben yazdım’ diye çıkabilecek durumda değildir. Ne hukuk, ne siyaset hiçbir bakımdan, dünyanın hiçbir ölçüsüyle hazırlayana kesinlikle şeref ve onur kazandırmayacak bir Baykal, “Bugün, ülkemizin tarihi bir kırılma noktasına doğru yaklaştığı bu aşamada büyük bir milli görev duygusu içinde Zeytinburnu’ndan başlayarak bir görev yapmak üzere yola çıkıyoruz” dedi. anayasa taslağıdır. 12 Eylül anayasasının bir sahibi vardı... Bunun sahibini arıyoruz. Sahibi yok ama arkasındaki siyasi irade bellidir. Sahibinin sesidir bu anayasa. Sahibi arkasındadır. Karanlıkta hazırlanmış, Meclis’teki milletvekillerinin daha okumadan imzaladığı, boş kâğıda imza atmasıyla Meclis’e sunulmuş bir anayasa...” diye konuştu. Saray’a götürecekler İktidar partili hukukçuların da taslağın doğru olmadığı inancın Tek adam itirafı! Elazığ ve Malatya’daki ‘toplu açılış törenleri’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Yetkileri tek kişide topluyoruz’ dedi Elazığ İstasyon Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış törenine konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliğiyle getirilmek istenen yeni sistemde Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın gücünün aynı kişide birleştiği için çekişme, çatışma, kavga, dövüş diye bir sorun çıkmayacağını belirterek, “Bu ülkede Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’a anayasa kitapçığını fırlattığını gördük mü? Yaşadık mı? Kardeşlerim ya, dünyada böyle çirkinlik olur mu ya? Bunu bile yaşattılar bize ya. Bunu da kaldırıyoruz. Bu yetkileri tek kişide topluyoruz ve kitapçık fırlatma dönemi bitiyor. Anayasa değişikliğiyle getirdiğimiz bir başka yenilik de cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğini kesme şartını ortadan kaldırmak. Böyle şey olur mu? Neymiş? O, tarafsızlığı getirirmiş. Bir insanın karakterinde, tarafsız olmak diye bir şey olur mu? Olmaz” diye konuştu. “Cumhurbaşkanlığı sistemini şahsi hevesim, arzum olarak göstermek isteyenler; en büyük haksızlığı gençlerimize yapıyorlar” diyen Erdoğan şöyle konuştu: “Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine rahmetli Özal bu meseleyi gündeme getirdiği, bizlerin gençliği dönemine denk gelen 1990’lı yılların başında geçseydik.” l DHA ‘SMuirtiinyegliiçtionpklaamdıpltaarn’ CHP PM Üyesi Ali Öztunç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 72 oy aldığı Kahramanmaraş’ta yaptığı mitinge olan katılımın yarısına yakınının ildeki kamptan hem de son bir saatte toplanan Suriyeliler olduğunu söyledi. Öztunç, “Erdoğan, Maraş’ta her zamanki ilginin dörtte birini bulamadı. Meydan zayıf olunca Maraş’ta bulunan Sivricehöyük Kampı’ndaki tüm Suriye liler mitinge bir saat kala toplandı ve getirildi” dedi. Öztunç, emniyet kayıtlarına göre meydanda 9 bin kişi bulunduğunu, bunun da yaklaşık 4 bininin Suriyeli olduğunu belirtti. İlde okulların tatil edildiğini, öğrenci ve öğretmenlerin zorla mitinge getirildiğini söyleyen Öztunç, belediyelerin de otobüslerle çalışanlarını taşıdığını, dış ilçelerden gelen personelin üzerinde iş kıyafetlerinin olduğunu kaydetti. l İKLİM ÖNGEL da olduklarını dile getiren Baykal, “Meclis’teki milletvekilleri çeşitli bağımlılıklar nedeniyle, çeşitli zorunluluklar nedeniyle ‘biz beraber yola çıktık, parti almış kararı’ diyerek partici anlayışla, partizanca düşünceyle bir dayanışma ve sorumluluğu paylaşan anlayışı içinde bunlara oy vermiş olabilir. Ama siz milletsiniz, siz kimsenin partizan kapı kulu değilsiniz, halksınız. Biz iktidarı İstanbul’daki saraydan almışız, Ankara’daki o onurlu Meclis’e getirmişiz. Şimdi Ankara’daki Meclis’ten onu alacaklar, Beştepe’deki saraya götürecekler” dedi. Baykal, değişiklikle, Meclis susturulurken, milletin de susturulduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Sevsinler ‘bu vesayet’ diyeni. Türkiye’de senin dışında vesayet koyacak kim kaldı ya. Türkiye’de şimdi, zaten bir tek adam vesayeti vardı, bu anayasal güvencelere bağlanmış bir tek adam vesayetidir. Gerçek vesayet bu anayasadadır. İlk 5 yıl çıraklık diyordu, ikinci 5 yıl kalfalık, üçüncü 5 yılda ustalık... Allah ustalıktan sonrasından sakınsın Türkiye’yi” diye konuştu. l İSTANBUL ‘Değişiklik hukuka aykırı’ Ülke Politikaları Vakfı’nın düzenlediği ‘Kişiye Özel Anayasa ve Türkiye’nin Geleceği’ konulu panel, Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Panelde konuşan eski Yargıtay Başkanı Prof. Sami Selçuk Cumhurbaşkanı’nın HSYK’nin de başkanı olacağını dile getirerek, “MGK’nin de başkanlığına devam edecek. Ve bu arada kanun hükmünde kararname de çıkaracak. Meclis bir danışma organı haline dönüşüyor gibi geliyor bana” diye konuştu. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Aysel Çelikel de “Yasalar kişiler için yapılmaz. Maalesef biz kişiye özel bir anayasa icin 16 Nisan’da sandık başına gideceğiz. Hukuk ilkelerine aykırı olan bir anayasaya ben tabii ki hayır diyorum” dedi. Prof. Dr. Ergun Özbudun ise “Başkanlık sisteminin genel olarak sakıncalarından biri yasama ve yürütme arasında bir çekişme olduğu takdirde bunu çözecek hukuki bir mekanizmanın olmamasıdır” diye konuştu. CHP eski milletvekili Atilla Kart da, anayasal kurumların askıya alındığını belirterek, “Kaçınılmaz olarak bir kaos, bir fetret dönemi yaşıyoruz. Hiçbir zaman demokrasi arayışı içinde olmadı bu kadro” diye konuştu. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle