22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Ocak 2017 EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Erdoğan’ınDAVUTOĞLU: izniyle Gülen’le görüştüm haber 7 Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu Darbe Komisyonu’na 71 sayfalık yanıt gönderdi: 4 67 Ekim’de FETÖ çatışma ortamını yaygınlaştırdı 4 Suruç’tan sonra FETÖ MAHMUT LICALI PKK’yle temas kurdu 4 Rus uçağının düşürülmesinde gerçekler saptırıldı... TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nun yazılı soru yönelttiği eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, toplam 71 sayfadan oluşan yazılı yanıt ver DHA di. Davutoğlu yanıtında sık sık ayetlerden ör nekler gösterirken; İslami bilgilere atıf yaptı. Davutoğlu’nun yanıtları özetle şöyle: HÜKÜMETE KARŞI BLOK OLUŞTURMA ÇABASI l Başbakanlığı devraldığım ilk haftalarda 67 Ekim olayları esnasında açık bir şekilde PKK yanlısı bir tavır sergileyen örgüt, devlete sızmış elemanları üzerinden güvenliğimizi zaafa uğratmaya çalışmış, çatışma ortamının tekrar yagınlaşması için yurtiçinde ve dışında temaslar yürütmüş, 7 Haziran seçimlerinde siyasi istikrarsızlık ortamı oluşması için hükümetimiz karşısında geniş bir blok oluşturma çabasına girişmiştir. Erdoğan, CHP’nin anayasa görüşmelerindeki tutumunu eleştirdi: Suruç VE CEYLANPINAR SONRASI TERÖRLE MÜCADELE Muhtarlar 34. kez Saray’daydı. Erdoğan’ın gündeminde ‘tek adam’ eleştirisi de vardı: Daha geriye giderseniz, asıl tek adamcılığı görürsünüz. l Nihayet 20 Temmuz Suruç terör saldırısı ve 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da iki polisimizin uyurken şehit edilmesi sonrasında, başında bulunduğum 62’nci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından PKK, DEAŞ, ve DHKPC’ye karşı kapsamlı bir terörle mücadele dönemi başlatılmıştır. Tam bu esnada FETÖ’nün özellikle PKK ile Kuzey Irak’ta temas kurarak ülkemizi zaafa uğratmaya çalıştığı istihbarat raporlarına yansımış bir husustur. Terör örgütleri arasında bu iletişim yakından takip edilmiş ve gerekli cevaplar verilmiştir. Oslo sızdırILarak Parti zora düşürülmek istendi l Mısır’daki dönüşüm sonrasında Sayın Başbakanımızın büyük ilgi ve heyecan uyandıran 1214 Eylül 2011 tarihlerindeki Kahire ziyareti esnasında Oslo görüşmelerinin bu yapı ve arkasındaki uluslararası odaklar tarafından PKK’nin yayın organlarına sızdırılması, zamanlama açısından bir tesadüf olarak görülemez. Böylece bir taraftan Türkiye’de terörü sona erdirmek için yürütülen mahrem bir süreç ifşa edilerek Sayın Başbakanımızın ve liderliğindeki AK Parti hükümetinin iç kamuoyunda zora girmesi hedeflenirken, diğer taraftan da Ortadoğu’daki itibarımıza kritik bir ziyaret esnasında gölge düşürülmek istenmekteydi. Gülen’in kontrol altına alınması gerekliydi l 2013 BM Genel Kurulu toplantısına seyahatim öncesinde Başbakanımız Erdoğan ile yaptığımız değerlendirmede bu yapının gittikçe artan bir şekilde Türkiye karşıtı çevrelerce kullanılmaya müsait hale gelmesi hasebiyle, Gülen’in daha önce yapılan çağrılar çerçevesinde Türkiye’ye getirilerek kontrol altına alınmasının gerekli olduğu kanaatine vardık. Sayın Başbakanımızla yaptığımız bu değerlendirme neticesinde ve talimatı doğrultusunda ABD’de bulunduğum sırada, Gülen’le bir görüşme gerçekleştirdim. Erdoğan’ın bilgisi VARDI l Gülen ile Eylül 2013’te gerçekleştirdiğim görüşme kişisel bir tercih sonucunda veya bir yakınlık göstergesi mahiyetinde şahsi bir ziyaret olmayıp Başbakanımız Sayın Erdoğan’ın bilgisi ve izni doğrultusunda 7 Şubat sonrasında söz konusu yapı mensuplarının o döneme kadar düşündüğümüz bir sivil toplum örgütü olmanın ötesinde, devlet iradesinden bağımsız ve devlet hiyerarşisi dışında bir yapılanma içerisinde olduğu kanaatimizin oluşması üzerine, muhatabına somut mesajları doğrutan iletmek amacına matuftu. Bu görüşmede Sayın Başbakanımızla gerçekleştirdiğimiz istişare çerçevesinde açık bir şekilde gerekli uyarılarda bulundum. Ülkemize dönüşümde bu görüşmeyi ve edindiğim intibayı Sayın Başbakanımıza aktardım. Bu çerçevede, kendisini samimi görmediğimi, zaman kazanmaya çalışır bir intiba verdiğini ve bu kritik süreçte dikkatli olmamız gerektiğini ifade ettim. Rus uçağı ve spekülasyon l24 Kasım 2015 tarihinde hava sahamızı müteaddit uyarılara rağmen ihlal eden bir Rus uçağının düşürülmesi konusunda, algı operasyonlarına varan spekülasyonlarla gerçekler saptırılmaya çalışılmıştır. TSK mensubu herhangi bir subayın ya da erin hangi kademede olursa olsun ve hangi görevi yürütüyor olursa olsun başka bir aidiyetin parçası olması ya da meşru TSK hiyerarşisi dışında başka herhangi bir merciden emir alması, ihanet ölçeğinde bir suçtur ve demokratik hukuk devleti kuralları içinde en ağır ceza ile cezalandırılmayı hak eder. Bugün bu pilot hakkında da yargı süreci işlemektedir. l ANKARA Dövizi olanları terörist ilan etti Cumhurbaşkanı, ‘Elinde silahı olan teröristle; doları, Avrosu, faizi olan terörist arasında hiçbir fark yok’ dedi Saray’da muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, elinde dövizi olanları terörist ilan etti. Dolar/TL paritesinin 4’e dayandığı ekonomik durumla ilgili olarak “Ekonominin artık Türkiye’ye saldırmak amaçlı kullanıldığını biliyorsunuz” yorumunda bulundu. Erdoğan, “Elinde silahı olan teröristle elinde doları, Avrosu, faizi olan terörist arasında hiçbir fark yok. Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmaktır. Döviz kurunu bir silah gibi kullanıyorlar” görüşünü savundu. Erdoğan, CHP’nin anayasa görüşmeleri karşısındaki tutumu ile ilgili olarak, “Ne yaparsanız yapın, ne edersiniz edin 15 gün değil 1 ay, ben inanıyorum ki bu, er ya da geç parlamentodan çıkıp bu milletin önüne gidecektir. Gazi Mustafa Kemal’in ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesine inanıyorsanız bir an önce bırakın, milletin önüne gitsin” değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, 34. kez Saray’da muhtarlara seslendi. Erdoğan’ın verdiği mesajlar özetle şöyle: KÜRSÜ YIKMAk... Meclis’te bir anayasa değişikliği çalışması olacak, yaşanan tabloyu görüyorsunuz. Söyleyeceklerini kür Yine Atatürk’ü hedef aldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin anayasa değişikliği ile ilgili “tek adam” eleştirisi ile ilgili olarak da İnönü döneminin yanı sıra Atatürk’ü de hedef aldı. Erdoğan “Ne tek adamcılığı. Bunun kaynağında siz varsınız. Bu ülkede CHP’nin il başkanlarının valilik yaptığı, belediye başkanlığı yaptığı dönemleri biliriz. Daha geriye giderseniz, asıl tek adamcılığı orada görürsünüz” ifadelerini kullandı. süde söylersin, yerine geçer oturursun. Kürsü yıkmak için oraya konulmadı. Söyleyecek sözü olanlar için kuruldu. Terör örgütleri ile parlamentonun önüne gelip bir siyasi partinin mensuplarıyla eylem yapmaları iyi niyet göstergesi değildir. DERTLERİ REJİM DEĞİL Kim rejim tartışması açıyorsa bun ların derdi rejim değildir. Toplumun bir kesiminde var olan hassasiyeti istismar ederek, muhalefet eksikliğinin üstünü örtmek istiyorlar. ‘Hiçbir şeye dokundurtmayız’ demek bağnazlığın dik âlâsıdır. Ana muhalefetin başındakiler de öyle diyor. HER TÜRLÜ ÖZGÜRLÜK Biz nerede, kime, ne yasak getirdik? Bu devletin anayasasına ters düşen bir şey olmadıktan sonra bu ülkede herkes inandığını yaşamıştır. Her türlü özgürlük Batı’da olmadığı kadarıyla burada vardır. HESAP VERMEK Milletin oyları ile ilk cumurbaşkanı oldum. Eski cumhurbaşkanları gibi yumurta küfesi taşımayan birisi de değilim. Bir tane yumurtayı da kırmadım. Yaptığım her eylemin hesabını vermek durumundayım. Yaptıkları eylemlerle en ağır krizlere sokan cumhurbaşkanları gibi hesap vermeden köşeye oturmak gibi şansım da niyetim de yok. TRUMP’A DESTEK (CNN muhabiri ile Trump’ın tartışması) Trump’ın basın toplantısında yanlışlık yapıldı, o grubun muhabirini benzetti. l ANKARA/Cumhuriyet ‘MırıldaNIRSIN’A tepki KARAR YARGIYA TAŞINDI Eylem yasağı muhalefete baskı demek ALİCAN ULUDAĞ Halkevleri, Ankara Valiliği’nin 30 gün süreyle başkentte her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklaması kararını yargıya taşıdı. Halkevleri tarafından avukat Tonuç Cankurt tarafından Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde açılan davada, Ankara Valiliği’nin yasağının yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi. Halkevleri, valiliğin uygulamasının polis devletine doğru adım adım gidilmesini amaçlayan, temel hak ve özgürlüklere aykırı, muhalefeti baskı altına almayı amaçlayan bir işlem olduğunu vurguladı. Yasağın yürütmesinin bir an önce durdurulmasını isteyen Halkevleri, “kararın yürütmesinin durdurulmaması halinde milyonlarca kişi Türkiye’nin belki de en önemli (anayasa değişikliği) siyasi sürecinde düşüncelerini ifade edemeyerek telafisi imkânsız zararlara uğrayacaktır” denildi. Dilekçede, Meclis’te görüşülmeye başlanan anayasa değişikliğine karşı vatandaşların sokağa çıkıp tepkilerini gösterdikleri gün bu yasağın alındığına dikkat çekildi, yasağın Türkiye’nin bağlı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında ve ölçülü olmadığı vurgulandı. Halkın Kurtuluş Partisi de söz konusu yasağın iptali istemiyle Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde dava açtı. l ANKARA dava konusu oldu YUNANİSTAN’A KAÇMIŞLARDI Savcı iki askerin ZEHRA ÖZDİLEK Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na (TKDF), hemşire Ayşegül Terzi’nin şort giydiği için tekmelenmesinin ardından, saldırıya ilişkin, “mırıldanırsın” diyen Başbakan Binali Yıldırım’a tepki gösterdiği tweeti nedeniyle dava açıldı. TKDF Başkanı Canan Güllü, “Davayı açan Başbakan, Birleşmiş Milletler, Uluslararası İstanbul ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine imza atmıştır. Şimdi bu kadar sözleşmeye bir tarafa koyarak, bizim tweetimizi daha önemli kılıyorsa gurur duyarız” dedi. Domino etkisi tweeti... Başbakan Yıldırım, şort giydiği için Ayşegül Terzi’ye saldıran Abdullah Çakıroğlu için, “Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın” ifadelerini kullanmıştı. Federasyon, bu açıklamaya tepki göstererek, Twitter’dan “Domino etkisi yaratır” mesajı paylaşmıştı. TKDF Başkanı Canan Güllü, “Domino etkisi yaratır” mesajı nedeniyle Başbakanlık’ın federasyona dava açtığını belirterek, bu davanın söylem anlamında sivil toplum deneyim ve tecrübesine karşı bir müdahale olduğunu dile getirdi. Mırıldanmanın kelime anlamının “yaşam haklarına müdahale” demek olduğunu anımsatan Güllü, “Türkiye laik Cumhuriyettir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın bu sözü söylememesi gerekir, söylediği anda bir rol model olarak ona karşı bir şekilde insanların ‘Sayın Başbakan diyorsa bunda bir sakınca yoktur’ diye bir iyi niyetle, art iadesine karşı çıktı Dniyetle yaklaşa bilirler. İkisinin sonucu da olum suzdur. Her ikisi Canan Güllü de bu ülkede ka dına şiddeti illegal haline getirir. Bu radan yola çıktığınız zaman bu ülkede şiddetin artışına sebep olur” dedi. Güllü, konuşmasını şöyle sürdür dü: “Biz demiyoruz başbakan şid deti arttırıyor, söylemleri arttırıyor. Bu çok önemlidir. Yarın başka bir siyasi partinin lideri olur, dün (ön ceki) akşamki gibi bir vekilin ka dına dayağı olur. Mesele ‘hayır ar kadaşım senin bu yaptığın yanlıştı’ cümlesini söyleyebilme meselesi dir. Şiddetin siyaseti olmaz. Şiddet siyaset üstüdür.” l İSTANBUL arbe girişimi sonrası helikopter ile Yunanistan’a kaçarak iltica talebinde bulunan iki asker için yapılan iade taleplerine, Yunan savcıdan itiraz geldi. Yunan mahkemesi geçen ay üç askerin Türkiye’ye iade edilmesi gerektiği kararını verirken, askerler bu karara itiraz etmişti. Kararın görüldüğü yüksek mahkemede yapılan duruşmada savcı Haralambos Vurliotis iade edilirlerse kötü muameleye maruz kalabileceklerini ileri sürerek hâkimlere, “Yasal belgelere takılıp kalmayalım” çağrısı yaptı ve “Türkiye’de hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmayalım. Yunanistan’ın en büyük düşmanları olsalar bile, iade edilmemelidirler” dedi. Darbeci askerlerin iade edilip edilmeyeceğine ilişkin kararın 23 Ocak’ta verilmesi bekleniyor. l ATİNA/ DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle