03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 25 Ocak 2017 dizi 24 yıldır aynı yerde12 EDİTÖR:SERKANOZAN Cumhuriyet’teki ilk yazıSI Uğur Mumcu’nun Yunus Nadi Makale Yarışması için gönderdiği makalesi 26 Temmuz 1962 günü Cumhuriyet’te yayımlandı. Bu yazı Mumcu’nun Cumhuriyet’te çıkan ilk yazısı oldu. Türk Sosyalizmi “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” mısraı, genç bir Türkiye’nin onuncu yılında mutlu yarınlara seslenişiydi. Gel gör ki, birkaç on yılın ardından Türkiye batılı tarifiyle iktisaden geri kalmış bir ülke oldu. NATO subayları Türkiye’de “çöl zammı” alırlar. İktisadi durumumuz ve itibarımız için en acı misal... Geri kalmış ülke damgasını, Türk aydını, Türk halkı, bir suçlu gibi alnında taşıyor. Yıllarca kendi çilesine terk edilen fakir halk, geciken yarınların ıstırabı içinde. Toprak parlamento ağalığına dayanan demokrasimiz, son on yılda sadece köşe başı milyonerleri türetmiş, mutlu azınlıklar, umutsuz çoğunluğun ıstıraplarıyla zenginleşmiş, iktisadi planlar siyasi müteşebbislerin kasalarına bağlanmış, vergiler dar gelirlilerin omuzlarına yüklenmiş, vergi adaleti, sosyal adalet, işçi hakları fantezi bir edebiyattan ileri gidememiş ve en fenası, siyasi ve iktisadi ahlak yoksunluğu bir sari hastalık olmuştu. Son on yılın iktisadi tablosu karşısında ibretle düşünmeye mahkum bir kuşağız. Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir. Amerikan kapitalizmini sosyalizme antitez misali olarak verenler, bünye farklarını tahlil edemiyenler, oluş şartlarını mukayese edemiyenlerdir. Ne kazandırmıştır on yıllık liberalizm memlekete? Kalkınma hızı mı? Sosyal adalet mi? Çalışma gücü mü? İktisadi itibar mı? Milli gelirde artma mı? Yoksa Ortak Pazar toplantılarında bir geri kalmış ülke ismi mi? Son on yılın örneğinden ve sonuçlarından hoşnut olanlar, dünün köşe başı milyonerlerinden başkaları değildir. Atatürk devletçiliği ne kaybettirmiştir, veyahut iktisadi şartlarımızda ne derece bir değişiklik olmuştur? Bu soruların cevapları Türk sosyalizminin anahtarıdırlar. Sistemleri, tarihi oluşlarıyla birlikte memleket şartlarıyla düşünmek gerek. Sosyalizm, Lenin’in tarifinde bir işçi diktatörlüğü, Batılı tariflerde bir iktisadi demokrasi, yani halkın iktisaden kendi kendisini idare etmesidir. Bunun içindir ki, aynı sosyalizm altında çeşitli yönler vardır. Türk sosyalizmi ne Marks’ın sosyalizmine benzemeli, ne de Batı sosyalizminin bir kopyası olmalı. Memleket şartlarının yarattığı ve siyasi rejime en uygun olan bir sosyalizm... Türkiye’de demokrasi, kadrosuzluktan dolayı ideal safhaya erişememiş ve acı sonuçlar vermiştir. Kadrosuz sosyalizm ise kötü bir liberalizm olur. Acılarını yine milletçe çekeriz. Bugünkü bürokrasi kartvizit imtiyazı, rüşvet alışkanlığı kalkmadıkça, bilgili, rasyonel, dinamik bir kadro bulamadıkça, sosyalizmden mucizeler beklemeyelim. Kelimelerin sihrine değil, tatbikine önem verelim. İşte Türk halkı, şartların yarattığı bir Türk sosyalizmin ve dinamik ve rasyonel bir kadroya muhtaç... Her şeye Atatürk gücüyle ve onuncu yıl umuduyla başlayacağız, başlamalıyız. UĞUR MUMCU 29. Sok. 83 Bahçelievler Ankara UĞUR MUMCU meslek yaşamı boyunca tüm tehditlere karşın gerçekleri yazdı. Cinayetin çözülmesini ‘namus borcu’ sayan devlet, bu borcunu hâlâ tam olarak ödeyebilmiş değil Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden 24 yıl geçti. Suikastın çözülmesi konusunda devlet büyükleri “Bu bizim namus borcumuzdur” dedi. Davada pek çok savcı değişti. Soruşturmayı yürüten savcılardan biri evinde ölü bulundu. Yıllar sonra UMUT adı verilen operasyonla Kudüs Ordusu örgütüne mensup bazı tetikçiler yakalandı. Ancak bu tetikçilerin gerçek tetikçi olup olmadıkları ya da tetiği kim adına çektikleri konusunda bir ipucu yok. UMUT adı verilen operasyon, suikastın arkasındaki gücü bulmaya yönelik hiçbir umut vermedi. KARANLIK GÜNLER 1990’larda Ortadoğu’da haritaların ye niden çizilmesi için ilk adımların atılma sı, Türkiye’de laik kesime mensup Mu ammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dur sun ve Çetin Emeç’in öldürülmesi, Çekiç Güç’ün Güneydoğu sınırımıza gelip yer leşmesi, 1993 yılında başlayan karanlık olaylar dizisinde önce Uğur Mumcu, ardından Eşref Bitlis ve Ahmet Cem Ersever’in suikasta kurban gitmesi, yine aynı yıl Sivas Madımak ve Başbağ 24 yıldır dinmeyen lar katliamının yaşanması ülkemizde ve bölgemizde yaşayacağımız karanlık günlerin ön habercisiydi sanki. özlem UĞUR MUMCU Mumcu’nun öldürülmesi toplumda büyük bir sarsıntı yaratmıştı? Düş manlarında bile saygı uyandıran, mesleğinde araştırmacıyazar unvanı ile ilk tanımlanan Uğur Mumcu, MİYASE İLKNUR 1 kimdi, nasıl bir portre çizmiş, o gü ne kadar hangi karanlık olayların iç şındaki bağlantıları, onu koruyan gizli yüzünü ortaya çıkarmış, kimlerin teke servisler, mafya ve ülkücü çetelerin bağ rine çomak sokmuş, kimlerin fincancı lantılarını iğne ile kuyu kazarak gözler katırlarını ürkütmüştü? önüne serdi. Kamuoyu Uğur Mumcu’yu yazar olarak Cumhuriyet’in Düşünenlerin Düşüncesi sayfasında yazdığı yazılarla tanıdı. Mumcu, daha sonra Altan Öymen yönetimindeki ANKA Ajansı’nda çalışırken 1975 yılında aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi’nde “Gözlem” başlıklı köşesinde yazı yazmaya başladı. 1992’deki kısa bir ayrılığın ardından katledilişine kadar aynı köşede yazılarını sürdürdü. ‘HAYALİ’ TACİRLER ÖCALANMİT İLİŞKİSİ 1980 sonrasında da devletin Avrupa’daki Diyanet tarafından görevlendirilen imamlarının maaşının Sudi destekli Rabıta örgütü tarafından ödendiğini kanıtladı. Özal hükümetinde Milli Savunma Bakanlığı yapan Ercan Vuralhan’ın Dışişleri Bakanlığı İdari ve Mali İşler Daire Başkan Yardımcısı iken, diplomatlar ve dış görevdeki personelin güvenliğini sağlamak için aldırılan zırhlı araçlar konu 1975 yılında dönemin Başbaka sundaki yolsuzlukları yazan da oydu. nı Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Son yıllarında ise BarzaniMossad, Demirel’in yaptığı mobilya yolsuzluğu ÖcalanMİT ilişkilerini ele alan araştır nu Altan Öymen’le birlikte ortaya çıkar maları üzerinde çalışıyordu. dı ve belgelerle Türkiye’de hayali ihracat Uğur Mumcu’nun katledilişinin arka kavramı ile ilk kez tanışmamızı sağla sında “acaba yine kimin nasırına bastı?” dı. Yahya Demirel’in iş ortağı olan Mıgır diye yaptığı araştırmalar ve yazıları üze dıç Şellefyan’ın, ASALA ile ilişkilerini ve rinde durulması bundandır. devlet tarafından kollanmasını ortaya koyan belgeleri Mumcu ortaya çıkardı. Güç odaklarıyla asıl büyük mücadelesi silah ve eroin kaçakçıları ile terör örgütlerinin bağlantılarını ve bu kaçakçıların devlet ve siyaset içindeki bağlantılarını ortaya koymasıydı. AĞCA DOSYASI 24 YIL SONRA... Yaşamı boyunca sayısız tehditler alan Mumcu’nun öldürülmesinde yaptığı araştırmaların ya da yazılarının rolünün olup olmadığını bugüne kadar öğrenmek maalesef mümkün olamadı. Belki de bunlardan bağımsız bir idam fermanıydı onun öldürülmesi. Aradan geçen 24 yılda sa Silah kaçakçılığı dosyasından son dece UMUT operasyonu kapsamında tu ra Uğur Mumcu’nun el attığı konu kont tuklananlardan başka bir sonuç elde edi rgerilla ve Ağca dosyası oldu. Gazeteci lemedi. Tetiği çekenler gerçekten onlar yazar Abdi İpekçi’nin katili ve Papa’nın mı, onlarsa arkalarındaki derin güç kim? vurulması olayının faili Mehmet Ali Bunları belki hiçbir zaman öğrenemeye Ağca’nın, arkasındaki derin güçler, As ceğiz. Mumcu suikastıyla ilgili gelinen keri Cezaevi’nden kaçırılması ve yurtdı nokta, derin UMUT’suzluk. UĞUR MUMCU, TOKTAMIŞ ATEŞ’İ NASIL YENDİ? 28Ocak 1963 tarihinde An tezini savundu. Sonuçta “Bu planın kara ve İstanbul Üni uygulanması mümkün versitesi Talebe Bir değildir” tezini savu likleri arasında “Beş nan Ankara Üniversi yıllık kalkınma pla tesi Talebe Birliği üye nının uygulanabilir leri, 2765 puan alan liği” konusunda bir İstanbul Üniversitesi münazara yarışma karşısında 3740 puan sı yapılmış, Ankara la münazarayı kazanır. Üniversitesi’nin Ta Bireysel sıralamada lebe Birliği heyetinde ise Ankara Üniversite Uğur Mumcu da gö si heyetinden Hüseyin rev almıştı. Münaza Günday 840 puan rayı Ankara Üniver la birinci, Uğur Mum sitesi kazandı. O ta cu ise 765 puanla ikin rihte Hukuk Fakültesi ci olmuştur. öğrencisi olan Uğur Fen Fakültesi De Mumcu, bireysel ola kanı Prof. Dr. Ali Rıza rak da en iyi münazaracı öğrenci sıralamasında ikinci olmuştu. Münazaracılıktaki başarısı, sonra Uğur Mumcu’nun katıldığı münazara yarışmasının haberi, 29 Ocak 1963 günü Cumhuriyet’in birinci sayfasında yer alıyordu. Berkan, Orman Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Fehim Fırat ve Şerif Nuri İlkmen ile İktisat Fa ki yıllarda artarak sür kültesi öğretim Üyele dü. Asistanlık yıllarında öğrenci forum rinden İdris Küçükömer ve Müker larının değişmez ismi, gazetecilik yılla rem Hiç’in jüri olarak bulunduğu ve rında da meslektaşlarıyla girdiği pole kalabalık bir dinleyici kitlesinin izlediği miklerde hep kazananı olmuştu. münazaraya Ankara ekibi siyah cüp 1963 yılında İsmet İnönü Başba peleriyle çıkar. Siyasetçilere ve gerici kanlığındaki hükümet DPT’nin hazırla basına eleştirilerin yöneltildiği müna dığı Beş Yıllık Kalkınma Planı üzerin zarada konuşmalar 10’ar dakika ile sı deki çalışmalarını Bakanlar Kurulu’na nırlandırılmış, kura sonucunda ilk ola sunduğu günlerde Ankara ve İstan rak İstanbul Üniversitesi ekibinden bul Üniversitesi Talebe Birlikleri de Toktamış Ateş konuşmuş, plan ko bu “Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın Uy nusundan karamsar olmadıklarını be gulanabilirliği” üzerinde bir münaza lirterek planı eleştiren gerici basını ra düzenlemişti. 28 Ocak 1963 günü suçlamıştır. İstanbul’da Galatasaray Lisesi Kon İstanbul Üniversitesi’nin müna ferans Salonu’nda gerçekleşen mü zara ekibi, Toktamış Ateş, Osman nazarada, İstanbul Üniversitesi Ziya Gökçe, Atilla Özkırımlı ve Koray Müezzinoğlu’nun Başkanlığını yaptığı Akman’dan oluşmuştur. Konuk An Devlet Planlama Teşkilatı’nın hazırla kara Üniversitesi’nin münazara eki dığı “Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın uy binde ise Uğur Mumcu, Coşkun Ca gulanabileceğini” Ankara Üniversitesi bi, Alev Kocatürk ve Hüseyin Gün Talebe Birliği ise “Uygulanamayacağı” day yer almıştır. Suçlama: Üniversitedeki anarşik olayları teşvik etmek MİT’çinin iftirasıyla tutuklandı 12Mart darbesi gerçekleşmiş ülkede solcu avına çıkılmıştı. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’na yapılan yazılı bir ihbarla, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, Doç. Dr. Mukbil Özyörük, Dr. Adil Özkol, asistan Uğur Mumcu ve elliye yakın öğrenci okuldaki anarşik olayları teşvik etmekle suçlanıyordu. Mahkeme sırasında muhbir vatandaşın Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi “Can Özbay” olduğu anlaşıldı. Can Özbay, duruşmalara gelerek iddialarını sözlü olarak da dile getirdi. Ancak mahkeme safhasında çıkan bir belge herkesi şaşırttı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen belgeye göre tanık ve “Bay Muhbir Vatandaş” Can Özbay, MİT ajanıydı. Can Özbay, duruşma sırasında öğretim üyelerini “Hukuk fakültesinde çıkan bütün olayları bunlar hazırlar ve yönetirdi” diyerek suçlamıştı. Ankara 1. No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görülen davada tutuklu öğretim üyeleri için mahkumiyet kararı verildi. Mahkemenin gerekçeli kararı evlere şenlikti. Kararda sanıkların yaptığı eylemler şöyle anlatılıyor: “Komünist düzen taraftarları, forumlar, konferanslar, açık oturumlar tertip ederek talebeleri esas gaye olan öğre nimlerinden uzaklaştırıp, ayrıca ezilmiş halktan, işçiden bahsederek, yurdun yeraltı ve yer üstü kaynaklarının sömürücülüğü, Türkiye’nin bağımlı bir devlet olduğu, Amerikan emperyalizmi, toprak ağaları, mütegallibe gibi fikirleri ileri sürerek, bu çıkarcı çevrelerle iktidarın işbirliği içinde olduğu sloganlarıyla MarksistLeninist ve Maoist doktrinleri apaçık metih ve meth’u sena edilerek talabelerin bilinçlendirilmesine ve şartlanmalarına zemin hazırlamışlardır.” Mahkeme, okuldaki ülkücüleri de “masum, mazlum” sınıfına sokmayı da ihmal etmemişti. Gerekçeli karardan bir bölüm daha: “...Fakülteye sokulmayan ve okuma hakkı tanınmayan ülkücüler... ...Yurt sathında taraf toplamak, anarşik ortam yaratmak için vaki fiillere ve eylemlere karşı çıkan emniyet kuvvetlerinin yanında bulunan, çatışan ve çarpışan yine ülkücülerdir.” SOLDAN SAĞA... Mahkeme kararında Mumcu’nun bir makalesi ele alınarak şu yorumlarda bulunuluyor: “Uğur Mumcu, ‘Büyüklere Masallar’ başlıklı makalesinde ‘1 Eylül günü İzmir’e girmiş Mustafa Kemal Paşa, yerle bir olmuş İstanbul paşaları. Sonra tarih yazmış: Vahdettin haindir. Damat Ferit satılıktır. Paşalar uşaktır. Ve tabii halk unutur mu Mustafa Kemal Paşası’nı, söylemiş türküsünü: Askerinle milletinle bin yaşa Mustafa Kemal Paşa, salla bayrağı düşman üstüne. Soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne...’ ifade etmek üzere yakın tarihimizden örnek vererek devrimcileri cesaretlendirmek istemiştir. Paşaları da tehdit etmiştir. Türküdeki kelimelerin yerlerini değiştirerek komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa sallanacağını belirtmektedir.” SAKINCALI PİYADE Bir yıllık hapislikten sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Mumcu, askere alındı. Hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı yoktu ancak “Kötü düşüncelere sahip” denilerek askerliğini er olarak yapmak zorunda bırakıldı. Sıkıyönetim mahkemesi yargılama sonucunda Mumcu’yu 7 yıl hapse mahkum etti. Yargıtay tarafından kararın esastan bozulması üzerine kararında direnen mahkeme sonucunda yine Yargıtay’ın beraat kararını tanımak zorunda kaldı ve Uğur Mumcu beraat etti. Uğur Mumcu, akademisyenlik ve gazetecilik yaşamı boyunca pek çok kez yargıç karşısına çıktı. SÜRECEK C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle