27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 28 Ekim 2017 6 ‘Demokrasiye dönmek için erken seçim’CHMPDE,İYYHDOOARDN!Rİ CHP lideri Kılıçdaroğlu, İsveç Büyükelçisi’nin “Neden erken seçim istiyorsunuz” sorusuna, “Demokrasiye inandığım için” cevabını verdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini ziyarete gelen İsveç Büyükelçisi Lars Wahlund’u CHP Genel Merkezi’nde ağırladı ve Türkiye’nin sıcak günde mine dair görüşleri ni aktardı. Basına ka palı görüşmede Genel Başkan Yardımcısı Öz türk Yılmaz da hazır bulundu. Görüşmede İKLİM ÖNGEL Kılıçdaroğlu’nun erken seçim çağrısı, Türkiye AB ilişkileri ve OHAL uygulamaları masaya yatırıldı. Edinilen bilgiye göre; Wahlund, Kılıçdaroğlu’nun erken seçim çağrısı nın nedenini ve CHP’nin stratejisini sordu. Belediye başkanlarının istifa ettirildiğine dikkat çeken Kılıçdaroğ lu, Türkiye’nin neredeyse yarısının seçimle gelmeyen belediye başkanla rı tarafından yönetildiğini söyledi. Be lediye başkanlarının istifa ettirildiği veya yerlerine kayyım atandığını be lirten Kılıçdaroğlu, demokrasiye inan dığı için erken seçim çağrısı yaptığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Seçimle gelen seçimle gider. Varsa bir yolsuzluğu o konuda ne yapılması gerektiği ortada dır. Türkiye’de demokratik ülkelerde olması gereken süreç çalıştırılmalıdır. Şu an demokratik yollar tıkalı, amacı mız ülkede demokrasiyi kesintisiz ha yata geçirmek” dedi. Wahlund, Kılıçdaroğlu’na Ada let Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı’nı anımsattı ve “2019’da Türkiye’nin bir Makron’u olacak mı?” diye sordu. Kı lıçdaroğlu da “Bu süreçte, bizim çı kartacağımız adaylar partimizin ada yı olacak ve inanıyorum Türkiye’de birçok kesimin desteğini alacak. Parti olarak seçimlere hazırız. Cumhurbaş kanlığı seçimlerinde kurulacak yeni yapının da demokrasiyi güçlendire cek bir yapı olmasını istiyoruz’’ dedi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı se çimlerinde aday belirlemek için hal ka kimi istediğini sormak gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, CHP’nin Cum hurbaşkanlığı adayı için, “Kararları mızı kendi demokratik ölçülerimizde alırız. Elbette adayımız olacak, seçim lerde ne göreceğiz hep beraber baka cağız, bütün seçenekleri masaya ko yarız” diye konuştu. l ANKARA CİNDORUK’A TBB ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ Kemal Kılıçdaroğlu Hüsamettin Cindoruk Metin Feyzioğlu Hikmet Çetin İlhan Kesici Kılıçdaroğlu ülkenin ciddi sıkıntıları olduğunu söyledi ‘Nefes alamıyoruz’ CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasi konusunda bugün nefes alamıyoruz. Ciddi sorunlarımız var. Gazeteciler hapiste, sanatçılar büyük sorunlar yaşıyor. Yargı dünyasının üzerinde büyük baskılar var. Milletvekilleri hapiste. Asla umutsuz olmamamız gerektiğini bilmemiz gerekir” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye Barolar Birliği’nde “Türkiye Barolar Birliği Onur Ödülü”nün avukat Hüsamettin Cindoruk’a takdim törenine katıldı. Konuşma yapan Kılıçdaroğlu, “Siyaset bir meslek değildir halka adanmışlıktır. Ne zamanki geçmişte siyasetçiler yaşanılan sorunları görmezden gelip kişisel çıkar uğruna siyaset yapmaya başlarsa sadece kendileri için değil Türkiye için de ciddi bir sorun olurlar, bugün geldiğimiz nokta budur. Siyaset Türkiye’nin sorunlarını çözecek noktada değil. Çözemiyor. Siyaset derken tepedekileri kast ediyorum bütün olumsuzluklarına rağmen 15 yılda ne yaptılarsa yaptılar genç Türkiye Cumhuriyeti onurlu, dik duruşunu her zaman sergiledi, sergilemeye devam ediyor. Baskılar var. Yargı üzerinde büyük baskılar var. En iyi bilen de baro başkanımızdır. Kendisinin konuşmasına dahi tahammül edemeyip Danıştay salonundan ayrılan kişiler, bu ülkeye demokrasiyi getiremezler” dedi. ‘Umutsuzluğa gerek yok’ Bir kişinin düşünebilmesi için önce dinlemesini bilmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Demokrasi konusunda bugün nefes alamıyoruz. Ciddi sorunlarımız var. Gazeteciler hapiste, sanatçılar büyük sorunlar yaşıyor. Yargı dünyasının üzerinde büyük baskılar var. Milletvekilleri hapiste. Asla umutsuz olmamamız gerektiğini bilmemiz gerekir. Bize miras olarak bırakılan Türkiye’yi çağdaş uygarlığa taşıyacaksak umutsuzluğa yer yok. Hep birlikte onurumuz ve gururumuzla bu mücadeleyi yapacağız” diye konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasını, “Onur ödülü hak ettiği kişiyi bulmuştur” diyerek sonlandırdı. l ANKARA/Cumhuriyet BAYKAL’IN DURUMU ‘Gözlerini açıyor el ve ayaklarını oynatabiliyor’ CHP’nin eski Genel Başka nı ve Antalya milletvekili Deniz Baykal’ın sağlık durumuna ilişkin olumlu gelişmelere hastanedeki 13. gününde yenileri eklendi. Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş, Baykal’ın sağlık durumunun iyiye gittiğini belirterek, “Deniz Bey yine reanimasyon birimimizde yoğun bakım altında. Genel durumu stabil. Yaşamsal bulguları iyi. Solunumu kendine ait. Herhangi bir cihaz desteği yok. Deniz Bey yavaş yavaş komadan çıkıyor. Beyin ödemi çözüldükçe beyin toparlanıyor ve bilinç de buna bağlı olarak yavaş yavaş açılıyor. Zaman zaman gözlerini açıyor. Söyleneni anlıyor. Basit sözel komutları yerine getiriyor. Kol ve bacaklarda belirgin hareketlerini gözlemliyoruz. Bundan sonraki süreçte yine yoğun bakımdaki takibi ve tedavisi devam edecek” dedi Baykal’ın konuşmalara tepki verdiğini aktaran İbiş, “Örneğin, ‘Elimizi sıkın’ dediğimizde elimizi sıkabiliyor. ‘Ayağınızı çekebilirsiniz’ dediğimiz zaman o yönde de cevap veriyor ve ayağını hareket ettiriyor. Süreç yavaş ilerliyor ve yavaş ilerlemesi de gayet doğal” ifadelerini kullandı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ve önceki günkü seçimlerde CHP’den grup başkanvekili olan Engin Altay, Özgür Özel ile En gin Özkoç, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi’ne gelerek CHP eski Genel Başkanı ve Antalya milletvekili Deniz Baykal’ın sağlık durumuna ilişkin bilgi aldı. l ANKARA/Cumhuriyet Çıray: Kavgacı olmayalım İyi Parti’de görev bölümü yapıldı, sırada parti örgütlenmesi ve kongre var AYŞE SAYIN İyi Parti’yi çarşamba günü kuran Meral Akşener, partisinin yönetim organlarının seçiminin tamamlanmasının ardından, dün ilk Başkanlık Divanı toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda, Başkanlık Divanı üyeleri arasında görev dağılımı yapıldı. Genel sekreterliğe ve parti sözcülüğüne CHP’den ayrılan Aytun Çıray, teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcılığına da Koray Aydın getirildi. Akşener’in en yakınındaki isimlerden Ümit Özdağ ise medya ve propagandadan sorumlu genel başkan yardımcısı oldu. Ekonominin sorumluluğuna eski Merkez Bankası Başkanı da olan Durmuş Yılmaz seçilirken, eski Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz, uluslararası ilişkilerden sorumlu olacak. Çıray, parti sözcüsü oldu Mustafa Erdem, hukuk ve seçim işleri, Hayrettin Nuhoğlu genel muhasip, Şenol Bal parlamento ve siyasi işler, Müsavat Dervişoğlu yerel yönetimler, Vedat Taylan Yıldız iletişim ve teknoloji, Şule Doğan eğitim, kültür ve sanat politikaları, Ahmet Ersagun Yücel de sosyal politikalardan sorumlu genel başkan yardımcısı oldu. Başkanlık Divanı toplantısından sonra Cumhuriyet’in görüştüğü Parti Sözcüsü Çıray, ilk toplantı olması nedeniyle daha çok bundan sonra izlenecek prosedür ve organizasyonlar konusunda değerlendirme yapıldığını bildirdi. Bundan sonraki süreçte teşkilatlanma ve olağan kongre sürecinin başlatılması için çalışma yapılacağını belirten Çıray, muhalefet anlayışlarının, “eleştirel ancak kavgacı” olmayacağını vurguladı. Çıray, ilk toplantı Bursa’da bir grup Türkmen İyi Parti’ye destek açıklaması yaptı. da Durmuş Yılmaz’ın ekonomi, Koray Aydın’ın da teşkilatlanma konusunda kısa sunum yaptığını söyledi. 2 Kasım’da Ahlat’ta... Parti kuruluşunu tamamlayan Akşener’in ve parti örgütlenmesi konusunda da çalışmalar sürdürülüyor. Edinilen bilgiye, önceki gün Anadolu’yu gezerek, “sandalyeleri de ğil, ayakkabıları” eskiteceğini açıklayan Akşener, kapsamlı bir yurt gezisine çıkacak. Bu kapsamda ilk durak ise 2 Kasım’da gitmeyi planladığı Van Ahlat olacak. Doğu ve Güneydoğu’ya özel önem vereceği belirtilen Akşener’in Ahlat da bir de ev kiraladığı ve bölgeye ilişkin çalışmaları zaman zaman buradan yürüteceği öğrenildi. Şimdilik medyadan ge AĞBABA: SAĞ PARTİNİN ‘İYİ’Sİ OLMAZ CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Malatya’da Meral Akşener’in kurduğu İyi Parti ile ilgili “Sağ anlayış neyse yine aynı anlayış. İşçi için, memur için, akademisyen için, düşünenler için iyi olmayacak bir sağ anlayış olarak görüyoruz” dedi. İyi Parti’nin siyasi anlayışı ile kendilerinin siyasi anlayışlarının farklı olduğunu belirten Ağbaba, “Hayırlı olsun. İyi Parti, bizim ya da sosyal demokrasinin alternatifi olarak kurulmadı. Sağda bir boş alan olarak gördüler ki o nedenle kuruldu. Onlarla, rejimin yaşaması için 16 Nisan’da ‘hayır’da buluşmuştuk ama Türkiye’yi yönetme ilkelerimizin farklı olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. İşleri rast gelsin” diye konuştu. l SELAHATTİN GÖKATALAY A takımının 4’te 1’i kadın İYİ Parti’de ‘Kadın Kolları’ yerine parti yönetiminde kadın ağırlığını tercih eden Akşener’in, tüzükte yer alan yüzde 25 kotasını uyguladığı görüldü. Kadınlar, İyi Parti’de yüzde 25 oranında temsil ediliyor. Akşener’in 12 kişilik başkanlık divanında da bir akademisyen, bir hukukçu ve bir ekonomist olmak üzere 3 kadın yer alıyor. Partinin kurucular kurulunda da İstanbul’da kuru temizlemecilik yapan Türk milliyetçisi Ermeni kadın Elmas Gırağos’tan moda tasarımcısı Sultan Neslihan Seven’e, Âşık Veysel’in torunu Çiğdem Özer’den sosyolog Nazlı Aspay Sener’e kadar farklı meslek dallarında çalışan 49 kadın yer aldı. l SELDA GÜNEYSU len röportaj taleplerini geri çeviren ve “önce parti konuşulsun” dediği belirtilen Akşener için yoğun bir Anadolu programı planlanıyor. İyi Parti’nin bundan sonraki sürece ilişkin öncelikleri arasında “seçimlere girme yeterliliğini” sağlamak için il ve ilçe örgütlenmelerini tamamlamak bulunuyor. Bu konuda Koray Aydın’ın partiye katılımın hemen ardından kapsamlı bir çalışma yapmaya başladığı belirtiliyor. Siyasi Partiler Yasası’na göre, bir siyasi partinin seçimlere girebilmesi için, seçimlerden en az 6 ay önce Türkiye genelindeki illerin yarısında örgütlenmesini tamamlamış olması ya da parlamentoda grubu bulunması gerekiyor. Şu an için milletvekili transferini ikinci planda tutan Akşener ve ekibi, parti örgütlenmesini tamamladıktan sonra ilk olağan kongresini yapacak.l ANKARA haber TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Ey!.. Yüksek tonda yazıp konuşmayı seviyoruz. Sesimizi ne kadar yükseltirsek o kadar etkili olacağımızı düşünüyoruz. Araya hakaretimsi sözler, ya da düpedüz hakaretler yerleştirdik mi, taşı tam gediğine oturttuğumuzu sanıyoruz. Siyaset dilimiz hemen hemen bütünüyle böyle. Bu yüksek sesle, hakaretler savurarak konuşma merakı Tayyip Erdoğan’la zirveye ulaştı. Ağzını açtı mı biliyorsunuz ki bağıracak. Arada bir yumuşak perdeye geçti mi bunun da yüksek tonlara hazırlık olduğunu anlıyorsunuz. “Ey!..” retoriği kahramanlık edebiyatımızla başladı: “Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü!..” “Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!” Bu “ey”lerden günümüz siyasetinin ey bilmem kimlerine geldik… Ve bu arada, ey Amerika, ey Fransa, ey Almanya vb… Hadi bir ey de benden olsun, Mehmet Akif’e nazire olarak: “Ey bu topraklar için toprağa düşen!.. Bir karış toprağın var mıydı yaşarken?” Tabii burada ironi yapmış oluyoruz. Günümüzde siyasetinin de, edebiyatının da, günlük yaşam kültürünün de epeyce uzak düştüğü bir zekâ ve üslup özelliği olarak… HHH Son birkaç haftadır dar bir çevrede de olsa alevlenmiş görünen Batı mıAvrasya mı tartışmaları da bu üsluptan nasibini alıyor. Bazı yazılarda, yazılarımdan alıntı yapılarak ve adım anılarak, bazılarında ima edilerek tartışma taraflarından biri gibi gösterildiğimden, bir şeyler söylemem kaçınılmaz oldu. Sadece ima edildiğim, ya da öyle sandığım yazılardan, ben de izninizle yazar adı vermeksizin söz edeceğim…. HHH Çok değer verdiğim, öğretim üyesi bir yazar arkadaşım, “Medeni Dünya Yanılsaması” başlıklı yazısında, özetle, benim aydınlanma değerleri dediğim Batı değerlerini savunanların “Dünyaya bir önceki yüzyılı, yani ulusal kurtuluş ve sosyalizm çağını pas geçerek baktıklarını” söylüyor. “Varlığı, yaşamın anlamını” bu değerlerde bulduklarını ileri sürüyor. Bunların “anavatanda” (yani bu ülkelerin kendilerinde de) terk edildiğini, aslolanın Batılı gibi yaşamak değil haysiyet ve şerefi ile yaşamak olduğunu söyleyerek kendisi gibi düşünmeyenleri dolaylı yoldan da olsa haysiyetsiz ve şerefsiz olmakla suçluyor. Türkiyeci olmak bu kadar mı zor diye soruyor… Aynı yazar, üstelik sahibinin sesi medyada övgüyle söz edilen “Batıcı Olmak” başlıklı bir başka yazısında, böylelerini “Erdoğan diktatörlüğü ve iktidara muhalefet” mazereti arkasında “emperyalizm gönüllüsü” diye adlandırıyor. Entelektüel birikiminden kuşku duyulamayacak bir başka yazar ve siyasetçi arkadaş, “Türkiye’nin Batı Asya ve Avrasya’daki konumuna yerleştiğini… bu gün icatların, ufukları aydınlatan kültür ve sanatın, özgürlüklerin Asya’da” olduğunu ileri sürerek farklı düşünenleri “….tek dişi kalmış medeniyetin kapı kulları” diye adlandırıyor… Yüksek dozda heyecan ve ağır suçlamaların bence doğrularını da gölgelediği bu görüşler üzerine düşündüklerim özetle şöyle: Ulusal kurtuluş ve sosyalizm değerlerinin temellerinde de aydınlanma değerleri vardır. Bu değerler AB’ye, hele NATO’ya hiç indirgenemez... Anavatanlarında terk edilmiş olmaları değerlerini eksiltmez, önemlerini azaltmaz. Kaldı ki insan hakları evrensel bildirgesinde sıralanan bu temel ilkelerin en örgütlü olduğu, içselleştirildiği toplumlar yine de Batı toplumlarıdır. Mustafa Kemal’in, dolayısıyla Cumhuriyetimizin, ideolojisi (tıpkı ulusal kurtuluş, anti emperyalizm, bilimsel sosyalizm gibi evrensel nitelikteki) bu değerlerle yoğrulmuştur. Onlardan sapış, onları küçümseyiş, yok oluş demektir... Türkiye Batı’dan kopmaksızın bütün dünya ile iyi ilişki içinde olabilecek yetenektedir. Gerçek Türkiyecilik bunu bilmek, bunun için çalışmaktır... HHH “Diktaya ve iktidara muhalefet mazereti”ne gelince… Bu bir mazeret değil, en yakıcı sorunumuzdur. Bugünkü iktidarın siyaseti Türkiye koşullarındaki Humeyniciliktir… Koşullar oluştuğunda daha da kötü olacaktır… Küçümsemeye kalkmak ölüme çağrı çıkarmaktır. Bu tartışmayı sürdürelim… Fakat lütfen hakaretsiz, suçlamasız… C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle