05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA BM BARIŞ GÜCÜ’NE KANLI SALDIRI Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde dün BM Barış Gücü üssü silahlı bir grubun saldırısının hedefi oldu. Ülkenin doğusunda Kuzey Kivu yakınlarındaki üsse yönelik saldırıda beş Kongo askeri ile çoğu Tanzanya askeri en az 14 BM Barış Gücü üyesi öldü. Yetkililer en az 53 askerin yaralandığını duyurdu. Saldırının arkasından gözler radikal İslamcıların da aralarında olduğu, Uganda da etkin olan “Birleşik Demokratik Güçler” adlı örgüte çevrildi. Örgüte yönelik önceki gün Demokratik Kongo Cumhuriyeti ordusu ile Barış Gücü’nün ortak operasyon yaptığı haberleri basına yansıdı. Maden zengini Demokratik Kongo Cumhuriyeti çok sayıda silahlı grubun hâkimiyet kurmak için girdiği kanlı çatışmalarla sarsılıyor. Norveç Mülteci Konseyi verilerine göre, çatışmalar yüzünden bu yıl 1.7 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Cumartesi 9 Aralık 2017 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Lübnan’dan elinizi çekin’ [email protected] 7 Paris’te gerçekleşen Lübnan zirvesinde Macron’dan Hariri’ye destek geldi. Toplantıda Lübnan’ın içişlerine bölge ülkelerinin karışmaması çağrısı yapıldı. Uluslararası toplumdan, Lübnan’ın “vekâlet savaşı” sahasına çevirilmemesi yönünde RiyadTahran hattına uyarı yükseldi. Fransa’nın ev sahipliğinde dün gerçekleşen Lübnan’a Destek Konferası’na, Birleşmiş Milletler, ABD, Rusya, Çin, Britanya, Almanya, İtalya, Mısır Dışişleri bakan ya da bakan temsilcileriyle, Avrupa Birliği, Arap Ligi, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Dünya Bankası temsilcileri de katıldı. Paris’teki toplantıda Beyrut hükümetine ve Riyad’da açıkladığı istifası ile Suudi ArabistanLübnanİran hattında krize neden olan, ülkesine döndükten sonra istifasını geri çeken Lübnan Başbakanı Saad Hariri’ye destek mesajları verildi. Konferasın açılışında konuşan, krizde arabulucuğa soyunan Fransa Cumhurbaşka nı Emmanuel Macron, “Lübnan’ın bölgesel krizlerden korunması için ülkedeki tarafların ve bölgesel aktörlerin başka devletlerin içişlerine karışılmaması politikasına saygı duyması önemli” ifadelerini kullandı. Bu sözler Körfez’in Sünni blokunun lideri Suudi Arabistan ile Şii İran’a mesaj olarak yorumlandı. ‘Sembolik model’ Lübnan’da gelecek yıl mayıs ayında yapılacak seçimlerin önemine işaret eden Macron, Lübnan’ın bölgede bağımsız olarak varlığını sürdürmesinin, pek çok kültürün bir arada yaşadığı sembolik bir model olması nedeniyle de önemli olduğunu vurguladı. Bölge ülkelerinin Lübnan’a müdahale etmesine izin verilmemesi gerektiğini dile getirdi. Macron, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu’da tansiyonu yükselten Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı açıklamasına da değinerek “Bu karar Lübnan’a yardımcı olmuyor. Bu konuda tarafları sükunete ve sorumluluğa davet ediyorum” dedi. Hariri istifasını resmen geri çektiği kabine toplantısının ardından, muhalefet partileri ile “Arap ülkelerindeki sorunlardan uzak durulması” konusunda anlaşıldığını duyurmuştu. Paris’teki toplantının ardından yaptığı açıklamada ise Hariri, “Lübnan’ın karışmama politikasının ihlal edilmesi halinde ülkenin yeniden tehlikeli bölgeye çekileceği” uyarısı yaptı. İtalya’da gelecek ay Lübnan ordusunun güçlendirilmesi gündemiyle, askeri yardım konferansının gerçekleştirilmesi planlanıyor. LondraAB zirvesi Brexit’te ilk adım geçildi Britanya’da geçen yıl düzenlenen referandumla Avrupa Birliği’nden (AB) çıkış kararı alınması (Brexit) ile başlayan sancılı boşanma sürecinde taraflar arasında uzlaşı pazarlığında ışık göründü. Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ve Britanya Başbakanı Theresa May, Brüksel’de önceki gece ve dün sabah uzun görüşme maratonunun ardından basının önüne çıkarak tartışmalı konularda taraflar arasında mutabakat sağlandığını duyurdu. Brexit müzakerelerinde gerekli ilerlemenin kaydedildiği, ikinci aşama geçmeye hazır olunduğu vurgusu yapıldı. Juncker, gelecek hafta düzenlenecek AB Zirvesi’nde üye ülkelerin Brexit müzakerelerinde ikinci aşamaya geçilmesi için onay vereceğini düşündüğünü belirtti. Müzakereler sonucunda Britanya’nın ayrılmanın bedeli olarak ödeyeceği tazminat ile Britanya’da yaşayan AB vatandaşlarının hakları ve AB’den çıkılacağı 2019 yılından sonra İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasındaki sınırın nasıl bir statüye kavuşturulacağı karara bağlandı. Sınırda uzlaşı May, Kuzey İrlanda ile İrlanda arasında sınır kontrolü olmayacağını açıklayarak en önemli pürüzlerden birinin kalktığının işaretini verdi. Kuzey İrlanda doğumluların Avrupa Birliği vatandaşı kalabileceğine de karar verildi. May, vatandaşlık hakları konusunda da anlaşma sağlandığını, ülkesinde yaşayan AB vatandaşlarının kalıcı oturma hakkının olacağını ve tüm haklarının Britanya hukuku tarafından güvence altına alınacağını duyurdu. Britanya’nın AB’den ayrılmak için ödemesi gereken tutar ise 35 ile 39 milyar pound arasında olarak açıklandı. Vatikan tarzı duyuru... Juncker’in danışmanı Martin Selmayr, ilerlemeleri Vatikan usülü duyurdu. Yeni Papa’nın seçildiğinin haberinin Vatikan’ın bacasından beyaz duman salınarak ilan etmesine atıfla gelişmeleri Twitter hesabında beyaz duman fotoğrafı paylaşarak aktardı. İrlanda Başbakanı Leo Varadkar, ilk aşamada hedefledikleri her şeyi elde ettiklerini söyledi. İkinci aşama ekonomiticaret ilişkileri ve gümrük birliği ile ortak pazardan çıkışın yol haritası konularına odaklanacak. May ile Juncker, Brüksel’de buluştu. ‘Büyük koalisyon’ pazarlığı yeniden Almanya’da 24 Eylül’deki seçimlerin ardından Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU), Hür Demokratlar ve Yeşiller arasındaki koalisyon görüşmelerinin çökmesiyle başlayan siyasi krizde yeni bir dönemece girildi. Sosyal Demokrat Parti (SPD) kongresinde delegeler, Hıristiyan Birlik Partileri ile olası bir koalisyon hükümeti kurulması konusunda masaya oturulmasına karar verdi. SPD lideri Martin Schulz’un, Başbakan Angela Merkel liderliğindeki Hıristiyan Demokratlarla bir kez daha koalisyon pazarlığı için masaya oturulması yönündeki talebi, kongreye katılan delegelerden onay aldı. sokÖafkkteakourtdtşraüaiuftsdidmetdkioşpelalğti’nıreinundai ’irdıa Binlerce Filistinli dün de protesto için meydanlardaydı. İsrail güçleri eylemcilere sert müdahalede bulundu; bir kişi öldü, 200 kişi yaralandı ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararıyla birlikte bölgede tansiyon yükselirken dün Filistinlilerin protestolarında kan döküldü. İsrail güçlerinin eylemcilere yönelik sert müdahalesinde en az bir Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 200 kişinin yaralandığı haberi gündeme düştü. Washington’ın Kudüs kararına karşı dün başta Filistin olmak üzere nüfusunun çoğunluğu Müslüman ülkeler yoğun katılımlı protestolara sahne oldu. Filistinli liderlerin “Öfke Cuması” ilan ettiği dün, cuma namazının ardından yapılan gösterilerde İsrail ve ABD’ye büyük tepki vardı. Kudüs’ün Eski Kent Bölgesi, El Halil, Nablus, Kalkiliye, Ramallah, Tulkarm, Cenin, Beytüllahim ve Selfit’in yanı sıra Gazze’de de düzenlenen gösterilere İsrail güvenlik güçlerinin göz yaşartıcı bomba, basınçlı su, plastik ve gerçek mermilerle yanıt vermesi sonucu en az bir kişi hayatını kaybetti, 200’ü aşkın kişi de yaralandı. Filistin Sağlık Bakanlığı yaşamını yitiren kişinin Gazze sınırında İsrail ordusunun açtığı ateşin hedefi olduğunu duyurdu. Gazze’yi vurdu Öte yandan, İsrail ordusu önceki gece Gazze’deki hedefleri vurduğunu açıkladı. Gazze Şeridi’nden İsrail’e füze atıldığını iddia eden ordunun açıklamasında “Orduya ait bir savaş uçağı ile tanklar, Gazze Şeridi’nde terör örgütlerine ait iki hedefi vurdu” denildi. ‘Füzelerimizin menzilini artıracağız’ İsrail ve ABD’ye karşı protesto gösterileri Filistin’le sınırlı kalmadı. Endonezya, Malezya, Tunus, Afganistan’da da cuma namazının ardından kitlesel gösteriler düzenlendi. Protestolara binlerce kişinin katıldığı İran’da Tahran Üniversitesi’ndeki cuma hutbesini okuyan din adamı Ayetullah Ahmed Hatemi, “Füzelerimizin menzilini Beyaz Saray’ı vuracak kadar artıracağız” dedi. Pence istenmeyen adam Kudüs kararı nedeniyle ABD’nin İsrailFilistin barış sürecindeki konumunu kaybettiğini söyleyen Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın, bu ay içinde Filistin’e ziyarette bulunması beklenen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile görüşmeyeceği duyuruldu. El Fetih’in üst düzey yetkililerinden Cibril Racub, Pence’in “istenmeyen adam” ilan edildiğini söyledi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ise Pence’in Abbas’la görüşme planını değiştirmediği bildirildi. Filistin’in Moskova Büyükelçisi Abdel Hafız Nufal ise Filistin’in ABD’yi artık arabulucu olarak görmediğini ve İsrailFilistin sorununun çö zümünde yeni garantör ülke arayışında olduklarını belirtti. Kudüs’ü başkent olarak tanıdığını ilan ettiği konuşmasında kentin nihai statüsüyle ilgili açık kapı bırakan Trump’ın sözleri hakkında Tel Aviv 102 FM radyosuna açıklamada bulunan İsrail Kudüs İlişkileri Bakanı Zeev Elkin, Netanyahu hükümetinin kentin bölünmesini kabul etmeyeceğini savundu. Kudüs’ün nihai statüsünün İsrail ve Filistin tarafından belirleneceğini söyleyen Trump’ın bu konuşmayı önceden planladığını düşündüğünü söyleyen Elkin, “ABD Başkanı Kudüs’ü İsrail’in birleşik başkenti olarak tanımlasaydı mutlu olurdum” dedi. hanuka’yı kudüs’e adadı Kudüs kararı nedeniyle eleştirilerin odağında bulunan ABD Başkanı Donald Trump, dün ilk kez kutlamalarını yönettiği Yahudilerin Hanuka Bayramı’nı Kudüs’e adadı. 12 Aralık’ta başlayacak bayram için yapılan kutlama etkinliğinde yaklaşık 300 davetliye hitap eden Trump, “İsrail halkının yanında olmaktan ve kalıcı bağımızı güçlendirmekten gururluyuz. Şu anda yaşananları ve Kudüs ile İsrail’in her yerindeki sevgiyi düşünüyorum” dedi. Etkinliğe davet edilmeyen Yahudi Demokrat Kongre üyeleri, dini bayramın “politikleştirildiği” gerekçesiyle Trump’ı suçladı. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson dün yaptığı açıklamada, Kudüs’e elçiliğin taşınmasının iki yılı bulacağı görüşünü dile getirdi. Beyaz Saray’daki Hanuka kutlamasına Trump’ın danışmanı, aynı zamanda damadı, İsrail ile özel ilişkileriyle ön plana çıkan Jared Kush ner de katıldı. Trump’ın Ortadoğu planlarının mimarlarından biri olarak Kushner gösteriliyor. YENİ ‘YERLEŞİM’ planlanıyor İsrail basını, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yoav Galant’ın, Kudüs’ün tamamında 14 bin yeni konut inşa etmeyi planladığını kaydetti. Sputnik’in aktardığı haberde, yeni konutlardan bininin Doğu Kudüs’te, 5 bininin kentin kuzeyinde Ramallah yakınındaki bölgede ve geri kalanının da Batı Kudüs’te inşa edileceği ifade edildi. İşgal altındaki topraklarda yaklaşık 720 bin İsraillinin yaşadığı belirtilen haberde bu sayının kısa sürede 1 milyona çıkarılmasının planlandığı da savunuldu. ‘Kırmızı çizgi’ Kudüs Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıması üzerine Erdoğan, “Bu, Müslümanların kırmızı çizgisidir. Buradaki mücadelemizi son ana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi. Ardından üsteledi: “Eyy Trump, sen ne yapmak istiyorsun? Siyasi liderler karıştırmak için değil barıştırmak için olurlar. Trump ben güçlüyüm öyleyse haklıyım diyorsa yanılıyor. Haklı olan güçlüdür. Burada biz haklıyız!” Washington’a Ankara’dan başka bu tonda “Eyyy Trump!” çeken yok. Öteki Müslüman liderlerin tepkisi “Vah vah, bu iş çok kötü oldu”dan öteye gitmiyor. ABD Başkanı’nın mayıstaki Riyad çıkartmasında ışık saçan garip bir “kristal küre”ye el basarak Trump’la güle oynaya poz veren Mısır Devlet Başkanı Sisi ile Suudi Arabistan Kralı Selman bu “büyük oyun”un paydaşları. Sisi, kalıplaşmış kınama cümleleri ve göstermelik aradığı Filistin yönetimi başkanı Ebu Mazen/Mahmud Abbas’la yaptığı telefon konuşması dışında belirleyici bir tavır almadı. Suudi Arabistan’daki durum da, artık tamamen veliaht prens Muhammed bin Selman’ın denetiminde. Arabistanlı Kushner Yaşlı kraldan tahtı devralması beklenen ve de adının kısaltılmış baş harfleri “MBS” lakabıyla bilinen 32 yaşındaki hırslı veliaht, Kudüs için arıza çıkarmak bir yana “oyun”un ön plandaki baş aktörü konumunda. Güzden beri yaygın biçimde öne sürülen iddialara göre, Trump’ın da ötesinde doğrudan Netanyahu tarafından belirlenen bir “büyük oyun” var. “Büyük oyun”un rejisi ana hatlarıyla İsrail Başbakanı’na ait. Ama sahnede rejiyi uyarlayan şahıs Netanyahular’la ev yatısına kalacak denli yakın ilişkileri olan ABD Başkanı’nın Yahudi damadı Kushner. Damat Kushner, yaşıtı MBS ile de sıkı fıkı ilişkiler kurmuş. Riyad’a, ABD Dışişleri Bakanlığı bilgisi dışında yaptığı “mekik diplomasisi” bu sebeple herkesin dilinde. “Arabistanlı Lawrence” efsanesinin yerini özetle “Arabistanlı Kushner” öyküleri almış durumda. Kimin eli kimin cebinde, bu ilişkiler öyle ki… Kasım başında daha ABD’nin bir numaralı dış politika dergisi Foreign Policy’de, “Jared Kushner, MBS ve Benjamin Netanyahu Are Up to Something/Bu üçlü bir şeyler peşinde” başlığıyla bir yazı konusu oldu. Yazı malum “üçlü”nün projesinin İran’ı köşeye sıkıştırmak olduğundan söz ediyordu. Şimdi ise kotarılan planın bunun çok daha fazlası olduğunu anlıyoruz. Kushner’in mekik diplomasisi meğer “Kudüs’ün İsrail’in başkenti” olarak tanınmasını da içeriyormuş. Trump, Riyad’dan yana Tahran’a karşı Washington’un ağırlığını koymak karşılığında, Suudi Krallığı’ndan yeni Kudüs hamlesini desteklemelerini istemiş. Suudi Arabistan’ın Filistin yönetimi başkanı Ebu Mazen’i de kafaya alarak sakinleştirmelerini ve Kudüs dayatmasını hiç arıza çıkartmadan kabul etmesinin teminini talep etmiş. Filistin’e de ‘köy başkent’ Ünlü jeostrateji uzmanı Lucio Caracciolo’nun dün Repubblica gazetesinde aktardıklarına göre, MBS, kasım ayında Riyad’a çağırdığı Ebu Mazen’in önüne şöyle bir plan koymuş: Filistinliler sürekliliği bulunmayan “bantustan” olarak anılan toprak adacıklarından oluşan ismi var cismi yok bir Filistin devletine razı gelecek…. “Kudüs’ün İsrail’in başkenti” olarak kabul edilmesi karşılığında, Filistinlilere de başkent olarak Kudüs’ün dışındaki “Ebu Dis” köyü verilecek… Ebu Mazen bu planı ya kabul edecek ya edecek! Etmezse alaşağı edilecek ve yerine rakibi Mahmud Dahlan (Ebu Fadi) getirilecek… MBS tarafından bir ay öncesinde kendisine açıklanan plana Ebu Mazen’den dünyayı ayağa kaldıran bir tepki geldi mi? Gelmedi. Biz o zaman bu “kırmızı çizgi”nin mücadelesini İslam dünyasında kiminle vereceğiz? Arap sokağının nabzını tutan Kahire, Trump’la zaten aynı küreye el basıyor. Bağdat ile Şam, kendi derdinde… “Ey Trump” çekmek yalnız Erdoğan’a kalıyor. Erdoğan’ın öfkesinin anımsatıldığı İsrail hükümeti üyelerinden biri, gelinen noktayı bu durumda şöyle özetliyor: “Kudüs günün sonunda bizim için Erdoğan’dan daha önemlidir!” Başını sonunu düşünmeden “Eyy” çekince sözün ağırlığı bu kadar oluyor. Kim, doğrudan görüşme istiyor Kuzey Kore ile ABD arasında nükleer gerilim sürerken Rusya’dan Pyongyang’ın doğrudan müzakarelere hazır olduğu açıklaması geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kim Jongun liderliğindeki Kuzey Kore’nin görüşme isteğini önceki gün AGİT zirvesi kapsamında gittiği Viyana’da bir araya geldiği ABD’li mevkidaşı Rex Tillerson’a ilettiğini bildirdi. Lavrov, Rusya’nın da görüşmelerin gerçekleşmesine yardımcı olmaya hazır olduğunu belirtti. Kuzey Kore’nin füze denemelerini kınadıklarını söyleyen Lavrov, diğer yandan da ABD’yi bölgedeki tatbikatlarıyla Pyongyang’ı kışkırtmakla eleştirdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle