22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 19 Şubat 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Terör ‘Evet’ kampanyasını başlattı Pazar keyfi niyetine, yazarken bana da keyif verecek bir Tırmık yazacaktım. Antalya gibi koskoca bir kentte başsavcı yardımcılığı gibi bir göreve getirilmiş, sanırım hukuk fakültesini bitirmiş, kapı gibi diploma sahibi olmuş zatın Twitter şehvetine kapılıp bilinçaltını yansıttığı “Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir. Küsmece yok” tweet’ine, Twitter sınırları kadar kısa bir cevap verecektim. “Savcı bey”, diye başlayacak ve “Ben referandumda kesinlikle hayır diyeceğim. Göze aldım; haydi bana PKK ile aynı muameleyi yap da görelim” diye bitirecektim. Sonra da HSYK’ye açık mektup yazıp, Antalya başsavcı vekilinin diplomasının gerçekliğinin kontrol edilmesini isteyecektim... Antalya savcı vekili ile işimi bitirdikten sonra pazar yazısı keyfine devam edecektim. AKP’nin Anamur Gençlik Kolları Başkanı olan zatın paçalarından akan kültürü ile antiKemalizm yapayım derken ırkçılığın bataklığında debelenişini tırmıklayacaktım. Hani Mustafa Kemal için “Birinin babasının ve kendisinin doğum yeri Selanik ise Selaniklidir. Kimse Türk, Atatürk demesin. Orijinali Yunan yani, net. Benzemiyor Türk’e…” diyen adamcağızdan söz ediyorum. Ona da “Efendi bu derin kültürün ve üstün zekânla sen AKP’de yanlış yerdesin. İslamda ümmet esastır. Kitaba iyi bakarsan ve anlayabilirsen görürsün, ırklar ve milliyetler arasında ayrım İslamda yoktur. En iyisi sen MHP’nin kapısını filan çal, kendine oralarda siyasal gelecek ayarla” diye öğütler verecektim... Ardından AKP tepelerine seslenecek; “Ey AKP elebaşıları, ‘Evet çıkmazsa iç savaşa hazır olun’ diyen, Manisa Gençlik Kolları Başkanınız olan herifi naşerif’i partiden istifa ettirip aklınızca ellerinizi yıkadınız. Bir soluk almanıza vakit kalmadı, ardından şu Anamur’lu öteki herifi naşerif Atatürk’ü Rum ilan ederek aklınca lekeledi. Onu da istifa ettirdiniz, yine ellerinizi yıkadığınızı düşündünüz. Ancak sanırım bu gidişle hayatınız musluk başında suyla sabunla geçecek gibi. O çocuklara kızmayın, partiden istifa ettirip siyasal hayatlarını karartmayın. Onlar sizlerden öğrendiklerini tekrarlıyorlar. Tek fark siz bunları henüz yüksek sesle dillendiremiyorsunuz, onlar ise acemi olduklarından açıkça söylüyorlar. Yavrularınıza kıymayın” diye dalgamı geçecektim... Olmadı... Bu ülkede pazar keyfi bile bize haram... HHH Urfa Viranşehir’de bomba yüklü bir araç uzaktan kumanda ile patlatıldı. Yoksul bir ailenin 11 yaşındaki oğulları Ahmet Oktay Günak ve mahalle bekçiliği ile ev geçindiren İbrahim Kete parçalanarak can verdiler. 20’ye yakın da yaralı... Henüz üstlenen örgüt olmadı. Ancak terörü siyasal mücadele yöntemi belleyen bir örgütün marifeti olduğuna kuşku yok. Altından TAK mı çıkar, IŞİD mi çıkar, bir başka uğursuz örgütlenme mi çıkar bilemem. Bildiğim terör örgütlerinin referandumda “hayır” çıkması olasılığına karşı “Evet” kampanyasını başlattıkları... Erdoğan ve tayfası için bir “Allah’ın lütfu” daha yani... Bana bir kardeş borçlular Cumartesi Anneleri 621’inci hafta eylemlerinde 1995’te gözaltına alındıktan sonra cansız bedeni Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Rıdvan Karakoç için buluştu. Karakoç’un ağabeyi buluşmada yaptığı konuşmada cenazeyi bulabildikleri için şanslı olduklarını söyleyerek, “Bana bir ağabey, kardeş, yoldaş borçlular. Alacağımız var. Buradaki ailelerin böyle bir şansı bile olmayanlar var. Dönemin başbakanı bizimle konuştu ve faillerin bulunacağı sözünü verdi. Bizi kandırmış. 104 yaşındaki annemin ve bizim gözümüzün içine bakarak yalan söyledi. Duygularımız ile oynadı” dedi. Rıdvan Karakoç’un annesi Asiye Karakoç, oğlunun dosyasında adaleti göremeden Aralık 2016’da yaşamını yitirmişti. Değirmenci dava açıyor Referandumda “Hayır” diyeceğini açıkladığı için işine son verilen İrfan Değirmenci, Doğan Holding’e dava açacağını duyurdu. Sözleşme gereği alması gereken tazminatının iki katından daha fazlası teklif edilen Değirmenci’ye hiçbir yerde Doğan Holding aleyhinde beyanda bulunmama şartı koşuldu. Değirmenci konuya ilişkin, “Bu ana akım medyaya karşı hepimizin ifade özgürlüğü davasıdır. Vekâlet ücretleri LÖSEV’e bağışlanacaktır” mesajını paylaştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Sevgili Güray Öz Türkiye medyasının ender ombudsmanlarından, yılların özgür gazetecisi, gençlik arkadaşım! Silivri’deki Cumhuriyet gazetesi mensupları arasında en eski tanıdığım sensin, sana yazıyorum. Gazetenizde boş kalan köşe ayıbı bu memlekete yeter. Başka bazı gazetelerde boş bırakılmadan boşaltılmış köşelerin ayıbı büsbütün öyle. Elindeki ve emrindeki türlü silahlarla konuşanların karşısında bizler varız, biz elinde ve gönlünde sözünden başka silahı olmayanlar. Besbelli güç sahipleri için bundan korkutucu bir şey yok ki, bizi susturmaya çalışıyorlar. Eh, hiç başaramadıkları söylenemez. Kendi ölçülerimize göre dile getiremediğimiz az fikrimiz mi var? Kime sorsam bende otosansür yok diyemiyor. Galilei olmakla Giordano Bruno olmak arasında gidip geliyoruz. Oysa, susturmak isteyenlere kalsa, söyleyemediğimiz bir şey yok. Onlara kalsa, her muhalif söz bir terörizm propagandası. “Gazete, gazeteci” kavramlarını silip yerine “terör örgütü, terörist” sıfatlarını yazarak kurdukları cümlelerin başında “Onlar gazeteci Gazeteciliği öldürmeye çalışıyorlar değil, terörist” cümlesi geliyor. Sonuç: İddianamelerde KH işaretiyle gösterilen kamu hukuku adına (siz İçişleri Bakanlığı anlayınız) dava açmakla görevli savcıların ilk cümlesi de bu oluyor. Yakında size gelecek olan iddianame de bu minval bir cümleyle başlayacaktır, kuşkun olmasın. Dediğim gibi, artık tek tek gazetecileri değil, gazeteciliği öldürmeye çalışıyorlar, hem kavram hem de pratik olarak. Bu işe Özgür Gündem gazetesiy le başlamışlardı, sizinle devam ediyorlar. Belki bana kızacaksın ama, bu işte bir hayır olabilir. Ne demiş Çinliler: Her kötü şeyin bir iyi yanı vardır. Biz “vardır” demeyelim de, “olabilir” diyelim. Eğer Özgür Gündem’in künye mensupları olarak bizler tutuklandıktan sonra Cumhuriyet’in künye mensupları olarak sizler tutuklanmasanız, neyin öldürülmekte olduğu bu kadar aşikâr olmayacaktı. Burcu Karakaş’ın “90’lı Yıllarda Gazetecilik” adlı kitabında önde gelen gazetecilerin ağzından tekrar tekrar kayda geçtiği üzere, anaakım medyaya egemen olan zihniyet Özgür Gündem’i gazeteden saymamak konusunda devlet aklıyla yarış içinde olagelmişti. Bu zihniyetin son haddine varan sonuçlarını şimdi görüyoruz. Ünlü anekdotta Alman din adamının dediğini bizlere uygularsak, 90’larda Kürt gazete cilere dokundular bir şey demedik, nasıl olsa biz Kürt değildik. Sonra “liberal” diye hor görülen demokratlara dokundular bir şey demedik, nasıl olsa estağfurullah biz liberal de değildik. Sonra sonra Cumhuriyet’e dokundular, biz tam ona da bir şey demeyecektik ki birden geriye kim kaldı diye bakmak geldi aklımıza. Ve artık basın ve ifade özgürlüğü sıfıra meylettiği için, biz özgürlüğün yalnızca kavramına bakmak zorunda kalıyoruz. Buna kültürümüzün bulacağı ezber dışı çareler olacaktı elbette. Cezaevinde öğrendiğim bir şarkı şu dizelerle başlıyor: “Şikâyetim var cümle yasaktan / Dillerimi hâkim bey, bağlasan durmaz.” Devamı için yerim kalmadı. Şimdi sizin internet erişiminiz yok, açıp bu şarkıyı dinleyemezsiniz ama, belki bileniniz vardır, yoksa da Allah kerim. Hepinize çoook selam. ‘Sessizliğin hapishanesi’ Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için kampanya başlattı Uluslararası Af Örgütü Türkiye’de ba tutuklu olan gazetecilerin serbest bırakılmasını hedeflediğini belirte sın ve ifade özgürlüğü rek, “Tutuklu gazeteciler ne yönelik baskıya dik hakkındaki kovuşturma kat çekmek için kam ların niteliğine değinmi panya başlattı. “Ses yoruz. Aylarca süren tu sizliğin hapishane tuklamaların cezalandır si: Türkiye’de gazeteci ma olduğunu ve bunla liğin ölümü” başlığıyla yayımlanan yazıda, dünyadaki tutuklu ga Af Örgütü, kampanyayı duyurduğu internet sitesinde Kadri Gürsel’in fotoğraflarını kullandı. rın olmaması gerektiğini söylüyoruz. Gazeteciler açısından caydırıcı ve ta zetecilerin 3’te 1’inin yattığının vurgulandığı metin ciz edici bir durum bu. Türkiye’de olduğu, konuşma de, OHAL’in ilanının ardından Bu baskının gazetecilerin Tür nın “ölçülemez” bir maliyet muhalif medyaya eşi benzeri kiye’deki etkin çalışmalarının doğurduğu vurgulandı. görülmemiş bir darbe indiril engellenmesini hedefleyen bir Uluslararası Af Örgütü ge mesinin hedeflendiği aktarıl durum olduğunu düşünüyo çen günlerde Türkiye’deki ifa dı. 160’tan fazla medya orga ruz. İfade özgürlüğü ihlalinin de özgürlüğü ihlallerine iliş nının kapandığının anımsatıl hem haber verenin hem de ha kin “Sansür ve ifade özgür dığı açıklamada, muhalefetin ber alanın hakkının ihlali ol lüğü” başlığıyla bir kampan sesinin kısıldığı ve konuşma duğunu düşünüyoruz. Tutuk ya başlattı. Açıklama metnin nın ölçülemez bir maliyet do lamalar basına olan baskının, de tutuklu bulunan gazeteci ğurduğuna dikkat çekildi. basının içinde bulunduğu du ler, medya çalışanları ve yöneticilerinin büyük çoğunlu Tutukluluk ceza oldu rumun kötülüğünün bir yönü. Aslında halkın bilgilendirilme ğunun cezaevlerinde yargı Uluslararası Af Örgütü Tür hakkının ihlali ve medyadaki lanmayı beklediği ifade edil kiye kampanyalar sorumlusu çoğul seslerin azaltılması” de di. Gazetecilerin aylarca hapis Milena Buyum, kampanyayı di. l İSTANBUL/Cumhuriyet ERDEM 10 YAŞINA BABASI OLMADAN GİRDİ Gazetemiz Yayın Danışmanı Kadri Gürsel’in oğlu Erdem dün doğum gününü kutladı. Kadri Gürsel’in eşi Nazire Gürsel, “Biricik oğlumuz Erdem 10 yaşına yanında babası olmadan girdi. Ama İELEV 4 B’den arkadaşları ve dostlarımız elbette onu yalnız bırakmadı. Erdem, babası tutuklandığı gün ‘Babam doğum günüme kadar çıkar mı?’ diye sormuştu. Oysa hâlâ iddianame bile yazılmadı. Öfkem çok büyük ve giderek de büyüyor” dedi. MERKEL’DEN YILDIRIM’A GAZETECİ YÜCEL İÇİN BASKI Almanya: Hukuk devleti Başbakan Binali Yıldırım, Oberhausen kentindeki “Memleket Sevdalıları Evet Diyor” mitinginde konuşmak için gittiği Almanya’da 53. Uluslararası Münih Güvenlik Konferansı’na katılırken bu kapsamda Almanya Başbakanı Angela Merkel’le bir araya geldi. Münih’teki Bayerischer Hof Oteli’nde yaklaşık 50 dakika süren görüşme basına kapalı gerçekleşti. Görüşmede Almanya Başbakanı, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’de salı gününden beri gözaltına tutulması ve hakkındaki terör örgütü üyeliği ithamlarını da gündeme getirdi. Alman basınına göre bu konuda Yıldırım’a baskı yapan Merkel, hem Alman hem Türk vatandaşlığı bulunan Yücel’e hukuk devletinin kurallarına uygun adil muamele talep etti. Alman Dışişleri Bakanlığı sözcülüğü de “Türk makam kurallarına uyun larının yü rüttüğü mev cut soruştur ma sürecin de, özellikle Türkiye’de ba sın özgürlüğü nün anayasa hukukuyla gü aDeniz Yücel venceye alınmış olması ba kımından, hukuk devleti ku rallarına riayet edilmesini ve adil davranılmasını istiyoruz. Elbette Deniz Yücel’e destek olmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Yücel ve Die Welt yazıişleriyle temas lar kuruldu ve sürüyor” açık lamasını yaptı. Yücel’in gözaltında tutulma sına basın meslek örgütlerin den ve siyasetçilerden de tep ki geldi. Alman Gazeteciler Birliği (DJV) Başkanı Frank Überall, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, hoşuna gitmeyen haberciliği bitirmek için olağanüstü hali suiistimal etmeye çalışıyor” dedi. Almanya Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünden yapılan açıklamadaysa Türkiye’deki gelişmelerin “yeni bir boyuta” ulaştığı belirtildi. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir “Hükümet Deniz Yücel’in serbest bırakılması için harekete geçmek zorunda” ifadelerini kullandı. Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Rolf Mützenich de Başbakan Binali Yıldırım’a seslenerek, Yücel’in serbest bırakılmasını isterken, “Basına bu tarz ve biçimde saldırmak, otoriter bir sistemin en kesin işareti” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul’daki eyleme katılan KESK üyeleri arkadaşlarının işlerine geri alınmasını istedi. KESK, ihraç edilen üyeleri için sokakta KESK üyeleri, ihraç edilen ve açığa alınan üyeleri için eylem yaptı. Aydın’da 32 kişi gözaltına alındı. İstanbul’da, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda dün yapılan oturma eylemine çok sayıda KESK üyesi katıldı. Büro Emekçileri Sendikası 1 Nolu Şube Başkanı Dursun Doğan, mesleklerini alın teriyle kazandıklarını söylerek “Başvurduğumuz yerler bizi işe almıyor, çünkü şirketlere KHK ile ihraç edilenlerin listelerini gönderiyorlar” dedi. KESK’in İstanbul’daki oturma eylemleri, her pazartesi, çarşamba, cuma, cumartesi günlerinde Kadıköy, Kartal ve Bakırköy’de devam edecek. Aydın’da, “İşimi geri istiyorum” diyen KESK üyeleri ne üç gündür eylem yapma izin verilmiyor. İhraç edilen KESK üyeleri ve destek verenler, dün, kent meydanına geldi. KESK üyeleri, pankart asıp basın açıklaması yapmak üzere hazırlanmaya başladı. Polisler, pankart asılmasının yasal olmadığını, eylemin valilik tarafından yasaklandığını ifade ettiler. Birkaç dakika süren tartışmanın ardından polis topluluğa müdahale etti. Eyleme katılan 32 kişi gözaltına alındı. KESK Ankara Şubeler Platformu üyeleri de Sakarya Caddesi’nde toplandı. “Açığa alma ve ihraçlara direneceğiz. Biz kazanacağız” pankartı açan grup, oturma eylemi yaparak, ihraç kararını protesto etti. l Haber Merkezi KULÜBE ‘İSİM DEĞİŞTİR’ BASKISI Kayyım, Amedspor’a destek için şart koştu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyum Cumali Atilla’nın, belediye tarafından Amed Sportif Faaliyetler Kulübü’ne ayrılan destek bütçesinin verilmesi için şart koştuğu iddia edildi. Dihaber’deki habere göre Atilla, kulüp yönetiminden “Amed” ismini değiştirmesini ve belediyeden bazı isimlerin de kulüp yönetimine alınmasını istedi. Kayyım Cumali Atilla ile belediye binasında görüşen Amed Sportif Faaliyetler Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Nurullah Edemen ve yönetim kurulundan oluşan 7 kişilik heyet ise dayatılan kayyımın şartlarını reddetti. Edemen, bunun istek ile olabilecek bir şey olamayacağını ve kentlilerin değer verdiği bir takımın ismini değiştirmenin de doğru olmayacağını söyledi. Daha önce Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor ismiyle spor faaliyetlerini sürdüren, 7 Temmuz 2015 tarihinde belediye çatısı altından çıkan kulübün ismi Amed Sportif Faali yetler olarak değiştirildi. 2. Lig Beyaz Grubu’nda üst sıralarda mücadele eden Amedspor, halen Büyükşehir Belediyesi tarafından tahsis edilen tesisleri kullanıyor. Ceza yağmıştı Amedspor ve oyuncuları daha önce birçok kez Türkiye Futbol Federasyonu tarafından “ideolojik gerekçelerle” ceza yağmuruna tutulmuştu. Külubün futbolcusu Deniz Naki, Twitter hesabından yaptığı açıklamalar nedeniyle 12 resmi müsabakadan men edilmiş ve 19 bin 500 lira para cezasına çarptırılmıştı. Paylaşımları nedeniyle hakkında dava açılan Naki, beraat etmiş ancak savcılığın itirazi üzerine karar bozulmuştu. Diyarbakır ekibinin, yine Türkiye Kupası’nda oynanan Fenerbahçe maçında, SarıLacivertli futbolcularla beraber açtığı “Çocuklar ölmesin, maça gelsin” pankartı izinsiz olduğu gerekçesiyle 4 bin lira para cezası çarptırılmıştı. l Spor Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle