07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 31 Ocak 2017 2 ‘Turist rehberi olun’ 100 bin ihtiyaç için 1 milyon öğretmen beklediğini söyleyen MEB Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürü Semih Aktekin, öğretmen adaylarına öneride bulundu MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Semih Aktekin, 100 binin altında öğretmen ihtiyacı bu lunduğunu, 1 milyon öğretme nin de atama beklediğini be lirterek, “Her üniversite biti ren iş beklentisiyle hayata atı lıyor. Bu ar kadaşları mızın öğ retmen ola mazlarsa başka han gi tür sek törlerde ça FAigtaelany lışacaklarını düşünüp müfredatı ona göre ha zırlamamız lazım. Rakamlar ortada. Ör neğin tarihte ihtiyaç yok, fel sefede yok. Tarih bitiren ne olabilir? Antalya turizm şeh ri, turist rehberi olarak çalı şabilir” dedi. Doç.Dr. Aktekin, Türkiye Özel Okullar Derneği’nce dü zenlenen “Eğitimde Öngörü ler’’ başlıklı sempozyumda verdiği konferansta, 92 eğitim fakültesinde yaklaşık 230 bin öğrenci okuduğunu belirterek şöyle devam etti: “Önümüzdeki dönem lisans öğrencilerinin, eğitim fakül telerinde okuyanların kamu da öğretmen olarak istihdam edilme şansı yok, bu diğer bö lümler için de geçerli. Mü hendislik için de, ziraat ta öy le ama öğretmenlikle ilgili al gı; öğretmen istihdamı büyük oranda kamuda gerçekleştiği Yıllardır atama bekleyen öğretmenler, seslerini duyurmaya çalışıyor için bazı dönemlerde ihtiyacın altında olduğu için garantili iş alanı olarak görülüyordu. Kontenjan artınca her bölüme daha fazla sayıda öğrenci katılıyor. Eğitim fakültelerinden mezun olan ama KPSS’de başarılı olamadığı için kamuya atanamamış ya da özel okullara atanamayanlar kendilerini “atanamayan öğretmen” olarak tanımlıyor. İş arayan üniversi te mezunu mu bunlar, atanamayan öğretmenler mi? ‘Sen atanamazsın’ dediğimizde zihnen başka alternatiflere kendilerini kilitliyor. Fizik KPSS’de Türkiye birincisi olan biri o sene kamuda alım olmadığı için ‘Türkiye birincisi oldum atanamıyorum’ diyor. Kendi alanında birinci olan kişinin tek alternatifi kamuda me mur olmak mı? 10 yıl sadece KPSS’ye giren arkadaşlarımız var. Zihnen arkadaşları ‘öğretmensin başka şey olamazsın’ diye şartlandırdığımız için kötülük yapıyoruz. Kavramsal olarak tanımları değiştirmeliyiz. Eğitim fakültesi mezunu herkes hem reel şartlardan ötürü, ihtiyaç azlığından öğretmen olamaz, hem de eğitim fakültesini bitiren herkesin yapı, altyapı, kişilik olarak öğretmenliğe müsait olmayacağı gerçeğini kabul etmeli.” 653 bin 899 lisans öğrencisinin öğretmen olmak umuduyla beklediğini, önceki mezunlarla 1 milyon civarında öğretmen adayı bulunduğuna dikkat çeken Aktekin, “Bu arkadaşlarımızın öğretmen olamazlarsa başka sektörlerde istihdamı için seçmeli derslerle transfer edilebilir beceriler edinmelerini düşünmemiz lazım. Felsefe okuyan herkes felsefe öğretmeni olamazsa dört yıllık lisans eğitim sonrası iş ihtiyacı varsa hangi sektörlerde çalışacağının simülasyonunun yapılması lazım’’ dedi. İş arayan mezun Aktekin, sunumunu şöyle bitirdi: Kavramsal değişim ihtiyacı: Atanamayan öğretmen mi? İş arayan üniversite mezunu mu? Eğitim fakültesine yeni misyon: İş garantili memur yetiştirme kurumu mu? Serbest rekabet ortamında yarışacak nitelikli mezun verecek kurum mu? l ANTALYA Çocuk Fuarı Mart’ta Çocuk Gelişimi Fuarı, 1619 Mart 2017 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek. Çocukların sosyal, duygusal, zihinsel, kültürel ve bedensel açıdan iyi yetiştirilmesine katkı sağlamayı amaçlayan fuarda, ürün ve hizmetlerin yanı sıra; seminer, söyleşi, çocuk gelişim atölyeleri gibi eğitici etkinlikler de yapılacak. Fuar, 010 yaş arası çocuğu olan anne babalara, bu yaş aralığında çocukların eğitiminden sorumlu öğretmenler ve eğitmenler, üniversitelerin çocuk gelişimi bölümlerinin öğrencileri ve öğretmenleri, çocuk bekleyenler ve çocuk gelişimi konusuna ilgi duyanlara yönelik olan fuarda, ilgi alanına göre etkinliklere katılmak isteyenler www. cgfuari.com üzerinden ücretsiz kayıt yaptırabilecek. Mülteci bebekler için... Hayata Destek koşucuları, Runatolia Maratonu’nda mülteci bebeklere “onuncu ay paketi’’ni ulaştırmak için koşacak. Hayata Destek Derneği ekibi, ‘Mülteci Bebekler için Koşar Adımlar’’ sloganıyla 5 Mart 2017’de Antalya’da düzenlenecek olan Runatolia Maratonu’nda adımlarını iyilik için atacak. Kampanya kapsamında toplanan desteğin her 250 TL’si ile yeni doğan bir bebeğin temel ihtiyaçlarını içeren ‘onuncu ay paketi’ hazırlanacak ve derneğin çalışma bölgelerindeki mülteci ailelere ulaştırılacak. Pakette, yeni doğan bir bebeğin kıyafet, bakım ve hijyen ihtiyaçları yer alıyor. Kampanya ile yenidoğan 200 bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanıyor. Çocuklara deniz eğitimi DMarin Kids ve TURMEPA işbirliğiyle hayata geçirilen “Yenilenebilir Enerji ve Denizlerimiz” Projesi’nin ilk eğitimi tamamlandı. Proje sayesinde çocuklar, denizdeki yaşamı ve de nizlere sahip çıkmanın önemini öğrendi, deniz ve doğa için projeler üretti. Proje kapsamında Dalaman, Bodrum ve Didim’deki 6 köy okulunda 200 öğrenci ile bir araya gelindi. YÖK’ten ‘resmi’ müdahale Akademisyenlerin disiplin işlemleri yetkisini üniversiteye devreden, bunu “özerklik” ilkesi ile açıklayan YÖK, 15 Temmuz’da ölenlere ‘şehit’ demediği için hedef haline getirilen Prof. Mazıcı hakkında başlatılan soruşturmanın talimatını kendisinin verdiğini itiraf etti. OZAN ÇEPNİ 15Temmuz darbe girişiminde yaşamını yitirenlere “şehit” demediğini açıkladığı için hakkında Marmara Üniversitesi tarafından soruşturma açılan Prof. Dr. Nurşen Mazıcı, Yeni Akit gazetesinin “Hâlâ görevde” haberi ile hedef gösterildi. YÖK, Mazıcı hakkında açılan soruşturmanın talimatını kendisinin verdiğini açıkladı. Rektör ve dekan dışındaki akademik personel hakkında açılacak disiplin soruşturmaları üniversitelerin inisiyatifine bırakan, bunu da “üniversitelerin özerkliği” ilkesi ile açıklayan YÖK, konu 15 Temmuz olunca soruşturma talimatı verebildi. Anayasa Mahkemesi’nin, YÖK Yasası’ndaki, “disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğre Prof. Dr. Nurşen Mazıcı tim Kurulu’nca düzenlenir” maddesini iptal etmesinin ardından disiplin işlemleri yetkisini üniversitelere bırakan YÖK, konu 15 Temmuz olunca üniversite özerkliğini bir kenara bıraktı. Sokağa çağrı yanlış Mazıcı, 15 Temmuz darbe girişiminden 10 gün sonra katıldığı canlı yayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, güvenlik sağlanmadan halkı sokağa çağırmasının yanlış olduğunu belirterek “O gece ölenlerin hepsinin canı, en az Tayyip Erdoğan’ın canı ka Özerklik ilkesi ile açıklamıştı YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, akademik özerklik bağlamında disiplin kararlarının üniversite yönetimlerine bırakılmasını ‘çok radikal ve kritik bir adım’ değerlendirmesi yaparak, “YÖK, bundan sonra rektör ve dekanlar dışında, yükseköğretim persone line ilişkin tüm disiplin işlemlerinin yürütme ve karar alma yetkisini üniversitelere bırakacak. Tüm yöneticiler, enstitü müdürleri de dahil tüm akademisyen ve idari kadroların disiplin işlemleri üniversitede başlayacak, üniversitede bitecek” ifadelerini kullanmıştı. dar değerlidir” ifadelerini kullanmış ve bilim insanlarının dinsel ya da manevi açıklama yapmadıklarını savunarak yaşamını yitirenler için ‘şehit’ kavramını kullanmamıştı. Müsamaha yok Prof.Mazıcı hakkında Yeni Akit gazetesindeki “soruşturma neden hâlâ sonuçlanmıyor, neden hâlâ görevde?” haberlerine YÖK yazılı açıklama ile yanıt verdi. Açıklamada, “Adı geçen öğretim üyesinin 25 Temmuz 2016 tarihinde bir televizyon kanalında yaptığı açıklamanın hemen aka binde Marmara Üniversitesi Rektörlüğü ile görüşülerek gereken inceleme ve soruşturmanın yapılması istenmiştir” ifadeleri yer aldı. YÖK, soruşturmanın üniversite tarafından sürdürüldüğünü aktardı. Mazıcı’nın ifadelerini “Akademik sorumluluktan uzak, kesinlikle tasvip edilmeyecek görüşler” olarak değerlendiren YÖK, “Bu gibi hususlara Yükseköğretim Kurulumuzca ve üniversitelerimizce asla müsamaha gösterilmeyecek” diyerek soruşturmanın sonucuna ilişkin de ipucu verdi. l ANKARA eğitim EDİTÖR: figen atalay TASARIM: zarife selçuk Bu referandum demokratik değildir ama... Önce yanlışları düzeltelim: “Millet”, sadece sizin gibi düşünenler değildir. “Milli İrade”, sadece sizin siyasal tercihlerinize uygun tutum ve davranışları olanların iradesi değildir. “Demokrasi”, sadece sizin gibi olanların ve/veya sizin gibi düşünenlerin haklarını korumakla yetinmez. “Sandık”, Demokrasi için yeterli değildir. “Yargı bağımsızlığı” olmadan Demokrasi olmaz. Siyaset ve iktidar üzerinde “Anayasal Yargı Denetimi” olmadan Demokrasi olmaz. “Anayasal Yargı Denetiminin” ve “Bağımsız Yargının” “Temel Hak ve Özgürlükleri” korumadığı rejim Demokrasi değildir. “Temel Hak ve Özgürlükler”, Demokrasi’nin güvencesidirler; Demokrasiyi yok etmek için kullanılamazlar. Muhalefetin, “iktidarla eşit fırsat ve olanaklara” sahip olmadığı seçim ve tercihler meşru değildir. “Çoğunluk kararları” “Milli İrade” olarak dayatılamaz. “Çoğunluk kararları” “Azınlıkta kalanların temel haklarını ve Özgürlüklerini” yok etmek için kullanılamaz. “Referandum” bir Demokrasi kurumudur, Demokratik hak ve Özgürlükleri yok etmek, Demokrasiyi tahrip etmek için kullanılamaz. HHH Şimdi de doğruları vurgulayalım: “Millet”, sizden farklı düşünenlerden ve siyaseten size karşı olanlardan da oluşur. “Milli İrade”, iktidar dışındaki siyasal tercihleri de yansıtır. “Demokrasi”, kimlikleri, düşünceleri ve tercihleri ne olursa olsun, herkesin haklarını korur.. “Demokrasi” için şeffaf, adil ve periyodik seçimlere ek olarak “Hukuk Devleti”, “Yargı bağımsızlığı”, siyaset ve iktidar üzerinde “Anayasal Yargı Denetimi” ve “Temel Hak ve Özgürlüklerin” herkes için korunmuş olması da gereklidir. “Demokrasinin temel kurum ve kuralları” “Referanduma” sunulup tahrip edilemez. Başta “Muhalefet ve ifade hakkı ve Özgürlüğü” olmak üzere “Temel Hak ve Özgürlükler”, “Yargı bağımsızlığı”, “Yargı denetimi”, “Hukuk Devleti”, “Periyodik, şeffaf ve adil seçimler”, “Referandumla” sınırlanamaz ve kısıtlanamaz! HHH AKP/Erdoğan iktidarı ve onun etkisine girmiş olan Yüksek Yargı, sürekli olarak Demokrasiyi ihlal ediyor: Erdoğan Başbakanlık’tan istifa etmeden Cumhurbaşkanlığı seçimine giriyor... OHAL’in ilanıyla hiç ilgisi olamayan KHK’ler bile Anayasa Mahkemesi denetimi dışında tutuluyor. Ülkede OHAL ile tam bir baskı havası hâkimken, gazeteciler ve politikacılar hapisteyken, anayasa değişikliğine hayır diyen, laikliğe sahip çıkan gÖsteriler yasaklanmışken, anayasayı değiştiren, Demokrasiyi rafa kaldıran bir Referandum uygulamasına gidiliyor! Üstelik de “Milletten korkmayın” diye demagoji yapılıyor... Milletten korkmayanlar: “Demokrasiyi” sınırlamaya ve kısıtlamaya kalkarlar mı... “Milli İradeyi” saptırırlar mı... Millete, (aslında sormaya hakkı yokken) bir şey sorarken bu kadar baskı yaparlar mı? Referandum’a OHAL koşullarında giderler mi? HHH Aynen Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi hem Demokrasiye uygun olmayan uygulamalar yapılıyor, hem de sonuçlar meşru imiş gibi dayatılıyor! Bu nedenle, Demokrasiye uygun olmayan, yani aslında meşru olmayan bu Referandum da madem ki Önlenemiyor, o halde “Demokrasiyi” korumak için sandığa gidip “Hayır” demek gerekiyor... Unutmayın, sandığa gitmeyen her oy iktidara verilmiş sayılır! Kadir Has’ta yeni merkez Kadir Has Üniversitesi’nde hayata geçirilen Mükemmeliyet Merkezi ile çalıştay, seminer ve atölye çalışmaları gibi araştırma ve uygulamaya yönelik çalışmalar teşvik edilecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle